Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, yılın üçüncü Enflasyon Raporu’nun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası İdare Merkezi’nde düzenlediği bilgilendirme toplantısında, dış talebi özetleyen Küresel Büyüme Endeksi’ne ilişkin varsayımlarını 2023 yılı için sınırlı olarak yukarı, 2024 yılı için de aşağı yönlü güncellediklerini söyledi.
Bir önceki Enflasyon Raporu’ndan bu yana spot ve vadeli piyasalarda ham petrol fiyatlarının öngörüleriyle uyumlu gerçekleştiğini belirten Erkan, petrol fiyatlarına ilişkin varsayımlarının yatay seyrettiğini ifade etti.
Yurt içi gıda fiyatlarındaki artış eğiliminin arz yönlü sorunlar ve piyasa yapısındaki yetersizlikler nedeniyle devam ettiğini vurgulayan Erkan, son dönemde kırmızı et ve kırmızı etle bağlantılı işlenmiş gıda ürünlerinde belirgin artışlar gözlendiği bilgisini verdi.
“Enflasyon patikamızda önemli bir güncelleme gerçekleştirdik” Erkan, kırmızı et yanında, arz koşullarının etkilediği sebze fiyatlarında da yüksek oranlı artışlar izlediklerine dikkati çekerek, Önümüzdeki dönemde gıda fiyatları enflasyonunun 2023 yılını yüzde 61,5 seviyesinde, 2024 yılını ise yüzde 35 düzeyinde tamamlayacağı varsayımını tahminlerimize yansıttık. Bu çerçevede, enflasyon patikamızda önemli bir güncelleme gerçekleştirdik. 2023 yıl sonu enflasyon tahminimizi yüzde 58’e yükselttik. 2024 yıl sonu tahminimizi yüzde 33’e güncelledik. 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 15’e gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Tahmin patikamızdaki revizyon, 2023 yıl sonu için 35,7 puan, 2024 yıl sonu için ise 24,2 puan olmuştur.”
Hafize Gaye Erkan , tahminlerdeki bu değişikliklerin kaynaklarına ilişkin de şu değerlendirmede bulundu: “Bir önceki rapor dönemine göre Türk lirası cinsi ithalat fiyatlarındaki gelişmeler 2023 yıl sonu enflasyon tahminini 7,5 puan yükseltirken 2024 yıl sonu enflasyon tahminimizi 8,3 puan yukarı çekti. Bu gelişmede döviz kuru gelişmeleri temel belirleyici olmuştur. Gıda fiyatları, gerçekleşmenin ve varsayımlardaki artışın etkisinden dolayı tahminlerimizi 2023 yılı için 8,5 puan, 2024 yılı için ise 6 puan yukarı yönde etkiledi. Ayrıca, hane halkına yapılan transferler, vergi, ücret ve yönetilen yönlendirilen fiyat ayarlamaları gibi diğer ekonomi politikalarındaki değişiklikler ise 2023 yıl sonu enflasyon tahminimizi 7,5 puan yukarı yönlü etkilerken 2024 yıl sonu enflasyon tahminimizi 3,6 puan artırdı. İç talebin tahminimizden güçlü seyretmesi 2023 yıl sonu enflasyon tahminimizi 1,3 puan, 2024 yıl sonu tahminimizi ise 0,4 puan yukarı çekti. Son olarak, tahmin sapması ve tahmin yaklaşımındaki değişimin etkisi 2023 ve 2024 yıl sonu enflasyon tahminlerimizi sırasıyla 10,9 ve 5,9 puan artırmıştır.”
Hafize Gaye Erkan , sundukları enflasyon patikasında yaptıkları yukarı yönlü değişikliğin tahmin yaklaşımı kaynaklı temel nedeninin, önceki raporda sunulan patikada ara hedef olma özelliğinin öne çıkarılmasından, mevcut projeksiyonlarının ise değişen makroekonomik görünümle birlikte Merkez Bankasının teknik tahminleri çerçevesinde oluşturulmasından kaynaklandığını anlattı.
“Para politikası tepkimizi, enflasyonun ana eğilimini düşürmeye odaklı olarak veriyoruz. Enflasyonun ana eğilimini etkileyen parasal ve finansal koşulları yakından analiz ediyoruz. Politika faizini kademeli olarak artırırken makroihtiyati çerçevede sadeleştirme süreciyle hem piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak hem de piyasa faizlerinin enflasyon beklentileriyle daha uyumlu bir noktada şekillenmesine çalışacağız. Bunun yanında, seçici kredi sıkılaştırması yoluyla enflasyonu hedefleyen dengeleyici adımlar atıyoruz ve atmaya devam edeceğiz. Miktarsal sıkılaştırma kararlarımızla birlikte, döviz kuru ve iç talep üzerinde aşırılıklar oluşturmadan Türk lirası likiditenin istikrarlı gelişimini temin edeceğiz. Çalışmalarını başlattığımız ve bir süre sonra açıklayacağımız üzere, Türk lirası tasarruf enstrümanlarını çeşitlendirecek ve sermaye piyasalarının derinleşmesini destekleyeceğiz. Merkez Bankası güven, istikrar ve şeffaflık prensipleri doğrultusunda, tamamen verilere dayalı ve tam bir koordinasyon içinde karar verecektir.”
Fiyat istikrarının, enflasyon kalıcı bir şekilde gerilerken oynaklığının da azaltılmasını hedeflediğini belirten Erkan, “Fiyat istikrarı, makro finansal istikrarın olmazsa olmazıdır. Bu amaçla, güçlü bir parasal sıkılaştırma sürecini haziran ayında başlattık. Bu sürecin, kademeli, dengeli ve istikrarlı olacağını vurguladık.” diye konuştu.
“Birincisi, piyasa faizleri ile politika faizi arasındaki farkın azaltılmasıdır. Haziran’daki ilk PPK kararımızdan evvel politika faizi yüzde 8,5 iken mevduat faizi ortalamada yüzde 40’ın üzerine çıkmıştı. Haziran PPK kararının parçası olarak, faiz artırımının yanı sıra makro ihtiyati çerçevede sadeleşme sürecinin ilk adımını mevduatlarda, menkul kıymet tesisi uygulaması ile devreye aldık. Bu adımların hemen akabinde 3 aya kadar vadeli mevduat faizi yaklaşık 12 puan gerileyerek yüzde 30 seviyelerine gelmiştir.”
Hafize Gaye Erkan , sürece mevduatlardan başlama nedeninin bankacılık sektörünün en bağlayıcı kısıtı durumunda olması ve piyasaların işlevselliğini ve fiyat davranışlarını olumsuz etkilemesi olduğunu belirterek, “Böylelikle, makro ihtiyati çerçevedeki sadeleşme süreci, faiz artırımının yanı sıra politika faizinin etkinliğini dengeli bir şekilde artırmıştır.” dedi.
“İstikrarlı faiz artırımlarını miktarsal ve seçici kredi sıkılaştırmasıyla daha güçlü hale getiriyoruz”
2023 yılının ilk altı ayında bireysel kredilerin kredi kartlarında yüzde 70’i, taşıt kredilerinde yüzde 68’i aşan oranda yükseldiğini ifade eden Erkan, bireysel kredilerin toplamda yüzde 40 artarak 2 trilyon liranın üzerine çıktığını bildirdi.
Hafize Gaye Erkan , bu yılın ilk ve ikinci çeyrek büyümelerinin son on yıllık ortalamanın 3 katının üzerinde olduğunu belirterek şunları söyledi:
Haziran ve temmuz ayı PPK toplantılarında alınan kararlarla politika faizinin yüzde 8,5’ten yüzde 17,5’e, toplamda 900 baz puan yükselttiklerini ifade eden Erkan, böylelikle politika faizinin iki ayda iki katının üzerine çıktığını söyledi:
Hafize Gaye Erkan , menkul kıymet uygulamasında sadeleştirme kararıyla birlikte politika faizi yükselirken mevduat faizlerinin gerilediğini belirterek, mevduat faizlerinin enflasyon beklentileriyle daha uyumlu seviyelere geldiğini söyledi:
Mevduat faizlerinin dolarizasyonu artırmayacak bir seviyede bulunmasını önemsediklerini söyleyen Erkan, şu ifadeleri kullandı:
Hafize Gaye Erkan , Merkez Bankası uluslararası rezervlerinin haziran ayından itibaren güçlü bir artış gösterdiğine işaret eden Erkan, “Brüt uluslararası rezervler, 2022 yılı sonu itibarıyla 128,8 milyar dolar seviyesinden, mayıs sonunda 98,5 milyar dolara gerilemiştir. Rezervlerimiz 14 Temmuz itibarıyla yaklaşık 15 milyar dolar artmış ve 113 milyar doların üzerine yükselmiştir.” dedi.
Hafize Gaye Erkan , risk priminde olumlu bir görünümün söz konusu olduğunu belirterek, 5 yıl vadeli CDS priminin, yurt içi belirsizliklerin etkisiyle mayısta 700 baz puanın üzerine çıkarak bu yılın zirve seviyesine ulaştığına dikkati çekti.
Hafize Gaye Erkan , para politikası stratejilerinin piyasalar üzerinde olumlu etkilerini gördüklerini belirterek, “Rezervlerimiz güçlenmekte, finansman koşulları iyileşmekte ve ima edilen kur oynaklığı azalmaktadır.” dedi.
“Parasal sıkılaştırmayı gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendireceğiz”
“Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar, parasal sıkılaştırmayı gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendireceğiz.” diyen Erkan, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edeceklerini vurguladı.
“Öngördüğümüz dezenflasyon ve istikrar dönemleri öncesinde bir geçiş sürecindeyiz. Döviz kurunda gözlenen düzeltme ve mali disipline yönelik tedbirlerin sonucunda enflasyon kısa vadede geçici bir yükseliş gösterecektir. Diğer taraftan, bu süreçte 2024 yılında dezenflasyonun sürdürülebilir şekilde başlamasını sağlayacak zemini dikkatle oluşturduk. Faiz artırım kararlarımız, miktarsal ve seçici kredi sıkılaştırma kararlarımızın birikimli olumlu etkilerinin bir kısmını 2023’ün sonunda ve özellikle enflasyonun ana eğiliminde 2024 yılının ikinci çeyreğinde hissetmeye başlayacağız. Dezenflasyon süreci dönemine girildiğinde, göreli fiyatlarda geçici düzeltmeler yerini kur istikrarı, iyileşen cari denge, mali disiplin, sermaye akımlarında kalıcı güçlenme ve artan rezervlere bırakacaktır.”
Hafize Gaye Erkan , söz konusu gelişmeler sonucunda enflasyonun ana eğilimi ve beklentilerin tutarlı bir şekilde iyileşmeye başlayacağını ifade ederek, “2025 yılı sonrasını ise istikrar döneminin başlangıcı olarak görüyoruz. Bu dönemde enflasyondaki gerileme hızlanırken öngörülebilirlik artacaktır, kalıcı olarak gerileyen enflasyona, yatırımlar ve nitelikli büyüme eşlik edecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
“2022 yılı ile kıyaslandığında dış talep yıllık bazda yavaşlamaktadır. Türkiye’nin önemli ticaret ortaklarından Avro Bölgesi’nde, flaş imalat PMI göstergesi temmuzda 42,7 ile pandemiden bu yana en düşük düzeye gerilemiştir. Çin ise yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,8 büyümüştür. Bu büyüme beklentilerin altında kalmış ve ilk çeyreğe göre önemli bir yavaşlamaya işaret etmiştir. Küresel büyümedeki yavaşlamanın da katkısıyla emtia fiyatları ve arz koşullarındaki olumlu görünüm, bu rapor döneminde de devam ediyor. Emtia ana endeksi bir önceki yıla göre yüzde 18,3 gerilemekle birlikte, uzun dönem ortalamalarının üzerindedir. Sanayi üretimi zayıf seyrederken talep koşullarını daha fazla yansıtan hizmet sektörü gücünü koruyor.”
Hafize Gaye Erkan , küresel hizmet PMI endeksinin, yılın ikinci çeyreğinde artarak 54,9 düzeyine ulaştığını ve eşik değer üzerindeki seyrini sürdürdüğünü dile getirdi. Diğer taraftan, imalat sanayi PMI göstergesinin 49,3 ile eşik değerin altında kalmaya devam ettiğine dikkati çeken Erkan, imalat sanayisi ve hizmet sektörleri arasındaki ayrışmanın, gelişmiş ülkelerde çok daha belirgin olduğunu söyledi.
Hafize Gaye Erkan , büyüme oranlarındaki gerileme ve sanayi üretimindeki zayıflığın, emtia fiyatları kanalıyla enflasyonu olumlu etkilediğine dikkati çekerek, “Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ortalama tüketici enflasyonları sırasıyla yüzde 4,2 ve yüzde 5,1 seviyelerine gerilemiştir. Söz konusu düşüşe rağmen, enflasyon gelişmiş ülkelerde yüzde 2, gelişmekte olan ülkelerde ise ortalama yüzde 3,5 olan hedef değerlerin belirgin üzerindedir.” dedi.
Türkiye’de enflasyonun geçen yılın ekim ayındaki zirve noktası yüzde 85,5’ten haziran itibarıyla yüzde 38,2’ye gerilediğini anımsatan Erkan, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu gelişmede, döviz kurundaki istikrar ve gerilemeye başlayan küresel emtia fiyatları etkili olmuştur. Alt grupların, haziran ayı yıllık enflasyonuna olan katkılarına bakıldığında, enflasyonun gerilemesine en büyük katkı küresel emtia fiyatlarından olumlu etkilenen temel mal, gıda ve özellikle enerji kalemlerinden gelmiştir. Diğer taraftan, enflasyondaki ataleti yansıtan hizmet grubunun katkısı 15 puan civarında yatay seyretmektedir. Takip ettiğimiz geniş kapsamlı gösterge seti haziranda enflasyonun ana eğiliminde güçlenmeye işaret etmiştir. Bu gelişmede, yurt içi talepteki güçlü seyir, ücret ve kur gelişmeleri ile hizmet enflasyonundaki katılık belirleyici olmaktadır. Yılın ikinci çeyreğine ilişkin veriler, iktisadi faaliyetteki güçlü seyirde özellikle iç talebin etkili olduğunu göstermektedir.”
Hafize Gaye Erkan , tüketicilerin, dayanıklı tüketim harcaması yapma planlarının ikinci çeyrekte hızla arttığını, otomobil ve beyaz eşya satışlarının geçmiş dönem ortalamalarının oldukça üzerinde olduğunu bildirdi.
Hafize Gaye Erkan , talebin uzun süre arzdan daha hızlı gelişmesi enflasyon üzerinde önemli bir risk oluşturduğunun altını çizerek, şu bilgileri paylaştı:
“Arz ve talebin uyum içinde hareket etmesi fiyat istikrarı, fiyat istikrarı da sürdürülebilir büyüme için çok önemlidir. Bu nedenle seçici kredi sıkılaştırması kararlarımızın iç talebi dengeleyeceğini öngörüyoruz. Çıktı açığının kapanması dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacaktır. Yurt içi talebin hızlı büyümesi sonucunda, 2023’ün ilk 6 ayında ithalatımız, enerji fiyatlarının 12 milyar dolara varan düşürücü etkisine rağmen, yüzde 4’ün üzerinde artarak 185 milyar dolara ulaşmıştır. Küresel gelişmeler, kredi genişlemesi ve belirsizlik algısı nedeniyle altın ithalatı, ilk yarıda bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yaklaşık 11 milyar dolar artmış ve önceki yıl seviyesinin 3 katının üzerine çıkmıştır. İç talepteki hızlanmaya bağlı olarak, tüketim malı ithalatı 8 milyar doları aşan bir artışla bir önceki yıl tutarının 1,6 katına çıkmıştır. Mayıs itibarıyla 12 aylık birikimli cari açığımız 60 milyar dolardır. Yılın ikinci yarısında ise parasal sıkılaştırmanın etkileri ve hizmet gelirleri kanalıyla cari işlemler hesabında belirgin bir iyileşme öngörmekteyiz.”
Eğitim ve sağlık hizmetleri ile kira gibi, fiyatları yılın belirli dönemlerinde değişen kalemlerin daha fazla atalet sergilediğini gördüklerini vurgulayan Erkan, temel mallarda 0,6 olan atalet katsayısının eğitim ve kirada 0,9’un üzerinde olduğunu bildirdi.
Türk Standartları Enstitüsü’nün 64”üncü Olağan Genel Kurul Toplantısı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın katılımıyla Ankara’daki TSE Merkez Yerleşkesi’nde düzenlendi.
Türk Standartlar Enstitüsü genel kuruluna Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih KACIR katıldı.
Genel kurulda “Güçlü sanayi, güçlü Türkiye vurgusu” yapan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin yıllık ürün ihracatının 265 milyar dolarla Cumhuriyet tarihinin yüksek ihracatı rakamı olduğunu söyledi.
Mehmet Fatih KACIR, Türk Standardları Enstitüsü’nün 64’üncü olağan genel kurulunda hazır bulundu. “Güçlü Sanayi, Güçlü Türkiye’ sloganıyla, son 22 yılda sanayi ve teknolojide büyük adımlar attıklarının altını çizen Bakan Kacır, yıllık ürün ihracatının, 265 milyar dolarla Cumhuriyet tarihinin en yüksek düzeyine ulaştığını hatırlattı.
Bakan Kacır, daha sonra şunları söyledi: “Araştırma ve inovasyon ekosistemimizle, planlı sanayi bölgelerimizle, gelişen girişimcilik kültürümüz ve nitelikli insan kaynağımızla üreterek büyüyen ve kalkınan bir Türkiye’yi hep birlikte inşa ettik. 22 yıl önce 36 milyar dolar olan yıllık ürün ihracatımız, şimdi 265 milyar dolarla Cumhuriyet tarihimizin en yüksek düzeyine ulaştı. Üretimde yüksek kalite Güneş panelinden ticari araçlara, beyaz eşyadan demir çeliğe pek çok alanda, Avrupa değer zincirlerinin en önemli oyuncusuyuz. Kendi SİHA’larını, eğitim uçaklarını, helikopterlerini, deniz platformlarını, kara araçlarını geliştirebilen ve üretebilen bir ülkeyiz. Bu tarihi başarı; üretimde yüksek kaliteyi esas alan bir vizyonun eseridir. Ülkemizde güçlü bir uygunluk değerlendirme altyapısını; müteşebbislerimizin küresel pazarlardaki rekabet gücünün ve ülkemiz sınırları içinde adil ticaretin teminatı olarak görüyoruz. Belgelendirme, muayene, gözetim, doğrulama, deney, kalibrasyon ve eğitim hizmetleriyle; geliştirdiği çağın ihtiyaçlarına uygun standartlarla Türk Standardları Enstitüsü, vatandaşlarımız, sanayicilerimiz ve müteşebbislerimizin destekçisi olmaya devam ediyor. 61 bine yakın belge ve rapor yalnızca geçtiğimiz yıl Enstitümüz; uygunluk değerlendirme alanında düzenlediği 61 bine yakın belge ve raporla gerek girişimcilerimizin, vatandaşlarımızın, güvenli, kaliteli ve çevre dostu ürün ve hizmetlerle buluşmasını teminat altına aldı. Tarife dışı teknik engellerin küresel ticarette yaygın şekilde kullanıldığı bir dönemde, sanayicilerimizin dünya pazarlarına erişimini kolaylaştırdı. ‘Türk Malı’ damgasının dünya pazarlarında kaliteyle özdeşleşmesini sağladı. Güvenli ürün İthalat denetimleri kapsamında gerçekleştirdiği 205 bin ürün denetimiyle, standartlara uygun olmayan 5 bin ithal ürünün Türkiye’ye girişini engelledi. Tüketicilerimizin güvenli ve standartlara uygun ürünlere erişimini teminat altına alan bu denetimleri aynı zamanda yerli üreticimizi haksız rekabete karşı koruyan stratejik bir araç olarak değerlendiriyoruz. Son bir yılda düzenlediği bine yakın eğitim programıyla Enstitümüz, 22 bin vatandaşımızın yetkinliğini belgeleyerek nitelikli insan kaynağımıza önemli katkı sağladı. Standardizasyon kültürünün toplumun geniş kesimleri tarafından benimsenmesini destekledi. Düzenlediği 48 helal uygunluk belgesiyle, vatandaşlarımızın inanç ve değerleriyle örtüşen ürün ve hizmetlere güvenle ulaşmasını mümkün kıldı. Bu alandaki yetkinliğiyle de Türkiye’nin küresel helal ekonomisindeki yükselişine güçlü destek verdi. Enstitümüz; ülkemizin küresel standartların oluşturulmasında aktif rol üstlenebilmesi için kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplum temsilcilerini bir araya getirmeye devam ediyor. Bugün, yapay zekdan kuantum teknolojilerine, anti-sismik cihazlardan gemi ve denizcilik sistemlerine geniş bir yelpazede faaliyet gösteren 161 ayna komite ve bu komitelerde görev yapan 2 bin 780 uzman Türk Standardları Enstitüsü’nün rehberliğinde küresel standardizasyon çalışmalarına aktif katkı sağlıyor. Türkiye Yüzyılı’nda enstitümüz aynı zamanda sanayimizin yeşil dönüşümünü hızlandıran önemli görevler üstlenen bir kurum. Yaklaşık 200 başlıkta hizmet veren Türk Standartları Enstitüsü, sahip olduğu kurumsal birikim ve teknik yetkinlikle ülkemizin kalkınmasını desteklemeye devam edecek. Sanayicilerimizin, bugün yurt dışında yüksek maliyetlerle ve uzun bekleme süreleriyle ulaştığı pek çok kritik test ve deney hizmetini; yakında hizmete alacağımız Ankara Kalite Kampüsümüzde çok uygun maliyetlerle, yüksek hız ve güvenilirlikle sunacağız. Bu sayede yalnızca dışa bağımlılığı azaltmakla kalmayacak, üretimde verimliliği artırarak ihracatcımızın küresel pazarlardaki rekabet gücünü daha da pekiştireceğiz. Deney, test ve kalibrasyon altyapısıyla yalnızca Türkiye’nin değil; yakın coğrafyamızın da ihtiyaçlarına cevap verecek bu yatırım sayesinde, Türk Standartlar Enstitüsünü küresel uygunluk değerlendirme pazarında güçlü ve etkili bir oyuncu haline getirmeyihedefliyoruz. Dünyada, siyasi ve ekonomik dengelerin yeniden kurulduğu; ticaretin ve teknolojinin küresel stratejik rekabetin ana eksenine yerleştiği tarihsel bir eşikteyiz. Liberal ticaretin terk edilerek yerini korumacılık eksenli bir ekonomi yaklaşımına bıraktığı bu dönemde gümrük tarifelerinin yanında teknik gözetim ve denetimler de yerli üretimi ve iç pazardaki kalite ve güvenilirliği korumak üzere aktif bir şekilde kullanılıyor”
Türk Standartları Enstitüsü Başkanlığına yeniden seçilen Mahmut SAMİ ŞAHİN de genel kurulda yaptığı konuşmada şöyle dedi.“
Türk Standardları Enstitümüzün 64’üncü Genel Kurulu vesilesiyle sizleri saygıyla selamlıyor, bu önemli toplantımızın Enstitümüz ve ülkemiz adına hayırlara vesile olmasını Cenabı Allahtan temenni ediyorum.
Türk Standartları Enstitüsü, 70 yılı aşan köklü geçmişiyle; güçlü standardizasyon altyapısı, uygunluk değerlendirme ve eğitim alanlarındaki yetkinliğiyle, ülkemizin kalkınmasında önemli rol oynamaktadır.
Sanayi ve ticaret dünyamız için kalite ve güvenin teminatı olan Enstitümüz; aynı zamanda, uluslararası standardizasyon faaliyetlerine katılımda rehberlik yapmakta, küresel gelişmeleri yakından takip ederek, hizmet modelini sürekli güncellemektedir.
Dünyada güç dengelerinin yeniden şekillendiği, stratejik bağımsızlığın ülkeler için temel bir öncelik haline geldiği bir dönem içerisindeyiz.
Bu küresel dönüşüm sürecinde, Sayın Bakanımızın ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda hazırlanan, 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi, ülkemizin sanayi ve teknoloji politikalarına yön veren temel yol haritası olarak önümüzde durmaktadır.
Bu strateji; Türkiye’yi yüksek teknolojili üretim ve ihracatta, lider ülkelerden biri haline getirme, yerli ve milli üretim kapasitesini artırma, stratejik alanlardaki dışa bağımlılığı azaltma ve kritik teknolojilerde küresel ölçekte söz sahibi olma hedeflerini esas almaktadır.
Türk Standardları Enstitüsü olarak bizler de, bu büyük vizyonun ayrılmaz bir parçası konumundayız.
Bu doğrultuda TSE, yüksek teknoloji ürünlerine yönelik yerli standart altyapısını kurarak, dijitalleşme ve yapay zekâ uygulamaları için ulusal standart setleri oluşturarak ve akıllı üretim süreçlerini belgelendirerek sanayimize yön veren etkin bir kurum olmayı sürdürecektir.
Sürdürülebilir kalkınma hedefleri çerçevesinde; çevre dostu üretimi teşvik eden standartların yaygınlaştırılması, karbon ayak izi ölçümünden döngüsel ekonomiye kadar uzanan, geniş bir alanda yeşil dönüşüme katkı sağlanması, enstitümüzün öncelikleri arasında olacaktır.
Avrupa Yeşil Mutabakatı sürecinde, sanayicimizin yanında yer alacak, yeni belgelendirme modelleriyle ihracat kapasitesini destekleyeceğiz.
Bu hedefleri gerçekleştirebilmek adına, TSE’nin kurumsal yapısını da daha güçlü, daha etkin ve rekabetçi bir yapıya kavuşturacağız.
İş süreçlerimizi sadeleştirerek sanayicimize hız ve güven sunacak; test, muayene ve belgelendirme altyapımızı güçlendirerek uluslararası ölçekte rekabet edebilir bir kapasiteyi birlikte inşa edeceğiz.
Tüm çalışmalarımızı, Bakanlığımızın stratejik hedefleriyle uyum içinde, kamu-özel sektör iş birliğini önceleyen bir yaklaşımla sürdüreceğiz.
Yeni dönemde de, standardizasyonun stratejik değerini daha da yükseltecek, sanayimizin küresel rekabet gücünü artıracak ve Türkiye’nin kalkınma hedeflerine katkı sunmak için kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.
Standardizasyon alanında; paydaşlarımızla eş güdüm içinde çalışıyor, uluslararası teknik komitelerde ülkemizin etkinliğini artırmak için gayret gösteriyoruz.
Uygunluk değerlendirme ve eğitim alanlarında ise, Türkiye’nin en geniş hizmet alanına sahip kurumu olmanın sorumluluğuyla çalışıyoruz.
Bu anlayışla, Türk Standardları Enstitüsü olarak, ülkemizin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkı sağlamak, sanayinin ihtiyaç duyduğu kalite altyapısını güçlendirmek ve uluslararası rekabette söz sahibi olmak için, çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz.
Bu doğrultuda, geçtiğimiz dönemde çok sayıda yeni projeyi hayata geçirdik, mevcut hizmetlerimizi geliştirdik ve stratejik iş birliklerine imza attık.
Yeniliği teşvik etmek, kuruluşların inovasyon kapasitelerini değerlendirmek, iş sürekliliğini sağlamak ve kurumsal değişim programlarını desteklemek amacıyla, İnovasyon Yönetim Sistemi Belgelendirme programını başlattık. Havacılık ve uzay sanayimizde bu belgeyi Enstitümüzden alan ilk milli kuruluşumuz TUSAŞ oldu. TOKİ ile imzaladığımız protokol çerçevesinde, inşaatlarda kullanılan belirli yapı malzemelerinin kontrol ve denetimini sağlamak üzere, önemli bir iş birliği başlattık. Bu kapsamda, öncelikli olarak deprem bölgesindeki şantiyelerden alınan numuneler üzerinde, test ve analizler gerçekleştirerek, standartlara uygun yapı malzemesi kullanımına katkı sunduk. Benzer şekilde, Devlet Malzeme Ofisi ile yakın zamanda imzaladığımız protokol sayesinde, kamu mal alımlarında belirlenen ürünlerde, siparişe konu standartlara ve teknik özelliklere uygunluğunun kontrolü ve raporlanması faaliyetini üstlendik. İthalat denetimlerinde süreç bazlı analizlere geçerek, işlemleri yalınlaştırdık ve hizmet sunumundaki etkinliği artırdık. Bu sayede hem zaman hem de kaynak açısından önemli kazanımlar sağladık. TCDD tarafından İstanbul Marmaray banliyö hattı duraklarında, kurulacak güneş enerji sistemlerine yönelik olarak; tasarım doğrulama, kurulum ve montaj gözetimleri, fabrika imalat süreci denetimleri ve kurulum sonrası uygunluk denetimi hizmetlerine başladık.
Ayrıca, milli vagon setlerinin tip onay faaliyetlerini yürüttük ve TÜRASAŞ tarafından üretilen Milli Elektrikli Tren Setine Ulusal Yeterlilik Onayı vererek Tip Onay Belgesini düzenledik. ASELSAN ile imzaladığımız protokol çerçevesinde; standardizasyon, belgelendirme, muayene, test, laboratuvar faaliyetleriyle birlikte millileştirme, tedarikçi geliştirme, kaynak oluşturma ve teknik destek konularında geniş kapsamlı iş birliği başlattık.
Veri merkezi sektörünün sürdürülebilir ve rekabetçi bir yapıya kavuşması için Veri Merkezi Belgelendirme Programı’nı başarıyla yürütüyoruz.
General Electric firması tarafından Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin türbin adası için, Almanya’da üretilen ürünlerin test ve son kontrolleri Enstitümüz tarafından gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı öncülüğünde hazırlanan, Bilgi ve İletişim Güvenliği Rehberi kapsamında, uyum denetimi hizmeti sağlayan personel ve firmalar için belgelendirme programını başlattık. Enstitümüzde, dijitalleşme süreçlerine katkı sağlamak amacıyla hayata geçirdiğimiz projelerle yıllık ortalama 33 milyon liralık tasarruf sağladık.
Ve son olarak, ülkemizin uluslararası standardizasyon alanındaki stratejik rolünü artırmak amacıyla, 2027 yılında ISO Genel Kurulu’na İstanbul’da ev sahipliği yapacağız. 160’tan fazla ülkeden temsilcinin katılımıyla gerçekleşecek bu büyük organizasyon, Türkiye’nin küresel standartlara yön veren ülkeler arasındaki konumunu, daha da güçlendirecektir. Tüm bu faaliyetler, yalnızca bugünün ihtiyaçlarına cevap vermekle kalmayıp, geleceğin güçlü Türkiye’sini inşa etme kararlılığımızın da somut birer göstergesidir. Sayın Bakanım, bu vesileyle bizlere destekleriniz için şükranlarımı sunuyorum, değerli Genel Kurul Üyelerimize, Yönetim Kurulu Üyelerimize, özveriyle emek veren tüm çalışma arkadaşlarıma ve birlikte değer ürettiğimiz kıymetli paydaşlarımıza gönülden teşekkür ediyorum. Tüm bu çalışmaların ortak hedefi, ülkemizin üretim kalitesini artırmak, teknolojik dönüşümünü hızlandırmak ve küresel rekabet gücünü daha da yukarılara taşımaktır. TSE olarak, Türkiye’nin üretim kalitesine, teknolojik bağımsızlığına ve küresel rekabet gücüne katkı sunmaya kararlılıkla devam edeceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay’ın 157. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Adaletin tecellisi için uğraşan yargı mensuplarımızın, kimi zaman ailelerini ve çocuklarını da işin içine katarak hedef gösterilmesi, hele hele meydanlarda yuhalatılması yanlış olduğu kadar büyük bir sorumsuzluktur. Nezaket kuralları korunarak eleştiriler yapılabilir ama eleştiri bahanesiyle kimse yargı mercilerine parmak sallayamaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay Konferans Salonu’nda düzenlenen, “Danıştay’ın 157. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni”ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, binlerce yıllık devlet geleneklerinin en önemli prensibinin “devlet ebed müddet” olarak tarif ettikleri devamlılık olduğunu söyledi.
Devlet anlayışının bu devamlılığının, iki ilke üzerine bina edildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bunlardan ilki eşref-i mahlukat olan insana atfedilen önemdir. Şeyh Edebali’nin ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözü işte bu hakikatin altını çizmektedir. İkincisi ise hiç şüphesiz, mülkün temeli olarak gördüğümüz adalettir. Çünkü bizim inancımızda varlık, adalet üzere yaratılmıştır. Bu yönüyle adalet, hikmeti ilahinin yeryüzünde tecelli etmesi, dirlik ve düzenin ancak bu ölçü ekseninde tesis edilmesidir. Adalet terazisindeki en küçük bir sapma, Allah muhafaza, tamiri de telafisi de mümkün olmayan yıkıcı sonuçları her zaman gebedir.”
“HUKUK DEVLETİNİN EN TEMEL İLKELERİNDEN BİRİ İDARENİN DENETİMİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her bir vatandaşın hak ve hukukunun korunup gözetilmesi, güçsüzün güçlüye asla ezdirilmemesinin son derece önemli olduğunu belirtti.
“Zor kapıdan girerse töre bacadan çıkar” sözünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Divanu Lugati’t-Türk’te yer alan bu söz, toplumdaki nizam ve intizamın, adalete duyulan güvenin, kıyamet kopsa dahi adaletin tecelli etmesinin ancak ve ancak hukuk devletiyle sağlanabileceğini ifade eder. Hukuk devletinin en temel ilkelerinden biri ise idarenin denetimi, yani idari eylem ve işlemlerin tamamının yargısal denetime açık olmasıdır. İşte, Danıştayımız tam 157 yıldır böylesine hayati bir görevi ifade etmektedir. İnceleme, danışma ve karar organı olarak idareyi yargı yoluyla denetlemekte, temyiz merci sıfatıyla kamu ile vatandaş arasındaki uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmaktadır. Diğer yüksek mahkemelerimiz gibi Anayasa ve kanunları uyulmasını, meri hukukun titizlikle uygulanmasını sağlamaktadır. Bu itibarla milletimiz adına karar verme sorumluluğunu yüksek bir vazife şuuruyla yerine getiren Danıştay Başkanlığımızın tüm mensuplarına bir kez daha teşekkür ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin ancak adaletle hükmettiği takdirde devlet olabileceğini dile getirdi.
Devletin alameti farikasının adalet olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Haksızlığa yol veren, mağduriyetleri gideremeyen, haklıya hakkını teslim edemeyen hiçbir otorite varlığını sürdüremez. Adalete olan inancın temelinden sarsıldığı bir ülkede ne yaparsanız yapın, huzuru, güveni, barışı, demokrasi ve istikrarı tesis edemezsiniz. Gerek adli gerekse idari yargıda görev yapan hâkim ve savcılarımız, milletimizin geleceği, huzuru ve esenliği adına çok önemli bir mesuliyeti yerine getirmektedir. İbn-i Haldun, ‘Basiret gözüyle bakan kimse adaletli ölçüyü bulur’ diyor. Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatleri doğrultusunda karar veren yargı mensuplarımızın bu bilinçle vazifelerini icra etmelerini bekliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan etkin, güçlü, hızlı ve erişilebilir bir adaletin hükûmetlerinin önceliklerinin en başında olduğunu, göreve geldikleri ilk günden beri hep bunun için çalıştıklarını vurguladı.
Yargı sisteminin güçlendirilmesi ve daha işlevsel bir zemine oturtulması için bugüne kadar pek çok düzenlemeyi hayata geçirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yasa ve anayasa değişikliklerini reform ve strateji belgeleriyle desteklediklerini dile getirdi.
Adalet hizmetlerinin vatandaşlara en üst seviyede sunulması için tüm imkânları seferber ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Vesayet dönemlerinin acı bir hatırası olarak yıllarca insanımızı bizar eden üstünlerin hukukunu milletimizin de desteğiyle geride bıraktık, yerine hukukun üstünlüğü ilkesini bu ülkede egemen kıldık. Geçmişte, adalet dairesinin merkezi bazılarına daha yakındı. Hamdolsun biz bunu herkese eşit mesafeye getirmeyi başardık. Darbeleri ayakta alkışlayan yargı yerine, 15 Temmuz ihaneti sonrası olduğu gibi milletin iradesine kasteden darbecilere hak ettikleri hükmü giydiren adil ve demokratik bir yargı rejimini kurduk. Yargının bağımsızlığına tarafsızlık ilkesini ekledik. Hak arama yollarını alabildiğine genişlettik, yeni kurumlar ihdas ettik.”
“YAPANIN YANINA KAR KALIYOR TÜRÜ ÖN KABULLERİN TOPLUMDA YERLEŞMESİNE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 23 yılda fiziki ve teknik altyapıdan temel hak ve özgürlüklere, temel kanun ve mevzuat değişikliklerinden ceza infaz sistemine, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden kurumsal değişikliklere, icra ve iflas sisteminden adli sicil işlemlerine, yargıda hedef sürelerden özlük haklarına çok geniş bir yelpazede adalet hizmetlerini günden güne geliştirdiklerini, iyileştirdiklerini ve tahkim ettiklerini belirtti.
Danıştayın üye sayılarını artırdıklarını, hâkim ihtiyacını karşıladıklarını ve yardımcı personel sorununu çözdüklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştayı 2012’de yeni hizmet binasına, 2023’te yeni sosyal tesisine kavuşturduklarını söyledi.
İdari yargıdaki mahkeme sayısını yüzde 60 oranında artırarak önemli bir eşiği daha geride bıraktıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de 146 olan idari yargıdaki faal ilk derece mahkemelerinin sayısını 233’e yükselttiklerini aktardı.
Hataları asgari seviyeye indirecek ve temyiz mahkemelerindeki yığılmayı önleyecek şekilde istinaf incelemesi yapmak üzere bölge idare mahkemelerini 9 bölgede faaliyete geçirdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece Danıştayın iş yükünü önemli ölçüde azaltırken uyuşmazlıkların daha kısa sürede çözülmesini temin ettiklerini kaydetti.
“VATANDAŞLARIMIZIN HAK VE HUKUKUNUN KORUNMASI NOKTASINDA KARARLIYIZ”
İdari yargı teşkilatını güçlendirmek için daha pek çok yeniliği, değişikliği ve düzenlemeyi hayata geçirdiklerini, 23 Ocak’ta açıkladıkları 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi ile tüm çalışmaları bir adım daha öteye taşıdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Son dönemde milletimizi en fazla rahatsız eden cezasızlık algısının önüne geçecek kapsamlı düzenlemeleri kamuoyumuzla paylaştık. Şu konuda son derece kararlıyız. ‘Yapanın yanına kar kalıyor’ türü ön kabullerin her ne sebeple olursa olsun toplumda yerleşmesine müsaade etmeyeceğiz. Hukuka, nizama, kanunlara uyan vatandaşlarımızın hak ve hukukunun korunması noktasında kararlıyız. Bundan en küçük bir taviz vermeyeceğiz. Suç işleyenlerin, suçtan kibirlenenlerin, kendini yasadan, devletten üstün görenlerin tepelerine binmeye devam edeceğiz. Yine bu süreçte ortaya çıkan onca ihanetten sonra bile devlete, millete ve demokrasimize pusu kurmaktan vazgeçmeyen FETÖ ile mücadelemiz güçlenerek devam edecektir. ‘Su uyur ama FETÖ’nün sinsi hücreleri uyumaz’ gerçeği örgüte yapılan her operasyonla kendisini bir kez daha hatırlatıyor. FETÖ ile mücadelede yaşanacak herhangi bir zafiyetin Allah korusun ülkemize, özellikle de devletimize çok ağır bedelleri olacaktır.”
“YARGI MENSUPLARIMIZIN HEDEF GÖSTERİLMESİ, BÜYÜK BİR SORUMSUZLUKTUR”
Yargının, FETÖ’nün nasıl büyük bir tehdit, nasıl habis bir yapı olduğunu en iyi bilen devlet organlarından biri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayalım ki tarih, ibret alınmazsa tekerrür eder. Yakın geçmişte yaşadığımız acıların ve ihanetlerin tekrarının önüne ancak akılla, dirayetle, tecrübeyle ve tarihten ibret alarak geçebiliriz. Diğer türlü milletimize, devletimize ve umudunu Türkiye’nin güçlenmesine bağlamış 100 milyonlarca mazluma karşı görevlerimizi ihmal etmiş oluruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda güvenlik ve istihbarat birimleri gibi yargının da gereken dikkat, teyakkuz ve hassasiyeti göstermeyi sürdüreceğine inandığının altını çizerek, şunları kaydetti: “Adaletin tecellisi için uğraşan yargı mensuplarımızın kimi zaman ailelerini ve çocuklarını da işin içine katarak hedef gösterilmesi, hele hele meydanlarda yuhalatılması yanlış olduğu kadar büyük bir sorumsuzluktur. Yargı mercilerinin baskı altına alınmasının hiçbir haklı gerekçesi yoktur. İster siyasetçi ister gazeteci olsun halkın huzuruna herkes, Anayasa ve yasalar çerçevesinde hukukun sorunsuz işlemesine, suç varsa hesabının mutlaka sorulmasına yardımcı olmalıdır. Elbette nezaket kuralları korunarak eleştiriler yapılabilir ama eleştiri bahanesiyle kimse yargı mercilerine parmak sallayamaz.”
Bugüne kadar hükûmetin tasarrufları konusunda yargı organlarıyla aralarında ortaya çıkan görüş ayrılıklarında tavırlarının hep bu yönde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kararlarını tenkit etseler dahi yargı mensuplarını ve organlarını daima ayrı bir yerde tuttuklarını, güncel tartışmalarla ilgili aynı özeni gösterdiklerini söyledi.
“TÜRKİYE YÜZYILI’NDA, TECRÜBESİNDEN EN FAZLA İSTİFADE EDECEĞİMİZ KURUMLARIMIZDAN BİRİ DANIŞTAYIMIZ OLACAKTIR”
Kamuoyunun gözünü ve kulağını çevirdiği herkesin aynı itinalı üslupla hareket etmesini ümit ve arzu ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İçinde bulunduğumuz 21. Asrı Türkiye Yüzyılı yapmak hedefiyle yürüttüğümüz çalışmalarda birikiminden, tecrübesinden, vizyonundan ve rehberliğinden en fazla istifade edeceğimiz kurumlarımızdan biri Danıştayımız olacaktır. Özellikle iç kalemizin güçlendirilmesine yönelik attığımız adımlarda devletimizin tüm birimleri gibi sizlerin de desteğine güvendiğimizi, sizlerin de yapıcı katkılarınızı beklediğimizi vurgulamak istiyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda Danıştayın 157. Kuruluş yıl dönümünün ülke, millet, hukuk ve yargı camiası için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yüksek yargı kurumlarının başkanları ve davetliler katıldı.
Başta aziz şehitlerimizin emanetleri olan annelerimiz olmak üzere evlatlarını vatanına, milletine ve insanlığa hizmet yolunda yetiştiren tüm annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyoruz.
“Anneler toplumun vicdanıdır. Onların şefkati, duası ve fedakârlıkları hayatımıza anlam katar. Sevgi, merhamet ve mücadele duygularının kaynağı olan anneler, evlatlarına umut verir ve değer kazandırırlar. Sadece ailelerini değil, içinde yaşadıkları toplumu da şekillendirirler.
Dünyamızı şefkatiyle, sevgisiyle güzelleştiren annelerimiz. İyi ki varsınız.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.