Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kahramanmaraş Deprem Konutları Kura ve Anahtar Teslim Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Deprem bölgesinde sadece konut, cadde, meydan yapmıyoruz. Bu şehirlerimizi üretimiyle, istihdamıyla, ihracatıyla geleceğe hazırlayacak atılımların altyapısını kuruyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Yunus Emre Kongre Merkezi’nde düzenlenen Deprem Konutları Kura ve Anahtar Teslim Töreni’ne katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.
Törendeki konuşmasına, Çağlayan Adliyesi’nde meydana gelen terör saldırısı nedeniyle adalet camiasına ve vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ileterek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, zamanında müdahaleleri ile hain saldırıyı başarıyla bertaraf eden güvenlik güçlerini tebrik etti.
ÇAĞLAYAN ADLİYESİ’NDEKİ SALDIRI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, olayla ilgili şunları kaydetti: “Biri kadın, diğeri erkek iki terörist alçak emellerine ulaşamadan görevli polislerimiz tarafından etkisiz hâle getirilmiştir. Türkiye hiçbir ayrım yapmadan tüm terör örgütleriyle ve destekçileriyle mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir. Yaralılarımıza Rabbimden acil şifalar diliyorum. Yaralılarımızdan da bir tanesinin Hakka yürümüş olmasından dolayı ona da Allah’tan rahmet diliyorum. Kahraman polislerimizin tek tek alınlarından öpüyorum.”
Tam bir yıl önce bugün, evleri yıkan, yürekleri dağlayan, yol açtığı acıların ömür boyu taşınacağı büyük bir felaketin yaşandığını, Türkiye’nin 6 Şubat gününe tarihinin en büyük felaketiyle uyandığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlki saat 4.17’de Pazarcık merkezli 7,7 büyüklüğünde, ardından aynı gün 13.24’te Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğünde iki deprem ve şiddeti onlara yakın binlerce artçı sarsıntıyla adeta dünyamız başımıza yıkıldı” diye konuştu.
Bu depremlerin gerek büyüklüğü gerek yüzeye yakınlığı gerekse deprem bölgesinin nüfus yoğunluğu bakımından insanlık tarihinin en sarsıcı felaketlerinden biri olarak kayıtlara geçtiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgesinde yıkılan binaların yüzde 90’dan fazlasının 1999 öncesi inşaat standartlarında yapılmış olmalarının felaketin boyutunu daha da arttırdığına işaret etti.
Depremlerde hayatını kaybeden 53 bin 537 vatandaşa Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerini tekbirlerle, fatihalarla, salavatlarla bir kez daha yâd ettiklerini kaydetti.
Tüm deprem şehitleri için birer Fatiha okunmasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Depremde kaybettiğimiz kardeşlerimizin aziz hatıralarını tekbirlerle, aminlerle kalplerimizde hep yaşatacağız. Rabbimden bu gece idrak edeceğimiz Leyle-i Miraç hürmetine şehitlerimize af ve mağfiret temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
Bu felakette yaralanan 107 binin üzerinde kişi başta olmak üzere, depreme maruz kalan vatandaşların tamamına geçmiş olsun dileklerini sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletleri millet yapan özelliklerinden birinin de sevinçleri paylaşarak çoğalttıkları gibi, zorluklar karşısında tek yürek ve tek bilek olup acılarını paylaşarak dayanılır kılmaları olduğunu söyledi.
Sabır, umut, metanet, dayanışma, yardımlaşma ve fedakârlığın hem birey hem de topluma en çok böyle zamanlarda lazım olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun, milletimiz 6 Şubat depremlerinde bu imtihanı başarıyla vermiştir. Asrın felaketinin altından asrın dayanışmasıyla kalkmayı başardık” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 14 milyon insanı etkileyen, 11 şehrin 124 ilçesindeki 7 bin mahalle ve köyde ağır bir yıkıma yol açan böyle bir felaket karşısında Türkiye kadar güçlü durabilecek pek az ülke ve toplumun olacağını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin bile benzer felaketler karşısında yıllarca çaresiz kaldığını hep birlikte gördük, şahit olduk. Hamdolsun biz, depremin birinci yıl dönümünde enkazları kaldırılmış, şehirlerin yeniden inşasında önemli mesafe kat edilmiş, insanları hayata yeniden tutunmuş bir tabloya ulaştık. İşte bunun için 6 Şubat gününü depremdeki kayıplarımızı yâd etme yanında afetlere karşı millî dayanışmamızı ispatladığımız ve her geçen gün güçlendirdiğimiz bir tarih olarak da hatırlayacağız. Bu elim tarihi, afet ve millî dayanışma günü hâline getirerek, geçmişten aldığımız derslerle geleceğimizi daha güvenli, daha güçlü, daha müreffeh bir şekilde inşa etmenin yollarını arayacağız. Facianın ilk anından itibaren erkeği ve kadınıyla, genci ve yaşlısıyla, çalışanı ve işvereniyle, sivili ve kamu görevlisiyle, velhasıl 85 milyon yekvücut olarak depremzedelerimizin etrafında kenetlenen her bir kardeşimize buradan şükranlarımı sunuyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok ağır kış şartlarının hüküm sürdüğü ilk saatlerde ve günlerde insanüstü bir gayretle deprem bölgesine ulaşan gönüllü veya görevli kahramanların hiçbirini unutmayacaklarının altını çizerek, depremzede vatandaşlara teşekkür etti.
Depremzedelerin, depremin yıktığı evlerinin, iş yerlerinin, şehirlerinin üstünde tüm zorluklara rağmen hem yakınlarını, hem kalanları kurtarmanın mücadelesini verdiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kalbini parçalayan acısına, gözünden akan yaşına, soğuğa, çamura ve diğer tüm olumsuzluklara meydan okuyarak, kendisinin, ailesinin, şehrinin geleceğine sahip çıkan vatandaşlarımızın fedakârlıklarını anlatacak söz bulmak mümkün değildir. Allah hepsinden razı olsun diyorum. Rabbim, hepsine dayanma ve hayata sarılma gücü versin diyorum” ifadesini kullandı.
“TARİHİN EN BÜYÜK ARAMA KURTARMA OPERASYONUNU YÜRÜTTÜK”
Devlet olarak afetin ilk anından itibaren personel, araç-gereç, millî ve uluslararası tüm imkânları seferber ettiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Depremin merkezi Kahramanmaraş’tan bir tarafta Malatya, diğer tarafta Kayseri sınırından başlayıp Adıyaman, Gaziantep, Osmaniye ve Hatay’a kadar inen bir felaket tablosuyla karşı karşıyaydık. Hatta depremin yıkım etkisi, oradan sınırlarımızı aşarak devam edip gidiyordu. Depremden etkilenen şehirlerimizde 39 bini yıkılmış, 60 bini acil yıkılacak, 200 bini ağır hasarlı bina ortaya çıkmıştı. Bu binalardan 26 bininde çok acil arama kurtarma çalışması yürütülmesi gerekiyordu” ifadelerini kullandı.
Millî bir seferberlikle, ülke içinden ve dışından 35 bini aşkın profesyonel personelin katılımıyla tarihin en büyük arama kurtarma operasyonunu yürüttüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Deprem bölgesinde 650 bin personel görevlendirerek güvenlikten iaşe ve ibate kadar tüm hizmetlerin sistemli ve sürekli bir şekilde verilebilmesini temin ettik. Bölgeye naklettiğimiz 20 bin araç ve iş makinası, 141 helikopter, 182 uçak ve 23 gemiyle çalışmaların kesintisiz yürütülmesini sağladık. Enkaz altından kurtardığımız her can, milletçe umutlarımızı tazeledi. Sevk ettiğimiz 1 milyon çadırla, kırsaldakilerle birlikte yaklaşık 3 milyon kişinin acil barınma ihtiyacını çözdük. Ardından bölge genelinde kurduğumuz 215 bin konteynerle depremzedelerimize daha iyi şartlarda barınma imkânı sunduk.
Diğer şehirlerdeki yakınlarının yanına gitmek isteyen 3,5 milyon afetzede vatandaşımızın tahliyesini gerçekleştirdik. Kamu kurumlarımıza ait tesislerde 1,2 milyon vatandaşımızı misafir ettik. Yaklaşık 350 bin haneye kira desteği ödemesi yaptık. Mayıs seçimlerinde 1 milyona yakın vatandaşımızın, üniversite sınavında 120 bin öğrencimizin bölgeye gidiş dönüşünü sağladık. Türk Hava Yollarımızın öncülüğünde kurduğumuz hava yolu köprüsü sayesinde, 712 bin kargo seferiyle 33 bin tona yakın yardım malzemesini bölgeye ulaştırdık. Tüm iş yerlerimizin yükünü hafifletmek amacıyla kısa çalışma ödeneği kapsamında 111 bin kişi için 989 milyon lira ödeme gerçekleştirdik.”
“AMACIMIZ YILSONUNA KADAR 200 BİN KONUTU VE KÖY EVİNİ HAK SAHİPLERİNE TESLİM ETMEK”
Diğer çalışmalarla birlikte deprem bölgesine acil ihtiyaçlar için 107 milyar lira kaynak aktardıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte kalıcı konutların inşasına da hemen başladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, inşası biten ilk konutların kura çekimi ve anahtar teslimini hafta sonu Hatay ve Gaziantep’te yaptıklarına işaret ederek, Hatay’da 7 bin 275, Gaziantep’te 10 bin 698 konutun kura çekimi ve teslim törenini gerçekleştirdiklerini belirtti.
Bugün de Kahramanmaraş’ta 9 bin 289 konutun kurasını çekerek, anahtar teslimini yapacaklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bunlara ilave olarak Kahramanmaraş’ta 20 bin konutumuzun yapımı hızla sürüyor. Şehrimizde konut, iş yeri ve ahır olarak hak sahibi yaklaşık 78 bin vatandaşımızın tamamına da anahtarlarını teslim edene kadar gece gündüz durmayacağız. Yarın Şanlıurfa’da, perşembe günü Adıyaman’da kura çekimi ve anahtar teslim törenleriyle inşası biten konutları vatandaşlarımıza veriyoruz. Amacımız yılsonuna kadar 200 bin konutu ve köy evini hak sahiplerine teslim etmektir. Ardından bu sayıyı süratle 390 bine tamamlayacağız. Allah’ın izniyle kimseye mahcup olmadan, herkesin gönül hoşluğunu sağlayarak ve hoşnut ederek bu süreci çok geciktirmeden nihayete erdireceğiz.”
“TEMELİ ATARKEN NE SÖZ VERDİYSEK ONU YAPTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgesinde son bir yılda yapılan çalışmaların anlatıldığı videonun da izletildiği törende, “Biz temeli atarken ne söz verdiysek onu yaptık. Muhalefet diyor ki ‘bir yıl geçti ortada bir şey yok.’ Kahramanmaraş burada, zahmet olmazsa bir turistik seyahat de buraya yapın. En son hak sahibi vatandaşımız güvenli yuvasına kavuşuncaya kadar durmadan, dinlenmeden çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Yapılan her işin arkasında ciddi bir emek, alın teri, çaba, kaynak ve fedakârlığın bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Şayet bizim imar, inşa ve ihya konusundaki 30 yıllık tecrübemiz olmasaydı emin olun şehirlerimiz bu kadar hızlı toparlanamaz, yaralar bu kadar hızlı sarılamazdı. Şu andaki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayımız, o dönemdeki Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum’un, aynı dönemdeki İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun, diğer tüm bakanlarımızın, kurum yöneticilerimizin, kamu personelimizin tamamının, madencilerimizin, sivil toplum kuruluşu mensuplarımızın, gönüllülerimizin bölgedeki insanüstü gayretlerini kim inkâr edebilir? Sadece depremde değil, milletimize hizmet yoluna koyulduğumuz her dönemde bu anlayışla hareket ettik, çalıştık, çabaladık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatlarının hiçbir döneminde Türk insanına hizmet ederken ayrımcılık yapmadıklarını, yapmayacaklarını belirterek, “Cumhur İttifakı olarak ülkemizin dört bir yanını taradık, tarıyoruz, tarayacağız ve Allah’ın izniyle bütün inşa ve ihya hareketini sona erdireceğiz” diye konuştu.
Siyasetlerini, “eser ve hizmet siyaseti” olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Biz eser ve hizmet ortaya koymadaki farkımızla belediyelerde 30 yıldır, hükûmette 21 yıldır milletimizin gönlündeki yerimizi korumayı başardık. Yoksa kimse verdiğimiz mücadelede bizim yanımızda karakaşımıza, kara gözümüze, boyumuza, postumuza meftun olduğu için durmuyor. İnsanımızın gerektiğinde canı pahasına verdiği bu desteği, ülkemizin asırlık ihmallerini telafi eden yatırımları yaptığımız, milletimizi asırlık hayallerine kavuşturduğumuz için bu destekleri aldık, alıyoruz. Tıpkı 21 yıl boyunca olduğu gibi geçtiğimiz yılın mayıs ayındaki Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerinde de sizlere vaadimiz buydu. Şimdi belediye başkanlığı seçimlerinde de şehirlerimize vaadimiz aynıdır.”
“TÜM BELEDİYELERE BÜTÇEDEN ALMALARI GEREKEN PAYI EKSİKSİZ GÖNDERDİK, GÖNDERİYORUZ”
Eser vermeye, hizmet etmeye, ülkeyi ve şehirleri Türkiye Yüzyılı’na hazırlamaya talip olduklarını, bunun dışındaki her tartışmayı, her kavgayı, her lafı vakit kaybı, enerji israfı olarak gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Şimdi birileri çıkmış Hatay’daki aday tanıtım toplantımızda söylediğimiz, hükûmetle yerel yönetimlerin iş birliğinin önemine işaret ettiğimiz ifadelerin üzerinde tepiniyor. Hâlbuki yıllardır şu hakikati sürekli kamuoyunun dikkatine getiriyoruz. Hükûmet olarak biz hangi partiden olduğuna bakmaksızın tüm belediyelere bütçeden almaları gereken payı eksiksiz gönderdik, gönderiyoruz. Hatta plana ve projeye dayalı, hakikaten yapacaklarını gördüğümüz yatırımlar için borçlanma izinlerini de veriyoruz. Bunlarla da kalmadık, muhalefetin elindeki şehirlerde normalde belediyelerin yapması gereken yatırımların önemli bir kısmını sırf vatandaşlarımız mağdur olmasın diye bakanlıklarımıza bağlı kurumlarımız eliyle yine biz hayata geçirdik. Aksini iddia eden kendi eksiğini, kendi beceriksizliğini bizim üzerimizden örtmeye çalışıyor demektir. Ellerindeki onca kaynağa rağmen hizmet üretemeyen muhalefet belediyelerinin sorunu ise en hafif tabiriyle basiretsizliktir.”
Bu belediyeleri yönetenlerin gözü ve gönlü başka yerde olduğu için şehirlerini ihmal ve hatta istismar ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan bir kez daha altını çizerek tekrar ediyorum, İstanbul’undan İzmir’ine, Ankara’sından Hatay’ına muhalefet belediyelerinin şehirlerine hak ettikleri hizmeti kazandıramadıkları için, bunun tek sebebi nedir biliyor musunuz, beceriksizlik, iş bilmezlik, başka hesaplar peşinde koşmaları” dedi.
Kendilerine oy vermeyenlere hizmet götürmeyeceklerini bizzat kendi ağızlarıyla ikrar edenlerin son çırpınışlarını milletin ibretle takip ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “İşte bunun için biz ne diyoruz? Gerçek belediyecilik diyoruz. Her anında, hep yanında, bu şekilde belediyeciliği yapacağız. ‘Türkiye Yüzyılı şehirleri’ diyoruz. Bunları söylerken kendi eksiklerimizi inkâr mı ediyoruz? Elbette etmiyoruz. Türkiye’nin içinden geçtiği bunca badirenin altından kalkarken söz verip geciktirdiğimiz, tespit ettiğimiz ama gereğini yapmakta yeteri kadar hızlı davranamadığımız hususlar mutlaka vardır. Ama milletimiz şahittir ki önümüze kurulan tüm tuzaklara rağmen gece gündüz çalışarak eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, spordan sosyal desteklere ülkemizi Cumhuriyet tarihinin en ileri seviyesine getirdik.”
Şimdi de Türkiye’yi siyasi, ekonomik ve askerî olarak dünyanın en güçlü ülkeleri arasına çıkartacak daha büyük bir hamlenin eşiğinde olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye Yüzyılı dediğimiz bu vizyonu da hayata geçirdikten sonra emaneti huzuru kalple yeni nesillere teslim edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgesinde sadece konut, cadde, meydan yapmadıklarını, bu şehirleri üretimiyle, istihdamıyla, ihracatıyla geleceğe hazırlayacak atılımların altyapısını kurduklarını söyledi.
“KAHRAMANMARAŞ’I, ANKARA’DAN SONRA İKİNCİ SAVUNMA, HAVACILIK VE UZAY SANAYİİ MERKEZİMİZ HÂLİNE GETİRİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İşte bu anlayışla ülkemizin lokomotif sektörü savunma sanayi yatırımlarını deprem bölgesi şehirlerimizde yoğunlaştıracak bir iskân ve istihdam projesi başlattık. Savunma Sanayii Başkanlığımız tarafından yapılan planlamayla Hatay Kırıkhan’da ROKETSAN için bir sanayi alanı kuruyoruz. Gaziantep’te TUSAŞ vasıtasıyla karbon fiber tesisini hayata geçirdik. Kahramanmaraş’ta yine TUSAŞ vasıtasıyla havacılık yapısalları üretecek büyük bir tesis inşa ediyoruz. İnsansız hava aracımız ANKA’nın da aralarında olduğu havacılığa ait pek çok parçanın üretimi artık burada yapılacak. Bir başka deyişle Kahramanmaraş’ımızı Ankara’dan sonra ikinci savunma havacılık ve uzay sanayi merkezimiz hâline getiriyoruz. Geleceğin sektörü savunma sanayimize ve havacılık endüstrisine insan kaynağı sağlamak üzere Airbus ve TUSAŞ iş birliğiyle şehrimize önce bir meslek yüksekokulu açıyoruz. Bununla kalmıyor, sektörü destekleyecek bilimsel ve teknik çalışmalar için şehrimizin ikinci üniversitesini bünyesine gerekli takviyeleri yaparak, İstiklal Teknik Üniversitesi’ne dönüştürüyoruz. TÜBİTAK’ın desteğiyle faaliyete geçecek bilim merkeziyle çocuklarımızı bu alana teşvik edecek bir diğer adımı da atıyoruz.
Adıyaman’a da savunma sanayi şirketlerimizin ortak girişimiyle bir kablo konnektör kablaj üretim tesisi kazandırıyoruz. İskânı ve istihdamı birlikte düşünerek, şehirlerimizi ayağa kaldırdığımızda sizlerle birlikte ülkenin tamamı kazanacak, tamamı büyüyecek. Bizim gündemimiz budur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birilerinin cımbızla çektikleri ifadeler üzerinde fitne, fesat, bozgunculuk peşinde koşmalarını milletimizin takdirine havale ediyoruz. Onun için 31 Mart çok önemli” dedi.
Deprem konutlarının kura çekimi ve anahtar teslim töreni öncesi Kahramanmaraş’ın Azerbaycan Mahallesi TOKİ proje alanındaki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki ile canlı bağlantı yapıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki birlikte butona basarak hak sahipleri için kura çekimini başlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurayla belirlenen hak sahiplerine anahtarlarını teslim etti.
KAPIÇAM ŞEHİR MEZARLIĞI’NI ZİYARET
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “asrın felaketi” olarak nitelenen depremlerin birinci yılında geldiği Kahramanmaraş’ta ilk olarak, Kapıçam Şehir Mezarlığı’nı ziyaret etti.
Depremlerde hayatını kaybedenlere dua eden ve Kur’an okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, mezarlara karanfil bıraktı, depremde yakınlarını kaybeden vatandaşlarla sohbet etti.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, KAHRAMANMARAŞ’TA DEPREMZEDE AİLEYLE BİR ARAYA GELDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depremlerinin merkez üssü Kahramanmaraş’ta, eşini ve iki erkek evladını kaybeden 53 yaşındaki Aliye Üzüm’e ziyarette bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan felakette enkaz altından kurtarılan ve tedavisinin ardından iki kız evladı ile Onikişubat İlçesi Önsen Mahallesi’nde TOKİ tarafından inşa edilen rezerv konutlara yerleştirilen Üzüm’ü ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki çocuğa da koruyucu ailelik yapan Üzüm’den durumlarına ilişkin bilgi aldı.
Ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de eşlik etti.
Pakistan’ın Ankara Büyükelçisi Yusuf Cüneyd, Türk ve Pakistan silahlı kuvvetleri arasındaki savunma bağlarının ve mükemmel işbirliğinin iki ülke arasındaki stratejik ikili ilişkilerinin güçlü bir direği olduğunu söyledi.
Ticaret Bakanı Bolat, Türkiye ve Pakistan’ın halkları için istikrar ve ekonomik başarı yolunda ilerlediğine inandıklarını kaydetti.
Pakistan’ın 59’uncu Savunma ve Şehitler Günü Büyükelçi Yusuf Cüneyd ve Savunma ve Hava Ataşesi İmran NOOR’un ev sahipliğinde Ankara’daki Büyükelçilik rezidansında düzenlenen bir resepsiyonla kutlandı.
Pakistan’ın Ankara Büyükelçiliği rezidansında düzenlenen resepsiyonda, Türkiye’yi temsilen Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak yer aldı.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu da resepsiyonda bulundu.
Pakistan Savunma Günü resepsiyonuna Büyükelçiler, Askeri Ataşeler elçilik görevlileri ile seçkin bir davetli topluluğu da katıldı.
Resepsiyon, iki ülkenin milli marşlarının seslendirilmesiyle başladı.
Savunma Günü dolayısıyla hazırlanan tanıtım filminin gösteriminden sonra konuşmalara geçildi.
Savunma Günü resepsiyonunda ilk konuşmayı Savunma ve Hava Ataşesi İmran NOOR yaptı.
İmran NOOR konuşmasında şunları söyledi: “Pakistan’ın 59’uncu Savunma Günü’nde sizleri ağırlamak gerçekten büyük bir onur ve ayrıcalık.
Bugün, Pakistan Silahlı Kuvvetleri’nin cesur askerlerinin 06 Eylül 1965 tarihinde, ülkelerine yönelik saldırılar karşısında, vatanlarını savunmak için gösterdikleri nihai cesaret ve fedakarlıkları anma günüdür.
Pakistan halkının o gün, Silahlı Kuvvetlerini desteklemek için gösterdiği birlik duygusu ve dayanıklılık ruhu, sonraki nesillere ilham vermeye devam etmektedir.
Bugün, Pakistan halkının ve Savunma Kuvvetlerinin anayurdumuzu savunma ve tüm zorluklara karşın doğruluk ve adaleti yüceltme konusundaki kararlılığını işaret etmektedir.
Pakistan Silahlı Kuvvetleri, coğrafi sınırlarını korumaktan başlayarak, dünya çapında Birleşmiş Milletler Barışı Koruma Harekatlarında önemli rol oynayarak, bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğin desteklenmesine önemli katkılarda bulunmaktadır.
Bugün, toplumları tehdit etmeye devam eden terörle mücadelede yaşamlarını feda eden Pakistan Savunma Kuvvetleri ve diğer kolluk kuvvetlerinden yüzlerce erkek ve kadına ithaf edilmiştir.
Bu, Pakistan’da terör belasının kurbanı olan yüzbinlerce erkek, kadın ve çocuğun yaşamlarına saygı duruşunda bulunma anıdır.
Bugün, Pakistan halkının ve kolluk kuvvetleri personelinin fedakarlıklarının asla unutulmayacağına ve bu fedakarlıkların tüm zorlukların üstesinden gelmemiz için bize ilham vermeye devam edeceğine dair güçlü kararlılığımızı bir kez daha yineliyoruz.
Pakistan ve Türkiye benzersiz kardeşlik ilişkilerine sahiptir. İki ülke halkları, asırlardır süregelen tarihi, kültürel, dilsel ve dinsel bağlarla birbirine bağlıdır ve bu bağlar her geçen yıl daha da güçlenmektedir.
Pakistan-Türkiye savunma işbirliğinin, son yıllarda iki kardeş ülke arasındaki çok yönlü ilişkilerin temel direklerinden biri olarak ortaya çıkması büyük bir memnuniyet kaynağıdır.
Pakistan ve Türkiye, önümüzdeki günlerde bu alandaki ilişkilerini daha da güçlendirmeyi ve kendi bölgelerinde barış ve güvenliğe katkıda bulunmayı sabırsızlıkla beklemektedir.
Bugün burada bulunan tüm değerli konuklara bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
Yaşasın Pakistan-Türk Dostluğu !
Ebediyen Yaşasın Pakistan !
Pakistan’ın Savunma ve Hava Ataşesi İmran NOOR’un Pakistan’ın 59’uncu Savunma ve Şehitler Günü konuşmasının akabinde kürsüye Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin GÜRAK geldi.
Genelkurmay Başkanı Metin Gürak ise Türkiye ile Pakistan arasında geçmişe dayanan köklü dostluk ve kardeşlik bağlar bulunduğunu, iki ülkenin her zaman beraber olduğunu söyledi:”
Pakistan’ın Milli Mücadele yıllarında ve Kıbrıs Barış Harekatı’nda maddi ve manevi olarak Türkiye’ye önemli destekte bulunduğunu anımsatan Gürak, “Maruz kaldığımız büyük deprem felaketinde de Pakistan tüm imkanlarıyla yardıma koşarak dostluğunu ve kardeşliğini bir kez daha bize göstermiştir. Türk milleti ve bizler bu fedakarlıkları daima saygı ve minnetle anmaktayız.” şeklinde konuştu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin GÜRAK, daha sonra şunları söyledi:“Pakistan, Milli mücadele yıllarında ve Kıbrıs barış harekatında maddi manevi bizlere önemli destekte bulunarak dost ve kardeşliğini gösterdiyse maruz kaldığımız büyük deprem felaketinde de tüm imkanlarıyla yardıma koşarak bir kez daha dostluğunu ve kardeşliğini göstermiştir.
Türk milleti, bu fedakarlıkları daima saygı ve minnetle anmaktadır. Biz de Pakistanlı kardeşlerimizin zor zamanlarımda hep yanlarında olduk olmaya da devam edeceğiz.
Saygıdeğer konuklar tüm dünyada ve bölgemizde son yıllarda yaşanan gelişmelerin yarattığı risk tehdit ve belirsizlik ortamında ülkelerimizin güvenliğini temin etmek ve küresel barış ve istikrara katkı sağlamak maksadıyla Silahlı kuvvetlerimizin güçlü ve caydırıcı olması gerekmektedir. Bu nedenle sadece bugünün değil geleceğin savunma ve güvenlik teknolojilerini de yakından takip etmek ve bunlara göre gerekli hazırlıkları yapmanın nedeninin zaruri olduğunu bilincindeyiz. Bu kapsamda Pakistan Silahlı kuvvetleri ile köklü bir askeri işbirliğimiz sürmektedir.
Ayrıca Savunma Sanayi’ndeki tecrübelerimizi Pakistan ile paylaşmak ve Pakistan’ın bu alandaki tecrübelerinden istifade etmek bölgesel ve küresel düzeydeki işbirliğimizi daha da güçlendirmektedir.
Son yıllarda Pakistan ve Türkiye’nin müşterek olarak gerçekleştirdiği başta MİLGEM, MUSHSHAK hava eğitim uçağı, AKINCI gibi Savunma Sanayi projeleri geçmişten gelen güçlü kardeşlik bağlarımızı geleceğe daha köklü şekilde taşımak adına önemli anlamlar içermektedir.
Bundan sonra da birlikte hayata geçireceğiöiz yeni projelerle sınırların ve mesafelerin bizler için yalnızca fiziki olduğunu kalplerimizdeki dostluğa bir sınır çizilemeyeceğini göstermeye devam edeceğiz.
Bu vesileyle kardeş Pakistan Silahlı kuvvetleri ile iki ülke silahlı kuvvetleri’nin vatan bayrak ve bağımsızlık uğruna hayatlarını feda eden aziz şehitlerin saygı ve rahmetle, kahraman gazilerini minnetle anıyorum şahsım ve Türk Silahlı kuvvetleri adına Pakistan’ın savunma gününü kutluyor, davet sahibi sayın büyükelçiye şükranlarımı sünüyor, sizleri saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin GÜRAK’ın konuşmasının akabinde kürsüye Pakistan’ın Ankara Büyükelçisi Yusuf Cüneyd geldi.
Büyükelçi Cüneyd, şöyle konuştu: “Pakistan Savunma ve Şehitler Günü’ anma töreni için hepinizi burada ağırlamak benim için büyük bir ayrıcalık.
Bu gün, ülkemizin barış ve huzurunun savunucuları olan esur silahlı kuvvetlerimize, profesyonellikleri, özverileri ve bağlılıkları için saygılarımızı sunuyoruz.
Burada, Pakistan’ın egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve istikrarına yönelik tehditlerden vatanı savunmak için canlarını veren herkesi onurlandırmak için toplandık.
Geçtiğimiz 77 yıl boyunca, birkaç çatışma ve sayısız çatışma kışkırtması dışında, Pakistan’a üç büyük savaş dayatıldı. Bu tür olaylar karşısında gösterdiğimiz azim, arkasında barışsever, cesur ve kendine saygılı ve ülkeleri için canlarını feda etmeye kararlı ulusların sadece güç ve saldırganlıkla yenilemeyeceğine dair bir ders bıraktı.
Pakistan, kuruluşundan bu yana, ulusumuzun babası Kaid-i-Azam Muhammed Ali Cinnah’ın rehberliğinde hep bir uluslararası hukuka ve ilkelere saygı politikası izledi. O kendisinden alıntı yaptığım şekilde, “Dış politikamız, dünyadaki tüm uluslara karşı dostluk ve iyi niyettir. Hiçbir ülkeye veya ulusa karşı saldırgan tasarımlar beslemiyoruz” demiştir.
Pakistan, Birleşmiş Milletler’in kendi kaderini tayin hakkı temel ilkesinin her zaman arkasında durdu. Bizler bugün, Hindistan’ın yasadışı işgali altındaki Cammu ve Keşmir’in çirkin bir şekilde askeri işgalini ve Keşmirlilerin kendi kaderini tayin hakkının, uluslararası hukukun her normuna ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olarak reddedilmesini unutamayız. Pakistan’ın mesajı, savaşın uluslararası anlaşmazlıkları çözmek için bir çözüm olmadığı ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına uymanın tek uygulanabilir çözüm olduğudur.
Pakistan yapıcı bir diyaloğa ve barışçıl biçimde bir arada yaşamaya inanırken, cesur ve yetenekli silahlı kuvvetlerimizin yeteneklerine ve zorluklarla her zaman cesaret ve metanetle yüzleşen ve zorlu zamanlarda fırsatı değerlendiren dayanıklı ulusumuza tam güven duyuyoruz.
Silahlı kuvvetlerimizin katkısı yalnızca ülkemizle sınırlı değildir. Pakistan, Birleşmiş Milletlerin barışı koruma çalışmalarına önde gelen bir katkıda bulunmuştur. Pakistanlı barış gücü mensupları, profesyonellikleri ve göreve olan bağlılıkları nedeniyle saygı ve itibar kazanmıştır.
Teröre karşı savaşta, genç ve masum okul çocukları da dahil olmak üzere tüm ulusumuzun yaptığı fedakarlıklar bugün dünya için bir sır değildir. Bugün, yaptıkları fedakarlıklarla 240 milyonluk barışsever nüfusumuzun barışını ve istikrarını sağlayan şehitlerimize saygılarımı sunmak istiyorum.
Bu vesileyle, Pakistan’ın yanında iyi günde ve kötü günde duran Türk kardeşlerimize de teşekkür ediyoruz. Türkiye ile olan tarihi, stratejik ve kapsamlı ikili ilişkilerimizle gurur duyuyoruz. İki ülkenin silahlı kuvvetleri arasındaki gelişen savunma bağları ve mükemmel işbirliği, kardeşlik ilişkilerimizin ve Türkiye’nin güçlü bir dayanağıdır ve bölgede ve ötesinde barış ve istikrarı teşvik etme çabasıdır.
Bugün, bu özel günde bize katıldığınız için hepinize bir kez daha teşekkür ediyorum.
Türkiye ile olan dostluğumuz ve kardeşliğimizin gelecekte daha da gelişmesini dilerim.
Pakistan Zindabad Yaşasın Pakistan Türkiye Kardeşliği.
Ticaret Bakanı Ömer BOLAT ta Pakistan’ın 59’uncu Savunma ve Şehitler Günü resepsiyonunda bir konuşma yaptı.
Ticaret Bakanı Ömer BOLAT, konuşmasında, “Türkiye ve Türk halkı için Pakistan dost ve kardeş olarak eşsiz bir ülke konumundadır.”
Bakan Bolat, Komşu ülke olmasa da Türk halkı ile Pakistan halkı arasında uzun süredir çok köklü tarihi bağlar olduğunu ifade ederek iki ülke arasındaki uzun süreli, güçlü ve yakın ilişkilerin çok güçlü şekilde devam ettiğini, ekonomi, sosyal, kültürel ve savunma alanlarında yakın işbirliğinin olduğunu ifade etti.
Bakan BOLAT, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’in iki dost ülke arasındaki işbirliğini güçlendirmek ve ilişkileri geliştirmek için büyük çaba gösterdiklerini söyledi.
Bolat, Pakistan’ın Ankara Büyükelçisi Yusuf Cüneyd’in de iki ülke ilişkilerini geliştirmek için çaba gösterdiklerine atıfta bulunarak bir ay önce yetkililerden ve Türk iş insanlarından oluşan bir heyetle İslamabad ve Karaçi’yi ziyaret ettiklerini ve temaslarda bulunduklarını dile getirdi.
Pakistan’daki temaslarında ikili ilişkileri ekonomi ve ticaret alanlarında geliştirmek için çok önemli kararlar aldıklarını hatırlatan Ticaret Bakanı Bolat, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yakında Pakistan’ı ziyaret edebileceğini söyledi.
Bakan Bolat, Türkiye-Pakistan ekonomik ilişkilerinin savunma alanındaki yakın işbirliğiyle geliştiğini kaydetti ve iki ülke liderinin 5 milyar dolar ticaret hacmine ulaşmayı hedeflediklerini bildirdi.
Bu hedefe ulaşmak için çalışacaklarını söyleyen Bolat, “Türkiye ile Pakistan’ın halkları için istikrar, hızlı gelişme ve ekonomik başarı yolunda ilerlediğine inanıyoruz. Sonsuza kadar dostça ve kardeşçe olmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından Pakistan’ın 59’uncu Savunma ve Şehitler Günü resepsiyonu davetlilere, Türk ve Pakistan mutfağından hazırlanmış yiyeceklerin ikramıyla sona erdi.
Başkent Üniversitesi Anadolu Organize Sanayi Bölgedi Meslek Yüksek Okulu İle Sanayi Paydaşları arasında İş Birliği Protokolü imzalandı.
İmza Töreni, Başkent Üniversitesi Bağlıca Kampüsü Rektörlük Binası Senato Salonunda düzenlendi.
İmza töreninde ilk konuşmayı Başkent Üniversitesi Anadolu OSB Meslek Yüksek Okulu Müdürü Doç. Dr. Levent ÇOLAK yaptı.
İmza töreni, Başkent Üniversitesi Anadolu Organize Sanayi Bölgesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Levent ÇOLAK’ın açılış konuşmasıyla başladı.
Levent ÇOLAK, konuşmasında, Meslek Yüksekokullarından mezun olan Gri Yakalı Aranan Elemanların ülke ekonomisi ve sanayisi için önemine vurgu yaparak üniversite sanayi işbirliğinin önlisans ve lisans eğitimi alan öğrencilerin eğitimleri için gerekliliğine dikkat çekti.
Levent Çolak konuşmasında şunları söyledi: “Okulumuz, 2019 yılında eğitime başladı. Okulumuz, Anadolu organize Sanayi bölgesi’nin içinde. Şu anda butik bir okul şeklinde. Anadolu organize Sanayi bölgesi’nin bize verdiği bir alan var. Yakın bir tarihte okul binamıza taşınarak daha fazla öğrenciye daha fazla bölümle hizmet etme şansına sahip olacağız.
Dört temel programımız var. Bunların üçü 2019’dan beri faaliyette bir tanesi de iki yıldır açık bir program.
Bu programlar elektronik haberleşme makine programı endüstriyel kalıpçılık daha sonradan açılan da insansız hava teknolojisi ve operatörlüğü programı.
Bu dört programla devam ediyoruz. Kaynak teknolojisi programımız YÖK tarafından geçen yıl onaylandı. Gelecek seneden itibaren de bu programımıza da öğrenci kabulüne başlamayı umut ediyoruz.
Burada en önemli başlıklardan birisi çoğunuz bizimle birebir irtibatınız olduğu için biliyorsunuz. Belki bilmeyenler vardır firmadan katılanlar vardır. Türkiye’nin tüm meslek yüksek Okulları arasında sadece yüzde beşlik 1.01 kısmında 3 + 1 denen bir uygulama var.
Bu 3 artı 1 uygulaması nedir?Okul, dört yarıyıllık önlisans programı olduğu için bunun üç yarıyılğında okulda uygulamalı dersler üzerinden eğitim alıyor öğrenciler. İki yarıyıldan sonra bir staj var yaz stajı. Üçüncü yarıyı da yaptıktan sonra eğer hiç alttan dersleri kalmazsa dördüncü yarıyıllarında yani son yarıyıllarında toplam 14 hafta boyunca firmalarda çalışıyorlar. O dönemde hiçbir dersleri yok. Bu çok karıştırılıyor meslek liselerinden haftanın iki günü üç günü gelen öğrencilerle böyle deyip direkt olarak dönemin başından sonuna kadar firmada çalışıyorlar. Firmanın elemanı şeklinde çalışıyorlar. Sigortaları, YÖK kararları gereğince Üniversitemiz tarafından yapılıyor.
Firmaların kendilerine vermekle yükümlü olduğu minimum rakam asgari ücretin üçte biri, 20’den fazla çalışanı olanlar da bu rakamın üçte biri 20’den az çalışanı olanlarda da bu rakamın üçte ikisi devlet tarafından kanun kapsamında teşvik olarak firmalara geri ödeme yapılmakta.
Firmalar, bu süreçte bu arkadaşları çalıştırdıklarında bunlar aranan elemanlar, ara elemanlar teknikerler bu 3 buçuk ay boyunca çalıştırıldıklarında hem firmalarına uyum sağlıyor mu sağlamıyor mu? bütün bunları net bir şekilde görerek isterlerse onlara iş teklif ediyorlar, isterlerse de teşekkür ederek ellerini sıktıklarında, bunlar bize gelerek diplomalarını bizden alarak mezun oluyorlar. iş teklif edildiği zaman da diplomalarını alarak firmalarda devam ediyorlar.
Aklınıza şöyle bir soru gelebilir 3 artı 1 yaptıkları yerlerde devamlılık oranı yani firmalarda devam nedir? yüzde 75-80 arasında teklif alanlar, teklif aldıkları firmalarda. Şu ana kadar mezun olan öğrencilerimiz çalışmaya devam ediyorlar.
Bir kısmının çalışmaya devam etmeme sebebi dört yıllıklara tamamlama dikey geçiş sınavı bir kısmının da kendi ailelerinin firmalarında çalışmak istemeleri.”
İmza töreninde bir konuşma yapan Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hakan ÖZKARDEŞ ‘de şunları söyledi: “Ben hekimim onun için burada duyduğum bir çok terim benim için de yeni ve yabancı ama içinde en çok sevdiklerinden bir tanesi ara eleman değil aranan eleman meselesi.
Meslek yüksek okullari bu yönden çok kıymetli.
Meslek yüksekokullarımız sadece bir tane değil başka meslek yüksek okullarımız da var. İki tanesi Ankara dışında, üç tanesi burada.
Anadolu Organize Sanayi Bölgesi ile ilişkili olarak da çok farklı duygulara sahibiz. Çol güzel planlanmış, sanayi ile okulun iş birliği içerisinde ve içerisinde yeni yapılmakta olan yerlerle müthiş bir kampüs halinde. Dolayısıyla her geldiğimizde zevkle imrenerek bakıyoruz orada yapılan işlere ve onun içerisinde bir okulumuzun olmasından da çok memnunuz. Üniversitelerin görevi bilim üretmek ama üretmek kadar bunun üretime sanayiye nasıl yansıdığınıda takip etmek. Dolayısıyla, burada bilimsel olarak yapılan işlerin üretime, firmalara ve sanayicilere yansıması bizim açımızdan önemli. Onun için çok değerli dış paydaşlar olarak buradasınız ve bu bağlantıdan son derece mutlu olduğumuzu özellikle belirtmek isterim.
Saygıdeğer kurucu hocamız Prof. Dr. Mehmet Haberal şu anda yanımızda değil. Ama gelebilir. Onun söylediği bir şey var. Ben de söylemeden geçmeyim. Türkiye’de yapılamayacak çok az şey var der. Yapılabilecek değil, yapılamayacak şey.
Biz de değişik şekillerde sanayicilerimizde fabrikatörlerimiz de bu alanda çalışan kişilerle karşılaştığımızda ne kadar müthiş işler yapılabildiğini görüyoruz. Tabi, bunların bir kısmından haberimiz olmuyor. Belki mühendislik fakültesinin daha fazla bilgisi vardır. Halikaten çok güzel şeyler üretiliyor ve bunların iş birliği içerisinde devam etmesi çok önemli onun için bugünkü iş birliği protokolünün de bu yönde çok önemli buluyoruz.
Burası bizim Senato salonumuz yani üniversitenin üst yönetiminin karar aldığı görüş aldığı bir salon belki bu işe verilen önem doğrultusunda bunun da sembolik bir değeri vardır” diye düşünüyorum. Dilerim bu iş birliklerinin sonuçları da yine aynı şekilde verimli sonuçlara ulaşır ve bu işbirliğinin devamı uzun süre sağlanır. Anadolu organize sanayi bölgemizin yönetim kurulu başkanı sıfatıyla verdiğiniz firma adına iş yapmaktan mutlu oldum. Belirtmek istiyorum ki meslek Yüksekokulu da kurulan ilk meslek yüksekokulu.
İmza töreninde yer alan Sanayi Paydaş katılımcılardan Anadolu Organize Sanayi Bölgesi ve ANİŞMAK Anadolu İş Makinaları İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kutsi TUNCAY ise şöyle konuştu: “Yoğun bir çalışma yılı geçirdik. Onlarla işbirliği yapmaktan mutlu oluyorum. Belirtmek istiyorum, meslek Yüksekokulu Havza‘da kurulan ilk vakıf meslek Yüksekokulu her ne kadar Anadolu OSB içinde olsa da Başkent Organize Sanayi Bölgesi ve ASO 2-3, hemen yanımızdaki dökümcüler ihtisasın da faydalanabileceği bölümlerin açılmış olması açısından önemli.
Şu soruyu kendime soruyorum; ben Stajyer seçerken ben niçin bir üniversite öğrencisine ya da bir meslek Yüksekokulu öğrencisine niçin staj yaptıracağım? Bu sorunun cevabına baktığım zaman, diyorum ki işletme imkanlarını üniversitede öğrenci olarak okuyan ya da meslek yüksek okulunda okuyan insanlara, çocuklara kullandırmamız lazım. Mesleklerinde daha iyi yetişirsinler eğitim dönemlerinde de eksiklerini tamamlaya bilsinler ki okulları bittiğinde ayakları yere sağlam basan gelecek korkusu olmayan insanlar haline gelsin. İşletmede çalışsın ya da calismasin zaten öyle bir şartı hiçbir stajyeri koşamıyorsunuz. Ben sana staj yaptırırım ama burada çalışırsan yani bizim stajlarımız şartlı staj değil. Verdiğimiz paralar, ileride tekrar tahsil edilecek paralar değil ya da verdiğimiz imkanların ekonomik karşılığını biz stajyerlerden istemiyoruz.
Ben şunu istiyorum bir Stajyer aradığı firmayı bulabileceği bir işletmenin de imkan sağlayacağı Stajyer bulabilecek bir ortamın oluşturulması lazım. Bşr stajyer seçiyorsan ben işletmeye benim belli kriterlerimde olması gerekir. Hayır olsun diye yapmıyorum. Bşr defa açık mesleki eğitimin ülkenin ana problemlerinden biri olduğunu da biliyoruz. Nedir bu? kriter çocuğun meslek Yüksekokulu öncesinde okuduğu okul başarı durumu belki ikamet ettiği yer. yani nasıl gelecek ve gidecek. İlketmeye ve bana ayrı bir yük yükleyecek mi? servisi olacak. Bunları bilmek isterim. Ne yazık ki bizim ilişkilerimizde bunu bilebilecek bir portalda yapamadık. Muhakkak Stajyer de bir işletmeyi seçmeli ben nerede staj yapmak istiyorum? A firmasında mı? C firmasında mı? Benim seçtiğim Stajyer ve stajyerin seçtiği işletmenin bir noktada buluşması lazım.
Yoğun programı dolayısıyla imza töreninin sonuna doğru imza töreninde hazır bulunan Başkent Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. Mehmet HABERAL, Üniversite-Sanayi İşbirliğinin önemine değinerek tüm paydaş firmalara teşekkür etti.
Prof. Dr. Mehmet HABERAL imza törenindeki konuşmasında, Başkent Üniversitesinin kurulduğu günden bu yana faaliyetleri, Türkiye’deki ilk organ nakli ve İstanbul’da 22-25 Eylül tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre Merkezinde düzenlenecek Dünya Organ Nakli Derneği’nin 30’uncu Uluslararası Kongresi hakkında bilgi verdi.
Başkent Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. Mehmet HABERAL, imza törenindeki konuşmasında şunları söyledi: “1993 yılında başkent Üniversitesini kurduk.
Ülkemizde ölen insanların böbreklerinin kullanılabileceğini 1978’de gösterdim. Yıl 1979, O dönemde, çocuklarda ve erişkinlerde; dünyada böyle bir takım ilkelerin altına imza attık.
Böbreklerin saklanma süresini dünyada ilk kez 12 saatten 100 saatin üzerine çıkardık.
Başkent Üniversitesi dediğiniz zaman televizyonunu anaokuluna kolejleri‘ne otellerine polikliniklerinden hastanelerine diyaliz merkezlerine ayrıca orkestradan tarlasından kümesinden. Tekstilden inşaatından çikolatasından mutfağına Başkent Üniversitesi bu. Böyle bir model yok.
Tıp fakültesi‘nde öğretim üyesi başına öğrenci sayısı maksimal iki dünyada böyle bir tıp fakültesi yok.
Tabii nedir bu arkadaşlar? Her zaman şunu söylüyorum. Bir ülkemiz var ve bu ülkeyi kuran Atatürk ve arkadaşları ve aziz şehitlerimizi her zaman her şartta rahmetle şükranla anıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşları olarak bu bizim birinci görevimizdir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak hepimizin görevi bu ülkeye sahip çıkmaktır. Bilelim ki değerli arkadaşlar; ülkemizde yapılamayacak çok az şey var yapılabilecek değil. Ülkemizde hiç kimse bana mazeret beyan edemez. engelden bahsedemez. Engellerden, yaptırmıyorlar diyenlerden bahsedemez.
Ne gerekirse bu ülkede her şeyi yapıyoruz.
İnsanlarımızı başka ülkelere muhtaç etmiyoruz.
Orta Doğu‘ya gidiyorum. Oradaki arkadaşlarıma diyorum ki bilesiniz ki sizi başka ülkelere muhtaç etmeyiz. Atina akademisi var. Milat’tan önce 287’de Eflatun tarafından kurulmuş. Birinci kuralı Yunanlılardan başkası bu akademiye kabul edilmez. İki geometri bilmeyen bu akademinin kapısından içeri giremez. Zaman geçiyor, yıllar geçiyor. Sonunda yabancı Bir Türk bir Müslüman oraya kabul ediliyor. Kürsüde konuşuyorum. Karşımda sağlık Bakanı oturuyor. Akademide onların lideri oturuyor karşımda, Mehmet Haberal diyor ki burada .oluşumu Atatürk’e borçluyum Athena’nın ilave ediyorum diyorum ki nasıl ki geçmişte Atatürk ve Venizeloz Vera’ya geldi yeni bir kapı açtı. Biz de yeni bir kapı açıyoruz. Konferansım devam ediyor son cümle sizi başka ülkelere muhtaç etmeyiz. Bir ilk tabii ben dünyanın iki organizasyonunu yönettim. Bunlardan birisi dünya yanık derneği 2006-2008 başkanlığını yaptım. 2008’de kongreyi düzenledim. Kongrede şöyle bir karar aldım.
Bu derneğin altın kongresi 2010’da İstanbul’da yapılacak. 2009’da yönetim kurulu toplandı.
Türkiye’ye Mehmet Haberal bunu yaptı. “Türkiye’de yapılmaz.”dediler. Bunlara cevap verdim. Senin ülkelerinin iç işine, sana karışıyor muyum? Hayır. O benim ülkemin içişleri sizi ilgilendirmez. Kongrenin sorumlusu benim, bütün hazırlıklar yapılmıştır. Kongre, İstanbul’da yapılacaktır. “Evet, kongre İstanbul’da yapıldı.”
Dünya Organ Nakli derneği var. 2018-2020 yılları arasında başkanlığını yaptım. Bu derneğin iki senede bir yapılan bilimsel kongreleri genelde ya Amerika’da Avrupa’da yapılır. Ben, arkadaşlarım çok kuralı değiştiriyorum. Bundan sonra bu derneğin bilimsel kongreleri iki senedede bir bölgelerde yapılacak ilk bölgede bizimki olacak.
2022’de kongre, Arjantin’de ben o kongrenin bilim kurulu başkanıydım. Buradan sonra İstanbul’dasınız. İstanbul dünyanın merkezi Oraya Sixi Türk hava yolları götürecek Bu bölgede ilk kez dünyayı İstanbul’a götürüyoruz. 22 -25 Eylül tarihleri arasında organ nakli ile ilgili bütün dünya ülkeleri İstanbul’da olacak.
Ülkemiz çok dönemlerden geçti. Benim öğrencilik ve asistanlık yıllarımda her şey Amerika’da yapılıyor her şey Avrupa’da yapılır. Bu benim çok ağrıma gidiyordu. 3 Şubat 1973 Amerika’ya gittim. Amerika’yı görmek için gittim. Kalmak için gitmedim bunu özellikle belirtiyorum Bir göreyim dedim. Öyle bir anlatılıyordu ki bize Amerika.
işte ayda gökte bir ülke tabii gittim. Sabahın altısında herkes toplantıda saat 7:00’de herkes ameliyatta. Çalışıyor insanlar. Esas branşım genel cerrahi. ilaveten yanı ve organ nakli. 1 30 Haziran 1975’te ülkeme döndüm.
Üniversite diyaliz merkezi var. O yıllarda Süleyman bey diyordu ki, Türkiye, 70 sente muhtaç. ihsan hocam bana diyor ki ne kadar zamanda yaparsın bu işi iki tane ilaç gerekti. O iki ilaç olursa iki ayda yaparım dedim. Bunu dedi, altı ayda yap seni alnından öpeceğim dedi. Peki bu ilaçlar biraz var mı dedi. Bilmiyorum efendim, belki var dedim çıkardı kendisi cebinden 50 sterlinlik çeki aldım. bana ve iki ay sonra beni alnımdan öpmek zorunda kaldı. Hacettepe‘nin zemin katında tamam mı işte bugün bu konuda kapıyı açtık. Bu bölgede, bütün orta Doğu’da ve Afrika’da bu bölgemizde 1975’te açtığımız kapı, bu gönül bizi organ naklinde dünyanın en tepesine taşımıştır.
Özellikle, canlıdan organ nakli ülkemizden, ayyıldızlı bayrağımız, dünyanın en tepesinde dalgalanıyor.
Tekrar söylüyorum. 22 Eylül’de Dünya İstanbul’da olacak inşallah açılışı yapacağız. Oraya Sağlık Bakanı katılacak, Ankara valisi katılacak, belki İstanbul belediye başkanı katılacak. Ülkemizde yapılamayacak çok az şey var. Yapılacak çok şey var yapılamayacak çok az şey var işte yapıyoruz. görüyorsunuz ha çok şükür Allah’a bilelim ki bakın bu gördüğünüz bu şeyler başkent Üniversitesi’nin, yapmış olduğumuz ne varsa hepsi başkent Üniversitesi’nin kendi eseridir.
Hepsi alınteri ve özveri’in eseridir. Benim dönemlerinde diploma törenlerinde çıkar derdim ki, ben şimdi buradan hesap vereceğim ha bu hesap ne devlet bütçesinin trilyonlarının hesabı ne de devlet bankalarının milyonların hesabı değildir. Bu hesap başkent Üniversitesi’nde çalışanların alınteri hesabıdır. Bugün de aynı şeyi yapıyoruz.
Dünyanın hiçbir yerinde ülkemin aleyhine bir kelime ettirmem. Ülkemin kılına kimseye dokundurtmam. Problem yok mu ? kim çözecek değerli arkadaşlar biz çözeceğiz. biz el alamam çocuk hayır el adam kendisi için gelir tamam mı evet o zaman ne yapacağız, çalışacağız yedi gün 24 saat.
Tek hedefimiz var. Ülkemize hizmet etmek.
Meslek yüksek okulunu orada açmakla aslında bir yeni adım attık. Kırmızı çizgim yok. Aşağı yukarı giderseniz gidin çünkü ülkemizin ihtiyacı var. Başkent üniversitesini bulunduğu yer hafriyat deposuydu bir tane bodur ağaç vardı. Bugün 6 milyon fidan var. Sizlerle beraber ilk gün gibi hizmet etmeye devam edeceğiz. 24 saat yetmiyor.
Hepinize teşekkürler. Hüseyin bey teşekkür ediyorum başarılar diliyorum.”
Başkent Üniversitesi Rektörlük Binasındaki Senato salonundaki imza töreni toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Singapur Milli Günü dolayısıyla Ankara Atakule Event Hall’de bir resepsiyon düzenlendi.
Ankara’daki Singapur Büyükelçiliği, Bağımsızlığı’nın 59’uncu yıl dönümünü kutladı
Singapur’un Ankara Büyükelçisi Kok Li PENG, Singapur ve Türkiye’nin yakın bir gelecekte hava ve deniz bağlantılarını güçlendirmesinin yeşil mutabakat, sürdürülebilirlik ve inovasyon alanlarında birbirini tamamlayabileceğini söyledi.
Eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil KARAİSMAİLOĞLU, Türkiye ile Singapur arasındaki uluslararası ticarete yön verecek yatırımlarla iki ülkenin ekonomisine hayat suyu olacak projeler geliştirme ve potansiyel işbirliği alanlarının verimli bir şekilde geliştirilmesini istediklerini ifade etti.
Singapur’un Ankara Büyükelçiliği’nce Bağımsızlığın 59’uncu yıl dönümü dolayısıyla bir resepsiyon düzenlendi.
Singapur’un Ankara Büyükelçisi Kok Li PENG resepsiyona ev sahipliği yaptı.
Resepsiyonda, Türkiye’yi Eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil KARAİSMAİLOĞLU temsil etti.
Singapur Milli Gün resepsiyonunda Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK de hazır bulundu.
Resepsiyona Dışişleri Bakanlığı Yeniden Asya İnisiyatifi Koordinatörü Büyükelçi Kezban Nilvana DARAMA da katıldı.
Resepsiyona, Büyükelçiler, Askeri Ataşeler, elçilik görevlileri ve seçkin bir davetli topluluğu katıldı.
Ankara Atakule Event Hall’de düzenlenen resepsiyon iki ülkenin Milli Marşlarının seslendirilmesiyle başladı.
Singapur ve Türk Milli Marşların seslendirilmesinin ardından konuşmalara geçildi.
Resepsiyonda ilk konuşmayı, eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil KARAİSMAİLOĞLU yaptı.
Adil KARAİSMAİLOĞLU resepsiyondaki konuşmasında şunları söyledi: “Singapur ile Türkiye arasındaki İşbirliği iki ülke için büyük önem taşımaktadır. Uluslararası ticarete yön verecek yatırımlarla ülkelerimiz ekonomisine hayat suyu olacak projeler geliştirme ve potansiyel işbirliği alanlarımızın verimli bir şekilde geliştirmesini istiyoruz. Güneydoğu Asya ülkelerinin bildiği gibi bölge organizasyonlarında stratejik ortamımız olan Singapur ile 1969’da başlayan dinamik ilişkilerimiz her geçen gün artarak büyümektedir. cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde son 22 yıllık Türkiye vizyonumuz kapsamında uluslararası ilişkilerde ve ülkemizin jeopolitik avantajlarını kullanışlı haline getirmeye yönelik projeleri ile çok büyük mesafeler kat ettik.
Singapur, Asya’nın önde gelen gemicilik ve ticaret merkezi konumundadır. Türkiye’de Avrupa ve Asya arasındaki önemli bir lojistik ve taşımacılık köprüsü konumdadır. İstanbul havalimanı gibi dünyanın en önemli havayolu merkezini hayata geçirerek bu gibi projeleri, coğrafi konumumuzun avantajlarını dünyanın hizmetine sunduk. Bu alanda, deniz ticareti havacılık ve lojistik ortak vizyonumuzda iki ülke arasında karşılıklı stratejik işbirliğini geliştirmeye devam etmek istiyoruz. 2017 yılında imzalanan Türkiye Singapur serbest ticaret anlaşması başta olmak üzere karşılıklı büyümeyi hedefleyen yatırımlarımızın yanı sıra öğrenci değişim programları, kültürel etkinlikler ve sanat projeleri ile de iki ülke arasındaki etkileşimi daha da arttırmak istiyoruz. Tüm bu ekonomik ve stratejik bağların ötesinde kurmuş olduğumuz dostluk karşılıklı saygı ve anlayışla güçlenecek ve geleceğe daha mutlak bakmamızı sağlayacaktır. Singapur ile farklı coğrafyalarda yer alsak da ortak değerler ve vizyonlar etrafında şekillenen bir yakınlığa sahibiz. Singapur ile parlamentolararası dostluk grubu başkanı olarak ilişkilerimizin gelişmesi yönünde üzerimize düşeni fazlasıyla yapacak olduğumuzdan hiçbir şüpheniz olmasın. Bu duygu ve düşüncelerle gerçekleştirmekte olduğumuz görüşmelerin her ülke içinde hayırlı olmasını diliyorum. Büyükelçi Kok’un Türkiye’de yaşayan Singapurlu vatandaşlarının ve Singapur hükümeti ile halkının milli gününü en içten dileklerimle kutluyorum.”
Adil KARAİSMAİOĞLU’ndan sonra kürsüye Singapur ‘un Ankara Büyükelçisi Kok Li PENG geldi.
Kök Li PENG de konuşmasında şunları söyledi: “Bu yıl Singapur için hareketli bir yıl oldu. Bağımsızlıktan bu yana 4 Başbakanımızın yemin ederek göreve başlaması, benzeri önemli gelişmelerin yanı sıra, 17 yaşındaki Max MAEDER’in Paris Olimpiyat Oyunlarında, erkekler Kite Foiling Yelken kategorisinde bronz madalya kazanan en genç madalyalı sporcumuz olması ile Yip Pin Siu’nun Paralimpik Oyunlarda üst üste üçüncü başarısına imza atması, harika sonuçlar alarak çifte altın madalya kazanması gibi olaylar da yaşandı.
Bu arada, Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarında madalya kazanan Türk sporcuları da gönülden kutlarım.
Ülkem tarafından güzel Türkiye’ye Büyükelçi olarak atanmış olmak benim içim büyük bir ayrıcalık.
Bu yıl, ilişkilerimizin 55’inci, stratejik ortaklığımızın 10’uncu yıl dönümünü kutlarken ilili ilişkilerin samimi sorunsuz olarak devam ettiğini bildirmekten memnuniyet duyuyorum.
Türkiye ve Singapur’un dostlarının yardımıyla, karşılıklı ticaret yatırım ve turizmi geliştirmek için çalışıyorum.
Bu bağlamda, Singapurlu şirketlerimizin katılımı için müteşekkirim; stantları Singapur ile Türkiye arasındaki çeşitli ekonomik bağlantıların kısa bir özeti niteliğinde.
İlerleyen zamanlarda, hava, deniz bağlantılarımızı güçlendirebiliriz ki yeşil mutabakat, sürdürülebilirlik ve inovasyon alanlarında birbirini tamamlayabileceğini gözlemliyoruz.
Herkese, katıldığınız için çok teşekkür ederim. Kalın sağlıcakla.”
Singapur’un Ankara Büyükelçisi Kok Li PENG ve eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil KARAİSMAİLOĞLU’nun konuşmalarının akabinde, davetlilere Singapur ve Türk mutfağından yiyecekler ikram edildi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.