Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Ankara Genç İş İnsanları Derneği (ANGİAD) tarafından düzenlenen “Sanayide Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi Semineri”nde yaptığı konuşmada, “Şu anda yaşadığımız kuraklık meteorolojik bir kuraklık, en son 2008 yılında böyle bir kuraklıkla karşı karşıya kaldık ve su kaynaklarında ciddi oranda azalma yaşandı… Ülkemiz yenilenebilir enerjide dünyada 12’nci, Avrupa’da 5’inci sırada yer alan güçlü bir ülke. Atıl durumda ve tarıma elverişsiz olan 300 milyon metrekare hazine arazisini yenilenebilir enerji yatırımları için üreticimize tahsis ediyoruz. Bu arazilere rüzgâr ve güneş enerjisi santralleri kurulacak, böylelikle yeni 20 bin megavat yenilenebilir enerji üretimi sağlamış olacağız… 1 Ocak 2023’ten itibaren 5 bin metrekare inşaat alanına sahip tüm projelerde tüketilen enerjinin yüzde 5’inin yenilenebilir enerjiden karşılanmasını zorunlu hale getirdik, bu oranı 2025’te yüzde 10 seviyesine çıkaracağız. Emisyon Ticaret Sistemi’ni, İklim Kanunu’muzla birlikte hazırlayacağız ve 2024 yılında da uygulamaya başlayacağız… Sadece 2022 yılında 2.8 milyon ton atığın alternatif hammadde olarak sanayimizde kullanımını sağladık. Enerji ve kaynak verimliliğini, hava, su ve toprak için sıfır kirlilik prensibini gösteren tesislere ‘Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi’ düzenleyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, kuraklığın meteorolojik, tarımsal ve hidrolojik kuraklık olarak üçe ayrıldığını belirterek, “Şu anda yaşadığımız kuraklık meteorolojik bir kuraklık. En son 2008 yılında böyle bir kuraklıkla karşı karşıya kaldık ve bu kuraklık neticesinde su kaynaklarında ciddi oranda azalma yaşandı.” dedi.
Ankara Bilkent Otel’de Ankara Genç İş İnsanları Derneği’nin (ANGİAD) düzenlediği “Sanayide Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi Semineri”ne katılan Bakan Kurum, burada yaptığı konuşmada, insanlık olarak zor zamanlardan geçildiğini ve iklim değişikliğinden kaynaklanan afetlerin her geçen gün dünyayı daha yaşanmaz hale getirdiğini söyledi.
Çevresel, sosyal ve ekonomik soruna yol açan iklim değişikliğinin çok yönlü ve küresel bir sorun olduğunu belirten Bakan Kurum, “Kuraklık ve susuzluk tehlikesi adeta kapımıza dayandı. Doğal alanlarımızda, göllerimizde, akarsularımızda, şehirlerimizde kuraklığı net bir şekilde hissediyoruz.” şeklinde konuştu.
“Hoyratça yaşama anlayışı insanlığın da, ‘Ortak Evimiz Dünyamız’ın da sonunu hazırlamaktadır”
Kuraklığın meteorolojik, tarımsal ve hidrolojik kuraklık olarak üçe ayrıldığını belirten Bakan Kurum, “Şu anda yaşadığımız kuraklık meteorolojik bir kuraklık. En son 2008 yılında böyle bir kuraklıkla karşı karşıya kaldık ve bu kuraklık neticesinde su kaynaklarında ciddi oranda azalma yaşandı. Yine tarım faaliyetlerinde ve üretimde hem girdileri hem de maliyetleri artıran, belki önümüzdeki süreçte bu suları dahi bulamayacağımız bir endişeye de hepimizi sevk ediyor. Kuraklıkla birlikte doğal dengemiz bozuluyor. Bitki ve hayvan türleri de yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalmakta ve insanoğlu kendisine ve doğaya da yabancılaşmaktadır. Bu sürece baktığımızda sanayi devrimiyle başlayan ve insanların bu noktadaki isteklerini merkeze alan bir üretim, yaşam tarzı ve hoyratça yaşama anlayışı insanlığın da, ‘Ortak Evimiz Dünyamız’ın da sonunu hazırlamaktadır.” dedi.
Son 200 yıldır insanoğlunun doğaya karşı başlatmış olduğu savaşın aslında kendisine karşı bir savaş olduğunun yeni farkına varmaya başladığını ifade eden Bakan Kurum, “Sanayileşmeyle, üretimle birlikte daha iyi şartlarda yaşayalım ama eğer yaşayabilecek bir dünya bulabilirsek. Şimdi tüm dünya bunun farkına vardı. Kyoto Protokolü ile ortaya konan ancak istenen sonucun alınamadığı ve en son Paris Antlaşması çerçevesinde de daha somut, ciddi adımların yeni atılmaya başlandığı bir süreci tüm dünya olarak yaşıyoruz.” diye konuştu.
“Ülkemizin dünyanın kirletilmesi noktasında tarihi hiçbir sorumluluğu yok”
Türkiye’nin, dünyanın kirletilmesinde hiçbir sorumluluğunun olmadığına dikkati çeken Bakan Kurum, “Tarihe baktığınızda gelişmekte olan ülkelerin dünyanın kirletilmesi noktasında bir sorumluluğu yok. Gelişmiş ülkeler sanayi devrimi ile birlikte bu alanlarımızı, doğamızı hoyratça kullanmışlar. Ham maddelerimizi hiç bitmeyecekmiş gibi kullandılar ve bugün dünyamız 1.2 santigrat derece ısınmış. Tüm çaba 1,5 santigrat derecede bu gidişatı durdurabilmek adına. 1,5 santigrat derece ve civarındaki bir sıcaklık ortalaması yaşanabilir bir dünyayı tarif ediyor. Bunun üzerindeki bir artışta ise birçok ülke yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalacak. Buzullar eriyecek, ada ülkeleri sular altında kalacak. Bu süreçle birlikte insanlık bilimde, sanayide, teknolojide çok büyük devrimler gerçekleştirdi. Ama ne yazık ki doğa, çevre ile arasındaki dengenin korunması için gereken hassasiyeti ve özeni gösteremedi. Ve şu hakikati de unutmamak gerekir. Ülkemiz, insan ile doğa arasındaki dengenin kaybolmasında sorumlu değildir, olmamıştır.” ifadelerine yer verdi.
“Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimiz var”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı yeşil kalkınma hedefinin, 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi ile yeşil kalkınmanın omurgası üzerine inşa edildiğini belirten Bakan Kurum, “Burada bir fırsat var. Eğer, bu fırsatı değerlendirirsek, bu fırsatı yöneten lider ülke olursak ki bu anlayışı tüm birimlerimizle, Bakanlıklarımızla birlikte ortaya koyuyoruz. Bizim dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimiz var. Emin olun çok daha üst sıralara girebilecek bir potansiyele sahip bir ülkeyiz. Genç nüfusumuz var, nüfusumuz artıyor, üretiyoruz, çalışıyoruz. Kişi başı gelirimiz artıyor, sanayileşme ile birlikte ihracatımız artıyor, artmaya da devam edecek. Dolayısıyla bu anlayışla geleceğimize güzel bir Türkiye, güzel bir Ankara bırakmak istiyorsak bu fırsatı değerlendirmek adına önemli adımları hep birlikte atmak durumundayız.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayelerinde uluslararası düzeyde kabul gören ve küresel bir modele dönüşen Sıfır Atık Hareketi’nin, Dünya Çevre Hareketi’ne Türkiye’nin bir armağanı olduğunu dile getiren Bakan Kurum şunları söyledi:
“Küresel düzeyde oyun kurucu olan ülkemiz Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye Yüzyılı’na güçlü bir giriş yapmıştır”
“Sıfır Atık Hareketi vicdanı bir hareket olarak başlayıp, 5 yıl gibi kısa bir süre içerisinde çok büyük başarılar elde etti. Biz ekonomi anlayışını lineer ekonomiden, döngüsel ekonomiye geçmesini istiyoruz. Yani “al-kullan-at” prensibinin yerine “al- kullan-dönüştür” prensibini tüm hayatımızda işlemek zorundayız. Tüm hayatımızı bu çerçevede değiştirmek zorundayız, bu anlayışla yaşamak durumundayız. 30 Mart günü, tüm ülkelerin kabul ettiği ‘Sıfır Atık Günü’ olarak ilan edildi ve milletimiz için de bir gurur kaynağı oldu. Artık küresel düzeyde oyun kurucu olan ülkemiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye Yüzyılı’na güçlü bir giriş yapmıştır. Kalkınmayla birlikte hem istihdamı, hem yatırımı arttıracak, hem de bu yatırımları Yeşil Kalkınmaya uygun bir anlayışla yapacak vizyonu ortaya koymuştur. Bu anlamda Bakanlık olarak gerçekleştirdiğimiz Yeşil Kalkınma yolunda Türkiye İstişare Toplantımız ile birlikte belirlediğimiz hedefler çerçevesinde mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Türkiye’nin ilk iklim şurasını düzenledik, bu çerçevede 217 karar aldık. İklim Kanunu ile birlikte 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefimize ulaşmanın da yasal dayanağını sağlamış olacağız.”
“Ulusal Katkı Beyanımızla 2030’da yaklaşık 500 milyon ton emisyonun oluşumunu engellemeye hedefliyoruz”
2053 net Sıfır Emisyon ve yeşil kalkınma hedeflerini gerçekleştirmek için Ulusal Katkı Beyanı’nın kritik bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Bakan Kurum, “Biz yeni bir hedef belirledik, dedik ki; 2030 yılında ülkemizin gerçekleşecek emisyonları ile ilgili daha önce artıştan yüzde 21 azalış olarak açıkladığımız hedefimizi tam iki kat arttırdık ve yüzde 41’e yükselttik. 2030 yılına geldiğimizde Türkiye olarak yaklaşık 500 milyon ton emisyonun oluşumunu engellemeye hedefliyoruz. 500 milyon ton emisyon nedir? Ürettiğimiz emisyon kadar emisyonu azaltmayı taahhüt ediyoruz, bu önemli bir taahhüt. Bu hedef doğrultusunda yine pik emisyonlarımızı da 2038 yılına kadar yakalayacağımızı dünyaya ilan ettik. Akabinde de inşallah tüm sektörlerimizle, toplumu tüm kesimiyle birlikte ki bu konu terörle mücadele kadar önemlidir. Milli güvenlik meseledir. İstikbalimizdir, istiklalimizdir, geleceğimizdir. İnşallah toplumun tüm kesimleri ile birlikte 85 milyon vatandaşımızla 2053 Net Sıfır Emisyon hedefimize güçlü politikalarımızla birlikte ilerlemeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımında iyi bir noktada olduğunu vurgulayan Bakan Kurum sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkemiz yenilenebilir enerjide dünyada 12, Avrupa’da 5’inci sırada yer alan güçlü bir ülke”
“Enerji Bakanlığımız yapmış olduğu yatırımlarla Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu irade ile birlikte bugün dünyada 12. Avrupa’da 5. ülke konumundadır. Biz de yenilenebilir enerjinin yatırımlarının arttırılması adına Bakanlık olarak atıl durumda duran arazilerimizi tarıma elverişli olmayan 300 milyon metrekare araziyi yenilenebilir enerji yatırımlarını gerçekleştirmek için sanayicilerimize, üreticilerimize tahsis ediyoruz. Burada üreticilerimiz, sanayicilerimiz gidecekler, rüzgâr ve güneş enerjisi santralleri kuracaklar. Bu çerçevede de 20 bin megavat gücünde yeni yenilenebilir enerji kaynağına ülke olarak sahip olacağız. Ankara’daki emisyonun yüzde 11’i yapı sektöründen kaynaklı. Aslında tüm Türkiye’de baktığınızda emisyonların yüzde 70’i enerji yatırımlarından, enerji ihtiyacından kaynaklı. Biz tüm bu alanlarda bir vizyon ortaya koyduk ve bu vizyon çerçevesinde çalışmalarımızı yürütüyor, adımlarımızı atıyoruz. Yapı sektörü ile ilgili hem sanayicilerimize hem de konut inşaatlarını ilgilendiren bir düzenleme yaptık.”
“5 bin metrekare inşaat alanına sahip tüm projelerde tüketilen enerjinin yüzde 5’inin yenilenebilir enerjiden karşılanmasını zorunlu hale getirdik, bu oranı 2025’te yüzde 10 seviyesine çıkaracağız”
Bakan Kurum, 1 Ocak 2023 tarihinden itibaren 5 bin metrekare inşaat alanına sahip tüm projelerde tüketilen enerjinin yüzde 5’ini yenilenebilir enerjiden karşılanmasını zorunlu hale getirdiklerini belirterek şunları söyledi: “2025’e geldiğimizde bu oran yüzde 10 seviyesine çıkacak; ardından artarak gidecek, sanayi kuruluşu elektriğini yenilebilir enerjiden elde edecek. İşin sonuna geldiğimizde emisyon üretmeyecek kendi enerjisini kendi üretecek. Oteli de, AVM’si de sanayisi de enerjisini kendi üretecek ki; işte doğamızın kaynaklarını dünyamızın kaynaklarını hoyratça harcamayacağız. Bunların hiç bitmeyeceğini düşünerek hareket etmeyeceğiz. Hep birlikte enerjiden sanayiye, ulaştırmadan binalara, atık sektöründen yutak alanlara kadar ki bu emisyonları ürettiğimiz emisyonları nerede yutacağız, yutak alanlarda. Millet bahçeleri niye yapılıyor diyorlar, millet bahçeleri bunun için yapılıyor.”
“Emisyon Ticaret Sistemi’ni, İklim Kanunu’muzla birlikte hazırlayacağız ve 2024 yılında da uygulamaya başlayacağız”
Emisyon Ticaret Sistemi’ni hayata geçireceklerini ve bu sistemle ihracatın yüzde 50’ye yakınını Avrupa Birliği ülkelerine yaptıklarını söyleyen Bakan Kurum, “Bu ülkelerle uyum içerisinde hareket edecek sistemlerden biri Avrupa Yeşil Mutabakatı, diğeri de Emisyon Ticaret Sistemi. Emisyon Ticaret Sistemi’ni, İklim Kanunu’muzla birlikte hazırlayacağız ve 2024 yılında da uygulamaya başlayacağız. Burada karbon fiyatlandırma mekanizmasından elde edeceğimiz gelirle de fazla emisyon üretenlerin bedel ödediği az emisyon üretenlerin ödüllendirildiği bir sistem. Adaletli bir büyüme stratejisi. Ülkemiz sanayisinin temiz yatırım ve yine üretim süreçlerinde destek olacağız. Yatırımcılara bu manada destek finansal destekler sağlamış olacağız. Döngüsel ekonomi ve yeşil sanayi faaliyetlerimizi de hızlandırarak ekonomimize başarılı bir şekilde dönüştürmek hepimizin üzerine düşen önemli bir vazifedir.” diye konuştu.
“Sadece 2022 yılında 2.8 milyon ton atığın alternatif hammadde olarak sanayide kullanımını sağladık”
Sanayide yeşil dönüşümün en önemli adımlarından birini atarak sadece 2022 yılında 2.8 milyon ton atığın alternatif hammadde olarak sanayide kullanımını sağladıklarının altını çizen Bakan Kurum, “Atıkların geri dönüşümüyle birlikte hem doğamızı koruduk, hem de milletimizin ekonomisine katkı sağladık. Sanayi sitelerimizin iklim ve çevre dostu üretim yapmalarını teşvik ederek iklim elçilerimizle, iş dünyamızla, kurumlarımızla tüm organize sanayi bölgelerini yeşil OSB’ye dönüştürmeyi hedefliyoruz. Bu çok önemli bir hedef. Bu kapsamda biz her ağacı emin olun çocuğumuz, yavrumuz gibi koruyacak anlayışla çalışmalarımız yürütüyoruz. Attığımız her adımda insanı, doğayı merkeze alacak anlayışla bu çalışmaları yürütüyoruz. Anlattığım hedefler bu ülkemizin hedefleri. Eğer çevreyse, çevrenin korunması ise mesele, burada alınması gereken tüm kararların hepsi alınmıştır, alınmaya devam edecektir. Bu konuda da yatırımlar yapılmaya devam edecektir.” dedi.
“Enerji ve kaynak verimliliğini; hava, su ve toprak için sıfır kirlilik prensibini gösteren tesislere ‘Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi’ düzenleyeceğiz”
Bakan Kurum, enerji ve kaynak verimliliğini; hava, su ve toprak için sıfır atık prensibi gösteren tesislere ilk defa ‘Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi’ vereceklerini aktararak, “Bu belgeyi almaya hak kazanan sanayi tesislerimiz, üreticilerimiz bizim uluslararası mutabakatlar çerçevesinde elde ettiğimiz 3 milyar 158 milyon dolarlık finansmandan ve İklim Kanunu ile birlikte çıkaracağımız teşviklerden faydalanacaklar. Bu sayede çevresel iyileştirmenin yanı sıra ülkemiz sanayisinin üretimini dünya standartlarına çıkaracak, ihracat pazarında da eşit şartlarda rekabet gücüne erişmesini ve piyasalarda yüksek payla yer almasını sağlayacağız.” ifadelerine yer verdi.
ANGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ertuğrul ONAT da konuşmasına başkanlık görevini üstlendiği bu dönemde kendi çevre platformları ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığıyla ortaklaşa düzenledikleri önemli bir zirveye ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı.
İklim değişikliği ve çevre sorunlarının ülkenin ve dünyanın ortak meselesi olduğunun altını çizen Ertuğrul ONAT, Dünyanın olağanüstü bir hızla gelişerek değiştiğini ve sanayi üretimin arttığını kaydetti.
ONAT, Doğanın ise sürekli kan kaybettiğini, sanayiciler olarak bunun önüne geçmek için üzerlerine düşeni yapmak, ve “yeşil dönüşüm” ve “döngüsel ekonomi” anlayışını ülkenin her alanına yaymak için çaba sarf etmek gerekliliğini ifade etti.
ONAT, bu gelişmenin kendileri için son derece gurur verici olduğu kadar yol gösterici olduğunu da belirtti.
Emine Erdoğan Hanımefendinin himayesinde yürütülen “Sıfır Atık Projesi” karar tasarısının Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda oy birliğiyle kabul edildiğine vurgu yapan ONAT, Bu karar ile 30 Mart tarihinin dünyanın her yerinde “Uluslararası Sıfır Atık Günü” olarak kutlanacağını söyledi.
Angiad Başkanı Ertuğrul ONAT, Sanayi kuruluşları ve STK’lar olarak sıfır atık projesini desteklemek ve milli bir harekete dönüştürmek için ellerinden gelen her şeyi ortaya koyacaklarını dile getirdi.
Ertuğrul ONAT, Zirvenin yarınların inşasında önemli bir dönüm noktası olacağı inancıyla bir milad olarak kabul edilip gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak adına harekete geçilmesini ifade ederek şunları söyledi; “Sayın Bakanım, özellikle Yeşil Kalkınma ve 2053 Net Sıfır Emisyon hedeflerimiz doğrultusunda; esnafımıza, sanayicilerimize, iş insanlarımıza yaptığınız çalışmalarla destek oluyorsunuz, yol açıyorsunuz. Ortaya koyduğunuz “Sıfır Atık Sanayi Modelini” ve eski sanayi alanlarının daha konforlu, daha modern, daha güzel yerlere taşınmasını son derece kıymetli buluyoruz. Yine atıl arazilerin yenilebilir enerji üretimi için tahsis edilmesini, “İlk İş Yerim Projesi” kapsamında yeni 50 bin yeni iş yerinin yapılacak olmasını da ekonomimiz için çok önemli görüyoruz. Ben yaptığınız tüm bu çalışmalar için gösterdiğiniz gayretlerden dolayı ANGİAD adına, bütün genç iş insanlarımız adına çok teşekkür ediyorum.”
Onat, sözlerini şu şekilde sonlandırdı; “iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini her gün yaşadığımız bir denklemde hiç kimsenin bu sorunlara kayıtsız kalamayacağı aşikar. Temiz enerjiye dönüşüm ve iklim değişikliğiyle mücadelede sanayide dönüşümün şart olduğu gerçeğinden yola çıkarak tüm ortaklarla iş birliği ve dayanışmaya hazır olduğumuzun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Başta her daim desteğini arkamızda hissettiğimiz Ankara sevdalısı Sayın Bakanımız ve tüm katılımcılarımıza teşekkür ediyorum.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, e-ticaret platformlarında satılan ürünlerin güvenliğini doğrudan hedef alan, yapay zeka temelli “proaktif denetim” yaklaşımını hayata geçireceklerini belirterek, “Vatandaşlarımızın sanal ortamda da fiziki mağaza kadar güvenle alışveriş yapabilmesini sağlıyoruz. Bu yeni dönem, ürün güvenliğinde dijital çağa uygun bir denetim kültürünün de başlangıcı olacak.” dedi.
Bakan Bolat, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun katılımıyla Ticaret Bakanlığı’nda düzenlenen Ürün Güvenliği Haftası Açılış Konferansı’nda konuştu.
Ticaret Bakanı Bolat, ürün güvenliğinin, yalnızca teknik ve idari bir konu değil, güçlü, kapsayıcı ve güncel mevzuatın günlük hayata yön verdiği bir alan olduğunu söyledi.
Bu alanda sadece kamu kurumlarının değil, özel sektörün ve tüketicilerin de etkin rolünün bulunduğuna dikkati çeken Bolat, güvenli ve mevzuata uygun üretim yapan firmaların emeğinin karşılığını alabildiği, kuralları ihlal edenlere ise gerekli müdahalenin uygulandığı ve tüketicilerin gönül rahatlığıyla alışveriş yapabildikleri yapıyı oluşturmanın temel sorumlulukları olduğunu anlattı.
Bakan Bolat, Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi’nin (TAREKS) devreye alındığı 2011’den bu yana ithalatta toplam 49 milyar sanayi ürününün denetlendiğini, uygunsuz bulunan 424 milyon ürünün ülkeye girişinin engellendiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Bugüne kadar tarım ürünlerinde 31 milyar ürün ticari kalite standartlarına uygunluk açısından denetlenmiş ve yapılan denetimler dış pazarlarda Türk malı imajının korunması hedefimize doğrudan katkı sağlamıştır. Bu denetimlere ek olarak, iç piyasada yerli ve ithal tüm ürünlere yönelik 2009’dan bu yana yapılan denetimlerde 708 milyon adet uygunsuz ürün bulunmuştur. Yapay zeka destekli yeni sistemlerimizle, hem denetim kapasitemizi artırıyor hem de kaynaklarımızı daha verimli kullanarak daha hızlı, hedefe odaklı ve önleyici denetimler gerçekleştiriyoruz.”
“TAREKS’i baştan sona yeniliyoruz”
Ürün Güvenliği Haftası’nın bu yılki konusunu “e-Ticaret Ürün Güvenliği” olarak belirlediklerini dile getiren Bolat, vatandaşların güvenle alışveriş yapabilmeleri için sadece mevzuatla değil, altyapı ve denetim sistemleriyle de kendilerini sürekli yenilediklerini söyledi.
Ticaret Bakanı Bolat, ürün güvenliğini doğrudan güçlendirecek bazı yeniliklere dair de şu bilgileri verdi:
“Ürün güvenliği denetimlerinin dijital kalbi konumundaki TAREKS’i baştan sona yeniliyoruz. Sistem kurulduğu günden bu yana sayısız başarıya imza attı. Ancak zamanla sistemin yenilenmesi zorunlu hale geldi. Yapay zekanın üretim süreçlerine dahil olduğu bu yeni dönemde, ithalat denetimleri sistemimizde, uygunsuz ürünlerin piyasaya arzını engelleme misyonumuzu dijital dönüşüm hedefleriyle harmanlayarak yapay zeka destekli yeni bir yapı tasarladık. Yeni sistemimizde, yapay zeka tabanlı, skor bazlı bir risk analizi modeline geçtik.”
Yeni yapıyla riskli ürün getiren firmalar üzerinde daha çok yoğunlaşılmasını, bu sayede güvenli ve yasalara uygun ürün ithal eden firmaların haksız rekabetten daha iyi korunmalarını sağlayacaklarını dile getiren Bolat, hedef odaklı denetim gerçekleştirip denetimlerde daha yüksek oranda uygunsuzluk tespit etmeyi ve böylece denetim kaynaklarını daha etkin kullanmayı amaçladıklarını ifade etti.
Ticaret Bakanı Bolat, yeni TAREKS’in sadece daha akıllı değil, aynı zamanda daha kolaylaştırıcı olduğuna dikkati çekerek, eskiden noter kanalları ve fiziksel belgeler üzerinden yürütülen firmaların TAREKS üzerinden yetkilendirme sürecinin, MERSİS, ESBİS ve KPS entegrasyonları sayesinde dijitalleştiğine işaret etti.
Bir diğer yeniliğin ise yeniden yapılandırılarak ihracatçıların kullanımına sunulan “Ticarette Teknik Engeller Platformu” olduğunu bildiren Bolat, yeni platformla artık ihracatçıların, tüm ülkelerde mevcut olan teknik engellere ve o ülke pazarlarına girişte talep edilen belge ve bilgilere tek elden ulaşabileceklerini anlattı.
Bakan Bolat, söz konusu platform sayesinde, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) üyesi ülkelerin ürünlere ilişkin mevzuatlarında yapmayı öngördükleri değişiklik ve düzenlemeleri, henüz planlama aşamasında iken ihracatçılarla paylaşabileceklerini belirterek, bu sayede, ihracatçıların sahada daha fazla yer alabileceklerini ve hedef pazarların tüm süreçlerine daha güçlü etki edebileceklerini bildirdi.
“Yapay zeka temelli proaktif denetim yaklaşımını hayata geçiriyoruz”
Öte yandan, e-ticarette de yeni bir denetim dönemini başlatacaklarını kaydeden Bolat, “e-Ticaret platformlarında satılan ürünlerin güvenliğini doğrudan hedef alan, yapay zeka temelli ‘proaktif denetim’ yaklaşımını hayata geçiriyoruz. Vatandaşlarımızın sanal ortamda da fiziki mağaza kadar güvenle alışveriş yapabilmesini sağlıyoruz. Bu yeni dönem, ürün güvenliğinde dijital çağa uygun bir denetim kültürünün de başlangıcı olacak. Adil rekabetin teminatı etkin denetimdir.” diye konuştu.
Her gün binlerce ürünün, fiziksel mağazalar yerine çevrim içi platformlar üzerinden evlere ulaştırıldığını dile getiren Bolat, bu doğrultuda, e-ticarette ürün güvenliğini temin etmek amacıyla, kapsamlı ve güçlü mevzuat altyapısı oluşturduklarının altını çizdi.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, yeni mevzuatla, vatandaşların çevrim içi alışverişlerini güven içinde yapabilmeleri için satış ilanlarında açıklık ve sorumluluğun esas alındığına dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:
“Düzenlemeyle, yurt dışı kaynaklı internet sitelerinden doğrudan ülkemize satışa sunulan ürünler için Türkiye’de yerleşik bir iktisadi işletmeci bulunması zorunlu hale getirildi. e-Ticaret platformlarının ‘ürün güvenliği temas noktası’ belirlemesi zorunlu tutulmuştur. Bakanlık olarak bu mevzuatın etkin şekilde hayata geçirilmesini sağlamak için Avrupa Birliği (AB) destekli bir proje başlattık. Projeyle internet üzerinden satılan güvensiz ve mevzuata aykırı ürünleri tespit edebilmek için yapay zeka destekli bir tarama yazılımı geliştirdik, sistemle platformlardaki riskli içeriklere hızlı ve proaktif müdahale imkanı oluşturmayı hedefliyoruz.”
“Ekonomik ve ticari ilişkilerimizi güçlendirmemize yardımcı olacak”
AB Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Jurgis Vilcinskas da son zamanlarda yapay zeka ve dijital çözümlerin oldukça önemli hale gelmeye başladığını belirterek, hem AB’de hem de Türkiye’de e-ticaret hacminin kayda değer artışlar yaşadığını ifade etti.
Bu artışın tüketici güvenliği ve siber güvenlik gibi hususları gündeme getirdiğini bildiren Vilcinskas, “Gelecekte artan rekabet gücü, dijital çözümlerin benimsenmesi, araştırma, inovasyon ve güvenli ürünler alanında AB’nin desteğine güvenebilirsiniz. Bu haftanın ve projenin, harika işbirliğini geliştirmemize, ekonomik ve ticari ilişkilerimizi güçlendirmemize yardımcı olacağını umuyorum.”dedi.
Ticaret Bakanlığı Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürü Hakkı Karabörklü de uluslararası ticaretin hem anahtarının, hem de kilidinin ürün güvenliği olduğuna dikkati çekerek, ürün güvenliğinin can, mal ve çevrenin korunması, verimliliğin sağlanması ile haksız rekabetin önlenmesi gibi fonksiyonlarıyla sürdürülebilir kalkınma bakımından büyük önem oluşturduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cezayir Büyükelçisi Boumediene Guennad’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. Kabulde Büyükelçi Guennad, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan Büyükelçisi İlkhom Khaydarov’u Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. Kabulde Büyükelçi Khaydarov, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sundu.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.