Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, Uluslararası Emek Konfederasyonu’nun (ILC) Memur-Sen Genel Merkezi’nde düzenlenen 1. Olağan Genel Kurulu’na katıldı.
Burada konuşan Bakan Işıkhan, 2022 yılında kuruluşu İstanbul’da gerçekleşen Uluslararası Emek Konfederasyonu’nun ilk Genel Kurulu’nu gerçekleştirdikleri için duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Emeği, alın terini, çalışmayı, katma değer üretmeyi, sınır ötesine taşıyan bu kuruluşu sadece çalışma hayatı adına değil aynı zamanda uluslararası hak, adalet ve emek mücadelesi bakımından insanlık adına da çok kıymetli buluyorum. Çünkü bizler; ‘İşçinin ücretini alın teri kurumadan verin…’ diyen bir inancın mensupları, ‘İnsan için sadece emeğinin karşılığı vardır.’ evrensel değerini benimseyen bir medeniyetin temsilcileriyiz. Sosyal devletin de temel ilkelerini oluşturan bu anlayış, özellikle son 21 yıldır ülkemizde ekonomik ve sosyal kalkınma hamlelerimizin ana motivasyon kaynağı olmuştur” ifadelerini kullandı.
Işıkhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 21 yıllık hizmet döneminde Türkiye’nin kronik hale gelmiş yapısal sorunlarını risk alarak, tüm imkanlarını seferber ederek çözüme kavuşturmak için büyük bir çaba sarf ettiklerine değinerek, “Çözmek için adım attığı hiçbir yoldan da geri dönmemiştir. Bunun bir sonucu olarak, özellikle bölgemizde yaşanan terör, göç, iç savaşlar ve dünyada yaşanan ekonomik krizlere, salgına ve afetlere rağmen değer üretmeye, gelişmeye, istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ettik. Yine bu dönemde çalışma hayatında karşılaştığımız birçok sorunu birlikte çözdük. Sadece son bir yıl içerisinde ülkemiz çalışma hayatı adına attığımız adımlar dahi bu gelişim hızını göstermek için yeterlidir. Bu başarıda kuşkusuz işçi, işveren ve kamu işbirliğinin payı büyüktür. Bu yolda, özellikle de çalışma hayatı anlamında en büyük paydaşlarımız, en önemli yol arkadaşlarımız sivil toplum kuruluşlarımız ve sendikalarımız olmuştur” diye konuştu.
“Sendikal Örgütlenmenin Önündeki Bütün Engelleri Kaldırdık”
Bakanlık olarak sosyal diyaloğu, paydaşlarla olan işbirliğini geliştirmeyi önemsediklerini belirten Bakan Işıkhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İstişare kültürüne en çok ihtiyaç duyan ve bu anlayışı çalışma alanına en iyi şekilde yansıtmaya çalışan bir Bakanlığız. Çünkü bizler istişare kültürüne önem veren, çalışmalarının temelini bu kültür üzerine inşa eden bir devlet geleneğine sahibiz. Bugün bizleri bu platformda bir araya getiren de bu anlayıştır. Sivil toplum kuruluşlarımız, ortak bilinci sürdürmenin ve katılımcı bir yönetim anlayışını gerçekleştirmenin en önemli araçlarından biridir. Geçmişte, sendikacılık, işçi-işveren ilişkilerini düzenleyen ve adil temsilini sağlayan sosyal diyalog mekanizmalarımız, hak ettiği değeri ve gerekli ilgiyi görememiş, ihmal edilmişti. Ancak son 21 yılda her alanda olduğu gibi sosyal diyalog konusunda da ciddi ilerlemeler kaydettik. Sendikal örgütlenmenin önündeki bütün engelleri kaldırdık. İşçinin ve işverenin haklarının korunduğu, savunulduğu platformları sadece işçi ve işveren tarafları açısından değil, devletin ve hükümetin çalışmaları açısından da önemli bir girişim olarak görüyorum. Sizlerin kendi alanlarınızda gösterdiğiniz bu gayretler, devletin vatandaşına hak ve özgürlükler noktasında tüm imkânları tanıması açısından motive edici, harekete geçirici bir unsur olmuştur.”
“Memurlarımızın Sendikal Haklarının, Çalışma Şartlarının İyileştirilmesine Yönelik Çok Önemli Adımlar Attık”
Işıkhan, Türkiye’de kamu çalışanlarına sendika kurma hakkının, 1995 yılında Anayasa değişikliği ile tanındığını ve bu hakkın kullanımını düzenleyen yasanın ise 2001 yılında yürürlüğe girdiğini hatırlatarak, “Bu tarihten itibaren özellikle AK Parti iktidarlarımız döneminde kamu görevlileri sendikacılığında sendikalaşma oranı sürekli artan bir seyir izledi. Hükümet olarak elbette en büyük temennimiz, bu oranların çok daha yüksek seviyelere çıkması ve tüm kamu çalışanlarımızın sendikalaşması yönündedir. 21 yılda; toplu sözleşmeler dâhil memurlarımızın sendikal haklarının, çalışma şartlarının iyileştirilmesine yönelik çok önemli adımlar attık. Bunlardan en önemlisi şüphesiz kamu görevlilerinin mali ve sosyal hakları için toplu sözleşme imkânı sunan 2010 Anayasa referandumudur. Yakın zamanda da 7. Dönem Toplu Sözleşmemizi imzaladık. Bu süreci de yine memur sendikalarımızın katkılarıyla başarıyla gerçekleştirdik. En önemli sosyal paydaşlarımız olan sendikalarımız her zaman demokrasimizin, çalışma ve toplumsal hayatımızın güvencesi olmuşlardır. Toplumun tüm kesimlerini doğrudan ya da dolaylı şekilde ilgilendiren; çalışma hayatı, sosyal güvenlik, örgütlenme ve toplu sözleşme gibi birçok konuda öncü rol üstlenmişlerdir. Çünkü demokrasi olmadan, adalet ve istikrar olmadan hizmet de üretilemez” ifadelerini kullandı.
“Artık Önündeki Yüzyıllık Süreci Görüp, Hedeflerini Buna Göre Belirleyen Vizyoner Bir Türkiye Var”
Türkiye’nin ekonomide zaafa uğradığı dönemlerin aynı zamanda siyasi istikrarsızlıkların, belirsizliklerin olduğu, milli iradenin hiçe sayıldığı dönemler olduğuna dikkati çeken Bakan Işıkhan, şöyle devam etti:
“Artık sadece önündeki birkaç yılın hesabını yapan değil, önündeki yüzyıllık süreci görüp, hedeflerini buna göre belirleyen vizyoner bir Türkiye var. Artık ufku, 783 bin kilometrekareye sığmayan, bütün dünyaya adaleti ve insanlığın gereklerini haykıran bir Türkiye var. Daha adil bir dünyanın imkanına inanarak ‘dünya beşten büyüktür’ diyen bir Türkiye var. Türkiye’nin, ona bu vizyonu çizmek, mevcut potansiyelini harekete geçirerek onu yeniden ayağa kaldırmak için ömrünü vakfetmiş kararlı bir dünya lideri var. Biz inanıyoruz ki Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı Türkiye Yüzyılı olacak. Biz yola çıkarken bu yüzyılı emeğin, alın terinin, çalışmanın, üretimin yüzyılı yapacağız dedik. İnşallah öyle de olacak. Bu noktada, özellikle çalışma hayatı alanında; ulusal olduğu kadar uluslararası mutabakatın da öneminin farkındayız. Çünkü artık iki kutbun tahakkümünde dönen bir dünyada değil çok kutuplu bir dünyada yaşıyoruz. Artık insani değer yargılarına, emeğe, insan hak ve özgürlüklerine dair basmakalıp, klişe insan hakları sözlerinin anlamını ve işlevini yitirdiği bir süreçten geçiyoruz. Bugün adaleti tesis etme iddiası taşıyan uluslararası kuruluşların bir bebeğin canını dahi koruyamadığı bir dünyada; din, dil, ırk ayrımı olmaksızın tüm vicdanlı halkların bir araya gelebildiği bir dönemi tecrübe ediyoruz.”
“Federasyonun, Tüm İnsanlık Adına, İstanbul Merkezli Yeni Bir Hareketin Öncüsü Olacağına Yürekten İnanıyorum”
Işıkhan, değişen ve dönüşen çağ ile birlikte birlik ve beraberlik kriterlerinin de değiştiği, mevcut paradigmaların, dünyada hemen her alanda baş göstermekte olan; haksızlığın, adaletsizliğin ve zulmün acı yükünü taşıyamadığı, inkar edilemez bir gerçek olarak karşılarına çıktığını söyleyerek, “Bu şartlar altında küresel birlik ve beraberliğin herkes için çok daha büyük anlamlar ifade ettiğini özellikle söylemek isterim. Bugün bu atmosferde, 25 ülke ve 30 konfederasyonu etrafında buluşturan; alın teri, emek ve hak kavramlarının, insanlığın geleceği adına çok önemli ve kıymetli buluyorum. İşimiz ne olursa olsun referans kavramlarımız yıkıcı değil her daim yapıcı olmalı. Çünkü ancak o zaman gerçek anlamda küresel bir mücadelenin parçası olabiliriz. Bu anlamda ‘Yerelden evrensele soylu mücadele’ sloganıyla yola çıkan, manifestosunda ve kuruluş amacında umudu büyütme gayreti taşıyan bu federasyonun, sadece 25 milyonu temsil eden çalışma hayatı için değil, aynı zamanda tüm insanlık adına, İstanbul merkezli yeni bir hareketin öncüsü olacağına da yürekten inanıyorum” değerlendirmelerinde bulundu.
Olağan Genel Kurul’un başta Türkiye ve üye ülkeler olmak üzere, insanlığın geleceği adına hayırlı olmasını dileyen Bakan Işıkhan, “Federasyonun Genel Kurulu’na seçilen/seçilecek olan ülkeleri/kuruluşları şimdiden tebrik ediyor, gelecek çalışmalarında başarılar diliyorum. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sivil toplum kuruluşlarımızla güç birliğini artırarak, sosyal diyaloğu güçlendirerek çalışmaya, üretmeye devam edeceğiz. Önümüzdeki süreçte de birlikte çok faydalı işlere imza atacağımıza inanıyorum. Siz değerli paydaşlarımızın desteği ile Bakanlığımızın sağlayacağı imkânlar bir araya geldiğinde önümüzde aşılamayacak engel kalmayacaktır” dedi.
Konuşmaların ardından, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve ILC Genel Sekreteri Mehmet Emin Esen, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Işıkhan’a hediye takdim etti, daha sonra hatıra fotoğrafı çekildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda hitap etti.
Misafirperverliği ve nazik daveti için Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün burada Avrupa’nın yüzleştiği çok boyutlu güvenlik sınamalarını ele almak üzere toplanmış bulunuyoruz” ifadesini kullandı.
Güvenlik sınamalarının yalnızca askerî tehditler, terörist saldırılar ve hibrit savaş taktiklerinden ibaret olmaktan çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji arzından siber saldırılara, göç hareketlerinden salgınlara, uluslararası hukukun sistematik ihlallerinden savaşlara kadar geniş bir yelpazeye yayılan meydan okumaların herkesi etkilediğini bildirdi.
“UKRAYNA’DAKİ SAVAŞIN YOL AÇTIĞI OLUMSUZLUKLAR HER GEÇEN GÜN DAHA DA DERİNLEŞİYOR”
“Huzurumuza, istikrarımıza ve refahımıza kasteden tehditlerin önemli bir kısmı tek başımıza üstesinden gelemeyeceğimiz boyutlara varmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa Siyasi Topluluğu’nu, kıtamıza yönelik ortak tehditleri samimi bir ortamda ele aldığımız bir platform olarak görüyoruz. Türkiye, civar bölgelerle yakın kültürel bağları, güçlü ordusu, köklü devlet tecrübesi, ilkeli dış politikası ve yetişmiş insan kaynağıyla bir istikrar adası vazifesi görmeye devam edecektir. Avrupa coğrafyasında maalesef savaşın üçüncü yılını geride bırakıyoruz. Ukrayna’daki savaşın yol açtığı olumsuzluklar her geçen gün daha da derinleşiyor. Savaşın uzaması diplomasiye giderek daha az alan bırakıyor. Biz, en başından beri her iki tarafın da masada olduğu bir müzakere sürecini ve devamında kalıcı, adil bir barışa ulaşılmasını savunduk.”
“GAZZE’DE BİR YILDIR SÜREN SOYKIRIM İNSANLIĞIN ORTAK UTANCIDIR”
Geçen hafta Kazan’da Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüşmeden önce de Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha’yı Ankara’da kabul ettiğini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki görüşmede de diplomasiye alan açılması yönündeki mesajlarını bir kez daha taraflara ilettiğini, barışın tesisi için üzerlerine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını ve çözüme yönelik çabalara desteklerinin süreceğini ifade ettiklerini bildirdi.
Diğer yandan, yol açtığı yıkım ve sivil zayiat bakımından Ukrayna’daki savaştan çok daha büyük bir insanlık trajedisinin Orta Doğu’da yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Gazze’de bir yıldır süren soykırım tüm insanlığın ortak utancıdır. Buna son dönemde Batı Şeria ve Lübnan’a gerçekleştirilen gayriahlaki ve gayrihukuki saldırılar da eklenmiştir. Şunu vicdan sahibi herkes görüyor, kabul ve ikrar ediyor, 50 bine yaklaşan can kaybı dikkate alındığında ateşkesin ivedilikle sağlanması, kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardımın bölgeye ulaşması için İsrail’e her boyutta baskı yapılması elzemdir. İsrail’in saldırganlığına kayıtsız şartsız destek verenler, işlenen suçların da ortağı hâline geldiklerini bilmelidirler.”
“FİLİSTİN’İ HENÜZ TANIMAYAN TÜM ÜLKELERE BUNU YAPMALARI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’e silah ve mühimmat transferinin durdurulmasını sağlamaya yönelik Birleşmiş Milletler’de bir girişim başlattıklarını, 50’yi aşkın ülke ve uluslararası kuruluşun imzasını taşıyan mektubu BM Genel Sekreteri’ne, BM Güvenlik Konseyi Kasım Ayı Dönem Başkanı Birleşik Krallık’a ve BM Genel Kurul Başkanı’na ilettiklerini belirtti.
Bir diğer önemli hususun da Filistin’in devlet olarak tanınması olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İrlanda, Norveç, İspanya ve Slovenya’nın bu yönde attıkları adımları takdirle karşılıyor, kendilerini ülkem ve milletim adına tebrik ediyorum. Bu tanıma kararlarının, bölgede barış isteyen Avrupalı devletler için de bir emsal teşkil ettiğine inanıyorum. Küresel adalete ve barışa katkı vermeleri için Filistin’i henüz tanımayan tüm ülkelere bunu yapmaları çağrısında bulunuyorum” ifadesini kullandı.
“PKK TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELEDE AVRUPALI ORTAKLARIMIZDAN SOMUT İŞ BİRLİĞİ GÖRMEK İSTİYORUZ”
Terörizme karşı iş birliği ve dayanışma hâlinde, terör örgütleri arasında fark gözetmeksizin mücadelenin herkesin sorumluluğu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “PKK terör örgütüyle mücadelede Avrupalı ortaklarımızdan somut iş birliği görmek istiyoruz. FETÖ’nün etkin varlık gösterdiği Avrupa ülkelerinden adli ve idari iş birliği taleplerimizin karşılanmasını bekliyoruz. DEAŞ, ülkemizin de önemli katkılarıyla Suriye ve Irak’ta toprak hâkimiyetini kaybetmiş olsa da küresel ölçekte güvenliği tehdit ediyor. Örgütün odağının kaymaya başladığı Batı Afrika ve Orta Asya’daki yabancı terörist savaşçı hareketliliğinin dikkatle takip edilmesini ve bu alanda iş birliğini önemsiyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Avrupa-Atlantik bölgesinde barış, refah ve istikrar için bugüne kadar en çok katkı veren ülkeler arasında yer aldığına işaret ederek, “NATO’nun en önde gelen müttefiklerinden biri olarak, Asya-Pasifik’ten Kuzey Afrika’ya uzanan geniş coğrafyadaki ortaklarımızla istişareleri ve iş birliğimizi sürdürüyoruz” diye konuştu.
“AB’nin savunma alanındaki gayretlerine Türkiye’nin tam olarak dâhil edilmesi Avrupa’nın barış ve güvenliği için olmazsa olmazdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Avrupa Savunma Ajansına ve Avrupa Daimi Yapılandırılmış İşbirliği kapsamındaki projelere katılımımızın gecikmeksizin önünün açılmasını bekliyoruz. Avrupa’yı ve ötesini etkileyen geniş çaplı sorunlara çözüm bulunabilmesi için Türkiye’nin desteği şarttır. Avrupa’da nefret, İslam karşıtlığı ve ırkçılık, sosyal uyumu ve istikrarı zedeliyor. Müslümanlar başta olmak üzere göçmenlere karşı artan ötekileştirme, ırkçılığın yeni bir yüzü olarak karşımıza çıkıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığının yalnızca Müslümanları ve göçmenleri değil, toplumun tamamının huzur ve güvenliğini tehdit eden bir temel insan hakları sorunu olduğu artık kabullenilmelidir. Küresel dengelerin yeniden kurulduğu böylesine belirsiz bir dönemde, hemen her alanda yeni ve etkin politikalar geliştirmemiz elzemdir. Daha derin iş birliği tesis etmemizin önündeki siyasi engellerin, ön yargılı birtakım tutumların artık geride bırakılması gerekiyor. Aksi takdirde, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu fikri ve ekonomik dönüşümleri yakalaması mümkün olamayacaktır.”
“AB İLE İLİŞKİLERİMİZİN SAĞLIKLI BİR ZEMİNDE İLERLETİLMESİ İÇİN DİYALOG VE İŞ BİRLİĞİNE HAZIRIZ”
Bu vesileyle Avrupa kıtasının güvenlik ve istikrarı için AB’nin genişleme politikasının önemine de dikkati çekmek istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hakkaniyetli bir genişleme politikasının Birliğin en önemli jeopolitik aracı olduğu açıktır” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır. Türkiye olarak, AB ile ilişkilerimizin sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi için diyalog ve iş birliğine hazırız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) Zirvesi’ne katıldı.
Budapeşte Puskas Arena’da gerçekleştirilen AST Zirvesi’ne gelişinde, Macaristan Başbakanı Viktor Orban tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra zirvenin açılış oturumuna iştirak etti.
Zirve sonrasında liderler, aile fotoğrafı için bir araya geldi.
Burada çekilen aile fotoğrafındaki liderler arasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Macaristan Başbakanı Orban, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, AB Konseyi Başkanı Charles Michel yer aldı.
Fotoğraf çekiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağında İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, solunda ise Hollanda Başbakanı Dick Schoof bulundu.
Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi nedeniyle Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile bir araya geldi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.