Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adana mitinginde yaptığı konuşmada, “Uluslararası arenada ülkemizin hak ve hukukunu, devletimizin çıkarlarını, milletimizin onurunu kararlılıkla savunduk, savunuyoruz. Uluslararası siyaseti takip eden herkes şu gerçeği artık kabulleniyor: Türkiye, sadece bölgesel bir güç olmaktan çıkıp, küresel bir güç olma yolunda emin adımlarla ilerliyor” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstasyon Meydanı’nda düzenlenen Adana mitingine katılarak bir konuşma yaptı.
Alandakileri “Sordum, sual ettim elden, obadan. Nicedir bilirim hâlin Adana. Bu güzellik sana Kadir Mevla’dan, şekerden tatlıdır dilin Adana” diyerek selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Emeğin ve bereketin şehri, gadasını aldığım Adana’da sizlerle birlikte olmaktan memnuniyet duyuyorum” ifadelerini kullandı.
Karacaoğlan’ın “Ak göğsün üstünde çakır dikeni, bitmeyince gönül yardan ayrılmaz” dizelerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu ten canda durdukça bizim de gönlümüz Adana’dan ayrılmaz. ‘Adanalıyık, Allah’ın adamıyık’ şiarıyla, hasbiliğin, harbiliğin, delikanlılığın kitabını yazan Adana, bugün bir başka güzel. Fedakârlığı ve vefakârlığı baş tacı bilen, ağzı dualı büyüklerimizin şehri Adana’yı, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun lokomotif şehri olarak görüyoruz. ‘Yüce dağdan aşan yollar bizimdir.’ diyerek gök kubbeyi millî sesimizle çınlatan, gönül tellerimizi titreten deyişleriyle Toroslar’ı ve Çukurova’yı vatan yapan âşıkların şehrine de böylesi yakışır.”
“ADANA’NIN YOLDAŞLIĞIYLA İFTİHAR EDİYORUZ”
Konuşmasının bu bölümünde alandakilerin “Doğum gününüz kutlu olsun” sözleri üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sağ olun. Bir yaş daha büyüdük” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkülerine kadar yansıyan, dosta düşmana karşı vakur duruşuna meftun olduğumuz Adana’nın yoldaşlığıyla iftihar ediyoruz. 31 Mart’ta Cumhur İttifakı’na verdiği destekle Adana, inşallah yeni bir destan yazacak. Şöyle dedim: Bana bir resmî rakamı alın, bakalım meydanda durum ne? Ve rakamı aldım. Şu anda Adana’da meydanda 75 bin kişi var. Adana’nın gerçek belediyeciliğe olan hasretini dindirmeye az kaldı. Hazır mıyız? Artık Adana’yı bu malum ellerden almaya hazır mıyız? Bu vesileyle geçtiğimiz mayıs ayındaki seçimlerde şahsımıza ve Cumhur İttifakı’na verdiğiniz destek için sizlere teşekkür ediyorum. Tabii bu seçimlerde aldığımız yüzde 45 civarındaki oy oranı, Adana’yla aramızdaki güçlü sevgi bağını yansıtmaktan çok uzak. Biz, bunu arzu ettiğimiz seviyeye taşımak istiyoruz. 31 Mart’ı da bunun için bir fırsat olarak görüyoruz. Allah’ın izniyle Adana, 31 Mart’ta sandık patlatarak gerçek potansiyelini ortaya çıkartacaktır. Buna hazır mıyız? Kendi seçmenleri başta olmak üzere milleti ‘tıpış tıpış’ sandığa gidip oy verecek bir mecburiyet cenderesine sıkıştırmak isteyenlere günlerini göstereceğinize ben inanıyorum.”
Alandakilere, “Adana, böyle artistliklere eyvallah eder mi?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adana, kendi iradesini çantada keklik kabul edenlere yol verir mi? Adana, eser ve hizmet nasipsizlerini sırtında taşır mı? Allah’ınıza kurban sizin” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “İşte CHP başta olmak üzere muhalefetin hâlini görüyorsunuz. Parti içindeki iktidar kavgalarından başlarını kaldıramıyorlar. Birbirleriyle uğraşmaktan, birbirleriyle didişmekten fırsat bulamadıkları için başka bir konuyla ilgilenemeyecek durumdalar. Adanalı kardeşlerime soruyorum, bunların yasak savma kabilinden ettikleri üç beş laf dışında ülkenin herhangi bir derdiyle gerçekten dertlenmediklerini görüyoruz. Aynı şekilde şehirlerimizin, oralarda yaşayan insanlarımızın herhangi bir sıkıntısını çözecek bir projelerini duydunuz mu? Uluslararası meselelerde ilkeli bir duruş sergilediklerine şahit oldunuz mu? Göremezsiniz, duyamazsınız; olamazsınız çünkü yok. Ya bunlar hal çadırını, hastane diye benim Adanalı kardeşlerime yutturmaya çalıştılar. Bunlar bu denli yalancı. Daha kendilerine hayrı olmayanların memlekete, millete hayrının dokunması mümkün mü? Kendi çıkarlarından başka hiçbir şey gözü görmeyenlerin, Adana’nın sorunlarıyla ilgilenmesi beklenir mi? Biz, ‘Türkiye Yüzyılı’ diyoruz. ‘Gerçek belediyecilik’ diyoruz. ‘Hazırız’ diyoruz. ‘Kararlıyız’ diyoruz. Onlar ise kapalı kapılar ardında birbirlerinin kuyusunu kazıyor. Kirli ittifaklarla, hani çay demlersiniz ya, demleniyor. Şaibeli pazarlıklarla seçim kazanma peşinde koşuyorlar.”
“Biliyorsunuz mayıs ayında cumhurbaşkanı adayı olarak milletin önüne çıkardıkları, peşine de 6 tane yardımcı adayı taktıkları bir zat vardı, hatırlıyorsunuz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçimde umduklarını bulamayınca tüm suçu cumhurbaşkanı adaylarına yükleyip kendilerini temize çıkardılar” değerlendirmesinde bulundu.
“31 MART’TA GERÇEK BELEDİYECİLİĞİ TERCİH EDİYOR MUYUZ?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Yere göğe sığdıramadıkları genel başkanlarını partiden öyle bir kazıyıp attılar ki neredeyse kedisi Şero’yu bile kapıdan içeri sokmayacaklar. Hâlbuki seçim gecesi hepsi de ne diyordu? ‘Kazandık, kazanıyoruz.’ Bu nakaratla milletin aklıyla dalga geçiyorlardı. Döktükleri timsah gözyaşlarını saymıyorum. Demek ki mesele, ülke yönetimine talip olma iddiası değilmiş. Mesele sadece kendi partilerinde kimin borusunun öteceği meselesiymiş. CHP yönetimi, sadece bu ülkenin muhalefet enerjisini özellikle sömürüp işe yaramaz hâle getirmekle bile, millet ve tarih nezdinde sigaya çekilmeyi hak ediyor. Şimdi buradan, Adana’dan öyle bir ses verin ki duymayan kulaklar bile duysun. Nasırlaşmış yürekler bile titresin. Hazır mıyız? Adana, Allah’ına kurban Adana. 31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için hazır mıyız? 31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için kararlı mıyız? 31 Mart’ta gerçek belediyeciliği tercih ediyor muyuz? Bunun için seçim gününe kadar ana kademe, kadın kolları, gençlik kolları, kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Seçim akşamı Adana ile birlikte Türkiye haritasını Cumhur İttifakı’nın renkleriyle boyamaya var mıyız? Rabb’im hepinizden razı olsun.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi yuva, vatan ve uğruna şehadeti göze aldıkları biricik sevda olarak gördüklerini ifade ederek, ülkeyi taşıyla, toprağıyla, zorluk ve güzellikleriyle sevdiklerini söyledi.
“ÜLKEMİZİN KRİZLERİN ÇÖZÜMÜNDEKİ KİLİT ROLÜ GİDEREK DAHA FAZLA ANLAŞILIYOR”
İstiklal Marşı’nın “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda! Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda” dizelerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “İşte mesele bu. Biz de cennet vatanımız, aziz milletimiz ve istikbalimizin teminatı çocuklarımız için her alanda mücadele ediyoruz. Karşılaştığımız tüm engellere rağmen hamdolsun vatanımıza olan minnet borcumuzu şimdiye kadar layıkıyla ödedik. Milletin sandıkta namusumuza emanet ettiği iradesine hiçbir zaman gölge düşürmedik. Vesayet güçlerinden, envaiçeşit terör örgütüne kadar Türkiye karşıtlarının tamamını Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle dize getirdik. 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi ülkeyi işgal etme teşebbüsleri karşısında asla geri adım atmadık. Darbe gecesi birileri televizyon karşısında kahvesini yudumlarken, biz milletimizle sırt sırta vererek FETÖ’cü hainlere meydanları dar ettik. Uluslararası arenada ülkemizin hak ve hukukunu, devletimizin çıkarlarını, milletimizin onurunu kararlılıkla savunduk, savunuyoruz. Dış politikada Avrupa’dan ‘aferin’ almaya çalışan değil, dik ve dirayetli duruşuyla tüm dünyada takdir toplayan bir ülke konumundayız. Uluslararası siyaseti takip eden herkes şu gerçeği artık kabulleniyor. Türkiye sadece bölgesel bir güç olmaktan çıkıp küresel bir güç olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Ülkemizin, krizlerin çözümündeki kilit rolü giderek daha fazla anlaşılıyor. Libya’da biz varız. Karabağ’da biz varız. Bütün buralarda Türkiye kardeşleriyle el ele veriyor, omuz omuza veriyor ve bu yolda emin adımlarla yürüyor.”
“ÖZELLİKLE SAVUNMA SANAYİNE AĞIRLIK VERDİK”
Dış politikada Türkiye’nin artan itibarının gerisinde güçlü bir savunma sanayisi olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Savunma sanayinde dışa bağımlılığımız azaldıkça uluslararası arenada etkinliğimiz artmıştır. Göreve geldiğimizde savunma sanayinde yüzde 80 oranında başkalarına muhtaç durumdaydık. Terörle mücadelede kullandığımız silah ve mühimmatların çoğunu yurt dışından temin ediyorduk. Satın aldığımız silahların kontrolü tam olarak bizde bile değildi. Türkiye’ye asla yakışmayan bu tablo karşısında biz ne yaptık? Diğer alanlarla birlikte özellikle savunma sanayine ağırlık verdik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayinde “Böyle gelmiş, böyle gider” diyenlerden olmadıklarını, kolay yerine zor ama Türkiye açısından en hayırlı olanı seçtiklerini belirterek, şunları dile getirdi: “Tabanca, tüfek dâhil güvenlik güçlerimizin kullandığı silahları kendimiz üretmeye başladık. İnsansız hava araçları gibi yeni gelişen teknolojilere büyük yatırımlar yaptık. Bu alanda çalışan firmalarımızı teşvik ettik. İşte bugün 2005’lerde, 2010’larda toprağa diktiğimiz fidanların, Allah’a binlerce kez hamdolsun, meyvelerini topluyoruz. Yıllar önce başlattığımız projeler bugün hepimizin iftihar vesilesi olan uçaklara, tanklara, gemilere, füzelere, roketlere dönüşüyor. Türkiye savunma sanayisi alanında adeta bir destan yazıyor. Dünyanın ilk SİHA gemisi Anadolu’yu geçen sene hizmete aldık. Kendi tasarımımız, millî denizaltımızı inşa etme aşamasındayız. İHA ve SİHA alanında zaten dünyada ilk üç ülkeden biriyiz. Bugün 34 farklı ülkenin semalarını Türk, İHA ve SİHA’ları koruyor. Geçtiğimiz günlerde millî muharip uçağımız KAAN ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi. Böylece 5. nesil uçak üretebilen dünyadaki 4 ülkeden biri olduk. Bu gurur 85 milyon olarak hepimizindir. Milletçe inandık, çalıştık, yılmadık ve hamdolsun başardık.”
“MUHALEFETİN ÖRNEK GÖSTERDİĞİ ÜLKELERDE ‘KAAN’ KONUŞULUYOR”
Savunma sanayi alanındaki başarıların başlangıç olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelecek yıllarda yapılanların çok daha fazlasını, daha modernini, daha gelişmişini, daha güçlüsünü, daha ilerisini yapacağız” dedi.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığının uçak gemisinin bir üst segmentini yapmak için çalışmalar yürüttüğünü bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Biz ‘yaparız’ dedik mi yaparız ve yapacağız. İçimizdeki müzmin muhalifler ve mankurtlar anlamasa da Türkiye’nin nasıl büyük işlere imza attığını dostlarımız ve hasımlarımız çok iyi biliyor. Muhalefetin bize sürekli örnek gösterdiği ülkelerde son dört gündür KAAN konuşuluyor. Türkiye’nin savunma sanayi hamleleri konuşuluyor. Umutlarını Türkiye’ye bağlamış dostlarımız bizim bu başarılarımızla gurur duyarken, elbette rakiplerimiz de endişeye kapılıyor. Daha ne müjdeler vereceğiz inşallah. Öyle garip bir durumla karşı karşıyayız ki bizdeki mankurtlaştırılmış zihinler KAAN’a bakınca kalorifer peteği veya süpürge sapı görüyor. Ama Asya’dan Afrika’ya kadar gönül coğrafyamızdaki 100 milyonlar ise büyüyen, güçlenen, mazlumların umudu hâline gelen bir Türkiye görüyor.”
“31 MART’TA SANDIKLARI PATLATMAMIZ GEREKİYOR”
Türkiye’nin başarılarının kendilerinin azmini artırırken, dost ve kardeş ülkelere de cesaret aşıladığını, özgüven kazandırdığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah bu umutları boşa çıkarmayacağız. Türkiye’yi her alanda güçlendirmeye, kalkındırmaya devam edeceğiz. Bir olarak, iri olarak, diri olarak, kardeş olarak hep birlikte Türkiye olarak ülkemizi hedeflerine ulaştıracağız. Türkiye Yüzyılı şafağı sökerken ecdattan aldığımız emaneti hakkıyla bizden sonraki nesillere teslim etmenin kıvancını yaşayacağız” dedi.
Adana’nın her dönemde yaptığı gibi Türkiye Yüzyılı yürüyüşünün de lokomotifliğini yükleneceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii bunun için 31 Mart’ta sandıkları patlatmamız gerekiyor. Bugün burada sizden bunun sözünü almak istiyorum. Söz mü?” diye sordu. Alandakilerin “söz” demesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Benim bildiğim Adanalı delikanlıdır, sözünün eridir, verdiği sözde durur” karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye ve şehirlere yeni vizyonlar, hedefler gösterirken, güçlü altyapıya güvendiklerini vurgulayarak, Türkiye’nin 21 yılda nereden nereye geldiğini akıl ve vicdan sahibi herkesin kabul edeceğini söyledi.
Bu anlayışla Adana’ya 21 yılda 279 milyar liralık yatırım yaptıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde 10 bin 809 yeni derslik inşa ettiklerini, Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesini kurduklarını, gençlik ve sporda 7 bin 959 kişi kapasiteli yüksek öğrenim yurt binaları açtıklarını, 33 bin seyirci kapasiteli stadyumun da aralarında olduğu 55 spor tesisini Adana’ya kazandırdıklarını kaydetti.
“ÇUKUROVA HAVALİMANINI HİZMETE SUNUYORUZ”
Sosyal yardımlarda, Adanalı ihtiyaç sahibi vatandaşlara 20 milyar liralık kaynak aktardıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkta toplamda 4 bin 255 yataklı 25 hastane ile 71 sağlık tesisini Adanalıların hizmetine sunduklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adana’yı 1640 yataklı şehir hastanesi ile buluşturduklarını hatırlatarak, Yüreğir’deki 100 yataklı devlet hastanesi ile iki sağlık tesisinin yapımının devam ettiğini aktardı.
TOKİ vasıtasıyla 18 bin 400 konutu tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “6 bin 226 konutun yapımına devam ediyoruz. Kentsel dönüşümde şehrimizde riskli yapı olarak belirlediğimiz 8 bin 873 bağımsız bölümün dönüşümünü gerçekleştirdik. Adana’daki 7 millet bahçesi projemizden üçünü tamamladık, üçünün yapımına, birinin projelendirme çalışmasına devam ediyoruz. Ulaştırmada 249 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol mesafesini 431 kilometreye çıkardık. Adana-Karataş yolunu, Kozan-Feke-Saimbeyli-Tufanbeyli yolunu, Ceyhan-Yumurtalık yolunu, İmamoğlu-Ayrım-Aladağ yolunu ve Kozan ayrımı Mansurlu yolunu bu yıl tamamlıyoruz. Şehirdeki tüm demir yollarıyla birlikte Adana-Mersin demir yolunu da yenileyip ilave hat yaptık, seyahat süresini yarıya indirdik. Mersin, Adana, Osmaniye, Gaziantep hızlı tren hattında çalışmalarımız etap etap sürüyor. Mevcut havalimanımıza ilaveten Çukurova Uluslararası Havalimanı da bu yıl içinde tamamlayıp hizmete sunuyoruz.”
Doğu Akdeniz’in en büyük lojistik üssünü Adana’ya kurarak Türkiye’nin uluslararası taşımacılıktaki kilit rolünü daha da güçlendireceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adana’ya 11 baraj, 39 sulama tesisi, 10 arazi toplulaştırma projesi, 60 taşkın koruma tesisi, bir gölet ve 28 hidroelektrik santrali kazandırdıklarını aktardı.
Adana’da toplam 15 bin dekar arazinin sulanmasına hizmet edecek 7 barajın inşasının devam ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kentte 1,3 milyon dekar zirai araziyi sulamaya açarak, çiftçilere yıllık 9,5 milyar lira tutarında zirai gelir artışı sağladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, inşaatı süren 12 sulama tesisiyle 535 bin dekar araziyi daha sulamaya açacaklarını dile getirerek, şunları kaydetti: “Adanalı çiftçilerimize 52 milyar liralık tarımsal hibe desteği ve yatırım yaptık. Sanayi ve teknolojide 2 yeni Organize Sanayi Bölgesi, 3 Endüstri Bölgesi, bir Teknokent, 12 araştırma geliştirme merkezi ve 8 tasarım merkezi kurduk. Tarım ve Orman Bakanlığımız eliyle Adana ve Karataş Organize Tarım Bölgelerini hayata geçirdik. Şimdi de şehrimize bir kimya organize sanayi bölgesi kazandırmak için çalışmalara başladık. İstihdamı desteklemek için Adana’daki işverenlere toplam 9 milyar lira tutarında prim teşviki verdik. Enerjide yaklaşık 224 bin abonesi olan şehrimize tüm ilçeleriyle birlikte doğal gaz arzını sağladık. İnşallah 31 Mart’ta Adana’yı Cumhur İttifakı’nın gerçek belediyecilik vizyonuyla buluşturduğumuzda çok daha fazlasını yapacağız.”
Adana ile tüm Türkiye’ye kazandırdıkları bu eserler, hizmetler ve yatırımların kendilerinin referansı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlerin de desteğiyle inşallah Adana’yı yerel yönetimlerde de hak ettiği hizmetlere kavuşturacağımıza inanıyorum. Cumhur İttifakı’mızın büyükşehir ve ilçe belediye başkan adaylarını ben, sizlere emanet ediyorum. Biliyorum ki sizler, bu adaylarımıza sahip çıkacaksınız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Adana Büyükşehir ve ilçe belediye başkan adaylarını alfabetik sıraya göre çağırarak tanıttı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mitingin ardından Adana Valiliğini ziyaret ederek, Adana Valisi Yavuz Selim Köşger’den çalışmaları hakkında bilgi aldı.
Türk Standartları Enstitüsü’nün 64”üncü Olağan Genel Kurul Toplantısı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın katılımıyla Ankara’daki TSE Merkez Yerleşkesi’nde düzenlendi.
Türk Standartlar Enstitüsü genel kuruluna Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih KACIR katıldı.
Genel kurulda “Güçlü sanayi, güçlü Türkiye vurgusu” yapan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin yıllık ürün ihracatının 265 milyar dolarla Cumhuriyet tarihinin yüksek ihracatı rakamı olduğunu söyledi.
Mehmet Fatih KACIR, Türk Standardları Enstitüsü’nün 64’üncü olağan genel kurulunda hazır bulundu. “Güçlü Sanayi, Güçlü Türkiye’ sloganıyla, son 22 yılda sanayi ve teknolojide büyük adımlar attıklarının altını çizen Bakan Kacır, yıllık ürün ihracatının, 265 milyar dolarla Cumhuriyet tarihinin en yüksek düzeyine ulaştığını hatırlattı.
Bakan Kacır, daha sonra şunları söyledi: “Araştırma ve inovasyon ekosistemimizle, planlı sanayi bölgelerimizle, gelişen girişimcilik kültürümüz ve nitelikli insan kaynağımızla üreterek büyüyen ve kalkınan bir Türkiye’yi hep birlikte inşa ettik. 22 yıl önce 36 milyar dolar olan yıllık ürün ihracatımız, şimdi 265 milyar dolarla Cumhuriyet tarihimizin en yüksek düzeyine ulaştı. Üretimde yüksek kalite Güneş panelinden ticari araçlara, beyaz eşyadan demir çeliğe pek çok alanda, Avrupa değer zincirlerinin en önemli oyuncusuyuz. Kendi SİHA’larını, eğitim uçaklarını, helikopterlerini, deniz platformlarını, kara araçlarını geliştirebilen ve üretebilen bir ülkeyiz. Bu tarihi başarı; üretimde yüksek kaliteyi esas alan bir vizyonun eseridir. Ülkemizde güçlü bir uygunluk değerlendirme altyapısını; müteşebbislerimizin küresel pazarlardaki rekabet gücünün ve ülkemiz sınırları içinde adil ticaretin teminatı olarak görüyoruz. Belgelendirme, muayene, gözetim, doğrulama, deney, kalibrasyon ve eğitim hizmetleriyle; geliştirdiği çağın ihtiyaçlarına uygun standartlarla Türk Standardları Enstitüsü, vatandaşlarımız, sanayicilerimiz ve müteşebbislerimizin destekçisi olmaya devam ediyor. 61 bine yakın belge ve rapor yalnızca geçtiğimiz yıl Enstitümüz; uygunluk değerlendirme alanında düzenlediği 61 bine yakın belge ve raporla gerek girişimcilerimizin, vatandaşlarımızın, güvenli, kaliteli ve çevre dostu ürün ve hizmetlerle buluşmasını teminat altına aldı. Tarife dışı teknik engellerin küresel ticarette yaygın şekilde kullanıldığı bir dönemde, sanayicilerimizin dünya pazarlarına erişimini kolaylaştırdı. ‘Türk Malı’ damgasının dünya pazarlarında kaliteyle özdeşleşmesini sağladı. Güvenli ürün İthalat denetimleri kapsamında gerçekleştirdiği 205 bin ürün denetimiyle, standartlara uygun olmayan 5 bin ithal ürünün Türkiye’ye girişini engelledi. Tüketicilerimizin güvenli ve standartlara uygun ürünlere erişimini teminat altına alan bu denetimleri aynı zamanda yerli üreticimizi haksız rekabete karşı koruyan stratejik bir araç olarak değerlendiriyoruz. Son bir yılda düzenlediği bine yakın eğitim programıyla Enstitümüz, 22 bin vatandaşımızın yetkinliğini belgeleyerek nitelikli insan kaynağımıza önemli katkı sağladı. Standardizasyon kültürünün toplumun geniş kesimleri tarafından benimsenmesini destekledi. Düzenlediği 48 helal uygunluk belgesiyle, vatandaşlarımızın inanç ve değerleriyle örtüşen ürün ve hizmetlere güvenle ulaşmasını mümkün kıldı. Bu alandaki yetkinliğiyle de Türkiye’nin küresel helal ekonomisindeki yükselişine güçlü destek verdi. Enstitümüz; ülkemizin küresel standartların oluşturulmasında aktif rol üstlenebilmesi için kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplum temsilcilerini bir araya getirmeye devam ediyor. Bugün, yapay zekdan kuantum teknolojilerine, anti-sismik cihazlardan gemi ve denizcilik sistemlerine geniş bir yelpazede faaliyet gösteren 161 ayna komite ve bu komitelerde görev yapan 2 bin 780 uzman Türk Standardları Enstitüsü’nün rehberliğinde küresel standardizasyon çalışmalarına aktif katkı sağlıyor. Türkiye Yüzyılı’nda enstitümüz aynı zamanda sanayimizin yeşil dönüşümünü hızlandıran önemli görevler üstlenen bir kurum. Yaklaşık 200 başlıkta hizmet veren Türk Standartları Enstitüsü, sahip olduğu kurumsal birikim ve teknik yetkinlikle ülkemizin kalkınmasını desteklemeye devam edecek. Sanayicilerimizin, bugün yurt dışında yüksek maliyetlerle ve uzun bekleme süreleriyle ulaştığı pek çok kritik test ve deney hizmetini; yakında hizmete alacağımız Ankara Kalite Kampüsümüzde çok uygun maliyetlerle, yüksek hız ve güvenilirlikle sunacağız. Bu sayede yalnızca dışa bağımlılığı azaltmakla kalmayacak, üretimde verimliliği artırarak ihracatcımızın küresel pazarlardaki rekabet gücünü daha da pekiştireceğiz. Deney, test ve kalibrasyon altyapısıyla yalnızca Türkiye’nin değil; yakın coğrafyamızın da ihtiyaçlarına cevap verecek bu yatırım sayesinde, Türk Standartlar Enstitüsünü küresel uygunluk değerlendirme pazarında güçlü ve etkili bir oyuncu haline getirmeyihedefliyoruz. Dünyada, siyasi ve ekonomik dengelerin yeniden kurulduğu; ticaretin ve teknolojinin küresel stratejik rekabetin ana eksenine yerleştiği tarihsel bir eşikteyiz. Liberal ticaretin terk edilerek yerini korumacılık eksenli bir ekonomi yaklaşımına bıraktığı bu dönemde gümrük tarifelerinin yanında teknik gözetim ve denetimler de yerli üretimi ve iç pazardaki kalite ve güvenilirliği korumak üzere aktif bir şekilde kullanılıyor”
Türk Standartları Enstitüsü Başkanlığına yeniden seçilen Mahmut SAMİ ŞAHİN de genel kurulda yaptığı konuşmada şöyle dedi.“
Türk Standardları Enstitümüzün 64’üncü Genel Kurulu vesilesiyle sizleri saygıyla selamlıyor, bu önemli toplantımızın Enstitümüz ve ülkemiz adına hayırlara vesile olmasını Cenabı Allahtan temenni ediyorum.
Türk Standartları Enstitüsü, 70 yılı aşan köklü geçmişiyle; güçlü standardizasyon altyapısı, uygunluk değerlendirme ve eğitim alanlarındaki yetkinliğiyle, ülkemizin kalkınmasında önemli rol oynamaktadır.
Sanayi ve ticaret dünyamız için kalite ve güvenin teminatı olan Enstitümüz; aynı zamanda, uluslararası standardizasyon faaliyetlerine katılımda rehberlik yapmakta, küresel gelişmeleri yakından takip ederek, hizmet modelini sürekli güncellemektedir.
Dünyada güç dengelerinin yeniden şekillendiği, stratejik bağımsızlığın ülkeler için temel bir öncelik haline geldiği bir dönem içerisindeyiz.
Bu küresel dönüşüm sürecinde, Sayın Bakanımızın ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda hazırlanan, 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi, ülkemizin sanayi ve teknoloji politikalarına yön veren temel yol haritası olarak önümüzde durmaktadır.
Bu strateji; Türkiye’yi yüksek teknolojili üretim ve ihracatta, lider ülkelerden biri haline getirme, yerli ve milli üretim kapasitesini artırma, stratejik alanlardaki dışa bağımlılığı azaltma ve kritik teknolojilerde küresel ölçekte söz sahibi olma hedeflerini esas almaktadır.
Türk Standardları Enstitüsü olarak bizler de, bu büyük vizyonun ayrılmaz bir parçası konumundayız.
Bu doğrultuda TSE, yüksek teknoloji ürünlerine yönelik yerli standart altyapısını kurarak, dijitalleşme ve yapay zekâ uygulamaları için ulusal standart setleri oluşturarak ve akıllı üretim süreçlerini belgelendirerek sanayimize yön veren etkin bir kurum olmayı sürdürecektir.
Sürdürülebilir kalkınma hedefleri çerçevesinde; çevre dostu üretimi teşvik eden standartların yaygınlaştırılması, karbon ayak izi ölçümünden döngüsel ekonomiye kadar uzanan, geniş bir alanda yeşil dönüşüme katkı sağlanması, enstitümüzün öncelikleri arasında olacaktır.
Avrupa Yeşil Mutabakatı sürecinde, sanayicimizin yanında yer alacak, yeni belgelendirme modelleriyle ihracat kapasitesini destekleyeceğiz.
Bu hedefleri gerçekleştirebilmek adına, TSE’nin kurumsal yapısını da daha güçlü, daha etkin ve rekabetçi bir yapıya kavuşturacağız.
İş süreçlerimizi sadeleştirerek sanayicimize hız ve güven sunacak; test, muayene ve belgelendirme altyapımızı güçlendirerek uluslararası ölçekte rekabet edebilir bir kapasiteyi birlikte inşa edeceğiz.
Tüm çalışmalarımızı, Bakanlığımızın stratejik hedefleriyle uyum içinde, kamu-özel sektör iş birliğini önceleyen bir yaklaşımla sürdüreceğiz.
Yeni dönemde de, standardizasyonun stratejik değerini daha da yükseltecek, sanayimizin küresel rekabet gücünü artıracak ve Türkiye’nin kalkınma hedeflerine katkı sunmak için kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.
Standardizasyon alanında; paydaşlarımızla eş güdüm içinde çalışıyor, uluslararası teknik komitelerde ülkemizin etkinliğini artırmak için gayret gösteriyoruz.
Uygunluk değerlendirme ve eğitim alanlarında ise, Türkiye’nin en geniş hizmet alanına sahip kurumu olmanın sorumluluğuyla çalışıyoruz.
Bu anlayışla, Türk Standardları Enstitüsü olarak, ülkemizin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkı sağlamak, sanayinin ihtiyaç duyduğu kalite altyapısını güçlendirmek ve uluslararası rekabette söz sahibi olmak için, çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz.
Bu doğrultuda, geçtiğimiz dönemde çok sayıda yeni projeyi hayata geçirdik, mevcut hizmetlerimizi geliştirdik ve stratejik iş birliklerine imza attık.
Yeniliği teşvik etmek, kuruluşların inovasyon kapasitelerini değerlendirmek, iş sürekliliğini sağlamak ve kurumsal değişim programlarını desteklemek amacıyla, İnovasyon Yönetim Sistemi Belgelendirme programını başlattık. Havacılık ve uzay sanayimizde bu belgeyi Enstitümüzden alan ilk milli kuruluşumuz TUSAŞ oldu. TOKİ ile imzaladığımız protokol çerçevesinde, inşaatlarda kullanılan belirli yapı malzemelerinin kontrol ve denetimini sağlamak üzere, önemli bir iş birliği başlattık. Bu kapsamda, öncelikli olarak deprem bölgesindeki şantiyelerden alınan numuneler üzerinde, test ve analizler gerçekleştirerek, standartlara uygun yapı malzemesi kullanımına katkı sunduk. Benzer şekilde, Devlet Malzeme Ofisi ile yakın zamanda imzaladığımız protokol sayesinde, kamu mal alımlarında belirlenen ürünlerde, siparişe konu standartlara ve teknik özelliklere uygunluğunun kontrolü ve raporlanması faaliyetini üstlendik. İthalat denetimlerinde süreç bazlı analizlere geçerek, işlemleri yalınlaştırdık ve hizmet sunumundaki etkinliği artırdık. Bu sayede hem zaman hem de kaynak açısından önemli kazanımlar sağladık. TCDD tarafından İstanbul Marmaray banliyö hattı duraklarında, kurulacak güneş enerji sistemlerine yönelik olarak; tasarım doğrulama, kurulum ve montaj gözetimleri, fabrika imalat süreci denetimleri ve kurulum sonrası uygunluk denetimi hizmetlerine başladık.
Ayrıca, milli vagon setlerinin tip onay faaliyetlerini yürüttük ve TÜRASAŞ tarafından üretilen Milli Elektrikli Tren Setine Ulusal Yeterlilik Onayı vererek Tip Onay Belgesini düzenledik. ASELSAN ile imzaladığımız protokol çerçevesinde; standardizasyon, belgelendirme, muayene, test, laboratuvar faaliyetleriyle birlikte millileştirme, tedarikçi geliştirme, kaynak oluşturma ve teknik destek konularında geniş kapsamlı iş birliği başlattık.
Veri merkezi sektörünün sürdürülebilir ve rekabetçi bir yapıya kavuşması için Veri Merkezi Belgelendirme Programı’nı başarıyla yürütüyoruz.
General Electric firması tarafından Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin türbin adası için, Almanya’da üretilen ürünlerin test ve son kontrolleri Enstitümüz tarafından gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı öncülüğünde hazırlanan, Bilgi ve İletişim Güvenliği Rehberi kapsamında, uyum denetimi hizmeti sağlayan personel ve firmalar için belgelendirme programını başlattık. Enstitümüzde, dijitalleşme süreçlerine katkı sağlamak amacıyla hayata geçirdiğimiz projelerle yıllık ortalama 33 milyon liralık tasarruf sağladık.
Ve son olarak, ülkemizin uluslararası standardizasyon alanındaki stratejik rolünü artırmak amacıyla, 2027 yılında ISO Genel Kurulu’na İstanbul’da ev sahipliği yapacağız. 160’tan fazla ülkeden temsilcinin katılımıyla gerçekleşecek bu büyük organizasyon, Türkiye’nin küresel standartlara yön veren ülkeler arasındaki konumunu, daha da güçlendirecektir. Tüm bu faaliyetler, yalnızca bugünün ihtiyaçlarına cevap vermekle kalmayıp, geleceğin güçlü Türkiye’sini inşa etme kararlılığımızın da somut birer göstergesidir. Sayın Bakanım, bu vesileyle bizlere destekleriniz için şükranlarımı sunuyorum, değerli Genel Kurul Üyelerimize, Yönetim Kurulu Üyelerimize, özveriyle emek veren tüm çalışma arkadaşlarıma ve birlikte değer ürettiğimiz kıymetli paydaşlarımıza gönülden teşekkür ediyorum. Tüm bu çalışmaların ortak hedefi, ülkemizin üretim kalitesini artırmak, teknolojik dönüşümünü hızlandırmak ve küresel rekabet gücünü daha da yukarılara taşımaktır. TSE olarak, Türkiye’nin üretim kalitesine, teknolojik bağımsızlığına ve küresel rekabet gücüne katkı sunmaya kararlılıkla devam edeceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay’ın 157. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Adaletin tecellisi için uğraşan yargı mensuplarımızın, kimi zaman ailelerini ve çocuklarını da işin içine katarak hedef gösterilmesi, hele hele meydanlarda yuhalatılması yanlış olduğu kadar büyük bir sorumsuzluktur. Nezaket kuralları korunarak eleştiriler yapılabilir ama eleştiri bahanesiyle kimse yargı mercilerine parmak sallayamaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay Konferans Salonu’nda düzenlenen, “Danıştay’ın 157. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni”ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, binlerce yıllık devlet geleneklerinin en önemli prensibinin “devlet ebed müddet” olarak tarif ettikleri devamlılık olduğunu söyledi.
Devlet anlayışının bu devamlılığının, iki ilke üzerine bina edildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bunlardan ilki eşref-i mahlukat olan insana atfedilen önemdir. Şeyh Edebali’nin ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözü işte bu hakikatin altını çizmektedir. İkincisi ise hiç şüphesiz, mülkün temeli olarak gördüğümüz adalettir. Çünkü bizim inancımızda varlık, adalet üzere yaratılmıştır. Bu yönüyle adalet, hikmeti ilahinin yeryüzünde tecelli etmesi, dirlik ve düzenin ancak bu ölçü ekseninde tesis edilmesidir. Adalet terazisindeki en küçük bir sapma, Allah muhafaza, tamiri de telafisi de mümkün olmayan yıkıcı sonuçları her zaman gebedir.”
“HUKUK DEVLETİNİN EN TEMEL İLKELERİNDEN BİRİ İDARENİN DENETİMİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her bir vatandaşın hak ve hukukunun korunup gözetilmesi, güçsüzün güçlüye asla ezdirilmemesinin son derece önemli olduğunu belirtti.
“Zor kapıdan girerse töre bacadan çıkar” sözünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Divanu Lugati’t-Türk’te yer alan bu söz, toplumdaki nizam ve intizamın, adalete duyulan güvenin, kıyamet kopsa dahi adaletin tecelli etmesinin ancak ve ancak hukuk devletiyle sağlanabileceğini ifade eder. Hukuk devletinin en temel ilkelerinden biri ise idarenin denetimi, yani idari eylem ve işlemlerin tamamının yargısal denetime açık olmasıdır. İşte, Danıştayımız tam 157 yıldır böylesine hayati bir görevi ifade etmektedir. İnceleme, danışma ve karar organı olarak idareyi yargı yoluyla denetlemekte, temyiz merci sıfatıyla kamu ile vatandaş arasındaki uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmaktadır. Diğer yüksek mahkemelerimiz gibi Anayasa ve kanunları uyulmasını, meri hukukun titizlikle uygulanmasını sağlamaktadır. Bu itibarla milletimiz adına karar verme sorumluluğunu yüksek bir vazife şuuruyla yerine getiren Danıştay Başkanlığımızın tüm mensuplarına bir kez daha teşekkür ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin ancak adaletle hükmettiği takdirde devlet olabileceğini dile getirdi.
Devletin alameti farikasının adalet olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Haksızlığa yol veren, mağduriyetleri gideremeyen, haklıya hakkını teslim edemeyen hiçbir otorite varlığını sürdüremez. Adalete olan inancın temelinden sarsıldığı bir ülkede ne yaparsanız yapın, huzuru, güveni, barışı, demokrasi ve istikrarı tesis edemezsiniz. Gerek adli gerekse idari yargıda görev yapan hâkim ve savcılarımız, milletimizin geleceği, huzuru ve esenliği adına çok önemli bir mesuliyeti yerine getirmektedir. İbn-i Haldun, ‘Basiret gözüyle bakan kimse adaletli ölçüyü bulur’ diyor. Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatleri doğrultusunda karar veren yargı mensuplarımızın bu bilinçle vazifelerini icra etmelerini bekliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan etkin, güçlü, hızlı ve erişilebilir bir adaletin hükûmetlerinin önceliklerinin en başında olduğunu, göreve geldikleri ilk günden beri hep bunun için çalıştıklarını vurguladı.
Yargı sisteminin güçlendirilmesi ve daha işlevsel bir zemine oturtulması için bugüne kadar pek çok düzenlemeyi hayata geçirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yasa ve anayasa değişikliklerini reform ve strateji belgeleriyle desteklediklerini dile getirdi.
Adalet hizmetlerinin vatandaşlara en üst seviyede sunulması için tüm imkânları seferber ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Vesayet dönemlerinin acı bir hatırası olarak yıllarca insanımızı bizar eden üstünlerin hukukunu milletimizin de desteğiyle geride bıraktık, yerine hukukun üstünlüğü ilkesini bu ülkede egemen kıldık. Geçmişte, adalet dairesinin merkezi bazılarına daha yakındı. Hamdolsun biz bunu herkese eşit mesafeye getirmeyi başardık. Darbeleri ayakta alkışlayan yargı yerine, 15 Temmuz ihaneti sonrası olduğu gibi milletin iradesine kasteden darbecilere hak ettikleri hükmü giydiren adil ve demokratik bir yargı rejimini kurduk. Yargının bağımsızlığına tarafsızlık ilkesini ekledik. Hak arama yollarını alabildiğine genişlettik, yeni kurumlar ihdas ettik.”
“YAPANIN YANINA KAR KALIYOR TÜRÜ ÖN KABULLERİN TOPLUMDA YERLEŞMESİNE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 23 yılda fiziki ve teknik altyapıdan temel hak ve özgürlüklere, temel kanun ve mevzuat değişikliklerinden ceza infaz sistemine, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden kurumsal değişikliklere, icra ve iflas sisteminden adli sicil işlemlerine, yargıda hedef sürelerden özlük haklarına çok geniş bir yelpazede adalet hizmetlerini günden güne geliştirdiklerini, iyileştirdiklerini ve tahkim ettiklerini belirtti.
Danıştayın üye sayılarını artırdıklarını, hâkim ihtiyacını karşıladıklarını ve yardımcı personel sorununu çözdüklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştayı 2012’de yeni hizmet binasına, 2023’te yeni sosyal tesisine kavuşturduklarını söyledi.
İdari yargıdaki mahkeme sayısını yüzde 60 oranında artırarak önemli bir eşiği daha geride bıraktıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de 146 olan idari yargıdaki faal ilk derece mahkemelerinin sayısını 233’e yükselttiklerini aktardı.
Hataları asgari seviyeye indirecek ve temyiz mahkemelerindeki yığılmayı önleyecek şekilde istinaf incelemesi yapmak üzere bölge idare mahkemelerini 9 bölgede faaliyete geçirdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece Danıştayın iş yükünü önemli ölçüde azaltırken uyuşmazlıkların daha kısa sürede çözülmesini temin ettiklerini kaydetti.
“VATANDAŞLARIMIZIN HAK VE HUKUKUNUN KORUNMASI NOKTASINDA KARARLIYIZ”
İdari yargı teşkilatını güçlendirmek için daha pek çok yeniliği, değişikliği ve düzenlemeyi hayata geçirdiklerini, 23 Ocak’ta açıkladıkları 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi ile tüm çalışmaları bir adım daha öteye taşıdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Son dönemde milletimizi en fazla rahatsız eden cezasızlık algısının önüne geçecek kapsamlı düzenlemeleri kamuoyumuzla paylaştık. Şu konuda son derece kararlıyız. ‘Yapanın yanına kar kalıyor’ türü ön kabullerin her ne sebeple olursa olsun toplumda yerleşmesine müsaade etmeyeceğiz. Hukuka, nizama, kanunlara uyan vatandaşlarımızın hak ve hukukunun korunması noktasında kararlıyız. Bundan en küçük bir taviz vermeyeceğiz. Suç işleyenlerin, suçtan kibirlenenlerin, kendini yasadan, devletten üstün görenlerin tepelerine binmeye devam edeceğiz. Yine bu süreçte ortaya çıkan onca ihanetten sonra bile devlete, millete ve demokrasimize pusu kurmaktan vazgeçmeyen FETÖ ile mücadelemiz güçlenerek devam edecektir. ‘Su uyur ama FETÖ’nün sinsi hücreleri uyumaz’ gerçeği örgüte yapılan her operasyonla kendisini bir kez daha hatırlatıyor. FETÖ ile mücadelede yaşanacak herhangi bir zafiyetin Allah korusun ülkemize, özellikle de devletimize çok ağır bedelleri olacaktır.”
“YARGI MENSUPLARIMIZIN HEDEF GÖSTERİLMESİ, BÜYÜK BİR SORUMSUZLUKTUR”
Yargının, FETÖ’nün nasıl büyük bir tehdit, nasıl habis bir yapı olduğunu en iyi bilen devlet organlarından biri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayalım ki tarih, ibret alınmazsa tekerrür eder. Yakın geçmişte yaşadığımız acıların ve ihanetlerin tekrarının önüne ancak akılla, dirayetle, tecrübeyle ve tarihten ibret alarak geçebiliriz. Diğer türlü milletimize, devletimize ve umudunu Türkiye’nin güçlenmesine bağlamış 100 milyonlarca mazluma karşı görevlerimizi ihmal etmiş oluruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda güvenlik ve istihbarat birimleri gibi yargının da gereken dikkat, teyakkuz ve hassasiyeti göstermeyi sürdüreceğine inandığının altını çizerek, şunları kaydetti: “Adaletin tecellisi için uğraşan yargı mensuplarımızın kimi zaman ailelerini ve çocuklarını da işin içine katarak hedef gösterilmesi, hele hele meydanlarda yuhalatılması yanlış olduğu kadar büyük bir sorumsuzluktur. Yargı mercilerinin baskı altına alınmasının hiçbir haklı gerekçesi yoktur. İster siyasetçi ister gazeteci olsun halkın huzuruna herkes, Anayasa ve yasalar çerçevesinde hukukun sorunsuz işlemesine, suç varsa hesabının mutlaka sorulmasına yardımcı olmalıdır. Elbette nezaket kuralları korunarak eleştiriler yapılabilir ama eleştiri bahanesiyle kimse yargı mercilerine parmak sallayamaz.”
Bugüne kadar hükûmetin tasarrufları konusunda yargı organlarıyla aralarında ortaya çıkan görüş ayrılıklarında tavırlarının hep bu yönde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kararlarını tenkit etseler dahi yargı mensuplarını ve organlarını daima ayrı bir yerde tuttuklarını, güncel tartışmalarla ilgili aynı özeni gösterdiklerini söyledi.
“TÜRKİYE YÜZYILI’NDA, TECRÜBESİNDEN EN FAZLA İSTİFADE EDECEĞİMİZ KURUMLARIMIZDAN BİRİ DANIŞTAYIMIZ OLACAKTIR”
Kamuoyunun gözünü ve kulağını çevirdiği herkesin aynı itinalı üslupla hareket etmesini ümit ve arzu ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İçinde bulunduğumuz 21. Asrı Türkiye Yüzyılı yapmak hedefiyle yürüttüğümüz çalışmalarda birikiminden, tecrübesinden, vizyonundan ve rehberliğinden en fazla istifade edeceğimiz kurumlarımızdan biri Danıştayımız olacaktır. Özellikle iç kalemizin güçlendirilmesine yönelik attığımız adımlarda devletimizin tüm birimleri gibi sizlerin de desteğine güvendiğimizi, sizlerin de yapıcı katkılarınızı beklediğimizi vurgulamak istiyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda Danıştayın 157. Kuruluş yıl dönümünün ülke, millet, hukuk ve yargı camiası için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yüksek yargı kurumlarının başkanları ve davetliler katıldı.
Başta aziz şehitlerimizin emanetleri olan annelerimiz olmak üzere evlatlarını vatanına, milletine ve insanlığa hizmet yolunda yetiştiren tüm annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyoruz.
“Anneler toplumun vicdanıdır. Onların şefkati, duası ve fedakârlıkları hayatımıza anlam katar. Sevgi, merhamet ve mücadele duygularının kaynağı olan anneler, evlatlarına umut verir ve değer kazandırırlar. Sadece ailelerini değil, içinde yaşadıkları toplumu da şekillendirirler.
Dünyamızı şefkatiyle, sevgisiyle güzelleştiren annelerimiz. İyi ki varsınız.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.