Kuveyt Devleti’nin Bağımsızlığı’nın 63 ve Kurtuluşu’nun 33’üncü yıldönümü Ankara JW Marriott Otelde verilen bir resepsiyonla kutlandı.
Kuveyt Devleti’nin Ankara Büyükelçiliği’nce Ankara JW Marriott otelde düzenlenen resepsiyona Türkiye’yi temsilen Hazine ve Maliye Bakanı Ekselansları Mehmet ŞİMŞEK katıldı.
Kuveyt’in Ankara Büyükelçisi Ekselansları Wael Yousef ALENZI ev sahipliğinde Ankara JW Martiott Otelde düzenlenen resepsiyonda, Ankara’da Büyükelçilikleri bulunan ülkelerin Büyükelçileri, Askeri Ataşeleri ve seçkin bir davetli topluluğu da hazır bulundu.
Kuveyt Milli Günü resepsiyonu, Türk ve Kuveyt milli marşlarının seslendirilmesiyle başladı.
İki ülkenin Milli marşlarının seslendirilmesinden ardından kürsüye ilk konuşmacı olarak Kuveyt Büyükelçisi Ekselansları Wael Yousef ALENZI geldi.
Büyükelçi Ekselansları ALENZI konuşmasına davetlileri aralarında görmekten büyük mutluluk duyduğunu belirterek başladı.
Büyükelçi Wael Yousef ALENZİ, daha sonra sözlerine şöyle devam etti:
Korona salgınının getirdiği ağır koşullar ve geçen yıl Türkiye’nin güneyinde meydana gelen deprem felaketi sebebiyle yapmış olduğumuz kutlamalara 3 yıl ara verdik. Bu ağır koşullar nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti hükümeti be halkıyla dayanışma amacıyla kutlamalarımızı iptal ettik. Bu süreçte hayatını kaybeden insanlar için bir kez daha Allah’tan rahmet diliyoruz. Bu vesile ile sizlere teşekkürlerimi sunar, bu kutlu günde bizleri yalnız bırakmadığınız için en içten şükranlarımı ve derin saygılarımı ifade etmek isterim.
Kardeş Türkiye Cumhuriyeti de dahil olmak üzere tüm dünyadaki müttefiklerimiz ile Kuveyt’i bağlayan küresel ve güvenlik ilkeleri üzerine kurulu, güçlü ve istikrarlı ilişkilere değinmeden bu sevincimiz tamamlanamaz.
Kuveyt ile Türkiye arasındaki ilişkiler 60’lı yıllarda başlamış ve onlarca yıl kök salmıştır. Karşılıklı saygıya ve ortak çıkarlara dayalı sağlam temeller üzerine inşa edilen bu ortaklık gelişerek ve neredeyse tüm konularda anlaşmaya varma seviyesine ilerlemiştir. Zira Türkiye, kritik zamanlarda gerçek bir ortak olarak ortaya çıkmıştır. Örneğin Irak rejiminin Kuveyt’i ilgal etmesi sırasında Türkiye, Kuveyt’e destek olmak için belirgin adımlar atmıştır. Türkiye’nin bu girişimi, Kuveyt’e daha önce benzeri görülmemiş zorluklarla karşı karşıya olduğu bir dönemde destek olmuştur. Türkiye’nin bu tutumu ve duruşu, zorluklar karşısında gösterilen dayanışma ve işbirliğinin derinliğini yansıtmaktadır. Kuveyt ile Türkiye’yi birbirine bağlayan iki ülke arasında imzalanmış 62 adet mutabakat zaptı bulunmaktadır.
Kuveyt Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti, dış politika alanında ortak ve sağlam bir zemin üzerinde durmaktadırlar. Barış, Hukuk, İnsan Hakları ve Radikalizm ile mücadele alanlarındaki ortak değerler, ilişkilerimizin temel dayanaklarını oluşturmaktadır. Uyumun teşvik edilmesi ve çatışmaları barışçıl bir şekilde çözme hususlarındaki kararlılığımız, Kuveyt Şehri’nin Yemen Barış görüşmelerine ev sahipliği yapması ve Türkiye’nin Rusya ile Ukrayna arasında barışa yönelik çabaları ile açıkça görülmektedir. Ayrıca Suriye için uluslararası donörleri biraraya getiren üç toplantının Kuveyt’in ev sahipliğinde gerçekleşmesi için gösterilen ortak çabalar da bu kararlılığın ayrı bir göstergesidir. Tüm bunlar uluslararası ilişkilerde diyalog ve karşılıklı anlayışın önemine duyduğumuz derin inancımızı yansıtmaktadır. Her iki ülke de insan haklarını koruyan ve saygı duyan yasaların uygulanmasında ve uluslararası düzeyde hukukun üstünlüğünü güçlendirmede bir rol model teşkil etmektedir. Ayrıca her iki ülke, radikalizme ve terörizme karşı mücadelede ortak adımlar atmaktadır. Ülkelerimiz arasındaki işbirliği, yalnızca güvenlik ve siyasetle sınırlı kalmayıp çeşitli kültürler arasında diyaloğu da teşvik etmektedir. Bu durum dinler arası barışı sağlamaya yönelik ortak çabalarımızı güçlendirmekte ve birliğimizi güçlendirme hususundaki ortak değerlerimizi yansıtmaktadır.
Kuveyt Devleti Ankara Büyükelçiliği olarak Türkiye Cumhuriyeti ile ortaklığımızın 60’ıncı yıldönümü kutlamalarını fırsat bilerek ilişkilerimizi yenilemek ve güçlendirmek ve daha iyi seviyelere yükseltmek amacıyla geleceğe dair umut dolu bazı hedefler belirlemiş durumdayız. Bu hedefler: 1. Her iki ülkenin üst düzey yöneticilerinin karşılıklı ziyaretlerini artırarak iki ülke arasındaki diplomatik bağların güçlendirilmesi ve çeşitli alanlarda ortaklık için yeni ufuklara açılmak,
Bürokratik işlemlerin basitleştirilmesi ve dijital imkanların kullanılması aracılığı ile işleyişi daha esnek ve etkin bir hale getirerek her iki ülkede bulunan yatırımcıları teşvik etmek, bunun yanı sıra yatırım teşviklerini ve yasal düzenleme ve kurallarını kolaylaştırarak çalışma ortamını iyileştirmek,
Hedeflenen yatırım fırsatları aracılığı ile karşılıklı ekonomilerin güçlendirilmesi ve ekonomik ilişkilerin derinleştirilmesi , yeni ticaret sektörlerinin belirlenmesi, doğrudan yabancı yatırım akışının güçlendirilmesi ve Kuveyt ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin genişletilmesi.
Kuveyt Devleti’nin Bağımsızlığının 63 ve Kurtuluş’unun 33’üncü yıldönümü kutlamalarımızı tamamlarken, Emirimizin bir sözünü büyük bir gurur ve övünç ile anmak isterim; Zat-ı Alileri bu sözünde: “ Ortak öneme sahip çeşitli konu ve sorunlar ile ilgili olarak Kuveyt Devleti’nin öncü yaklaşım ve rolü Körfez’e, bölgeye ve uluslararası nezdindeki sorumluluklarımızı muhafaza edecek şekilde dost ve kardeş ülkelerle devam edecektir.” Bu söz; Kuveyt’in uluslararası toplum nezdindeki aktif ve etkin rolünü vurgulamakta ve Kuveyt’in uluslararası ilişkilerini geliştirme hususunda izleyeceği sezgisel vizyonunu ve yol haritasını oluşturmaktadır. Bizler sürekli olarak Türkiye ve tüm kardeş ve dost ülkeler ile ilişkilerimizi geliştirme ve güçlendirmeyi arzuluyoruz. Bu ilişkilerin her daim uluslararası işbirliği ve ortaklık için rol model olacağına ve samimi kardeşlik için bir sembol niteliği taşıyacağına inancımız tamdır.
Sözlerimi tamamlarken, başta Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere, bu kutlamada bizlere eşlik eden herkese en derin şükranlarımı sunuyor, Türkiye’deki dostlarımıza sonsuz destekleri ve süreklilik arz eden dayanışmaları için bir kez daha teşekkür ediyorum. Yüce Mevla’dan Kuveyt’i korumasını ve güvenlik ile istikrar nimetlerini daim kılmasını, Filistin genelinde ve Gazze özelinde bulunan kardeşlerimizi ve ailelerimizi de korumasını ve onlara 1967 sınırları dahilinde başkenti Şerefli Kudüs olan egemen ve bağımsız bir devlet içerisinde güven ve istikrar bahşetmesini niyaz ediyorum.
Barış, Güven ve İstikrarın tüm dünya ülkelerini kapsamasını temenni ederim.
Kuveyt Büyükelçisi EKSELANSLARI Wael Yousef ALENZI’den sonra kürsüye Hazine ve Maliye Bakanı Ekselansları Mehmet ŞİMŞEK geldi.
Bakan ŞİMŞEK, Kuveyt ile işbirliğinin yeni bir dinamizm kazanacağına inandığını vurgulayarak ticaret, yatırım, turizm, savunma sanayi ve enerji gibi alanlarda işbirliğini güçlendirecek büyük bir potansiyele sahip olduklarını dile getirdi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarıyla ilgili olarak da Gazze’deki insani dramı anlatmakta kelimelerin yetersiz kaldığına dikkati çekerek temennilerinin burada akan kanın durması, ateşkesin tesis edilmesi ve insani yardımların kesintisiz olarak yapılması olduğunu kaydetti.
Bakan Şimşek, Türkiye ve Kuveyt’in derin tarihi ve kültürel bağlarla beslenen sıkı kardeşlik ilişkilerine sahip olduğunu ifade etti.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, konuşmasında Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin sonrasında Kuveyt’in sergilediği güçlü dayanışma ve desteğe teşekkür ederek iki ülke arasındaki ilişkilerin Emir Şeyh Meşal el-Ahmed Al Cabir Es Sabah’ın liderliğinde daha da güçleneceğine inandığını ifade etti.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçen ay göreve başlayan Kuveyt’teki yeni hükümeti de kutladı.
Türkiye-Kuveyt Karma Ekonomik Komisyonunun 11’inci toplantısının Türkiye’de gerçekleştirileceğine dikkati çeken Şimşek, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “GÜÇLÜ TÜRKİYE, GÜÇLÜ KUVEYT bölgemizin ve İslam aleminin huzur, istikrar ve refahı için büyük bir önem taşıyor. Kuveyt’in Filistin davasına verdiği güçlü destek de çok değerlidir ve takdire şayandır. Maalesef bugün Gazze’de insanı dramı anlatmakta kelimeler yetersiz kalıyor. Temennimiz Gazze’de akan kanın durması, ateşkesin tesis edilmesi ve insanı yardımların kesintisiz olarak yapılmasıdır.”
Konuşmaların hemen akabinde Kuveyt’in Bağımsızlık ve Kurtuluş Günü için hazırlanan pastanın kesimi yapıldı.
Pasta kesiminden sonra davetlilere, Kuveyt ve Türk mutfağından birbirinden lezzetli yiyecekler ikram edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda hitap etti.
Misafirperverliği ve nazik daveti için Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün burada Avrupa’nın yüzleştiği çok boyutlu güvenlik sınamalarını ele almak üzere toplanmış bulunuyoruz” ifadesini kullandı.
Güvenlik sınamalarının yalnızca askerî tehditler, terörist saldırılar ve hibrit savaş taktiklerinden ibaret olmaktan çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji arzından siber saldırılara, göç hareketlerinden salgınlara, uluslararası hukukun sistematik ihlallerinden savaşlara kadar geniş bir yelpazeye yayılan meydan okumaların herkesi etkilediğini bildirdi.
“UKRAYNA’DAKİ SAVAŞIN YOL AÇTIĞI OLUMSUZLUKLAR HER GEÇEN GÜN DAHA DA DERİNLEŞİYOR”
“Huzurumuza, istikrarımıza ve refahımıza kasteden tehditlerin önemli bir kısmı tek başımıza üstesinden gelemeyeceğimiz boyutlara varmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa Siyasi Topluluğu’nu, kıtamıza yönelik ortak tehditleri samimi bir ortamda ele aldığımız bir platform olarak görüyoruz. Türkiye, civar bölgelerle yakın kültürel bağları, güçlü ordusu, köklü devlet tecrübesi, ilkeli dış politikası ve yetişmiş insan kaynağıyla bir istikrar adası vazifesi görmeye devam edecektir. Avrupa coğrafyasında maalesef savaşın üçüncü yılını geride bırakıyoruz. Ukrayna’daki savaşın yol açtığı olumsuzluklar her geçen gün daha da derinleşiyor. Savaşın uzaması diplomasiye giderek daha az alan bırakıyor. Biz, en başından beri her iki tarafın da masada olduğu bir müzakere sürecini ve devamında kalıcı, adil bir barışa ulaşılmasını savunduk.”
“GAZZE’DE BİR YILDIR SÜREN SOYKIRIM İNSANLIĞIN ORTAK UTANCIDIR”
Geçen hafta Kazan’da Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüşmeden önce de Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha’yı Ankara’da kabul ettiğini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki görüşmede de diplomasiye alan açılması yönündeki mesajlarını bir kez daha taraflara ilettiğini, barışın tesisi için üzerlerine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını ve çözüme yönelik çabalara desteklerinin süreceğini ifade ettiklerini bildirdi.
Diğer yandan, yol açtığı yıkım ve sivil zayiat bakımından Ukrayna’daki savaştan çok daha büyük bir insanlık trajedisinin Orta Doğu’da yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Gazze’de bir yıldır süren soykırım tüm insanlığın ortak utancıdır. Buna son dönemde Batı Şeria ve Lübnan’a gerçekleştirilen gayriahlaki ve gayrihukuki saldırılar da eklenmiştir. Şunu vicdan sahibi herkes görüyor, kabul ve ikrar ediyor, 50 bine yaklaşan can kaybı dikkate alındığında ateşkesin ivedilikle sağlanması, kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardımın bölgeye ulaşması için İsrail’e her boyutta baskı yapılması elzemdir. İsrail’in saldırganlığına kayıtsız şartsız destek verenler, işlenen suçların da ortağı hâline geldiklerini bilmelidirler.”
“FİLİSTİN’İ HENÜZ TANIMAYAN TÜM ÜLKELERE BUNU YAPMALARI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’e silah ve mühimmat transferinin durdurulmasını sağlamaya yönelik Birleşmiş Milletler’de bir girişim başlattıklarını, 50’yi aşkın ülke ve uluslararası kuruluşun imzasını taşıyan mektubu BM Genel Sekreteri’ne, BM Güvenlik Konseyi Kasım Ayı Dönem Başkanı Birleşik Krallık’a ve BM Genel Kurul Başkanı’na ilettiklerini belirtti.
Bir diğer önemli hususun da Filistin’in devlet olarak tanınması olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İrlanda, Norveç, İspanya ve Slovenya’nın bu yönde attıkları adımları takdirle karşılıyor, kendilerini ülkem ve milletim adına tebrik ediyorum. Bu tanıma kararlarının, bölgede barış isteyen Avrupalı devletler için de bir emsal teşkil ettiğine inanıyorum. Küresel adalete ve barışa katkı vermeleri için Filistin’i henüz tanımayan tüm ülkelere bunu yapmaları çağrısında bulunuyorum” ifadesini kullandı.
“PKK TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELEDE AVRUPALI ORTAKLARIMIZDAN SOMUT İŞ BİRLİĞİ GÖRMEK İSTİYORUZ”
Terörizme karşı iş birliği ve dayanışma hâlinde, terör örgütleri arasında fark gözetmeksizin mücadelenin herkesin sorumluluğu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “PKK terör örgütüyle mücadelede Avrupalı ortaklarımızdan somut iş birliği görmek istiyoruz. FETÖ’nün etkin varlık gösterdiği Avrupa ülkelerinden adli ve idari iş birliği taleplerimizin karşılanmasını bekliyoruz. DEAŞ, ülkemizin de önemli katkılarıyla Suriye ve Irak’ta toprak hâkimiyetini kaybetmiş olsa da küresel ölçekte güvenliği tehdit ediyor. Örgütün odağının kaymaya başladığı Batı Afrika ve Orta Asya’daki yabancı terörist savaşçı hareketliliğinin dikkatle takip edilmesini ve bu alanda iş birliğini önemsiyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Avrupa-Atlantik bölgesinde barış, refah ve istikrar için bugüne kadar en çok katkı veren ülkeler arasında yer aldığına işaret ederek, “NATO’nun en önde gelen müttefiklerinden biri olarak, Asya-Pasifik’ten Kuzey Afrika’ya uzanan geniş coğrafyadaki ortaklarımızla istişareleri ve iş birliğimizi sürdürüyoruz” diye konuştu.
“AB’nin savunma alanındaki gayretlerine Türkiye’nin tam olarak dâhil edilmesi Avrupa’nın barış ve güvenliği için olmazsa olmazdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Avrupa Savunma Ajansına ve Avrupa Daimi Yapılandırılmış İşbirliği kapsamındaki projelere katılımımızın gecikmeksizin önünün açılmasını bekliyoruz. Avrupa’yı ve ötesini etkileyen geniş çaplı sorunlara çözüm bulunabilmesi için Türkiye’nin desteği şarttır. Avrupa’da nefret, İslam karşıtlığı ve ırkçılık, sosyal uyumu ve istikrarı zedeliyor. Müslümanlar başta olmak üzere göçmenlere karşı artan ötekileştirme, ırkçılığın yeni bir yüzü olarak karşımıza çıkıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığının yalnızca Müslümanları ve göçmenleri değil, toplumun tamamının huzur ve güvenliğini tehdit eden bir temel insan hakları sorunu olduğu artık kabullenilmelidir. Küresel dengelerin yeniden kurulduğu böylesine belirsiz bir dönemde, hemen her alanda yeni ve etkin politikalar geliştirmemiz elzemdir. Daha derin iş birliği tesis etmemizin önündeki siyasi engellerin, ön yargılı birtakım tutumların artık geride bırakılması gerekiyor. Aksi takdirde, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu fikri ve ekonomik dönüşümleri yakalaması mümkün olamayacaktır.”
“AB İLE İLİŞKİLERİMİZİN SAĞLIKLI BİR ZEMİNDE İLERLETİLMESİ İÇİN DİYALOG VE İŞ BİRLİĞİNE HAZIRIZ”
Bu vesileyle Avrupa kıtasının güvenlik ve istikrarı için AB’nin genişleme politikasının önemine de dikkati çekmek istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hakkaniyetli bir genişleme politikasının Birliğin en önemli jeopolitik aracı olduğu açıktır” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır. Türkiye olarak, AB ile ilişkilerimizin sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi için diyalog ve iş birliğine hazırız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) Zirvesi’ne katıldı.
Budapeşte Puskas Arena’da gerçekleştirilen AST Zirvesi’ne gelişinde, Macaristan Başbakanı Viktor Orban tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra zirvenin açılış oturumuna iştirak etti.
Zirve sonrasında liderler, aile fotoğrafı için bir araya geldi.
Burada çekilen aile fotoğrafındaki liderler arasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Macaristan Başbakanı Orban, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, AB Konseyi Başkanı Charles Michel yer aldı.
Fotoğraf çekiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağında İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, solunda ise Hollanda Başbakanı Dick Schoof bulundu.
Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi nedeniyle Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile bir araya geldi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.