Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Gençlik Vakfı Teşkilat Buluşması’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı’nın mimarı olacağına inandığımız siz genç kardeşlerimiz için tüm imkânlarımızı seferber etmiş durumdayız. Okuyan, araştıran, sorgulayan; bilime, sanata, spora, kültüre meraklı; millî ve manevi değerlere sahip gençlerimizin hayallerini gerçekleştirmelerinin önünde hiçbir engel bırakmıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Teşkilat Buluşması’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, TÜGVA gençliğini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, milletin evinde, gazi mekânda ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirtti.
Gençlere bakınca kendi gençliğini görmenin heyecanını yaşadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aranızda kendimi daha genç hissediyor, şu sevdanızla, bizlere bu duyguları yaşattığınız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Rabbim birliğinizi, beraberliğinizi, kelimelere sığmayan şu aşkımızı daim eylesin diyorum. Bu vesileyle kuruluşundan bugüne kadar TÜGVA’nın faaliyetlerinde emeği geçen herkese, tüm genç kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜGVA’nın 81 il ve 571 ilçedeki temsilcilikleriyle, 340 bini aşan üye sayısıyla, yurtları, kıraathaneleri ve gençlik merkezleriyle ülkenin gurur abidesi kuruluşlarından olduğunu söyledi.
İster ortaokul, lise, üniversite, ister iş hayatına atılmış olsun, hiçbir ayrım yapmadan tüm gençlere yönelik faaliyetler yürüten TÜGVA ile iftihar ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “TÜGVA’nın eğitim öğretim çalışmaları yanında kamplarıyla, kültür sanat ve spor faaliyetleriyle gençlerimizin hayatına dokunan hizmetlerini takdirle karşılıyorum. TÜGVA’nın en önemli başarılarından biri de yurt dışındaki çalışmalarıdır. Bir dönem sadece ülkemizin sınırları içinde faaliyet yürüten gönüllü kuruluşlarımız, artık hudutlarımızın çok ötesinde varlık gösteriyor. Afrika’dan Asya’ya, Amerika’dan Avrupa’ya ve Balkanlar’a kadar dünyanın dört bir ucunda Türk sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına, projelerine rastlıyoruz. Türkiye’nin sesini, nefesini ve yardım elini dünyanın en ücra köşelerine ulaştıran sivil toplum kuruluşlarımızı tebrik ediyorum. Yurt dışı seyahatlerimizde zaman zaman TÜGVA’lı gençlerle de buluşma, kucaklaşma, hasbihâl etme imkânı buluyoruz. Yurt içinde veya yurt dışında sizlerle bir araya her gelişimizde emin olun ülkemizin aydınlık geleceğine dair umutlarımız daha da büyüyor, Türkiye Yüzyılı’nın inşası için verdiğimiz mücadele daha da güçleniyor, daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna dair inancımız daha da artıyor. Sizlerin ufku ve hayallerinin büyüklüğü karşısında bizim de vizyonumuz genişliyor.”
Gençlerin sadakati ve samimiyetlerini gördükçe kendilerini toparladıklarını, yüklerinin ağırlığının şuuruna vardıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Gençler, sizi bizim iftihar kaynağımız, birilerinin de korkulu rüyası hâline getiren işte bu özelliklerinizdir. Gençler şunu unutmayın. Dağdaki teröristlere ‘Yere izmarit atmıyorlar’ diyerek çiçek çocuk muamelesi yapan paçavraların sürekli sizi hedef almasının, sürekli size iftira atmasının, sizi lekelemeye çalışmasının sebebi de budur. Varsın onlar, sizin çalışmalarınızdan rahatsızlık duysun. Biz hayırlı hizmetlerinizde sizlere destek olmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim alanında çok önemli bir boşluğu dolduran vakfın varoluş gayesine uygun şekilde iyiyi, güzeli, hakkı, adaleti esas alan çalışmalarıyla, mücadelelerine omuz vermeyi sürdüreceğine inandığını belirtti.
“ÖNÜMÜZDEKİ BEŞ SENEYİ USTALIK DÖNEMİMİZ OLARAK GÖRÜYORUZ”
TÜGVA’lı gençlerle geçen senenin ekim ayında 5. Olağan Genel Kurulu ve 6. Gençlik Buluşması’nda birlikte olduklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 81 ilinden 25 bini aşkın gencin bir araya geldiği, “gençlik burada” sloganları eşliğinde birlik ve beraberliklerinin güçlendiği etkinlikteki kardeşlik ruhunu hâlen hatırladıklarını vurguladı.
O buluşmadaki sözleri ve ahitlerine uygun şekilde ülkedeki seçim sürecini başarıyla tamamladıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimlerinden birisi olarak kayda geçen 14 ve 28 Mayıs seçimlerini tam bir demokrasi şöleni içinde yüzde 90’ları bulan rekor katılım oranlarıyla gerçekten istisnai bir atmosferde icra ettik. Meclis’te Cumhuriyet İttifakı’nın, Cumhurbaşkanlığında da şahsımızın zaferle çıktığı seçimler, siyaset tarihimize bir dönüm noktası olarak yazıldı. Pek çok çirkinlikle karşılaştık. Sayısız iftiraya ve ithama maruz kaldık. Daha önce siyasette hiç görmediğimiz kirli pazarlıklara şahit olduk. Ne dediler? Altılı masa dediler. Ne dediler? Gerekirse 16’lı masa dediler. Ne dediler? Gerekirse 1600’lü masa dediler. Ne oldu? Ne altılı, ne 16’lı masa ne de 1600’lü masa tuttu.
Gençler şunu unutmayın. Bakın şu anda parlamentoda bu masadan bir kişi var mı? Nerede bunlar? Yok oldular. Ama kim var? Millet var millet. Terör örgütlerinin siyasete alenen müdahale ettiği sahnelerle karşılaştık. Ülkemizdeki sığınmacıların hedef gösterildiği provokasyonları gördük ama tüm bunlara rağmen her iki seçimde de aziz milletimizin teveccühüne mazhar olmayı başardık. Sizlerin şahsında bizlere destek veren tüm gençlerimize teşekkür ediyorum. Siz bize sandıkta sahip çıktınız. Biz de sizin için çalışmaya, sizlere hizmet etmeye devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelecek 5 seneyi, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığındaki ustalık dönemi olarak gördüklerini ve bu dönemdeki hedeflerinin Türkiye Yüzyılı’nın inşası olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 21 yılda bunun alt yapısını kurduklarını, ulaşımdan savunmaya, üretimden sağlığa, eğitimden gençliğe her alanda Türkiye’nin eksikliklerini büyük ölçüde tamamladıklarını aktardı.
Şimdi bunu Türkiye Yüzyılı şiarıyla yeni bir safhaya taşıdıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçimlerden sonra kabinemizi bu vizyona göre oluşturduk. Bakan yardımcılarımızı ve bürokratlarımızı buna göre tayin ettik. Milletvekillerimizi ve parti yönetimimizi buna göre belirledik. Hamlelerimizi bu vizyona ulaşma hedefiyle planladık. Ne yapıyorsak Türkiye Yüzyılı’nın hayata geçirilmesi için yapıyor, tüm adımlarımızı buna göre yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
“HAYATIN HER ALANINDA GENÇLERİMİZE DESTEK OLMANIN MÜCADELESİNİ VERİYORUZ”
“Gençler milletin ümididir” derken hamaset yapmadıklarını, hakikati dile getirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençler geleceğimizin teminatıdır” diyorsak, Türkiye’nin teminatı sizler olduğu için bunu söylüyoruz. “En büyük zenginliğimiz gençlerdir” derken, popülist beklentilerle değil tüm kalbimizle inandığımız için bunu dillendiriyoruz. Sizlere baktığımızda sizlerin pırıl pırıl parıldayan şu gözlerinizde neyi görüyorsak dilimizle de onu ifade ediyoruz” değerlendirmesini yaptı.
Ne 40 yılı aşan siyasi hayatı ne de 21 yıllık iktidarları döneminde kibirle, tekebbürle yaklaşmadıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gençlerimize birilerinin dediği gibi ‘Tıpış tıpış gidip şunu yapacaksınız, böyle davranacaksınız’ asla demedik. İçinde debelendiği dipsiz karanlığa gençleri de çekmeye çalışan kifayetsiz muhterisler gibi olmadık. Seçim döneminde gençlerin ‘demokrat dedesi’ namıyla ortalıkta dolaşanların, iş gençlere güvenip görev vermeye gelince nasıl sırra kadem bastıklarının hepimiz şahidiyiz. Gençlerin sırtından geçinen bu tufeylilerin ne ülke gibi ne millet gibi ne de gençlerimizin meseleleri gibi bir gündemlerinin olmadığı aşikârdır. Bunların tek derdi, gayri ahlaki yollarla getirildikleri koltuklarını korumaktır. İşte gördünüz, otobüsün üzerinden koltuk atıyor, öbürü bakıyorsun koltuğu bırakmamak için yapmadık iş bırakmıyor. Bizim böyle bir derdimiz elhamdülillah yok. Biz hayatın her alanında gençlerimize alan açmanın, destek olmanın, onların dinamizmini, heyecanını, şevkini ülkenin ve milletin hayrına yönlendirmenin mücadelesini verdik, veriyoruz.”
“AİLE VE GENÇLİK BANKASI’NA DAİR KANUN TEKLİFİNİ YAKINDA MECLİSE SUNACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, derslik sayısını 343 binden 620 bine, üniversite sayısını 76’dan 208’e, yükseköğrenim yurt yatak kapasitesini 182 binden 950 bine, gençlik merkezi sayısını 9’dan 469’a, toplam spor tesisi sayısını bin 575’ten 4 bin 350’ye, araştırma ve geliştirme merkezi sayısını sıfırdan bin 298’e ve tasarım merkezi sayısını sıfırdan 326’ya, teknopark sayısını 2’den 100’e çıkartarak, daima gençlerin yanında olduklarını bildirdi.
TÜBİTAK burs programlarıyla 2023 yılında 26 bin 632 lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencisine 730 milyon lira destek aktardıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, STAR programıyla bugüne kadar 6 bin 60 öğrencinin 3 bin 200’ün üzerinde projede görev aldığı bilgisini verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bireysel Genç Girişimci Desteği ile toplam 2 bin 140 şirket kurulduğunu aktararak, örgün eğitimdeki üniversiteli gençlere vadedilen cep telefonu ve bilgisayar desteğiyle ücretsiz 10 GB’lik internet sözünü tuttuklarını söyledi. Bir diğer seçim vaatleri olan Aile ve Gençlik Bankası’nın kuruluşuna dair kanun teklifini de Cumhur İttifakı olarak yakında Meclise sunacaklarını ifade etti.
Deprem bölgesini, pilot bölge olarak belirledikleri bu banka ile depremzede gençlerin yuva kurmalarına yardımcı olacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Türkiye Yüzyılı’nın mimarı olacağına inandığımız siz genç kardeşlerimiz için tüm imkânlarımızı seferber etmiş durumdayız. Okuyan, araştıran, sorgulayan; bilime, sanata, spora, kültüre meraklı; millî ve manevi değerlere sahip gençlerimizin hayallerini gerçekleştirmelerinin önünde hiçbir engel bırakmıyoruz.
“2032 AVRUPA FUTBOL ŞAMPİYONASI’NI İTALYA İLE BERABER DÜZENLEYECEĞİZ”
Önceki hafta en sonuncusunu İzmir’de düzenlediğimiz TEKNOFEST’te ülkemiz gençliğinin nasıl büyük hedefleri olduğunu bir kez daha gördük. Hamdolsun, bir milyon 200 bine yakın genç, gelip gezdiler, ziyaret ettiler. Cumhuriyetimizin 100. yılına selam mahiyetinde İstanbul, Ankara ve İzmir’de tertiplenen festivali çoğu genç, toplam 4,6 milyon insanımız ziyaret etti. İmkân verildiğinde, bu ülkenin gençlerinin neleri başarabileceğine orada bir kez daha hep beraber şahitlik ettik.”
Bu alanda yeni bir adım daha attıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası Uzay Kongresi’nin 77’ncisine inşallah 2026’da Antalya’da ev sahipliği yapacağız. Cumhuriyet tarihî boyunca ülkemizde düzenlenecek en büyük bilimsel etkinlik olacak kongrenin sizlere yeni ufuklar açacağına inanıyorum. Spor alanında 2032 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı Türkiye-İtalya olarak inşallah beraber düzenleyeceğiz. Her iki uluslararası etkinliğin de siz gençlere hayırlı olmasını diliyorum.”
“NEREDE BİR ZULÜM VARSA DURDURMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgenin son dönemlerde oldukça sancılı ve sıkıntılı günlerden geçtiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşında bugün itibarıyla 595. günün geride bırakıldığını belirterek, şunları kaydetti: “Neredeyse 600 gündür iki komşumuz arasında çatışmalar sürüyor. Suriye’deki kardeşlerimiz 12 yıldır barışa, huzura ve sükûnete hasret bir şekilde, bir kısmı içeride, bir kısmı başka ülkelerde ama gerçekten zor şartlar altında hayata tutunmaya çalışıyor. Bir tarafta bölücü terör örgütünün saldırıları, diğer tarafta rejimin aralıksız bombardımanıyla milyonlarca mazlum hayatta kalma mücadelesi veriyor. Diğer komşumuz Irak, Amerikan işgalinden beri etnik köken ve mezhep temelli gerilimlerden kendini kurtaramadı. Yemen’den Libya’ya birçok kardeş coğrafyada maalesef istikrarsızlık, çatışma ve gerilim hâkim. Türkiye olarak tamamıyla tarihî, beşeri, coğrafi ve dini bağlarımızın olduğu bu topraklardaki hadiselerden bizler de doğrudan etkileniyoruz. Nerede bir zulüm varsa durdurmaya, nerede bir kanayan yara varsa merhem olmaya çalışıyoruz.”
Mehmet Akif Ersoy’un “Zulmü alkışlayamam” şiirinden dizeler okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de gönül coğrafyamızın tamamındaki olaylara ve gelişmelere bu zaviyeden bakıyoruz. Kim olursa olsun mazluma sahip çıkmayı, düşenin elinden tutup kaldırmayı, kanın gözyaşının ve katliamların önüne geçmeyi, doğru bildiklerimizi cesaretle haykırmayı, kimden gelirse gelsin, baskıya, tehdide boyun eğmemeyi, yani diklenmeden dik durmayı, mazlumlara, mağdurlara ve tüm insanlığa karşı öncelikli vazifemiz olarak görüyoruz. Sevgili genç kardeşlerim, asırlardır adalet ve hakkaniyetten sapmamış bir millet olarak, İsrail-Filistin geriliminde de tavrımız bu yöndedir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin üç gündür gerek bölge gerek dünya liderleriyle görüşmeler gerçekleştirdiğini hatırlatarak, “Şu an itibarıyla Gazze’de su yok, ekmek yok, gıda yok. Bütün bunlar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne ters. Nerede Batı? Herhangi bir bu noktada aldıkları tedbir var mı? O da yok” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika’nın bölgeye uçak gemisi göndermesine ilişkin, “İkinci uçak gemisi de gelecek. Bay Amerika, yahu Amerika nere, Akdeniz, İsrail, Filistin nere? Ne işin var senin orada? Şimdi Amerika gibi bir ülkeye barışı tesis mi yakışır? Yoksa oraya benzinle, körükle gitmek mi yakışır? Amerika’dan beklenen nedir, bu. Ama düşünün Türkiye’ye ait Suriye’de bir SİHA’yı terörle mücadele ederken düşürecek kadar ferasetini kaybeden bir anlayış var. Biz seninle NATO’da beraber değil miyiz? NATO’da beraber olduğun Türkiye’nin SİHA’sını terörle mücadele eden bu ülkenin SİHA’sını nasıl düşürürsün? ‘Görmedim, bilmedim, farkında değilim’ Bunu nasıl söylersin?” diye konuştu.
“DEVLETLER İLE ÖRGÜTLERİ AYIRAN EN TEMEL ÖZELLİK ULUSLARARASI HUKUKA OLAN BAĞLILIKTIR”
Bölgede krizin ilk patlak verdiğinde tüm tarafları itidalle hareket etmeye çağırdıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “Telefon diplomasisiyle, çatışmalara diyalog yoluyla çözüm bulmaya gayret ettik. Bugüne kadar devlet ve hükûmet başkanı seviyesinde 13 liderle telefon görüşmem oldu. Dışişleri Bakanımız bir taraftan MİT Başkanımız bir taraftan muhataplarıyla irtibata geçerek görüşmeler devam ediyor. Neler yapabiliriz? Bunun üzerinde duruyoruz. Düşünün, Mısır’ın Refah Kapısı’nı bombaladılar. Buradan insani yardım gönderme noktasında adım atalım, bunun çalışmasını yapalım dedik. Ama orayı da bombaladılar. Sayın Sisi’yle de bu konuyu görüştük. Bugün aynı şekilde Muhammed Bin Zayed ile görüştük. Katar Emiri’yle görüştük. ‘Birlikte beraber neler yapabiliriz?’ Bunları konuştuk. Atacağımız adımlar var. Bu insanlar susuz. Bu insanlar gıdasız. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde bunlara yönelik atılması gereken adımları gerektiren görevler var. Ama asla bunların böyle bir derdi yok. Onların yok ama bizim var.”
İsrail-Filistin çatışmasında sivillere yönelik hiçbir eylemi tasvip etmediklerini açık ve net bir şekilde ifade ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Hamaset peşine düşmeden tüm bölgemize sıçrama riski olan bu ateşi bir an önce söndürmenin derdinde olduk. Bugün de aynı yerde duruyoruz. Orantısız şiddetin, daha fazla şiddete, daha fazla acıya, daha fazla yıkıma, daha fazla istikrarsızlığa sebep olacağını söylüyoruz. Gazze’de yaşananlar tam olarak budur. Gazzeli kardeşlerime yönelik katliam derecesine varan saldırıların hiçbir izahı olamaz. Toplam 360 kilometrekarelik dar bir alanda yaşayan iki milyon Gazzelinin elektriğini, suyunu, akaryakıtını, gıdasını kesmek ne insanidir, ne vicdanidir, ne de bunun savaş hukukunda yeri vardır? Sene 1947 ve sene 2023, sürekli olarak İsrail buraları işgal ederek ne yaptı? Şu anda işte ufacık bir yere Filistin’i mahkûm etti. Olması gereken ne? 1967 sınırları içerisine Filistin’i kavuşturmaktır. Sonucu ne kadar can yakıcı olursa olsun hiçbir eylem böyle bir zulmü haklı kılmaz. Devletler ile örgütleri ayıran en temel özellik uluslararası hukuka ve insani değerlere olan bağlılıktır. Örgütlerden farklı olarak devletler, savaş hukukuyla insan haklarına riayet etmekle mükelleftir. Bu çizginin giderek kaybolduğunu görüyoruz.”
“BARIŞA HİZMET ETMEYEN HER ADIM SAVAŞA DESTEK VERMEK DEMEKTİR”
“İçinde binlerce askerin, uçağın, silahın olduğu uçak gemisini göndererek ne yapmak istiyorsun?” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Filistin halkına yönelik insani yardımları durdurarak ne yapmak istiyorsun? Gazze’de yaşanan insani trajediye kör ve sağır kesilerek barışa hizmet edilmeyeceği açıktır. Barışa hizmet etmeyen her adım savaşa destek vermek demektir. Biz bu çatışmaların, bu saldırıların daha fazla büyümesini ve Allah korusun bölgemize yayılmasını istemiyoruz. Bölgede söz ve etki sahibi tüm aktörleri körü körüne birilerini desteklemek yerine gerilimi düşürmek için çaba harcamaya çağırıyoruz. Türkiye olarak Gazzeli kardeşlerimize, insani yardım malzemesi ulaştırmak için de çabalarımızı yoğunlaştırdık. Duygularımızın politikalarımıza tesir etmesine fırsat vermeden inşallah bu krizi hassasiyetle, devletimizin binlerce yıllık tecrübesine yakışır basiret ve soğukkanlılıkla yöneteceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.”
Gençlere Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne teşrifleri için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, en büyük zenginliğin, istiklalin, istikbalin, ülkenin, devletin, milletin teminatının onlar olduğunu söyledi.
Demokrasinin güvencesi ve gücünün gençler olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her biriniz tek başına bir Türkiye’siniz. İnşallah Türkiye Yüzyılı’nı sizler inşa edeceksiniz. Bu ufku, bu idraki, bu özgüveni sizlerde görüyorum. Her birinizle ayrı ayrı gurur duyduğumu bir kez daha ifade ediyorum. Unutmayın, altı ay kaldı. Altı ay sonra mahalli seçimler var ve İstanbul, Ankara başta olmak üzere bütün buraları yeniden geri alarak bu millete yerel yönetimlerde hizmet nedir, bunu göstermemiz lazım” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının ardından TÜGVA gönüllüsü gençlere plaketlerini verdi.
TÜGVA Başkanı İbrahim Beşinci de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, gençliği ile spor ve siyaset hayatından fotoğraf kesitlerinin yer aldığı bir tabloyu hediye etti.
Bangladeş Halk Cumhuriyeti’nden Bağımsızlık Günü ve Bangalore yılı resepsiyonu.
Bangladeş Halk Cumhuriyeti’nin Bağımsızlık ve Milli Gününün 54’inci, Bangladeş ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 51’inci yıldönümü ile 1432 Bengal Yeni Yılı Ankara’da kutlandı.
Bangladeş’in Ankara Büyükelçiliği’nce, Milli Gün dolayısıyla Ankara Divan otelde bir resepsiyon düzenlendi.
Bangladeş’in Ankara Büyükelçisi Amanul Haq ile Eşi Hanımefenfi Runa Mahzabeen AHMED, Divan oteldeki resepsiyona ev sahipliği yaptı.
Bangladeş Milli Günü resepsiyonunda Türkiye’yi Sağlık Bakanı Kemal MEMİŞOĞLU temsil etti.
Bangladeş Milli Gün resepsiyonunda, Büyükelçiler, Askeri Ataşeler, Büyükelçilik görevlileri ve seçkin bir davetli topluluğu da hazır bulundu.
Eski Başbakan yardımcısı ve TBMM Başkanı Bülent ARINÇ da resepsiyona katıldı.
Bangladeş Milli Gün resepsiyonu iki ülkenin Milli marşlarının seslendirilmesiyle başladı.
Milli marşların seslendirilmesinin hemen ardından kürsüye ilk olarak Bangladeş’in Ankara Büyükelçisi Ekselansları Amanul Haq geldi.
Bangladeş’in Ankara Büyükelçisi Ekselansları Amanul Haq konuşmasında, şunları kaydetti:
Bayanlar ve Baylar, iyi akşamlar ve hepinize çok sıcak bir hoşgeldiniz.
Burada bulunmaktan büyük bir gurur ve derin bir sevinç duyuyorum. Bağımsızlığın 54. yıldönümü ve ulusal gün. Aslında 26 Mart’tayız ama o Ramazan ayına rast geliyordu. Bu yüzden bugün kutluyoruz, 1971’de bu günde büyük ulusumuz özgürlüğe doğru ilk adımını attı.
Uzun ve sert bir bağımsızlık mücadelesinin başlangıcını işaret eden bir andı. Halkımızın gücü, cesareti ve kendi kaderlerini tayin etmeleri için durmaksızın mücadelenin sembolüdür, Bu ay, ulus Bengali Yeni Yıl’ının başlangıcını kutladı. Bugün, sizinle birlikte Bengal’de Yeni Yıl’ı da kutluyoruz.
Ulusal bir tarihimiz yok, bu fırsatı değerlendirerek içten dileklerimi iletmek istiyorum. Selamlar ve barış, refah ve mutluluk için en iyi dileklerimle, Yeni Yılın başlangıcında, Bengal Yeni Yılı’nın Bangladeş’teki en renkli yıl olduğunu belirtmeliyim.
Bu fırsatta, sarsılmaz destekleri için Türkiye hükümetine ve halkına içten teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
Dostluk ve misafirperverlik, Türk halkının Bangladeş ile dayanışması, özellikle zor zamanlarda. Gerçekten paha biçilemezdi. Ayrıca bugün burada bulunan tüm konuklarımıza varlığınızla bizi onurlandırdığınız için derin takdirlerimi sunmak istiyorum, bu kutlamaya katılımınız uluslarımız arasındaki boyutu güçlendiriyor.
Sonuç olarak, hepinizi bana katılmaya davet ediyorum. Bangladeş’in refahı ve ilerlemesi, çiffçiler arasındaki sevgi dolu dostluğa ve barış, adalet ve işbirliğinin paylaşılan değerlerine. Teşekkür ediyorum. Supernova’nın uzun sıcak aile günleri ve ebedi bir dostluğumla birlikte olması gerekir.
Çok teşekkür ederim.
Bangladeş Büyükelçisi Amanul Haq’ın konuşmasının hemen akabinde kürsüye Sağlık Bakanı Kemal MEMİŞOĞLU geldi.
Bangladeş’in Ankara Divan Oteldeki resepsiyonununda Türkiye’yi temsil eden Sağlık Bakanı Bakanı Kemal MEMİŞOĞLU da konuşmasında şunları söyledi: “Değerli dostlar, ülkelerimiz arasındaki sağlık alanında var olan ilişkilerin geliştirilmesi ve derinleşmesinin önem arz ettiğine inanıyorum. Sağlık alanındaki ilişkilerimiz daha geniş ve işbirliği potansiyeline sahiptir. Bu anlamda 2010 yılında imzalanan iş birliği anlaşması önem arz etmektedir.
Bakanlığımız, insani yardım çalışmalarına aktif katkı sunmaktadır. Türk sahra hastanesi hastalara sağlık hizmeti sunmaktadır. Bu büyük insani kültür paylaşımında, ülkelerimiz arasındaki dayanışmanın somut örneğini teşkil etmektedir.
Sözlerimi sonlandırırken, BANGAL yılı ve bağımsızlık günü vesilesiyle en içten dileklerimi sunuyor, Bangladeş’in, barış, refah ve huzuruna verdiğimiz katkı her zaman önceliğimiz olmaya devam edecektir. Bangladeş milli gününü kutluyor, hepinize teşekkür ediyorum.”
Konuşmalardan sonra resepsiyon için özel olarak hazırlanmış pastanın kesimi yapıldı.
Pasta kesiminin ardından davetlilere Bangladeş ve Türk mutfağından özenle hazırlanmış yemekler ikram edildi.
Resepsiyon, davetlilerin Büyükelçi Amanul HAQ ve Askeri Ataşe Iftequr RAHMAN ile hatıra fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Konuşmalar ve pasta kesiminden sonra Bangladeş Milli Günü resepsiyonu folklor ve müzik ekibinin gösterisiyle devam etti.
Bangladeş Milli Günü dolayısıyla Ankara’da verilen resepsiyondaki konuşmaların ve dans ve müzik gösterisİnin akabinde davetlilere Türk ve Bangladeş mutfağından lezzetli yemeklerin ikramı yapıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A Hizmete Alma Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranıyla 84 yerli ekipman kullanarak geliştirdiğimiz TÜRKSAT 6A ile birlikte Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜRKSAT Gölbaşı Yerleşkesi’nde düzenlenen TÜRKSAT 6A Hizmete Alma Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A’nın, 9 Temmuz 2024’te uzaya fırlatıldığını, ilk test yayınının ise 17 Şubat’ta yapıldığını belirtti.
Tüm süreçlerin sorunsuz ve sıkıntısız bir şekilde tamamlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A’nın ülke ve millet için hayırlı olmasını diledi.
Tasarımından üretimine, nakliyesinden uzaya fırlatılmasına, yörüngeye oturtulmasından test aşamasına kadar projenin başarıyla ilerletilmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, projeye destek olan ve uzay sanayisine gönül vermiş tüm personeli tebrik etti.
En az 15 yıl hizmet verecek TÜRKSAT 6A ile birlikte TÜRKSAT’ın işlettiği haberleşme uydularının sayısının altıya, uzaydaki uyduların toplam mevcudunun da 10’a yükseldiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yer sabit özelliği taşıyan yeni haberleşme uydusunun televizyon yayıncılığı başta olmak üzere acil durum haberleşmesi hizmetlerini de geniş bir kapsama alanında sunacağını söyledi.
Kesintisiz televizyon yayıncılığı açısından kritik önem taşıyan TÜRKSAT 6A ile televizyon yayını yapılan uyduların artık yedeklenebileceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzay iletişim ve haberleşme sektörleri için atılmış çok büyük bir adım olan TÜRKSAT 6A uydusunun ülke ve millet için hayır getirmesini temenni etti.
Özellikle haberleşme uyduları gibi teknolojilerin dışa bağımlı olmadan üretilmesinin millî güvenlik açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranıyla 84 yerli ekipman kullanarak geliştirdiğimiz TÜRKSAT 6A ile birlikte Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi. Yeni haberleşme uydumuz, yerli ve millî teknoloji üretme hedefimiz doğrultusunda 20 yıla yayılan titiz, yoğun ve meşakkatli bir çalışmanın ürünüdür.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu noktaya gelmenin kolay olmadığını belirterek, hayata geçirilen teknoloji transfer programıyla 3A, 4A ve 4B uydularının üretiminde TÜRKSAT mühendislerinin de yer almasını sağladıklarını anımsattı.
Devamında 5A ve 5B uydularının yapımında 12 mühendisi tasarım, üretim ve test başlıkları süreçlerine doğrudan dâhil ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllara sâri bu çalışmalar ve tecrübelerle uzay teknolojileri alanında pek çok kritik eşiğin aşıldığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece en yüksek yerlilik oranına sahip TÜRKSAT 6A uydusunu üretme imkân, yetenek ve tecrübesine sahip olunduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yapamayız’ diyenlere inat, ‘Biz yaparız, hatta daha iyisini yaparız’ dedik. Karamsarlık aşılayanlara, kendi ülkesinden, kendi milletinden umudunu kesenlere asla kulak asmadık. Yani yılmadan, yorulmadan, inanç, sabır ve azimle çalışarak bugünlere kadar hamdolsun alnımızın akıyla geldik. Bugünkü başarı, lafa her başladıklarında ‘Bizden bir şey olmaz’ diyerek gençlere umutsuzluk aşılayan eşik zihniyete indirilmiş ağır bir darbedir” diye konuştu.
Mühendislere ve Türkiye’nin uzaydaki varlığına güç katanlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 yıldır olduğu gibi önce hayalleri hedeflere sonra da hedefleri gerçeklere dönüştürmeye devam edeceklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli ve millî haberleşme uydusu ile TÜRKSAT’ın hizmet verdiği alanın, Hindistan, Tayland, Malezya ve Endonezya’yı da kapsayacak şekilde daha da genişleyeceğini belirterek, “Uydularımızın dünya genelinde ulaştığı nüfus 3,5 milyardan 5 milyara yükselecek” ifadelerini kullandı.
Teknoloji transferi ve tecrübe kazanımı sayesinde Türkiye’nin artık uydu ve bileşenlerinin tasarım ve üretiminde önemli bir pazar payına sahip olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, devrim niteliğindeki bu projeyle, yerli ve millî bir haberleşme uydusu platformuna sahip olunduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana paydaşların yanı sıra alt yüklenicilerle birlikte uydu üretim ekosistemi kurarak, birçok kurum ve kuruluşun uzay sanayisine katkı vermesini sağladıklarını kaydederek, şöyle konuştu: “Tüm aşamalarda aktif roller üstlenen onlarca mühendis ve personelimizle birlikte uydu ve uzay teknolojileri için insan kaynağı yetiştirmiş olduk. Proje paydaşlarının geliştirdiği ekipmanlarla uluslararası ölçekte rekabet edebilme düzeyine eriştik. İhracat kapasitemizi daha da güçlendirdik. SpaceX ile ortak çalışmalar yürütme yanında fırlatma süreci de TÜRKSAT tarafından yönetildi. Dünya nüfusunun yüzde 60’ından fazlasını yani 5 milyarlık bir nüfusu ihtiva eden kapsama alanıyla uzay çalışmaları ve uydu yayıncılığında parmakla gösterilen ülkeler arasına girdik.”
Elde edilen bu kazanım ve etkinliklerle millî uydu markası oluşturma ve millî uzay şirketi kurulması noktasında önemli bir fırsatın yakalandığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelecekteki ay ve derin uzay görevleri, haberleşme uyduları ve takım uydu projelerinin hayata geçirilmesinde de yine bu birikimden istifade edeceğiz” dedi.
Çıtayı sürekli yukarıya çıkartarak hedeflere ulaşacaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyadaki gelişmelere baktığımızda şu gerçeği hepimiz görmekteyiz, Türkiye’nin önünde tarihi bir fırsat penceresi açılmaktadır. Küresel sistemde hak ettiğimiz yere gelmeye çok yakınız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiç kimsenin bu fırsatı heba etmesine izin veremeyeceklerini vurgulayarak, daha önce dünyada benzer değişimler olurken, Türkiye’nin kendi iç çekişmeleriyle meşgul olduğunu anımsattı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilimsel ve teknolojik ilerlemeler yaşanırken biz millet olarak enerjimizi gereksiz, faydasız, boş tartışmalarla harcadık. Türkiye’nin dışarıyla ilgilenmemesi için her şey yapıldı, her şey denendi. Mezhep, köken, görüş farklılıkları üzerinden bizi iç meselelerimizle meşgul ederek, Türkiye’yi küresel rekabette minder dışına itmeyi başardılar. Bizimle aynı ligde olan ülkeler, teknolojide birbirleriyle kıran kırana bir yarış içindeyken, hatırlayın bu ülkenin gündemi, başörtüsüydü, sakaldı, sarıktı, çarşaftı, irtica idi, yeşil sermayeydi. Kendilerine bir iç düşman ürettiler ve Türkiye’yi o iç düşmanla oyaladılar. Peki, sonuçta ne oldu? Türkiye kaybetti, millet kaybetti. Eller koşar adım ilerlerken, biz yıllarca yerimizde saydık. Rakiplerimizle aramızdaki mesafenin açılmasına engel olamadık. Ekonomide, demokraside, dış politikada, toplumsal barış ve huzurda çok ağır faturalar ödemek zorunda kaldık.”
“TÜRKİYE’NİN İSMİ, BÖLGESİNİN BİR KUTUP BAŞI OLARAK HER PLATFORMDA DAHA FAZLA ZİKREDİLİYOR”
Bugün de dünyanın büyük bir dönüşümün arifesinde olduğunu, gümrük tarifeleri restleşmeleri ile küresel ticaretin kurallarının kökten değiştiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut krizlerin çözülemediği gibi her gün yeni bir gerilime uyanıldığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası sistemin, Gazze’deki soykırımla birlikte itibarını iyice kaybettiğine işaret ederek, şunları kaydetti: “Batı dünyası ve kurumları eski etkinliğini tamamen yitirmiş durumda. Yapay zekâ teknolojilerinin nereye varacağını kimse kestiremiyor. Yani eski sistem hızla yıkılırken, yerine ne konacağını tam olarak kimse kestiremiyor. Türkiye’nin ismi, bölgesinin bir kutup başı olarak her platformda daha fazla zikrediliyor. Ama böylesi kritik bir dönemde bakıyorsunuz, ana muhalefet partisi eliyle Türkiye tekrar tartışmaların, eski kavgaların içine çekilmek isteniyor. Ülkemize geçmişte bedel ödetmiş bayat senaryolar yine bu çevrelerin figüranlığında tekrar tedavüle konulmaya çalışılıyor. Sokaklarımızın terörize edilmesinden, Türkiye’nin Batıya ve batılı medya kuruluşlarına pervasızca şikâyet edilmesine, üniversite ve lise gençliğinin kışkırtılmasından, boykot çağrılarıyla ülke ekonomisine zarar verilmesine kadar tüm tuşlara aynı anda basılıyor.
Son olarak gerilim ve istismar siyasetlerine Gazze soykırımını alet ettiler. 50 bin masum katledilirken, ‘bize ne Filistin’den’ diyerek tam 18 aydır sustukları, topraklarını savunan Filistinli direnişçilere ‘terörist’ iftirası attıkları bir insani trajediden siyasi rant sağlamaya çalıştılar. Şunu açık ve net söylemek isterim, oyuncular değişmiş olsa da oynanan oyunun aynı olduğunu biz biliyoruz. Milletimiz de ne yapılmaya çalışıldığının gayet farkında. Dolayısıyla ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, arzu ettikleri kaos ve kargaşa ortamını bir türlü oluşturamıyorlar. Hükûmet olarak biz de hizmet ve eser siyasetimizden kopmayarak onların tuzağına düşmüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Türkiye’nin en stratejik projelerinden biri olan Silvan Sulama Tüneli’nin kazılarına başlayarak neticeyi aldıklarını anımsattı.
“TARİHÎ BİR BAŞARI HİKÂYESİNE ŞAHİTLİK EDİYORUZ”
Yine geçen hafta İstanbul Havalimanı’nda eş zamanlı üçlü bağımsız pist dönemini başlattıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Amerika’dan sonra bu uygulamayı hayata geçiren ikinci ülke olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin “oraya uçak inmez” dediği havalimanına artık aynı anda üç uçağın inip kalktığına dikkati çekerek, “Bugün de hamdolsun TÜRKSAT 6A’yı devreye alıyoruz. Bundan 31 yıl önce TÜRKSAT 1B uydusu ile başlayan uzay maceramızı çok daha yüksek bir düzeye eriştirmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. İnançla, azimle, emekle her cümlesi bilgi, tecrübe ve alın teriyle yazılmış tarihî bir başarı hikâyesine hep birlikte şahitlik ediyoruz.”
Projede yer alan kurumlarla, mühendislerle, çalışanlarla ne kadar iftihar edilse az olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bütün bunlar, inşa edilmekte olan Türkiye Yüzyılı’nın müjdeleridir. Allah’ın izniyle çok daha iyi yerlerde olacağız. Gençlerimize güçlü, müreffeh ve itibarlı bir Türkiye teslim edeceğiz. Milletimizin desteğiyle çıktığımız bu yolda Rabbim hepimize yardımcı olsun. Bizi daha nice başarılara ulaştırsın diyorum. Bu vesileyle 15 Temmuz hain darbe girişiminde FETÖ’cü teröristler tarafından burada şehit edilen Ahmet Özsoy ve Ali Karslı kardeşlerime Rabbimden rahmet niyaz ediyorum. İlk yerli ve millî haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6A’nın bir kez daha ülkemiz ve milletimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Projede emeği, katkısı, alın teri ve fikir teri olan tüm kardeşlerimi kutluyorum.”
İran’ın Ankara Büyükelçiliği’nce 46’ıncı İran Ordu Günü resepsiyonu gerçekleştirildi.
İran Silahlı Kuvvetleri’nin kuruluş yıldönümü olan 46’uncı Ordu Günü, Ankara Divan Otelde düzenlenen resepsiyonla kutlandı.
Resepsiyona, Büyükelçiler, Askeri Ataşeler, Elçilik görevlileri ile seçkin bir davetli topluluğu katıldı.
Resepsiyona, İran’ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Hasan Habibullahzade ve Askeri Ataşe Tuğgeneral Toraj Zeinoddin ev sahipliği yaptı.
Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Kemal Yeni’de resepsiyonda Türkiye’yi temsil etti ve bir konuşma yaptı.
Resepsiyon, İran ve Türk Milli marşlarının seslendirilmesiyle başladı.
Her iki ülkenin milli marşlarının seslegskendirilmedinden sonra kürsüye ilk konuşmacı olarak İran’ın Askeri Ataşesi Tuğgeneral Toraj ZEINODDIN geldi.
İran’ın Askeri Ataşesi Tuğgeneral Zeinoddin, İran ordusunun uluslararası yaptırımlara rağmen savunma kabiliyetini artırmaya devam ettiğini belirtti.
Tuğgeneral ZEINODDIN, İran Ordusunun kara, hava ve deniz sınırlarını başarıyla koruduğuna vurgu yaparak savunma diplomasisinin de güçlendiğine de değindi.
İran Askeri Ataşesi Zeinoddin Türkiye ile İran arasındaki askeri ve savunma işbirliğinin de istikrarlı biçimde devam ettiğine atıfta bulunarak, “İki ülke silahlı kuvvetleri, ortak tehditlere karşı benzer bir bakış açısıyla hareket ediyor. Bu da sınır güvenliğinden bölgesel istikrara kadar birçok alanda etkin bir işbirliğini beraberinde getiriyor” şeklinde konuştu.
İran’ın Türkiye’yi bölgedeki en güvenilir komşularından biri olarak gördüğünü de dile getirsen Tuğgeneral Zeinoddin, iki ülke sınırlarının uzun yıllardır barış ve dostluk temelli korunduğunu kaydetti.
Teseosiyonda Tuğgeneral Toraj ZEINODDIN’den sonra kürsüye gelen Büyükelçi Habibullahzade ise Türkiye ve İran arasında köklü bir geçmişe dayanan ilişkilerin her alanda geliştiğiniifade etti. İli ülke arasında Kültür, Turizm, Ekonomi ve Ticatet alanlarında önemli mesafeler katedildiğini söyleyen Habibullahzade, iki ülke arasında çok yönlü işbirliğinin geliştirilmesi için kararlı bir vizyona sahip olduklarını da ifade etti.
Konuşmasında sözü Filistin halkına getiren Habibullahzade, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını kınayarak, “Vicdan sahibi tüm dünya halklarının bu zulme karşı birlik içinde olması gerekir” şeklinde konuştu.
İran’ın kitle imha silahlarına karşı olduğunu bir kez daha dile getiren Büyükelçi Habibibullahzade, diyaloğa ve müzakereye açık ve barışçıl çözümler için her zaman hazır olduklarına da işaret etti. Habibibullahzadeh, konuşmasını “YAŞASIN MİLLETLERARASI DOSTLUK, YAŞADI İRAN-TÜRKİYE KARDEŞLİĞİ sözleriyle sona erdirdi.
Resepsiyonda, son konuşmayı için kürsüye gelen Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Kemal Yeni ise Türkiye ile İran arasındaki sınırın yaklaşık 400 yıldır değişmediğine değinerek. bunun iki ülke arasındaki istikrarlı ve güçlü bağların bir göstergesi olduğunu belirtti. Atatürk döneminden bu yana İran ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişerek sürdüğünü belirten Orgeneral Yeni, “Karşılıklı saygı ve iyi komşuluk ilkeleri çerçevesinde ilişkilerimiz her geçen gün daha da sağlamlaşıyor” şeklinde konuştu.
İran ordusunu ve halkını Ordu Günü dolayısıyla kutlayan Kemal Yeni, Türkiye-İran dostluğunun ve işbirliğinin gelecek dönemde daha da pekişeceğine olan inancını da ifade etti.
Konuşmalardan sonra resepsiyon için özel olarak hazırlanmış pastanın kesimi yapıldı.
Pasta kesiminin ardından davetlilere İran ve Türk mutfağından yiyecekler ikram edildi.
Resepsiyon, davetlilerin Büyükelçi Habibullahzade ve Askeri Ataşe ZEINUDDUN ile hatıra fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.