Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Sanayide Yeşil Dönüşüm Semineri”nde yaptığı konuşmada “Organize sanayi bölgelerinde hep o derelerimizde gördüğümüz boyalardan kaynaklı kirliliğin giderilmesine ilişkin çok önemli bir çalışmayı önümüzdeki dönemde zorunlu hale getireceğiz… Çocuklarımıza daha yeşil, daha temiz bir dünya bırakabilme adına da bu yeşil dönüşümü sanayide ve her alanda gerçekleştirmek durumundayız. Çünkü dünya ortak evimiz. Ortak evimiz dünyamıza hep birlikte sahip çıkmak zorundayız… Birleşmiş Milletlerin 2022 yılında yayınladığı küresel riskler raporu ile bir kez daha gördük ki yaşadığımız afetlerin yüzde 91’i de iklim değişikliği kaynaklı. Bu artık tüm ülkelerde yaşanan bir sorun. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonuyla önümüzdeki yüzyıl, verimliliğin ve sürdürülebilirliğin yüzyılı olacak… COP27 toplantısında da ulusal katkı ve beyanımızda 2030 yılında emisyon artıştan, azalış hedefimizi yüzde 41’e yükselttiğimizi ifade ettik. Bu hedef doğrultusunda aslında 2030 yılı için sadece 500 milyon ton emisyon oluşumunu engelleme hedefini ortaya koyuyoruz… Havamızı, suyumuzu, toprağımızı, çevremizi koruyan tesislerimize Yeşil Dönüşüm Belgesi vereceğiz… Yeşil Ekonomi ile birlikte 10 yıl içerisinde on binlerce kardeşimize istihdam oluşturacağız, ülkemizin gençliğine de umut olacağız.” şeklinde konuştu.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Sanayide Yeşil Dönüşüm Semineri”nde yaptığı konuşmada, “Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonuyla önümüzdeki yüzyıl, verimliliğin ve sürdürülebilirliğin yüzyılı olacak.” dedi.
Bakan Murat Kurum, Ankara Crowne Plaza Otel’de düzenlenen Sanayide Yeşil Dönüşüm Semineri’ne katıldı. Bakan Kurum, burada tekstil sektöründe temiz üretim uygulamaları kapsamında geliştirilen prototipleri inceledi.
Ardından seminerde konuşmasını yapan Bakan Kurum, Organize Sanayi Bölgelerinde (OSB) yeni bir çalışmanın yakın zamanda hayata geçirileceğini bildirerek, “Seminere katılırken yeni hidrojen teknolojisiyle doğalgazın daha az kullanıldığına ilişkin bir ARGE çalışmasını gördük. OSB’lerdeki hep o derelerimizde gördüğümüz boyalardan kaynaklı kirliliğin giderilmesine ilişkin çok önemli bir çalışmayı inşallah önümüzdeki dönemde artık zorunlu hale getireceğiz. Derelerimizde gördüğümüz kirliliği ortadan kaldıracak bir çalışma olacak. Oradan kazanılan su ve tuzun da üretimde yeniden kullanımına ilişkin bir çalışma pilot olarak iki alanda deniyoruz. İnşallah tüm OSB’lerimizde zorunlu hale getireceğiz.” diye konuştu.
“Çocuklarımıza daha temiz bir dünya bırakabilmek için yeşil dönüşümü her alanda gerçekleştirmek zorundayız”
Bakan Kurum, Sanayide Yeşil Dönüşüm Semineri’nin Türkiye adına çok önemli bir toplantı olacağını vurgulayarak, “Bizim en önemli kaygımız geleceğimiz. Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımız. Çocuklarımıza çok güzel, daha yeşil, daha temiz bir dünya bırakabilme adına da bu yeşil dönüşümü sanayide ve her alanda gerçekleştirmek durumundayız. Çünkü dünya ortak evimiz. Ortak evimiz dünyamıza hep birlikte sahip çıkmak zorundayız. Bu alanda hemen hemen tüm sektörlerimizi ilgilendiren adımları da hep birlikte atmak zorundayız. Bu bir bayrak yarışı. Biz de bu yarışta Türkiye Cumhuriyeti olarak inşallah en önde gideceğiz. Geleceğimiz ve gençlerimize çok daha temiz bir Türkiye, bir dünya bırakma hedefiyle çalışma hedefimizi yürüteceğiz.” ifadelerini kullandı.
Bakan Kurum, iki gün sürecek “Sanayide Yeşil Dönüşüm” seminerinde birçok alanda istişare etme fırsatı bulacaklarını belirterek 2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma hedeflerine ulaşma noktasında yapılan tüm bu çalışmaların İklim Kanunu’na da altlık olacağını ifade etti.
“Yaşadığımız afetlerin yüzde 91’i de iklim değişikliği kaynaklı”
Çevreye ve doğaya ne kadar hassas davranılırsa, doğanın da o şekilde karşılık vereceğini vurgulayan Bakan Kurum, “Maalesef insan eliyle meydana gelen iklim değişikliği nedeniyle bugün barınmadan ulaşıma, tarımdan sanayiye ve tedarik zincirine kadar birçok alanda olumsuzluklar yaşadığımızı da hep birlikte görüyoruz. Birleşmiş Milletlerin (BM) 2022 yılında yayınladığı küresel riskler raporu ile bir kez daha gördük ki yaşadığımız afetlerin yüzde 91’i de iklim değişikliği kaynaklı. Bu artık tüm ülkelerde yaşanan bir sorun. Ülkemizin tarihsel bir sorumluluğu olmamasına rağmen biz de iklim değişikliğinden etkilenen ülkelerden bir tanesiyiz.” dedi.
Pakistan’da yaşanan sel felaketinin ardından çadır kurulacak alan bile olmadığını hatırlatan Bakan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle son yıllara baktığımızda da, Türkiye olarak Akdeniz havzasında yer alan bir ülkeyiz ve bu afetlerden yoğun bir şekilde etkileniyoruz. Yaşadığımız sel afetleri, yangınlar, Marmara Denizi’nde daha önce hiç görmediğimiz müsilaj bunun en somut ve en üzücü maalesef örnekleri ve bunların sayısı, sıklığı, şiddeti giderek artıyor. İşte bu manzara bizlere iklim değişikliği ile mücadelenin aslında ülkemizin istikbal ve istiklal meselesi olduğunu da acı sonuçları ile birlikte net bir şekilde göstermektedir. Biz de bu noktada kararlıyız, iklim değişikliği çalışmalarımızı da tüm sektörlerimizle birlikte yürütüyoruz. Bu kapsamda çok çok önemli çalışmalar yaptık.”
“2023’te İklim Kanunu’nu, 2053 net sıfır emisyon hedeflerimize uygun bir şekilde belirlemiş, ortaya koymuş olacağız”
Bakan Murat Kurum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu vizyon çerçevesinde tüm paydaşlarla bir araya gelindiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: “Geleceğimize ve 2053 vizyonumuza ilişkin çalışmaları ortaya koyuyoruz. Bu anlamda gerçekten çok önemli yol kat ettik. İlk önce ‘Yeşil Kalkınma Yolunda Türkiye’ başlığıyla bir istişare toplantısı düzenledik. Ardından Türkiye’nin ilk İklim Şurası’nı bilim insanlarımızla birlikte gerçekten toplumun tüm kesimlerinin orada olduğu, fikirlerin, önerilerin, düşüncelerin özgürce paylaşıldığı bir seminerdi. Bu seminerde çok çok önemli kararlar aldık. 217 kararla birlikte aslında bu önümüzdeki sürece ilişkin atacağımız adımlarında önemli altlığını da teşkil etti. İklim Koordinasyon Kurulumuzla birlikte de İklim Kanunu çalışmalarımızda artık sona geldik. Tabi, tüm bu yaptığımız çalıştaylar, şuralar, seminerler, görüşmelerimiz çerçevesinde İklim Kanunu altlığı hazırlandı. İnşallah, Yüce Meclis’imizin de takdiri ile 2023 yılında İklim Kanununu 2053 net sıfır emisyon hedeflerimize yine uygun bir şekilde belirlemiş, ortaya koymuş olacağız.”
“Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde tüm kurumlarımızla özel sektörümüzle işbirliği içerisinde iklim değişikliği ile mücadelemizi de kararlı bir şekilde sürdürüyoruz”
Paris Antlaşması’nın imzalanmasıyla birlikte Türkiye’nin bir vizyon ortaya koyduğunu belirten Bakan Kurum, “2053’e ilişkin net sıfır emisyon hedefi ile birlikte bu alanda çalışmalar yapacağımızı tüm dünyaya da ilan etmiş olduk. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde tüm kurumlarımızla özel sektörümüzle işbirliği içerisinde iklim değişikliği ile mücadelemizi de kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonuyla önümüzdeki yüzyılın verimliliğin ve sürdürülebilirliğin yüzyılı olacağını ve bu yüzyılı da işte bu salondaki siz değerli dostlarımızla birlikte inşa edeceğimizi de ifade etmek isterim.” şeklinde konuştu.
“2030 yılında 500 milyon ton emisyon oluşumunu engelleme hedefini ortaya koyuyoruz”
2053 net sıfır emisyon hedefleri doğrultusunda Mısır’da COP27 toplantısına katıldıklarını hatırlatan Bakan Kurum şunları söyledi:
“Toplantıda ülkemizin ulusal katkı beyanını açıkladık ve bu çerçevede 2030 yılı için daha önce verdiğimiz emisyon artıştan yüzde 21 azalış hedefimiz vardı. Bu hedef doğrultusunda İklim Koordinasyon Kurulu ve tüm sektörlerimiz ile birlikte bilimsel bir çalışma yaptık. Bu bilimsel çalışma 2053 vizyonumuzla da uyumlu bir şekilde yapıldı ve önümüzdeki 50 yıla ilişkin hedefleri ortaya koyduk. Sanayiden ulaşıma, turizmden tarıma, yenilenebilir enerjilerin arttırılmasına, sanayideki üretim tekniklerinin gözden geçirilmesine, tarımdaki gerek ürün çeşitliliği gerek sulama projeleri ve organik üretimden tutun da insan sağlığını çevreye doğaya ilgilendiren tüm parametreler görüşüldü. Bu hedefler doğrultusunda da 2053 vizyonda uyumlu bir şekilde çalışmalar yaptık. COP27 toplantısında da ulusal katkı ve beyanımızda 2030 yılında emisyon artıştan, azalış hedefimizi yüzde 41’e yükselttiğimizi ifade ettik. Bu hedef doğrultusunda aslında 2030 yılında 500 milyon ton emisyon oluşumunu engelleme hedefini ortaya koyuyoruz. Ülkemizin gerçekleşen emisyonu yaklaşık 500 milyon ton dolayısıyla sadece 2030 yılında bugün ürettiğimiz emisyondan feragat ettiğimizi çocuklarımız, geleceğimiz adına bu mücadeleyi vereceğimizi tüm dünyaya ilan ettik. Bu önemli bir hedefti, bu hedef doğrultusunda en geç 2038 yılına kadar da emisyonlarımızı pik noktasına ulaştıracak ve akabinde de de net sıfır emisyon hedefimize de güçlü politikalarımızla birlikte ilerlemeye devam edeceğiz.”
“Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi’mizin pilot uygulaması 2024 yılında başlayacak”
Ulusal katkı kapsamında öngörüldüğü üzere enerjiden sanayiye, ulaştırmadan binalara, atık sektöründen yutak alanlara kadar her alanda bir dönüşüm süreci yaşatacaklarını dile getiren Bakan Kurum, “Bu çerçevede 2024 yılında pilot uygulamasını başlatacağımız Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi kurma çalışmalarında da artık son noktaya geldik. 2024 yılında İnşallah ülkemizde hayata geçireceğimiz Emisyon Ticaret Sistemi ile birlikte sektörümüzde artık fazla emisyon üretenlerin cezalandırıldığı az emisyon üretenlerin ödüllendirildiği bir sistemi de hayata geçirmiş olacağız. Karbon fiyatlama mekanizmasından elde edeceğimiz gelir olacak; bu da bu gelir ile birlikte de aslında sanayicilerimizin temiz üretim ve yatırım süreçlerine destek olacağız. Yani az kirleteni ödüllendirdiğimiz bir süreç üretimine ve istihdamına destek olduğumuz bir süreci de yönetmiş olacağız.” şeklinde konuştu.
“Yeşil Ekonomi ile birlikte 10 yıl içerisinde on binlerce kardeşimize istihdam oluşturacağız, ülkemizin gençliğine de umut olacağız”
“Yeşil Kalkınma devrimi çerçevesinde üretirken kirletmemeyi merkeze alacağız. Üreteceğiz büyüteceğiz, gelişeceğiz ama çevremize zarar vermeyeceğiz.” diyen Bakan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Doğamızı kirletmeyeceğiz ve üretimimizin merkezinde insanımız olacak, çevremiz olacak, doğamız olacak ve ülkemizin üretimini de ihracatını da inşallah daha da artıracağız. Bu çerçevede Emisyon Ticaret Sistemi ile yeşil kalkınma ve sürdürülebilir sanayi anlayışıyla çalışmalarımızı, üretimimizi yapacağız. Bu süreçte bir yeşil ekonomi oluşacak. Belki bugün kamuoyu insanımız bu ifadeleri yeni duymaya başladı ama önümüzdeki 50 yılda en önemli gündem maddemizin bu olacağını da burada ifade etmek isterim. 10 yıl içerisinde bu yeşil ekonomi ile birlikte on binlerce kardeşimize istihdam oluşturacağız ve ülkemizin aslında gençliğine de umut olacağız. Burada gençlerimize de çağrıda bulunmak gerekirse evet biz gençlerimiz adına bu çalışmaları yapıyoruz ki yürüdüğümüz her yolda, aldığımız her kararda, attığımız her adımda hep gençlerimizle birlikte olduk.”
Tüm Organize Sanayi Bölgelerini “Yeşil OSB’ye” çevireceklerini kaydeden Bakan Murat Kurum, OSB’lerdeki yeşil dönüşümü örnek bir modelle tüm sektörlere yayılacağını bildirdi.
OSB’lerin, sanayilerin önemli bir yükünü çektiğine dikkat çeken Bakan Murat Kurum, “Yeşil OSB anlayışıyla inşallah dalga dalga bu değişimi, bu dönüşümü gerçekleştirmiş olacağız. Atacağımız her bir adımla da sanayide yeni dönüşümde, yeşil dönüşümde yeni sayfaları hep birlikte açmış olacağız. Enerji ve kaynak verimliliği, hava, su ve toprak için sıfır kirlilik prensibini gösteren tesislere de yine çevresel üretim göstergesi olarak sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi vereceğiz. Havamızı, suyumuzu, toprağımızı, çevremizi koruyan tesislerimize bu belgelerimizi vereceğiz. Çevreci bir yaklaşımla faaliyetlerini sürdürdüklerine dair de bu belgeyi alan tesislerin çevresel taksonomi kriterlerini karşılayarak çevre yatırım fonlarından, Avrupa Birliği (AB) fonlarından, yine uluslararası fonlardan ve yeşil finansmanlarından bu belgeleri almış, sıralamaya girmiş taksonomide o sırada yer almış tesislere kredi imkânları finans imkânları sağlamaları noktasında gerekli adımları atacağız. Sanayi üretimimizin yüzde 45’ini oluşturan OSB’lerimiz inşallah yeşil dönüşümde öncü rol üstlenecekler.” dedi.
“2022 yılında 2.8 milyon ton attığı, alternatif hammadde olarak üretimde kullanımını sağladık”
Bakan Murat Kurum, bu sayede çevresel iyileştirmenin yanı sıra, ülkemiz sanayisinin dünya standartlarında üretim seviyesini yakalayacaklarını, ihracat pazarında da eşit şartlarda rekabet etme gücüne erişmesine ve dünya piyasalarında yüksek payla yer almasını sağlayacaklarını belirtti. Bakan Kurum, “Tabi güçlü bir ihracat için hammadde yönündeki eksikliklerimizi de OSB’lerimize yaptığımız dönüşümle karşılamaya gayret gösteriyoruz. Şunun altını önemle çizmek istiyorum ki; Türkiye ve sanayicilerimiz yurt dışından bir zaman çöp getirmediler. Çöp değil hammadde ithal ettiler ve sanayide yeşil dönüşümün en önemli adımlarından birini atarak tüm bu atıkları hammadde olarak kullandılar. Bu yolla 2022 yılında 2.8 milyon ton attığı, alternatif hammadde olarak sanayimizde ve üretimimizde kullanımını sağladık. Çevremizi, doğamızı bu atıklardan koruduk ve milletimizin cebine de yine gelir olarak geri döndürdük. İşte kaynaklarımız sınırsız değil diyoruz. Suyumuzu, havamızı korumak zorundayız diyoruz. İşte bir tişörtün üretiminde 2 bin 700 litre su kullanılıyor ve onu bir sezon giyiyor ve atıyoruz.” diye konuştu.
“Sürdürülebilir döngüsel ekonomi anlayışını ülkemizin merkezine oturtacağız.”
Bakan Kurum, kullanılan suyun ve ham maddelerin yeniden kullanılması noktasında üretim tekniklerini geliştirmek zorunda olduklarının altını çizerek “Şunu herkes iyi bilmelidir ki biz sanayicimizle birlikte ülkemizin kalkınması için hem doğamızı ve çevremizi koruyacağız, hem de yeşil dönüşümün tüm adımlarını birlikte atacağız. Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde yürüttüğümüz sıfır atık hareketiyle okullardan kamu binalarına ve sanayi tesislerimize, yerel yönetimlerimizden insanımızın, vatandaşımızın kullandığı her alanda geri dönüşümü de yaygınlaştıracağız. Bu çerçevede sürdürülebilir döngüsel ekonomi anlayışını ülkemizin merkezine oturtacağız.” ifadelerini kullandı.
Bakan Kurum, Türkiye’nin yeşil dönüşüme etki eden, yön veren, lider bir ülke olarak bu süreci yürüteceğini ve hiç kimsenin, hiçbir yerin geride bırakılmadığı anlayışıyla 84 milyon vatandaşın içinde yer aldığı çalışmalar yürüteceklerini de sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST 2024’te yaptığı konuşmada, “Teknolojiyi sadece kullanan değil; tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adana Şakirpaşa Havalimanı’nda düzenlenen TEKNOFEST 2024’e katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.
Konuşmasına Adanalıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Ağustos’ta Adana’ya gelerek muhteşem bir projenin açılışını yaptıklarını, Adana ile Mersin’in de gurur kaynağı olan Uluslararası Çukurova Havalimanı’nı tüm bölgenin hizmetine sunduklarını hatırlattı.
Şimdi de dünyanın en büyük Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali için Adana’da olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her yıl milyonlarca vatandaşımızın akın ettiği, gençlerimizin heyecanla beklediği TEKNOFEST Adana’ya hepiniz hoş geldiniz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Adana’nın gençlerin coşkusuyla bir başka güzel olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: “Gözlerinin ışıltısında aydınlık yarınlarımızın müjdesi olan siz gençlerimizle Adana ve Şakirpaşa bugün çok farklı. Bugün burada sadece millî teknoloji hamlemizin göz kamaştıran ürünleri yok. Burada aynı zamanda Türkiye Yüzyılı’nın mimarı olacak genç yüreklerimiz, parlak zihinlerimiz var. Burada yarının Hezarfen Ahmet Çelebileri, Cezerileri, Ferganileri, Ali Kuşçuları, Aziz Sancarları var. Burada aşkın diliyle, barışın diliyle, ilmin, teknolojinin, bilimin diliyle konuşan, ufku açık yüz binlerce gencimiz var. Sizlerin vasıtasıyla bilime, araştırmaya, teknolojiye, keşfetmeye özellikle meraklı ülkemizin tüm gençlerini bir kez daha sevgiyle selamlıyorum. Kalplerimizi tekrar buluşturan Rabbime hamdediyorum.
Biz, Çukurova Havalimanı’nı açtığımızda birileri Şakirpaşa ile ilgili yoğun bir algı çalışması yürüttüler. Akla, vicdana, siyasi ahlaka sığmayan bir sürü iddiayı gündeme taşıdılar. Peki, ne oldu? İddialarının hiçbir geçerliliğinin olmadığı bugün bir kez daha ortaya çıktı. Şakirpaşa kapandı mı? Şakirpaşa açık mı? Buyurun biz de bugün Şakirpaşa’ya indik. Ve şimdi Şakirpaşa’da bir TEKNOFEST fuarını şu anda gümbür gümbür buradan dünyaya haykırıyoruz. Algı operasyonlarından etkilenip Şakirpaşa ne olacak diye endişelenen Adanalı gençlerimize sesleniyorum, siz, birilerine bakıp da asla endişe etmeyin. Şakirpaşa eskisinden daha mühim, daha hayati görevler icra edecek. Millî teknoloji hamlemizin simgesi olan TEKNOFEST sadece bir başlangıç. İnşallah burayı tarihine, misyonuna ve önemine uygun şekilde çok etkin bir şekilde kullanmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST 2024’ün Adana’ya, Türkiye’ye, millete ve özellikle gözleri parlayan gençlere hayırlı, uğurlu olmasını diledi.
Gençlere özgüven aşılayan, umudu ve başarmayı öğreten bu güzide festivalin düzenlenmesinde emeği geçen Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfını, sponsorlar ve iştirakçiler ile güvenlik görevlisinden gönüllülere herkesi tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendilerine tek tek teşekkür ediyorum. En büyük teşekkürü de sizler gibi pırıl pırıl evlatlar yetiştiren, vatanına, milletine, devletine, tüm gücüyle hizmet edecek böyle parlak gençler büyüten anne-babalarımıza ediyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldıkları yarışmalarda ödül alan tüm gençleri, takımları kutlayarak, şunları ifade etti: “İsmini yaşattığımız eski Adana Valilerinden, Adana nehirlerini ıslahıyla ve tarıma verdiği destekle bilinen Şakir Paşa’yı da rahmetle anıyorum. Yiğidin sevdiği güzel olunca, ömrü arkasından sökülür gidermiş. Öyle demişler sevgili gençler. İşte bizim gönlümüzde de buraların, Çukurova’nın çok ayrı bir yeri var. İlk fetihlerden Kuvayı Millîye’ye ve günümüze kadar devletine, milletine, hakka ve hakikate sahip çıkan Adana’nın kalbimizde farklı bir yeri var. Toroslar’ın çocukları, Çukurova’nın evlatları, Yemen’den Galiçya’ya, Sarıkamış’tan Çanakkale’ye, coğrafyamızın dört bir yanında hilal uğruna, bekamız uğruna ve sevdamız için şehit düştüler. Bugün başı dik, alnı ak, huzur içinde yaşıyorsak, gölge olarak sadece ay yıldızlı al bayrağımızın gölgesini tanıyorsak, ölümden korkmayan o aziz şehitlerimiz sayesindedir. Bu vesileyle Adana’nın verdiği şehitleri, tüm şehitlerimizle birlikte rahmetle, minnetle yâd ediyorum. Ruhları şad olsun. Rabbim, hepsinden razı olsun.”
Geleceği inşa etmenin, yarınları hayal etmekle başlayacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin teknoloji serüveninin geçmiş yıllarda bugünü düşünerek hayal eden, dert ve ideal sahibi şahsiyetlerin emekleriyle şekillendiğini söyledi.
“SON 22 YILDA ELDE ETTİĞİMİZ HİÇBİR KAZANIM, BİZE ALTIN TEPSİDE SUNULMADI”
Biruni, Uluğ Bey, Cabir bin Hayyan, Harezmi, Piri Reis ve daha nice büyüğün bu uğurda fikir ve yürek teri döktüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vecihi Hürkuş, Nuri Killigil ve Necmettin Erbakan’ın hayallerini gerçekleştirmek pahasına bedeller ödediğini, hayalperestlikle suçlanmaktan şüpheli ölümlere kadar pek çok badireyle karşılaştığını hatırlattı.
Onların inandıkları yolda yürümekten hiçbir zaman vazgeçmediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şunu bilmenizi isterim, bugün hepimizi gururlandıran TEKNOFEST’e ulaşmak, buradaki ileri teknoloji ürünlerini yapmak asla kolay değildi. Bilhassa son 22 yılda elde ettiğimiz hiçbir kazanım, bize altın tepside sunulmadı. Zorluklarla karşılaştık, engellerle buluştuk, sabotajlara maruz bırakıldık. İçeriden ve dışarıdan ihanetlere uğradık. Haksızlıkların, çifte standartların her türünü gördük, yaşadık. Neyi başardıysak, bileğimizin gücüyle başardık. Alnımızın teriyle başardık. Yüreğimizi, gerektiğinde canımızı ortaya koyarak başardık. Dün bize parasıyla, savunma sanayii teknolojisi ürünü vermeyen ülkelere artık ihracat yapar hâle geldik.”
Kendilerinden öncekilerin zor zamanlarda verdikleri asil mücadeleye dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de onların açtığı yolda sarsılmadan, yıkılmadan cesaretle yürüdük. O mücadele adamlarından büyük ve güçlü Türkiye için canını dişine takanlardan birisi de merhum Özdemir Bayraktar’dı” dedi.
Özdemir Bayraktar’ın insansız hava araçlarında çığır açan bir isim ve millî teknoloji hamlesinin mihmandarlarından olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BAYKAR’ın bugün hayata geçirdiği pek çok projenin de fikir babasıydı. Kararlıydı, azimliydi, cesurdu. Yılmadı ve yıldırmadan da yoluna devam etti. Kendi ifadesiyle, durumdan vazife çıkaran idealist bir insandı. Bugün İHA ve SİHA’larımız 50’den fazla ülkede Türk savunma sanayini gururla temsil ediyorsa bu başarıda Özdemir ağabeyin çok büyük payı vardır. Kendisine bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun. İnşallah sizler bu mücadeleyi çok daha iyi seviyelere taşıyacaksınız” diye konuştu.
Gençlerin kendilerinin eksiklerini telafi edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Unutmayın, sizler Türkiye’nin umudusunuz, sizler Türkiye’nin istikbali, Türkiye’nin aydınlık yarınlarısınız. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak sizlerden isteğim hayallerinizin peşinden gitmeyi asla bırakmamanızdır. Karşılaştığınız zorluklara aldırmadan sabırla, inançla hedeflerinize doğru yürümekten asla vazgeçmeyin. ‘Yapamazsınız, başaramazsınız’ diyen zihni köleleştirilmiş, iradesi esir alınmış felaket tellallarına kulak asmayın. Unutmayın sabır acıdır, zordur, çetindir ama meyvesi daima tatlıdır. İnancın ve azmin elinden Allah’ın izniyle hiçbir şey kurtulamaz. Sevgili gençler, tüm bunları şu gerçeğin farkında olarak söylüyorum, Türkiye artık eski Türkiye değil, Türkiye 22 yıl öncesinin Türkiye’si asla değil. Ekonomide, savunmada, eğitimde, teknoloji altyapısında 22 yıl öncesi ile kıyas dahi edilemeyecek bir Türkiye’de yaşıyoruz, yaşıyorsunuz.”
“İNSANSIZ HAVA ARAÇLARINDA DÜNYANIN İLK ÜÇ ÜLKESİ ARASINDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 22 yılda gençlerle hayalleri arasına girebilecek birçok engeli kaldırdıklarını belirterek, “Millî gelirde tarihimizde ilk kez 1,1 trilyon dolar sınırını aştık, nereden nereye. Savunma sanayinde yerli ve millî üretimin payını yüzde 80’lere çıkardık. İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk üç ülkesi arasındayız” bilgisini verdi.
Araştırma Geliştirme Merkezi sayısını da sıfırdan 1328’e çıkarttıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Buralarda 66 bin 250 projeyi tamamladık, 14 bin 634 proje ise devam ediyor. 22 yıl önce sadece 2 teknopark vardı, bugün 104 teknoparkımız var. Tasarım merkezimiz yokken bugün 332 tane tasarım merkezine sahibiz. Buralarda da 13 bin 101 proje tamamlandı, 2 bin 262 proje devam ediyor. Daha bunlar gibi saymaya kalksak saatler alacak güçlü bir altyapıyı son 22 yıl içerisinde ülkemize kazandırdık.”
Merkezinde gençlerin olduğu 21. yüzyıl Türkiye’sini ilim ve teknolojiyle inşa etmenin gayreti içerisinde olduklarını da vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni, büyük ve güçlü Türkiye’yi yansıtan en önemli tablonun bu sene 10’uncusu düzenlenen TEKNOFEST olduğunu söyledi.
Her geçen yıl katılımcı sayısı artan, ziyaretçi rekorları kıran TEKNOFEST’in geniş yelpazedeki yarışmalarıyla teknoloji ekosistemine ışık tuttuğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TEKNOFEST dışa bağımlılığın, montajcılığın, başkalarına muhtaç yaşamanın ülkemizin kaderi olmadığını bizlere çok net bir biçimde gösteriyor. TEKNOFEST, unutmayın gençler, bir gençlik destanıdır, TEKNOFEST bir teknoloji devrimidir. TEKNOFEST, bereketli Anadolu topraklarında filizlenen idealist gençlerin güçlü sesidir” diye konuştu.
2018’den bu yana TEKNOFEST’in dalga dalga büyüdüğüne hep beraber şahitlik ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “2018’de, 14 farklı kategoride toplam 4 bin 333 takım ve 20 bin yarışmacıyla başlamıştık. Geçen sene İstanbul, Ankara ve İzmir’de 41 farklı kategoride 333 binden fazla takım, 1 milyondan fazla yarışmacıyla, 4,5 milyon ziyaretçiye ulaştık, Allah’a hamdolsun. TEKNOFEST Adana’ya ise 50 farklı kategoride, 790 binden fazla takım, 1 milyon 650 binden fazla yarışmacı başvurdu. Ziyaretçi bakımından da yeni bir rekora imza atacağımıza inanıyorum. Adana ve Mersin başta olmak üzere Akdeniz bölgesindeki tüm gençlerimizi, tüm çocuklarımızı, Şakirpaşa’ya davet ediyorum.”
“GERİLİM, ÇATIŞMA VE SAVAŞLAR COĞRAFYAMIZI İÇTEN İÇE ÇÖKERTİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede son yılların en sancılı günleri yaşandığına işaret ederek, “Gerilim, çatışma ve savaşlar coğrafyamızı içten içe çökertiyor. Gazze ve Lübnan’daki katliamları millet olarak, insanlık olarak içimiz kan ağlayarak takip ediyoruz” dedi.
Gazze’ye yönelik İsrail saldırıları başlayalı neredeyse bir yıl olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çoğu çocuk ve kadın 50 bin kişinin vahşice siyonist İsrail tarafından katledildiğini söyledi.
Saldırılarda 100 bine yakın insanın da yaralandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Şehirler birer enkaz yığınına döndü. İsrail, Hamas bahanesiyle önce Gazze’yi işgal etti, şimdi de Hizbullah bahanesiyle Lübnan’da kan döküyor. Filistin’in seçilmiş son başbakanı İsmail Heniyye’yi Tahran’da şehit ettikten sonra, geçtiğimiz günlerde de Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı katlettiler. İsrail saldırılarında can veren Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.”
“GAZZE, BATI ŞERİA VE LÜBNAN İLE SINIRLI KALMAYACAK SİNSİ BİR PLAN UYGULAMAYA KONULMUŞTUR”
Uluslararası hukukun tamamen rafa kaldırılmış durumda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgede ateşkese, barışa ve huzura her yaklaşıldığında, İsrail hükümeti bu süreci dinamitleyecek bir provokasyona imza atıyor. Ateşi tüm bölgeye yaymak, coğrafyamızı kana ve gözyaşına boğmak için her yola başvuruyorlar” ifadesini kullandı.
İsrail’in, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’i “istenmeyen kişi” ilan etmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Utanmadan, sıkılmadan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’e, özellikle kalkıyor ‘Birleşmiş Milletler’e gelemez’ diye meydan okuyor. Şu hâle bak, şimdi 196 ülke, herhalde Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine sahip çıkacaktır. Sen kim oluyorsun da burada Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne yönelik, Birleşmiş Milletler’e gelemeyeceğine dair ferman gönderiyorsun? Kundaktaki bebekleri dahi öldürmekten zevk alan bir cinnet hâliyle karşı karşıyayız. Tüm bu gerçeklere rağmen ne yazık ki Batılı güçler, bu katliam şebekesine silah, mühimmat, istihbarat ve diplomatik destek vermeyi sürdürüyor. Gazze’ye ve Lübnan’a yağan binlerce tonluk bombaların nereden geldiği, nerede üretildiği, kimler tarafından tedarik edildiği bellidir. Kimse kusura bakmasın ama dökülen her damla kana bombaları atanlar kadar o bombaları temin edenler de aynı derece ortaktır. Burada şunu çok açık ifade etmek durumundayım, bölgemizde sadece Gazze, Batı Şeria ve Lübnan ile sınırlı kalmayacak sinsi bir plan uygulamaya konulmuştur. Bu planın nihai hedefinin neresi olduğunu görmek ve anlamak için kâhin olmaya gerek yoktur.”
“İSRAİL YÖNETİMİ YAPTIĞI HER AÇIKLAMAYLA ASIL NİYETLERİNİ ORTAYA KOYUYOR”
Tarih bilen, dinler tarihi bilen, siyaset ve diplomasi bilen herkesin meselenin Kudüs, Mescid-i Aksa ve “vadedilmiş topraklar” hezeyanı ile bağlantısını kolayca idrak edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz hepimiz arz-ı mevudun ne olduğunu gayet iyi biliriz. Vaat edilmiş toprakların ne olduğunu gayet iyi biliriz. 30 kilometre mesafede adeta Türkiye’ye meydan okuma yarışına giriyorlar. Bunları biz gayet iyi biliriz. Mevcut İsrail yönetimi yaptığı her açıklamayla, paylaştığı her haritayla asıl niyetlerini ortaya koyuyor” dedi.
Türkiye’nin sahadaki gelişmeleri anbean takip ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin komşular ve bölgedeki tüm kardeş ülkelerle işbirliğini ileriye taşıdığını ifade etti.
Zalimler karşısında insanlık cephesini güçlendirmenin gayretinde olduklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Savunma sanayii alanında dışa bağımlılığımızı en aza indirmeye çalışıyor, yerli ve millî üretimi çok güçlü biçimde destekliyoruz. Devlet destekli siber saldırılara ve dijital terör eylemlerine karşı mukavemetimizi sürekli güçlendiriyoruz. Elektronik harp ve millî yazılım konusu zaten gündemimizin üst sırasında yer alıyor. Teknolojiyi sadece kullanan değil tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz. Tanktan zırhlı araçlara, savaş gemisinden denizaltına, uçaktan helikoptere, silahlı ve silahsız insansız hava araçlarından hava savunma sistemlerine kadar çok geniş bir alanda hamdolsun son derece güçlüyüz. İnşallah çok daha iyi yerlerde olacağız. TB2’lerle yakaladığımız, Akıncı ile sürdürdüğümüz ivmeyi savaş uçağımız Kızıl Elma ile çok farklı bir seviyeye taşıyacağız. Şu hakikati lütfen aklınızdan çıkarmayın, Adanalı kardeşlerim ‘Elle gelen öğün olmaz o da arasan bulunmaz.’ atasözünü çok iyi bilir. Biz de savunma sanayii alanı başta olmak üzere dışa bağımlılığın acısını çok iyi bilen bir ülkeyiz. Bize takılan çelmeleri, müttefiklerimizin uyguladığı gizli-açık ambargoları unutmadık.”
Teknolojinin sadece kalkınma ve refah değil bağımsızlık, güvenlik ve egemenlik manasına da geldiğini defalarca tecrübe ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bayraktar’la, ANKA’yla, Akıncı’yla, Aksungur’la, Kızılelma’yla, Atak’la, Hürkuş’la, Hürjet’le, Gökbey’le, Kaan’la, Anadolu’yla, Altay’la ve ülkemizin caydırıcılığını artıran daha nice savunma kabiliyetlerimizle iftihar etmenin sebebi işte budur” dedi.
Türkiye’nin her zaman sulhu sükûnun tarafında olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm bunları da savaş heveslisi olduğumuz için değil, vatanımızı ve vatandaşlarımızı kem gözlerden layıkıyla korumak için yapıyoruz. Bölgemizin içinde bulunduğu cinnet hâli karşısında bugüne kadar olduğu gibi yine mazlumların yanında, adaletin safında yer alacağız” ifadesini kullandı.
“Coğrafyamızın yeni bir Sykes-Picot taksimiyle tekrar lime lime edilmesine göz yummayacağız.” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hedefleri yakalamada en büyük güç kaynağının gençler olduğunu söyledi. “Yerli ve millî olsun” diyerek çırpınan gençler oldukça vatanın daima güvende olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mavi Vatan’da, Gök Vatan’da sizlerin sesi, sizlerin nefesi her daim duyulacak. Size güveniyor, inanıyor ve hepinizle iftihar ediyorum. Sizlerle yol yürümekten, sizlere yoldaşlık etmekten onur duyuyorum. ‘Ülkem, milletim, insanlık için ne yapabilirim’ diye gayret eden, düşünen ve hayallerinin peşinden ayrılmayan siz gençleri yetiştiren ailelerinize de teşekkür ediyorum” dedi.
TEKNOFEST logolu montla platforma çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, festival paydaşlarıyla fotoğraf çektirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra TEKNOFEST Girişim Yarışması’nda dereceye giren gençlere ödüllerini verdi. TEKNOFEST Yönetim Kurulu ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra T3 Vakfı Yönetim Kurulu ile TEKNOFEST pozu vererek fotoğraf çektirdi.
ESPOR Federasyonu Başkanlığına ALPER AFŞIN ÖZDEMİR yeniden seçildi.
E-Spor Federasyonunun 2’inci Olağan Genel Kurulu Ankara’daki Etap ALTINEL Otelde yapıldı.
Genel kurulda iki adayın yarıştığı seçim sonunda ALPER AFŞIN ÖZDEMİR oy kullanan 101 delegeden 70’inin oyunu alarak ESPOR Federasyonu Başkanlığına yeniden seçildi.
ESPOR Federasyonu Başkanı ALPER AFŞİN ÖZDEMİR başkanlık seçiminin akabinde bir teşekkür konuşması yaptı.
ALPER AFŞIN ÖZDEMİR, teşekkür konuşmasında şunları söyledi: “ Merhabalar, öncelikle bugün burada ikinci olağan genel kurulumuz için bizlerle olan bütün delegelerimize çok teşekkür ediyorum.
Genel kurulun bütün camiamız ve Spor ekosistemi için hayırlı olmasını diliyorum.
Burada bulunan delegelerimize; bize oy vermiş, vermemiş olsun hiç ayrım yapmadan teşekkürlerimle beraber, inanıyorum ki elbirliğiyle hep birlikte spor camiasıyla Türkiye’yi daha da yukarıya taşıyacağız. Bu manada herkese kapımız açık olacak. Tekrardan teşekkürlerimi sunuyorum.
Hayırlı olsun diyorum.
Yapılan seçin sonucu, yönetim, denetleme ve disiplin kurulu üyeleri de belirlendi.
Genel Kurul, yönetim kurulu üyelerinin toplu ve hatıra fotoğraf çekimleriyle sona erdi.
Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Osman Aşkın Bak, Avrupa Basketbolunda Türk derbisine sahne olan FIBA Kadınlar Süper Kupa müsabakasında Beşiktaş’ı yenerek şampiyon olan Fenerbahçe Opet’i yayımladığı mesajla tebrik etti.
Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Osman Aşkın Bak, Avrupa Basketbolunda Türk derbisine sahne olan FIBA Kadınlar Süper Kupa müsabakasında Beşiktaş’ı yenerek şampiyon olan Fenerbahçe Opet için tebrik mesajı yayımladı.
Bakan Bak, tebrik mesajında şu ifadelere yer verdi; “İlk kez iki Türk takımının karşılaştığı Basketbol FIBA Kadınlar Süper Kupa müsabakasını gururla izledik. Geçen sezonun FIBA Avrupa Ligi şampiyonu Fenerbahçe Opet ile FIBA Avrupa Kupası finalisti Beşiktaş arasında Basketbol Gelişim Merkezi’nde oynanan maçta rakibini yenerek Süper Kupa’yı üst üste ikinci kez kazanan Fenerbahçe Opet’i tebrik ediyorum. Beşiktaş’ı da sergilediği performanstan dolayı kutluyorum. Bu sezon Avrupa Kupalarında ülkemizi temsil edecek olan kulüplerimize başarılar diliyorum.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.