Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14. Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye, son yıllarda uluslararası ilişkilere damgasını vuran birçok kritik başlıkta dahli aranan, katkısı beklenen, takınacağı tavır yakından takip edilen oyun kurucu bir ülke hâline gelmiştir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen 14. Büyükelçiler Konferansı’nda katılımcılara hitap etti.
Konuşmasına katılımcıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Büyükelçiler Konferansı’nın 14’üncüsünde katılımcılarla beraber olmaktan memnuniyet duyduğunu söyledi.
Büyükelçiler Konferansı’nın ilkini 2008’de gerçekleştirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aradan geçen süre zarfında konferansımız, Hariciye Teşkilatımızın hem kendi içinde hem de diğer kurumlarımızla istişarelerinde katma değeri yüksek bir platforma dönüştü. 15’inci yılını geride bırakan Büyükelçiler Konferansı’nın önemli bir boşluğu doldurduğunu görüyoruz. Elbette her çalışma gibi Konferans’ın da verimliliğini arttırma noktasında iyileştirilmesi gereken yönleri olabilir. Gerek mahiyet gerekse görüşülecek konular bakımından daha rafine, daha odaklı bir programın hazırlanması memnuniyet vericidir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık geleneksel hâle gelen Büyükelçiler Konferansı’nı başarıyla organize ettikleri için Dışişleri Bakanlığı yetkililerini tebrik ederek, Konferans’ın Dışişleri Teşkilatı ile devletin tüm birimleri için hayırlara vesile olmasını diledi.
“BİZİ YOK ETMEK İSTEYENLERE KARŞI İNSANLIK TARİHİNİN EN DESTANSI MÜCADELELERİNİ VERDİK”
Konuşmasının başında devlet ve millet adına bir vefa borcunu özellikle vurgulamak istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bizler, bu topraklardaki bin yıllık mevcudiyetinin her safhası mücadeleyle geçmiş, akrebin kıskacında yoğrularak bugünlere gelmiş bir milletin mensuplarıyız. Bin yıllık tarihimiz boyunca elde ettiğimiz hiçbir kazanım birileri tarafından bize altın tepside sunulmadı. Haçlı Seferleri’nden Moğol istilasına kadar doğrudan varlığımıza kasteden nice saldırıyla karşılaştık. Sahip olduğumuz her şeyin bedelini misliyle ödedik. Önce Çanakkale’de ardından Kurtuluş Savaşımızda bizi yok etmek isteyenlere karşı insanlık tarihinin en destansı mücadelelerini verdik. Allah’ın yardımı ve milletimizin kahramanlığı sayesinde hamdolsun tüm bu saldırıları püskürtmeyi başardık. Her karışında bir yiğit yatan bu cennet vatana namahrem eli değdirmedik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bin yıllık tarihimizde karşımıza çıkanlar değişti, taktıkları maskeler değişti, kullanılan aparatlar değişti ama niyetler hiçbir zaman değişmedi. Dün işgalcilere karşı verdiğimiz mücadelenin benzerini son 50 yıldır farklı kisveler altında üzerimize salınan terör örgütlerine karşı yürütüyoruz. Bu bir dönem ASALA terör örgütüydü. Ardından bölücü terör örgütü PKK’yı başımıza musallat ettiler. Daha sonra marjinal sol örgütleri devreye aldılar. DEAŞ ve FETÖ ile tetikçilerine yenilerini eklediler. Vatanımızı parçalamak, devletimize diz çöktürmek için her yolu denediler. Türkiye’nin toparlanıp yeniden ayağa kalkmasına set çekecek tüm araçları kullandılar ama ne yaptılarsa emellerine ulaşamadılar. Ne ASALA terör örgütünün ne de bölücü alçakların eylemleri karşısında geri adım attık, hayır. FETÖ’cü hainlerin ölüm kusan tanklarına ve tüfeklerine teslim olmadık.”
“TARİHİMİZDEN İLHAM, GÜÇ VE İBRET ALARAK YARINLARIMIZA İSTİKAMET ÇİZMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, can verip candan aziz bilinen binlerce vatan evladının şehit verildiğini fakat istiklal ve istikbale leke sürdürmediklerini vurgulayarak, “Güvenlik güçlerimiz bu mücadelenin elbette öncü kahramanlarıdır. Dışişleri Bakanlığımız da ASALA başta olmak üzere eli kanlı canilerin en fazla hedef aldığı kurumlarımız arasındadır. Bunun şahidi ise Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki şehitliğimizdir. Dışişleri Şehitliğimizi, Bakanlığımız mensuplarının milletimizin hak ve hukukunu savunurken ödediği bedellerin bir sembolü olarak görüyoruz” dedi.
Özellikle genç diplomatların, şehitlerin uğrunda hayatlarını feda ettikleri değerleri rehber edinmelerine büyük önem verdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlerden üzerinde yaşadığımız toprakların bizlere nasıl ve ne pahasına vatan kılındığını, mahiyetinizde çalışan genç diplomatlara anlatmanızı, onların zihinlerine adeta ilmek ilmek nakşetmenizi bekliyorum. Şehitlerimizin hatıralarını ancak bu şekilde yaşatabilir, onlara olan şükran borcumuzu ancak bu yolla ödeyebiliriz. Diğer türlü bizlere bıraktıkları mirasa ihanet etmiş oluruz. Bu konuda son dönemde televizyon ve sinema alanında başarılı projelere imza atıldı” ifadelerini kullandı.
Şehitlerin hayat hikâyelerinin ekranlara taşındığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çalışmalara yenilerini ekleyerek mücadele ruhunu hep diri tutacaklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın farklı köşelerinde Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen görev yaparken şehit düşen diplomatları şükranla yâd ederek, “Rabb’im şehit diplomatlarımızla tüm şehitlerimize rahmetiyle, merhametiyle muamele eylesin. Sizlerin de şehitlerden devraldığınız sancağı onurla, şerefle, korkusuzca taşıyacağınıza yürekten inanıyorum” dedi.
Büyükelçiler Konferansı’nın 14’üncüsünün istisnai bir dönemde yapıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu sene Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına ulaşmanın gururunu yaşıyoruz. İnşallah 29 Ekim 2023’te Cumhuriyetimizin ilk asrını tamamlayıp yeni asrına yelken açacağız. 2023 aynı zamanda Hariciye Teşkilatımızın temellerinin atılmasının 500’üncü sene-i devriyesini teşkil ediyor. İki yıl dönümünü özellikle anlama noktasında uygun şekilde idrak etmenin gayretindeyiz. Bu amaçla bir taraftan geçmişin kapsamlı muhasebesini yaparken diğer taraftan da gelecek asrımızın yol haritasını belirliyoruz. Tarihimizden ilham, güç ve ibret alarak yarınlarımıza istikamet çizmeye çalışıyoruz. Cumhuriyetimizi nice imkânsızlıklara rağmen zafere ulaştırdığımız İstiklal Harbimiz neticesinde kurmuştuk. Bu yönüyle Türkiye Cumhuriyeti savaşlardan yorgun düşmüş bir milletin evlatlarının kanı üzerinde yükselen bir umudun adıydı. Karşılaştığımız onca saldırıya, ihanete, antidemokratik müdahaleye ve zorluğa rağmen son bir asırda bu umudu sürekli büyütmeyi başardık.”
“21 YILDA HAYATA GEÇİRDİĞİMİZ REFORMLARLA ÜLKEMİZİ AYAĞINA VURULAN PRANGALARDAN KURTARDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle son 21 yılda hayata geçirdiğimiz reformlarla ülkemizi ayağına vurulan prangalardan kurtardık. Ekonomiden güvenliğe, savunma sanayiinden eğitim, sağlık ve enerjiye varıncaya kadar her alanda Türkiye’nin çehresini değiştirdik. Dışişlerinde 260 temsilciliğimizle dünyanın en geniş beş diplomasi ağından biri hâline geldik. TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı ile Yurtdışı Türkler Başkanlığı gibi kurumlarımızla devletimizin etki gücünü daha da artırdık. Dış politikamızın ufkunu tüm dünyayı kapsayacak şekilde genişlettik. Afrika, Latin Amerika ve Asya gibi uzun yıllar boyunca ihmal edilmiş bölgelere ağırlık vermek suretiyle ilişkilerimizi güçlendirdik. Ülkemizin prestij projesi olan Birleşmiş Milletler’in tam karşısındaki Türk Evi’ni 2 yıl önce hizmete açtık. Burada saymaya kalksak saatlerimizi alacak sayısız hamleyi, başarıyı, zaferi ve atılımı diplomasi tarihimize kazandırdık” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 yıllık başarıları önemsediklerini ancak yeterli bulmadıklarını belirterek, ilk günden beri hep kendisiyle yarışan bir hükûmet olarak yeni dönemde yepyeni bir heyecanla yola devam ettiklerini belirtti.
“SAHADA VE MASADA GÜÇLÜ OLMAK BİZİM İÇİN TERCİH DEĞİL MECBURİYETTİR”
İlkelerinin gayet net olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Üç kıtanın kalbinde yer alan Türkiye, hadiseleri tribünden seyredemez. Sahada ve masada güçlü olmak bizim için tercih değil mecburiyettir. Bunun yolu da yapıcı, aktif ve dengeli bir dış politikadan geçiyor. Türkiye eksenli bir okumayla usta bir satranç oyuncusu titizliğinde bölgemizdeki ve ötesindeki gelişmelere müdahil oluyoruz. Gerilim peşinde koşmadığımız gibi onurlu, sabırlı, kararlı ve basiretli bir tavırla kimden gelirse gelsin baskılara da boyun eğmiyoruz. Diplomasinin tüm imkânlarını, sert ve yumuşak güç unsurlarının tamamını kullanarak Türkiye’nin menfaatlerini korumanın derdindeyiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin öncelikleri çerçevesinde büyükelçilik ve konsüler alanı büyütme gayretlerinin devam ettiğini ifade ederek, “İçeride de Bakanlığımızın insan kaynağı eksiğinin giderilmesi ve fiziki şartlarının iyileştirilmesi noktasında hazırlıklarımız sürüyor. Yeni dönemde özellikle bu iki konuda ihtiyaçları karşılayacak adımları süratle atacağız. Bakanlığımızı, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun dış politikasını başarıyla yürütecek kapasiteye, fiziki imkânlara, insan kaynağı ve zihni kodlara muhakkak kavuşturacağız. Türk diplomasisinin küresel ölçekte yükselen yıldızının gerisinde, işte bu 21 yıllık çabalarımız ve hamlelerimiz vardır” diye konuştu.
“IRAK VE SURİYE İSTİKRARA KAVUŞTUKÇA SIĞINMACILARIN GÖNÜLLÜ GERİ DÖNÜŞLERİ DE HIZLANACAKTIR”
“Türkiye, uluslararası ilişkilere damgasını vuran, birçok kritik başlıkta dahli aranan, tavrı yakından takip edilen oyun kurucu bir ülke hâline gelmiştir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Libya’da meşru hükûmetten yana müdahalemiz, bu ülkenin bölünmesinin önüne geçmiştir. Can Azerbaycan’la sergilediğimiz dayanışma sayesinde hem 30 yıllık işgalin ardından Karabağ özgürlüğüne kavuşmuş hem de Güney Kafkasya’da kalıcı barış ve istikrar adına önemli bir fırsat yakalanmıştır. Suriye’nin kuzeyine yönelik harekâtlarımız güney illerimizin güvenliğini teminat altına almanın yanında terör devleti kurma heveslerini de kursaklarda bırakmıştır. Irak makamlarıyla eşgüdüm içinde yürüttüğümüz operasyonlarımızla bölücü terör örgütüne tarihinin en ağır darbesini indiriyoruz. Kuzey Irak’ta teröristler tarafından alçakça şehit edilen diplomatımız Osman Köse’nin kanını yerde bırakmadık. Irak’la birlikte Türkiye’nin de toprak bütünlüğünü tehdit eden terör belasını ortadan kaldırıncaya dek bu operasyonlarımız sürecektir. Irak ve Suriye istikrara kavuştukça sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşleri de hızlanacaktır.”
Millet olarak bu meselede insanlık tarihine altın harflerle yazılacak büyük bir fedakârlık örneği sergilediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tıpkı ecdadımız gibi savaştan ve zulümden kaçarak ülkemize sığınan mazlumlara kucak açtık. İnşasına başladığımız konut projeleri, daha fazla sığınmacının evlerine dönmelerini teşvik edecektir” dedi.
Türkiye’nin, Ukrayna savaşındaki tutumunun tüm dünyanın takdirini topladığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye ilk günden itibaren takındığı dengeli ve hakkaniyetli tavırla bu krizin çözümünde anahtar ülke rolünü üstlenmiştir. Bu süreçte ne muhalefetin ‘Türkiye dışlanacak, Türkiye yalnız kalacak’ eleştirilerine kulak astık ne de birilerinin savaş vagonuna gözü kapalı bir şekilde atladık. Savaşan tarafları ilk kez aynı masa etrafında bir araya getirdiğimiz İstanbul sürecinin yanı sıra esir takasları ve Karadeniz girişimi ile çatışmalara çözüm bulmaya, akan kanı durdurmaya çaba harcadık” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin gayretleri neticesinde iki kez uzatılan Karadeniz Tahıl Girişimi’nin yüz binlerce insanın hayatına mal olabilecek bir gıda krizinin önüne geçtiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “17 Temmuz itibarıyla askıya alınan girişimin, kapsamı genişletilerek tekrar uygulanması için temaslarımız devam ediyor. Geçen hafta Sayın Putin ile yaptığımız telefon görüşmesinde, Rusya’nın talep ve beklentilerini ilk elden tekrar öğrenme fırsatını bulduk. Afrikalı kardeşlerimizin tahıl ürünlerine erişimi noktasında bizim gibi Sayın Putin de hassasiyet gösteriyor. Bu konuda ortak bir paydada buluşabileceğimize inanıyorum. Şüphesiz bu sorunun daha fazla çıkmaza girmeden çözümü, batılı ülkelerin sözlerini yerine getirmelerine bağlıdır. Geride bıraktığımız dönemde ahde vefa ilkesi maalesef gözetilmedi. Karadeniz girişimi ile oluşan olumlu atmosferi, önce ateşkese ardından kalıcı barışa tahvil edecek diplomatik adımlar atılmadı. Bunlar yapılmadığı gibi hâlen ateşe körükle gidiliyor.”
Türkiye olarak daha fazla savaş, kan ve gözyaşı görmek istemediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Savaşın Karadeniz’e yayılması tüm bölgemiz için tam anlamıyla bir felaket olacaktır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uygulayarak şimdiye kadar böyle bir trajedinin yaşanmasına müsaade etmedik. Bundan sonra da gerilimi düşürmek, her iki tarafın da bu girdaptan çıkışını temin için samimiyetle çalışmayı sürdüreceğiz. Türkiye Yüzyılı olarak sembolleştirdiğimiz yeni dönemde hedefimiz, ülkemizin etrafında bir barış, istikrar ve refah kuşağı tesis etmektir. Diyalog ve diplomasi bizi bu hedefe taşıyan en önemli iki aracımız olacaktır. Her zaman söylüyorum, sıkılı yumruklarla musafaha yapılmaz. Kimseyle kavga peşinde, husumetleri büyütme derdinde değiliz. Bilakis dostlarımızın sayısını daha da artırma derdindeyiz. Bizim kimseyle, özellikle komşularımızla çözülemeyecek hiçbir meselemiz yoktur. Herkesle görüşmeye, konuşmaya, karşılıklı adımlarla ortak bir noktaya buluşmaya varız ve hazırız.”
Son dönemde bölge ülkeleri, Avrupa Birliği ve NATO müttefikleriyle oluşturdukları pozitif gündemi sürdürmekte kararlı olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, eylül ayında katılacakları G20 Liderler Zirvesi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bu yöndeki çabaları yoğunlaştıracaklarını söyledi.
Türk ve İslam dünyasıyla bağları daha da güçlendireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçilere şöyle seslendi: “Depremin açtığı yaraları sarmaya çalıştığımız zor dönemde ekonomik ilişkilerimizi geliştirecek çalışmalara ağırlık vermelisiniz. Her bir büyükelçimiz, aynı zamanda görev yaptığı yerde ülkemizin ihracat seferberliğinin öncüsü olmalıdır. Türkiye’nin her alanda daha çok üretip, daha fazla ihracat yapmaktan başka çıkış yolu bulunmuyor. Türk ürünlerinin tanıtımı, iş dünyamıza yeni pazarlar bulunması, ülkemize daha fazla turist çekilmesi noktasında girişimlerinizi artırmalısınız. Bizler, yurt dışındakilerle birlikte neredeyse 100 milyonluk büyük bir aileyiz. Bugün 7 milyondan fazla kardeşimiz hayatını yurt dışında idame ettiriyor. Şunu lütfen hiçbir zaman unutmayın, dünyanın neresinde olursa olsun devlet kapısı hacet kapısıdır, umut kapısıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçiliğin bir dönem olduğu gibi vatandaşın çekinerek gittiği, devletin soğuk yüzünü temsil eden bir yer olmadığını vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti: “Devletin vatandaşına uzak durduğu, vatandaşına tepeden baktığı hatta kimi vatandaşlarını sırf inancından ve kılık kıyafetinden dolayı hor gördüğü anlayış bir daha geri gelmemek üzere rafa kaldırılmıştır. Tekrar hortlatılmaya çalışılan bu zihniyete milletimiz 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde, sandığa yansıttığı iradesiyle bir kez daha ‘dur’ demiştir. Pek çok açıdan turnusol işlevi gören seçimlerde gurbetçilerimiz, yüzlerce kilometre yol giderek, saatlerce sıra bekleyerek, bize, demokrasimize ve geleceklerine sahip çıkmıştır. Biz bu vefakârlığı, şahsımıza yönelik bu muhabbeti, tüm dünyaya verilen demokrasi dersini asla ve asla unutmayacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu makamlarda oldukları müddetçe devletin kapısını, “milletin kapısı” yapmaya devam edeceklerinin altını çizdi.
“İSLAM DÜŞMANLIĞIYLA MÜCADELE İÇİN DE DAHA FAZLA ÇABA HARCAMAMIZ GEREKİYOR”
Büyükelçilerden, Türkiye’yi temsilen bulundukları ülkelerde, vatandaşlara karşı daima müşfik, hürmetkâr ve yardımsever olmalarını, hangi görüşten, gelir grubundan, kökenden olursa olsun kapılarına gelen her bir vatandaşa, Türkiye’nin gücünü, büyüklüğünü ve kerim devlet vasfını hissettirmelerini isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Son haftalarda kimi Avrupa devletlerinde artık tahammül edilemez boyutlara varan İslam düşmanlığıyla mücadele için de daha fazla çaba harcamamız gerekiyor. Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırıları engellemek, bu nefret suçlarının faillerinin hak ettiği cezayı almasını sağlamak Türk ve Müslüman olarak hepimizin asli görevidir. Nitekim günden güne pervasızlaşan bu barbarlık karşısında, en güçlü ve etkili tepkiyi veren ülkelerden biri olduk. İslam düşmanlığıyla mücadelemizi, dost ve kardeş ülkelerin yanı sıra kutsallara yapılan saygısızlığı kabullenmeyen diğer inanç mensuplarıyla işbirliği içinde yürütüyoruz. Ayrıca üyesi olduğumuz tüm uluslararası kuruluşları, bu konuda harekete geçirmek için gayret gösteriyoruz. İnşallah bu girişimlerimiz neticesinde, makul çoğunluğun iradesi, insanlık düşmanı bir avuç sapkın güruhun provokasyonlarına galip gelecektir. Türkiye, bu mücadelenin sancaktarlığını yapma sorumluluğunu, asırlardır olduğu gibi bugün de hakkıyla ifa edecektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçilerden temsil görevlerini en güzel şekilde yerine getirirken, devletin gücü ve milletin dualarının daima yanlarında olduğunu ve olacağını bilmelerini isteyerek, “Yine sizlerden, dünya beşten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkün diyerek ilan ettiğimiz Türkiye Yüzyılı vizyonumuza samimiyetle sahip çıkmanızı bekliyorum” dedi.
14’üncü Büyükelçiler Konferansı’nın hayırlara vesile olması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçilere görevlerinde başarılar diledi.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, e-ticaret platformlarında satılan ürünlerin güvenliğini doğrudan hedef alan, yapay zeka temelli “proaktif denetim” yaklaşımını hayata geçireceklerini belirterek, “Vatandaşlarımızın sanal ortamda da fiziki mağaza kadar güvenle alışveriş yapabilmesini sağlıyoruz. Bu yeni dönem, ürün güvenliğinde dijital çağa uygun bir denetim kültürünün de başlangıcı olacak.” dedi.
Bakan Bolat, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun katılımıyla Ticaret Bakanlığı’nda düzenlenen Ürün Güvenliği Haftası Açılış Konferansı’nda konuştu.
Ticaret Bakanı Bolat, ürün güvenliğinin, yalnızca teknik ve idari bir konu değil, güçlü, kapsayıcı ve güncel mevzuatın günlük hayata yön verdiği bir alan olduğunu söyledi.
Bu alanda sadece kamu kurumlarının değil, özel sektörün ve tüketicilerin de etkin rolünün bulunduğuna dikkati çeken Bolat, güvenli ve mevzuata uygun üretim yapan firmaların emeğinin karşılığını alabildiği, kuralları ihlal edenlere ise gerekli müdahalenin uygulandığı ve tüketicilerin gönül rahatlığıyla alışveriş yapabildikleri yapıyı oluşturmanın temel sorumlulukları olduğunu anlattı.
Bakan Bolat, Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi’nin (TAREKS) devreye alındığı 2011’den bu yana ithalatta toplam 49 milyar sanayi ürününün denetlendiğini, uygunsuz bulunan 424 milyon ürünün ülkeye girişinin engellendiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Bugüne kadar tarım ürünlerinde 31 milyar ürün ticari kalite standartlarına uygunluk açısından denetlenmiş ve yapılan denetimler dış pazarlarda Türk malı imajının korunması hedefimize doğrudan katkı sağlamıştır. Bu denetimlere ek olarak, iç piyasada yerli ve ithal tüm ürünlere yönelik 2009’dan bu yana yapılan denetimlerde 708 milyon adet uygunsuz ürün bulunmuştur. Yapay zeka destekli yeni sistemlerimizle, hem denetim kapasitemizi artırıyor hem de kaynaklarımızı daha verimli kullanarak daha hızlı, hedefe odaklı ve önleyici denetimler gerçekleştiriyoruz.”
“TAREKS’i baştan sona yeniliyoruz”
Ürün Güvenliği Haftası’nın bu yılki konusunu “e-Ticaret Ürün Güvenliği” olarak belirlediklerini dile getiren Bolat, vatandaşların güvenle alışveriş yapabilmeleri için sadece mevzuatla değil, altyapı ve denetim sistemleriyle de kendilerini sürekli yenilediklerini söyledi.
Ticaret Bakanı Bolat, ürün güvenliğini doğrudan güçlendirecek bazı yeniliklere dair de şu bilgileri verdi:
“Ürün güvenliği denetimlerinin dijital kalbi konumundaki TAREKS’i baştan sona yeniliyoruz. Sistem kurulduğu günden bu yana sayısız başarıya imza attı. Ancak zamanla sistemin yenilenmesi zorunlu hale geldi. Yapay zekanın üretim süreçlerine dahil olduğu bu yeni dönemde, ithalat denetimleri sistemimizde, uygunsuz ürünlerin piyasaya arzını engelleme misyonumuzu dijital dönüşüm hedefleriyle harmanlayarak yapay zeka destekli yeni bir yapı tasarladık. Yeni sistemimizde, yapay zeka tabanlı, skor bazlı bir risk analizi modeline geçtik.”
Yeni yapıyla riskli ürün getiren firmalar üzerinde daha çok yoğunlaşılmasını, bu sayede güvenli ve yasalara uygun ürün ithal eden firmaların haksız rekabetten daha iyi korunmalarını sağlayacaklarını dile getiren Bolat, hedef odaklı denetim gerçekleştirip denetimlerde daha yüksek oranda uygunsuzluk tespit etmeyi ve böylece denetim kaynaklarını daha etkin kullanmayı amaçladıklarını ifade etti.
Ticaret Bakanı Bolat, yeni TAREKS’in sadece daha akıllı değil, aynı zamanda daha kolaylaştırıcı olduğuna dikkati çekerek, eskiden noter kanalları ve fiziksel belgeler üzerinden yürütülen firmaların TAREKS üzerinden yetkilendirme sürecinin, MERSİS, ESBİS ve KPS entegrasyonları sayesinde dijitalleştiğine işaret etti.
Bir diğer yeniliğin ise yeniden yapılandırılarak ihracatçıların kullanımına sunulan “Ticarette Teknik Engeller Platformu” olduğunu bildiren Bolat, yeni platformla artık ihracatçıların, tüm ülkelerde mevcut olan teknik engellere ve o ülke pazarlarına girişte talep edilen belge ve bilgilere tek elden ulaşabileceklerini anlattı.
Bakan Bolat, söz konusu platform sayesinde, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) üyesi ülkelerin ürünlere ilişkin mevzuatlarında yapmayı öngördükleri değişiklik ve düzenlemeleri, henüz planlama aşamasında iken ihracatçılarla paylaşabileceklerini belirterek, bu sayede, ihracatçıların sahada daha fazla yer alabileceklerini ve hedef pazarların tüm süreçlerine daha güçlü etki edebileceklerini bildirdi.
“Yapay zeka temelli proaktif denetim yaklaşımını hayata geçiriyoruz”
Öte yandan, e-ticarette de yeni bir denetim dönemini başlatacaklarını kaydeden Bolat, “e-Ticaret platformlarında satılan ürünlerin güvenliğini doğrudan hedef alan, yapay zeka temelli ‘proaktif denetim’ yaklaşımını hayata geçiriyoruz. Vatandaşlarımızın sanal ortamda da fiziki mağaza kadar güvenle alışveriş yapabilmesini sağlıyoruz. Bu yeni dönem, ürün güvenliğinde dijital çağa uygun bir denetim kültürünün de başlangıcı olacak. Adil rekabetin teminatı etkin denetimdir.” diye konuştu.
Her gün binlerce ürünün, fiziksel mağazalar yerine çevrim içi platformlar üzerinden evlere ulaştırıldığını dile getiren Bolat, bu doğrultuda, e-ticarette ürün güvenliğini temin etmek amacıyla, kapsamlı ve güçlü mevzuat altyapısı oluşturduklarının altını çizdi.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, yeni mevzuatla, vatandaşların çevrim içi alışverişlerini güven içinde yapabilmeleri için satış ilanlarında açıklık ve sorumluluğun esas alındığına dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:
“Düzenlemeyle, yurt dışı kaynaklı internet sitelerinden doğrudan ülkemize satışa sunulan ürünler için Türkiye’de yerleşik bir iktisadi işletmeci bulunması zorunlu hale getirildi. e-Ticaret platformlarının ‘ürün güvenliği temas noktası’ belirlemesi zorunlu tutulmuştur. Bakanlık olarak bu mevzuatın etkin şekilde hayata geçirilmesini sağlamak için Avrupa Birliği (AB) destekli bir proje başlattık. Projeyle internet üzerinden satılan güvensiz ve mevzuata aykırı ürünleri tespit edebilmek için yapay zeka destekli bir tarama yazılımı geliştirdik, sistemle platformlardaki riskli içeriklere hızlı ve proaktif müdahale imkanı oluşturmayı hedefliyoruz.”
“Ekonomik ve ticari ilişkilerimizi güçlendirmemize yardımcı olacak”
AB Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Jurgis Vilcinskas da son zamanlarda yapay zeka ve dijital çözümlerin oldukça önemli hale gelmeye başladığını belirterek, hem AB’de hem de Türkiye’de e-ticaret hacminin kayda değer artışlar yaşadığını ifade etti.
Bu artışın tüketici güvenliği ve siber güvenlik gibi hususları gündeme getirdiğini bildiren Vilcinskas, “Gelecekte artan rekabet gücü, dijital çözümlerin benimsenmesi, araştırma, inovasyon ve güvenli ürünler alanında AB’nin desteğine güvenebilirsiniz. Bu haftanın ve projenin, harika işbirliğini geliştirmemize, ekonomik ve ticari ilişkilerimizi güçlendirmemize yardımcı olacağını umuyorum.”dedi.
Ticaret Bakanlığı Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürü Hakkı Karabörklü de uluslararası ticaretin hem anahtarının, hem de kilidinin ürün güvenliği olduğuna dikkati çekerek, ürün güvenliğinin can, mal ve çevrenin korunması, verimliliğin sağlanması ile haksız rekabetin önlenmesi gibi fonksiyonlarıyla sürdürülebilir kalkınma bakımından büyük önem oluşturduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cezayir Büyükelçisi Boumediene Guennad’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. Kabulde Büyükelçi Guennad, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan Büyükelçisi İlkhom Khaydarov’u Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. Kabulde Büyükelçi Khaydarov, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sundu.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.