Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş Kurtulmuş, “Şimdi artık sözün bittiği yerdeyiz. Bu kadar büyük zulümlerin yaşandığı Gazze’de acilen, hemen şu an, hiç lafı eğip bükmeden kalıcı bir ateşkesin temin edilmesi insanlık adına ortak bir çabanın en temel beklentisidir.” dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meclis’te, parlamento muhabirleri ve basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle iftarda bir araya geldi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, iftarın ardından yaptığı konuşmada, ramazanın hayırlar getirmesini dileyerek, her bakımdan bir yenilik olan ramazandan en güzel şekilde istifade etmeyi, sağlık ve afiyet içerisinde Ramazan Bayramı’na ulaşmayı temenni etti.
Ramazan ayının aynı zamanda yardımlaşma, dayanışma, insani değerlerin en üst seviyede yeniden yaşandığı bir iklimi oluşturduğunu da ifade eden Kurtulmuş, “Bu anlamda hem toplumsal dayanışmanın hem yardımlaşmanın hem başkalarıyla paylaşmanın güzel örneklerini yaşadığımız unutulmaz bir ramazan ayını geçirmemizi de temenni ediyorum.” diye konuştu.
12 Mart’ın, İstiklal Marşı’nın TBMM’de kabulünün 103’üncü yıl dönümü olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“İstiklal Marşımız, en zor şartlarda büyük bir kurtuluş mücadelesi veren, birbirine sıkı sıkıya sarılarak milli hedefleri ve milli istikametleri doğrultusunda yedi düvele karşı savaşarak ‘Ya Allah’ diyerek ayağa kalkan, bağımsızlığını, istiklalini ve istikbalini kazanan milletimizin ruh halinin, milli hassasiyetlerimizin, özgürlük anlayışımızın, milli egemenliğe sahip çıkma irademizin somutlaşmış, metne dökülmüş bir ifadesidir. İstiklal Marşı’mızın her bir kelimesinin, her bir mısrasının arkasında asırlardır birikmiş olan büyük bir milli birikimin olduğunu da biliyoruz. Mehmet Akif’in, ‘Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazmak nasip etmesin’ duasını tekrar ediyoruz. Mehmet Akif merhumun ruhunda, onun dizelerinde ete kemiğe bürünmüş ve milletimizin ortak milli hafızasına nakşedilmiş olan cesareti, kararlılığı, özgürlüğü, dayanışmayı, milli hassasiyetleri bünyesinde barındıran İstiklal Marşı’mızın kıyamete kadar aziz milletimize rehberlik etmesini temenni ediyorum.”
İstiklal Marşı’nın verdiği milli hassasiyetlere her zaman sahip çıkarak yola devam edeceklerini belirten Kurtulmuş, bugünün türbülanslı uluslararası ilişkilerinin ortaya koyduğu, özellikle bölgedeki sıkıntıların giderek yoğunlaştığı dönemde, İstiklal Marşı’nın sağladığı bu ruh hali içerisinde dimdik ayakta duracaklarını, ortak hedeflere doğru, Türkiye’yi cumhuriyetimizin ikinci asrında, Türkiye Yüzyılı’nda hedefleriyle buluşturacak çalışmaları gerçekleştireceklerini bildirdi.
Kurtulmuş, “103’üncü yılında olduğumuz İstiklal Marşı’mızı her gün belki defalarca duyuyoruz, dinliyoruz ama her dinlediğimizde bütün ruhumuzla hissederek ve oradaki ‘Korkma’ diye başlayan cesaret veren, ilham veren o cümleleri hayatımızda rehber etmek herhalde bizim milli hassasiyetlerimizi çoğaltmak ve sürdürmek bakımından en önemli gücümüzdür, en kuvvetli milli ortak değerimizdir.” ifadesine yer verdi.
“1971’in 12 Mart’ını da öncesi ve sonrası ortaya koyduklarıyla hiç unutmamamız gerekir” 12 Mart’ta, Türkiye’nin yakın döneminde bir başka yaşanan gelişmenin de bulunduğunu, onu da kötü hatıralarla andıklarını belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Belki aramızdaki birçoğumuz o dönemi yaşamadık ama o dönemin yakın hatıralarına sahibiz. 12 Mart 1971 darbesinin, Türkiye’de milli iradeye ne kadar büyük bir darbe vurduğunu, belki dönemin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve arkadaşlarının, dönemin cumhurbaşkanına ‘32. Hükümet düşsün, istifa etsin’ talebini dile getirdiği bir muhtıraydı ama maalesef Türkiye’nin siyaset yapısına yapmış olduğu o müdahaleyle uzun yıllar boyunca Türkiye siyasetinin denkleminin yerli yerine oturmasını da engellemiş olan bir antidemokratik darbeydi.
Bu özelliğiyle 1971’in 12 Mart’ını da öncesi ve sonrası ortaya koyduklarıyla hiç unutmamamız gerektiğinin altını çizmek isterim. Nasıl İstiklal Marşı bize özgürlüğümüzü, milli hassasiyetlerimizi, milli hasletlerimizi, bir ve beraber olmamızı ifade eden manifesto mahiyetinde bir bildiri ise bu anlamda ortak milli hassasiyetlerimizi yansıtan bir milli deklarasyon ise aynı şekilde 12 Mart da demokrasiye, milli iradeye sahip çıkmamızı bize hatırlatan fevkalade değerli ortak bir uyarı mesajıdır.”
“Hiç kimsenin, halkın oyuyla gelmiş olan bir iktidara ayak oyunları oynamaya hakkı yoktur” Türkiye’nin 75 yıllık demokrasi tarihinde, çok partili siyasi hayatında beş darbeyle karşılaştığını, bunlardan birisinin 12 Mart 1971 muhtırası olduğunu aktaran Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Bunların her birisi, hakkında saatlerce konuşulabilecek kadar Türkiye’ye büyük zararları olan maalesef antidemokratik müdahalelerdir. Türkiye her bir antidemokratik müdahaleyle neredeyse onlarca yılını kaybetmiş, geriye gitmiştir. Biz 12 Mart’ı hatırlatırken ders alalım diye hatırlatmak istiyoruz; bu ülkede bir daha hiç kimsenin, milli egemenliğin üstünde milletin iradesinin üstünde bir gücü, bir niyeti ortaya koymaması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bunun için nasıl İstiklal Marşı bize özgürlüğü ve milli hassasiyetleri hatırlatıyorsa, 12 Mart muhtırası da milli egemenliğin ancak ve ancak hakimiyet bilakaydüşart milletindir ifadesinde tecelli eden tam manasıyla milli hakimiyetin sağlanmasından geçtiğini gösteriyor.
Hiç kimsenin, halkın oyuyla iktidara gelmiş olan bir iktidara elinde ne güç olursa olsun bir şekilde ‘Bu iktidarı değiştirin, bu hükümeti istifaya zorlayın’ diye talimat vermeye ya da antidemokratik oyunlar, ayak oyunları oynamaya hakkı yoktur. Türkiye demokrasisi 12 Mart tarihli bu iki önemli olay üzerinden inşallah kendi demokrasisini, kendi özgürlüklerini ve bunların üstünde yükselmiş milli hakimiyet fikrini kıyamete kadar sürdürecektir.”
“Gazze, insanlığın bittiği bir dramı yaşamaktadır” İftar saatinde rahat ve güvende olmayan milyonlarca Müslümanın olduğunu da hatırlamak gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir kısmının zaten sofralarında iftarlarını açabilecekleri doğru dürüst yarım dilim ekmekleri, bir bardak temiz suları olmayan dünyanın birçok yerinde milyonlarca Müslüman olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde başta Gazze olmak üzere yine dünyanın birçok yerinde, bu iftar saatine yaklaşırken Allahuekber nidasını beklerken sofrasına koyacak bir lokması olmadığı gibi, yemeğini tamamlayacak bir emniyetin de olmadığı nice Müslümanlar vardır. Burada biz konuşurken biraz sonra haberlerde duyacağız; maalesef lokmalar ve sözler boğazımızda düğümleniyor, belki bu akşam iftar saatinde yine onlarca Filistinli masum, sivil, kadın, çocuk, bebek İsrail’in uçakları, bombalarıyla hayattan koparılmış olacak.
Gazze, insanlığın bittiği bir dramı yaşamaktadır. Gazze, beş ayı aşkın bir süredir bütün insanlığın seyrederek müdahale etmekte aciz kaldığı bir büyük katliama şahit olmaktadır. Ölenlerin yüzde 75’inin çocuk, kadın ve ihtiyarlar olduğunu bütün dünya biliyor. Buna rağmen bir yalanın peşine takılarak dünyada hakkı hukuku ortadan kaldıran her türlü adımı atan İsrail’in gasıp, saldırgan hükumetine karşı dünya hiçbir şey yapamıyor.”
“Sadece Netanyahu ve hükümeti değil bütün insanlık hesaba çekilmektedir” “Filistinli masumların şehadeti dünyayı arş-ı alayı tutuyor.” diyen Kurtulmuş, Uluslararası Adalet Divanındaki davayla birlikte Filistin davasında da yeni bir sürecin başladığını söyledi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş şöyle devam etti:
“Ben bir kere daha buradan, Ankara’dan, Türkiye’mizin başkentinden birinci apartheid rejimini yıkan Güney Afrika halkına ve Güney Afrika’nın hükümetine ikinci apartheid rejimini yıkmak üzere başlattıkları Uluslararası Adalet Divanındaki bu başlangıç, bu mahkeme için şükranlarımızı ifade ediyorum. Dünyada insafın, vicdanın ve insanlığın ölüp ölmediğinin tartışıldığı bir yerde ‘İnsanlık ölmemiştir’ çıkışı Güney Afrika hükümeti tarafından uluslararası hukuk mecrasına taşınmıştır. Ümit ediyoruz ki bunun arkasından da yeni dönemin gerekli adımları atılacak ve en sonunda bu büyük katliamların faili olan, soykırıma varan bu büyük insanlık suçlarını her gün bilerek, isteyerek, inatla ve ısrarla işlemeye devam eden Netanyahu Hükümeti, Netanyahu ve çetesi sonunda Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde hesap vereceklerdir. Bu çerçevede bu süreç içerisinde ilk günden bugüne kadar ve bundan sonra belki on yıllar boyunca sürecek bu Filistin davası içerisinde sadece Netanyahu ve hükümeti değil bütün insanlık bir hesaba çekilmektedir, bütün insanlık bir sınav verilmektedir. Ne yazık ki başından itibaren İsrail’in saldırganlığına kayıtsız şartsız destek verenler hiç şüphesiz İsrail Hükümetinin işlediği bu suçların birebir ortağı, birebir bu katliamın paydaşlarıdır.”
Zalimle mazlumu ayırt etmeksizin zalimin yanında mazluma laf söylemeye kalkanların, insanlığın vicdanında mahkum olacağını söyleyen Kurtulmuş, Türkiye olarak, devlet ve milletçe ilk günden itibaren bu katliamların karşısında durmayı bir insanlık vazifesi olarak bildiklerini, her platformda bu saldırganlığın sona erdirilmesi için ellerinden gelen bütün gayreti gösterdiklerini vurguladı.
“Oscar Ödül Töreninde bile insanlığın vicdanı açıkça dile geldi” Oscar Ödül Töreninde bile insanlığın vicdanının açıkça dile geldiğini kaydeden Kurtulmuş, törenin, siyasetten uzak bir zemin olarak görülmesine rağmen, o zeminin insanlıktan uzak olmadığının gösterildiğini belirtti.
Yakalarına rozetlerini takanlara, ödül töreninde insanlık adına konuşup Filistin’in mazlum halkına sahip çıkanlara teşekkür eden Kurtulmuş, “Filistin’e karşı sürdürülen bu insanlık dışı katliamlar çok açık bir şekilde insanlık cephesini uyandırmıştır.” diye konuştu.
İçinde azcık insanlıktan pay olan, insafı, vicdanı olan herkesin bu büyük katliamın karşısında olduğunu ifade eden Kurtulmuş, “Şimdi artık sözün bittiği yerdeyiz. Bu kadar büyük zulümlerin yaşandığı Gazze’de acilen, hemen şu an, hiç lafı eğip bükmeden kalıcı bir ateşkesin temin edilmesi insanlık adına ortak bir çabanın en temel beklentisidir.” dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, “İnsanlık, her ateşkes çağrısı yaptığında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde veto hakkını kullananlar, aslında kendi insanlıklarını veto ettiler; kendi insanlıklarının aleyhine bir karar aldılar. Şimdi, bundan sonra hiç kimsenin geldiğimiz bu noktada atılacak ateşkesin sağlanması yönündeki bir adıma engel olmasının mümkün olmadığını düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Bir insani yardım gemisinin yola çıktığını anlatan Kurtulmuş, dünyanın dört bir tarafından insani yardımların hızla yerine ulaştırılmaya çalışıldığını söyledi.
“Gazze’deki katliamın bir an evvel durdurulabilmesini ümit ediyorum” Kurtulmuş, Netanyahu ve hükümetinin sadece insanların öldürülmesini değil, aynı zamanda insanların, çocukların açlıktan ölmesi için zemin hazırlamaya gayret ettiğini söyledi.
Kurtulmuş, her sene ramazan ayı geldiğinde Filistin’de acının diz boyu haline geldiğini, her yıl ramazanda yeni birtakım baskıların ortaya konulduğunu hatırlatarak, “Biz, Gazze ile meşgul olurken şu anda Filistin topraklarının tamamında Filistin halkına karşı büyük bir zulüm işlenmeye devam ediyor. İslam’ın üç büyük kutsal mekanından birisi olan Mescid-i Aksa’ya bu ramazan ayında da insanların rahatça girmesi engelleniyor. Bütün bunların ortadan kaldırılabilmesi için kararlı ve şuurlu bir şekilde hareket etmemiz lazım.” şeklinde konuştu.
İsrail ve Netanyahu hükümetinin giderek uluslararası alanda daha yalnız hale geleceğini belirten Kurtulmuş, buna karşı başta İslam ülkeleri olmak üzere bölge ülkelerinin şuurlu bir şekilde, bunu önleyecek adımlarını atmak mecburiyetinde olduğunu kaydetti.
Kurtulmuş, dünyanın dört bir yanındaki insanların da zulmün durdurulması için seslerini daha fazla çıkarması gerektiğine işaret etti.
Türkiye’nin gelecek dönemde, Gazze başta olmak üzere birçok meselede üzerine birçok sorumluluk düştüğünü ifade eden Kurtulmuş, “Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da büyük bir etkinlikle bu meselenin adalet temelinde çözülebilmesi için gayretlerimizi sürdüreceğiz. Ama her şeyden önemlisi içeride birliğimizi ve beraberliğimizi koruyarak, dirlik ve birlik içerisinde ortak milli hassasiyetlerimizi özenle koruyarak hep birlikte daha ileriye doğru gideceğiz.” ifadesine yer verdi.
Türkiye’nin gücü arttıkça dünyadaki mazlum milletlerin Türkiye’den beklentisinin de arttığına dikkati çeken Kurtulmuş, son aylarda katıldığı bütün uluslararası programlarda bu manzarayı gördüğünü söyledi.
Kurtulmuş, “Dünyada birçok ülke, birçok mazlum millet Türkiye’nin gözünün içine bakmaktadır. Onun bizim güven ve istikrar içerisinde, birlik ve beraberlik içerisinde yolumuzu en güzel şekilde devam ettirmemiz lazım.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST 2024’te yaptığı konuşmada, “Teknolojiyi sadece kullanan değil; tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adana Şakirpaşa Havalimanı’nda düzenlenen TEKNOFEST 2024’e katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.
Konuşmasına Adanalıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Ağustos’ta Adana’ya gelerek muhteşem bir projenin açılışını yaptıklarını, Adana ile Mersin’in de gurur kaynağı olan Uluslararası Çukurova Havalimanı’nı tüm bölgenin hizmetine sunduklarını hatırlattı.
Şimdi de dünyanın en büyük Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali için Adana’da olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her yıl milyonlarca vatandaşımızın akın ettiği, gençlerimizin heyecanla beklediği TEKNOFEST Adana’ya hepiniz hoş geldiniz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Adana’nın gençlerin coşkusuyla bir başka güzel olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: “Gözlerinin ışıltısında aydınlık yarınlarımızın müjdesi olan siz gençlerimizle Adana ve Şakirpaşa bugün çok farklı. Bugün burada sadece millî teknoloji hamlemizin göz kamaştıran ürünleri yok. Burada aynı zamanda Türkiye Yüzyılı’nın mimarı olacak genç yüreklerimiz, parlak zihinlerimiz var. Burada yarının Hezarfen Ahmet Çelebileri, Cezerileri, Ferganileri, Ali Kuşçuları, Aziz Sancarları var. Burada aşkın diliyle, barışın diliyle, ilmin, teknolojinin, bilimin diliyle konuşan, ufku açık yüz binlerce gencimiz var. Sizlerin vasıtasıyla bilime, araştırmaya, teknolojiye, keşfetmeye özellikle meraklı ülkemizin tüm gençlerini bir kez daha sevgiyle selamlıyorum. Kalplerimizi tekrar buluşturan Rabbime hamdediyorum.
Biz, Çukurova Havalimanı’nı açtığımızda birileri Şakirpaşa ile ilgili yoğun bir algı çalışması yürüttüler. Akla, vicdana, siyasi ahlaka sığmayan bir sürü iddiayı gündeme taşıdılar. Peki, ne oldu? İddialarının hiçbir geçerliliğinin olmadığı bugün bir kez daha ortaya çıktı. Şakirpaşa kapandı mı? Şakirpaşa açık mı? Buyurun biz de bugün Şakirpaşa’ya indik. Ve şimdi Şakirpaşa’da bir TEKNOFEST fuarını şu anda gümbür gümbür buradan dünyaya haykırıyoruz. Algı operasyonlarından etkilenip Şakirpaşa ne olacak diye endişelenen Adanalı gençlerimize sesleniyorum, siz, birilerine bakıp da asla endişe etmeyin. Şakirpaşa eskisinden daha mühim, daha hayati görevler icra edecek. Millî teknoloji hamlemizin simgesi olan TEKNOFEST sadece bir başlangıç. İnşallah burayı tarihine, misyonuna ve önemine uygun şekilde çok etkin bir şekilde kullanmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST 2024’ün Adana’ya, Türkiye’ye, millete ve özellikle gözleri parlayan gençlere hayırlı, uğurlu olmasını diledi.
Gençlere özgüven aşılayan, umudu ve başarmayı öğreten bu güzide festivalin düzenlenmesinde emeği geçen Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfını, sponsorlar ve iştirakçiler ile güvenlik görevlisinden gönüllülere herkesi tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendilerine tek tek teşekkür ediyorum. En büyük teşekkürü de sizler gibi pırıl pırıl evlatlar yetiştiren, vatanına, milletine, devletine, tüm gücüyle hizmet edecek böyle parlak gençler büyüten anne-babalarımıza ediyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldıkları yarışmalarda ödül alan tüm gençleri, takımları kutlayarak, şunları ifade etti: “İsmini yaşattığımız eski Adana Valilerinden, Adana nehirlerini ıslahıyla ve tarıma verdiği destekle bilinen Şakir Paşa’yı da rahmetle anıyorum. Yiğidin sevdiği güzel olunca, ömrü arkasından sökülür gidermiş. Öyle demişler sevgili gençler. İşte bizim gönlümüzde de buraların, Çukurova’nın çok ayrı bir yeri var. İlk fetihlerden Kuvayı Millîye’ye ve günümüze kadar devletine, milletine, hakka ve hakikate sahip çıkan Adana’nın kalbimizde farklı bir yeri var. Toroslar’ın çocukları, Çukurova’nın evlatları, Yemen’den Galiçya’ya, Sarıkamış’tan Çanakkale’ye, coğrafyamızın dört bir yanında hilal uğruna, bekamız uğruna ve sevdamız için şehit düştüler. Bugün başı dik, alnı ak, huzur içinde yaşıyorsak, gölge olarak sadece ay yıldızlı al bayrağımızın gölgesini tanıyorsak, ölümden korkmayan o aziz şehitlerimiz sayesindedir. Bu vesileyle Adana’nın verdiği şehitleri, tüm şehitlerimizle birlikte rahmetle, minnetle yâd ediyorum. Ruhları şad olsun. Rabbim, hepsinden razı olsun.”
Geleceği inşa etmenin, yarınları hayal etmekle başlayacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin teknoloji serüveninin geçmiş yıllarda bugünü düşünerek hayal eden, dert ve ideal sahibi şahsiyetlerin emekleriyle şekillendiğini söyledi.
“SON 22 YILDA ELDE ETTİĞİMİZ HİÇBİR KAZANIM, BİZE ALTIN TEPSİDE SUNULMADI”
Biruni, Uluğ Bey, Cabir bin Hayyan, Harezmi, Piri Reis ve daha nice büyüğün bu uğurda fikir ve yürek teri döktüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vecihi Hürkuş, Nuri Killigil ve Necmettin Erbakan’ın hayallerini gerçekleştirmek pahasına bedeller ödediğini, hayalperestlikle suçlanmaktan şüpheli ölümlere kadar pek çok badireyle karşılaştığını hatırlattı.
Onların inandıkları yolda yürümekten hiçbir zaman vazgeçmediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şunu bilmenizi isterim, bugün hepimizi gururlandıran TEKNOFEST’e ulaşmak, buradaki ileri teknoloji ürünlerini yapmak asla kolay değildi. Bilhassa son 22 yılda elde ettiğimiz hiçbir kazanım, bize altın tepside sunulmadı. Zorluklarla karşılaştık, engellerle buluştuk, sabotajlara maruz bırakıldık. İçeriden ve dışarıdan ihanetlere uğradık. Haksızlıkların, çifte standartların her türünü gördük, yaşadık. Neyi başardıysak, bileğimizin gücüyle başardık. Alnımızın teriyle başardık. Yüreğimizi, gerektiğinde canımızı ortaya koyarak başardık. Dün bize parasıyla, savunma sanayii teknolojisi ürünü vermeyen ülkelere artık ihracat yapar hâle geldik.”
Kendilerinden öncekilerin zor zamanlarda verdikleri asil mücadeleye dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de onların açtığı yolda sarsılmadan, yıkılmadan cesaretle yürüdük. O mücadele adamlarından büyük ve güçlü Türkiye için canını dişine takanlardan birisi de merhum Özdemir Bayraktar’dı” dedi.
Özdemir Bayraktar’ın insansız hava araçlarında çığır açan bir isim ve millî teknoloji hamlesinin mihmandarlarından olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BAYKAR’ın bugün hayata geçirdiği pek çok projenin de fikir babasıydı. Kararlıydı, azimliydi, cesurdu. Yılmadı ve yıldırmadan da yoluna devam etti. Kendi ifadesiyle, durumdan vazife çıkaran idealist bir insandı. Bugün İHA ve SİHA’larımız 50’den fazla ülkede Türk savunma sanayini gururla temsil ediyorsa bu başarıda Özdemir ağabeyin çok büyük payı vardır. Kendisine bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun. İnşallah sizler bu mücadeleyi çok daha iyi seviyelere taşıyacaksınız” diye konuştu.
Gençlerin kendilerinin eksiklerini telafi edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Unutmayın, sizler Türkiye’nin umudusunuz, sizler Türkiye’nin istikbali, Türkiye’nin aydınlık yarınlarısınız. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak sizlerden isteğim hayallerinizin peşinden gitmeyi asla bırakmamanızdır. Karşılaştığınız zorluklara aldırmadan sabırla, inançla hedeflerinize doğru yürümekten asla vazgeçmeyin. ‘Yapamazsınız, başaramazsınız’ diyen zihni köleleştirilmiş, iradesi esir alınmış felaket tellallarına kulak asmayın. Unutmayın sabır acıdır, zordur, çetindir ama meyvesi daima tatlıdır. İnancın ve azmin elinden Allah’ın izniyle hiçbir şey kurtulamaz. Sevgili gençler, tüm bunları şu gerçeğin farkında olarak söylüyorum, Türkiye artık eski Türkiye değil, Türkiye 22 yıl öncesinin Türkiye’si asla değil. Ekonomide, savunmada, eğitimde, teknoloji altyapısında 22 yıl öncesi ile kıyas dahi edilemeyecek bir Türkiye’de yaşıyoruz, yaşıyorsunuz.”
“İNSANSIZ HAVA ARAÇLARINDA DÜNYANIN İLK ÜÇ ÜLKESİ ARASINDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 22 yılda gençlerle hayalleri arasına girebilecek birçok engeli kaldırdıklarını belirterek, “Millî gelirde tarihimizde ilk kez 1,1 trilyon dolar sınırını aştık, nereden nereye. Savunma sanayinde yerli ve millî üretimin payını yüzde 80’lere çıkardık. İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk üç ülkesi arasındayız” bilgisini verdi.
Araştırma Geliştirme Merkezi sayısını da sıfırdan 1328’e çıkarttıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Buralarda 66 bin 250 projeyi tamamladık, 14 bin 634 proje ise devam ediyor. 22 yıl önce sadece 2 teknopark vardı, bugün 104 teknoparkımız var. Tasarım merkezimiz yokken bugün 332 tane tasarım merkezine sahibiz. Buralarda da 13 bin 101 proje tamamlandı, 2 bin 262 proje devam ediyor. Daha bunlar gibi saymaya kalksak saatler alacak güçlü bir altyapıyı son 22 yıl içerisinde ülkemize kazandırdık.”
Merkezinde gençlerin olduğu 21. yüzyıl Türkiye’sini ilim ve teknolojiyle inşa etmenin gayreti içerisinde olduklarını da vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni, büyük ve güçlü Türkiye’yi yansıtan en önemli tablonun bu sene 10’uncusu düzenlenen TEKNOFEST olduğunu söyledi.
Her geçen yıl katılımcı sayısı artan, ziyaretçi rekorları kıran TEKNOFEST’in geniş yelpazedeki yarışmalarıyla teknoloji ekosistemine ışık tuttuğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TEKNOFEST dışa bağımlılığın, montajcılığın, başkalarına muhtaç yaşamanın ülkemizin kaderi olmadığını bizlere çok net bir biçimde gösteriyor. TEKNOFEST, unutmayın gençler, bir gençlik destanıdır, TEKNOFEST bir teknoloji devrimidir. TEKNOFEST, bereketli Anadolu topraklarında filizlenen idealist gençlerin güçlü sesidir” diye konuştu.
2018’den bu yana TEKNOFEST’in dalga dalga büyüdüğüne hep beraber şahitlik ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “2018’de, 14 farklı kategoride toplam 4 bin 333 takım ve 20 bin yarışmacıyla başlamıştık. Geçen sene İstanbul, Ankara ve İzmir’de 41 farklı kategoride 333 binden fazla takım, 1 milyondan fazla yarışmacıyla, 4,5 milyon ziyaretçiye ulaştık, Allah’a hamdolsun. TEKNOFEST Adana’ya ise 50 farklı kategoride, 790 binden fazla takım, 1 milyon 650 binden fazla yarışmacı başvurdu. Ziyaretçi bakımından da yeni bir rekora imza atacağımıza inanıyorum. Adana ve Mersin başta olmak üzere Akdeniz bölgesindeki tüm gençlerimizi, tüm çocuklarımızı, Şakirpaşa’ya davet ediyorum.”
“GERİLİM, ÇATIŞMA VE SAVAŞLAR COĞRAFYAMIZI İÇTEN İÇE ÇÖKERTİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede son yılların en sancılı günleri yaşandığına işaret ederek, “Gerilim, çatışma ve savaşlar coğrafyamızı içten içe çökertiyor. Gazze ve Lübnan’daki katliamları millet olarak, insanlık olarak içimiz kan ağlayarak takip ediyoruz” dedi.
Gazze’ye yönelik İsrail saldırıları başlayalı neredeyse bir yıl olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çoğu çocuk ve kadın 50 bin kişinin vahşice siyonist İsrail tarafından katledildiğini söyledi.
Saldırılarda 100 bine yakın insanın da yaralandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Şehirler birer enkaz yığınına döndü. İsrail, Hamas bahanesiyle önce Gazze’yi işgal etti, şimdi de Hizbullah bahanesiyle Lübnan’da kan döküyor. Filistin’in seçilmiş son başbakanı İsmail Heniyye’yi Tahran’da şehit ettikten sonra, geçtiğimiz günlerde de Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı katlettiler. İsrail saldırılarında can veren Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.”
“GAZZE, BATI ŞERİA VE LÜBNAN İLE SINIRLI KALMAYACAK SİNSİ BİR PLAN UYGULAMAYA KONULMUŞTUR”
Uluslararası hukukun tamamen rafa kaldırılmış durumda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgede ateşkese, barışa ve huzura her yaklaşıldığında, İsrail hükümeti bu süreci dinamitleyecek bir provokasyona imza atıyor. Ateşi tüm bölgeye yaymak, coğrafyamızı kana ve gözyaşına boğmak için her yola başvuruyorlar” ifadesini kullandı.
İsrail’in, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’i “istenmeyen kişi” ilan etmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Utanmadan, sıkılmadan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’e, özellikle kalkıyor ‘Birleşmiş Milletler’e gelemez’ diye meydan okuyor. Şu hâle bak, şimdi 196 ülke, herhalde Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine sahip çıkacaktır. Sen kim oluyorsun da burada Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne yönelik, Birleşmiş Milletler’e gelemeyeceğine dair ferman gönderiyorsun? Kundaktaki bebekleri dahi öldürmekten zevk alan bir cinnet hâliyle karşı karşıyayız. Tüm bu gerçeklere rağmen ne yazık ki Batılı güçler, bu katliam şebekesine silah, mühimmat, istihbarat ve diplomatik destek vermeyi sürdürüyor. Gazze’ye ve Lübnan’a yağan binlerce tonluk bombaların nereden geldiği, nerede üretildiği, kimler tarafından tedarik edildiği bellidir. Kimse kusura bakmasın ama dökülen her damla kana bombaları atanlar kadar o bombaları temin edenler de aynı derece ortaktır. Burada şunu çok açık ifade etmek durumundayım, bölgemizde sadece Gazze, Batı Şeria ve Lübnan ile sınırlı kalmayacak sinsi bir plan uygulamaya konulmuştur. Bu planın nihai hedefinin neresi olduğunu görmek ve anlamak için kâhin olmaya gerek yoktur.”
“İSRAİL YÖNETİMİ YAPTIĞI HER AÇIKLAMAYLA ASIL NİYETLERİNİ ORTAYA KOYUYOR”
Tarih bilen, dinler tarihi bilen, siyaset ve diplomasi bilen herkesin meselenin Kudüs, Mescid-i Aksa ve “vadedilmiş topraklar” hezeyanı ile bağlantısını kolayca idrak edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz hepimiz arz-ı mevudun ne olduğunu gayet iyi biliriz. Vaat edilmiş toprakların ne olduğunu gayet iyi biliriz. 30 kilometre mesafede adeta Türkiye’ye meydan okuma yarışına giriyorlar. Bunları biz gayet iyi biliriz. Mevcut İsrail yönetimi yaptığı her açıklamayla, paylaştığı her haritayla asıl niyetlerini ortaya koyuyor” dedi.
Türkiye’nin sahadaki gelişmeleri anbean takip ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin komşular ve bölgedeki tüm kardeş ülkelerle işbirliğini ileriye taşıdığını ifade etti.
Zalimler karşısında insanlık cephesini güçlendirmenin gayretinde olduklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Savunma sanayii alanında dışa bağımlılığımızı en aza indirmeye çalışıyor, yerli ve millî üretimi çok güçlü biçimde destekliyoruz. Devlet destekli siber saldırılara ve dijital terör eylemlerine karşı mukavemetimizi sürekli güçlendiriyoruz. Elektronik harp ve millî yazılım konusu zaten gündemimizin üst sırasında yer alıyor. Teknolojiyi sadece kullanan değil tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz. Tanktan zırhlı araçlara, savaş gemisinden denizaltına, uçaktan helikoptere, silahlı ve silahsız insansız hava araçlarından hava savunma sistemlerine kadar çok geniş bir alanda hamdolsun son derece güçlüyüz. İnşallah çok daha iyi yerlerde olacağız. TB2’lerle yakaladığımız, Akıncı ile sürdürdüğümüz ivmeyi savaş uçağımız Kızıl Elma ile çok farklı bir seviyeye taşıyacağız. Şu hakikati lütfen aklınızdan çıkarmayın, Adanalı kardeşlerim ‘Elle gelen öğün olmaz o da arasan bulunmaz.’ atasözünü çok iyi bilir. Biz de savunma sanayii alanı başta olmak üzere dışa bağımlılığın acısını çok iyi bilen bir ülkeyiz. Bize takılan çelmeleri, müttefiklerimizin uyguladığı gizli-açık ambargoları unutmadık.”
Teknolojinin sadece kalkınma ve refah değil bağımsızlık, güvenlik ve egemenlik manasına da geldiğini defalarca tecrübe ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bayraktar’la, ANKA’yla, Akıncı’yla, Aksungur’la, Kızılelma’yla, Atak’la, Hürkuş’la, Hürjet’le, Gökbey’le, Kaan’la, Anadolu’yla, Altay’la ve ülkemizin caydırıcılığını artıran daha nice savunma kabiliyetlerimizle iftihar etmenin sebebi işte budur” dedi.
Türkiye’nin her zaman sulhu sükûnun tarafında olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm bunları da savaş heveslisi olduğumuz için değil, vatanımızı ve vatandaşlarımızı kem gözlerden layıkıyla korumak için yapıyoruz. Bölgemizin içinde bulunduğu cinnet hâli karşısında bugüne kadar olduğu gibi yine mazlumların yanında, adaletin safında yer alacağız” ifadesini kullandı.
“Coğrafyamızın yeni bir Sykes-Picot taksimiyle tekrar lime lime edilmesine göz yummayacağız.” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hedefleri yakalamada en büyük güç kaynağının gençler olduğunu söyledi. “Yerli ve millî olsun” diyerek çırpınan gençler oldukça vatanın daima güvende olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mavi Vatan’da, Gök Vatan’da sizlerin sesi, sizlerin nefesi her daim duyulacak. Size güveniyor, inanıyor ve hepinizle iftihar ediyorum. Sizlerle yol yürümekten, sizlere yoldaşlık etmekten onur duyuyorum. ‘Ülkem, milletim, insanlık için ne yapabilirim’ diye gayret eden, düşünen ve hayallerinin peşinden ayrılmayan siz gençleri yetiştiren ailelerinize de teşekkür ediyorum” dedi.
TEKNOFEST logolu montla platforma çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, festival paydaşlarıyla fotoğraf çektirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra TEKNOFEST Girişim Yarışması’nda dereceye giren gençlere ödüllerini verdi. TEKNOFEST Yönetim Kurulu ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra T3 Vakfı Yönetim Kurulu ile TEKNOFEST pozu vererek fotoğraf çektirdi.
JUDO Federasyonu Başkanlığına SEZER HUYSUZ yeniden seçildi.
JUDO Federasyonunun 6’ıncı olağan ve 8’inci Mali Genel Kurulu Ankara’daki Green Park Otelde yapıldı.
Genel kurulda iki adayın yarıştığı seçim sonunda SEZER HUYSUZ oy kullanan 163 delegeden 137’sinin oyunu alarak JUDO Federasyonu Başkanlığına yeniden seçildi.
Judo Federasyonu Başkanı SEZER HUYSUZ, başkanlık seçiminin akabinde bir teşekkür konuşması yaptı.
SEZER HUYSUZ, konuşmasında şunları söyledi: “ Adaylığını koyan Hüseyin ÖZKAN, camianın her zaman kıymetlisi olacaktır. Bu bir yarıştı. Sonuç itibarıyla biz de kendimize göre bundan sonraki süreçte judo için daha iyi neler yapabileceğiz, hep birlikte göreceğiz. Tekrar herkese teşekkür ediyorum. Bizlere tekrar güven duyarak bizleri onurlandıran, bizlere tekrar bir dönem için güven oyu veren, vermeyen herkese tekrar teşekkür ediyorum.
Siz değerli divan kuruluna ayrıca teşekkür ediyorum. Genel kurula katılan bütün herkese çok teşekkür ediyorum. Camiamız için hayırlı olmuştur. Bundan sonrası için hepimize 2028 Los Angeles Olimpiyatları’nda madalyalar almak nasip olur diyorum. Hep beraber diyorum, ayrısı yok, hep beraber çalışacağız ve Türkiye’ye hizmet etmeye devam edeceğiz.
Saygılar sunuyorum. Allaha emanet olun.
Yapılan seçin sonucu, yönetim, denetleme ve disiplin kurulu üyeleri de belirlendi.
Genel Kurul, yönetim kurulu üyelerinin toplu ve hatıra fotoğraf çekimleriyle sona erdi.
“Filistin Devleti’nin tanınması büyük önem ifade ediyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb ile düzenledikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Barışı ve güvenliği sağlamakla görevli uluslararası teşkilatların etkisiz kaldığı bu ortamda Filistin Devleti’nin tanınması, daha büyük anlam ve önem ifade ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Finlandiya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün yaptıkları görüşmelerde Gazze ve Lübnan’a yönelik İsrail saldırganlığının da gündemlerinin odağında yer aldığını belirterek şunları söyledi: “İsrail’in katliamlarıyla ilgili tavrımızı hem Birleşmiş Milletlerde hem de bugün Meclisimizde açık yüreklilikle dile getirdim. İsrail’in hakka, hukuka aykırı işgal ve ilhak arayışına karşı tavrımız, tüm devletlerin ve uluslararası kuruluşların asli görevidir.”
“HÂLÂ BUNU YAPMAYAN ÜLKELERE FİLİSTİN DEVLETİ’Nİ TANIMA ÇAĞRIMIZI TEKRARLIYORUZ”
“Buradan bir kez daha Gazze’de acil kalıcı ateşkesin sağlanması ve insani yardımların ulaştırılması çağrımızı tekrarlıyorum” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Lübnan halkının ve hükûmetinin de bu süreçte yanında olmamız gerekiyor. Güvenlik Konseyi başta olmak üzere barışı ve güvenliği sağlamakla görevli uluslararası teşkilatların etkisiz kaldığı bu ortamda Filistin Devleti’nin tanınması, daha büyük anlam ve önem ifade ediyor. 7 Ekim’den bu yana dokuz ülke Filistin Devleti’ni tanımıştır. Hâlâ bunu yapmayan ülkelere Filistin Devleti’ni tanıma çağrımızı tekrarlıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, “Birleşmiş Milletler nezdinde Türkiye ve Finlandiya öncülüğünde oluşturulan Arabuluculuk Dostları Grubu, bölgedeki çatışmaların sonlandırılabilmesi adına bir inisiyatif başlatabilir mi?” şeklindeki sorusu üzerine Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb ile bunları da görüştüklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, müşterek atılabilecek adımlar konusunda, her iki ülkenin de ara buluculuk noktasında ne denli başarılı olabileceğini zamanın göstereceğini ifade etti.
İsrail’in ara buluculuğa yaklaşması veya kabulünün söz konusu olmadığının görüldüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Atılacak adımlarla, temennim odur ki, bakanlarımızın yapacağı ön çalışmalarla böyle bir netice alabilirsek bu netice üzerinden inşallah, bu ara buluculuk çalışmalarına devam ederiz” değerlendirmesini yaptı.
Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb da görüşmede Orta Doğu’da devam etmekte olan çatışmalar konusunun da ele alındığını belirterek, “İsrail’in kendisini savunma ve koruma hakkı olduğunu kabul ederken, kendi güvenliğini sağlama hakkı olduğunu kabul ederken, aynı zamanda İsrail’in uluslararası hukuka uyması gerektiğini de düşünüyoruz. Çünkü yaşanan insanlık trajedisi Gazze’de çok fazla. Şimdi de Lübnan’da aynı şeyi görmeye başladık. Dolayısıyla biz de Finlandiya olarak acil bir ateşkes çağrısında bulunduk Lübnan’da. Saldırıların durması çağrısında bulunduk. Biz de iki devletli bir çözümden yanayız. Bunu sağlayacak siyasi süreci destekliyoruz. Şu anda devam etmekte olan bu iki savaş yani hem Filistin’de hem Lübnan’da yaşananlar belki de barışla sonuçlanacak, barışçıl bir çözüme ulaşılacak ama henüz bu noktadan çok uzaktayız diyebilirim.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.