Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Sağlık hizmetlerinin her boyutunda 22 sene öncesine kıyasla gerçekten büyük mesafe katettik. Bunu da çoğu zaman şehir hastanelerimiz gibi, sağlık yatırımlarını israf olarak gören müzmin muhalif zihniyete rağmen başardık” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bahçelievler’deki İstanbul Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’un yanı sıra Türkiye’nin 81 ilinde görev yapan sağlık çalışanlarına, sağlık hizmeti sunmak için gösterdikleri fedakârca gayret dolayısıyla teşekkür etti.
Konuşmasında, Yunus Emre’nin “Geldi Geçti Ömrüm Benim” şiirindeki “Bir hastaya vardın ise, bir içim su verdin ise, yarın anda karşı gele, Hak şarabın içmiş gibi” dizelerine yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de insanımızı tekrar sağlığına kavuşturmak için gece gündüz demeden, özveriyle çalışan, çabalayan siz kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün resmî açılışı yapılan hastanenin İstanbul’a, Türkiye’ye ve millete hayırlı olması temennisinde bulunarak, “Bu güzel eserin İstanbul’umuza kazandırılmasında emeği geçen Sağlık Bakanlığımız başta olmak üzere yüklenici firmamıza, işçilerimize, mimarlarımıza, mühendislerimize yürekten teşekkür ediyorum” ifadesini kullandı.
Hastanede görev yapan tüm sağlık personeline kolaylıklar ve başarılar dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul’u modern sağlık tesisleriyle donatmaya devam ediyoruz. Biliyorsunuz bundan bir ay önce Bağcılar’da 400 yataklı Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanemizi hizmete almıştık. Böylece Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanemizin yatak kapasitesini 900’e çıkardık. Bugün de bir başka muhteşem ve muazzam sağlık yatırımının resmî açılışını gerçekleştiriyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışı yapılan hastanenin özelliklerine ilişkin şunları kaydetti: “İstanbul Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanemiz toplam 102 bin 500 metrekare kapalı alana sahip. Hastanemizde altısı yoğun bakım olmak üzere toplam 705 yatak bulunuyor. Bu yatakların 657’si nitelikli yatak sınıfındadır. Hastanemizde 88 poliklinik odamız mevcut. 75’i uzman hekim olmak üzere toplam 160 hekimimiz ve 324 hemşiremiz, hastanemizde görev yapıyor. Eğitim araştırma hastanesi olan sağlık tesisimizde üçü eğitim kliniği olmak üzere toplam 19 klinikte sağlık hizmeti sunulacak. Ayrıca 36 yataklı palyatif bakım ünitesi, engelli spor salonu, GETAP merkezi, robotik rehabilitasyon ünitesi bulunan bu hastanemizde vatandaşlarımız birçok alanda özellikli sağlık hizmeti alacak. Toplam 570 araçlık otoparkıyla her ihtiyacın düşünüldüğü hastanemizin İstanbul’umuza, Bahçelievler’imize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında iktidar sorumluluğunu üstlenirken Türkiye’yi dört sütun üzerinde yükselteceklerinin sözünü verdiklerini, bunların da eğitim, sağlık, güvenlik ve adalet olduğunu ifade etiklerini söyledi.
“SAĞLIK, BİZDEN ÖNCE MİLLETİMİZİN EN FAZLA ŞİKÂYET ETTİĞİ ALANLARDAN BİRİYDİ”
Bugün geriye dönüp baktıklarında millete verdikleri sözü tutmuş olmanın bahtiyarlığını yaşadıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece bu alanlarda değil, bir başlıkta Türkiye’yi hayal dahi edilemeyecek seviyelere getirdik. Sağlık, bizden önce milletimizin en fazla şikâyet ettiği alanlardan biriydi. Hatırlayın, gerek Sosyal Güvenlik Sistemi, gerek altyapı, gerek donanım noktasında sağlık sistemimiz adeta dökülüyordu. Sorunlar yumağı içinde kaybolmuş sağlık hizmetinin her iki tarafını da bizar eden, bıktıran, bunaltan karmaşık bir sistem vardı. Ne demek istediğimi yaşı özellikle 35, 40’ın üzerinde olan vatandaşlarım gayet iyi bilir. Doktorunu bulmanın ayrı, ilacını temin etmenin ayrı dert olduğu o günleri iliklerine kadar yaşamış bir kardeşinizim. Bu mağduriyeti tıpkı benim gibi Türkiye’de hemen her vatandaşım gayet iyi bilir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlam girenin bile hasta çıktığı o yapıyı reforme etmek, kimi yerlerde kökten değiştirmek için çok mücadele ettiklerini belirterek, “Türkiye bugün, bırakın hastanelerde sunulan hizmetleri, 2 milyon 840 binin üzerinde vatandaşına evde sağlık hizmeti verebilen bir ülke hâline geldi. Hekim ve hemşire sayısından, emar, tomografi, diyaliz gibi ultrasonografi gibi kritik araç gereçlere kadar her alanda çok büyük artışlara imza attık. Bakınız şurası da çok önemli. Eskiden bizim vatandaşlarımız yurt dışına sağlık hizmeti almaya gidiyordu. Şimdi ise yurt dışından, hatta dünyanın en zengin ülkelerinden milyonlarca kişi sağlık hizmeti almak için Türkiye’ye geliyor. Çam Sakura’ya geliyor” diye konuştu.
“SAĞLIK TURİZMİ, ÜLKEMİZİN DÜNYADA ÖNE ÇIKTIĞI ALANLARDAN BİRİ OLDU”
Sağlıkta kurdukları sistemin dünyanın pek çok ülkesi tarafından örnek alındığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle belli alanlarda Türkiye küresel bir destinasyona dönüştü. Sağlık turizmi, ülkemizin dünyada öne çıktığı alanlardan biri oldu. Hele hele burası, zira fizik tedavi imkânlarının en üst seviyede olduğu bu merkez, inanıyorum ki dünyanın birçok ülkesinden hastaların geldiği yer olacak. Türkiye sadece modern sağlık altyapısıyla değil, dünyanın en kapsamlı ve en düşük maliyetli genel sağlık sigortasıyla da takdir topluyor. İşsizinden öğrencisine kadar herkes bu sistemin kapsam alanı içine girdi. Sağlıkta daha burada sayamayacağımız nice gelişmenin en büyük şahidi, bizatihi milletimizin ta kendisidir” sözlerini sarf etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı durumun İstanbul için de geçerli olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: “Şehrimizin yatak kapasitesini 19 bin 715’ten aldık, yüzde 56 artırarak 30 bin 726’ya yükselttik. Özel ve üniversite hastanelerini dâhil ettiğimizde toplam yatak kapasitemiz 45 bin 481’e çıkıyor. Kamu olarak yılsonunda toplam 10 bin 582 yatağı daha inşallah İstanbulluların istifadesine sunacağız. Planlama aşamasında ise 16 bin yatak kapasiteli 23 sağlık tesisimiz var. Bunları inşallah süratle İstanbullu kardeşlerimizin emrine vereceğiz. Bir diğer başarımız da birinci basamak sağlık hizmetlerinde 2002’de, İstanbul’da 217 sağlık ocağı bulunuyordu. Bu sağlık ocaklarında ise yalnızca 762 hekim çalışıyordu. Bugün İstanbul genelinde 1147 aile sağlığı merkezimiz var, buralarda çalışan aile hekimi sayımız ise 4 bin 264’e ulaştı. İstanbul genelindeki kamu uzman hekim mevcudumuz ise son 22 yılda 4 bin 141’den 9 bin 506’ya çıktı. Kamuda çalışan hemşire sayısı ise aynı şekilde 7 bin 104’ten 25 bin 570’e ulaştı.”
“SAĞLIK HİZMETLERİNİN KAPASİTESİNİ VE KALİTESİNİ YÜKSELTMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Sağlık hizmetlerinin her boyutunda 22 sene öncesine kıyasla gerçekten büyük mesafe kat ettiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bunu da çoğu zaman şehir hastanelerimiz gibi sağlık yatırımlarını israf olarak gören müzmin, muhalif zihniyete rağmen başardık. Sağlık tesislerinin yollarını yapmaktan aciz anlayışa, bu kadar hizmeti, yatırımı, eseri, tesisi milletimizin emrine amade kıldık. İşte bugün burada Kanuni Sultan Süleyman’ın o güzel ifadesiyle konuşuyorum: ‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet, cihanda bir nefes sıhhat gibi.’ Yani bir sağlıklı nefese devleti ne yapıyor? Feda ediyor. Böyle bir anlayıştan buraya geldik. Böyle bir şuur. Dünyanın en büyük mutluluğunu işte biz bununla yaşadık. Bununla yaşıyoruz ve yaşamaya da devam edeceğiz. İnşallah attığımız bu adımlarla İstanbul’umuzda ve tüm Türkiye’de sağlık hizmetlerinin kapasitesini ve kalitesini yükseltmeye devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan her yatırımın, inşa edilen her tesisin, yapılan her keşfin kendilerini Türkiye Yüzyılı’na bir adım daha yaklaştırdığını aktardı.
Hastanenin İstanbul’a kazandırılmasında emeği geçenlere, sağlık çalışanlarına teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık hizmeti alacaklara Allah’tan şifa diledi.
Kestiğiniz kurbanların, ettiğiniz duaların, yaptığınız ibadetlerin Hak katında kabul, karin ve makbul olmasını Rabbimden niyaz ediyoruz Yüce Allah Milletimizi sağlık, huzur ve esenlik içinde idrak edeceğimiz selim bir kalple şuuruna ereceğimiz daha nice bayramlara eriştirsin, diyoruz
Sevdiklerinizle birlikte sağlıklı, mutlu ve bereketli bir bayram geçirmeniz dileğiyle. Bayramınız mübarek olsun!
Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Osman Aşkın Bak, Kurban Bayramı dolayısıyla kutlama mesajı yayımladı.
Bakan Dr. Osman Aşkın Bak, Kurban Bayramı dolayısıyla yayımladığı kutlama mesajında şu ifadeleri kullandı:
“Kalpleri yakınlaştıran, kırgınlıkları onaran ve muhabbeti pekiştiren en müstesna zaman dilimlerinden biri olan Kurban Bayramı’na bir kez daha erişmenin huzuru ve sevinci içerisindeyiz.
Paylaşmanın, dayanışmanın, büyüklerimizi ziyaret etmenin ve aynı sofra etrafında buluşmanın tarifsiz huzurunu yaşadığımız bu mübarek günlerde; aziz milletimizin ve gönül coğrafyamızın bayram sevincini çoğaltmak için var gücümüzle çalışmaya, üretmeye ve emek vermeye devam ediyoruz.
Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak; Türkiye Yüzyılı vizyonu doğrultusunda, köklerine sımsıkı bağlı, geleceğe umutla yürüyen gençlerimizin her zaman olduğu gibi spordan sanata, bilimden teknolojiye her alanda tüm imkanlarımızla yanındayız.
Bu vesileyle; aziz milletimizin ve tüm İslam aleminin Kurban Bayramı’nı en kalbi duygularımla tebrik ediyor, bu mübarek günlerin ülkemize ve tüm insanlığa sevgi, şefkat ve muhabbet getirmesini; birlik ve beraberliğimizin daim olmasını diliyorum.”
Sri Lanka’nın Ankara Büyükelçiliği’nce RENKLERİN RAPSODİSİ-GELENEK İLE ÇAĞDAŞ TASARIMLARIN BULUŞMASI temasıyla hayata geçirilen defile, Türk ve Sri Lanka’nın geleneksel Moda dünyasını modern tasarımlar ve giysilerle bir araya getirdi.
Sri Lanka’nın Ankara Büyükelçiliği’nce düzenlenen Musa Göçmen Orkestrası Konser Salonundaki defile, Sri Lanka ve Türk Moda tasarım dünyasının geleneksel ve modern motif ve giysilerini podyuma taşıdı.
Ankara’daki Sri Lanka Büyükelçiliği, Olgunlaşma Enstitüsü ve Marka Şehir Ankara Derneği’nce Renklerin Rapsodisi-Gelenek ile Çağdaş Tasarımların Buluşması temasıyla bir defile düzenledi.
Defile, Büyükelçi Saranya Hasanthi Urugodawatte DISSAYANAKE’nin konuşması ve Sri Lanka’nın geleneksel meşale yakma seromonisiyle başladı.
Defilenin açılış konuşmasını yapan Sri Lanka’nın Ankara Büyükelçisi Saranya Hasanthi Urugodawatte Dissanayake, defilenin yalnızca bir moda gösterisi olmadığını, bir kültür ve diplomasi örneği olduğunun da altını çizdi.
Sri Lanka’nın geleneksel zengin tekstil mirası ve Moda dünyasına atıfta bulunan Sri Lanka’nın Ankara Büyükelçisi Hasanthi, ülkesinde M.Ö. 6’ncı yüzyıla kadar izler taşıyan pamuklu kumaş dokumacılığıyla ilgili tarihi kayıtlar olduğunu hatırlattı.
Dissanayake, Sri Lanka’nın 1978’de başlayan ekonomik liberalleşme döneminde geleneksel dokuma sektörünün büyük zarar gördüğünü, çoğunluğu kadın işçi olmak üzere yaklaşık 5 yüz bin zanaatkarın işini kaybettiğini, bunun telafisi için daha sonra, geleneksel tekstil mirasını korumaya yönelik önemli adımlar atıldığını ifade etti.
Defilede, her tasarım ve giysiyi ayrıntıları ve hikayeleriyle anlatan Büyükelçi Hasanthi, defileye katkıda bulunanlara teşekkür etti.
Sri Lanka Büyükelçisi Hasanthi’nin konuşması şöyle: “ Rhapsody of Colours: Gelenek ile Çağdaş Tasarımların Buluşması” adlı etkinliğimize, yani Sri Lanka ve Türk kültürlerinin tekstil, moda ve tasarım aracılığıyla kutlandığı bu renkli geceye hepiniz hoş geldiniz.
Bu akşam, Sri Lanka ve Türkiye’nin kumaşlarını, geleneksel sanatla çağdaş tasarımı harmanlayan etkileyici bir koleksiyonu birlikte izleyeceğiz. Rahatlık, özgüven ve neşeyi yansıtan modellerin taşıdığı bu kıyafetler, “Moda Diplomasisi”nin en güzel örneklerindendir.
Gösteriye başlamadan önce, sizlere Sri Lanka’nın tekstil mirası hakkında kısa bir bilgi sunmak isterim. Bu sayede izleyeceğiniz koleksiyonun anlam ve derinliğini daha iyi hissedebileceksiniz.
Sri Lanka’nın Tekstil Mirası, Tekstil sanatı, Sri Lanka’nın kimliğine ve tarihine derinden işlemiştir. Ülkemizin kuruluş efsanesinde, M.Ö. 6’ıncı yüzyılda Kraliçe Kuweni’nin pamuk ipliği eğirirken Prens Vijaya ile karşılaşması, dokuma geleneğimizin ne kadar köklü olduğunu anlatan sembolik bir hikâyedir.
Ana Malzemeler: Pamuk, İpek, Rayon ve Karışımları
Pamuk, Sri Lanka’da yüzyıllardır el dokumacılığının temelini oluşturmaktadır. Özellikle Hambantota ve Moneragala bölgelerinde yetiştirilen pamuk, sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel değeriyle de halk hikâyelerinde yer bulur.
İpek, Çin ve Hindistan ile yapılan ticaret yoluyla gelmiş, Anuradhapura ve Polonnaruwa dönemlerinde kraliyet tarafından tercih edilen lüks bir malzeme olmuştur. Pamuk ile birleşerek hem dayanıklı hem zarif kumaşlar üretmeye olanak sağlamaktadır.
Rayon, ipeği andıran yarı sentetik bir elyaf olarak 20’inci yüzyılın ortasında yaygınlaşmış; sarilerden gömleklere, elbiselerden ev tekstiline kadar geniş bir kullanım alanı bulmuştur.
Sri Lanka’nın el dokuma sektörü, ülkenin en eski ev bazlı sanayilerinden biridir. Özellikle kadın zanaatkârlar tarafından ahşap dokuma tezgâhlarında pamuk, ipek ve rayondan doğal boyalı ipliklerle özenle desenler dokunur. Sarilerden ev tekstiline kadar birçok üründe Sri Lanka’ya özgü motifler ve canlı renkler göze çarpar. Bu gelenek özellikle Kurunegala, Kandy, Moneragala ve Gampaha bölgelerinde sürdürülmektedir.
Endonezya’dan Gelen Bir Etki olan sömürge döneminde Sri Lanka’ya getirilen Batik sanatı, zamanla yerelleşerek güçlü bir kimlik kazanmıştır. Mumla dirençli boya tekniğiyle oluşturulan özgün desenler, sarong, sari ve dekoratif ürünlerde kullanılır. Günümüzde bu zanaat, sosyal medya ve uluslararası fuarlar aracılığıyla dünya çapında tanınmakta, özellikle kadın sanatçılara görünürlük ve gelir sağlamaktadır.
16’ıncı yüzyılda Portekizliler tarafından tanıtılan Beeralu, Galle ve Weligama gibi sahil kentlerinde hâlâ yaşatılan bir el işçiliğidir. Bobinle yapılan bu zarif dantel işi, nesiller boyunca aktarılmış, giysi ve ev tekstilinde kullanılmakta ve kırsal topluluklara ekonomik katkı sağlamaktadır.
Kandy yakınlarındaki Dumbara Vadisi’nden çıkan Dumbara dokuma sanatı, Hana bitkisinden elde edilen liflerle geometrik desenli hasır ürünlerin üretilmesini içerir. Eskiden sadece kraliyet için üretilen bu dokumalar, bugün genç zanaatkârlar tarafından sürdürülebilir tasarım anlayışıyla çantalarda, aksesuar ve dekoratif eşyalarda yeniden hayat bulmaktadır.
1978’de Sri Lanka’nın ekonomik serbestleşme süreciyle birlikte ucuz ithalat, geleneksel tekstil sektöründe büyük bir düşüşe neden olmuştur. 500.000’den fazla zanaatkâr—çoğu kadın—geçimini kaybetmiştir.
Bu duruma çözüm olarak, vizyon sahibi liderler harekete geçmiştir. Örneğin, U.B. Wijekoon öncülüğünde başlatılan “200 Hazır Giyim Fabrikası Programı” ile kırsal kadınlara yeni beceriler kazandırılmıştır.
Yine Barbara Sansoni’nin kurduğu Barefoot inisiyatifiyle kadınlar, canlı renk paletleriyle modern el dokuması ürünler üretmeye başlamış, Sri Lanka tekstilini dünyaya tanıtmıştır.
Bu gece defilede iki koleksiyon sergilenecek.
İlk koleksiyon, tarafımdan tasarlandı. Sri Lanka el dokuma kumaşları (pamuk, pamuk-ipek ve rayon) ile Türk tasarım detaylarını harmanlayarak eşsiz bir kültürel birliktelik yaratmayı amaçladım.
İkinci koleksiyon ise, bu gece için Ankara’ya gelen, tanınmış Sri Lankalı tasarımcı Dhammique’e ait. Onun yaratıcı yorumları bu geceye ayrı bir değer katacak.
Gösteri ilerledikçe, bazı özel tasarımların ilham kaynaklarını sizlerle paylaşacağım.
Katılımınız ve ilginiz için teşekkür ederim. Bu yaratıcı, kültürel ve tarihi gecenin keyfini çıkarmanızı dilerim.
Şimdi kutlama başlasın!
Marka Şehir Ankara Derneği Başkanı Zuhal Erol da konuşmasında, defilenin hayata geçirilmesi ile ilgili olarak “Bizim bu maceramız, Sayın Büyükelçi Hasanthi’nin Sri Lanka giysilerini Türk motifleriyle birleştirerek bir defile yapma arzusuyla başladı. Birlikte çalışma sürecinde büyük bir mutlulıiuk yaşadık. Sizlerin de bu defileye katılmanız ve eşlik etmenizden gurur ve onur duyuyorum” şeklinde konuştu.
Renklerin Rapsodisi temasıyla düzenlenen defileye, Ankara’da bulunan Büyükelçiliklerden görevliler, diplomat eşleri ve seçkin bir davetli topluluğu katıldı.
İzleyenler tarafından büyük bir beğeni toplayan defilenin sonunda, katkıda bulunanlara günün anısına hediyeler ve çiçek takdimi yapıldı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.