Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, “Yükseköğretim Kurulu ile Ticaret Bakanlığı Arasında İş Birliği Protokolü İmza Töreni”ne katıldı.
Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer BOLAT, imza töreninde şöyle konuştu: “Ülkemizi ekonomik hedeflerine ulaşmasını ve ihracata dayalı büyüme ve ekonomiye ulaşma noktasında katkı sağlayacak çok önemli bir adamı atmak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz burada gerek müracaatta sürdürülebilirliği sağlamaktı ve piyasalarda ürünlerle varlığınızdan tecrübeli ihracat ordusuna yetiştirmek üzere ticaret Bakanlığımız ile YÖK arasında başarılı bir işbirliği girişimi olan ihracat akademimizin kuruluşunu gerçekleştireceğiz bugün bu akademinin inşallah kuruluş imzasını sayın YÖK başkanımızla birlikte atacağız bu vesileyle toplantımızı iştirak ettiğimiz için hepinize çok çok teşekkürler ediyorum
bildiğiniz gibi yakın coğrafyanız son 4.05 senedir çok büyük bir sıkıntılar gerçekleşmiştir jeopolitik gerilimler savaşlar salgın ekonomik durgunluk aşırı yüksek enflasyon kuraklık doğal afetler gibi zorluklar dünya ekonomisi ve dünya ticareti üzerinde maalesef olumsuz derin etkiler oluşturmuştur bu güçlüklere rağmen ve bu biraz önce olumsuz etkilerin en fazla hissedildiği Avrasya coğrafyasının merkezinde olan bir ülke olmamıza rağmen Allah’a şükürler olsun ki 2003 2023 arasında 21 yılda yıllık ortalama %5,4 kaydetmeyi başardık küresel anlamda en yüksek büyüme oranı elde eden ülkeler arasında önde geliyoruz 2023 sonunda da %4 buçukluk büyümeyi başardık ve ithalatı azaltma çabalarımızın da sonucu olarak 2024 yılı çeyreğinde başardığımız %5,7 güçlü büyüme oranının 1.6 yüzde puanı da dış ticaretten olumlu katkı olarak gelmiştir burada çok ihracatçılarımızın hem de ihracatın artmasındaki büyük çabaları ülkemiz için takdire Sayandır ve çok kritik önemli değerli başkanım değerli haziran ihracat ihracatı büyüme stratejisini benimseyen ülkemiz ve üstyapı çalışmalarını da bu eksende yürütmektedir
son 22 yılda saygıdeğer cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve güçlü vizyonuyla hem iç ekonomide hem dış ekonomik gelişmelerde elde ettiğimiz başarılar bu anlayışın ürünü olmuştur Türkiye’miz yatırım üretim istihdam ve ihracatın birbiriyle uyum içinde olduğunu kanıtlayan ülke konumundadır Ymz artık Allah’a şükürler olsun 1 trilyon dolarlık geliri aşan ülkeler arasında yerini almıştır 230 milyar $ olan yıllık milli gelirimiz 2023’te 1.118.000.000.000 $’a yükselmiştir inşallah yıl sonunda da daha rakamlara ulaşacağımızı inancım tam bu başarıyla ihracatın çok büyük önemi ve katkısı olmuştur ulaştığımız bu başarının devamı ve daha da ileri götürülmesi için ifade etmeliyim ki temmuz ayı ihracatımız da geçen yılın aynı ayına göre %13,8 artışla 22.512.000.000 $’a ulaşmıştır bu yıl 2024’ü ilk yedi ayı itibari ile dört ayda tarihin en yüksek aylık rakamlarını ulaştık bir ay aynı rakam geldi iki ayda uzun bayram tatillerinin etkisiyle az biraz geride kaldı ama sonuçta temmuzdan temmuza son bir yılda yıllık ihracatımız mal ihracatında 200 61,5 milyar dolarla tarihin en yüksek rakamına ulaştı hizmetler ihracatımız da 1006,5 milyar dolarla tarihin en yüksek rakamına ulaştı dünya mal ihracatında aldığımız istikrarlı bir artış göstermekte 2002’de dünya ihracatında sadece yüzde 0:50 civarında bir pay alırken mal ihracatında 2022’de ve %1,2’ye 2023’te %1,08’i çıkmayı başardı ihracatında da dünyadaki pay payınız da %0 89’da aynı dönemde %1,29’a yükseldi işte bu rakamlar geleceğe umutla bakmızı sağlıyor bunları bu başarıları halleder ticarette dış ticarette ihracatın artması için mal hizmetlerde aynı zamanda ticaret açığımız kapama noktasında çeşitli stratejiler izlendi.
Bugüne kadar Afrika stratejisi yeniden Asya stratejisi ve ülkeler stratejisi şu anda uyguluyoruz İslam ülkeleri ile ihracatı geliştirme strateji uyguluyoruz 2028 ihracat tanıtım ve pazarlama vizyonumuzu uyguluyoruz biraz önce sunumda görüldüğü gibi 8 milyar ücretsiz olarak bakanlık olarak bunun %60’ı 22 milyar TL’yi ihracatçılarımıza destek için harcıyoruz ve helali hoş olsun diyoruz daha fazla olsa daha fazlada harcamaya devam edeceğiz onlar için burada daha iki hafta önce bu salonda yepyeni bir proje açıklamıştır sorumluluk programı ihracatçılarızı Avrupa birliği ve batıda oluşan yaşıt mutabakat yeşil ekonomiye uyum çalışmalarında kurumsal destek programı ve onları bu dönüşüme hazırlanan yol haritası belirleme programı bunun için de 10 milyon TL’ye kadar işletme başına danışmanlık ve katkısı vereceğiz ama esas hedef burada kurumsallaşma ve yeşil mutabakata uyuma hazır hale gelme arkasından da sanayi Bakanlığımızın ve banka destekleme dönüşme uyup destekleme paketlerinden ihracatçılarımız yararlanabilecekler burada çok önemli pazar seçimi müşterilere ulaşma sözleşme ve teslim sürelerini belirleme lojistik ve Gümrükleme işlemlerini gerçekleştirme ihracatta başarı için doğru kararlar alma noktasında temel güçtür bir başka projemiz kolay ihracat platformu adıyla kip o da işte hedef pazar önerileri potansiyel ithalatçı bilgileri hedef ve sektör ve ülke analizleri gibi bir çok alanda ihracat yapmak isteyenlere tek noktada önemli bilgileri sağlamaktadır onun başka bir projeyle takviye ediyoruz bu güçlendiriyoruz en kolay ihracat platformu kısa adıyla ekip o da inşallah hazırlıklarımız devam ediyor var gücümüzle çalışmalarımız bu konuda devam ediyor ihracat alanında farkındalığını arttırılması ve ihracatçılarımızın Çevrim içi platformlar üzerinden farklı ülkelerdeki tüketicilere daha kolay ulaşmalarını sağlanması burada ticaret ve Sanayi odalarımız bünyesinde 60 il altı ilçede faaliyet gösteren 77 ihracat destek ofisimizde ihracatçılarımıza hizmet vermektedir ihracatçı yetiştirme network programlarımız da genç girişimcilerimizin dış ticarete entegre olmalarını sağlayacak programlarımızdır iki hafta önce açıkladığımız risk Spall sorumluluk yeşil dönüşme uyum destek programımız şu anda bütün ihracatçı birliklerimizle ticaret ve sanal odalarımız ‘da ve STK’larımızı talepleri üzerine eğitim eğitim programları olarak onlarla işbirliği yaparak ihraç asistanlarımızı bilgilendirme çalışmalarımızda başlamıştır
ihracat Akademisi’ne ihracat akademisi ile bütün bu bilgilendirme ve eğitim faaliyetlerimizi akademik ve kurumsal ve çatı altında toplamayı amaçları böylece ticaret Bakanlığımız ve yükseköğretim kurulu başkanlığımız arasında imza sağlayacağımız protokol ihracatçılarımızın eğitim bilgilendirmelerini yönelik çalışmalarımıza büyük bir ivme kazandıracaktır üniversitelerin ile iş dünyası arasındaki yakın iş birliği modern ekonomik gelişmenin temel taşlarından birisidir buna kısaca UCD diyebiliriz yani üniversite Sanayi işbirliği projesi faydasını silip bizim medeniyetimizin hoş görmediği bir davranıştır elde edilen eğitimin somutlaşıp faydaya dönüşmesi önemlidir gerek eğitim alan alan kişi gerekse bundan istifade edecek taraflar bakımından bu çok önemli
ABD’de biliyoruz ki Silikon Vadisi ile o bölgedeki üniversiteler arasında çok güçlü bir iş birliği Silikon Vadisi’nin gelişmesinde çok önemli bir katkı yapmıştır Türkiye’de de bu iş birliklerinin güzel örnekleri var ilk başlangıçta İTÜ arı Teknokent ODTÜ Teknokent tac Hacettepe PCE‘ten sonra İstanbul’da yıldız Teknokent ve Pendik Kurtköy‘deki İstanbul Teknokent ve başarılı Teknokent projelerimiz Türkiye’mizin ihracat tahliyesinde katma değeri yüksek teknoloji payı yüksek ürünlerin üretilmesini ve ihracatta yönelmesini sağlamıştır biz geçen yıl 3,5 milyar $ yazılım ihracatı yaptık Ekibimiz bunu 2028’e kadar 10 milyar lor çıkarmakta ihracat akademi stratejik bir adımdır inşallah bu akademide ticaret Bakanlığımızın uzmanları sektörün alanında isim yapmış temsilcileri ve iş birliği gerçekleştireceğimiz üniversitelerimizin mümtaz öğretim üyelerinin oluşturacağı güçlü bir kadroyla ihracatın tüm süreçlerine hakim donanımlı ihracatçılar yetiştireceğiz bunu yaparken YÖK’ün koordinasyonuyla üniversitelerimizin sürekli eğitim merkezleri ile iş birliği gerçekleştireceğiz böylece üniversitelerimiz sürekli eğitim merkezlerine de katkı vermiş olacağız böylece dün network ortamı oluşturulacak ve bu eğitimler sırasında seminerlerle ihracatımızın önde gelen firma sahipleri yöneticilerinin de öğrencilerle bir araya geleceği ve tecrübe paylaşımı programlarının yapılacağı çok iyi bir işbirliği ortama da sağlanmış olacaktır burada dış ticaretin tüm süreçleri uygulamalı bir şekilde anlatılacak ve katılımcıların daha sonra staj yapmaları noktasında da kariyer yapmak isteyen profesyonellere imkan sağlanacaktır buradaki müfredat ticaret Bakanlığımız yüksek Öğretim kurulu Başkanlığımız işbirliği yapan üniversitelerimiz ve işbir ihracatla ilgili konularda faaliyet gösteren sektör meslek sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan akademik danışma kurulu tarafından müfredat hazırlanmaktadır ihracat Akademisi’nde kendisini geliştirmek isteyen dış ticaret uzmanlarından öğrencilere firmasını uluslararası pazara taşımak isteyen girişimcilerden dış ticaret alanında kariyer yapmak isteyen tüm profesyonellere varıncaya kadar modüler bir anlayışla geniş bir öğrenci yelpazemiz olacaktır uluslararası pazar pazarları analiz etmekten müşteri bulmaya Lojistik’ten Gümrükleme işlemlerini finansmandan markalaşmamda ihracatın her aşamasına ilişkin bilgi ve tecrübelerle firmalardan güç katacak mezunlar yetiştireceğiz biz buna inşallah ihracat ordusu diyoruz ve 2028’e kadar 2030’a kadar inşallah 200.000 kişilik bir ihracat ordusuna kavuşmayı hedefliyoruz çok değerli misafirler son dönemde ortaya koyduğumuz projelerimiz ile ekonomimizin belkemiği olan ihracatımızı güçlendirmek adına emin adımlarla ilerliyoruz kamu ve özel sektör olarak birlikte aldığımız tüm kararları ortak akın ve yapılan istişareler ellerin sonucu olarak katkı vermesini ve başarılı olması için büyük bir çaba sarf ediyoruz bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken ihracat akademisi projemiz kapsamında yüksek öğretim kurduğumuz onun değerli başkanı Prof. Dr. Erol Özvar hocamız ile imzalayacağımız iş birliğinin hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum bu protokolün hazırlanmasında emeği geçen Bakan yardımcım Volkan AĞAR ve YÖK başkanımız Sayın Prof. Dr. Erol Özvar hocamıza ve ekibine TİM başkanımıza ,ihracatçı birliklerimize ve katkı veren tüm üniversitelerimizi huzurunuzda şükranlarımı sunuyorum hepinizi saygıyla selamlıyorum.”
Meksika’nın bağımsızlığının 214’üncü yıl dönümü, Ankara’da düzenlenen bir resepsiyonla kutlandı.
Bağımsızlık yıl dönümü dolayısıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde bir resepsiyon düzenlendi.
Resepsiyon Meksika’nın Ankara Büyükelçisi Jose Luis Martinez Hernandez ve eşleri Hanımefendi Mediha NAMI Hernandez’in ev sahipliğinde yapıldı.
Dışişleri Bakanı Yardımcısı Ayşe Berris Ekinci Türkiye’yi temsilen Meksika Milli Gün resepsiyonuna katıldı.
Dışişleri Bakanlığı Latin Amerika ikili İlişkiler Genel Müdürü Büyükelçi Yaprak Balkan da resepsiyonda hazır bulundu.
Dışişleri Bakanlığı Güney Amerika Dairesi Genel Müdür Yardımcısı Selen EVCİT de resepsiyondaydı.
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu da resepsiyonda yer aldı.
Resepsiyonda, Büyükelçiler, Askeri Ataşeler, elçilik görevlileri ve seçkin bir davetli topluluğu yer aldı.
Meksika Milli Günü resepsiyonu Meksika’nın Geleneksel Bayrak serımonisi ile Türk ve Meksika Milli marşlarının seslendirilmesiyle başladı.
Milli Gün resepsiyonundaki ilk konuşmayı Dışişleri Bakan yardımcısı Ekinci yaptı.
Bakan Yardımcısı Ekinci, Meksika Milli Gün resepsiyonunda bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek “Bu yıl Meksika’da başarıyla sonlanan başkanlık ve genel seçimlerin akabinde yeni hükümetle uyum içinde çalışacağımızdan eminiz”dedi.
Türkiye ve Meksika’nın büyük bir medeniyete ev sahipliği yaptığını ve eşi olmayan gelişmelere imza attığını hatırlatan Bakan yardımcısı Ekinci, bunun sonucu olarak küresel problemler karşısında ortak bir bakış açısına sahip olunduğunu kaydetti.
Ekinci, 2013 yılından günümüze kadar Stratejik Ortaklığı paylaşan iki ülkenin siyasi, ekonomik, kültürel ve kalkınma alanlarında büyük bir işbirliğine sahip olduklarını vurgulayarak Türkiye ve Meksika arasında güçlü bir işbirliği ve ortak noktaların, iki ülkeyi hem ikili hem de çok sayıdaki işbirliğinde mükemmel iki ortak durumuna getirdiğini, G20 ve MIKTA üyesi olarak iki ülkenin işbirliklerini dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu dönemde geniş bir uluslararası alana yayılmasını sağladıklarının altını çizdi.
Ekinci, 2023 yılında iki ülke ticaret hacminin yaklaşık 2 buçuk milyar dolar olduğunu dile getirterek bu rakamların Türkiye’yi Meksika’nın Latin Amerika ve Karayipler’deki en büyük ticaret ortağı haline getirdiğini belirtti.
Ekinci, üst düzey ziyaretlerin işbirliği sürecindeki iki ülkenin yararına katkı sağladığını vurgulayarak “İlişkilerimizde, Türkiye ile Meksika arasındaki mesafenin uzaklığı. bizlere ulaşım için daha fazla motivasyon kaynağı oluyor, daha fazlasını keşfetme, daha çok çalışma ve daha çok başarma merakımızı artırıyor.” şeklinde konuştu.
Ekinci, Türkçe dil kurslarına ve 2022 yılında Meksika’da Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nde yapılan kültürel etkinliklere çok fazla ilginin olduğunu, halklar arasındaki dostane bağların bir arada bulunduğunu, turizm rakamlarının da somut dostluk bağlarını geliştirdiğine dikkat çekti.
Dışişleri Bakan yardımcısı Ayşe Berris Ekinci’nin konuşmasından sonra Meksika Büyükelçisi Jose Luis Martinez Hernandez kürsüye geldi.
Meksika’nın Ankara Büyükelçisi Jose Luis Martinez Hernandez ise şöyle konuştu: “Büyükelçilik, Meksika’nın Bağımsızlığının iki yüz on dördüncü (214’üncü) Yıldönümünü bu gece kutlamak için hepinizi aramızda görmekten mutluluk duymaktadır.
Büyük bir ülke ve Meksika’nın büyük dostu olan Türkiye’de bu kutlamaya liderlik etmek benim için büyük bir onur.
Meksika ve Türkiye’nin birçok faktörle pekiştirilen sağlam bir ilişkisi var: Her iki ülkenin de önemli bir bölgesel ağırlığı var, zengin kültürümüz ve tarihimizle gurur duyuyoruz, en çok ziyaret edilen ülkeler arasında ilk 10’da (10) yer alıyoruz. Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) ve G20, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ve Meksika, Endonezya, Kore Cumhuriyeti, Türkiye ve Avustralya’nın oluşturduğu MIKTA grubunun üyesiyiz.
Aynı şekilde, Meksika ve Türkiye uluslararası hukuka saygıyı ve çok taraflılığı teşvik ediyor, farklı coğrafi bölgeler arasında bağlantı kuruyoruz ve uluslararası barışa olan güçlü bağlılığımızı sürdürüyoruz. Ülkelerimizin ortak hedefleri var, bu da ikili ilişkilerin geleceğinin umut verici olduğunu gösteriyor.
Doksan altı (96) yıllık diplomatik ilişkilerin ardından Meksika ve Türkiye Cumhuriyeti farklı alanlarda olumlu sonuçlara tanık oldu.
İki bin on üç (2013) yılında stratejik ortaklık kurduk. O günden bu yana siyasi diyalog, üst düzey ziyaretler ve pek çok konudaki işbirliğimiz ciddi oranda arttı. Örneğin geçtiğimiz Şubat ayında Meksika, Türkiye Dışişleri Bakanı H.E. Ülkeme resmi bir ziyarette bulunan Sayın Hakan Fidan. Ayrıca MIKTA Meclis Başkanları Toplantısı’na katılımından dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’u da kabul etmekten onur duyduk. Meksika Turizm Bakanı Miguel Torruco bu yıl İstanbul’u iki kez ziyaret etti.
Meksika ve Türkiye sadece stratejik ortak değil, aynı zamanda çok iyi dostlar. Geçtiğimiz yıl Meksika Donanması’na ait Yelkenli Okul Gemisi “Cuauhtémoc”, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl dönümünü kutlamak üzere İstanbul’a gelmişti. Ayrıca Meksika, 2023 yılında Türkiye’de yaşanan korkunç depremin ardından 200’den fazla kişiden oluşan kurtarma ekipleri ve insani yardım gönderdi.
Kültürel alanda Türk dizilerinin Meksika’da popülerliğinden ve Meksika mutfağının Türkiye’de giderek artan varlığından bahsedebiliriz. Bunun güzel bir örneği Türkiye’deki sekiz Ranchero restoranıdır. Erika Torres, Laura Cabrera ve Froylán Rincón gibi Meksikalı şefler Türkiye’de son derece popüler hale geliyor.
Coğrafi mesafe, iki stratejik ortak arasındaki dostluk bağlarının güçlendirilmesine engel değildir. Türk Hava Yolları’nın İstanbul-Mexico City seferlerinde haftada 11 frekans başta olmak üzere Türkiye’de daha fazla Meksika’yı, Meksika’da ise daha fazla Türkiye’yi tanıtmaya devam edeceğiz.
Antalya Fahri Konsoloslarımızın desteği sayesinde mümkün olan bu Meksika özel gecesinden keyif alacağınızı umuyoruz; İzmir; Kocaeli, Nevşehir ve çevresi, Kazakistan’da Almatı, Gürcistan’da Tiflis. Sponsorlarımıza da katkılarından dolayı teşekkür ederiz: Semolina Azteca Milling Türkiye, AcunMedya, sekiz Ranchero restoranı, Elika Cave Suites, Cappo Parfüm, Mata Otomotiv, Anadolu Efes, Tunç Fırat Dereli avukatları, Kaya Grubu, Meksika Askeri ve Deniz Kuvvetleri Ataşeleri ve tabii ki Çankaya Belediyesi.
Aynı zamanda Meksika’nın İstanbul Büyükelçiliği ile Konsolosluğu arasındaki iyi ilişkileri de dile getirmek istiyorum.
Son olarak, eşim Mediha’nın desteğini ve Büyükelçiliğimizdeki Meksikalı ve Türk meslektaşlarımızın sadece bu etkinliğin hazırlanmasında değil, aynı zamanda sürekli emek vermelerindeki mükemmel çalışmalarını da takdir ediyorum.
Çok teşekkür ederim. Teşekkürler. Teşekkürler.
Viva Meksika, Yaşasın Türkiye!
Konuşmaların akabinde davetlilere Meksika müziğinin eşliğinde dans gösterisi sunuldu.
Öte yandan, davetlilere Meksika mutfağından yemekler ikram edildi.
Davetliler, Meksika dans gösterisi ve müziğinin eşliğinde lezzetli yiyeceklerin tadını çıkararak geceyi tamamladılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi Eğitim-Öğretim Binaları Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Üniversitesi olmayan şehir bırakmayacağız dedik ve bırakmadık. Yükseköğrenim imkânını ülkemizin en ücra köşesine kadar taşıdık. Profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi sayımızı da buna göre artırdık” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi 1. ve 2. Etap Eğitim-Öğretim Binaları Açılış Töreni’ne katıldı.
Açılış töreninde yer almaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün şahsen ayrı bir heyecan içerisindeyim. Projesinden temel atmasına kadar, yapım sürecinin her aşamasını bizzat takip ettiğim Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi’ni açmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz. Mensubu olmaktan daima iftihar ettiğim Marmara Üniversitesi’nin benim hayatımda çok müstesna bir yeri var. Bundan 43 yıl önce 1981 yılında şimdiki ismiyle üniversitemizin iktisadi ve idari bilimler fakültesinden mezun oldum. Siyasi hayatınız boyunca şahsıma tevcih edilen 60’ı aşkın fahri doktor unvanlarından en anlamlısını 2013 yılında üniversitemden aldım” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversitenin akademik yıl açılışlarına pek çok kez katıldığını, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak, mezun olduğu üniversitenin her meselesiyle yakından ilgilenerek vefa borcunu ödemeye gayret ettiğini vurguladı.
Bugünkü açılış töreniyle tüm çabaların adeta taçlandırılmış olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin en köklü, en seçkin yükseköğrenim kurumlarından biri olan Marmara Üniversitesi’nin öğrencisi ve mezunu olmaktan gurur duyuyorum. Bu güzide çatı altında aldığımız eğitim hayatımızın her safhasında bize yol gösterdi. Burada kurulan dostluklar ve arkadaşlıkların yeri daima farklı oldu. İnşallah bundan sonra da Marmaralı olmaktan gurur duyacağım” diye konuştu.
“EĞİTİM VE BİLİM ALANINDAKİ HEDEFLERİMİZE BİRAZ DAHA YAKLAŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üzerinde emeği olan hocalardan vefat edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlık ve uzun ömürler dileyerek bu sene 141. kuruluş yıl dönümünü kutlayan üniversiteye daha nice başarılarla dolu seneler temennisinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ve Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kurt’un yaptıkları konuşmada üniversiteye ilişkin detaylara değindiğini anımsatarak şöyle devam etti: “Burası daha önce dün 44. yılını geride bıraktığımız 12 Eylül askerî darbesine başkanlık eden zatın ismini taşıyan bir askerî kışlaydı. Bu araziyi aldık. Her bakımdan parmakla gösterilecek bir eğitim öğretim külliyesi yapılması amacıyla Marmara Üniversitesine tahsis ettik. Bundan beş yıl önce 29 Kasım 2019 tarihinde külliyemizin temellerini bizzat attık. Marmara Denizi’ne hâkim 2,5 hektarlık bir alan üzerinde konumlanan külliye projemizin 95 bin metrekare inşaat alanına sahip ilk etabını 2021 yılında tamamladık. İkinci etapta ise 167 bin metrekare inşaat alanına sahip yeni fakülteler ve sosyal tesisler bulunuyor. Bugün hem birinci hem ikinci etabın resmî açılışını gerçekleştiriyoruz. Külliyenin bu iki etabında altyapı ve çevre düzenlemeleriyle birlikte Mühendislik ve Teknoloji Fakülteleri, Atatürk Eğitim Fakültesi, Finansal Bilimler Fakültesi, İşletme Fakültesi, İktisat Fakültesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi ayrıca hangarlar, yemekhane, öğrenci merkezi, ısı ve trafo merkezleriyle diğer müştemilat yer alıyor. Toplamda 12 milyar liralık yatırımla hayata geçirdiğimiz bu muhteşem külliyemizle Türkiye’nin eğitim ve bilim alanındaki hedeflerimize biraz daha yaklaşıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, külliyenin şu an kullanımda olan sağlık yerleşkesinde, aralarında yemekhane, kütüphane, çalışma, seminer salonları ile engelliler için diş hastanesinin de olduğu çeşitli inşa faaliyetlerinin sürdüğünü, bunları da süratle bitirerek hizmete açacaklarını ifade etti.
Külliyenin, sadece bulunduğu bölgenin değil, tüm İstanbul’un çehresini değiştireceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, külliyenin inşasında emeği ve alın teri bulunan işçisinden mühendisine herkese teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi’nin, uluslararası sıralamalarda Türkiye’yi temsil eden ilk 10 üniversite arasında yer aldığını belirterek “141 yıllık köklü tarihinde Türkiye’ye nice siyasetçi, bürokrat, iş insanı, bilim adamı, hoca, gazeteci, bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı kazandıran Marmara Üniversitemizin her daim yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Üniversitelerin yurt dışına açılmasını çok değerli bulduğunu dille getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üniversitemizde 136 ülkeden 3 bin 500’den fazla uluslararası öğrencinin tam zamanlı olarak okumasından memnuniyet duyuyorum. Üniversite yönetimini, bu konudaki gayretleri dolayısıyla tebrik ediyorum. Yurt dışı ziyaretlerimizde Türkiye’de eğitim görmüş, akıcı Türkçe konuşan, kendisini milletimizin fahri elçisi olarak gören bakanlarla iş insanlarıyla akademisyenlerle siyasetçilerle çok sık karşılaşıyoruz. Türkiye mezunları, ülkemizden ayrıldıktan sonra da ülkemiz ekonomisine, turizmine, ülkemizin kültür diplomasisine katkı vermeye devam ediyor” şeklinde konuştu.
“TAM ANLAMIYLA BİR NEFRET DALGASI OLUŞTURULMAK İSTENİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada 7 milyonu aşkın uluslararası öğrenci olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada, Avustralya gibi devletler her yıl yabancı öğrencilerden milyarlarca dolar para kazanıyor. Yani ortada bilime, araştırmaya, fikri sermayeye yapılan katkılar yanında ekonomik olarak da çok büyük bir kaynaktan bahsediyoruz. Biz de her yıl binlerce öğrenciyi yurt dışına eğitim için gönderiyoruz. Türkiye’de ise dünyanın 198 farklı ülkesinden yaklaşık 340 bin öğrenci var. Bu öğrencilerin yüzde 95’i kendi imkânlarıyla okuyor yani masraflarının tamamını kendi ceplerinden karşılıyor. Misafir öğrencilerin Türk ekonomisine yıllık katkısı 3 milyar dolar civarında. 2010’ların başında bu rakam yaklaşık 200 milyon dolar seviyesindeydi. Ülkemiz açısından bu tablo eleştirilecek değil, tam aksine alkışlanacak, övünülecek bir durumdur. Hükûmet olarak nitelikli, öğrenmeye, araştırmaya hevesli, ülkemizi tanımak, Türk kültürünü ve dilini öğrenmek isteyen başarılı öğrencilerin Türk üniversitelerinde okumasını teşvik ediyoruz. Ancak son yıllarda kökü dışarıda mahfiller tarafından körüklenen ırkçı faşizm ülkemizin bu gayretlerine sekte vurmaya başladı. Siyasette, medyada ve sosyal medyada bu mesele sürekli kaşınıyor. Gönül coğrafyamızdan gelen öğrencilere, turistlere, yatırımcılara karşı tam anlamıyla bir nefret dalgası oluşturulmak isteniyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14-28 Mayıs seçimlerinde karşısındaki adayın üç beş oy uğruna ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının adeta bayraktarlığını üstlendiğini dile getirerek şöyle konuştu: “Bırakın sosyal demokrasiyi, temel insani değerlerle bile bağdaşması mümkün olmayan faşizan bir dil kullandı. Muhalefet adayının nefret siyaseti karşısında yanındaki yöresindekiler arasında bir vicdan sahibi de çıkıp tek bir cümle kuramadı. İki hafta boyunca köpürtülen nefret siyasetini sessizce seyrettiler. Bir defa şunun bilinmesini isterim. Ülkemizin bin bir emekle inşa ettiği yumuşak gücüne zarar veren bu ırkçı nefretin, masum olmadığı açıktır. Türkiye’de ırkçılık adı altında çok açık bir Türk düşmanlığı, Müslüman düşmanlığı, topyekûn Türkiye düşmanlığı yapılmaktadır. Bunların bir kısmı özellikle öne çıkan bazı şaibeli isimler apaçık bir ihanet içinde Türk düşmanlarının değirmenine su taşımaktadır. Allah’ın izniyle gençlerimizin bu tuzağa düşmesine fırsat vermeyeceğiz.”
“ÜNİVERSİTELERİMİZİ ESİR ALAN İDEOLOJİK KAVGALARLA MÜCADELE ETTİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke ve millet olarak hiçbir zaman insanların derisinin rengine, yaşadığı yere, konuştuğu dile göre ayırt edilmediğini vurgulayarak “Biz asırlar boyunca üç kıta yedi iklimde hükümranlık kurmasına rağmen tarihinde sömürgecilik ayıbı olmayan bir devletiz, böyle bir milletiz. Hiç kimse bu beyaz sayfaya leke bulaştıramaz” diye konuştu.
Türkiye’nin marka eğitim kurumlarından biri olarak vurguladığı Marmara Üniversitesinin, uluslararası kimliğini güçlendirerek sürdüreceğine inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi’ndeki öğrencilik yıllarının ülkenin sancılı, belki de en kaotik yıllarına denk geldiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönemde Türkiye’nin sokaklarında kargaşa, siyasetinde ise istikrarsızlık hâkim olduğunu belirterek “Her yedi sekiz ayda bir hükümetin değiştiği, göreve gelen iktidarların muktedir olamadığı, vatandaşın sorunlarına çözüm üretemediği sıkıntılı günlerdi. O karanlık günlerin ceremesini milletimizle birlikte en çok üniversitelerimiz çekti. Öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimiz çekti. Sadece ekonomik zorluklarla değil, üniversitelerimizi esir alan ideolojik kavgalarla da mücadele ettik” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir takım kirli ellerin bu ülkenin pırıl pırıl çocuklarını henüz hayatlarının bağrındayken birbirine düşman ettiğini söyledi.
Sağ, sol, Alevi, Sünni, Kürt, Türk diyerek gençlerin heyecanlarını istismar ederek ailelerine çok büyük acılar yaşattıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin istikbali olan yüzlerce üniversite öğrencisinin hayatını kaybettiğini, gençlerin üniversiteleri esir alan kör şiddetin kurbanı olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün hatırladıkça yürekleri yakan nice dramatik olay yaşadıklarını belirterek “Burada şu gerçeği açık açık söylemek durumundayım. Hem 27 Mayıs öncesinde hem de 12 Eylül darbesi öncesinde emellerine ulaşmak için hep gençleri kullandılar. Türk ekonomisini çökertmek için gençleri kullandılar. Siyasete müdahale etmek için gençleri kullandılar. Darbeye uygun ortam hazırlamak için bu milletin evlatlarını kullandılar” diye konuştu.
Toplumun kesimleri arasında duvarlar örmek için gençlerin kullanıldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tüm bunların bedelini milletçe hepimiz ödedik. Ekonomide kalkınma yolculuğumuzun sık sık kesintiye uğramasıyla ödedik. Demokraside vesayetin gölgesinden çıkamayarak ödedik. Hak ve özgürlüklerde, yasaklara mahkûm edilerek ödedik. Güvenlikte, terör örgütlerine istismar imkânı verilmesiyle ödedik. Toplumsal barışta uzun yıllar kapanmayan kutuplaşmalarla ödedik. Millî birlikte ezeli ve ebedi kardeşliğimizin zayıflatılmasıyla ödedik. Geriye doğru baktığımızda şunu çok net görebiliyoruz. Gençlerimizi birbirine kışkırtan ve kırdıranlar aslında aynı odaklardı. Türkiye kendi iç sorunlarıyla uğraşmaktan dış dünyadaki gelişmeleri takip edemedi. Aşağı yukarı aynı ekonomik yapıya sahip olduğumuz ülkeler koşar adım giderken biz yıllarca yerimizde saydık hatta onlardan geriye düştük.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de aziz milletin teveccühüyle göreve geldiklerinde, Türkiye’nin bir daha böyle bir tuzağa düşmemesi için daima çok dikkatli olduklarını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim yaşadıklarımızı gençlerimiz yaşamasın, bizim çektiğimiz sıkıntılarla çocuklarımız karşılaşmasın diye çok çetin mücadeleler yürüttük. Cumhuriyet mitinglerinden, Gezi olaylarına kadar ülkemizin birliğini, dirliğini, demokrasisini hedef alan her türlü girişimin karşısında durduk. Ne esnafın malını, mülkünü yağmalayan Vandalların ne kundaktaki bebekleri katleden bölücü canilerin ne namuslarına emanet edilen silahları, o silahların asıl sahibi olan millete çevrilen FETÖ’cü hainlerin ne de kendini milletten üstün gören bürokratik oligarşinin millî iradeyi gasp etmesine, milleti aşağılamasına, milleti tehdit etmesine izin vermedik.”
Her zaman soğukkanlı olduklarını, sağduyulu davrandıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siyasette nezaketi bir an olsun elden bırakmadık ama milletin emaneti ve iradesi tehdit altında olduğunda hiç tereddüt etmeden tüm gücümüzle buna karşı çıktık. Bizim öfkemiz de sevgimiz de hep milletimiz için oldu” ifadelerini kullandı.
“GEZİ OLAYLARININ MALİYETİ 1,4 MİLYAR DOLARDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeri gelmişken bir hususu tekrar ifade etmek istediğini dile getirerek “Birkaç tane ağacın taşınması bahane edilerek başlatılan Gezi olaylarının Türkiye’ye doğrudan maliyeti, 1,4 milyar dolardır. Dolaylı etkilerini de hesaba dâhil ettiğimizde bu rakam ürkütücü seviyelere ulaşıyor” dedi.
Türk ekonomisinin en parlak dönemini yaşadığı günlerde alevlendirilen bu olaylarla ülkeye karşı büyük bir komplo kurulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tarih bilen, ekonomi bilen, küresel siyaseti doğru okuyabilen herkes Gezi olaylarının birilerinin iddia ettiği gibi gençlerin heyecanına verilemeyecek kadar çok katmanlı bir senaryonun parçası olduğunu anlayacaktır. Kimse kusura bakmasın ama biz, bu gerçeklere gözlerimizi kapatamayız. Milleti ve millî iradeyi hedef alan bir kalkışmayı meşru bir demokratik eylem olarak göremeyiz. Gezi olaylarıyla ilgili tarih hükmünü vermiş, millet hükmünü vermiştir. Hepsinden öte bağımsız Türk mahkemeleri hükmünü vermiştir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle sürdürdü: “Şimdi bakıyorsunuz birileri çıkıyor sapla samanı karıştırarak bu meseleyi tekrar gündeme getirmeye çalışıyor. Türkiye’ye milyarca dolar faturası olan böyle bir kalkışma üzerinden kendilerince bir özür bahsi açıyorlar. Onlara şunu söylemek isterim. Evet, 11 sene sonra da olsa çok geç de olsa bu hadiseyle ilgili samimi nedamet cümlelerine ihtiyaç vardır. Gezi olayları sebebiyle çıkıp özür dilemesi gereken birileri varsa bunlar tabii ki demokrasiyi ve millî iradeyi savunanlar değildir. Tam tersine, bu hadisede asıl özeleştiri vermesi gerekenler, haftalarca sokakları ateşe, kaosa, gerileme, kargaşaya boğanlardır. Milletin otobüslerini yakıp yıkanlardır. Çıkıp özür dilemesi gerekenler, Atatürk Kültür Merkezi’nin duvarlarını hakaret pankartlarıyla kirletenlerdir. Çıkıp özür dilemesi gerekenler polise saldıranlar, belediye otobüslerini ateşe verenler, esnafın camını çerçevesini indirenlerdir. Çıkıp özür dilemesi gerekenler, faizlerin tarihimizin en düşük seviyesine indiği IMF’e borcumuzun kapandığı başarılarla dolu bir dönemde Türk ekonomisine milyarlarca dolarlık fatura çıkartanlardır.”
“ÜLKEMİZİ HAK ETTİĞİ YERE TAŞIMAK İÇİN ÇABALARIMIZI ARTIRACAĞIZ”
“Bakınız, biz siyasetçiyiz. Milletin emanetini taşıyan, 85 milyonun mesuliyetini taşıyan insanlarız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin hakkını, hukukunu savunmak, saldırılar karşısında milletin özellikle iradesinin namusunu korumak bizim asli görevimizdir. Hangi partiye oy verirse versin, vatandaşlarımızı oy tercihlerinden dolayı suçlamaz, iradesini asla sorgulayamaz. Yarım asrı bulan siyasi hayatımız boyunca biz bunu yaptık, inşallah bundan sonra da bu şekilde hareket etmeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.
Türkiye Yüzyılı’nı bilimin, teknolojinin ve refahın yüzyılı hâline getirmek için gece gündüz çalıştıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 22 yılda bu hedef doğrultusunda çok önemli adımlar attıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de 76 üniversite varken, bugün bu sayısının 208’e yükseldiğini belirterek sanatçı İbrahim Tatlıses’in “Şanlıurfa’da Oxford vardı da gitmedik mi?” sözünü anımsattı.
Şu anda 81 vilayetin 81’inde de üniversite olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üniversitesi olmayan ilimiz yok. Söz verdik, üniversitesi olmayan şehir bırakmayacağız dedik ve bırakmadık. Yükseköğrenim imkânını ülkemizin en ücra köşesine kadar taşıdık. Profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi sayımızı da buna göre artırdık. Sadece belli şehirlerde değil, tüm coğrafi bölgelerimizde güçlü, dinamik, üretken bir araştırma geliştirme ve girişimcilik ekosistemi inşa ettik. Önümüzdeki dönemde çok daha fazlasını yapacağız. Bilimde, sanayide, eğitimde, yükseköğretimde, ülkemizi hak ettiği yere taşımak için çabalarımızı artıracağız” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi’nin ülkeye, millete, üniversiteye hayırlı olmasını dileyerek üniversite yönetimine, hocalarına ve öğrencilerine başarı temenni etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılış törenin ardından beraberindeki heyetle birlikte yapımı tamamlanan binalarda incelemelerde bulundu.
Türkiye Güreş Federasyonu Başkan Adayı Selçuk ÇEBİ Ankara’da bir basın toplantısı düzenledi.
Selçuk ÇEBİ, basın toplantısında şöyle konuştu: “Değerli güreş ailesi, spor dünyasının kıymetli temsilcileri ve basınımızın güzide mensupları, sizleri saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
Camiamızı bir arada tutan, yolumuza ışık olan büyüklerimize, bu zamana kadar görev yapmış Bakanlarımız ile federasyon başkanlarımıza, kulüp yöneticilerimize, antrenörlerimize ve sporcularımıza yaptıkları hizmetlerinden dolayı teşekkürlerimi bir borç bilirim. Ayrıca ömrünü bu spora vakfederek ebediyete irtihal etmiş kılavuz bildiklerimiz var. Onları da minnet ve şükranla yâd etmek isterim.
Neden buradayım sorusunun cevabını önce kendime, sonra sizlere vermeye hazır olarak, içimdeki spor aşkını, sizlerden aldığım güçle daha büyük bir meşale olarak taşıma idealini giyinmiş bir şekilde karşınıza geldim.
12 yaşında başladığım bu yolculukta, 25 yıl süren bir mücadelenin azmini, kararlılığını, alın terini ve gururunu yaşadım. Bu süreçte, üç dünya şampiyonluğu elde ederek bayrağımızı dalgalandırdım ve İstiklal Marşımızı gururla tüm dünyaya dinlettim. İçimde, yüreğini milli ve manevi değerlerine adayan ve güreşi sadece bir mücadele olarak görmeyip kendi kültürüyle yoğuran bir yaşam tutkusu var.
Beden eğitimi öğretmenliği ile başladığım çalışma hayatımda, Gençlik ve Spor Bakanlığı spor kontrolörlüğü, spor müşavirliği, Spor Eğitimi Daire Başkanlığı görevlerini yürüttüm. Şu anda Sporcu Yetiştirme Daire Başkanlığı görevini aktif bir şekilde icra etmekteyim. Bahsettiğim görevlerin yanı sıra çeşitli kurul ve komisyon üyeliklerinde bulunarak öğrenmeye ve kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Bu geniş deneyim yelpazesi, sporun tüm yönleri hakkında kapsamlı bir anlayış geliştirmeme ve bu bilgileri güreş sporunun hizmetine sunmama olanak tanıdı.
Akademik anlamda, 19 Mayıs Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulundan mezun oldum. Ardından Konya Selçuk Üniversitesi Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Bölümünde yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Bu eğitimler, içinde yaşadığım toplumun dinamiklerine, mozaiğine, idari yapısına farklı bir gözle bakmama imkân tanıdı. Gerek sporculuk hayatımdaki deneyimlerim, gerekse eğitim ve idari görevlerimde elde ettiğim tecrübeler, bazı değerlerin içinde olgunlaşma ve bu değerler odağında pişmeme vesile oldu. Bu nedenle, değer katmaya ve yeni değerler üretmeye talibim.
Yıllarca Bakanlığımızda yürüttüğüm daire başkanlığı görevi, şahsıma geniş bir vizyon kazandırdı. Ayrıca bu bilgi birikimi ve idari tecrübeler daha derin bir anlayış geliştirmemi sağladı. Bu sürede altına imza attığımız ve yönettiğimiz; Yüzme Bilmeyen Kalmasın, Türkiye Sportif Yetenek Taraması, Antrenörlük Eğitim Sistemi, Olimpik ve Paralimpik Takip, Sporcu Harçlıkları ve Vakıf Üniversiteleriyle Yapılan Millilik Bursu Daire Başkanlığımız olarak gerçekleştirdiğimiz ve yürüttüğümüz önemli işlerden bazılarıdır. “Yaptıklarımız, Yapacaklarımızın Teminatıdır”
Bu bakış açısıyla, bu süreçte edindiğim derin bilgi ve deneyim, federasyonumuzun yönetiminde daha etkili, şeffaf, katılımcı ve adil bir yaklaşım sergileme konusunda bana güçlü bir temel sağladı. Bu birikimle, federasyonumuzu daha ileriye taşıyacak ve güreşin tüm paydaşlarıyla birlikte, ortak hedefler doğrultusunda başarılı bir yolculuğa çıkacağımızdan eminim.
Bu yolda Sayın Cumhurbaşkanımızın Türk sporuna ve özellikle Türk Güreşine vermiş olduğu önem ve değer aşikârdır. Ayrıca Bakanlığımızın merkez ve il müdürlükleriyle federasyonlarımıza sağladığı değerli katkılar, güreş sporunun yaygınlaşmasını ve gelişmesini büyük ölçüde desteklemiş ve bu süreçte başarının elde edilmesinde belirleyici bir rol oynamıştır.
Bakanlık ile federasyon arasındaki iş birliğinin derinleştirilmesinde Federasyon Başkanının kilit bir rolü vardır. Bu iş birliğinin güçlendirilmesi, sporun her kademesinde etkili ve uyumlu bir yönetim yapısının oluşmasını sağlar ve güreş sporunun daha ileri seviyelere taşınmasının önünü açar.
Nereden başladığımızı biliyoruz. Nereye varmak istediğimizden eminiz.
Yola kalbimizle girdik. Onun bereketine talibiz.
Akıl, akılla yan yana güzeldir. Bu yüzden ortak akla inanıyoruz. Akıl ile alın teri birleşsin istiyoruz. Bilimden yana olan tüm girişimler ve yenilikler adına yorulmak için kolları yeniden sıvıyoruz. Bilirsiniz ki kollarımız her zaman sıvalıydı. Antrenörlerimiz, kulüplerimiz, teknik ekibimiz, yüreği atalarından aldığı güçle çarpan sporcularımız; büyük fotoğrafa baktığımızda uluslararası arenada elde edilen başarıların ortak mimarıdır. Aldığımız alkışlarda da yaşadığımız sevinç ve hüzünde de birlikte ve omuz omuzayız.
Birlikte atılan her adımın güreş ailemizi kuvvetlendirdiğine yürekten inanıyoruz. Yürek birliği, bizi olduğumuz yerden alır, olmak istediğimiz yere götürür. O yüzden biz, sizlerin bizi güçlendirecek yüreğine talibiz.
Bu süreçte bize göstereceğiniz destek ve güven, Türk güreşinin geleceğini şekillendirmede en büyük motivasyon kaynağımız olacaktır. Güreşin içinden gelen ve alanında tecrübe sahibi olan ekibimizle güreşimizi ulusal alanda yaygınlaştırmak, uluslararası arenada ise daha büyük başarılara imza atmak için kararlılıkla ve istikrarlı bir şekilde çalışacağız.
Benim için kutsal bir değere sahip olan talip olduğum bu önemli görevi en yüksek başarıyla etkili ve verimli bir şekilde yerine getirebilmek için belirlediğimiz bazı politika ve projelerimizi maddeler halinde sizlerle paylaşmak istiyorum.
1) Federasyonun yeni teşkilat yapısını ve kurumsallığını oluşturmak 2) Yeni lig yapısını oluşturmak 3) Alt yaş gruplarında (SEM’lerin katılımının zorunlu olduğu) bölgesel gelişim ligleri düzenlemek 4) Lig ve şampiyonalara ödül sistemi kurmak 5) Mevcut kulüpleri ayni ve nakdi olarak desteklemek 6) Kulüp sayısını artırmak için girişimlerde bulunmak 7) Sponsorluk gelirlerini artırmak 8) Tüm yaş grupları milli takımlardaki sağlık ve performans ekibini güçlendirmek 9) Milli takım kamp ve seçme kriterlerini netleştirmek 10) Güreş Vakfı ve Güreş Dernekleriyle birlikte ulusal ve uluslararası projeler yürütmek 11) 4 yıllık olimpiyat takvimini yayımlayarak, 2025-2028 Lig ve Şampiyona Faaliyet Programını önceden hazır hale getirmek. (Şuan hazır) 12) Türkiye Geleneksel Güreşler Federasyonumuzla işbirlikleri yürütmek 13) Her yıl sonunda Güreşin Enlerinin ödüllendirildiği gala gecesi düzenlemek 14) İçerisinde idari binası, spor salonları, güreş müzesi ve konaklama hizmetinin de yer alacağı müstakil bir tesis kazandırmak 15) UWW ile işbirliğini kuvvetlendirmek (Kurullardaki temsilci sayımızı artırmak) 16) Aralık ayı içerisinde planlanan Çalıştayı yapmak
Güreşin tüm paydaşlarına ve destekçilerine en içten teşekkürlerimi sunuyor, bu heyecan verici yolculukta sizinle birlikte olmanın onurunu ve mutluluğunu yaşıyorum. Buradan siz değerli basın mensupları aracılığıyla Türkiye Güreş Federasyonu başkan adayı olduğumu ilan ediyor ve hepinize saygılarımı sunuyorum.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.