Başkent Üniversitesi ANADOLU Organize Sanayi Bölgesi MYO Cumhuriyetimizin 100’üncü Yılında Aranan Elemanlar Fikir ve Proje Yarışması Final ve Ödül töreni Ankara’da düzenlendi.
Yarışmanın birinciliğini PRISONERS Ekibi MİNİ İHA’larla LAZER SENSÖR KULLANARAK ARAMA KURTARMA ÇALIŞMALARI isimli projesiyle kazandı.
Başkent Üniversitesi Prof. Dr. ihsan DOĞRAMACI Konferans Salonu’ndaki FİNAL ve ÖDÜL töreninde, Doğal Afetlerde İHA Kullanımına Yönelik Yenilikçi Çözümler Yarışmasında dereceye girenlere ödülleri verildi.
Final ve Ödül töreninin açılış konuşmasını Milli Eğitim Bakanlığı Temelli Çok Programlı Anadolu Lisesi Müdürü Ömer Faruk PUR yaptı.
Müdür Ömer Faruk PUR, konuşmasında Temelli Çok Programlı Anadolu Lisesi’nin hedefleri ve amaçları hakkında bilgi verdi.
Ömer Faruk PUR, liselerinin değişik programlarının olduğunu ve değişik programlarla devam ettiklerini diğer meslek liselerinden farklı ve bir üstünlük olarak Türkiye’de az sayıda örneği olan sanayinin ortasında kurulmuş ve yeşermiş bir kurum olduğunu da dile getirdi.
Ömer Faruk PUR’dan sonra kürsüye Başkent Üniversitesi Anadolu Organize Sanayi Bölgesi Meslek Yüksek Okulu Müdürü Öğretim Üyesi Dr. Levent ÇOLAK geldi.
Dr. Levent ÇOLAK, konuşmasına aranan elemanların bulunduğu yerin Kum Saatinin en dar yeri olduğunu belirterek başladı.
Levent ÇOLAK, Sanayi firmalarıyla yaptıkları görüşmelerde çalışan sayılarını Mavi ve Beyaz yakalılar olarak tanımladıklarını Gri Yakalı çalışanlardan bahsetmediklerini ifade etti.
Çolak, Gri yaka kelimesinin Türkiye’deki firmalara benimsetilmesi gerektiğini vurguladı.
Levent Çolak, Gri Yaka kelimesi benimsetildiği zaman Mavi yakalılardan potansiyel Gri yaka adaylarının çıkarılabileceğini dile getirdi.
Çolak, gençlerin mesleki açıdan motivasyonuyla onlardan bir çok aranan eleman kazanılabilmesinin yolunun açılacağı değerlendirmesinde bulundu.
Çolak, buradan hareketle Başkent Organize Sanayi Bölgesi Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğü olarak gelecek yıl Ankara’daki tüm Meslek lisesi öğrencilerinin katılımıyla yardım etkisinin artırılmasının hedeflendiği Meslek Yüksek Okulu öğrencilerinin yenilikçi fikirlerinin sanayi firmaları ve üniversiteleriyle buluşturdukları bir yarışma “ARANAN ELEMANLAR BİR FİKİR VE PROJE YARIŞMASI” düzenlemeye karar verdiklerini söyledi.
Çolak, daha sonra sözlerine şöyle devam etti: “Bu yıl Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı olması sebebiyle PİLOT PROJE olarak Meslek Yüksek Okulumuza 4-5 km uzaklıktaki TEMELLİ ÇOK PROGRAMLI ANADOLU LİSESİNİ kendimize hedef okul olarak belirledik. Bu anlamda bir tema belirlenmesi gerekiyordu. Şubat ayında yaşadığımız ve hepimizi derinden üzen Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi ve sonrasındaki seller sebebiyle “DOĞAL FELAKETLERDE İNSANSIZ HAVA ARAÇLARININ kullanılmasına yönelik yenilikçi fikirler ve projeler olarak bir tema belirledik.”
Anadolu Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kutsi TUNCAY da “MESLEK LİSESİ MEMLEKET MESELESİ” sloganına atıfta bulunarak Türkiye’nin en önemli problemlerinden bir tanesinin bu olduğuna işaret etti.
Hüseyin Kutsi Tuncay, mesleksizliğin üretimsizliği, üretimsizliğin de işsizliği körüklediğini, bir tapenin üç ayağı düşünüldüğünde birinin MESLEKİ EĞİTİM, birinin ÜRETİM bir diğerinin de İSTİHDAM olduğunu belirtti.
TUNCAY, bunlardan biri olmadığında diğerlerinin bir işe yapamadığının da altını çizdi.
TUNCAY, hastane kurmaya karar verdiklerinde Almanya’ya gittiklerini burada bir hastanede dikkatini çeken şeyin sabahın 8’inde bütün doktorların işyerinde olduklarını ve hastaları ziyaret ederek günün programını yaptıklarını kaydetti.
TUNCAY, buradan hareketle bir işte başarılı olmanın emek vermek çok çalışmakla mümkün olduğunun da altını çizdi.
TUNCAY, konuşmasında aranan elemanı nasıl bulabilirizden aranan elemanı kendi bünyemizde nasıl yetiştirebiliriz kaygısına gelindiğine de dikkat çekti.
Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haldun MÜDERRRİSOĞLU sözlerine, Üniversitelerin bilimin yeşerdiği, yeni fikirlerin olgunlaştığı, yeni projelerin geliştirildiği ve yeni buluşların yapıldığı organlar olduğunu vurgulayarak başladı.
Bilimin özünde merakla başladığını vurgulayan Prof. Dr. Haldun MÜDERRİSOĞLU, bunun herhangi bir merak olmadığını bilimin bir amacının olduğunu kişilerin merak edilen konuyu derinlemesine araştırarak gözlem yaptıklarını, bilgisini iyice geliştirdikten sonra bir hipotez oluşturduklarını, bu hipotezin doğru olup olmadığını anlamak için deneysel çalışmalara yönelerek elde ettiği verilerin başka koşullarda da gerçekleştiğinde aynı verilere ulaşılıp ulaşılmayacağını test ettikleri bir alan olduğunun altını çizdi.
Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haldun MÜDERRİSOĞLU, Buradan hareketle, bilimsel bir projenin gelişmesi, bilimsel bir yapının ortaya çıkmasının çok uzun bir süreç ve bir kültür olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Haldun MÜDERRİSOĞLU, bunun için de üniversitelerin başta olmak üzere ülkelerin bu ortamı sağlaması gerektiği değerlendirmesinde bulundu.
Haldun MÜDERRİSOĞLU, 2019 yılında eğitim ve öğretime başlayan Başkent üniversitesinin Anadolu Organize Sanayi Bölgesi Meslek Yüksek Okulu’nun bu açıdan çok önemli bir fonksiyonu ifa ettiğini dile getirdi.
MÜDERRİSOĞLU, MYO öğrencilerinin böylece derslerde gördüklerini anında gözlemlemek, yaşamak ve bilenlerden öğrenmek fırsatını yakalamış durumda olduklarını belirtti.
Bu ortamlarda da çok öneml buluşların gerçekleştirilebileceğini söyleyen MÜDERRİSOĞLU, çok önemli elemanlarında buralarda yetiştirilebileceğini belirtti.
Prof. Dr. Haldun MÜDERRİSOĞLU, Açılış konuşmalarında hep sözü edilen “ARANAN NİTELİKLİ ELEMANLARINDA bu şekilde ortaya çıkabileceğine vurgu yaptı.
Müderrisoğlu, böylece Anadolu OSB Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin yenilikçi fikirlerinin Sanayi firmaları ve üniversiteyle buluşturacakları bir yarışma düzenlenmesine karar verildiğini hatırlattı.
MÜDERRİSOĞLU, bu yıl yaşanan doğal felaketlerden de esinlenilerek “ DOĞAL AFETLERDE İNSANSIZ HAVA ARAÇLARININ KULLANILMASINA yönelik ne gibi YENİLİKÇİ ÇÖZÜMLER BULUNABİLİR” temasıyla bir proje yarışmasınn ortaya çıktığını kaydetti.
Prof. Dr. MÜDERRİSOĞLU, bir PİLOT ÇALIŞMA içinde TEMELLİ ÇOK PROGRAMLI ANADOLU LİSESİ’yle bir anlaşma sağlandığını hatırlattı.
Müderrisoğlu, yarışmanın bu anlaşmanın sonucu ortaya çıkan projelerin en nitelikli olanlarını tekrar dinleme fırsatı verdiğimi de bildirdi.
Müderrisoğlu, bu tür yarışmalarla sektörün büyük ihtiyaç duyduğu iki yıllık MESLEK YÜKSEK OKULU mezunu ve SANAYİ TECRÜBELİ ARANAN ELEMANLARUN TÜRK SANAYİSİNE kazandırılmasının söz konusu olabildiğini dile getirdi.
Rektör MÜDERRİSOĞLU’dan sonra kürsüye, Başkent Üniversitesi Kurucusu ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet HABERAL geldi.
Prof. Dr. Mehmet HABERAL, konuşmasına ATASÖZLERİ’nin kültürümüzde çok önemli olduğunu dile getirerek başladı.
Mehmet Haberal, Yüce ALLAH’ın Kur’an da NİSA suresinde geçen “ EMANETİ EHLİNE VERİNİZ. İNSANLARI YÖNETTİĞİNİZ ZAMAN ADİL OLUNUZ.” sözlerine atıfta bulunarak o zaman görevlerinin ehil insanlar yetiştirmek olduğunun altını çizdi.
Bir işte USTA OLMAK istiyorsanız, ÇOK İYİ ÇIRAK OLMAK ZORUNDASINIZ.” deyişine de atıfta bulunan HABERAL, bunun için de çalışmanın gerekliliğine vurgu yaptı.
Prof. Dr. Mehmet HABERAL, Başkalarına muhtaç durumda bir ülke olmamak için “ NERDEN GELİYOR BU ÜLKE, HANGİ ŞARTLARDAN GELİYOR. “ Bunu çok iyi bilmek gerekir.” şeklinde konuştu.
Mehmet HABERAL, daha sonra konuyla ilgili şunları söyledi: “ Biz, Başkent üniversiteliler, kolejlerimizde ve üniversitemizde öğrencilerimize gerçekten bu ülkenin tarihini öğretmekle yükümlüyüz. Bunu bileceğiz ki başkalarına muhtaç olmayan bir ülke olalım. Özellikle iki konuda ülkemizin insanlarını başka ülkelere muhtaç etmiyoruz. SAĞLIK ve EĞİTİM. Bunların ikisi de bizde. Bilelim ki sağlıklı ve eğitimli insanlarımızı ve dahası Orta Asya ve Orta Doğu ülkelerini dahi başka ülkelere muhtaç etmiyoruz. Bakın bu tablo , ATATÜRK’ün söylediği gibi “ASRİ Medeniyet düzeyidir.” Hiç ötesi yok. Ve daha iyisini yapmak zorundayız. Eskiden dershaneler yoktu. Okulda münazaralar yapılırdı. Tartışılırdı. Eğitim sistemi üretici olmalı. Şimdi ülkemizde yapılamayacak çok az şey var. Bunu herkes çok iyi bilsin. Yapılamayacak çok az şey var. Yapılabilecek değil. Başkent üniversitesinde de yapılamayacak çok az şey var. Bunun için hiç kimse bana mazeret beyan etmesin. Benim defterimde mazeret yazmıyor. Ne gerekirse hepsi var. Gerçekten üreten ara eleman çok önemlidir. Çünkü her başarının altında ekibin imzasi var. Her geminin bir kaptanı var. Ama tayfalar önemli. Başarının altında kesinlikle ekibin imzası var. Bu ekibin içinde herkes var. Her şey var. Toplumlarda öyledir. Bir toplum düşünün. Bir toplum güçlüdür. Toplumun üniversiteleri, eğitim sistemi güçlüdür. Bilginin kaynağı neresi? Bilginin kaynağı okullar ve üniversitelerdir. Araştırma, araştırma yapmazsanız, hiç bir şey üretemezsiniz. Dolayısıyla, hedefimiz ne? üretken toplum, üretken toplumu meydana getirmektir. Üretken toplum olmazsa bir yere gidemezsiniz. Üretimin temeli araştırmaya dayanır. Araştırma, her kategoride araştırma önemlidir. Başkent Üniversitesini kurdum. İlk yaptığım şeylerden birisi Araştırma. Başkent Üniversitesinin yaptığı en önemli projelerden bir tanesi Sanayi bölgesinde Meslek Yüksek Okulu kurmak olmuştur. Bu çok önemli. Aranan Eleman diyoruz ya. Onun yetişmesinin yeri işbirliğidir. Sanayi, Üniversite İşbirliği aslında Sanayi, Eğitim işbirliğidir. Başkent Üniversitesi olarak ülkemize bilgili öğrenciler, bilgili insanlar yetiştirmek için ne gerekiyorsa yaparız. Değerli Öğretim elemanları, değerli arkadaşlar, önemli bir şey yaptınız. Lise ile koordineli bir şekilde çalışma fırsatı elde ettiniz ve bu şekilde lisedeki öğrencilerimizinde önü açılmış oldu. Artık bu bir örnektir. İnanıyorum ki diğer kurumlarda bu modeli alacaklar ve liselerdeki öğrencilerimizinde araştırma yapmasına katkı sağlayacaklar. Bunun için sizi ve çok değerli öğrencilerimizi kutluyorum. İnanıyorum ki onlar daha çok araştırma yapmayı düşünecekler.
Konuşmalardan sonra, yarışmaya katılan 5 takım davetliler ve jüri önünde projelerimin sunumunu gerçekleştirdiler.
Bu yıl ilki düzenlenen CUMHURİYETİMİZİN 100’üncü YILINDA ARANAN ELEMANLAR FİKİR ve PROJE YARIŞMASININ BİRİNCİLİĞİNİ PRISONERS EKİBİ ELDE ETTİ.
Jürinin değerlendirmesi sonunda PRISONERS Ekibinin, MİNİ İHA’larla LASER SENSÖR KULLANARAK ARAMA KURTARMA ÇALIŞMALARI projesi birinciliği kazandı.
Yarışmanın ikinciliğini de MIT Ekibi DRONATİK isimli projesiyle elde etti.
Gençlik ve Spor Bakanlığı, yarıyıl tatiline çıkacak öğrencilere yönelik ‘GSB Gençlik Kış Kulübü Programı’ başlatıyor.
81 ildeki Gençlik Merkezlerinde ücretsiz olarak uygulanacak programla gençlerin sosyal, kültürel, sportif ve sanatsal alanlarda gelişimlerinin desteklenmesi amaçlanıyor.
Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından, 20 Ocak Pazartesi günü başlayacak olan 2024-2025 eğitim-öğretim dönemi yarıyıl tatili için özel bir program hazırlandı.
Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün yürüteceği GSB Gençlik Kış Kulübü Programı, gençlerin yoğun geçen ilk dönemin ardından eğlenerek dinlenmelerini ve sosyal bağlarını güçlendirmelerini amaçlıyor.
Program, gençlere spor yapma alışkanlığı kazandırmanın yanı sıra ilgi alanlarını ve yeteneklerini keşfetme imkanı da sağlayacak. Eğlence ve öğrenme dolu etkinlikler GSB Gençlik Kış Kulübü Programı, gençlerin sosyal, kültürel ve fiziksel gelişimini destekleyen birbirinden farklı ve zengin etkinlikler sunacak. Programda yer alan faaliyetler arasında akıl ve zeka oyunları, sportif aktiviteler, değerler eğitimi, bilgi yarışmaları, el sanatları ve görsel sanatlar gibi alanlar bulunuyor. Ayrıca gençler, sokak oyunları, drama ve tiyatro etkinlikleriyle eğlenceli anlar yaşayacak.
Sabah sporu, halk oyunları, iletişim becerilerini geliştirme oyunları gibi aktiviteler, gençlerin fiziksel ve zihinsel gelişimini desteklerken, takım çalışması ve değerler eğitimi ile sosyal becerilerini güçlendirecek. Programda ayrıca il gezileri ve aile buluşmaları gibi toplumsal farkındalık ve aile katılımını teşvik eden etkinlikler de yer alıyor.
Gençlik merkezlerine başvuru yapan her genç, programdan faydalanabilecek
GSB Gençlik Kış Kulübü Programı, 20 Ocak ile 1 Şubat tarihleri arasında Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Türkiye genelindeki tüm il ve ilçe gençlik merkezlerinde gerçekleştirilecek.
Program kapsamında, 9-12 yaş arası gençler birinci grup, 13-15 yaş arası gençler ise ikinci grup faaliyetlerine katılacak. Ebeveyni eşliğinde gençlik merkezlerine başvuru yapan her genç, programdan faydalanabilecek. Her dönem sonunda, gençlerin aileleri de özel olarak düzenlenen kapanış programına davet edilecek.
Bu etkinlikte, gençlerin atölyelerde ürettikleri ürünler sergilenecek. Kapanış programında ayrıca sokak oyunları, baba-oğul veya anne-kız yarışmaları, müzik, tiyatro ve açık hava sineması gibi eğlenceli aktiviteler yer alacak.
Ankara’da düzenlenen Türkiye Büyükler Taekwondo Şampiyonası beşinci ve son gün müsabakalarıyla sona erdi.
Taha Akgül Spor Salonu’nda gerçekleştirilen ve 68 ilden 609 kulübe bağlı 1645 sporcunun mücadele ettiği şampiyonada kadınlar ve erkeklerde 8’er siklette şampiyonlar belli oldu. Sikletlerinde Türkiye şampiyonu olan sporcular ve kulüpleri şu şekilde:
-Kadınlar- 46 kg: Emine Gögebakan (ASKİ Spor Salonu) 49 kg: Aleyna Demir (Samurçay Spor Kulübü) 53 kg: Merve Dinçel Kavurat (ASKİ Spor Salonu) 57 kg: Hatice Kübra İlgün (Bursa Spor Kulübü) 62 kg: Hatice Pınar Yiğitalp (Samurçay Spor Kulübü) 67 kg: Işıl Zafer (EGO Spor Kulübü) 73 kg: Sude Yaren Uzunçavdar (İlbank Spor Kulübü) +73 kg: Nafia Kuş Aydın (Balıkesir Büyükşehir Belediye Spor Kulübü)
-Erkekler- 54 kg: Furkan Ubeyde Çamoğlu (ASKİ Spor Salonu) 58 kg: Yusuf Badem (İlbank Spor Kulübü) 63 kg: Ömer Faruk Dayıoğlu (Türk Telekom Spor Kulübü) 68 kg: Eren Özdemir (Beşiktaş Jimnastik Kulübü) 74 kg: Mehmet Kani Polat (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü) 80 kg: Yiğithan Kılıç (ASKİ Spor Kulübü) 87 kg: Orkun Ateşli (Beşiktaş Jimnastik Kulübü) +87kg: Emre Kutalmış Ateşli (Beşiktaş Jimnastik Kulübü)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile Yılı Tanıtım Programı’nda yaptığı konuşmada, “Güçlü fertlerin güçlü aileye, güçlü ailenin güçlü millete, güçlü milletin de güçlü devlete giden yolun taşlarını döşediği yalnızca sosyolojik bir tespit değil aynı zamanda tarihî bir hakikattir. Bu hakikatin ışığında aile yapımızı korumak, tahkim etmek ve bizden sonraki kuşaklara zengin bir miras bırakmak hepimizin görevidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Aile Yılı Tanıtım Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, son kabine toplantısında 2025 senesini “Aile Yılı” olarak ilan ettiklerini, bu önemli haberi de milletle paylaştıklarını söyledi.
Aile Yılı kapsamında, ilgili bakanlıkların koordinasyonunda aile kurumunun korunması, güçlendirilmesi ve değerlerin gelecek nesillere aktarılması amacıyla yıl boyunca çok önemli çalışmalar yapacaklarını ifade ettiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Öncelikle şu hususu net bir şekilde tekraren ifade etmek istiyorum. Aile Yılı çerçevesinde icra edeceğimiz çalışmaları, etkin ve verimli nüfus politikalarıyla destekleyip uzun vadede güçlü ve sürdürülebilir bir zemine taşımak, en büyük önceliklerimizden biridir. 25 Aralık’ta Aile Bakanlığımız bünyesinde faaliyet gösterecek iki önemli kurumu, Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurulu’nu ihdas ettik. Kurul, hiç vakit kaybetmeden faaliyetlerine başladı, ilk toplantısını da 9 Ocak Perşembe günü geniş bir katılımla Külliyemizde gerçekleştirdi. Bu yeni kurulumuz, sağlıklı bir nüfus yapısı için kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler geliştirecek. Enstitümüz ise milletimizin geleceği açısından bir beka meselesi olarak gördüğümüz aileye ilişkin ilmi, akademik ve politika geliştirici faaliyetler yürütecek. Değerlerimizin ve nesillerimizin devamı için kritik bir sorumluluğu yüklenen her iki yeni oluşuma da çalışmalarında şimdiden başarılar diliyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa’nın 41’inci maddesinde açıkça zikredildiği üzere ailenin toplumun temeli olduğunu vurguladı.
Bir başka ifadeyle “Aile küçük bir toplumdur, toplum da büyük bir ailedir” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Aile, bizim en kadim, en köklü müesseselerimizden biridir. Sosyal ve kültürel dokumuzun örülmesinde, asırlar ötesinden süzülüp gelen değerlerimizin bugüne ulaşmasında aile daima hayati rol oynamıştır. Toplumun özünü, cevherini, çekirdeğini teşkil eden aile kurumu, millî manevi değerlerimizin muhafazasında, bizler için vazgeçilmez bir yere ve öneme sahiptir. Tarihimize göz attığımızda, aile kurumu etrafında şekillenen toplumsal bilincin yüksek olduğu dönemlerde, devletin de milletin de güçlü bir konumda olduğunu görürüz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güçlü fertlerin güçlü aileye, güçlü ailenin güçlü millete, güçlü milletin de güçlü devlete giden yolun taşlarını döşediği yalnızca sosyolojik bir tespit değil aynı zamanda tarihî bir hakikattir. Bu hakikatin ışığında aile yapımızı korumak, tahkim etmek ve bizden sonraki kuşaklara zengin bir miras bırakmak, hepimizin görevidir. Tabii eğer aileyi güçlü kılmak istiyorsak, işe evvela aile fertlerinden başlamamız gerektiği de açıktır” diye ekledi.
“ÇOCUKLARIMIZI VE GENÇLERİMİZİ AİLE VE TOPLUM YAPIMIZI TEHDİT EDEN SAPKIN İDEOLOJİLERDEN KORUMAK HEPİMİZİN ORTAK SORUMLULUĞUDUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temel ne kadar sağlam atılırsa, binanın da o kadar kuvvetli, dayanıklı olacağını dile getirdi.
Bilinçli anne babaların yetiştireceği evlatların, geleceğin mimarları olarak millî kimliğin yanı sıra, aile kurumunu da koruyacağını, yaşatacağını, yarınlara taşıyacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Çocuklarımızın gerek aile içinde gerekse eğitim kurumları bünyesinde bilgiyle, görgüyle, güzel ahlakla yetişmeleri son derece mühimdir. Millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bu gerçeği, ‘Bu cehalet yürümez, asra bakın asr-ı ulum, başlasın terbiyeniz ailelerden oğlum” ifadeleriyle dile getirmektedir. Evet, merhum Mehmet Akif’in bu veciz dizelerle ifade ettiği üzere, eğitim, ahlak, terbiye ve şahsiyet inşası, önce ailede başlar. Bilinçli bir ana babanın elinde, huzurlu bir yuvanın çatısı altında büyüyen çocuklar evvela ailelerine, daha sonra da milletlerine ve insanlığa faydalı, örnek kişiler hâline gelir. Vatanına, milletine, bayrağına, mukaddesatına bağlı; tarihini, köklerini ve kim olduğunu bilen, bilgisi ve vizyonuyla çağı iyi okuyabilen bir gençlik hepimizin arzusudur, hedefidir, muradıdır. Çocuklarımızı ve gençlerimizi zararlı akımlardan, zehirli düşüncelerden, aile ve toplum yapımızı tehdit eden sapkın ideolojilerden korumak da hepimizin ortak sorumluluğudur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında kelimenin tam anlamıyla tuhaf zamanlarda yaşandığını, neo-liberal kültür akımlarının sınırları aşarak dünyanın dört bir yanına nüfuz ettiğini ve toplumsal dokuyu şekillendirdiğini söyledi.
Dijital platformlardaki yayınlara işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dijital platformlarda yer bulan diziler, filmler, yayınlar ve daha pek çok içerik, çoğu zaman kültür erozyonu ve kimlik aşınması gibi telafisi zor süreçlere sebep oluyor. Bilinçli, kasıtlı, ısrarlı ve sistematik bir şekilde servis edilen bu içerikler; başta cinsiyetsizleştirme politikaları olmak üzere, LGBT ve diğer gayri fıtri akımların da alan kazanmasına yol açıyor. Gelinen noktada şunu çok net bir şekilde görebiliyoruz; LGBT’nin ‘koçbaşı’ olarak kullanıldığı cinsiyetsizleştirme politikalarının öncelikli hedefi ailedir ve aile kurumunun kutsiyetidir” diye konuştu.
Daha önce de bu konuyu defalarca vurguladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk etapta “kişisel tercih” denilerek meşrulaştırılmak istenen bu anomalinin bugün faşizan bir dayatmaya dönüştüğünü ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “LGBT eleştirisi, tıpkı siyonizme yönelik getirilen haklı eleştiriler gibi anında susturulmaktadır. Fıtratı, ahlakı ve aileyi savunan herkes ağır bir baskıya maruz kalmakta, küresel kültürün silahşorları tarafından yokluğa mahkûm edilmektedir. Bunun siyasetteki örneklerini hepimiz biliyoruz” diye konuştu.
“KÜRESEL CİNSİYETSİZLEŞTİRME POLİTİKALARI KARŞISINDA KAZANILACAK HER MEVZİ, İNSANLIĞIN GELECEĞİ ADINA TARTIŞMASIZ BÜYÜK BİR BAŞARIDIR”
Bu zorbalığın sadece siyasetle de sınırlı olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş dünyasından medyaya, sinema sektöründen spora, oyunlardan dijital mecralara kadar hemen her alanda daha nobran, daha baskıcı, daha ürpertici bir gerçeklikle karşı karşıya olunduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Henüz 2-3 yaşındaki masum sabiler bile oyunlar ve çizgi filmler üzerinden çok erken yaşlarda bu ‘şenaate’ muhatap oluyor. Birkaç ay evvel, tedbir uyguladığımız dijital bir oyun platformunda tespit edilen ahlaksızlıklar, bunun en çarpıcı örneğidir. Günden güne kesifleşen bu iklime, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dâhil her platformda cesaretle itiraz eden nadir ülke ve liderlerden biriyiz. Önümüzdeki dönemde bu duruşumuzu daha da sağlamlaştıracağız. Sırasıyla bireyi, aileyi, toplumu ifsat eden cinsiyetsizleştirme politikalarına tepki göstermeye kararlılıkla devam edeceğiz. Kim ne derse desin, bu konuda Türkiye’nin tavrı bellidir, bundan geri adım asla söz konusu olmayacaktır.”
Birleşmiş Milletler bünyesinde verdikleri mücadelenin herkesin malumu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çabaları, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı başta olmak üzere diğer uluslararası kuruluşlara da teşmil ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün bir kez daha tüm kalbimle ifade etmek isterim; küresel cinsiyetsizleştirme politikaları karşısında kazanılacak her mevzi, insanlığın geleceği adına tartışmasız büyük bir başarıdır. İlgili kurumlarımızla birlikte akademi, medya, kültür sanat ve sivil toplum camiamızın bu konuda daha aktif sorumluluk alacağına inanıyorum. Yerel yönetimlerin, millî varlığımızın taşıyıcı kolonlarına hamle yapan bu akımlara prim vermemesi gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyorum.”
“TÜRKİYE, GENÇ VE NİTELİKLİ NÜFUS BAKIMINDAN KAN KAYBETMEKTEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir diğer önemli hususun, genç ve nitelikli nüfusun devamı olduğunu belirterek, her şeyden önce bunun demografik bir sınamadan öte, varoluşsal bir tehdit niteliğinde olduğuna işaret etti.
Bin yıldır bu topraklara mührünü vurmuş bilgisi, erdemi ve müktesebatıyla medeniyet coğrafyasını karış karış yeşertmiş güçlü nesillerin devamının, gelinen aşamada ülke için “hayat-memat meselesine” dönüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet büyük ve güçlü bir Türkiye iddiasını taşıyorsak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu hayata geçirmek istiyorsak, yarınlarımızı güvence altına almayı arzu ediyorsak, hâsılı, yakın gelecekte hem hedeflerimize ulaşmayı hem de beka sorunu yaşamamayı temenni ediyorsak şimdiden harekete geçmek zorundayız. Bunu hamaset yapmak için değil, bazı acı gerçeklerle yüzleştiğimiz için söylüyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğurganlık oranı ve nüfus artış hızının alarm verdiğine dikkati çekerek, şu bilgileri verdi: “2001 yılında toplam doğurganlık hızımız 2,38 iken, bugün bu rakam 1,51’e düşmüştür. Nüfusun yenilenme düzeyinin 2,1 olduğu dikkate alındığında, durumun vahameti daha iyi anlaşılacaktır. Yıllık nüfus artış hızımız ise 2022 yılında binde 7 iken, 2023’te binde 1,1’e gerilemiştir. Çocuk ve genç nüfusumuz azalırken, yaşlı nüfusumuz tarihimizde ilk defa yüzde 10’un üzerine çıkmış, ortalama yaşımız da 34 sınırına dayanmıştır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Tüm bunlarla birlikte evlenme yaşı önemli ölçüde yükselmiş, boşanma oranları ise aynı nispette artmıştır. Evlenme hızı 2023’te binde 6,63 olarak gerçekleşti. 1000 nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden ‘kaba boşanma hızı’ ise 2,01’e çıktı. Boşanmaların yüzde 33,4’ünün evliliğin ilk 5 yılı içinde, yüzde 21,7’sinin ise evliliğin 6 ila 10’uncu yılları arasında meydana geldiği göze çarpıyor. Ülkemizde ilk evlenme yaşının kadınlar için 26’ya, erkekler için ise 28’e yükseldiğini görüyoruz. İlk anne olma yaşı, geçmişte görülmemiş biçimde, 29’u aşmış vaziyette. Bütün bu verilerin, oranların ve istatistiklerin anlattığı şudur; Türkiye, genç ve nitelikli nüfus bakımından, üzülerek söylüyorum, kan kaybetmektedir. Gerekli önlemleri bir an önce almaz, ihtiyaç duyulan politikaları kısa sürede uygulamazsak sorun telafi edilemez boyuta varacaktır. Allah korusun böyle bir durumda yalnızca nüfus değil, nüfuz kaybı da yaşamamız kaçınılmazdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, karşılarına dikilen bu tehlikeyi yaklaşık 20 sene evvel sezdiklerini, 2007’de doğurganlık ve nüfus artış hızındaki gerilemeye dikkat çekme adına “en az üç çocuk” çağrısı yaptıklarını anımsattı.
“BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE İDEALİMİZİ GÜÇLÜ AİLE VE GÜÇLÜ NÜFUS YAPISIYLA GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ”
Bu çağrıdan dolayı hem şahsen hem de hükûmet olarak ciddi baskı gördüklerini, itibar suikastlerine uğradıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Muhalefetin kışkırttığı birçok grup, yazar-çizer, sanatçı, sözüm ona aydın taifesi, bizi özel hayata müdahaleyle suçladı. Soruna her dikkat çektiğimizde ise bu saldırıların ve ithamların dozu daha da arttı. Şimdi geriye doğru baktığımızda ne kadar haklı olduğumuz, bize yönelik bühtanların da ne kadar mesnetsiz olduğu ortaya çıkıyor. Türkiye’nin güvenliğine, geleceğine, kalkınmasına ve huzuruna dair her konuda çuvallayanlar, burada da aynı yanlışı tekrarlamışlardır. Tabii bunun sadece bir öngörüsüzlük mü, yoksa arkasında çok daha sinsi emellerin mi olduğunun takdirini milletimizin yapacağına inanıyorum. Şahsi fikrim, nüfus planlaması kisvesi altında yürütülen çalışmaların kesinlikle art niyet taşıdığı şeklindedir. Zamanın, bu konuda da bizi teyit edeceği kanaatindeyim. Tabii biz, doğru bildiğimiz yolda sabırla yürümekten asla vazgeçmedik. Her fırsatta en az üç çocuk çağrımızı tekrarladık.”
Milletin istikbalini garanti edecek çalışmalara devam ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10’uncu Kalkınma Planı’na “Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması” başlıklı dönüşüm programını ekleyerek, doğurganlık hızının artırılmasını nüfus politikasının öncelikli hedefi hâline getirdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12’nci Kalkınma Planı ile doğurganlık oranının nüfusun kendini yenileme seviyesinin üzerine çıkarılmasını kendilerine gaye edindiklerini vurgulayarak, “Politikalarımızı destekleyici düzenlemeleri, projeleri, reform ve hizmetleri tek tek hayata geçirdik. Hak ve özgürlükleri genişlettik, eksiklikleri giderdik, kadın hakları ve aile yapısının iyileştirilmesini merkeze alan devrim niteliğinde adımlar attık. İnşallah bundan sonra da büyük ve güçlü Türkiye idealimizi güçlü aile ve güçlü nüfus yapısıyla gerçeğe dönüştüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 yılını “Aile Yılı” ilan ettiklerini, bu kapsamda birçok yeni projeyi de hayata geçirdiklerini belirtti.
“AİLE KURMAYI TEŞVİK EDECEK MADDİ DESTEKLER, DANIŞMANLIK HİZMETLERİ VE GENÇ ÇİFTLER İÇİN KONUT DESTEKLERİ GİBİ UYGULAMALARI DEVREYE ALACAĞIZ”
14-28 Mayıs seçim sürecinde millete söz verdikleri “Aile ve Gençlik Fonu”nu geçen sene deprem bölgesinde başlattıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu fonla evliliğe ilk adımını atan gençlere 48 ay vadeli, 2 yıl geri ödemesiz, 150 bin lira tutarında faizsiz kredi desteği sunulduğunu söyledi.
Bunu bir adım daha öteye taşıdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni evlenecek gençlerimize Aile ve Gençlik Fonu dâhilinde verdiğimiz faizsiz kredi desteğini 81 ilimizin tamamında uygulamaya alıyoruz. Aile ve Gençlik Fonundan artık 81 vilayetimizdeki tüm gençlerimiz istifade edebilecek. Dünya evine girecek gençlerimiz bu imkândan faydalanmak üzere bugün itibarıyla başvurularını yapabilirler. Yuva kuracak tüm gençlerimiz için şimdiden hayırlı uğurlu olsun, diyorum” şeklinde konuştu.
Bu yıl doğum yardımlarını da önemli ölçüde artırdıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu kapsamda, yeni doğacak ilk çocuk için verdiğimiz tek seferlik doğum yardımını bundan sonra 5 bin liraya yükseltiyoruz. Ayrıca, ikinci çocuk için her ay bin 500 lira, üçüncü ve sonraki çocuklar için de her ay 5 bin lira olacak şekilde çocuk yardımlarını devreye alıyoruz. Yeni doğacak ikinci ve sonraki çocuklar için hiçbir şart gözetmeksizin vereceğimiz çocuk yardımlarını her ay annelerimizin hesabına yatıracağız. Bu müjdemizin de ailelerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Aile kurmayı teşvik edecek maddi destekler, danışmanlık hizmetleri ve genç çiftler için konut destekleri gibi uygulamaları devreye alacağız. Esnek ve uzaktan çalışma modelleriyle kadınların, ev ve iş hayatlarını rahatlatacak yeni imkânları hayata geçireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışan anne babalar için ücretsiz veya düşük maliyetli çocuk bakım hizmetlerini güçlendireceklerini belirterek, çocuk sahibi olmayı teşvik edecek veya kolaylaştıracak tıbbi imkânları ailelerin istifadesine sunmayı da önemsediklerinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun haricinde geniş bir alanda faaliyetleri, projeleri ve müjdeleri de yıl boyunca ailelerle paylaşacaklarını bildirdi.
“ÖYLE TALEPLER ÖNE SÜRÜLÜYOR Kİ GENÇLERİMİZ YUVA KURMAKTAN KORKUYOR”
Kanayan bir yaraya da dikkati çekmek istediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peygamber Efendimiz, aile kurarken bakınız bizlere neyi öğütlüyor. ‘En bereketli nikâh, külfeti en az olanıdır’ buyuruyor. Dolayısıyla nikâh merasimlerinin sade, gösteriş, aşırılık ve israftan uzak olması Efendimiz tarafından bizlere tavsiye ve telkin ediliyor. Ancak, son yıllarda bu alanda sorunlarımız katlanarak artıyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla birlikte ataların tabiriyle “Eski köye yeni adetlerin” geldiğini gördüklerini söyledi.
“Öyle talepler, öyle listeler öne sürülüyor ki açık söylüyorum, gençlerimiz yuva kurmaktan korkuyor, çekiniyor, ürküyor, daha yolun başındayken umutları kırılıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, evlenenlerin ise ödemesi en az 4-5 yıl süren ağır faturalarla karşılaştığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, genç çiftlerin, aynı çatı altında beraberce yaşamayı öğrendikleri hassas dönemde, mevcut sıkıntılara ilaveten popüler kültürün veya geleneğin dayatması sebebiyle yüklendikleri maddi külfetlerle uğraştığı değerlendirmesinde bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erken dönemde yaşanan boşanmaların ana nedenlerinden biri, ‘olmasa da olur’ diyebileceğimiz aşırı talepler dolayısıyla ortaya çıkan işte bu masraflardır. Gençlerimiz bundan fevkalade mustariptir, şikâyetçidir. Aileye, ahlaka, fıtrata, çocuklara yönelik saldırıların arttığı ve medeniyet değerlerimize uygun hayat sürmenin zorlaştığı günümüzde, yuva kurmak isteyen gençlerimize yardımcı olmak mecburiyetindeyiz. İster kız tarafı ister erkek tarafı olsun her kim bunu zorlaştırıyorsa, gençlerin dünya evine girmesine engelliyorsa, büyük bir vebal altındadır. Toplumun bilinçlendirilmesi noktasında Diyanet İşleri Başkanlığımıza ve sivil toplum kuruluşlarımıza gerçekten önemli görevler düşmektedir. İnşallah ‘2025 Aile Yılını’ vesile kılarak, bu sorunların da üzerine kararlılıkla gideceğimize inanıyorum. Rabb’im, evlenecek tüm gençlerimizin yardımcısı olsun diyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 Aile Yılı’nın ülke, milleti ve tüm aileler için hayırlı uğurlu olmasını temenni etti.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.