Cumhurbaşkanı Erdoğan, “FETÖ ile mücadelede oluşacak en küçük bir zafiyetin bize neye mal olabileceğini hemen yanımızdaki gazi mekânda görebiliyoruz. Bir daha benzer ihanetlere maruz kalmamak için hem hafızamızı diri tutmamız hem de tedbiri elden bırakmamamız gerekiyor. 15 Temmuz darbe teşebbüsünü boşa çıkarmamızı, 17/25 Aralık girişimi sonrasında aldığımız önlemlere borçluyuz. Şayet o dönem Polis Akademisini yeniden yapılandırmamış, hassas birimlerde tasfiyelere gitmemiş olsaydık, daha büyük bedeller ödemek zorunda kalırdık. Nasıl vakitlice alınan tedbirler devletimizi işgal girişiminden kurtardıysa 15 Temmuz sonrası atılan adımlar da güvenlik birimlerimizin görevlerini daha iyi yapmalarını, milletimize daha iyi hizmet etmelerini sağlamıştır” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Polis Akademisi Polis Meslek Yüksekokulları Mezuniyet Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Türkiye’ye uzanan kirli elleri nerede olursa olsun kırmakta kararlıyız. Amacımız, terör örgütlerini, ülkemize yönelik bir tehdit unsuru olmaktan tamamen çıkarmaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gölbaşı Polis Akademisi’nde düzenlenen Polis Meslek Yüksekokulları Mezuniyet Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına bu gurur gününde Polis Akademisi’nde bulunmaktan, mezunların coşkusuna, mutluluğuna şahitlik etmekten bahtiyarlık duyduğunu belirterek başladı.
Bugünkü törende, Polis Meslek Yüksek Okulları’nda 6’ncı dönem olarak eğitimlerini tamamlayan polis memurlarının mezun olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki yıl süren zorlu ve yoğun eğitim süreçlerini başarıyla bitiren 497’si kadın, bin 592’si erkek toplam 2 bin 89 polis memurunu kutladı.
Dereceye giren öğrencileri tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlerin mezuniyetine vesile olan tüm hocalarınıza, amirlerinize ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Aynı şekilde, sizleri vatana, millete, devlete onurla hizmet edecek şuura sahip şahsiyetler olarak yetiştiren ailelerinize şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün dünyanın 16 farklı ülkesinden toplam 87 misafir öğrenciyi de akademiden mezun etmenin sevincini yaşadıklarını dile getirerek, Polis Amirleri Eğitim Merkezi’nde gerek Türkçe dil becerilerini gerekse mesleki eğitimlerini başarıyla tamamlayan öğrencileri tebrik etti.
Misafir polis amirlerinin, akademide aldıkları üst düzey eğitimle kendi ülkelerine en güzel şekilde hizmet edeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de eğitim gören hiçbir öğrenciye yabancı gözüyle bakmadıklarının altını çizdi.
İster üniversitede okusun, ister kamu kurumlarında eğitim alsın, tüm uluslararası öğrencileri misafir olarak gördüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, onlara, Türk misafirperverliğini hissettirme çabasında olduklarını söyledi.
Misafir öğrencilerin de hüsnü kabulün karşılığını fazlasıyla verdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğrencilerin, “Türkiye’nin gönül elçileri” sıfatıyla ülkeler arasındaki münasebetlerin gelişmesine katkı sağladığını, bugünkü mezunların da aynı gayreti sergileyeceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, misafir öğrencilere, bundan sonraki meslek hayatlarında başarılar diledi.
“DEVLETİMİZİN BEKASININ, TOPLUMSAL BARIŞIMIZIN TEMİNATISINIZ”
Bugün bünyesine katılan 2 bin 89 yeni polis memuruyla birlikte Emniyet Teşkilatı’nın daha da güçleneceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Rabb’im, sizleri her türlü kazadan, beladan, saldırıdan muhafaza buyursun diyorum. Ülkemizin dört bir köşesinde, 81 vilayetimizin tamamında asayişi, güvenliği ve huzuru sağlamak amacıyla gece, gündüz demeden fedakârca görev yapan tüm polislerimize teşekkür ediyorum. Milletçe kendimizi huzur ve güvende hissediyorsak bunun arkasında tüm birimleri ve kademeleri ile Emniyet Teşkilatımızın emeğinin yer aldığını çok iyi biliyoruz. Polislerimiz, sorumluluğu ağır bir mesleği şanla, şerefle yaparak, insanın en başta gelen ihtiyacı olan güvenlik talebini karşılıyor. Sizler ifa ettiğiniz ve edeceğiniz görevlerle aynı zamanda devletimizin bekasının, milletimizin esenliğinin, toplumsal barışımızın da teminatısınız. Ekonomide elde ettiğimiz başarıların, ticarette yakaladığımız ivmenin, turizmde ardı ardına gelen güzel haberlerin, terör örgütlerine karşı verdiğimiz başarılı mücadelenin, hâsılı asayişle birlikte diğer alanlarda sağladığımız kazanımların baş aktörlerinden biri, mensubu olduğunuz Emniyet Teşkilatımızdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenlik güçlerinin ne kadar kritik bir rol oynadığının 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerde bir kez daha görüldüğünü anımsatarak, “Asrın felaketi olarak nitelenen depremler sonrasında emniyet birimlerimiz süratle harekete geçti. Kendi mesai arkadaşlarını depremde şehit vermelerine rağmen polisi, bekçisi, jandarması, korucusu, askeriyle tüm güvenlik güçlerimiz depremzedelerimize yardım için âdeta seferber oldu” dedi.
Polislerin, arama kurtarma çalışmalarından yardım dağıtımına, yağmacılarla mücadeleden asayişi teminine kadar acil ihtiyaç duyulan her konuda aktif sorumluluk üstlendiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremin 11 ili ve 14 milyon insanı etkilediği dikkate alındığında, birkaç münferit hadise dışında sürecin suhuletle yönetildiğini kaydetti.
Dünyanın diğer ülkeleriyle karşılaştırıldığında, afet sonrasında güvenlik hizmetlerinin sağlanmasında Türkiye’nin başarılı bir imtihan verdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremde yıkıntıların altında kalarak hayatını kaybeden 216 emniyet mensubunu rahmetle andı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bir daha benzer afetlerle karşı karşıya kalmaması temennisinde bulundu.
Türkiye’de 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri döneminde özverili çalışmaları dolayısıyla tüm emniyet güçlerini tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, depremden sadece üç ay sonra üst üste iki seçimi, demokrasisine yakışır bir olgunlukla, yüzde 90’ları bulan rekor katılım oranlarıyla hiçbir sorun, sıkıntı yaşamadan başarıyla yapmıştır” dedi.
“KARANLIK BİR GECEYİ, MİLLETİMİZİN DİRENİŞİ SAYESİNDE KARDAN DAHA AYDINLIK BİR SABAHA ÇEVİRDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki hafta cumartesi günü tarihin en büyük ihanetlerinden olan 15 Temmuz darbe girişiminin 7’nci yılının geride bırakıldığını anımsatarak, şunları kaydetti: “Yedi sene önce uçak ve silah sesleri ile başlayan karanlık bir geceyi, milletimizin direnişi sayesinde kardan daha aydınlık bir sabaha çevirdik. Demokrasi tarihine altın harflerle yazılan 15 Temmuz kıyamımızı 85 milyon olarak hep beraber yeniden hatırladık. Kayıplarımızın dinmeyen sızısı yüreğimizi kavururken, maruz kaldığımız ihanetin büyüklüğü karşısında öfkemiz daha da arttı. Hem tanklara karşı meydan okumanın gururunu hem de kendi silahıyla vurulmanın acısını beraber yaşadık. Üstünden değil yedi yıl, 70 yıl da geçse 15 Temmuz’u unutmayacağımızı tüm dünyaya bir kez daha ilan ettik. Bilhassa Özel Harekât Başkanlığı ve Havacılık Dairesi Başkanlığına yönelik yapılan kalleşliği hiçbir zaman unutmayacağız. Şehitlerimizin aziz hatıralarına daima sahip çıkacağız. 15 Temmuz gecesi 253 vatan evladını şehit verdik. Şehitlerimiz arasında 63 polisimiz bulunuyordu. Sadece Gölbaşı’nda 51 kahramanımız şehit edildi. Şehitlerimizden geriye kalan eşyalar, o gece burada yaşanan vahşeti, FETÖ’cülerin canavarlığının boyutunu bizlere hatırlatmaktadır. İnsanlık böyle bir ihanet, böyle bir alçaklık görmemiştir.”
“15 TEMMUZ SONRASI ATILAN ADIMLAR GÜVENLİK BİRİMLERİMİZİN GÖREVLERİNİ DAHA İYİ YAPMALARINI SAĞLAMIŞTIR”
15 Temmuz’a “kontrollü darbe” iftirası atanları, milletin vicdanına havale eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan kendilerine şu çağrıyı yapmak istiyorum, 15 Temmuz’da sizler televizyon karşısında kahvenizi yudumlarken, bu milletin evlatlarının nasıl bir mücadele verdiğini görmek istiyorsanız gelin hemen yanı başımızdaki müzeyi ziyaret edin. Türkiye’nin o gece nasıl büyük bir badire atlattığını, istiklal ve istikbali uğrunda milletimizin ne bedeller ödediğini gelin burada görün” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “15 Temmuz’la ilgili yalanlarınızı, iftiralarınızı, FETÖ’cülere destek veren beyanlarınızı, şayet yüzünüz varsa gelin burada da söyleyin. Siyasi hesaplarla masum ilan ettiğiniz FETÖ’cü mankurtların Türk milletine yaşattığı acıları gelin burada kendi gözlerinizle görün. Terörü öven gazeteci kılıklı tetikçilere ve 6-8 Ekim olaylarının faillerine gösterdiğiniz vefanın binde birini gelin vatanımız için toprağa düşen kahramanlara da gösterin. Milletimiz şu gerçeğin farkındadır, o geceyi bizzat yaşamasa dahi FETÖ’cü hainlerin işlediği cürümlere şahit olan birinin FETÖ’ye müsamahakâr davranması mümkün değildir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir taraftan polis teşkilatını FETÖ’cü unsurlardan temizlerken aynı zamanda emniyet hizmetlerinde sıkıntıya mahal vermediklerini söyledi.
Darbe girişiminden bugüne toplam 41 bin emniyet mensubunun kurumla ilişiğinin kesildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Emniyet Teşkilatını güçlendirmek için 31 bin çarşı ve mahalle bekçisi aldıklarını, komiser yardımcısı, polis memuru ve sivil personel olarak ise toplam 128 bin personel alımının gerçekleştirildiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece farklı ünvanlarda toplam 158 bin 682 personel alımı yaparak, Emniyet Teşkilatımızın eksikliklerini fazlasıyla giderdik. Hâlihazırda 340 bin emniyet personelimiz görev yapıyor. Güvenlik sistemimizi nitelikli insan kaynağıyla, yeni uzmanlık birimleriyle, teknik kapasiteyle sürekli geliştiriyoruz. Bunun neticelerini başta terörle mücadele olmak üzere güvenliğimize dair her konuda bizzat tecrübe ediyoruz” diye konuştu.
FETÖ’nün devlet içindeki uzantılarının önemli bir kısmını tasfiye ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, mahrem yapılanmasına yönelik operasyonların kesintisiz sürdüğünü vurguladı.
“TERÖRÜ KAYNAĞINDA KURUTMA STRATEJİMİZ ÇERÇEVESİNDE, NEREDE BİR TERÖR KÜMELENMESİ VARSA HEMEN YOK EDİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütüne katılımın neredeyse durma noktasına geldiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer bugün Gabar’da, Cudi’de, Tendürek’te, Bestlerderesi’nde bütün bu teröristlerin inlerine giriyor ve bu inlerde, bunları yok ediyorsak işte bunun faili sizlersiniz. Sizlerin kahramanlığı, sizlerin başarısı, inanıyorum ki bu inlere onları mahkûm edecektir. Bundan sonraki süreçte de evelallah Güneydoğu, Doğu bütün buraları, bu teröristlerden temizliyoruz, temizleyeceğiz. Örgütü sadece sınırlarımız içinde değil, Irak ve Suriye sahasında da başını kaldıramaz hâle getirdik. Terörü kaynağında kurutma stratejimiz çerçevesinde, nerede bir terör kümelenmesi varsa hemen yok ediyoruz. Döktükleri şehit kanlarının ve vatandaşlarımıza yaşattıkları acıların bedelini bölücü örgüt mensuplarına misliyle ödetiyoruz. Polis memurumuz Fethi Sekin’in, diplomatımız Osman Köse’nin ve daha nice kahramanımızın şehadetinde parmağı olanların hepsine alçaklıklarının hesabını tek tek sorduk, soruyoruz ve soracağız. Türkiye’ye uzanan kirli elleri nerede olursa olsun kırmakta kararlıyız. Amacımız terör örgütlerini, ülkemize yönelik bir tehdit unsuru olmaktan tamamen çıkarmaktır.”
Türkiye’nin emperyalist güçler tarafından başına sarılan terör belasından kurtulmasının hayati derecede önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece güvenliğe değil ekonomiden demokrasiye, dış politikadan millî birlik ve bütünlüğe yönelik girişimleri akamete uğratmalarının, terör belasını tamamen defetmelerine bağlı olduğunu söyledi.
“KÜRESEL SİSTEMDE SÖZ SAHİBİ BİR ÜLKE OLMAYI İSTİYORSAK TERÖR SORUNUNU ÇÖZMEMİZ ŞARTTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör örgütleri varlığını sürdürdükçe kendimizi emniyette hissedemeyiz. İçeride veya sınırlarımızın ötesinde terör unsurları oldukça Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu arzu ettiğimiz hızda hayata geçiremeyiz. Kandil’deki terör baronlarının sesleri kesilmedikçe iç siyasetimizi dizayn etme çabalarının önünü alamayız. İşte görüyorsunuz 14,15,16 yaşında kızları, annelerinden, babalarından kaçırarak Kandil’e getiriyor ve terör baronları orada bunları taciz ediyorlar. Eğer dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olacaksak, turizmde yıllık 100 milyar dolar gelire ulaşmayı hedefliyorsak, küresel sistemde söz sahibi bir ülke olmayı istiyorsak terör sorununu çözmemiz şarttır” diye konuştu.
“GÜVENLİK VE İSTİKRAR SAĞLANDIKÇA GÖNÜLLÜ VE ONURLU GERİ DÖNÜŞLER ARTACAKTIR”
Türkiye’de belli çevrelerin özellikle seçim döneminde istismar ettiği göçmen meselesinin çözüme kavuşturulmasının yolunun terör örgütleriyle başarılı mücadeleden geçtiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kardeşlerim şunu unutmayın, Suriye’de ölümden kaçarak bizlere sığınan, bizi ensar olarak gören bu kardeşlerimize ne yazık ki ülkemizde ana muhalefetin yaklaşımı insani bir yaklaşım değildir, İslami bir yaklaşım hiç değildir. Suriye ve Irak’ta terör saldırıları devam ettikçe sığınmacıların kendi topraklarına dönmesi beklenenden daha fazla vakit alacaktır. Şu anda 500 bine yakın konutu oralarda inşa ediyoruz. Güvenlik ve istikrar sağlandıkça gönüllü ve onurlu geri dönüşler artacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu Suriye’nin kuzeyinde gördük. Terörden arındırıp güvenli hâle getirdiğimiz yerleşim yerlerine şimdiye kadar 600 bine yakın sığınmacı geri döndü. Sivil toplum kuruluşlarımızın öncülüğünde yürütülen briket evler projesiyle 90 bine yakın aileye barınma imkânı sağlandı. İki ay önce temelini attığımız konut projesi kapsamında ise 240 bin ailenin yani 1 milyon sığınmacının geri dönüşünü hedefliyoruz. Katar’ın finansman desteğiyle hayata geçirdiğimiz kalıcı konut projelerinde inşaat çalışmaları devam ediyor. Bir taraftan bu adımları kararlılıkla atarken diğer taraftan düzensiz göçün engellenmesine yönelik çabalarımızı yoğunlaştırdık. Başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerimizde denetimler sıkı bir şekilde yapılıyor.”
“SON İKİ AYDA 36 BİN DÜZENSİZ GÖÇMEN YAKALANDI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, turizm, yatırım, eğitim, sağlık amacıyla Türkiye’ye gelenlere veya geçici koruma altında olanlara yönelik menfi yaklaşımın söz konusu olmadığını söyledi.
Türkiye ve Türkiye ekonomisine katkı sağlayan herkese kapılarının açık olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suça karışanlar, toplumun huzurunu bozanlarla, illegal olarak ülkemizde bulunanlarsa sınır dışı ediliyor. Son iki ayda 36 bin düzensiz göçmen yakalandı. Bunların 16 bini sınır dışı edildi. Kalanların işlemleri devam ediyor. İnşallah bu meseleyi kültürümüze, inancımıza, hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde hâl yoluna koyacağız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin, tarih boyunca dara düşene, başı sıkışana, zulme uğrayana kucak açtığını ifade ederek, şöyle konuştu: “Irak’taki kardeşlerimiz 1990’larda zulme uğrayınca bunu yaptık. Suriyeli komşularımız canlarını kurtarmak için bize sığındığında bunu yaptık. Dün akşam bir televizyon kanalında bir babayı dinliyordum, ‘Öldürün bizi’ diyordu. ‘Esed’in katliamından kurtulmaktan siz kardeşlerimize sığınıyoruz. Kabul etmiyorsanız, öldürün bizi.’ Ukrayna’da savaş başladıktan sonra ülkemize gelen yerlerinden edilmiş kişilere biz kapılarımızı açtık. Yarın Allah korusun bir başka komşumuzun başına benzer felaketler gelirse insanlık ve komşuluk vazifemizi yine yerine getiririz.”
“Atalarımızdan miras aldığımız bu vicdani duruşu hiçbir fitne tüccarı, hiçbir provokatör, hiçbir faşizm hevesli değiştiremez, değiştiremeyecektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sığınmacılara yönelik nefret söylemlerine prim vermenin Müslüman’a, Müslüman Türk’e yakışmayacağını vurguladı.
“YASA DIŞI GÖÇ SORUNUNA KALICI ÇÖZÜMLER ÜRETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mazlumları, rengine, kökenine, dinine göre yargılamak bize yakışmaz. Batı’da kendi insanımızı tehdit eden yabancı düşmanı fikirlere meyletmek bize yakışmaz. Burada çizgimiz son derece nettir. Ne güvenliğimizden taviz vereceğiz ne vatandaşımızı sıkıntıya sokacağız ne de milletimize Boraltan Köprüsü faciası gibi utançlar yaşatacağız. Mazlum ve mağdura kucak açarken gerçekçi politikalarla yasa dışı göç sorununa kalıcı çözümler üretmeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.
Mesleğe yeni başlayan polislerin zor ve fedakârlık gerektiren ulvi bir göreve talip olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesleğinizde birbirinize destek olmanız, yardımlaşmanız, birbirinize göz kulak olmanız çok önemlidir” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, polislerin eğitimleri sürecinde her türlü duruma karşı hazırlandığını, mesleğin inceliklerinin, hassasiyetle takip edilmesi gereken kuralların anlatıldığını dile getirerek, şöyle devam etti: “Polis Meslek Yüksekokullarında aldığınız eğitimlerin, dünyada bu alanda verilen en iyi, en kapsamlı eğitimlerden biri olduğu tartışmasız bir gerçektir. Ancak yine de bazı şeyleri görerek, yaşayarak öğreneceksiniz. Teorik eğitimlerinizi tecrübe kazanarak zamanla tekemmül ettireceksiniz. Bu süreçte sizlerden şu hususlara her zaman dikkat etmenizi istiyorum. Bizim devlet geleneğimizin altı asırdır değişmeyen esası ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibidir. İnsanımızı ne kadar korursanız, ne kadar yüceltirseniz devletimiz de o derece büyüyecek, gelişecek, güvenli ve huzurlu bir yer hâline gelecektir. Ne vatandaşına tepeden bakan jakoben anlayışın ne insanına zulmeden ceberut zihniyetin bizim tasarrufumuzda ve tasavvurumuzda yeri yoktur.”
“KİMLİĞİNİZİN, ÜNİFORMANIZIN, MESLEĞİNİZİN ONURUNU VE SAYGINLIĞINI KORUMAK DAİMA ÖNCELİĞİNİZ OLSUN”
“Kendi vatandaşını tehdit kaynağı gören yaklaşımları 2002 yılı itibarıyla bir daha geri gelmemek üzere tamamen terk ettik” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, mezun olan polislere şöyle hitap etti: “Sizlerden görevinizi icra ederken, özgürlük-güvenlik dengesini muhafaza etmenizi beklediğimi vurgulamakta fayda görüyorum. Kanunların size verdiği yetkiyi kullanırken asla sınırları aşmayın. Meslek hayatınız boyunca kanundan, hukuktan, ahlaktan ve sizlere daima doğru yolu gösterecek vicdan pusulanızdan ayrılmayın. Milletin canına, malına, namusuna kasteden vicdansızlara karşı tavizsiz, kurallara riayet eden insanlarımıza karşı her zaman müşfik davranın. Milletimizin desteği yanınızda olduğu müddetçe hainlerle, teröristlerle ve suçlularla çok daha kolay mücadele edeceğinizi unutmayın. Maşeri vicdanı yaralayan olayların önüne geçilmesinde adli birimlerimizle birlikte sizlerin çabaları belirleyici rol oynayacaktır. Adaletin tecellisinde ancak emniyetimiz ve yargımız el ele, omuz omuza çalıştığı takdirde suçlular hak ettiği cezaya çarptırılır. Diğer türlü mağdurların yüreğinde yanan ateşi söndüremeyiz. Diğer türlü verilen cezaların caydırıcı olmasını sağlayamayız. Diğer türlü devletimize olan güveni istediğimiz seviyeye çıkaramayız.”
Türk polisinin vicdan, merhamet, adalet ve asalet bakımından dünyada eşinin ve benzerinin bulunmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Üzerinizde gururla taşıdığınız üniforma, milletimizin gönlüne huzur veren, güven aşılayan bir şeref timsalidir. Kimliğinizin, üniformanızın, mesleğinizin onurunu ve saygınlığını korumak daima önceliğiniz olsun. Sizlerden tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diye ifade ettiğimiz ilkelerimize de sıkı sıkıya sahip çıkmanızı bekliyorum. Buradaki her bir kardeşimin görevini bu ilkeler temelinde aşkla yapacağına yürekten inanıyorum. Şimdi tüm velilerimize sesleniyorum, her şeyden önce yavrularınızı bizlere emanet ettiniz ve bizler de tüm hocalarımızla birlikte kalite ise kalite, verimse verim, eğitimden öğretime bütün bunlarla birlikte hamdolsun şu Polis Akademimizde en ideal şekilde yavrularımızı yetiştirdik. Sizler bize güvendiniz, bizler de size inandık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mezun olan polislerin Türkiye’nin dört bir yanında milletin güvence kaynağı olacağını ifade ederek, velilere teşekkür etti, şehitleri andı.
Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız, Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çolak, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ile mezun öğrencilerin aileleri de katıldı.
Törende, Kırşehir Polis Meslek Yüksek Okulunu birincilikle bitiren Murat Dilek, yaş kütüğüne plaket çaktı. Dereceye giren mezunlara diplomaları Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından verildi. Diyanet İşleri Başkan Ali Erbaş’ın dua ettiği törende, mezunlar yemin edip, tören geçişi yaptı.
Pakistan’ın Ankara Büyükelçisi Yusuf Cüneyd, Türk ve Pakistan silahlı kuvvetleri arasındaki savunma bağlarının ve mükemmel işbirliğinin iki ülke arasındaki stratejik ikili ilişkilerinin güçlü bir direği olduğunu söyledi.
Ticaret Bakanı Bolat, Türkiye ve Pakistan’ın halkları için istikrar ve ekonomik başarı yolunda ilerlediğine inandıklarını kaydetti.
Pakistan’ın 59’uncu Savunma ve Şehitler Günü Büyükelçi Yusuf Cüneyd ve Savunma ve Hava Ataşesi İmran NOOR’un ev sahipliğinde Ankara’daki Büyükelçilik rezidansında düzenlenen bir resepsiyonla kutlandı.
Pakistan’ın Ankara Büyükelçiliği rezidansında düzenlenen resepsiyonda, Türkiye’yi temsilen Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak yer aldı.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu da resepsiyonda bulundu.
Pakistan Savunma Günü resepsiyonuna Büyükelçiler, Askeri Ataşeler elçilik görevlileri ile seçkin bir davetli topluluğu da katıldı.
Resepsiyon, iki ülkenin milli marşlarının seslendirilmesiyle başladı.
Savunma Günü dolayısıyla hazırlanan tanıtım filminin gösteriminden sonra konuşmalara geçildi.
Savunma Günü resepsiyonunda ilk konuşmayı Savunma ve Hava Ataşesi İmran NOOR yaptı.
İmran NOOR konuşmasında şunları söyledi: “Pakistan’ın 59’uncu Savunma Günü’nde sizleri ağırlamak gerçekten büyük bir onur ve ayrıcalık.
Bugün, Pakistan Silahlı Kuvvetleri’nin cesur askerlerinin 06 Eylül 1965 tarihinde, ülkelerine yönelik saldırılar karşısında, vatanlarını savunmak için gösterdikleri nihai cesaret ve fedakarlıkları anma günüdür.
Pakistan halkının o gün, Silahlı Kuvvetlerini desteklemek için gösterdiği birlik duygusu ve dayanıklılık ruhu, sonraki nesillere ilham vermeye devam etmektedir.
Bugün, Pakistan halkının ve Savunma Kuvvetlerinin anayurdumuzu savunma ve tüm zorluklara karşın doğruluk ve adaleti yüceltme konusundaki kararlılığını işaret etmektedir.
Pakistan Silahlı Kuvvetleri, coğrafi sınırlarını korumaktan başlayarak, dünya çapında Birleşmiş Milletler Barışı Koruma Harekatlarında önemli rol oynayarak, bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğin desteklenmesine önemli katkılarda bulunmaktadır.
Bugün, toplumları tehdit etmeye devam eden terörle mücadelede yaşamlarını feda eden Pakistan Savunma Kuvvetleri ve diğer kolluk kuvvetlerinden yüzlerce erkek ve kadına ithaf edilmiştir.
Bu, Pakistan’da terör belasının kurbanı olan yüzbinlerce erkek, kadın ve çocuğun yaşamlarına saygı duruşunda bulunma anıdır.
Bugün, Pakistan halkının ve kolluk kuvvetleri personelinin fedakarlıklarının asla unutulmayacağına ve bu fedakarlıkların tüm zorlukların üstesinden gelmemiz için bize ilham vermeye devam edeceğine dair güçlü kararlılığımızı bir kez daha yineliyoruz.
Pakistan ve Türkiye benzersiz kardeşlik ilişkilerine sahiptir. İki ülke halkları, asırlardır süregelen tarihi, kültürel, dilsel ve dinsel bağlarla birbirine bağlıdır ve bu bağlar her geçen yıl daha da güçlenmektedir.
Pakistan-Türkiye savunma işbirliğinin, son yıllarda iki kardeş ülke arasındaki çok yönlü ilişkilerin temel direklerinden biri olarak ortaya çıkması büyük bir memnuniyet kaynağıdır.
Pakistan ve Türkiye, önümüzdeki günlerde bu alandaki ilişkilerini daha da güçlendirmeyi ve kendi bölgelerinde barış ve güvenliğe katkıda bulunmayı sabırsızlıkla beklemektedir.
Bugün burada bulunan tüm değerli konuklara bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
Yaşasın Pakistan-Türk Dostluğu !
Ebediyen Yaşasın Pakistan !
Pakistan’ın Savunma ve Hava Ataşesi İmran NOOR’un Pakistan’ın 59’uncu Savunma ve Şehitler Günü konuşmasının akabinde kürsüye Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin GÜRAK geldi.
Genelkurmay Başkanı Metin Gürak ise Türkiye ile Pakistan arasında geçmişe dayanan köklü dostluk ve kardeşlik bağlar bulunduğunu, iki ülkenin her zaman beraber olduğunu söyledi:”
Pakistan’ın Milli Mücadele yıllarında ve Kıbrıs Barış Harekatı’nda maddi ve manevi olarak Türkiye’ye önemli destekte bulunduğunu anımsatan Gürak, “Maruz kaldığımız büyük deprem felaketinde de Pakistan tüm imkanlarıyla yardıma koşarak dostluğunu ve kardeşliğini bir kez daha bize göstermiştir. Türk milleti ve bizler bu fedakarlıkları daima saygı ve minnetle anmaktayız.” şeklinde konuştu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin GÜRAK, daha sonra şunları söyledi:“Pakistan, Milli mücadele yıllarında ve Kıbrıs barış harekatında maddi manevi bizlere önemli destekte bulunarak dost ve kardeşliğini gösterdiyse maruz kaldığımız büyük deprem felaketinde de tüm imkanlarıyla yardıma koşarak bir kez daha dostluğunu ve kardeşliğini göstermiştir.
Türk milleti, bu fedakarlıkları daima saygı ve minnetle anmaktadır. Biz de Pakistanlı kardeşlerimizin zor zamanlarımda hep yanlarında olduk olmaya da devam edeceğiz.
Saygıdeğer konuklar tüm dünyada ve bölgemizde son yıllarda yaşanan gelişmelerin yarattığı risk tehdit ve belirsizlik ortamında ülkelerimizin güvenliğini temin etmek ve küresel barış ve istikrara katkı sağlamak maksadıyla Silahlı kuvvetlerimizin güçlü ve caydırıcı olması gerekmektedir. Bu nedenle sadece bugünün değil geleceğin savunma ve güvenlik teknolojilerini de yakından takip etmek ve bunlara göre gerekli hazırlıkları yapmanın nedeninin zaruri olduğunu bilincindeyiz. Bu kapsamda Pakistan Silahlı kuvvetleri ile köklü bir askeri işbirliğimiz sürmektedir.
Ayrıca Savunma Sanayi’ndeki tecrübelerimizi Pakistan ile paylaşmak ve Pakistan’ın bu alandaki tecrübelerinden istifade etmek bölgesel ve küresel düzeydeki işbirliğimizi daha da güçlendirmektedir.
Son yıllarda Pakistan ve Türkiye’nin müşterek olarak gerçekleştirdiği başta MİLGEM, MUSHSHAK hava eğitim uçağı, AKINCI gibi Savunma Sanayi projeleri geçmişten gelen güçlü kardeşlik bağlarımızı geleceğe daha köklü şekilde taşımak adına önemli anlamlar içermektedir.
Bundan sonra da birlikte hayata geçireceğiöiz yeni projelerle sınırların ve mesafelerin bizler için yalnızca fiziki olduğunu kalplerimizdeki dostluğa bir sınır çizilemeyeceğini göstermeye devam edeceğiz.
Bu vesileyle kardeş Pakistan Silahlı kuvvetleri ile iki ülke silahlı kuvvetleri’nin vatan bayrak ve bağımsızlık uğruna hayatlarını feda eden aziz şehitlerin saygı ve rahmetle, kahraman gazilerini minnetle anıyorum şahsım ve Türk Silahlı kuvvetleri adına Pakistan’ın savunma gününü kutluyor, davet sahibi sayın büyükelçiye şükranlarımı sünüyor, sizleri saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin GÜRAK’ın konuşmasının akabinde kürsüye Pakistan’ın Ankara Büyükelçisi Yusuf Cüneyd geldi.
Büyükelçi Cüneyd, şöyle konuştu: “Pakistan Savunma ve Şehitler Günü’ anma töreni için hepinizi burada ağırlamak benim için büyük bir ayrıcalık.
Bu gün, ülkemizin barış ve huzurunun savunucuları olan esur silahlı kuvvetlerimize, profesyonellikleri, özverileri ve bağlılıkları için saygılarımızı sunuyoruz.
Burada, Pakistan’ın egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve istikrarına yönelik tehditlerden vatanı savunmak için canlarını veren herkesi onurlandırmak için toplandık.
Geçtiğimiz 77 yıl boyunca, birkaç çatışma ve sayısız çatışma kışkırtması dışında, Pakistan’a üç büyük savaş dayatıldı. Bu tür olaylar karşısında gösterdiğimiz azim, arkasında barışsever, cesur ve kendine saygılı ve ülkeleri için canlarını feda etmeye kararlı ulusların sadece güç ve saldırganlıkla yenilemeyeceğine dair bir ders bıraktı.
Pakistan, kuruluşundan bu yana, ulusumuzun babası Kaid-i-Azam Muhammed Ali Cinnah’ın rehberliğinde hep bir uluslararası hukuka ve ilkelere saygı politikası izledi. O kendisinden alıntı yaptığım şekilde, “Dış politikamız, dünyadaki tüm uluslara karşı dostluk ve iyi niyettir. Hiçbir ülkeye veya ulusa karşı saldırgan tasarımlar beslemiyoruz” demiştir.
Pakistan, Birleşmiş Milletler’in kendi kaderini tayin hakkı temel ilkesinin her zaman arkasında durdu. Bizler bugün, Hindistan’ın yasadışı işgali altındaki Cammu ve Keşmir’in çirkin bir şekilde askeri işgalini ve Keşmirlilerin kendi kaderini tayin hakkının, uluslararası hukukun her normuna ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olarak reddedilmesini unutamayız. Pakistan’ın mesajı, savaşın uluslararası anlaşmazlıkları çözmek için bir çözüm olmadığı ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına uymanın tek uygulanabilir çözüm olduğudur.
Pakistan yapıcı bir diyaloğa ve barışçıl biçimde bir arada yaşamaya inanırken, cesur ve yetenekli silahlı kuvvetlerimizin yeteneklerine ve zorluklarla her zaman cesaret ve metanetle yüzleşen ve zorlu zamanlarda fırsatı değerlendiren dayanıklı ulusumuza tam güven duyuyoruz.
Silahlı kuvvetlerimizin katkısı yalnızca ülkemizle sınırlı değildir. Pakistan, Birleşmiş Milletlerin barışı koruma çalışmalarına önde gelen bir katkıda bulunmuştur. Pakistanlı barış gücü mensupları, profesyonellikleri ve göreve olan bağlılıkları nedeniyle saygı ve itibar kazanmıştır.
Teröre karşı savaşta, genç ve masum okul çocukları da dahil olmak üzere tüm ulusumuzun yaptığı fedakarlıklar bugün dünya için bir sır değildir. Bugün, yaptıkları fedakarlıklarla 240 milyonluk barışsever nüfusumuzun barışını ve istikrarını sağlayan şehitlerimize saygılarımı sunmak istiyorum.
Bu vesileyle, Pakistan’ın yanında iyi günde ve kötü günde duran Türk kardeşlerimize de teşekkür ediyoruz. Türkiye ile olan tarihi, stratejik ve kapsamlı ikili ilişkilerimizle gurur duyuyoruz. İki ülkenin silahlı kuvvetleri arasındaki gelişen savunma bağları ve mükemmel işbirliği, kardeşlik ilişkilerimizin ve Türkiye’nin güçlü bir dayanağıdır ve bölgede ve ötesinde barış ve istikrarı teşvik etme çabasıdır.
Bugün, bu özel günde bize katıldığınız için hepinize bir kez daha teşekkür ediyorum.
Türkiye ile olan dostluğumuz ve kardeşliğimizin gelecekte daha da gelişmesini dilerim.
Pakistan Zindabad Yaşasın Pakistan Türkiye Kardeşliği.
Ticaret Bakanı Ömer BOLAT ta Pakistan’ın 59’uncu Savunma ve Şehitler Günü resepsiyonunda bir konuşma yaptı.
Ticaret Bakanı Ömer BOLAT, konuşmasında, “Türkiye ve Türk halkı için Pakistan dost ve kardeş olarak eşsiz bir ülke konumundadır.”
Bakan Bolat, Komşu ülke olmasa da Türk halkı ile Pakistan halkı arasında uzun süredir çok köklü tarihi bağlar olduğunu ifade ederek iki ülke arasındaki uzun süreli, güçlü ve yakın ilişkilerin çok güçlü şekilde devam ettiğini, ekonomi, sosyal, kültürel ve savunma alanlarında yakın işbirliğinin olduğunu ifade etti.
Bakan BOLAT, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’in iki dost ülke arasındaki işbirliğini güçlendirmek ve ilişkileri geliştirmek için büyük çaba gösterdiklerini söyledi.
Bolat, Pakistan’ın Ankara Büyükelçisi Yusuf Cüneyd’in de iki ülke ilişkilerini geliştirmek için çaba gösterdiklerine atıfta bulunarak bir ay önce yetkililerden ve Türk iş insanlarından oluşan bir heyetle İslamabad ve Karaçi’yi ziyaret ettiklerini ve temaslarda bulunduklarını dile getirdi.
Pakistan’daki temaslarında ikili ilişkileri ekonomi ve ticaret alanlarında geliştirmek için çok önemli kararlar aldıklarını hatırlatan Ticaret Bakanı Bolat, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yakında Pakistan’ı ziyaret edebileceğini söyledi.
Bakan Bolat, Türkiye-Pakistan ekonomik ilişkilerinin savunma alanındaki yakın işbirliğiyle geliştiğini kaydetti ve iki ülke liderinin 5 milyar dolar ticaret hacmine ulaşmayı hedeflediklerini bildirdi.
Bu hedefe ulaşmak için çalışacaklarını söyleyen Bolat, “Türkiye ile Pakistan’ın halkları için istikrar, hızlı gelişme ve ekonomik başarı yolunda ilerlediğine inanıyoruz. Sonsuza kadar dostça ve kardeşçe olmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından Pakistan’ın 59’uncu Savunma ve Şehitler Günü resepsiyonu davetlilere, Türk ve Pakistan mutfağından hazırlanmış yiyeceklerin ikramıyla sona erdi.
Başkent Üniversitesi Anadolu Organize Sanayi Bölgedi Meslek Yüksek Okulu İle Sanayi Paydaşları arasında İş Birliği Protokolü imzalandı.
İmza Töreni, Başkent Üniversitesi Bağlıca Kampüsü Rektörlük Binası Senato Salonunda düzenlendi.
İmza töreninde ilk konuşmayı Başkent Üniversitesi Anadolu OSB Meslek Yüksek Okulu Müdürü Doç. Dr. Levent ÇOLAK yaptı.
İmza töreni, Başkent Üniversitesi Anadolu Organize Sanayi Bölgesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Levent ÇOLAK’ın açılış konuşmasıyla başladı.
Levent ÇOLAK, konuşmasında, Meslek Yüksekokullarından mezun olan Gri Yakalı Aranan Elemanların ülke ekonomisi ve sanayisi için önemine vurgu yaparak üniversite sanayi işbirliğinin önlisans ve lisans eğitimi alan öğrencilerin eğitimleri için gerekliliğine dikkat çekti.
Levent Çolak konuşmasında şunları söyledi: “Okulumuz, 2019 yılında eğitime başladı. Okulumuz, Anadolu organize Sanayi bölgesi’nin içinde. Şu anda butik bir okul şeklinde. Anadolu organize Sanayi bölgesi’nin bize verdiği bir alan var. Yakın bir tarihte okul binamıza taşınarak daha fazla öğrenciye daha fazla bölümle hizmet etme şansına sahip olacağız.
Dört temel programımız var. Bunların üçü 2019’dan beri faaliyette bir tanesi de iki yıldır açık bir program.
Bu programlar elektronik haberleşme makine programı endüstriyel kalıpçılık daha sonradan açılan da insansız hava teknolojisi ve operatörlüğü programı.
Bu dört programla devam ediyoruz. Kaynak teknolojisi programımız YÖK tarafından geçen yıl onaylandı. Gelecek seneden itibaren de bu programımıza da öğrenci kabulüne başlamayı umut ediyoruz.
Burada en önemli başlıklardan birisi çoğunuz bizimle birebir irtibatınız olduğu için biliyorsunuz. Belki bilmeyenler vardır firmadan katılanlar vardır. Türkiye’nin tüm meslek yüksek Okulları arasında sadece yüzde beşlik 1.01 kısmında 3 + 1 denen bir uygulama var.
Bu 3 artı 1 uygulaması nedir?Okul, dört yarıyıllık önlisans programı olduğu için bunun üç yarıyılğında okulda uygulamalı dersler üzerinden eğitim alıyor öğrenciler. İki yarıyıldan sonra bir staj var yaz stajı. Üçüncü yarıyı da yaptıktan sonra eğer hiç alttan dersleri kalmazsa dördüncü yarıyıllarında yani son yarıyıllarında toplam 14 hafta boyunca firmalarda çalışıyorlar. O dönemde hiçbir dersleri yok. Bu çok karıştırılıyor meslek liselerinden haftanın iki günü üç günü gelen öğrencilerle böyle deyip direkt olarak dönemin başından sonuna kadar firmada çalışıyorlar. Firmanın elemanı şeklinde çalışıyorlar. Sigortaları, YÖK kararları gereğince Üniversitemiz tarafından yapılıyor.
Firmaların kendilerine vermekle yükümlü olduğu minimum rakam asgari ücretin üçte biri, 20’den fazla çalışanı olanlar da bu rakamın üçte biri 20’den az çalışanı olanlarda da bu rakamın üçte ikisi devlet tarafından kanun kapsamında teşvik olarak firmalara geri ödeme yapılmakta.
Firmalar, bu süreçte bu arkadaşları çalıştırdıklarında bunlar aranan elemanlar, ara elemanlar teknikerler bu 3 buçuk ay boyunca çalıştırıldıklarında hem firmalarına uyum sağlıyor mu sağlamıyor mu? bütün bunları net bir şekilde görerek isterlerse onlara iş teklif ediyorlar, isterlerse de teşekkür ederek ellerini sıktıklarında, bunlar bize gelerek diplomalarını bizden alarak mezun oluyorlar. iş teklif edildiği zaman da diplomalarını alarak firmalarda devam ediyorlar.
Aklınıza şöyle bir soru gelebilir 3 artı 1 yaptıkları yerlerde devamlılık oranı yani firmalarda devam nedir? yüzde 75-80 arasında teklif alanlar, teklif aldıkları firmalarda. Şu ana kadar mezun olan öğrencilerimiz çalışmaya devam ediyorlar.
Bir kısmının çalışmaya devam etmeme sebebi dört yıllıklara tamamlama dikey geçiş sınavı bir kısmının da kendi ailelerinin firmalarında çalışmak istemeleri.”
İmza töreninde bir konuşma yapan Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hakan ÖZKARDEŞ ‘de şunları söyledi: “Ben hekimim onun için burada duyduğum bir çok terim benim için de yeni ve yabancı ama içinde en çok sevdiklerinden bir tanesi ara eleman değil aranan eleman meselesi.
Meslek yüksek okullari bu yönden çok kıymetli.
Meslek yüksekokullarımız sadece bir tane değil başka meslek yüksek okullarımız da var. İki tanesi Ankara dışında, üç tanesi burada.
Anadolu Organize Sanayi Bölgesi ile ilişkili olarak da çok farklı duygulara sahibiz. Çol güzel planlanmış, sanayi ile okulun iş birliği içerisinde ve içerisinde yeni yapılmakta olan yerlerle müthiş bir kampüs halinde. Dolayısıyla her geldiğimizde zevkle imrenerek bakıyoruz orada yapılan işlere ve onun içerisinde bir okulumuzun olmasından da çok memnunuz. Üniversitelerin görevi bilim üretmek ama üretmek kadar bunun üretime sanayiye nasıl yansıdığınıda takip etmek. Dolayısıyla, burada bilimsel olarak yapılan işlerin üretime, firmalara ve sanayicilere yansıması bizim açımızdan önemli. Onun için çok değerli dış paydaşlar olarak buradasınız ve bu bağlantıdan son derece mutlu olduğumuzu özellikle belirtmek isterim.
Saygıdeğer kurucu hocamız Prof. Dr. Mehmet Haberal şu anda yanımızda değil. Ama gelebilir. Onun söylediği bir şey var. Ben de söylemeden geçmeyim. Türkiye’de yapılamayacak çok az şey var der. Yapılabilecek değil, yapılamayacak şey.
Biz de değişik şekillerde sanayicilerimizde fabrikatörlerimiz de bu alanda çalışan kişilerle karşılaştığımızda ne kadar müthiş işler yapılabildiğini görüyoruz. Tabi, bunların bir kısmından haberimiz olmuyor. Belki mühendislik fakültesinin daha fazla bilgisi vardır. Halikaten çok güzel şeyler üretiliyor ve bunların iş birliği içerisinde devam etmesi çok önemli onun için bugünkü iş birliği protokolünün de bu yönde çok önemli buluyoruz.
Burası bizim Senato salonumuz yani üniversitenin üst yönetiminin karar aldığı görüş aldığı bir salon belki bu işe verilen önem doğrultusunda bunun da sembolik bir değeri vardır” diye düşünüyorum. Dilerim bu iş birliklerinin sonuçları da yine aynı şekilde verimli sonuçlara ulaşır ve bu işbirliğinin devamı uzun süre sağlanır. Anadolu organize sanayi bölgemizin yönetim kurulu başkanı sıfatıyla verdiğiniz firma adına iş yapmaktan mutlu oldum. Belirtmek istiyorum ki meslek Yüksekokulu da kurulan ilk meslek yüksekokulu.
İmza töreninde yer alan Sanayi Paydaş katılımcılardan Anadolu Organize Sanayi Bölgesi ve ANİŞMAK Anadolu İş Makinaları İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kutsi TUNCAY ise şöyle konuştu: “Yoğun bir çalışma yılı geçirdik. Onlarla işbirliği yapmaktan mutlu oluyorum. Belirtmek istiyorum, meslek Yüksekokulu Havza‘da kurulan ilk vakıf meslek Yüksekokulu her ne kadar Anadolu OSB içinde olsa da Başkent Organize Sanayi Bölgesi ve ASO 2-3, hemen yanımızdaki dökümcüler ihtisasın da faydalanabileceği bölümlerin açılmış olması açısından önemli.
Şu soruyu kendime soruyorum; ben Stajyer seçerken ben niçin bir üniversite öğrencisine ya da bir meslek Yüksekokulu öğrencisine niçin staj yaptıracağım? Bu sorunun cevabına baktığım zaman, diyorum ki işletme imkanlarını üniversitede öğrenci olarak okuyan ya da meslek yüksek okulunda okuyan insanlara, çocuklara kullandırmamız lazım. Mesleklerinde daha iyi yetişirsinler eğitim dönemlerinde de eksiklerini tamamlaya bilsinler ki okulları bittiğinde ayakları yere sağlam basan gelecek korkusu olmayan insanlar haline gelsin. İşletmede çalışsın ya da calismasin zaten öyle bir şartı hiçbir stajyeri koşamıyorsunuz. Ben sana staj yaptırırım ama burada çalışırsan yani bizim stajlarımız şartlı staj değil. Verdiğimiz paralar, ileride tekrar tahsil edilecek paralar değil ya da verdiğimiz imkanların ekonomik karşılığını biz stajyerlerden istemiyoruz.
Ben şunu istiyorum bir Stajyer aradığı firmayı bulabileceği bir işletmenin de imkan sağlayacağı Stajyer bulabilecek bir ortamın oluşturulması lazım. Bşr stajyer seçiyorsan ben işletmeye benim belli kriterlerimde olması gerekir. Hayır olsun diye yapmıyorum. Bşr defa açık mesleki eğitimin ülkenin ana problemlerinden biri olduğunu da biliyoruz. Nedir bu? kriter çocuğun meslek Yüksekokulu öncesinde okuduğu okul başarı durumu belki ikamet ettiği yer. yani nasıl gelecek ve gidecek. İlketmeye ve bana ayrı bir yük yükleyecek mi? servisi olacak. Bunları bilmek isterim. Ne yazık ki bizim ilişkilerimizde bunu bilebilecek bir portalda yapamadık. Muhakkak Stajyer de bir işletmeyi seçmeli ben nerede staj yapmak istiyorum? A firmasında mı? C firmasında mı? Benim seçtiğim Stajyer ve stajyerin seçtiği işletmenin bir noktada buluşması lazım.
Yoğun programı dolayısıyla imza töreninin sonuna doğru imza töreninde hazır bulunan Başkent Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. Mehmet HABERAL, Üniversite-Sanayi İşbirliğinin önemine değinerek tüm paydaş firmalara teşekkür etti.
Prof. Dr. Mehmet HABERAL imza törenindeki konuşmasında, Başkent Üniversitesinin kurulduğu günden bu yana faaliyetleri, Türkiye’deki ilk organ nakli ve İstanbul’da 22-25 Eylül tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre Merkezinde düzenlenecek Dünya Organ Nakli Derneği’nin 30’uncu Uluslararası Kongresi hakkında bilgi verdi.
Başkent Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. Mehmet HABERAL, imza törenindeki konuşmasında şunları söyledi: “1993 yılında başkent Üniversitesini kurduk.
Ülkemizde ölen insanların böbreklerinin kullanılabileceğini 1978’de gösterdim. Yıl 1979, O dönemde, çocuklarda ve erişkinlerde; dünyada böyle bir takım ilkelerin altına imza attık.
Böbreklerin saklanma süresini dünyada ilk kez 12 saatten 100 saatin üzerine çıkardık.
Başkent Üniversitesi dediğiniz zaman televizyonunu anaokuluna kolejleri‘ne otellerine polikliniklerinden hastanelerine diyaliz merkezlerine ayrıca orkestradan tarlasından kümesinden. Tekstilden inşaatından çikolatasından mutfağına Başkent Üniversitesi bu. Böyle bir model yok.
Tıp fakültesi‘nde öğretim üyesi başına öğrenci sayısı maksimal iki dünyada böyle bir tıp fakültesi yok.
Tabii nedir bu arkadaşlar? Her zaman şunu söylüyorum. Bir ülkemiz var ve bu ülkeyi kuran Atatürk ve arkadaşları ve aziz şehitlerimizi her zaman her şartta rahmetle şükranla anıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşları olarak bu bizim birinci görevimizdir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak hepimizin görevi bu ülkeye sahip çıkmaktır. Bilelim ki değerli arkadaşlar; ülkemizde yapılamayacak çok az şey var yapılabilecek değil. Ülkemizde hiç kimse bana mazeret beyan edemez. engelden bahsedemez. Engellerden, yaptırmıyorlar diyenlerden bahsedemez.
Ne gerekirse bu ülkede her şeyi yapıyoruz.
İnsanlarımızı başka ülkelere muhtaç etmiyoruz.
Orta Doğu‘ya gidiyorum. Oradaki arkadaşlarıma diyorum ki bilesiniz ki sizi başka ülkelere muhtaç etmeyiz. Atina akademisi var. Milat’tan önce 287’de Eflatun tarafından kurulmuş. Birinci kuralı Yunanlılardan başkası bu akademiye kabul edilmez. İki geometri bilmeyen bu akademinin kapısından içeri giremez. Zaman geçiyor, yıllar geçiyor. Sonunda yabancı Bir Türk bir Müslüman oraya kabul ediliyor. Kürsüde konuşuyorum. Karşımda sağlık Bakanı oturuyor. Akademide onların lideri oturuyor karşımda, Mehmet Haberal diyor ki burada .oluşumu Atatürk’e borçluyum Athena’nın ilave ediyorum diyorum ki nasıl ki geçmişte Atatürk ve Venizeloz Vera’ya geldi yeni bir kapı açtı. Biz de yeni bir kapı açıyoruz. Konferansım devam ediyor son cümle sizi başka ülkelere muhtaç etmeyiz. Bir ilk tabii ben dünyanın iki organizasyonunu yönettim. Bunlardan birisi dünya yanık derneği 2006-2008 başkanlığını yaptım. 2008’de kongreyi düzenledim. Kongrede şöyle bir karar aldım.
Bu derneğin altın kongresi 2010’da İstanbul’da yapılacak. 2009’da yönetim kurulu toplandı.
Türkiye’ye Mehmet Haberal bunu yaptı. “Türkiye’de yapılmaz.”dediler. Bunlara cevap verdim. Senin ülkelerinin iç işine, sana karışıyor muyum? Hayır. O benim ülkemin içişleri sizi ilgilendirmez. Kongrenin sorumlusu benim, bütün hazırlıklar yapılmıştır. Kongre, İstanbul’da yapılacaktır. “Evet, kongre İstanbul’da yapıldı.”
Dünya Organ Nakli derneği var. 2018-2020 yılları arasında başkanlığını yaptım. Bu derneğin iki senede bir yapılan bilimsel kongreleri genelde ya Amerika’da Avrupa’da yapılır. Ben, arkadaşlarım çok kuralı değiştiriyorum. Bundan sonra bu derneğin bilimsel kongreleri iki senedede bir bölgelerde yapılacak ilk bölgede bizimki olacak.
2022’de kongre, Arjantin’de ben o kongrenin bilim kurulu başkanıydım. Buradan sonra İstanbul’dasınız. İstanbul dünyanın merkezi Oraya Sixi Türk hava yolları götürecek Bu bölgede ilk kez dünyayı İstanbul’a götürüyoruz. 22 -25 Eylül tarihleri arasında organ nakli ile ilgili bütün dünya ülkeleri İstanbul’da olacak.
Ülkemiz çok dönemlerden geçti. Benim öğrencilik ve asistanlık yıllarımda her şey Amerika’da yapılıyor her şey Avrupa’da yapılır. Bu benim çok ağrıma gidiyordu. 3 Şubat 1973 Amerika’ya gittim. Amerika’yı görmek için gittim. Kalmak için gitmedim bunu özellikle belirtiyorum Bir göreyim dedim. Öyle bir anlatılıyordu ki bize Amerika.
işte ayda gökte bir ülke tabii gittim. Sabahın altısında herkes toplantıda saat 7:00’de herkes ameliyatta. Çalışıyor insanlar. Esas branşım genel cerrahi. ilaveten yanı ve organ nakli. 1 30 Haziran 1975’te ülkeme döndüm.
Üniversite diyaliz merkezi var. O yıllarda Süleyman bey diyordu ki, Türkiye, 70 sente muhtaç. ihsan hocam bana diyor ki ne kadar zamanda yaparsın bu işi iki tane ilaç gerekti. O iki ilaç olursa iki ayda yaparım dedim. Bunu dedi, altı ayda yap seni alnından öpeceğim dedi. Peki bu ilaçlar biraz var mı dedi. Bilmiyorum efendim, belki var dedim çıkardı kendisi cebinden 50 sterlinlik çeki aldım. bana ve iki ay sonra beni alnımdan öpmek zorunda kaldı. Hacettepe‘nin zemin katında tamam mı işte bugün bu konuda kapıyı açtık. Bu bölgede, bütün orta Doğu’da ve Afrika’da bu bölgemizde 1975’te açtığımız kapı, bu gönül bizi organ naklinde dünyanın en tepesine taşımıştır.
Özellikle, canlıdan organ nakli ülkemizden, ayyıldızlı bayrağımız, dünyanın en tepesinde dalgalanıyor.
Tekrar söylüyorum. 22 Eylül’de Dünya İstanbul’da olacak inşallah açılışı yapacağız. Oraya Sağlık Bakanı katılacak, Ankara valisi katılacak, belki İstanbul belediye başkanı katılacak. Ülkemizde yapılamayacak çok az şey var. Yapılacak çok şey var yapılamayacak çok az şey var işte yapıyoruz. görüyorsunuz ha çok şükür Allah’a bilelim ki bakın bu gördüğünüz bu şeyler başkent Üniversitesi’nin, yapmış olduğumuz ne varsa hepsi başkent Üniversitesi’nin kendi eseridir.
Hepsi alınteri ve özveri’in eseridir. Benim dönemlerinde diploma törenlerinde çıkar derdim ki, ben şimdi buradan hesap vereceğim ha bu hesap ne devlet bütçesinin trilyonlarının hesabı ne de devlet bankalarının milyonların hesabı değildir. Bu hesap başkent Üniversitesi’nde çalışanların alınteri hesabıdır. Bugün de aynı şeyi yapıyoruz.
Dünyanın hiçbir yerinde ülkemin aleyhine bir kelime ettirmem. Ülkemin kılına kimseye dokundurtmam. Problem yok mu ? kim çözecek değerli arkadaşlar biz çözeceğiz. biz el alamam çocuk hayır el adam kendisi için gelir tamam mı evet o zaman ne yapacağız, çalışacağız yedi gün 24 saat.
Tek hedefimiz var. Ülkemize hizmet etmek.
Meslek yüksek okulunu orada açmakla aslında bir yeni adım attık. Kırmızı çizgim yok. Aşağı yukarı giderseniz gidin çünkü ülkemizin ihtiyacı var. Başkent üniversitesini bulunduğu yer hafriyat deposuydu bir tane bodur ağaç vardı. Bugün 6 milyon fidan var. Sizlerle beraber ilk gün gibi hizmet etmeye devam edeceğiz. 24 saat yetmiyor.
Hepinize teşekkürler. Hüseyin bey teşekkür ediyorum başarılar diliyorum.”
Başkent Üniversitesi Rektörlük Binasındaki Senato salonundaki imza töreni toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Singapur Milli Günü dolayısıyla Ankara Atakule Event Hall’de bir resepsiyon düzenlendi.
Ankara’daki Singapur Büyükelçiliği, Bağımsızlığı’nın 59’uncu yıl dönümünü kutladı
Singapur’un Ankara Büyükelçisi Kok Li PENG, Singapur ve Türkiye’nin yakın bir gelecekte hava ve deniz bağlantılarını güçlendirmesinin yeşil mutabakat, sürdürülebilirlik ve inovasyon alanlarında birbirini tamamlayabileceğini söyledi.
Eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil KARAİSMAİLOĞLU, Türkiye ile Singapur arasındaki uluslararası ticarete yön verecek yatırımlarla iki ülkenin ekonomisine hayat suyu olacak projeler geliştirme ve potansiyel işbirliği alanlarının verimli bir şekilde geliştirilmesini istediklerini ifade etti.
Singapur’un Ankara Büyükelçiliği’nce Bağımsızlığın 59’uncu yıl dönümü dolayısıyla bir resepsiyon düzenlendi.
Singapur’un Ankara Büyükelçisi Kok Li PENG resepsiyona ev sahipliği yaptı.
Resepsiyonda, Türkiye’yi Eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil KARAİSMAİLOĞLU temsil etti.
Singapur Milli Gün resepsiyonunda Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK de hazır bulundu.
Resepsiyona Dışişleri Bakanlığı Yeniden Asya İnisiyatifi Koordinatörü Büyükelçi Kezban Nilvana DARAMA da katıldı.
Resepsiyona, Büyükelçiler, Askeri Ataşeler, elçilik görevlileri ve seçkin bir davetli topluluğu katıldı.
Ankara Atakule Event Hall’de düzenlenen resepsiyon iki ülkenin Milli Marşlarının seslendirilmesiyle başladı.
Singapur ve Türk Milli Marşların seslendirilmesinin ardından konuşmalara geçildi.
Resepsiyonda ilk konuşmayı, eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil KARAİSMAİLOĞLU yaptı.
Adil KARAİSMAİLOĞLU resepsiyondaki konuşmasında şunları söyledi: “Singapur ile Türkiye arasındaki İşbirliği iki ülke için büyük önem taşımaktadır. Uluslararası ticarete yön verecek yatırımlarla ülkelerimiz ekonomisine hayat suyu olacak projeler geliştirme ve potansiyel işbirliği alanlarımızın verimli bir şekilde geliştirmesini istiyoruz. Güneydoğu Asya ülkelerinin bildiği gibi bölge organizasyonlarında stratejik ortamımız olan Singapur ile 1969’da başlayan dinamik ilişkilerimiz her geçen gün artarak büyümektedir. cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde son 22 yıllık Türkiye vizyonumuz kapsamında uluslararası ilişkilerde ve ülkemizin jeopolitik avantajlarını kullanışlı haline getirmeye yönelik projeleri ile çok büyük mesafeler kat ettik.
Singapur, Asya’nın önde gelen gemicilik ve ticaret merkezi konumundadır. Türkiye’de Avrupa ve Asya arasındaki önemli bir lojistik ve taşımacılık köprüsü konumdadır. İstanbul havalimanı gibi dünyanın en önemli havayolu merkezini hayata geçirerek bu gibi projeleri, coğrafi konumumuzun avantajlarını dünyanın hizmetine sunduk. Bu alanda, deniz ticareti havacılık ve lojistik ortak vizyonumuzda iki ülke arasında karşılıklı stratejik işbirliğini geliştirmeye devam etmek istiyoruz. 2017 yılında imzalanan Türkiye Singapur serbest ticaret anlaşması başta olmak üzere karşılıklı büyümeyi hedefleyen yatırımlarımızın yanı sıra öğrenci değişim programları, kültürel etkinlikler ve sanat projeleri ile de iki ülke arasındaki etkileşimi daha da arttırmak istiyoruz. Tüm bu ekonomik ve stratejik bağların ötesinde kurmuş olduğumuz dostluk karşılıklı saygı ve anlayışla güçlenecek ve geleceğe daha mutlak bakmamızı sağlayacaktır. Singapur ile farklı coğrafyalarda yer alsak da ortak değerler ve vizyonlar etrafında şekillenen bir yakınlığa sahibiz. Singapur ile parlamentolararası dostluk grubu başkanı olarak ilişkilerimizin gelişmesi yönünde üzerimize düşeni fazlasıyla yapacak olduğumuzdan hiçbir şüpheniz olmasın. Bu duygu ve düşüncelerle gerçekleştirmekte olduğumuz görüşmelerin her ülke içinde hayırlı olmasını diliyorum. Büyükelçi Kok’un Türkiye’de yaşayan Singapurlu vatandaşlarının ve Singapur hükümeti ile halkının milli gününü en içten dileklerimle kutluyorum.”
Adil KARAİSMAİOĞLU’ndan sonra kürsüye Singapur ‘un Ankara Büyükelçisi Kok Li PENG geldi.
Kök Li PENG de konuşmasında şunları söyledi: “Bu yıl Singapur için hareketli bir yıl oldu. Bağımsızlıktan bu yana 4 Başbakanımızın yemin ederek göreve başlaması, benzeri önemli gelişmelerin yanı sıra, 17 yaşındaki Max MAEDER’in Paris Olimpiyat Oyunlarında, erkekler Kite Foiling Yelken kategorisinde bronz madalya kazanan en genç madalyalı sporcumuz olması ile Yip Pin Siu’nun Paralimpik Oyunlarda üst üste üçüncü başarısına imza atması, harika sonuçlar alarak çifte altın madalya kazanması gibi olaylar da yaşandı.
Bu arada, Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarında madalya kazanan Türk sporcuları da gönülden kutlarım.
Ülkem tarafından güzel Türkiye’ye Büyükelçi olarak atanmış olmak benim içim büyük bir ayrıcalık.
Bu yıl, ilişkilerimizin 55’inci, stratejik ortaklığımızın 10’uncu yıl dönümünü kutlarken ilili ilişkilerin samimi sorunsuz olarak devam ettiğini bildirmekten memnuniyet duyuyorum.
Türkiye ve Singapur’un dostlarının yardımıyla, karşılıklı ticaret yatırım ve turizmi geliştirmek için çalışıyorum.
Bu bağlamda, Singapurlu şirketlerimizin katılımı için müteşekkirim; stantları Singapur ile Türkiye arasındaki çeşitli ekonomik bağlantıların kısa bir özeti niteliğinde.
İlerleyen zamanlarda, hava, deniz bağlantılarımızı güçlendirebiliriz ki yeşil mutabakat, sürdürülebilirlik ve inovasyon alanlarında birbirini tamamlayabileceğini gözlemliyoruz.
Herkese, katıldığınız için çok teşekkür ederim. Kalın sağlıcakla.”
Singapur’un Ankara Büyükelçisi Kok Li PENG ve eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil KARAİSMAİLOĞLU’nun konuşmalarının akabinde, davetlilere Singapur ve Türk mutfağından yiyecekler ikram edildi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.