Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Felaket tellallarına aldırmıyoruz, fitne tüccarlarına kulak asmıyoruz. Bahanelerin arkasına sığınmadan Türkiye’yi büyütmenin, kalkındırmanın ve daha da yüceltmenin mücadelesini veriyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sözlerimin hemen başında bu sabah eğitim sırasında kaza kırıma uğrayan uçağımızda şehit olan iki pilotumuza Allah’tan rahmet, ailelerine, Türk Hava Kuvvetlerine ve kahraman ordumuza başsağlığı diliyorum. Rabbim şehitlerimizin ruhlarını şad, mekânlarını inşallah cennet eylesin.
14-28 Mayıs seçimleri sonrasında oluşturduğumuz kabinemizin görevdeki birinci yılını dün itibarıyla tamamladık. Öncelikle Rabbimize, mensubu olmaktan iftihar ettiğimiz necip milletimize ve Türkiye’ye hizmet etme imkânını bizlere bahşettiği için hamdediyoruz.
85 milyonun her bir ferdine şahsımıza, partimize ve ittifakımıza duydukları güven için yürekten teşekkür ediyorum. Kabine üyeleri olarak hep birlikte aziz milletimizin teveccühüne mazhar olabilmenin gayretindeyiz. Demokrasilerin ilk ve öncelikli şartı, halka hesap vermektir. 22 yıla yaklaşan iktidarlarımız döneminde 18 kez sandıkta millete hesap verdik ve hepsinde de ibra olduk. Her yıl bütçe ve kesin hesap görüşmelerinde millî iradenin tecelligâhı olan Meclis’e hesap verdik, veriyoruz.
“85 MİLYONUN TAMAMININ HÜKÛMETİYİZ”
Bunların dışında, 81 vilayetimizin tamamında katıldığımız toplantılarda ve mitinglerde doğrudan milletimize hesap verdik. Türkiye’nin kaynaklarının nereye gittiğini, neye ne kadar harcandığını ayrıntılarıyla insanımıza anlattık. Vatandaşa hesap veren, şeffaf, etkin ve güven duyulan bir yönetim geleneğinin ülkemizde yerleşmesi için ne gerekiyorsa yaptık, yapacağız.
Şunu burada altını çizerek tekrar ifade etmek arzusundayım: Biz 85 milyonun tamamının hükûmetiyiz. Emekçinin olduğu kadar işverenin de hükûmetiyiz. Köylünün olduğu kadar şehirlinin de hükûmetiyiz. Çiftçinin olduğu kadar memurun, emeklinin de hükûmetiyiz. Gençlerin olduğu kadar kadınların, yaşlılarımızın da hükûmetiyiz. Batıda yaşayanların olduğu kadar doğuda yaşayanların da hükûmetiyiz. Bize oy verenler kadar tercihini farklı yönde kullananların da hükûmetiyiz. Vatandaşımız, ülkenin direksiyonunda nasıl idareciler görmek istiyorsa, biz işte öyle bir kadro olmanın peşindeyiz.
783 bin kilometrekare vatan toprağının her karışına, 85 milyon insanımızın her bir verdine aynı nazarla yaklaşıyor ve aşkla hizmet ediyoruz. Felaket tellallarına aldırmıyoruz, fitne tüccarlarına kulak asmıyoruz. Bahanelerin arkasına sığınmadan Türkiye’yi büyütmenin, kalkındırmanın ve daha da yüceltmenin mücadelesini veriyoruz. Hükûmetlerimizin ismini milletimizin gönlüyle birlikte büyük bir başarı hikâyesi olarak siyaset literatürüne yazdıran temel vasfımız işte budur.
Hükûmet olarak yegâne referansımız hizmetlerimiz ve eserlerimizdir. Türkiye’ye kazandırdıklarımız ortadadır, hedeflerimiz ortadadır. Milletimiz de yaptıklarımızı, yapacaklarımızı çok net görmektedir. Bizim için esas olan zaten milletimizin takdiridir, duası ve kararıdır. Allah ömür verdikçe ‘Bugün hak için, halk için ve Türkiye için ne yaptık?’ sorusunu kendimize sormaktan geri durmayacağız.
“ADALETİN, HIZLI VE TARAFSIZ BİR ŞEKİLDE İŞLETİLMESİ İÇİN HİÇBİR FEDAKÂRLIKTAN ÇEKİNMEYECEĞİZ”
Adalet hizmetlerinin kalitesinin iyileştirilmesi 2002’den beri üzerinde hep titizlikle durduğumuz bir konudur. Son bir yılda teşkilatımızın fiziki altyapısını güçlendirmek için toplam 52 bin metrekare kapalı alana sahip beş adalet sarayını hizmete açtık. 11 ilimizde toplam 972 bin metrekare kapalı alana sahip adliye binasının inşaatına başladık.
İki yeni adli tıp binasının inşaatını tamamladık, inşaatı ve proje çalışmaları devam eden adli tıp kurumu binası sayısı ise beştir. Bu dönemde toplam 11 bin 307 kişi kapasiteli 14 ceza infaz kurumu ile iki denetimli serbestlik binası faaliyete geçti. Hâkim ve savcı sayımız 24 bin 829’a ulaştı. Son bir yılda toplam 2 bin 294 hâkim ve savcı ataması yaptık. Son bir yıllık süreçte alınan hâkim ve savcı adayı bin 498 oldu. Aynı dönemde atanan yardımcı personel sayısı ise 20 bin 779’dur.
Yargılamanın hızlandırılması için ilk derecede 168 adli, dokuz idari olmak üzere toplam 177 mahkemenin yanı sıra, istinaf kanun yolu incelemelerinin daha hızlı sonuçlanması için 21 istinaf dairesi faaliyete geçirildi. Duruşmalara uzaktan katılımı sağlayan 386 SEGBİS cihazının kurulumu yapılmış ve 1 milyon 708 bin SEGBİS görüşmesi gerçekleştirilmiştir. Kurulumu yapılan elektronik duruşma sistem sayısı ise 340’tır. İhdas edilen 40 yeni noterlik ile toplam noterlik sayısı 2 bin 385’e yükseldi.
Yine bu dönemde 8’inci Yargı Paketi ile önemli değişikliklere imza attık. 9’uncu Yargı Paketimiz hâlihazırda Meclis’imizin gündemindedir.
Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin etkin bir şekilde uygulamasını sağladık.
Hukuk uyuşmazlıklarında ara buluculuk mekanizmasıyla son bir yıllık süreçte 1 milyon 340 bine yakın uyuşmazlık çözüme kavuşturuldu.
Son bir yılda uzlaştırma kapsamında 324 bin 744, seri muhakeme usulü kapsamında 141 bin 243 ve basit yargılama usulü kapsamında 256 bin 826 dosya hızlı bir şekilde sonuçlandırılmıştır. Önümüzdeki dönemde adaletin tecellisini hızlandıracak, toplumumuzdan gelen bazı şikâyetlerin önüne geçecek adımları atmaya devam edeceğiz.
Reform irademizin somut sembolü olacak bazı hazırlıkların içindeyiz. Yeni Yargı Reformu Stratejisi ve İnsan Hakları Eylem Planı ile inşallah bu alanda beklentileri karşılayacağız. Mülkün temeli olan adaletin, etkin, hızlı ve tarafsız bir şekilde işletilmesi için hiçbir fedakârlıktan çekinmeyeceğiz.
“AİLE KURUMUNU GÜÇLENDİRECEK PEK ÇOK ÇALIŞMA YAPTIK”
Toplumun temel direği olan aile kurumunun önemini daha iyi anladığımız günlerden geçiyoruz. Aile müessesesi bir bütün olarak tarihinin en çetin sınavını veriyor, en ağır saldırılarına maruz kalıyor. Küresel kültürün desteklediği ve teşvik ettiği cinsiyetsizleştirme politikaları insan neslini ve fıtratını tehdit eder boyutlara ulaştı. LGBT dayatması, faşizmi dahi aratır bir zorbalığa, baskıya ve toplumu yozlaştırma aracına dönüştü.
Ekonomik zorluklardan şehirleşmeye, bireyselleşmeden değişen algılara kadar çok farklı alanlarda ailenin ciddi sıkıntılarla yüzleştiğini görüyoruz. Yakın zaman önce açıklanan 2023 yılı doğum istatistikleri, bu tehditlerden ülkemizin de azade olmadığını göstermiştir. Biliyorsunuz uzun bir süredir muhalefetten gelen eleştirilere rağmen aile meselesinin önemine her vesileyle dikkat çekiyorduk.
Son veriler, bizim haklılığımızı bir kez daha ortaya koymuştur. Azalan doğum oranları dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de alarm veriyor. İnşallah bu konuda yeni uygulamaları devreye alacağız. Son bir yılda aile kurumunu güçlendirecek, tehditler karşısında dirençli hâle getirecek pek çok çalışma yaptık.
‘Ailemiz, istikbalimiz’ temasıyla 8. Aile Şûrası’nı düzenledik. Evlenecek çiftlere Aile ve Gençlik Fonu ile faizsiz kredi desteğinin yanında eğitim ve danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Fonun ilk uygulamasını deprem bölgesindeki illerimizde başlattık. Bugüne kadar 9 bin 617 başvuru oldu. Başvurusu kabul edilenlere ödemeleri peyderpey gerçekleştiriliyor. İlk kez hazırlanan Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planını hayata geçirdik. Aile Enstitüsü’nün kuruluş hazırlıklarına başladık.
“GÜÇLÜ AİLE, GÜÇLÜ TÜRKİYE VİZYONUYLA BU ALANDAKİ FAALİYETLERİMİZİ GENİŞLETEREK SÜRDÜRECEĞİZ”
Türk Devletleri Teşkilatı’nın Birinci Sosyal Politika Bakanlar Toplantısı’na ülkemizde ev sahipliği yaptık. Dünyada bir başka örneği bulunmayan Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri’ni hizmete açtık. 145 bin 727 metrekareyi bulan inşaat alanıyla sosyal hizmet şehrimiz 928 yatak kapasitesi, idari binaları, polikliniği, ibadethaneleri, rehabilitasyon ve fizik tedavi merkezleriyle örnek bir eser oldu.
Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı hayata geçirdik. 2023 yılı OECD değerlendirmesinde Türkiye, OECD genelinde kadın erkek eşitliğine duyarlı bütçelemeyi uygulayan 23 ülke arasında yer aldı. ‘Şiddete sıfır tolerans’ anlayışıyla kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikamız hâline getirdik. 25 Kasım’da Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Genelgesi’ni çıkardık.
Savaş mağduru Filistinli kadın ve çocuklara sosyal yardım ve psikososyal destek hizmeti sağlıyoruz. 6 Şubat depremlerinden etkilenen vatandaşlarımız dâhil 1,7 milyon kişiye psikososyal destek verdik. Evde bakım yardımı kapsamında 36 milyar 360 milyon lira ödeme yaptık. 171 bin 915 çocuğu ailesinin yanında destekledik. Son bir yılda bin 33 çocuğumuzu koruyucu aile yanına yerleştirerek çocuk sayısını 10 bin 213’e çıkardık. Ayrıca bin 345 şehit yakını, gazi ve gazi yakınımızın, devlet korumasında yetişmiş 2 bin 990 gencimizin, 2 bin 114 engelli kardeşimizin atamasını gerçekleştirdik. ‘Güçlü aile, güçlü Türkiye’ vizyonuyla bu alandaki faaliyetlerimizi genişleterek sürdüreceğiz.
Çalışma hayatının iyileştirilmesine yönelik bugüne kadar tarihî nitelikte birçok adım attık. Dünyanın en kapsayıcı, yaygın ve kuşatıcı sosyal güvenlik sistemine sahip ülkesiyiz. Çalışanı, memuru, emekliyi, ücretli kesimi enflasyona ezdirmeme ilkemize bugüne kadar sadakatle bağlı kaldık. 1 Ocak 2024 tarihinde itibaren geçerli olan asgari ücret net 17 bin 2 lira olarak belirlendi. Böylece bir önceki döneme göre net asgari ücret artış oranı yüzde 49, 2023 Ocak dönemine göre artış oranı ise yüzde 100 olarak gerçekleşti.
Memurlarımızın maaşlarını, söz verdiğimiz üzere, Temmuz 2023’te en düşük 22 bin liraya, Ocak 2024 itibariyle de 33 bin liraya çıkardık. 7’nci Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, genele ilişkin oransal zam dışında, 11 hizmet kolunun tamamında mutabakat sağlandı. En düşük emekli aylığında Ocak 2023 tarihine kıyasla net yüzde 82 artışa gittik. 2023 yılı ekim ayında emeklilerimizin tamamına bir defaya mahsus olmak üzere 5’er bin lira ödedik. Ramazan ve Kurban Bayramlarında ödediğimiz emekli ikramiyesi 2024 yılı itibariyle yüzde 50 artışla 3 bin liraya çıktı.
Kurban Bayramı ikramiyesini 10-14 Haziran tarihleri arasında emeklilerimizin hesaplarına yatırıyoruz. Böylece tek kalemde emeklilerimize toplam 42 milyar tutarında bir ödeme yapmış olacağız. Kamu Bankalarımızın öncülüğünde emeklilerimize ödenen promosyon tutarlarının yükseltilmesini temin ettik.
Ortak Paylaşım Platformu ve Çalışma Meclisi’ni sendikalarımızla, işverenlerimizle ve çalışma hayatının tüm temsilcileriyle gerçekleştirdik.
“İŞSİZLİK ORANIMIZ YÜZDE 8,6 İLE SON 10 YILIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNE İNDİ”
Şu noktaya özellikle değinmek istiyorum, iş gücü piyasasına yönelik aldığımız tedbirler ve faaliyetlerimiz neticesinde Cumhuriyet tarihimizin rekorları kırıldı. İstihdam sayımızı 32,6 milyon kişiye, istihdam oranımızı yüzde 49,5’e, iş gücüne katılım oranımızı ise yüzde 54,2’ye yükselttik. İşsizlik oranımız ise yüzde 8,6’yla son 10 yılın en düşük seviyesine indi.
Kadın istihdam oranını yüzde 32,5’e, istihdam sayımızı 12,3 milyon kişiye yükselttik. Kadın istihdamını desteklemeye yönelik ‘İş Pozitif’ programıyla 250 binden fazla kadını istihdama kazandırdık. Kadın, genç ve mesleki yeterlilik belgesi olanların istihdamına verdiğimiz teşviki 2025 yılı sonuna kadar uzattık.
Bu teşvik sayesinde yılda 650 bin kişi için sosyal güvenlik primi işveren paylarını karşılıyor, reel sektöre yaklaşık 25 milyar lira destek oluyoruz. Son bir yıl içinde İŞKUR aracılığıyla 1,3 milyon kişiyi işe yerleştirdik. 2024 yılında bu sayı 570 bini geçmiş durumdadır. 6 Şubat depremleri nedeniyle mücbir sebep hâli ilan edilen il ve ilçelerdeki işveren ve sigortalılarımızın SGK’ya olan borçlarının ödenmesi 28 Şubat 2025 yılına kadar ertelendi.
2023 Aralık ayında genel sağlık sigortası prim borcu bulunan 1 milyon 879 bin vatandaşımızın yaklaşık 1,8 milyar liralık borcu silindi. İşverene asgari ücret desteği uygulamasında destek tutarını 700 liraya çıkardık. 2024 Mart ayı itibarıyla işverene toplam 99,1 milyar lira asgari ücret desteği verildi. Son bir yılda geri ödeme listemiz genişletilerek 128 adedi kanser ilacı olmak üzere toplam 570 adet ilaç geri ödeme kapsamına alındı. Böylelikle 858’i kanser olmak üzere Geri Ödeme Listelerinde yer alan ilaç sayısı 8 bin 457’ye ulaştı. Sağlık raporu olan hastalarımızın hastanelerde sıra alıp beklemeksizin aile hekimlerine giderek ilaçlarını yazdırmalarını kolaylaştırdık.
“DEPREMZEDELERİMİZE VERDİĞİMİZ SÖZÜ TUTMAK İÇİN GECE GÜNDÜZ ÇALIŞIYORUZ”
Çevre, şehircilik ve iklim değişikliği alanında çok yönlü bir mücadelenin içindeyiz. Ülkemizin bu alanda birinci gündemi deprem bölgesi ve afetlere hazırlıktır. 6 Şubat 2023 tarihinde millet olarak hem kendi tarihimizin hem de insanlık tarihinin en büyük doğal afetlerinden birini yaşadık. Asrın felaketi olan depremlerde 680 bini konut, 170 bini ticari alan olmak üzere 850 bin bağımsız bölüm kullanılamaz hâle geldi. Yıkılan binaların altında kalan 53 bin 614 vatandaşımız hayatını kaybetti. Vefat eden ve inşallah şehit olduklarına inandığımız tüm kardeşlerimize bugün bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.
6 Şubat’tan beri tıpkı önceki kabinemiz gibi yeni kabinemizin de önceliği depremin yaralarının süratle sarılmasıydı. 2024 yılının bütçesinde deprem çalışmalarına 1 trilyon liranın üzerinde kaynak tahsis ettik. Geçtiğimiz yıl da aşağı yukarı aynı tutarda bir harcama yaptık. Kira yardımı, taşınma yardımı, destek ödemesi, tahliye ödemesi gibi farklı kategorilerde vatandaşlarımıza doğrudan yaptığımız ödemelerin tutarı 126 milyar lirayı aşıyor. Depremzedelerimize verdiğimiz sözü tutmak için gece gündüz çalışıyoruz. Depremden etkilenen 11 şehrimiz de 451 bin 297 bağımsız bölümün büyük kısmının ihale sürecini tamamlayarak inşasına başladık.
“YIL SONUNA KADAR 200 BİN KONUTU TESLİM EDECEĞİZ”
4 bin 333 köyde 50 bini çelikten, toplamda 100 bin köy evi inşa ediyoruz. Ayrıca inşası biten konutlarımızın hak sahipliğini belirliyoruz. Şubat ve mart aylarında 76 binden fazla konutumuzun hak sahiplerini belirleyip vatandaşlarımıza teslim ettik. Bu sayı tabii ki bir başlangıç. İnşallah her ay 10-15 bin konut bitirerek yıl sonuna kadar 200 bin konutu teslim edeceğiz.
2025 yılının son aylarına doğru tüm hak sahiplerini konut ve iş yerlerine kavuşturmayı hedefliyoruz. Şehirlerimizi, konutları ve iş yerleri yanında caddeleriyle, meydanlarıyla, üretim ve istihdam altyapısıyla yeni baştan tasarlıyoruz. Özellikle depremde en çok hasar gören Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya’ya ‘şehir meydanı’ projesi yapıyoruz. İçme suyu, atık su, kanalizasyon, arıtma tesisi gibi altyapı projeleri için İLBANK aracılığıyla yerel yönetimlere 64 milyar lira hibe desteği veriyoruz.
Afetzedelerimizin talepleri doğrultusunda yerinde dönüşüm projesini devreye aldık. Projede konutlar ile köy evleri için 1,5 milyon lira finansman sağlıyoruz. Projeye başvuruların sayısı 256 bine ulaştı. 28 binden fazla vatandaşımız işlemlere başladı. Kentsel dönüşüm çalışmalarının önündeki hukuki engelleri yeni yasayla kaldırdık ve Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nı kurduk.
“ŞEHİRLERİMİZİ DEPREME DAYANIKLI HÂLE GETİRMEK SORUMLULUK MAKAMINDAKİ HERKES İÇİN MİLLÎ BİR GÖREVDİR”
İstanbul’un depreme hazırlanması için hayata geçirdiğimiz Yarısı Bizden Kampanyası ile hak sahiplerine 1,5 milyon lira destek veriyoruz. 1 milyon vatandaşımızın başvurduğu proje kapsamında şu ana kadar 30 bin bağımsız bölüm için dönüşüm süreci başladı. Biliyorsunuz, 31 Mart seçimleri öncesinde İstanbul’un karşı karşıya olduğu riskleri konuşmalarımızda her fırsatta gündeme getirmiştik.
İstanbul’da bulunan toplam 7,5 milyon bağımsız bölümün 600 bininin acilen dönüştürülmesi gerekiyor. Pazar günü Küçükçekmece ilçemizde çöken bina, kentsel dönüşümün İstanbul için ne kadar hayati bir mesele olduğunu hepimize tekrar hatırlatmıştır.
Şunu bir defa kabullenmemiz lazım; İstanbul, bu konuda adım atmakta geciktikçe riskler daha da artacaktır. Şehirlerimizi depreme dayanıklı hâle getirmek, hangi parti olursa olsun, sorumluluk makamındaki herkes için millî bir görevdir. Ancak bu meselenin hâlen yeterince idrak edilemediğini görüyoruz. Hükûmetimizin ve Bakanlığımızın sergilediği hassasiyetin bir an önce yerel yöneticiler tarafından da gösterilmesini özellikle bekliyoruz.
İzmir’in depreme hazırlanması kapsamında Dünya Bankası işbirliğiyle Dirençli Şehirler Projesi’ni başlattık. İzmir dâhil beş şehrimizde hak sahiplerine 180 ay vade ve yüzde 0,69 gibi çok düşük maliyetle 2,5 milyon liralık finansman sunuyoruz.
“DENİZ VARLIĞIMIZI KORUMAK VE KİRLİLİĞİ ÖNLEMEK İÇİN KAPSAMLI TEDBİRLER ALACAĞIZ”
Küresel bir çevre hareketine dönüşen Sıfır Atık ile 2017’de yüzde 13 olan geri kazanım oranımızı 2023’te yüzde 35’e çıkardık. 2035’te hedefimiz yüzde 60’dır. Göcek Mapa-Şamandıra Projesi ile 805 kilometrekarelik alandaki 20 koyumuzu yaklaşık 700 700 mapa-şamandırayla koruma altına alıyoruz.
Ayrıca vatandaşlarımızın denize ulaşmasına engel olan hukuk dışı yapıları yıkıyoruz. ‘TÜRKİYEDENİZ’ projesiyle halkımızın denizlere erişimini kolaylaştırarak, deniz kıyılarında yaşam kalitesini artıracağız. Ayrıca deniz varlığımızı korumak ve kirliliği önlemek için kapsamlı tedbirler alacağız.
“ENERJİ SON YILLARDA TARİH YAZDIĞIMIZ BİR BAŞKA ALANDIR”
Enerji son yıllarda gerçekten tarih yazdığımız bir başka alandır. Ülkemizin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını ekonomimizin istifadesine sunma noktasında büyük mesafe aldık. ‘Enerjide Tam Bağımsız Türkiye’ vizyonuyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Filyos’ta günlük doğal gaz üretimi 5,1 milyon metreküpü aştı. 2 milyon hanenin doğal gaz ihtiyacını artık buradan karşılayabiliyoruz.
Karadeniz gazının sevincini milletimizle paylaşmak için başlattığımız 25 metreküplük ücretsiz doğal gaz desteğimizi bir yıl boyunca devam ettirdik. İlk ay ısınma dâhil konutlardan hiç ücret almamış, vatandaşlarımızın doğal gaz faturasını devlet olarak biz ödemiştik. Böylece insanımıza toplam 87 milyar liralık doğrudan destek sağlamış olduk.
Fatih Sondaj Gemisi, Sakarya Gaz Sahası’nda yeni keşifler için Göktepe-1 ve Göktepe-2 kuyularında sondaj çalışmasına başladı. Gabar’da günlük petrol üretimini 43 bin 380 varilin üzerine çıkararak Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Yıl sonunda inşallah günlük 100 bin varile ulaşmayı hedefliyoruz. Hakkâri ve Siirt başta olmak üzere bölgenin diğer yerlerinde arama-tarama ve sondaj faaliyetlerimiz devam ediyor.
Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerimizin üzerinden terörün karanlık ve kanlı gölgesi kalktıkça, Allah’ın izniyle çok daha güzel neticeler alacağız. Türkiye, on yıllar boyunca hain terör saldırıları sebebiyle kullanamadığı kaynaklarından istifade etmeye, faydalanmaya başlamıştır. Terör bölgede zemin kaybettikçe sadece ekonomimiz büyümeyecek aynı zamanda demokrasimiz de serpilecek, güçlenecek.
“AKKUYU NÜKLEER GÜÇ SANTRALİ’NİN BİRİNCİ REAKTÖRÜNÜN İNŞAATI YÜZDE 90 ORANINDA TAMAMLANDI”
Yeraltı zenginliklerimizin ekonomimize kazandırılması yanında en temiz enerji olan nükleer konusunda da yoğun çaba harcıyoruz. Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin birinci reaktörünün inşaatı yüzde 90 oranında tamamlandı. Reaktörde mekanik testler yapılmaya başlandı. Türkiye’nin Enerji Verimliliği 2030 Stratejisi ve 2024-2030 yılları arasında uygulanacak İkinci Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’nı devreye aldık. Eylem planı ile 2030 yılına kadar enerji tüketimimizi yüzde 16 azaltacağız. Ayrıca 100 milyon ton emisyon azaltımına katkıda bulunacak, kamu ve özel sektör birlikte, 2030 yılına kadar 20 milyar dolarlık enerji verimliliği yatırımı gerçekleştireceğiz.
Körfez bölgesi başta olmak üzere pek çok ülkeye enerji ve madencilik iş birliğimizi imzaladığımız yeni anlaşmalarla güçlendirdik. Cezayir, İran, Irak, Japonya, Venezuela, Amerika Birleşik Devletleri, Azerbaycan, Gürcistan, Çin Halk Cumhuriyeti ile bu kapsamda iş birlikleri tesis ettik. Doğal gaz ticaret merkezi olma hedefimiz doğrultusunda büyük bir atılım içindeyiz. BOTAŞ, Bulgaristan, Macaristan ve Romanya’ya gaz ihracına başladı. Böylelikle ilk kez sınır komşumuz olmayan iki Avrupa ülkesine doğal gaz ihraç ediyoruz. Türkiye Taşkömürü Kurumu’na, Eti Maden’e, Türkiye Petrolleri’ne aldığımız 2 bin 370 personelle bu kurumlarımızın insan kaynağını güçlendirdik. Ayrıca Iğdır-Nahçıvan Doğal Gaz Hattı’nın temeli atıldı. Hattın tamamlanması ile Nahçıvan’ın 500 milyon metreküplük yıllık doğal gaz ihtiyacının tamamı artık Türkiye üzerinden karşılanacak.
“TEK HANELİ ENFLASYON ORANLARINI MUTLAKA YAKALAYACAĞIZ”
Sizlerin de gördüğü üzere, özetin de özeti mahiyetinde bugün ancak beş bakanlığımızın son bir yıldaki karnesini ortaya koyabildik. Cuma günü Türkiye Yüzyılı Maarif Modelimizin tanıtımını yapacağız. Eğitime dair çalışmalarımızı bu vesileyle detaylıca açıklayacağız. Cumartesi günü de Türkiye İhracatçılar Meclisinin 31’inci Olağan Genel Kurulu’na iştirak edeceğiz. Orada da dış ticaret rakamları dâhil, ekonomiyle ilgili son bir yılda neler yaptığımızı kamuoyumuzun ve iş dünyamızın bilgisine sunacağız. Dün açıklanan enflasyon ve dış ticaret rakamlarıyla ilgili kapsamlı bir değerlendirmeyi inşallah gerçekleştireceğiz.
Bugün burada sadece şunu belirtmek isterim: Türkiye, Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı ile belirlediği hedeflere doğru emin adımlarla ilerlemektedir. Son 1 yılda Merkez Bankamızın brüt rezervleri yaklaşık 44 milyar dolar artışla, 142 milyar doların üzerine çıktı. Swap hariç net rezervlerdeki artış son 1 yılda 67 milyar dolara ulaştı. Üretim, istihdam, ihracat ve kaliteli büyümeden taviz vermeden tek haneli enflasyon oranlarını mutlaka yakalayacağız. Bunun sabır, irade ve şüphesiz kararlılık gerektiren bir süreç olduğunun çok iyi farkındayız. Hükûmet olarak hedeflerimize ulaşacağımızdan en küçük bir şüphemiz bulunmuyor.
Milletimizden de ekonomi programımızı sahiplenmeye ve desteklemeye devam etmesini bekliyorum. Önümüzdeki günlerde farklı toplantılarda son bir yıldaki icraatlarımızı milletimizle paylaşmayı sürdüreceğiz. Türkiye’yi hayalleriyle buluşturmak için yılmadan, yorulmadan, bıkmadan, usanmadan koşturacağız.
Bugün ilk yerli ve millî haberleşme uydumuz Türksat-6A’nın yolculuğu başlıyor. Türksat-6A uydusu fırlatmada görev alacak personelle birlikte Antonov kargo uçağıyla Space X’in Uzay Üssü’ne gidecek. 8-15 Temmuz tarihleri arasında da uydumuzu yörüngesine göndermeyi planlıyoruz. Türksat-6A’nın devreye girmesiyle birlikte uydularımızın ulaştığı nüfus 3,5 milyardan 5 milyara çıkacak. Türksat-6A’nın üretimi ile ülkemiz, haberleşme uydusu üreten ilk 10 ülke arasında yerini aldı ve uydu ihracatçısı konumuna yükselmiş oldu. Uydumuzun tasarımı ve üretiminde emeği geçenleri tebrik ediyorum.
Sözlerimi bitirmeden önce bayram tatiliyle ilgili kararımızı sizlerle ve ekranları başında olan tüm vatandaşlarımla paylaşmak istiyorum. Kamu çalışanlarımız için 16 Haziran Pazar günü başlayacak Kurban Bayramı sonrasındaki iki günlük süreyi de idari izin kapsamına aldık. Böylelikle perşembe ve cuma günlerini de bayram tatiline ekleyerek dokuz günlük bir tatil imkânı sağlamış oluyoruz. Kurban Bayramı’nın şimdiden milletimiz, İslam dünyası ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.”
Ankara Üniversitesi Rektörlüğü 100’üncü Yıl Salonu’nda düzenlenen Film Festivali’nde 7 kısa film yer aldı.
Film gösteriminden önce Sri Lanka’nın Türkiye Büyükelçisi Ekselansları Sarantya HASANTHI kısa film festivalinin açılış konuşmasını yaptı.
Büyükelçi HASANTHI’nin konuşmasından sonra davetlilere 7 kısa film gösterimi yapıldı.
Film gösteriminden sonra İstanbul’da Doktorasını yapan Sri Lanka lı öğrenci film yapımcısı Eranda MAHAGAMAGE şunları söyledi: “ Benim film 2023 yılında Türkiye’nin Hatay içinde olan deprem hakkında.
Bu deprem felaketi, O zaman Türkiye’ye büyük zarar verdi. Benim deprem hakkında tecrübem yok.
Sri Lanka‘da böyle bir şey yani hiç olmamış. O yüzden ben araştırma yaptım. Depremi daha önce yaşamış tecrübeli olan arkadaşlar vardı.
Biz filmi çekerken yaklaşık bir sene bu durumda yaşadık. Toplu olarak beraber yaşadık O zaman ben de düşündüm ki; böyle çok bir şeyler olmuş. İnsan depremle birlikte nasıl yaşayabilir ve bir kız çocuğu Kendini nasıl hissediyor?
Örneğin; doktorlar geliyor güvenlikler geliyor. Bunlar kurtarıyor. Ama depremi yaşayan içinde olan insanlar nasıl hissediyor. İçinde olan insan hangi dinden, hangi felsefeye inanıyor ve bunlar nasıl olabilir.
Hayat bir yere geliyor. Kimse yok. İnsanlar tamamen yalnız oluyor ve o zaman nasıl bir psikoloji içinde oluyor?, Deprem anında bir insanın psikolojisi nasıl oluyor?, neler hissediyor.
Filmim bu durumla alakalı, bunu film yaptım.
Ben düşündüm ki böyle bir şeyler.
Dünya olarak birlikte çözüm lazım, arkadaş olarak dostluk olarak bir ülkeye yardım edin. Bu gibi bir durumu çözmek lazım. Bu hayatta her şey olabilir. Çok güzel ve masum bir kız, bir saniye içinde depremde bütün hayatı farklı oluyor.
Bu küçük felsefe hayat felsefesi. Anlamak lazım. Bu benim filmimde ana hikaye.
Filmde hikaye yok zaten, küçük fragmanlar var ve onu öyle oynuyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Suriye’deki hadiselerin 13 yıllık serencamını bilen herkes, Türkiye’nin adil bir barış için verdiği hasbi mücadelenin en yakın şahididir. Şunu da en başından beri tekrar tekrar ifade ediyoruz: Suriye ile ilgili hassasiyetimiz hiçbir zaman menfaat eksenli olmamıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sözlerimin hemen başında bu sabah Isparta Keçiborlu’da eğitim uçuşu esnasında kaza kırıma uğrayan askeri helikopterimizde şehit olan altı kahramanımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Şehitlerimizin ailelerine, sevenlerine, silah arkadaşlarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.
“TÜRKİYE, ÖZ GÜVENLİ, KARARLI VE SABIRLI BİR ŞEKİLDE HEDEFLERİNİ GERÇEKLEŞTİRMEKTEDİR”
Türkiye Yüzyılı’nı içeride ve dışarıda attığımız adımlarla günbegün gerçeğe dönüştürüyoruz. Üstat Necip Fazıl’ın kabinemizin misyonunu da belirleyen şu önemli sözlerini kendimize rehber kıldık: ‘Devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışmak lazım.’ Biz de hem bugün halkımızın hem de yarın ruz-i mahşerde Hakk’ın huzuruna görevini layıkıyla yerine getirmiş, geride hayır dualarla anılan eserler bırakmış olarak çıkmanın derdindeyiz, bunun peşindeyiz. İnsanımızın şöyle içinden gelerek söylediği bir, Allah ondan razı olsun, cümlesi bizim için en büyük payedir, şereftir, gurur ve mutluluk kaynağıdır.
Bugüne kadar halka hizmet Hakk’a hizmettir düsturuyla ülkemize ve milletimize aşkla hizmet ettik. Şimdi de diplomatik temaslarla, iyi hesaplanan stratejik hamlelerle açılışını yaptığımız proje, yatırım, hizmet ve eserlerle Türkiye’yi her alanda yüceltmenin gayretindeyiz.
Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim: Türkiye, ayağına ve iradesine vurulan zincirleri tek tek parçalamaktadır. Türkiye, öz güvenli, kararlı ve sabırlı bir şekilde hedeflerini gerçekleştirmektedir. Türkiye, güçlü demokrasisiyle, büyüyen ekonomisiyle, köklü kurumlarıyla dünya meselelerinin seyrini değiştiren barışçı ve aktif politikalarıyla tarihe yön vermekte, hem kendi tarihini ve hem de insanlık tarihini yeniden yazmaktadır. Allah’a binlerce kez hamdolsun ki bugün dünden daha güçlüyüz, bugün dünden daha özgürüz, bugün dünden daha itibarlıyız, bugün dünden daha öz güvenliyiz.
İnşallah, yarın her alanda çok daha iyi yerlerde olacağız. Milletimizi sığ sulara hapsetmek isteyen vizyonsuzluklara inat umuda tutunmaya, umudu büyütme devam edeceğiz. Siyasi hayatımızın hiçbir döneminde milletimize hayal kırıklığı yaşatmadık. Bundan sonra da aziz milletimize mahcup olmayacak, milletimizi sükûtu hayale biiznillah uğratmayacağız. Son 22 yıldır olduğu gibi Türkiye’yi başarıdan başarıya koşturacak, Türkiye’ye yeni rekorları, yeni sevinçleri, yeni heyecanları yaşatacağız.
Türkiye Cumhurbaşkanı olarak bir gerçeği tekrar vurgulamak durumundayım: 85 milyon olarak biz muazzam ve muhteşem bir aileyiz. Hepimiz daha mutlu, daha müreffeh, daha kudretli bir Türkiye hayal ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz her hedefi daha büyük hedeflerin mihenk taşı, başlangıç noktası olarak görüyoruz. Tamamladığımız, hizmete verdiğimiz, şehirlerimize kazandırdığımız her eser yeni hizmetler, yeni projeler için azmimizi kamçılıyor, heyecanımız artırıyor. Kalbimizdeki vatan ve millet aşkı gökte bir şimal yıldızı gibi parlıyor, yeniden büyük ve güçlü Türkiye davamızda yolumuzu aydınlatıyor.
Allah’ın izniyle bu millet her engeli aşacak, her saldırıyı savuşturacak güce ziyadesiyle sahiptir. Kardeşliğimize sıkıca sarıldığımız, istikrar ve güven ortamını koruduğumuz, iç cephemizi tıpkı aşılmaz bir kale gibi sağlım tuttuğumuz müddetçe çok daha güzel günler göreceğimizden asla şüphe duymuyoruz. Ülkemizin istikrarlı yürüyüşünü rayından çıkarmak, ilerleyişini kesmek veya yavaşlatmak isteyenlere de millet olarak fırsat vermeyeceğimize inanıyorum.
Son kabine toplantımızdan bu yana iç siyasette ve dış politikada yoğun bir gündemle çalışmalarımızı sürdürdük. Diyanet İşleri Başkanlığımızın her beş yılda bir düzenlediği Din Şûralarının 7’ncisinde hocalarımızla ve kanaat önderlerimizle bir araya geldik. ‘Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri’ başlığıyla gerçekleştirilen şûranın küresel kültürün teşvik ettiği yapay din tehdidiyle mücadelede bir uyanışa vesile olmasını ümit ediyoruz.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ile Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülleri’ni takdim ettiğimiz üstat ve ustalarımızı bu vesileyle tekrar tebrik ediyorum.
28 Kasım’da Umman’dan ülkemize devlet başkanı seviyesinde ilk resmî ziyareti gerçekleştiren Umman Sultan Heysem bin Tarık’ı Türkiye’de misafir etmekten özellikle bahtiyar olduğumu söyleyebilirim. Bu tarihî ziyareti farklı alanlarda imzaladığımız 10 anlaşmayla taçlandırdık. Umman’ın krizlerin çözümünde üstlendiği yapıcı rolü takdir ediyor, inşallah bundan sonra Ummanlı kardeşlerimizle daha yakın çalışmayı umuyoruz.
Aynı zamanda Filistin halkıyla dayanışma günü olan 29 Kasım’da artık kendi alanında bir marka hâline gelen TRT World Forum’unun 8’incisine iştirak ettik.
‘Küresel Ticaret Burada’ temasıyla tertiplenen 20. MÜSİAD EXPO Fuarı ise 88 ülkeden iş adamlarını, tüccarları, girişimcileri ülkemizde bir araya getirdi. 1990 yılından bu yana Türkiye’nin ekonomide, ticarette ve demokraside şaha kalkması için emek veren MÜSİAD camiasını bir kez daha kutluyorum.
“DEPREM BÖLGEMİZİ ESKİSİNDEN DAHA DAYANAKLI BİR ŞEKİLDE AYAĞA KALDIRACAĞIZ”
30 Kasım Cumartesi günü Kahramanmaraş’taydık. Maraş’ta hem partimizin il kongresini yaptık hem de deprem konutlarının kura ve anahtar teslim törenini icra ettik. Tören alanından canlı bağlantıyla Hatay’ımızda 5 bin 900, Malatya’mızda 2 bin 313, Adıyaman’ımızda 6 bin 912, Gaziantep’imizde 257, Diyarbakır’ımızda 674, Adana’mızda 668, Şanlıurfa’mızda 2 bin 929, Elazığ’ımızda bin 407, Kahramanmaraş’ımızda 3 bin 499 olmak üzere toplamda 24 bin 559 yuvamızı daha hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. 2024 sonuna kadar 11 ilimizde toplam 201 bin 688 bağımsız bölümü afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz.
Bir depremzedenin elinden tutmak yerine, kimi zaman hakaret ederek, kimi zaman afaki sözler vererek bu sürece köstek olanları tarih affetmeyecektir. ‘Erdoğan bu enkazın altında kalır’ diyerek tüm umudunu milletin sıkıntılarının çoğalmasına bağlayan kifayetsizleri hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyoruz. Son depremzede hak sahibi kardeşimiz de güvenli yuvasına kavuşana kadar bize durmak, dinlenmek, soluklanmak yok. İnşallah devlet millet birlikteliğiyle yaralarımızı saracak, deprem bölgemizi eskisinden daha dayanaklı bir şekilde ayağa kaldıracağız.
2 Aralık Pazartesi günü Karadağ Cumhurbaşkanı değerli dostum Jakov Milatoviç’i ülkemizde ağırladık. Partimiz tarafından düzenlenen Engelsiz Türkiye Programı’nda engel tanımayan kardeşlerimizle bir araya geldik. Hükûmetlerimizin engeli vatandaşlarımızın hayata katılımı noktasında gösterdiği samimi çabalar herkesin malumudur. Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı dâhil, kamudan özel sektöre, spordan çeşitli sosyal haklara kadar geniş bir yelpazede engellerimizin yanında olduk. İnşallah bundan sonra da aynı anlayışla yolumuza devam edeceğiz.
3 Aralık tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzce yapımı tamamlanan 564 tesis, proje ve hizmeti resmen devreye aldık. Toplam yatırım bedeli 98 milyar lira olan bu tesislerin ülkemize ve milletimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum.
Bu sene Japonya ile diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 100’üncü Yıl dönümünü kutluyoruz. Bu anlamlı yıl dönümü münasebetiyle Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ve refikasını ülkemizde misafir ettik. 6 Şubat deprem felaketinin ardından Japon hükûmeti ve halkının milletimizle sergilediği dayanışmayı her zaman şükranla yâd ediyoruz.
7 Aralık Cumartesi günü Gaziantepli kardeşlerimizin misafiriydik. Millî Mücadele’mizin meşale şehirlerinden olan Antep, bugün de üretim ve ticaret başta olmak üzere pek çok alanda âdeta destan yazıyor. Gaziantep halkının Suriyeli mazlumlara sahip çıkması zaten her türlü takdirin üzerindedir. Gaziantep’te ilk önce 5 bin 113 konutun anahtar ve tapu teslim törenini yaptık. Ardından partimizin 8’inci Olağan İl Kongresi’ni her zamanki gibi yine büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik. Türkiye’nin ikinci büyük kütüphanesi olan Şahinbey Millet Kütüphanesini açarak gençlerimizle hasbihal ettik. Bu vesileyle 2024-2025 akademik yılında üniversite öğrencilerine verilen burs ve kredi tutarında yüzde 50 oranında artışa gittiğimizin müjdesini paylaştık. Buna göre ön lisans ve lisans için 2 bin lira olan rakamı 3 bin liraya, yüksek lisansta 4 bin lira olan miktarı 6 bin liraya, doktora öğrencilerimiz 6 bin lira olan tutarı 9 bin liraya çıkardık. Yeni burs miktarlarının üniversite öğrencilerimize ve ailelerine hayırlı olmasını temenni ediyorum.
“SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜN KORUNMASINI SAVUNDUK”
Bölgemiz ancak demokrasi ve bir dönüm noktası ifadesiyle tarif ve tahlil edilecek evsafta kritik gelişmelere sahne oluyor. Komşumuz Suriye’de 13 yıldır devam eden iç savaş dün itibarıyla artık yeni bir boyut kazandı. Halep, Hama, Humus ve son olarak Şam, asıl sahiplerinin kontrolüne geçerken; 61 yıldır kanla, zulümle, baskıyla ve zorbalıkla ayakta kalan Baas diktatörlüğü de tamamen çöktü. Verilen sözlere rağmen yıllardır bölücü örgütün işgali altında bulunan Tel Rıfat ve Münbiç’in teröristlerden arındırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Tabii eski rejimin, çekilirken dahi kimi şehirleri bölücü terör örgütünün Suriye uzantısına bırakması, aralarındaki kirli ittifakı bir kez daha teyit etmiştir.
Ülkemizdeki ana muhalefetin son ana kadar umudunu kesmediği Esed rejimi, bu süreç boyunca ‘Türkiye karşıtı’ tutumunu bir an olsun terk etmemiştir. Suriye ihtilafını diyalog yoluyla çözme çağrılarımız eski rejim tarafından küstahça reddedilmiş, ülkemizin uzattığı elin değeri bilinmemiş, manası anlaşılmamıştır. Esed, arkasında 1 milyona yakın insanın katledildiği, 12 milyon insanın göç etmek zorunda kaldığı, birçok şehri enkaza dönmüş bir Suriye bırakarak kaçmıştır. ‘Zulüm ile abad olunamayacağı’ hakikati, Suriye’de bir kez daha tecelli etmiştir.
Şunu milletimizin ve uluslararası kamuoyunun bilmesini isterim: Türkiye, Suriye ihtilafının başından beri komşuluk hukukunun ve büyük devlet olmanın icaplarını harfiyen yerine getirmiştir. Barıştan, özgürlükten, diyalogdan, adaletten, Suriye’nin bir an önce huzura kavuşmasından yana olduk. Devrik rejimin hasmane tutumuna rağmen her şart altında Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunmasını savunduk. Elbette haksızlığa, hukuksuzluğa, baskıya, zulme karşı sesimizi yükseltmekten, tepkimizi ortaya koymaktan hiçbir zaman çekinmedik, ama bunu açık bir düşmanlığa, kör bir husumete de dönüştürmedik. Suriye’deki hadiselerin 13 yıllık serencamını bilen herkes, Türkiye’nin adil bir barış için verdiği hasbi mücadelenin en yakın şahididir.
“KALBİMİZİN BİR YARISI GAZİANTEP, HATAY İSE DİĞER YARISI HALEP’TİR, ŞAM’DIR”
Şunu da en başından beri tekrar tekrar ifade ediyoruz: Suriye ile ilgili hassasiyetimiz hiçbir zaman menfaat eksenli olmamıştır. Biz bu konuya hep vicdan penceresinden baktık, hep merhamet nazarından yaklaştık, insani mülahazalarla hareket ettik. Bugün de aynı yerde sapasağlam duruyoruz. Tekrar söylüyorum; Suriye halkı, bizim kardeşimizdir. Tüm kesimleriyle, tüm inanç gruplarıyla can dostumuzdur. Bir uçtan diğer uca Suriye’yi karış karış süsleyen türbeler, köprüler, çeşmeler, hanlar, camiler bizim ezelden ebede uzanan kardeşliğimizin nişaneleridir.
Evet, sınırlar ülkeleri fiziken birbirinden ayırabilir, ama kalplere hangi güç sınır çizebilir? Asırlardır birlikte yaşadığımız aramızdaki sınır uzunluğu 910 kilometre, 910 kilometrelik sınırı paylaştığımız komşularımıza sırtımızı dönmemizi bizden kim bekleyebilir? Kalbimizin bir yarısı Antep’se, Hatay’sa, Şanlıurfa’ysa; diğer yarısı Afrin’dir, Halep’tir, Hama’dır, Humus’tur, Şam’dır.
“TÜRKİYE, ZOR BİR DÖNEMDE ZOR BİR İMTİHANI ALNININ AKIYLA VERMEYİ BAŞARMIŞTIR”
Tarihin ve coğrafyanın bize hatırlattığı bu gerçekleri son 13 yıldır ülke ve millet olarak bizzat yaşadık, bilfiil tecrübe ettik. Komşumuzun evinde yangın çıktığında ilk koştuğu yer biz olduk. Devrik rejimin ve terör örgütlerinin saldırılarından kaçan Suriyeli kardeşlerimiz canlarını kurtarmak için ilk önce bizim kapımızı çaldı. Az değil, 4,5 milyon Suriyeli bizim evimizde misafir oldu. Bir dönem nüfusu 3 milyon 700 bine ulaşan, ancak şimdi sayıları 2,9 milyona düşen Suriyeli muhacirlere 13 yıl boyunca biz ensarlık yaptık. Bunu da açık söylüyorum: yüksünerek, şikâyet ederek değil, inancımızın ve komşuluk hukukumuzun gereği olarak memnuniyetle yerine getirdik.
Biz muhalefetle bu konuda ne kavgalar verdik. Onlar ‘İktidar olur olmaz sizi kovacağız.’ derken biz tam aksine biz ensarız, onlar muhacirdir demek suretiyle onları evimizde misafir etmenin erdemine ulaştık. Yüzyıllardır mazlumların eman bulduğu bu ülke Allah’a hamdolsun, Suriyeli mazlumlara da güvenli, korunaklı, müşfik bir liman oldu. Bu emsalsiz misafirperverlik insanlık tarihine altın harflerle yazılacaktır. Türkiye, zor bir dönemde zor bir imtihanı alnının akıyla vermeyi başarmıştır. Türk milleti kara günlerinde Suriyeli mazlumlara kucak açmasının izzetini bir şeref payesi olarak ebediyen taşıyacaktır.
“SURİYE İSTİKRARA KAVUŞTUKÇA GÖNÜLLÜ, GÜVENLİ, ONURLU VE DÜZENLİ GERİ DÖNÜŞLER DE ARTACAKTIR”
Bugün bir kez daha muhalefetin kışkırtmalarına aldırmadan, mazluma kol kanat geren necip milletimin her bir ferdine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Cumhur İttifakı’nda birlikte yol yürüdüğümüz ortaklarımıza bu süreçte sergiledikleri merhametli duruş için aynı şekilde şükranlarımı sunuyorum. Fakat oy hesabıyla nefret söylemlerine başvuran ırkçı lümpenleri, vatanını kaybetmiş yetim ve öksüzlere kin kusan vicdan fukaralarını, sırf Meclis’te üç, beş koltuk kapabilmek uğuruna faşizmin en pespaye biçimine haftalarca sessiz kalanları ise önce Allah’a, sonra haklarına girdikleri Suriyeli mazlumlara ve elbette mahşeri vicdana havale ediyorum.
Suriye’de zalim Esed rejimiyle beraber ülkemizde mülteci düşmanlığını körükleyen necis zihniyette kaybetmiştir. Burada şunu özellikle vurgulamak istiyorum: Suriye’yi etkisi altına alan kuvvetli değişim rüzgârının başta muhacirler olmak üzere tüm Suriye halkı için hayırlı sonuçlara vesile olacağına inanıyorum. Suriye istikrara kavuştukça inşallah gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli geri dönüşler de artacaktır.
Suriyeli kardeşlerimizin 13 yıldır süren vatan hasreti, inancım ve duam odur ki, artık yavaş yavaş son bulacaktır. Bunun şimdiden emarelerini görmeye başladık. Yığılmalarını önlemek ve trafiği kolaylaştırmak amacıyla Yayladağı Hudut Kapısı’nı da geçişlere açıyoruz. Muhacirlerin gönüllü geri dönüş sürecini de yine tarihimize, kültürümüze ve 13 yıllık müstesna ev sahipliğimize yaraşır şekilde yöneteceğiz. Hiç kimsenin bu insani sürece leke bulaştırmasına müsaade etmeyeceğiz. Suriye kriziyle ilgili politikası dün itibarıyla iflas eden ana muhalefet kendilerini hesaba çekmek, hatalarıyla yüzleşmek yerine çok çirkin, ırkçı bir dille Suriyeli mazlumlar üzerinden yeni istismar alanları oluşturmaya çalışıyor. Ana muhalefetin eski ve yeni yönetimine devrik Şam rejiminin yasını tutmaktan süratle vazgeçip, Suriye halkının sevincine ortak olmalarını tavsiye ediyorum. Kendilerini hapsettikleri cam fanustan çıksınlar, dünyada ve bölgede olanlara kulak kabartsınlar. Bir kez olsun hadiseleri Ankara merkezli okumayı denesinler, yoksa partilerini trajik komik duruma düşürmeye devam ederler.
“TÜRKİYE’NİN BAŞKA BİR ÜLKENİN TOPRAĞINDA VE EGEMENLİĞİNDE GÖZÜ YOKTUR”
Dün itibarıyla artık Suriye’de karanlık bir dönem kapanmış, aydınlık bir dönem başlamıştır. Türkiye binlerce yıllık tecrübe sonucunda billurlaşan devlet aklıyla hadiseleri okumakta, Suriye’deki duruma çok geniş bir perspektiften bakmaktadır. Bugün bazı parametreleri bir kez daha ifade etmek durumundayım: Türkiye’nin başka bir ülkenin toprağında ve egemenliğinde gözü yoktur. Sınır ötesi harekâtlarımızın yegâne amacı vatanımızı ve vatandaşlarımızı terör saldırılarından korumaktır.
Ne PKK ve Suriye’deki uzantıları ne DEAŞ ülkemizin muhatabı değildir, bilakis muarızıdır. Suriye’nin toprak bütünlüğünün mutlaka ama mutlaka korunması gerekiyor. Suriye tüm etnik, dinî, mezhebi kimlikleriyle Suriyelilerindir. Suriye’nin bugününe de, geleceğine de karar verecek olan Suriye halkıdır. Komşuları ve kardeşleri olarak bize düşen Suriye halkının ülkelerini yeniden toparlama, yeniden ayağa kaldırma, yeniden mamur etme çabalarına güçlü bir şekilde destek olmaktır. Tekrar söylüyorum: Arap, Türkmen, Kürt, Sünni, Alevi, Nusayri, Hıristiyan fark etmeksizin Suriyelilerin tamamının sulh içinde yaşadığı bir Suriye, Türkiye’nin en büyük özlemi, hayali ve hedefidir. Şurası da kesinlikle unutulmamalıdır: İstikrara kavuşmuş bir Suriye hem kendi vatandaşları hem de bölgedeki diğer ülkeler için güven kaynağı olacaktır.
“TÜRKİYE SINIRLARININ ÖTESİNDE YENİ TERÖR ÇIBANBAŞLARININ ORTAYA ÇIKMASINA GÖZ YUMMAYACAKTIR”
Komşu ülkelerin güvenliği yine Suriye’nin güven içinde, istikrar içinde olmasından geçiyor. Öte yandan bölücü örgütün Suriye uzantısının kargaşayı fırsata çevirmeye dönük aşırı heveskâr tutumunu da dikkatle takip ediyoruz. Kendi akıllarınca farklı hesap yapanlara şunu hatırlatmak istiyorum: Çok önemli, atalarımız güzel söylemiş, çakal ne kadar hile bilirse, kurtta o kadar yol bilir. Türkiye sınırlarının ötesinde yeni terör çıbanbaşlarının ortaya çıkmasına göz yummayacaktır. 13 yıldır her türlü zulme maruz kalan Suriyeli kardeşlerimize yeni acılar, yeni sıkıntılar, yeni dramlar yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur.
Buradan kardeş Suriye halkına da seslenmek istiyorum: Aziz Suriyeli kardeşlerim; Türkiye ve Türk milleti dün olduğu gibi bugün de, yarın da yanınızdadır. Siz tüm imkânsızlıklara rağmen kanınızla, canınızla, dişiniz, tırnağınızla destan yazdınız. Zulme ve zalime asla boyun eğmediniz. En zor zamanlarda dahi yeise kapılmadınız. İlk günden itibaren hep ‘Allah büyüktür’ dediniz; ‘O Rahman ve Rahim olandır’ dediniz; ‘O âlemlerin Rabbi’dir’ dediniz; yalnız O’na güvendiniz, yalnız O’ndan yardım dilediniz. Düştüğünüz yerden çok daha güçlü bir şekilde tekrar ayağa kalktınız. Böylece nesilden nesile gururla aktarılacak muhteşem bir kahramanlık hikâyesine imza attınız.
Kardeşlerim; unutmayın men sabera zafera, ‘yenilgi yenilgi büyüyen’ bu şanlı zaferin asıl sahibi sizlersiniz. Sizleri ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyorum, zaferiniz hayırlı mübarek olsun diyorum. Hürriyet ve adalet mücadelenizde sizi nasıl yalnız bırakmadıysak inşallah, kalkınma mücadelenizde de tüm imkânlarımızla sizi destekleyeceğiz. Gönül gönüle verecek, zorlukların, sıkıntıların üstesinden birlikte geleceğiz. Suriye’nin kalıcı barışa, istikrara ve güvenliğe kavuşması için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazır olduğumuzu bilmenizi isterim. Hama katliamından beri Suriye’nin özgürlüğü yolunda can veren şehitleri bugün bir kez daha rahmetle yâd ediyorum.
Suriye’nin esaretten kurtulan şehirlerinde sevinç gözyaşları döken, dua eden, şükür secdesine kapanan, yıllar sonra evlerine, yuvalarına, ailelerine, sevdiklerine kavuşmanın mutluluğunu yaşayan tüm kardeşlerime selam ediyorum.
“EĞİTİMİN ALTYAPISINA YAPTIĞIMIZ YATIRIMLARIN EĞİTİMİN KALİTESİNE OLUMLU YANSIDIĞINI GÖRÜYORUZ”
Bugünkü kabine toplantımızda Suriye’deki güncel gelişmelerin yanı sıra, enerjiden eğitime ve sağlığa çeşitli konuları da ele aldık. Eğitimin altyapısına 22 yıldır yaptığımız devasa yatırımların eğitimin kalitesine de olumlu yansıdığını görüyoruz. Uluslararası İzleme Araştırmalarında matematik ve fen bilimlerinde dördüncü ve sekizinci sınıf öğrencilerinde ülkemizin grafiği sürekli yükseliyor. 2023 yılının oranları bunu bir kez daha ortaya koymuştur. Yani eğitim modelimiz özellikle süratle gelişiyor ve bu iyileşme inşallah hızlanacaktır.
“SAĞLIKLI TÜRKİYE YÜZYILI PROGRAMI’NI HAYATA GEÇİRİYORUZ”
Koronavirüs döneminde güçlü sağlık altyapımızın önemini tecrübe etmiştik, şimdi bu alanda yeni bir adım daha atıyoruz. Koruyan, geliştiren ve üreten sağlık modeliyle Sağlıklı Türkiye Yüzyılı Programı’nı hayata geçiriyoruz. Üçlü sarmak modelimiz ile Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığımız TÜSEB öncülüğünde üniversitelerimizi ve özel sektörümüzü buluşturuyoruz. Kritik ilaç, aşı, kit ve tıbbi cihaz ürünlerimizi belirledik. Üreten sağlık modelimiz ülkemizin ekonomik büyümesine ve kalkınmasına katkı sunacak marka ve katma değer oluşturacak bir süreci geliştirecektir. Yeni modelimizin şimdiden hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Yarından itibaren asgari ücret tespit komisyonu görüşmelere başlıyor. Hem çalışmalarımızın beklentilerini gözetecek hem de ülkemiz ekonomisine taşınması ağır bir yük getirmeyecek bir anlayışla sürecin yürütüleceğine özellikle inanıyorum. Açık artırma usulüyle asgari ücret açıklayan muhalefeti de ülke ve millet hayrına bir iş yapacaklarsa SGK’ya olan birikmiş borçlarını ödemeye onları davet ediyorum.
Bir diğer güzel haberimiz; Tip 1 Diyabet hastalığıyla mücadelede eden evlatlarımız ve ailelerine yöneliktir. Daha önce bilindiği gibi diyabet hastalarımızın glikoz takibi için gerekli cihazlar geri ödeme kapsamındaydı. Buna ilave olarak artık 18 yaş altındaki Tip 1 Diyabet hastası evlatlarımız için sensörlü cilt altı glikoz izlem cihazlarını, Sosyal Güvenlik Kurumumuz tarafından geri ödeme kapsamına alıyoruz. Acil şifa dileklerimle, evlatlarımıza ve ailelerine hayırlı olsun diyorum.”
Ankara Hacı Bayram Üniversitesi’nde ASEAN GÜNÜ “ASEAN-Türkiye Ortaklığı: Gelecek İçin Fırsatlar ve Zorluklar” temasıyla yapıldı.
Kısa adı ASEAN olan Güneydoğu Asya Uluslar Birliği Günü Ankara’da “ASEAN-Türkiye Ortaklığı: Gelecek İçin Fırsatlar ve Zorluklar” temasıyla Hacı Bayram Üniversitesi’nde masaya yatırıldı.
ASEAN Günü’ne Güneydoğu Asya’nın ASEAN’a üye devletlerin Türkiye büyükelçileri, bazı ülkelerin Büyükelçileri elçilik görevlileri, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
ASEAN Günü, Hacı Bayram Üniversitesi evsahipliğinde ITRİ KONGRE ve KÜLTÜR MERKEZİ’nde düzenlendi.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Metin Orbay, ASEAN Günü’nde ilk konuşmacı olarak kürsüye geldi.
Rektör yardımcısı Prof. Dr. Metin ORBAY, Itri Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen günde ASEAN ülkeleri ile Türkiye arasındaki bugünü ve gelecekteki fırsatları ele alacaklarını söyledi.
Prof. Dr. Metin Orbay, üniversitelerindeki ASEAN’a üye devletlerden gelen uluslararası öğrenci sayısının artırılması için gayret içinde olduklarına dikkat çekti ve ASEAN GÜNÜ’nün bu yönde bir fırsata dönüşebileceğini dile getirdi.
Rektör yardımcısı Prof. Dr. ORBAY, ASEAN gününde Ünüversitelerinin 2018’de kurulan yeni bir üniversite olmasına rağmen GAZI Üniversitesinden ayrılarak kurulduğundan dolayı ZENGİN bir geçmişe sahip olduğunu da anlattı,
Prof. Dr. Metin ORBAY’dan sonra kürsüye Endonezya Büyükelçisi ACHMAD RIZAL PURNAMA geldi,
Endonezya Büyükelçisi PURNAMA konuşmasında şunları söyledi:”Öncelikle Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne teşekkürlerimi sunmak istiyorum…
Bugünkü Stratejik Forum’a nezaketle ev sahipliği yaptıkları için… Ardından ASEAN Kültür Günü geldi.
Bu etkinliği gerçeğe dönüştüren mükemmel iş birlikleri için Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na ve Ankara’daki tüm ASEAN Büyükelçilerine de teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu kolektif çaba, ASEAN’ı Türkiye’nin Radar Ekranına yerleştirmek için büyük stratejimizin bir tezahürüdür.
Ayrıca tüm ASEAN Dostlarını bu Stratejik Forum’a davet ediyorum.
Ortak geleceğimiz benzeri görülmemiş zorluklarla karşı karşıya.
Forumumuzun teması olan “ASEAN-Türkiye: Gelecek İçin Bir Ortaklık” sadece güncel değil, aynı zamanda alakalı.
Günümüzde jeopolitik rekabetlerle körüklenen savaşlar dünya çapında şiddetleniyor.
Kritik kaynaklar için yarış yoğunlaşarak gelecekteki çatışmalara zemin hazırlıyor.
İklim değişikliği milyonlarca hayatı etkilemeye devam ediyor ve küçük ada ülkelerinin hayatta kalmasını tehdit ediyor.
Aynı zamanda, mevcut küresel yönetim, mevcut zorluklarla başa çıkmaya uygun olmayan kötü bir durumdadır.
Dünya genelindeki sıradan vatandaşlar artık liderlerin kabul etmekte tereddüt ettiği şeyi tekrarlıyor: Mevcut küresel yönetim sistemi başarısız oluyor!
Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de yaklaşık 44.000 Filistinlinin hayatını kaybetmesi karşısında BM Güvenlik Konseyi’nin eylemsizliğini başka nasıl açıklayabiliriz?
Geçmiş bir dönemin sembolleri olan Bretton Woods kurumları, herkese refah sağlamayı başaramadı.
Eğer boş durursak, küresel yönetim çökebilir ve gücün hakkı gölgelediği ve düzensizliğin hüküm sürdüğü bir kaos çağına girilebilir.
Bu sert gerçeklerle yüzleşmek için ASEAN-Türkiye ortaklığı, çözümler için bir ortaklık haline gelmeli
sadece halkımıza değil, aynı zamanda küresel barış ve refaha da hizmet eden bir iş birliği feneri.
ASEAN-Türkiye ortaklığı, her iki bölgenin halklarına somut faydalar sağlamalı
karşılıklı saygıya dayalı ve ortak refahı sağlamak üzere tasarlanmalıdır.
Ortaklığımız ayrıca enerji güvenliği gibi acil küresel zorluklarla da mücadele etmelidir.
Ekonomik hırs ve iklim zorunlulukları arasında sıkışmış bir dünyada ASEAN ve Türkiye, bu rekabet eden talepleri uyumlu hale getirmek için eşsiz bir potansiyele sahiptir.
Birlikte… enerji dönüşümü için bir motor… olabiliriz… Türkiye’nin Ulusal Enerji Planı… ve ASEAN’ın Enerji Görünümü tarafından yönlendirilen.
Bu ortak vizyon sayesinde:
ekonomileri besleyen ve gezegeni koruyan yeşil teknolojiler geliştirebilir ve paylaşabiliriz.
Bir diğer acil küresel sorun… gıda güvenliğidir.
Küresel nüfusun… 2050 yılına kadar… 10 milyara ulaşmasının tahmin edildiği düşünüldüğünde… gıda kıtlığı… bir çatışma kaynağı olabilir.
ASEAN-Türkiye… bu zorluğun üstesinden şu şekilde gelmelidir:
verimi artırmak ve atığı en aza indirmek için… akıllı çiftçilik teknolojilerini benimseyerek…
bölgesel gıda rezervlerini güçlendirerek… herkesi… gelecekteki krizlerden korumak için.
Ortaklığımız… yaygın ekonomik eşitsizlikle de… mücadele etmelidir…
Eşitsizlik… istikrarsızlık yaratır… ve huzursuzluğu körükler.
ASEAN-Türkiye iş birliği… cesur çözümler bulmalıdır:
Dijitalleşmeyi teşvik etmek… dijital altyapıya ve okuryazarlığa erişimi artırmak… milyonlarca kişi için fırsatların kapısını açacaktır!
Endüstriyel aşağı akışı benimsemek… Ulusların… kendi kaynaklarından sürdürülebilir şekilde faydalanmalarını… ekonomilerine katma değer katmalarını sağlamak.
Ortaklığımızın hedefleri… sınırlarımızın ötesine de uzanmalı… daha geniş küresel topluluğa fayda sağlamak için.
Mevcut küresel düzenin işlevsizliği… alternatif çözümler gerektiriyor.
ASEAN-Türkiye gibi bölgesel iş birlikleri… ulusların birleşmesi için… potansiyel yollar olarak ortaya çıkmalı… barış ve istikrara… net katkıda bulunan bir unsur haline gelmeli.
ASEAN’ın son elli yıldır… ortaklarıyla yaptığı şey budur…
sağlam bir bölgesel güvenlik mimarisi oluşturmak…
kapsayıcılık ilkelerine… ve somut iş birliğine dayalı.
ASEAN’ın vizyonunda… büyük güçler, egemen olmak için değil, iş birliği yapmak için rekabet etmelidir.
Büyük güçler barış için savaşmalı… savaş için değil.
Bu model, Orta Doğu da dahil olmak üzere diğer bölgelere benzer yollar çizme konusunda ilham verebilir.
Türkiye, kapasitesi ve liderliğiyle bu yolda öncülük edebilir.
Kendi bölgemizin ötesinde ASEAN-Türkiye iş birliği küresel yönetişimin geleceğini şekillendirmede dönüştürücü bir rol oynamalıdır.
Her ikisi de çok taraflılığın ve tüm ülkelerin ortak çıkarlarını yansıtan sadece ayrıcalıklı bir azınlığın değil!
Bu ortaklık yarının zorluklarını öngörmeli ve bugünün çözümleri içintemel oluşturmalıdır.
Bugünkü tartışmaların ASEAN-Türkiye ortaklığının sınırsız potansiyelini açığa çıkaracağından eminim.
adil ve eşit bir dünya için bir ortaklık,
gelecek için bir ortaklık,
Teşekkür ederim.
Purnama’dan sonra kürsüye Dışişleri Bakanlığı Asya-Pasifik Genel Müdürü Esra CANKORUR geldi,
Dışişleri Bakanlığı Asya Pasifik Genel Müdürü Esra Cankorur, ASEAN’ın BARIŞ, İSTİKRAR ve REFAHA desteğiyle bilindiğine işaret ederek Türkiye’nin ASEAN’ın Güneydoğu Asya’da oynadığı merkezi role değerini bildiğini belirtti.
Bu çerçevede ASEAN ve üye ülkelerin Türkiye’nin Yeniden Asya Girişimi’nin merkezinde yer aldığını dile getiren CANKORUR, ASEAN ve ona üye ülkelerle karşılıklı saygı, güven ve anlayış temelinde sağlam ilişkiler içinde olduklarını ifade etti.
Türkiye ile ASEAN’ın bölgelerinde önemli bölgesel aktörler ve ekonomik güç merkezleri olarak artan öneminin stratejik ve geleceğe dönük bir işbirliği yaklaşımını zorunlu kıldığını belirten Cankorur, ASEAN ile ilişkileri geliştirmeye hazır olduklarını ve bu yıl diyalog ortaklığı için başvuruda bulunduklarını söyledi.
Esra CANKORUR, daha derin diyaloğun iki tarafa da fayda sağlayacağını, benzeri alanlarda ilişkilerin karşılıklı işbirliğiyle geliştirilmesi için gayret içinde olduklarını dile getirdi.
ASEAN Parlamentolar Arası Asamblesi Türk Grubu Başkanı Osman Sağlam da konuşmasında şunları söyledi: “ ASEAN Genel Kurulu’nda başlayan bu yoilculuk 45’inci genel kurulda somut kazanımlarla devam etti. Türkiye ilki kez gözlemci üye olarak katıldığı bu genel kurulda Asya ile gelecekteki işbirliğini şekillendirecek güçlü zeminler oluşturdu. Ticaret, enerji, teknoloji ve altyapı projeleri gibi stratejik alanlarda iişbirliğini artırmayı hedefleyen somut adımlar atıldı. Kadınların siyasete girmesi ve kadınların siyasette daha aktif rol alması için geliştirilen öneriler Türkiye’nin bu alandaki öncülüğünü pekiştirmiş ve Asya ülkeleri ile bu konudaki ortak vizyonunu güçlendirmiştir. Ayrıca kültürel ve sosyal bağların kuvvetlerini vermesi adına önemli kararlar alınmıştır. Türkiye’nin ASEAN ile ilişkilerini derinleştirmesi kararlılığı gerek ikili gerekse çok taraflı düzeyde tüm muhataplarımızda paylaşıldı. Bu yalnızca bölgesel iş birliğini değil, küresel barış ve kalkınma hedeflerini destekleyen önemli bir adımdır. Asya’nın Asya-Pasifik ve Hint okyanusu bölgesindeki merkezi rolünün farkında olan Türkiye, geleneksel işbirliği alanlarının ötesine geçerek enerji, dijitalleşme ve sürdürülebilir kalkınma gibi yeni alanlarda daha aktif bir rol almayı hedeflemektedir. AIPA genel kurulları yalnızca iş birliği zeminini geliştirmekte kalmıyor, aynı zamanda kültürel ve ekonomik ortaklıkların derinleşmesine de vesile oluyor. Önümüzdeki dönemde Asya ile ilişkilerimizin stratejik ortaklık düzeyine taşınması ve bölgedeki etkimizin artması için çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz. Bu süreçte, yakın çevrelerin katkısı büyük önem taşıyor siz değerli katılımcıların Asya Türkiye ilişkileri üzerine yapacağı araştırmalar, bu ortaklığı teorik ve pratik düzeyde daha da güçlenmesine yardımcı olacaktır. Bu vesileyle Asya ile kurduğumuz bu güçlü bağları bölgenin de dünya için vaat parlaklık geleceği ve barışın kapılarını aralayacağına inanıyorum. Bu arada, Peace in the Gazze PEACE in Asya PEACE in the WORLD.
Konuşmalardan sonra, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fırat Purtaş’ın moderatürlüğünde ( ASEAN-Türkiye Ortaklığı: Gelecek İçin Fırsatlar ve Zorluklar) temalı bir panel düzenlendi.
Endonezya Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nden Dr. Philips Vermonte, ASEAN Sürdürülebilir Kalkınma Çalışmaları ve Diyalog Merkezi Direktörü Büyükelçi Chirachai Punkrasin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ASEAN Parlamentolar Arası Meclisi Türkiye Delegasyonu Sekreteri Dr. Ali Yıldız panele katılan konuşmacılardı.
Panelden sonra ASEAN Günü dolayısıyla ASEAN üye devletlerinin müzik, dans ve yemeklerinin yer aldığı bir etkinlik yapıldı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.