Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Ankara Genç İş İnsanları Derneği (ANGİAD) tarafından düzenlenen “Sanayide Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi Semineri”nde yaptığı konuşmada, “Şu anda yaşadığımız kuraklık meteorolojik bir kuraklık, en son 2008 yılında böyle bir kuraklıkla karşı karşıya kaldık ve su kaynaklarında ciddi oranda azalma yaşandı… Ülkemiz yenilenebilir enerjide dünyada 12’nci, Avrupa’da 5’inci sırada yer alan güçlü bir ülke. Atıl durumda ve tarıma elverişsiz olan 300 milyon metrekare hazine arazisini yenilenebilir enerji yatırımları için üreticimize tahsis ediyoruz. Bu arazilere rüzgâr ve güneş enerjisi santralleri kurulacak, böylelikle yeni 20 bin megavat yenilenebilir enerji üretimi sağlamış olacağız… 1 Ocak 2023’ten itibaren 5 bin metrekare inşaat alanına sahip tüm projelerde tüketilen enerjinin yüzde 5’inin yenilenebilir enerjiden karşılanmasını zorunlu hale getirdik, bu oranı 2025’te yüzde 10 seviyesine çıkaracağız. Emisyon Ticaret Sistemi’ni, İklim Kanunu’muzla birlikte hazırlayacağız ve 2024 yılında da uygulamaya başlayacağız… Sadece 2022 yılında 2.8 milyon ton atığın alternatif hammadde olarak sanayimizde kullanımını sağladık. Enerji ve kaynak verimliliğini, hava, su ve toprak için sıfır kirlilik prensibini gösteren tesislere ‘Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi’ düzenleyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, kuraklığın meteorolojik, tarımsal ve hidrolojik kuraklık olarak üçe ayrıldığını belirterek, “Şu anda yaşadığımız kuraklık meteorolojik bir kuraklık. En son 2008 yılında böyle bir kuraklıkla karşı karşıya kaldık ve bu kuraklık neticesinde su kaynaklarında ciddi oranda azalma yaşandı.” dedi.
Ankara Bilkent Otel’de Ankara Genç İş İnsanları Derneği’nin (ANGİAD) düzenlediği “Sanayide Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi Semineri”ne katılan Bakan Kurum, burada yaptığı konuşmada, insanlık olarak zor zamanlardan geçildiğini ve iklim değişikliğinden kaynaklanan afetlerin her geçen gün dünyayı daha yaşanmaz hale getirdiğini söyledi.
Çevresel, sosyal ve ekonomik soruna yol açan iklim değişikliğinin çok yönlü ve küresel bir sorun olduğunu belirten Bakan Kurum, “Kuraklık ve susuzluk tehlikesi adeta kapımıza dayandı. Doğal alanlarımızda, göllerimizde, akarsularımızda, şehirlerimizde kuraklığı net bir şekilde hissediyoruz.” şeklinde konuştu.
“Hoyratça yaşama anlayışı insanlığın da, ‘Ortak Evimiz Dünyamız’ın da sonunu hazırlamaktadır”
Kuraklığın meteorolojik, tarımsal ve hidrolojik kuraklık olarak üçe ayrıldığını belirten Bakan Kurum, “Şu anda yaşadığımız kuraklık meteorolojik bir kuraklık. En son 2008 yılında böyle bir kuraklıkla karşı karşıya kaldık ve bu kuraklık neticesinde su kaynaklarında ciddi oranda azalma yaşandı. Yine tarım faaliyetlerinde ve üretimde hem girdileri hem de maliyetleri artıran, belki önümüzdeki süreçte bu suları dahi bulamayacağımız bir endişeye de hepimizi sevk ediyor. Kuraklıkla birlikte doğal dengemiz bozuluyor. Bitki ve hayvan türleri de yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalmakta ve insanoğlu kendisine ve doğaya da yabancılaşmaktadır. Bu sürece baktığımızda sanayi devrimiyle başlayan ve insanların bu noktadaki isteklerini merkeze alan bir üretim, yaşam tarzı ve hoyratça yaşama anlayışı insanlığın da, ‘Ortak Evimiz Dünyamız’ın da sonunu hazırlamaktadır.” dedi.
Son 200 yıldır insanoğlunun doğaya karşı başlatmış olduğu savaşın aslında kendisine karşı bir savaş olduğunun yeni farkına varmaya başladığını ifade eden Bakan Kurum, “Sanayileşmeyle, üretimle birlikte daha iyi şartlarda yaşayalım ama eğer yaşayabilecek bir dünya bulabilirsek. Şimdi tüm dünya bunun farkına vardı. Kyoto Protokolü ile ortaya konan ancak istenen sonucun alınamadığı ve en son Paris Antlaşması çerçevesinde de daha somut, ciddi adımların yeni atılmaya başlandığı bir süreci tüm dünya olarak yaşıyoruz.” diye konuştu.
“Ülkemizin dünyanın kirletilmesi noktasında tarihi hiçbir sorumluluğu yok”
Türkiye’nin, dünyanın kirletilmesinde hiçbir sorumluluğunun olmadığına dikkati çeken Bakan Kurum, “Tarihe baktığınızda gelişmekte olan ülkelerin dünyanın kirletilmesi noktasında bir sorumluluğu yok. Gelişmiş ülkeler sanayi devrimi ile birlikte bu alanlarımızı, doğamızı hoyratça kullanmışlar. Ham maddelerimizi hiç bitmeyecekmiş gibi kullandılar ve bugün dünyamız 1.2 santigrat derece ısınmış. Tüm çaba 1,5 santigrat derecede bu gidişatı durdurabilmek adına. 1,5 santigrat derece ve civarındaki bir sıcaklık ortalaması yaşanabilir bir dünyayı tarif ediyor. Bunun üzerindeki bir artışta ise birçok ülke yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalacak. Buzullar eriyecek, ada ülkeleri sular altında kalacak. Bu süreçle birlikte insanlık bilimde, sanayide, teknolojide çok büyük devrimler gerçekleştirdi. Ama ne yazık ki doğa, çevre ile arasındaki dengenin korunması için gereken hassasiyeti ve özeni gösteremedi. Ve şu hakikati de unutmamak gerekir. Ülkemiz, insan ile doğa arasındaki dengenin kaybolmasında sorumlu değildir, olmamıştır.” ifadelerine yer verdi.
“Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimiz var”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı yeşil kalkınma hedefinin, 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi ile yeşil kalkınmanın omurgası üzerine inşa edildiğini belirten Bakan Kurum, “Burada bir fırsat var. Eğer, bu fırsatı değerlendirirsek, bu fırsatı yöneten lider ülke olursak ki bu anlayışı tüm birimlerimizle, Bakanlıklarımızla birlikte ortaya koyuyoruz. Bizim dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimiz var. Emin olun çok daha üst sıralara girebilecek bir potansiyele sahip bir ülkeyiz. Genç nüfusumuz var, nüfusumuz artıyor, üretiyoruz, çalışıyoruz. Kişi başı gelirimiz artıyor, sanayileşme ile birlikte ihracatımız artıyor, artmaya da devam edecek. Dolayısıyla bu anlayışla geleceğimize güzel bir Türkiye, güzel bir Ankara bırakmak istiyorsak bu fırsatı değerlendirmek adına önemli adımları hep birlikte atmak durumundayız.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayelerinde uluslararası düzeyde kabul gören ve küresel bir modele dönüşen Sıfır Atık Hareketi’nin, Dünya Çevre Hareketi’ne Türkiye’nin bir armağanı olduğunu dile getiren Bakan Kurum şunları söyledi:
“Küresel düzeyde oyun kurucu olan ülkemiz Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye Yüzyılı’na güçlü bir giriş yapmıştır”
“Sıfır Atık Hareketi vicdanı bir hareket olarak başlayıp, 5 yıl gibi kısa bir süre içerisinde çok büyük başarılar elde etti. Biz ekonomi anlayışını lineer ekonomiden, döngüsel ekonomiye geçmesini istiyoruz. Yani “al-kullan-at” prensibinin yerine “al- kullan-dönüştür” prensibini tüm hayatımızda işlemek zorundayız. Tüm hayatımızı bu çerçevede değiştirmek zorundayız, bu anlayışla yaşamak durumundayız. 30 Mart günü, tüm ülkelerin kabul ettiği ‘Sıfır Atık Günü’ olarak ilan edildi ve milletimiz için de bir gurur kaynağı oldu. Artık küresel düzeyde oyun kurucu olan ülkemiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye Yüzyılı’na güçlü bir giriş yapmıştır. Kalkınmayla birlikte hem istihdamı, hem yatırımı arttıracak, hem de bu yatırımları Yeşil Kalkınmaya uygun bir anlayışla yapacak vizyonu ortaya koymuştur. Bu anlamda Bakanlık olarak gerçekleştirdiğimiz Yeşil Kalkınma yolunda Türkiye İstişare Toplantımız ile birlikte belirlediğimiz hedefler çerçevesinde mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Türkiye’nin ilk iklim şurasını düzenledik, bu çerçevede 217 karar aldık. İklim Kanunu ile birlikte 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefimize ulaşmanın da yasal dayanağını sağlamış olacağız.”
“Ulusal Katkı Beyanımızla 2030’da yaklaşık 500 milyon ton emisyonun oluşumunu engellemeye hedefliyoruz”
2053 net Sıfır Emisyon ve yeşil kalkınma hedeflerini gerçekleştirmek için Ulusal Katkı Beyanı’nın kritik bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Bakan Kurum, “Biz yeni bir hedef belirledik, dedik ki; 2030 yılında ülkemizin gerçekleşecek emisyonları ile ilgili daha önce artıştan yüzde 21 azalış olarak açıkladığımız hedefimizi tam iki kat arttırdık ve yüzde 41’e yükselttik. 2030 yılına geldiğimizde Türkiye olarak yaklaşık 500 milyon ton emisyonun oluşumunu engellemeye hedefliyoruz. 500 milyon ton emisyon nedir? Ürettiğimiz emisyon kadar emisyonu azaltmayı taahhüt ediyoruz, bu önemli bir taahhüt. Bu hedef doğrultusunda yine pik emisyonlarımızı da 2038 yılına kadar yakalayacağımızı dünyaya ilan ettik. Akabinde de inşallah tüm sektörlerimizle, toplumu tüm kesimiyle birlikte ki bu konu terörle mücadele kadar önemlidir. Milli güvenlik meseledir. İstikbalimizdir, istiklalimizdir, geleceğimizdir. İnşallah toplumun tüm kesimleri ile birlikte 85 milyon vatandaşımızla 2053 Net Sıfır Emisyon hedefimize güçlü politikalarımızla birlikte ilerlemeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımında iyi bir noktada olduğunu vurgulayan Bakan Kurum sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkemiz yenilenebilir enerjide dünyada 12, Avrupa’da 5’inci sırada yer alan güçlü bir ülke”
“Enerji Bakanlığımız yapmış olduğu yatırımlarla Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu irade ile birlikte bugün dünyada 12. Avrupa’da 5. ülke konumundadır. Biz de yenilenebilir enerjinin yatırımlarının arttırılması adına Bakanlık olarak atıl durumda duran arazilerimizi tarıma elverişli olmayan 300 milyon metrekare araziyi yenilenebilir enerji yatırımlarını gerçekleştirmek için sanayicilerimize, üreticilerimize tahsis ediyoruz. Burada üreticilerimiz, sanayicilerimiz gidecekler, rüzgâr ve güneş enerjisi santralleri kuracaklar. Bu çerçevede de 20 bin megavat gücünde yeni yenilenebilir enerji kaynağına ülke olarak sahip olacağız. Ankara’daki emisyonun yüzde 11’i yapı sektöründen kaynaklı. Aslında tüm Türkiye’de baktığınızda emisyonların yüzde 70’i enerji yatırımlarından, enerji ihtiyacından kaynaklı. Biz tüm bu alanlarda bir vizyon ortaya koyduk ve bu vizyon çerçevesinde çalışmalarımızı yürütüyor, adımlarımızı atıyoruz. Yapı sektörü ile ilgili hem sanayicilerimize hem de konut inşaatlarını ilgilendiren bir düzenleme yaptık.”
“5 bin metrekare inşaat alanına sahip tüm projelerde tüketilen enerjinin yüzde 5’inin yenilenebilir enerjiden karşılanmasını zorunlu hale getirdik, bu oranı 2025’te yüzde 10 seviyesine çıkaracağız”
Bakan Kurum, 1 Ocak 2023 tarihinden itibaren 5 bin metrekare inşaat alanına sahip tüm projelerde tüketilen enerjinin yüzde 5’ini yenilenebilir enerjiden karşılanmasını zorunlu hale getirdiklerini belirterek şunları söyledi: “2025’e geldiğimizde bu oran yüzde 10 seviyesine çıkacak; ardından artarak gidecek, sanayi kuruluşu elektriğini yenilebilir enerjiden elde edecek. İşin sonuna geldiğimizde emisyon üretmeyecek kendi enerjisini kendi üretecek. Oteli de, AVM’si de sanayisi de enerjisini kendi üretecek ki; işte doğamızın kaynaklarını dünyamızın kaynaklarını hoyratça harcamayacağız. Bunların hiç bitmeyeceğini düşünerek hareket etmeyeceğiz. Hep birlikte enerjiden sanayiye, ulaştırmadan binalara, atık sektöründen yutak alanlara kadar ki bu emisyonları ürettiğimiz emisyonları nerede yutacağız, yutak alanlarda. Millet bahçeleri niye yapılıyor diyorlar, millet bahçeleri bunun için yapılıyor.”
“Emisyon Ticaret Sistemi’ni, İklim Kanunu’muzla birlikte hazırlayacağız ve 2024 yılında da uygulamaya başlayacağız”
Emisyon Ticaret Sistemi’ni hayata geçireceklerini ve bu sistemle ihracatın yüzde 50’ye yakınını Avrupa Birliği ülkelerine yaptıklarını söyleyen Bakan Kurum, “Bu ülkelerle uyum içerisinde hareket edecek sistemlerden biri Avrupa Yeşil Mutabakatı, diğeri de Emisyon Ticaret Sistemi. Emisyon Ticaret Sistemi’ni, İklim Kanunu’muzla birlikte hazırlayacağız ve 2024 yılında da uygulamaya başlayacağız. Burada karbon fiyatlandırma mekanizmasından elde edeceğimiz gelirle de fazla emisyon üretenlerin bedel ödediği az emisyon üretenlerin ödüllendirildiği bir sistem. Adaletli bir büyüme stratejisi. Ülkemiz sanayisinin temiz yatırım ve yine üretim süreçlerinde destek olacağız. Yatırımcılara bu manada destek finansal destekler sağlamış olacağız. Döngüsel ekonomi ve yeşil sanayi faaliyetlerimizi de hızlandırarak ekonomimize başarılı bir şekilde dönüştürmek hepimizin üzerine düşen önemli bir vazifedir.” diye konuştu.
“Sadece 2022 yılında 2.8 milyon ton atığın alternatif hammadde olarak sanayide kullanımını sağladık”
Sanayide yeşil dönüşümün en önemli adımlarından birini atarak sadece 2022 yılında 2.8 milyon ton atığın alternatif hammadde olarak sanayide kullanımını sağladıklarının altını çizen Bakan Kurum, “Atıkların geri dönüşümüyle birlikte hem doğamızı koruduk, hem de milletimizin ekonomisine katkı sağladık. Sanayi sitelerimizin iklim ve çevre dostu üretim yapmalarını teşvik ederek iklim elçilerimizle, iş dünyamızla, kurumlarımızla tüm organize sanayi bölgelerini yeşil OSB’ye dönüştürmeyi hedefliyoruz. Bu çok önemli bir hedef. Bu kapsamda biz her ağacı emin olun çocuğumuz, yavrumuz gibi koruyacak anlayışla çalışmalarımız yürütüyoruz. Attığımız her adımda insanı, doğayı merkeze alacak anlayışla bu çalışmaları yürütüyoruz. Anlattığım hedefler bu ülkemizin hedefleri. Eğer çevreyse, çevrenin korunması ise mesele, burada alınması gereken tüm kararların hepsi alınmıştır, alınmaya devam edecektir. Bu konuda da yatırımlar yapılmaya devam edecektir.” dedi.
“Enerji ve kaynak verimliliğini; hava, su ve toprak için sıfır kirlilik prensibini gösteren tesislere ‘Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi’ düzenleyeceğiz”
Bakan Kurum, enerji ve kaynak verimliliğini; hava, su ve toprak için sıfır atık prensibi gösteren tesislere ilk defa ‘Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi’ vereceklerini aktararak, “Bu belgeyi almaya hak kazanan sanayi tesislerimiz, üreticilerimiz bizim uluslararası mutabakatlar çerçevesinde elde ettiğimiz 3 milyar 158 milyon dolarlık finansmandan ve İklim Kanunu ile birlikte çıkaracağımız teşviklerden faydalanacaklar. Bu sayede çevresel iyileştirmenin yanı sıra ülkemiz sanayisinin üretimini dünya standartlarına çıkaracak, ihracat pazarında da eşit şartlarda rekabet gücüne erişmesini ve piyasalarda yüksek payla yer almasını sağlayacağız.” ifadelerine yer verdi.
ANGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ertuğrul ONAT da konuşmasına başkanlık görevini üstlendiği bu dönemde kendi çevre platformları ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığıyla ortaklaşa düzenledikleri önemli bir zirveye ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı.
İklim değişikliği ve çevre sorunlarının ülkenin ve dünyanın ortak meselesi olduğunun altını çizen Ertuğrul ONAT, Dünyanın olağanüstü bir hızla gelişerek değiştiğini ve sanayi üretimin arttığını kaydetti.
ONAT, Doğanın ise sürekli kan kaybettiğini, sanayiciler olarak bunun önüne geçmek için üzerlerine düşeni yapmak, ve “yeşil dönüşüm” ve “döngüsel ekonomi” anlayışını ülkenin her alanına yaymak için çaba sarf etmek gerekliliğini ifade etti.
ONAT, bu gelişmenin kendileri için son derece gurur verici olduğu kadar yol gösterici olduğunu da belirtti.
Emine Erdoğan Hanımefendinin himayesinde yürütülen “Sıfır Atık Projesi” karar tasarısının Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda oy birliğiyle kabul edildiğine vurgu yapan ONAT, Bu karar ile 30 Mart tarihinin dünyanın her yerinde “Uluslararası Sıfır Atık Günü” olarak kutlanacağını söyledi.
Angiad Başkanı Ertuğrul ONAT, Sanayi kuruluşları ve STK’lar olarak sıfır atık projesini desteklemek ve milli bir harekete dönüştürmek için ellerinden gelen her şeyi ortaya koyacaklarını dile getirdi.
Ertuğrul ONAT, Zirvenin yarınların inşasında önemli bir dönüm noktası olacağı inancıyla bir milad olarak kabul edilip gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak adına harekete geçilmesini ifade ederek şunları söyledi; “Sayın Bakanım, özellikle Yeşil Kalkınma ve 2053 Net Sıfır Emisyon hedeflerimiz doğrultusunda; esnafımıza, sanayicilerimize, iş insanlarımıza yaptığınız çalışmalarla destek oluyorsunuz, yol açıyorsunuz. Ortaya koyduğunuz “Sıfır Atık Sanayi Modelini” ve eski sanayi alanlarının daha konforlu, daha modern, daha güzel yerlere taşınmasını son derece kıymetli buluyoruz. Yine atıl arazilerin yenilebilir enerji üretimi için tahsis edilmesini, “İlk İş Yerim Projesi” kapsamında yeni 50 bin yeni iş yerinin yapılacak olmasını da ekonomimiz için çok önemli görüyoruz. Ben yaptığınız tüm bu çalışmalar için gösterdiğiniz gayretlerden dolayı ANGİAD adına, bütün genç iş insanlarımız adına çok teşekkür ediyorum.”
Onat, sözlerini şu şekilde sonlandırdı; “iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini her gün yaşadığımız bir denklemde hiç kimsenin bu sorunlara kayıtsız kalamayacağı aşikar. Temiz enerjiye dönüşüm ve iklim değişikliğiyle mücadelede sanayide dönüşümün şart olduğu gerçeğinden yola çıkarak tüm ortaklarla iş birliği ve dayanışmaya hazır olduğumuzun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Başta her daim desteğini arkamızda hissettiğimiz Ankara sevdalısı Sayın Bakanımız ve tüm katılımcılarımıza teşekkür ediyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST 2024’te yaptığı konuşmada, “Teknolojiyi sadece kullanan değil; tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adana Şakirpaşa Havalimanı’nda düzenlenen TEKNOFEST 2024’e katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.
Konuşmasına Adanalıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Ağustos’ta Adana’ya gelerek muhteşem bir projenin açılışını yaptıklarını, Adana ile Mersin’in de gurur kaynağı olan Uluslararası Çukurova Havalimanı’nı tüm bölgenin hizmetine sunduklarını hatırlattı.
Şimdi de dünyanın en büyük Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali için Adana’da olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her yıl milyonlarca vatandaşımızın akın ettiği, gençlerimizin heyecanla beklediği TEKNOFEST Adana’ya hepiniz hoş geldiniz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Adana’nın gençlerin coşkusuyla bir başka güzel olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: “Gözlerinin ışıltısında aydınlık yarınlarımızın müjdesi olan siz gençlerimizle Adana ve Şakirpaşa bugün çok farklı. Bugün burada sadece millî teknoloji hamlemizin göz kamaştıran ürünleri yok. Burada aynı zamanda Türkiye Yüzyılı’nın mimarı olacak genç yüreklerimiz, parlak zihinlerimiz var. Burada yarının Hezarfen Ahmet Çelebileri, Cezerileri, Ferganileri, Ali Kuşçuları, Aziz Sancarları var. Burada aşkın diliyle, barışın diliyle, ilmin, teknolojinin, bilimin diliyle konuşan, ufku açık yüz binlerce gencimiz var. Sizlerin vasıtasıyla bilime, araştırmaya, teknolojiye, keşfetmeye özellikle meraklı ülkemizin tüm gençlerini bir kez daha sevgiyle selamlıyorum. Kalplerimizi tekrar buluşturan Rabbime hamdediyorum.
Biz, Çukurova Havalimanı’nı açtığımızda birileri Şakirpaşa ile ilgili yoğun bir algı çalışması yürüttüler. Akla, vicdana, siyasi ahlaka sığmayan bir sürü iddiayı gündeme taşıdılar. Peki, ne oldu? İddialarının hiçbir geçerliliğinin olmadığı bugün bir kez daha ortaya çıktı. Şakirpaşa kapandı mı? Şakirpaşa açık mı? Buyurun biz de bugün Şakirpaşa’ya indik. Ve şimdi Şakirpaşa’da bir TEKNOFEST fuarını şu anda gümbür gümbür buradan dünyaya haykırıyoruz. Algı operasyonlarından etkilenip Şakirpaşa ne olacak diye endişelenen Adanalı gençlerimize sesleniyorum, siz, birilerine bakıp da asla endişe etmeyin. Şakirpaşa eskisinden daha mühim, daha hayati görevler icra edecek. Millî teknoloji hamlemizin simgesi olan TEKNOFEST sadece bir başlangıç. İnşallah burayı tarihine, misyonuna ve önemine uygun şekilde çok etkin bir şekilde kullanmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST 2024’ün Adana’ya, Türkiye’ye, millete ve özellikle gözleri parlayan gençlere hayırlı, uğurlu olmasını diledi.
Gençlere özgüven aşılayan, umudu ve başarmayı öğreten bu güzide festivalin düzenlenmesinde emeği geçen Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfını, sponsorlar ve iştirakçiler ile güvenlik görevlisinden gönüllülere herkesi tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendilerine tek tek teşekkür ediyorum. En büyük teşekkürü de sizler gibi pırıl pırıl evlatlar yetiştiren, vatanına, milletine, devletine, tüm gücüyle hizmet edecek böyle parlak gençler büyüten anne-babalarımıza ediyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldıkları yarışmalarda ödül alan tüm gençleri, takımları kutlayarak, şunları ifade etti: “İsmini yaşattığımız eski Adana Valilerinden, Adana nehirlerini ıslahıyla ve tarıma verdiği destekle bilinen Şakir Paşa’yı da rahmetle anıyorum. Yiğidin sevdiği güzel olunca, ömrü arkasından sökülür gidermiş. Öyle demişler sevgili gençler. İşte bizim gönlümüzde de buraların, Çukurova’nın çok ayrı bir yeri var. İlk fetihlerden Kuvayı Millîye’ye ve günümüze kadar devletine, milletine, hakka ve hakikate sahip çıkan Adana’nın kalbimizde farklı bir yeri var. Toroslar’ın çocukları, Çukurova’nın evlatları, Yemen’den Galiçya’ya, Sarıkamış’tan Çanakkale’ye, coğrafyamızın dört bir yanında hilal uğruna, bekamız uğruna ve sevdamız için şehit düştüler. Bugün başı dik, alnı ak, huzur içinde yaşıyorsak, gölge olarak sadece ay yıldızlı al bayrağımızın gölgesini tanıyorsak, ölümden korkmayan o aziz şehitlerimiz sayesindedir. Bu vesileyle Adana’nın verdiği şehitleri, tüm şehitlerimizle birlikte rahmetle, minnetle yâd ediyorum. Ruhları şad olsun. Rabbim, hepsinden razı olsun.”
Geleceği inşa etmenin, yarınları hayal etmekle başlayacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin teknoloji serüveninin geçmiş yıllarda bugünü düşünerek hayal eden, dert ve ideal sahibi şahsiyetlerin emekleriyle şekillendiğini söyledi.
“SON 22 YILDA ELDE ETTİĞİMİZ HİÇBİR KAZANIM, BİZE ALTIN TEPSİDE SUNULMADI”
Biruni, Uluğ Bey, Cabir bin Hayyan, Harezmi, Piri Reis ve daha nice büyüğün bu uğurda fikir ve yürek teri döktüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vecihi Hürkuş, Nuri Killigil ve Necmettin Erbakan’ın hayallerini gerçekleştirmek pahasına bedeller ödediğini, hayalperestlikle suçlanmaktan şüpheli ölümlere kadar pek çok badireyle karşılaştığını hatırlattı.
Onların inandıkları yolda yürümekten hiçbir zaman vazgeçmediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şunu bilmenizi isterim, bugün hepimizi gururlandıran TEKNOFEST’e ulaşmak, buradaki ileri teknoloji ürünlerini yapmak asla kolay değildi. Bilhassa son 22 yılda elde ettiğimiz hiçbir kazanım, bize altın tepside sunulmadı. Zorluklarla karşılaştık, engellerle buluştuk, sabotajlara maruz bırakıldık. İçeriden ve dışarıdan ihanetlere uğradık. Haksızlıkların, çifte standartların her türünü gördük, yaşadık. Neyi başardıysak, bileğimizin gücüyle başardık. Alnımızın teriyle başardık. Yüreğimizi, gerektiğinde canımızı ortaya koyarak başardık. Dün bize parasıyla, savunma sanayii teknolojisi ürünü vermeyen ülkelere artık ihracat yapar hâle geldik.”
Kendilerinden öncekilerin zor zamanlarda verdikleri asil mücadeleye dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de onların açtığı yolda sarsılmadan, yıkılmadan cesaretle yürüdük. O mücadele adamlarından büyük ve güçlü Türkiye için canını dişine takanlardan birisi de merhum Özdemir Bayraktar’dı” dedi.
Özdemir Bayraktar’ın insansız hava araçlarında çığır açan bir isim ve millî teknoloji hamlesinin mihmandarlarından olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BAYKAR’ın bugün hayata geçirdiği pek çok projenin de fikir babasıydı. Kararlıydı, azimliydi, cesurdu. Yılmadı ve yıldırmadan da yoluna devam etti. Kendi ifadesiyle, durumdan vazife çıkaran idealist bir insandı. Bugün İHA ve SİHA’larımız 50’den fazla ülkede Türk savunma sanayini gururla temsil ediyorsa bu başarıda Özdemir ağabeyin çok büyük payı vardır. Kendisine bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun. İnşallah sizler bu mücadeleyi çok daha iyi seviyelere taşıyacaksınız” diye konuştu.
Gençlerin kendilerinin eksiklerini telafi edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Unutmayın, sizler Türkiye’nin umudusunuz, sizler Türkiye’nin istikbali, Türkiye’nin aydınlık yarınlarısınız. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak sizlerden isteğim hayallerinizin peşinden gitmeyi asla bırakmamanızdır. Karşılaştığınız zorluklara aldırmadan sabırla, inançla hedeflerinize doğru yürümekten asla vazgeçmeyin. ‘Yapamazsınız, başaramazsınız’ diyen zihni köleleştirilmiş, iradesi esir alınmış felaket tellallarına kulak asmayın. Unutmayın sabır acıdır, zordur, çetindir ama meyvesi daima tatlıdır. İnancın ve azmin elinden Allah’ın izniyle hiçbir şey kurtulamaz. Sevgili gençler, tüm bunları şu gerçeğin farkında olarak söylüyorum, Türkiye artık eski Türkiye değil, Türkiye 22 yıl öncesinin Türkiye’si asla değil. Ekonomide, savunmada, eğitimde, teknoloji altyapısında 22 yıl öncesi ile kıyas dahi edilemeyecek bir Türkiye’de yaşıyoruz, yaşıyorsunuz.”
“İNSANSIZ HAVA ARAÇLARINDA DÜNYANIN İLK ÜÇ ÜLKESİ ARASINDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 22 yılda gençlerle hayalleri arasına girebilecek birçok engeli kaldırdıklarını belirterek, “Millî gelirde tarihimizde ilk kez 1,1 trilyon dolar sınırını aştık, nereden nereye. Savunma sanayinde yerli ve millî üretimin payını yüzde 80’lere çıkardık. İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk üç ülkesi arasındayız” bilgisini verdi.
Araştırma Geliştirme Merkezi sayısını da sıfırdan 1328’e çıkarttıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Buralarda 66 bin 250 projeyi tamamladık, 14 bin 634 proje ise devam ediyor. 22 yıl önce sadece 2 teknopark vardı, bugün 104 teknoparkımız var. Tasarım merkezimiz yokken bugün 332 tane tasarım merkezine sahibiz. Buralarda da 13 bin 101 proje tamamlandı, 2 bin 262 proje devam ediyor. Daha bunlar gibi saymaya kalksak saatler alacak güçlü bir altyapıyı son 22 yıl içerisinde ülkemize kazandırdık.”
Merkezinde gençlerin olduğu 21. yüzyıl Türkiye’sini ilim ve teknolojiyle inşa etmenin gayreti içerisinde olduklarını da vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni, büyük ve güçlü Türkiye’yi yansıtan en önemli tablonun bu sene 10’uncusu düzenlenen TEKNOFEST olduğunu söyledi.
Her geçen yıl katılımcı sayısı artan, ziyaretçi rekorları kıran TEKNOFEST’in geniş yelpazedeki yarışmalarıyla teknoloji ekosistemine ışık tuttuğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TEKNOFEST dışa bağımlılığın, montajcılığın, başkalarına muhtaç yaşamanın ülkemizin kaderi olmadığını bizlere çok net bir biçimde gösteriyor. TEKNOFEST, unutmayın gençler, bir gençlik destanıdır, TEKNOFEST bir teknoloji devrimidir. TEKNOFEST, bereketli Anadolu topraklarında filizlenen idealist gençlerin güçlü sesidir” diye konuştu.
2018’den bu yana TEKNOFEST’in dalga dalga büyüdüğüne hep beraber şahitlik ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “2018’de, 14 farklı kategoride toplam 4 bin 333 takım ve 20 bin yarışmacıyla başlamıştık. Geçen sene İstanbul, Ankara ve İzmir’de 41 farklı kategoride 333 binden fazla takım, 1 milyondan fazla yarışmacıyla, 4,5 milyon ziyaretçiye ulaştık, Allah’a hamdolsun. TEKNOFEST Adana’ya ise 50 farklı kategoride, 790 binden fazla takım, 1 milyon 650 binden fazla yarışmacı başvurdu. Ziyaretçi bakımından da yeni bir rekora imza atacağımıza inanıyorum. Adana ve Mersin başta olmak üzere Akdeniz bölgesindeki tüm gençlerimizi, tüm çocuklarımızı, Şakirpaşa’ya davet ediyorum.”
“GERİLİM, ÇATIŞMA VE SAVAŞLAR COĞRAFYAMIZI İÇTEN İÇE ÇÖKERTİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede son yılların en sancılı günleri yaşandığına işaret ederek, “Gerilim, çatışma ve savaşlar coğrafyamızı içten içe çökertiyor. Gazze ve Lübnan’daki katliamları millet olarak, insanlık olarak içimiz kan ağlayarak takip ediyoruz” dedi.
Gazze’ye yönelik İsrail saldırıları başlayalı neredeyse bir yıl olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çoğu çocuk ve kadın 50 bin kişinin vahşice siyonist İsrail tarafından katledildiğini söyledi.
Saldırılarda 100 bine yakın insanın da yaralandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Şehirler birer enkaz yığınına döndü. İsrail, Hamas bahanesiyle önce Gazze’yi işgal etti, şimdi de Hizbullah bahanesiyle Lübnan’da kan döküyor. Filistin’in seçilmiş son başbakanı İsmail Heniyye’yi Tahran’da şehit ettikten sonra, geçtiğimiz günlerde de Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı katlettiler. İsrail saldırılarında can veren Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.”
“GAZZE, BATI ŞERİA VE LÜBNAN İLE SINIRLI KALMAYACAK SİNSİ BİR PLAN UYGULAMAYA KONULMUŞTUR”
Uluslararası hukukun tamamen rafa kaldırılmış durumda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgede ateşkese, barışa ve huzura her yaklaşıldığında, İsrail hükümeti bu süreci dinamitleyecek bir provokasyona imza atıyor. Ateşi tüm bölgeye yaymak, coğrafyamızı kana ve gözyaşına boğmak için her yola başvuruyorlar” ifadesini kullandı.
İsrail’in, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’i “istenmeyen kişi” ilan etmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Utanmadan, sıkılmadan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’e, özellikle kalkıyor ‘Birleşmiş Milletler’e gelemez’ diye meydan okuyor. Şu hâle bak, şimdi 196 ülke, herhalde Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine sahip çıkacaktır. Sen kim oluyorsun da burada Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne yönelik, Birleşmiş Milletler’e gelemeyeceğine dair ferman gönderiyorsun? Kundaktaki bebekleri dahi öldürmekten zevk alan bir cinnet hâliyle karşı karşıyayız. Tüm bu gerçeklere rağmen ne yazık ki Batılı güçler, bu katliam şebekesine silah, mühimmat, istihbarat ve diplomatik destek vermeyi sürdürüyor. Gazze’ye ve Lübnan’a yağan binlerce tonluk bombaların nereden geldiği, nerede üretildiği, kimler tarafından tedarik edildiği bellidir. Kimse kusura bakmasın ama dökülen her damla kana bombaları atanlar kadar o bombaları temin edenler de aynı derece ortaktır. Burada şunu çok açık ifade etmek durumundayım, bölgemizde sadece Gazze, Batı Şeria ve Lübnan ile sınırlı kalmayacak sinsi bir plan uygulamaya konulmuştur. Bu planın nihai hedefinin neresi olduğunu görmek ve anlamak için kâhin olmaya gerek yoktur.”
“İSRAİL YÖNETİMİ YAPTIĞI HER AÇIKLAMAYLA ASIL NİYETLERİNİ ORTAYA KOYUYOR”
Tarih bilen, dinler tarihi bilen, siyaset ve diplomasi bilen herkesin meselenin Kudüs, Mescid-i Aksa ve “vadedilmiş topraklar” hezeyanı ile bağlantısını kolayca idrak edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz hepimiz arz-ı mevudun ne olduğunu gayet iyi biliriz. Vaat edilmiş toprakların ne olduğunu gayet iyi biliriz. 30 kilometre mesafede adeta Türkiye’ye meydan okuma yarışına giriyorlar. Bunları biz gayet iyi biliriz. Mevcut İsrail yönetimi yaptığı her açıklamayla, paylaştığı her haritayla asıl niyetlerini ortaya koyuyor” dedi.
Türkiye’nin sahadaki gelişmeleri anbean takip ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin komşular ve bölgedeki tüm kardeş ülkelerle işbirliğini ileriye taşıdığını ifade etti.
Zalimler karşısında insanlık cephesini güçlendirmenin gayretinde olduklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Savunma sanayii alanında dışa bağımlılığımızı en aza indirmeye çalışıyor, yerli ve millî üretimi çok güçlü biçimde destekliyoruz. Devlet destekli siber saldırılara ve dijital terör eylemlerine karşı mukavemetimizi sürekli güçlendiriyoruz. Elektronik harp ve millî yazılım konusu zaten gündemimizin üst sırasında yer alıyor. Teknolojiyi sadece kullanan değil tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz. Tanktan zırhlı araçlara, savaş gemisinden denizaltına, uçaktan helikoptere, silahlı ve silahsız insansız hava araçlarından hava savunma sistemlerine kadar çok geniş bir alanda hamdolsun son derece güçlüyüz. İnşallah çok daha iyi yerlerde olacağız. TB2’lerle yakaladığımız, Akıncı ile sürdürdüğümüz ivmeyi savaş uçağımız Kızıl Elma ile çok farklı bir seviyeye taşıyacağız. Şu hakikati lütfen aklınızdan çıkarmayın, Adanalı kardeşlerim ‘Elle gelen öğün olmaz o da arasan bulunmaz.’ atasözünü çok iyi bilir. Biz de savunma sanayii alanı başta olmak üzere dışa bağımlılığın acısını çok iyi bilen bir ülkeyiz. Bize takılan çelmeleri, müttefiklerimizin uyguladığı gizli-açık ambargoları unutmadık.”
Teknolojinin sadece kalkınma ve refah değil bağımsızlık, güvenlik ve egemenlik manasına da geldiğini defalarca tecrübe ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bayraktar’la, ANKA’yla, Akıncı’yla, Aksungur’la, Kızılelma’yla, Atak’la, Hürkuş’la, Hürjet’le, Gökbey’le, Kaan’la, Anadolu’yla, Altay’la ve ülkemizin caydırıcılığını artıran daha nice savunma kabiliyetlerimizle iftihar etmenin sebebi işte budur” dedi.
Türkiye’nin her zaman sulhu sükûnun tarafında olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm bunları da savaş heveslisi olduğumuz için değil, vatanımızı ve vatandaşlarımızı kem gözlerden layıkıyla korumak için yapıyoruz. Bölgemizin içinde bulunduğu cinnet hâli karşısında bugüne kadar olduğu gibi yine mazlumların yanında, adaletin safında yer alacağız” ifadesini kullandı.
“Coğrafyamızın yeni bir Sykes-Picot taksimiyle tekrar lime lime edilmesine göz yummayacağız.” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hedefleri yakalamada en büyük güç kaynağının gençler olduğunu söyledi. “Yerli ve millî olsun” diyerek çırpınan gençler oldukça vatanın daima güvende olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mavi Vatan’da, Gök Vatan’da sizlerin sesi, sizlerin nefesi her daim duyulacak. Size güveniyor, inanıyor ve hepinizle iftihar ediyorum. Sizlerle yol yürümekten, sizlere yoldaşlık etmekten onur duyuyorum. ‘Ülkem, milletim, insanlık için ne yapabilirim’ diye gayret eden, düşünen ve hayallerinin peşinden ayrılmayan siz gençleri yetiştiren ailelerinize de teşekkür ediyorum” dedi.
TEKNOFEST logolu montla platforma çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, festival paydaşlarıyla fotoğraf çektirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra TEKNOFEST Girişim Yarışması’nda dereceye giren gençlere ödüllerini verdi. TEKNOFEST Yönetim Kurulu ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra T3 Vakfı Yönetim Kurulu ile TEKNOFEST pozu vererek fotoğraf çektirdi.
ESPOR Federasyonu Başkanlığına ALPER AFŞIN ÖZDEMİR yeniden seçildi.
E-Spor Federasyonunun 2’inci Olağan Genel Kurulu Ankara’daki Etap ALTINEL Otelde yapıldı.
Genel kurulda iki adayın yarıştığı seçim sonunda ALPER AFŞIN ÖZDEMİR oy kullanan 101 delegeden 70’inin oyunu alarak ESPOR Federasyonu Başkanlığına yeniden seçildi.
ESPOR Federasyonu Başkanı ALPER AFŞİN ÖZDEMİR başkanlık seçiminin akabinde bir teşekkür konuşması yaptı.
ALPER AFŞIN ÖZDEMİR, teşekkür konuşmasında şunları söyledi: “ Merhabalar, öncelikle bugün burada ikinci olağan genel kurulumuz için bizlerle olan bütün delegelerimize çok teşekkür ediyorum.
Genel kurulun bütün camiamız ve Spor ekosistemi için hayırlı olmasını diliyorum.
Burada bulunan delegelerimize; bize oy vermiş, vermemiş olsun hiç ayrım yapmadan teşekkürlerimle beraber, inanıyorum ki elbirliğiyle hep birlikte spor camiasıyla Türkiye’yi daha da yukarıya taşıyacağız. Bu manada herkese kapımız açık olacak. Tekrardan teşekkürlerimi sunuyorum.
Hayırlı olsun diyorum.
Yapılan seçin sonucu, yönetim, denetleme ve disiplin kurulu üyeleri de belirlendi.
Genel Kurul, yönetim kurulu üyelerinin toplu ve hatıra fotoğraf çekimleriyle sona erdi.
Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Osman Aşkın Bak, Avrupa Basketbolunda Türk derbisine sahne olan FIBA Kadınlar Süper Kupa müsabakasında Beşiktaş’ı yenerek şampiyon olan Fenerbahçe Opet’i yayımladığı mesajla tebrik etti.
Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Osman Aşkın Bak, Avrupa Basketbolunda Türk derbisine sahne olan FIBA Kadınlar Süper Kupa müsabakasında Beşiktaş’ı yenerek şampiyon olan Fenerbahçe Opet için tebrik mesajı yayımladı.
Bakan Bak, tebrik mesajında şu ifadelere yer verdi; “İlk kez iki Türk takımının karşılaştığı Basketbol FIBA Kadınlar Süper Kupa müsabakasını gururla izledik. Geçen sezonun FIBA Avrupa Ligi şampiyonu Fenerbahçe Opet ile FIBA Avrupa Kupası finalisti Beşiktaş arasında Basketbol Gelişim Merkezi’nde oynanan maçta rakibini yenerek Süper Kupa’yı üst üste ikinci kez kazanan Fenerbahçe Opet’i tebrik ediyorum. Beşiktaş’ı da sergilediği performanstan dolayı kutluyorum. Bu sezon Avrupa Kupalarında ülkemizi temsil edecek olan kulüplerimize başarılar diliyorum.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.