Tanıtım programına Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır katıldı ve bir konuşma yaptı.
Bakan KACIR, konuşmasında şunları söyledi: “Türkiye Sosyal Kapsayıcı Yeşil Geçiş Projesi Tanıtım Toplantısı vesilesiyle sizlerle bir arada bulunmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.
Ekonomik büyüme ile sosyal kapsayıcılığı yeşil dönüşüm ekseninde buluşturan projenin, ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Dünya bugün varoluşsal bir sınamadan geçiyor.
Savaşlardan salgınlara, enerji ve gıda krizlerinden hammadde darboğazlarına kadar uzanan küresel çalkantılar, bizlere yalnızca küresel sistemin kırılganlığını değil, aynı zamanda birlikte hareket etme zorunluluğumuzu da hatırlatıyor.
Her geçen yıl daha da sıklaşan kuraklıklar, seller, yangınlar ve diğer afetler; suyun, toprağın ve havanın artık yalnızca doğal kaynak değil, korunması gereken stratejik değerler haline geldiğini gösteriyor.
Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma sorumluluğumuz doğrultusunda; etkileri artık inkâr edilemeyecek kadar somut hale gelen bu küresel tehdidi görmezden gelme lüksümüz bulunmuyor.
İklim krizinin aciliyeti karşısında, çözümün paydaşı olabilecek aktörler olarak daha etkili politikalar izlemek, iddialı hedefler belirlemek ve uygulanabilir çözümler üretmek mecburiyetindeyiz.
Elbette iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmeye yönelik, ulusal düzeyde atılan her adım kıymetlidir.
Ancak hiçbir ülkenin emisyon azaltımı ve iklim değişikliğine uyum sürecini tek başına göğüsleyemeyeceği tartışmasız bir gerçektir.
Tüm insanlığı etkileyen, sınır tanımayan her sınamada olduğu gibi; iklim değişikliğiyle mücadelede başarının anahtarı; güçlü uluslararası işbirliği mekanizmalarıyla, ortak hedefler doğrultusunda kararlı biçimde hareket etmektir.
Elbette çevreye ve gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzu yerine getirirken, çözüm yolunda geliştirilecek yaklaşımların meşruiyet ve etkinlik kazanabilmesi için üzerinde özellikle durulması gereken iki temel hususu vurgulamak isterim.
Birincisi; iklim meselesinin adalet temelinde ele alınmasıdır.
Bugün, bir yanda Sanayi Devrimi’nden bu yana atmosfere saldığı karbon nedeniyle iklim krizine en büyük katkıyı yapan ülkeler, diğer yanda ise bu krizin etkilerini en ağır şekilde yaşayan ancak bu yıkımda en az payı olan ülkelerin yer aldığı bir tablo ile karşı karşıyayız.
Benzer şekilde, kimilerinin hiçbir sınır tanımadan çevreyi kirlettiği, diğerlerinin ise kısıtlı imkânlarla bu tahribatın sonuçlarını telafi etmeye zorlandığı bir düzende, ne adalet sağlanabilir ne de gerçek bir çözüm üretilebilir.
Başarılı bir iklim değişikliğiyle mücadele stratejisinin ikinci önemli hususu ise; gelişmekte olan ülkelerin finansmana erişim, teknoloji ve kapasite geliştirme altyapısı ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.
Refah ve kalkınma yarışında uzun yıllar geri planda bırakılan bu ülkelerin ekonomik büyüme ihtiyaçlarını dikkate alan bir yaklaşım, küresel iklim eyleminin kapsayıcı, dengeli ve başarıyla ilerlemesi için olmazsa olmazdır.
Türkiye olarak iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik küresel düzeyde atılan yapıcı adımların her daim destekçisi olduk.
Sorunun değil çözümün bir parçası olma anlayışıyla; adil, kapsayıcı ve ortak sorumluluk temelinde şekillenen her çabanın yanında yer aldık.
İklim değişikliğine karşı verdiğimiz mücadelenin önemli bir göstergesi olarak Paris Anlaşması’nı onayladık.
2053 Net Sıfır Emisyon Hedefimizi tüm dünyaya ilan ettik.
Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi öncüllüğünde hayata geçirilen “Sıfır Atık” gibi projelerle, uluslararası çevre girişimlerinin hayata geçirilmesine liderlik ediyoruz.
Kalkınma önceliklerimiz doğrultusunda; ekonomimizin tüm sektörlerinde yeşil dönüşümü sağlayacak çalışmaları, kamu kurumlarının koordinasyonu ve işbirliğinde gerçekleştiriyoruz.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak hayata geçirdiğimiz projelerde, girişimcilerimizin yeşil dönüşüm için yatırım, bilgi birikimi ve teknoloji geliştirme ihtiyaçlarını adresleyen bir yaklaşım sergiledik.
Yeşil Dönüşüm Destek Programı ile; sanayicilerimizin yeşil dönüşüm yatırımlarını öncelikli teşvik uygulamamız kapsamında destekliyoruz.
Sanayimizin uzun vadeli ve sürdürülebilir uluslararası finansman araçlarına erişimi artırmak üzere, son dönemde kapsamlı ve çok boyutlu iş birlikleri de gerçekleştirdik.
Dünya Bankası iş birliğinde yürüttüğümüz “Türkiye Yeşil Sanayi Projesi” ve “Türkiye Organize Sanayi Bölgeleri Projesi” ile 700 milyon doların üzerinde finansmanı; sanayicilerimize, KOBİ’lerimize ve yeşil teknoloji girişimlerimize kazandırdık.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz ‘Türkiye Sanayi Karbonsuzlaştırma Yatırım Platformu’yla, sanayimizin yeşil dönüşüm yatırımlarına 2030’a kadar 5 milyar avroluk uluslararası finansman sağlamak adına önemli bir adım attık.
Elbette yeşil dönüşüm, üretim modellerinin sürdürülebilirlik ve verimlilik odaklı yeniden şekillendirilmesinin ötesine uzanan bütüncül bir kalkınma vizyonudur.
Teknoloji geliştirmeden istihdama, girişimcilikten sosyal eşitsizliklerin azaltılmasına kadar uzanan geniş bir etki alanına sahip, yapısal bir dönüşüm sürecidir.
Yerel Kalkınma Hamlemiz doğrultusunda; yeşil dönüşümü, ekonomik refahın ülke geneline dengeli şekilde yayılması için önemli bir fırsat olarak değerlendiriyoruz.
Kalkınma ajanslarımız bu anlayışla, 81 ilde yerel potansiyeli harekete geçiriyor.
Şehirlerimizin yeşil ekonomiye geçiş sürecine rehberlik ediyor.
Kuruluşlarından bu yana kalkınma ajanslarımız; yeşil dönüşüm ve iklim değişikliğiyle mücadele başlıklarında 530 projeye 3,7 milyar lira destek verdi.
Yeşil dönüşümde öncü uygulamalara imza attı.
Güney Marmara Kalkınma Ajansımız koordinasyonunda İlk Yeşil Hidrojen Tesisi’ni faaliyete geçiriyoruz.
İzmir Kalkınma Ajansımız yürüttüğü yatırım, tanıtım, strateji ve analiz çalışmalarıyla; rüzgâr sanayii kümelenmesi için ideal bir merkez konumundaki İzmir’e 1 milyar Dolarlık rüzgar sanayii yatırımının kazandırılmasına aracılık etti.
Bölgesel kalkınma çalışmalarımızın beş yıllık yol haritası olan 2024-2028 Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejimizde ;
Kaynak verimliliği ve döngüsel ekonomi uygulamalarının yaygınlaştırılmasını,
Yeşil işlerin ve girişimlerin desteklenmesini ve mavi büyümeye yönelik potansiyellerin değerlendirilmesini önceliğimiz olarak belirledik.
Bugün de; bölgesel kalkınmayı çevresel sürdürülebilirlikle buluşturmak üzere Dünya Bankası iş birliğinde 400 milyon dolar bütçeli Türkiye Sosyal Kapsayıcı Yeşil Geçiş Projesini hayata geçiriyoruz.
Kalkınma ajanslarımızın uygulayıcı olarak yer alacağı SoGreen Projesiyle sosyal kapsayıcı yeşil dönüşüm temalı proje ve programları desteklemeyi,
özellikle kadınlar ve gençler başta olmak üzere kırılgan grupların ekonomik hayata katılımını artırmayı, yeşil geçim kaynakları oluşturmayı ve sosyal kapsayıcılığı sağlamayı hedefliyoruz.
Projenin dört temel bileşeni bulunuyor.
Kapsayıcı ve Yeşil Yatırımlar ile Girişimciliğe Destek bileşeniyle; KOBİ’lerimizin yeşil ekonomiye katılımını sağlıyoruz. Aynı zamanda kadınların ve gençlerin yeşil ekonominin sunduğu fırsatlara erişimini kolaylaştırıyoruz.
Bu doğrultuda bin 800’den fazla KOBİ’nin yeşil dönüşüm projesine 180 milyon dolar faizsiz kredi desteği sunuyoruz. 3000’den fazla kadın ve genç girişimciye, mikro/küçük girişimci, kooperatif ve üretici birliğine toplam 32 milyon dolar hızlandırıcı ve kuluçka desteği sağlıyoruz.
Kapsayıcı ve Yeşil Topluluk Ekonomik Tesisleri bileşeninde; yerel idarelerin ve kamu kurumlarının 175 yeşil altyapı projesine 172,6 milyon Dolar hibe desteği sağlayacağız.
Proje yönetimi ve kapasite geliştirme bileşeninde; kalkınma ajanslarımız, bölgelerin yerel potansiyelini ortaya çıkarmak için ‘Yeşil Dönüşümde Ekonomik Fırsatlar Analizi” gerçekleştirilecek.
Ülkemizde iklim değişikliğiyle mücadele hususunda bölgesel risk ve ihtiyaçları ortaya koyacak bu çalışmalar, önümüzdeki dönem projelendirme ve politika geliştirme süreçlerimiz için bir referans olacak.
Projenin dördüncü ve son bileşeni ise Acil Durum Müdahale Bileşenidir.
Bu bileşenle; olası bir afet veya kriz karşısında, hızlı ve etkili bir yanıt verilebilmesini sağlayacak finansal kaynağı oluşturmayı amaçlıyoruz.
Projenin ilk fazında Yaklaşık 1 milyar TL’lik hızlandırma desteğini mikro ve küçük işletmelerimiz ile kooperatif ve birliklerimizin kullanımına sunmak üzere Haziran ayında çağrılara çıkacağımızın müjdesini de bu vesileyle paylaşıyorum.
2025 yılının ikinci yarısında ise yeşil dönüşüme yönelik güdümlü projelerde ve işletmelerimize yönelik geri ödemeli finansman desteğinde ilk uygulamaları başlatacağız.
Bu Projenin ardından; toplumun tüm kesimlerinin yeşil dönüşüme katılımını ve yeşil ekonominin sunduğu fırsatlardan yararlanmasını mümkün kılacak adımları atmaya devam edeceğiz.
Türkiye’nin küresel yeşil ekonomideki yerini pekiştirecek, doğayla uyumlu, kaynakları verimli kullanan, dengeli, kapsayıcı ve fırsat eşitliğini önceleyen yeni projelerimiz ile sürdürülebilir kalkınmamızın güçlü zeminini oluşturacağız.
Sözlerime son verirken; projenin, ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. “
Tanıtım programı öğleden sonra düzenlenen sunumlarla sona erdi.