Sempozyumun ilk gününde açılış konuşmaları yapıldı.
Sempozyum açılış konuşmalarından sonra oturumlarla devam etti.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Hüseyin ATAR, 22’inci Ulusal Su Ürünleri Sempozyumunda bir konuşma yaptı.
Prof. Dr. Hasan Hüseyin ATAR, konuşmasında Ziraat Fakültelerinin kurulmasına öncülük eden Yüksek Ziraat Enstitülerinin kuruluşundan başlayarak geniş bir perspektifte Türkiye’de tarımın geçmişi ve su ürünleri bölümlerinin kuruluşuna kadar olan dönemi anlattı.
Ziraat Fakültesi Dekanı Hasan Hüseyin ATAR, şunları söyledi:
Her yıl düzenlediğimiz etkinliklerin yanı sıra, bu yıl ilki gerçekleştirdiğimiz olan Uluslararası AgriFest2024, tarımın geleceği adına bize heyecan veren yeni ufuklar açacağını gördük.
AgriFest2024’ü 10 Mayıs’ta başlayan öğrenci kongremizin ardından, 13-15 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz Kariyer Günleri ve Cansuyu Bayramı ile tamamladık.
Ülkemizde Tarım eğitimi, 10 Ocak 1846 da Ayamama Çiftliğinde kurulan Ziraat Talimhanesinde başlamıştır.
Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, Cumhuriyeti kuran ulu önder Atatürk, bilimsel esaslara göre tarım yapmayı o dönemlerde öngörerek hedef olarak belirlemiştir. Daha Ankara Üniversitesi kurulmadan önce Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün kurulması, yabancı tarım uzmanlarının Türkiye’ye davet edilmesi, tarımsal araştırma enstitüleri ile üreticiye örnek olacak Devlet Üretme Çiftlikleri kurulması bu öngörülerden sadece birkaçıdır. Atatürk’ün emriyle Cumhuriyet’in 10’uncu yılında kurulan ve 30 Ekim 1933 tarihinde öğretime açılan Yüksek Ziraat Enstitüsü ile ekstansif tarım uygulamaları bitmese de yavaş yavaş entansif tarıma geçişte büyük bir adım atılmıştır. Türk tarımını modernleştirmek, sorunlarını bilimsel açıdan görmek ve çözmek, Türk tarımına hizmet edecek Ziraat Yüksek Mühendisleri yetiştirmek ve bu alanda eğitim-öğretim ve araştırma yapmak amacıyla kurulan Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün bünyesinde Ziraat, Orman, Veteriner, Tabii İlimler ve Ziraat Sanatları Fakülteleri yer almıştır. Bu enstitüde ilk iki yarılı kapsayan 10 aylık sürekli stajla birlikte 8 yarıyıldan oluşan 4 yıllık genel ziraat öğretimi verilmiştir. Bu sene şimdilik bir bölümümüzle eğitim sistemimizde bir değişiklik yaptık.
Dijital bir çağda yaşadığımızdan Tarım eğitiminin de buna bağlı olarak sıkça değişen dinamikleri var. Dolayısı ile sahip olmamız gereken yetkinlikler her geçen gün değişiyor ve gelişiyor. Tarım makinaları ve teknolojileri mühendisliği bölümü son sınıf öğrencilerimiz bir dönemi İşyerinde Mesleki Eğitim Programı dahilinde ilgili özel sektör, fabrika, atölye ve laboratuvarında tamamlamaktadır. Dolayısı ile sektörü yakından tanıma ve sektörün de Ziraat Mühendisi adayı meslektaşlarımızı tanıma, sektörün gereklilikleri konusunda eğitmelerini sağlamış oluyoruz.
Yüksek Ziraat Enstitüsü 1948 yılına kadar eğitim ve öğretimine devam etmiştir. 1946 yılında Ankara’daki Hukuk, Dil ve Tarih – Coğrafya, Fen ve Tıp Fakültelerini içine almak üzere «Ankara Üniversitesi» kurulmuştur. 1948’de 5234 sayılı Üniversiteler Kanununa ek Kanun ile Yüksek Ziraat Enstitüsü kapatılarak, Yüksek Ziraat Enstitüsündeki Ziraat ve Veteriner Fakülteleri Ankara Üniversitesine, Orman Fakültesi İstanbul Üniversitesine bağlanmış, Ziraat Sanatları Fakültesi ise Ziraat Fakültesi ile birleştirilmiştir.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi 1948 yılında bu gelişimi takip ederek, Ankara Üniversitesi bünyesi içinde Türk yükseköğretim hayatına katılmıştır. 1955 yılına kadar ülkemizin tek Ziraat Fakültesi olarak görevini sürdürmüştür. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi daha sonra; sırası ile Ege, Atatürk, Çukurova Üniversitelerini kuran, bunların bünyesindeki Ziraat Fakültelerini geliştiren ve diğer Ziraat Fakültelerinin kuruluşlarında da katkıda bulunan “ana fakülte” olmuştur. 1971 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi “Diploma Sonrası Yüksek Okulu” açmıştır. Bu okul faaliyetini kısa adı YÖK olarak bilinen Yüksek Öğretim Kurulu kuruluncaya kadar sürdürmüş ve ülkemizde Fen Bilimleri Enstitülerinin de öncüsü olmuştur. Böylece Yüksek Ziraat Enstitüsü Ülkemizdeki üniversitelerin lisans eğitiminin, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinde de Yüksek Lisans ve Doktora eğitiminin şekillenmesinde örnek ve ilk olmuşlardır.
Halen Ziraat Fakültesi eğitim programları 8 yarıyıldan oluşan 4 yıllık bir eğitim-öğrenim süresi mevcuttur. Günümüzde ziraat fakülteleri bünyesinde genelde 11 bölüm bulunmaktadır. Bunlara ilaveten 2 tane yüzde 100 ingilizce program da başarıyla yürütülmektedir, biri Fisheries & Aquaculture diğeri Agriculture Sciences.
Türkiye’de Su Ürünleri Mühendisliği Lisans Eğitimi Ankara Üniversitesi öncülüğünde, 1974 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde Su Ürünleri Kürsüsü’nün kurulmasıyla başlamıştır. 1979-1980 yılında Su Ürünleri Bölümü’ne ilk defa öğrenci alınmıştır. Türkiye’de su ürünleri yetiştiriciliği de su ürünleri eğitimi ile başlamış ve eğitimdeki yaygınlaşmaya paralel olarak artmıştır. Su Ürünleri Mühendisliği Programında lisans eğitimi 4 yıl sürmektedir. Ayrıca yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim verilmektedir.
2022 yılında gerçekleşen 1 milyar 651 milyon dolarlık su ürünleri ihracatı ile bu sektör net ihracatçı konumunu sürdürmektedir.
Bu kadar büyük bir sektörün bileşenlerinden bilim insanları olarak yapılan araştırmaların paylaşılması, sektörel bazda fayda sağlamasına zemin hazırlanması, yeni bilimsel araştırmalara temel teşkil etmesi bakımından 22’ncisi düzenlenecek olan Ulusal Su Ürünleri sempozyumunun 2024 yılında ülkemizin en köklü Ziraat Fakültesi ve dört yıllık Su Ürünleri eğitiminin de başlangıç yeri olan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yapılıyor olması da ayrı bir önem katmaktadır.
Son olarak kongre düzenleme kuruluna başta Doç. Dr. Adem Yavuz olmak üzere teşekkürlerimi sunarken, tüm katılımcılara verimli başarılı bir sempozyum dilerim.
Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur SUNLU da sempozyumdaki konuşmasında, Su Ürünleri bölümlerinin kurulmasının önemli bir kilometre taşı olduğunu söyledi.
22’inci Su Ürünleri Sempozyumu Cumartesi günü sona erecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda hitap etti.
Misafirperverliği ve nazik daveti için Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün burada Avrupa’nın yüzleştiği çok boyutlu güvenlik sınamalarını ele almak üzere toplanmış bulunuyoruz” ifadesini kullandı.
Güvenlik sınamalarının yalnızca askerî tehditler, terörist saldırılar ve hibrit savaş taktiklerinden ibaret olmaktan çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji arzından siber saldırılara, göç hareketlerinden salgınlara, uluslararası hukukun sistematik ihlallerinden savaşlara kadar geniş bir yelpazeye yayılan meydan okumaların herkesi etkilediğini bildirdi.
“UKRAYNA’DAKİ SAVAŞIN YOL AÇTIĞI OLUMSUZLUKLAR HER GEÇEN GÜN DAHA DA DERİNLEŞİYOR”
“Huzurumuza, istikrarımıza ve refahımıza kasteden tehditlerin önemli bir kısmı tek başımıza üstesinden gelemeyeceğimiz boyutlara varmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa Siyasi Topluluğu’nu, kıtamıza yönelik ortak tehditleri samimi bir ortamda ele aldığımız bir platform olarak görüyoruz. Türkiye, civar bölgelerle yakın kültürel bağları, güçlü ordusu, köklü devlet tecrübesi, ilkeli dış politikası ve yetişmiş insan kaynağıyla bir istikrar adası vazifesi görmeye devam edecektir. Avrupa coğrafyasında maalesef savaşın üçüncü yılını geride bırakıyoruz. Ukrayna’daki savaşın yol açtığı olumsuzluklar her geçen gün daha da derinleşiyor. Savaşın uzaması diplomasiye giderek daha az alan bırakıyor. Biz, en başından beri her iki tarafın da masada olduğu bir müzakere sürecini ve devamında kalıcı, adil bir barışa ulaşılmasını savunduk.”
“GAZZE’DE BİR YILDIR SÜREN SOYKIRIM İNSANLIĞIN ORTAK UTANCIDIR”
Geçen hafta Kazan’da Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüşmeden önce de Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha’yı Ankara’da kabul ettiğini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki görüşmede de diplomasiye alan açılması yönündeki mesajlarını bir kez daha taraflara ilettiğini, barışın tesisi için üzerlerine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını ve çözüme yönelik çabalara desteklerinin süreceğini ifade ettiklerini bildirdi.
Diğer yandan, yol açtığı yıkım ve sivil zayiat bakımından Ukrayna’daki savaştan çok daha büyük bir insanlık trajedisinin Orta Doğu’da yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Gazze’de bir yıldır süren soykırım tüm insanlığın ortak utancıdır. Buna son dönemde Batı Şeria ve Lübnan’a gerçekleştirilen gayriahlaki ve gayrihukuki saldırılar da eklenmiştir. Şunu vicdan sahibi herkes görüyor, kabul ve ikrar ediyor, 50 bine yaklaşan can kaybı dikkate alındığında ateşkesin ivedilikle sağlanması, kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardımın bölgeye ulaşması için İsrail’e her boyutta baskı yapılması elzemdir. İsrail’in saldırganlığına kayıtsız şartsız destek verenler, işlenen suçların da ortağı hâline geldiklerini bilmelidirler.”
“FİLİSTİN’İ HENÜZ TANIMAYAN TÜM ÜLKELERE BUNU YAPMALARI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’e silah ve mühimmat transferinin durdurulmasını sağlamaya yönelik Birleşmiş Milletler’de bir girişim başlattıklarını, 50’yi aşkın ülke ve uluslararası kuruluşun imzasını taşıyan mektubu BM Genel Sekreteri’ne, BM Güvenlik Konseyi Kasım Ayı Dönem Başkanı Birleşik Krallık’a ve BM Genel Kurul Başkanı’na ilettiklerini belirtti.
Bir diğer önemli hususun da Filistin’in devlet olarak tanınması olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İrlanda, Norveç, İspanya ve Slovenya’nın bu yönde attıkları adımları takdirle karşılıyor, kendilerini ülkem ve milletim adına tebrik ediyorum. Bu tanıma kararlarının, bölgede barış isteyen Avrupalı devletler için de bir emsal teşkil ettiğine inanıyorum. Küresel adalete ve barışa katkı vermeleri için Filistin’i henüz tanımayan tüm ülkelere bunu yapmaları çağrısında bulunuyorum” ifadesini kullandı.
“PKK TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELEDE AVRUPALI ORTAKLARIMIZDAN SOMUT İŞ BİRLİĞİ GÖRMEK İSTİYORUZ”
Terörizme karşı iş birliği ve dayanışma hâlinde, terör örgütleri arasında fark gözetmeksizin mücadelenin herkesin sorumluluğu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “PKK terör örgütüyle mücadelede Avrupalı ortaklarımızdan somut iş birliği görmek istiyoruz. FETÖ’nün etkin varlık gösterdiği Avrupa ülkelerinden adli ve idari iş birliği taleplerimizin karşılanmasını bekliyoruz. DEAŞ, ülkemizin de önemli katkılarıyla Suriye ve Irak’ta toprak hâkimiyetini kaybetmiş olsa da küresel ölçekte güvenliği tehdit ediyor. Örgütün odağının kaymaya başladığı Batı Afrika ve Orta Asya’daki yabancı terörist savaşçı hareketliliğinin dikkatle takip edilmesini ve bu alanda iş birliğini önemsiyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Avrupa-Atlantik bölgesinde barış, refah ve istikrar için bugüne kadar en çok katkı veren ülkeler arasında yer aldığına işaret ederek, “NATO’nun en önde gelen müttefiklerinden biri olarak, Asya-Pasifik’ten Kuzey Afrika’ya uzanan geniş coğrafyadaki ortaklarımızla istişareleri ve iş birliğimizi sürdürüyoruz” diye konuştu.
“AB’nin savunma alanındaki gayretlerine Türkiye’nin tam olarak dâhil edilmesi Avrupa’nın barış ve güvenliği için olmazsa olmazdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Avrupa Savunma Ajansına ve Avrupa Daimi Yapılandırılmış İşbirliği kapsamındaki projelere katılımımızın gecikmeksizin önünün açılmasını bekliyoruz. Avrupa’yı ve ötesini etkileyen geniş çaplı sorunlara çözüm bulunabilmesi için Türkiye’nin desteği şarttır. Avrupa’da nefret, İslam karşıtlığı ve ırkçılık, sosyal uyumu ve istikrarı zedeliyor. Müslümanlar başta olmak üzere göçmenlere karşı artan ötekileştirme, ırkçılığın yeni bir yüzü olarak karşımıza çıkıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığının yalnızca Müslümanları ve göçmenleri değil, toplumun tamamının huzur ve güvenliğini tehdit eden bir temel insan hakları sorunu olduğu artık kabullenilmelidir. Küresel dengelerin yeniden kurulduğu böylesine belirsiz bir dönemde, hemen her alanda yeni ve etkin politikalar geliştirmemiz elzemdir. Daha derin iş birliği tesis etmemizin önündeki siyasi engellerin, ön yargılı birtakım tutumların artık geride bırakılması gerekiyor. Aksi takdirde, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu fikri ve ekonomik dönüşümleri yakalaması mümkün olamayacaktır.”
“AB İLE İLİŞKİLERİMİZİN SAĞLIKLI BİR ZEMİNDE İLERLETİLMESİ İÇİN DİYALOG VE İŞ BİRLİĞİNE HAZIRIZ”
Bu vesileyle Avrupa kıtasının güvenlik ve istikrarı için AB’nin genişleme politikasının önemine de dikkati çekmek istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hakkaniyetli bir genişleme politikasının Birliğin en önemli jeopolitik aracı olduğu açıktır” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır. Türkiye olarak, AB ile ilişkilerimizin sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi için diyalog ve iş birliğine hazırız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) Zirvesi’ne katıldı.
Budapeşte Puskas Arena’da gerçekleştirilen AST Zirvesi’ne gelişinde, Macaristan Başbakanı Viktor Orban tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra zirvenin açılış oturumuna iştirak etti.
Zirve sonrasında liderler, aile fotoğrafı için bir araya geldi.
Burada çekilen aile fotoğrafındaki liderler arasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Macaristan Başbakanı Orban, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, AB Konseyi Başkanı Charles Michel yer aldı.
Fotoğraf çekiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağında İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, solunda ise Hollanda Başbakanı Dick Schoof bulundu.
Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi nedeniyle Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile bir araya geldi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.