Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Afrika 4. İş ve Ekonomi Forumu Kapanış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Afrika kıtasının küresel sistemde hak ettiği yeri alması için gereken her türlü katkıyı sağlayacağımızın bilinmesini istiyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye-Afrika 4. İş ve Ekonomi Forumu Kapanış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, Komorlar Birliği Cumhurbaşkanı ve Afrika Birliği Dönem Başkanı Assoumani Azali ve diğer katılımcıları en kalbi duygularıyla selamladığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Afrika 4. İş ve Ekonomi Forumu vesilesiyle katılımcıları medeniyetlerin beşiği, tarih ve kültür şehri İstanbul’da ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
“AFRİKA HALKLARI İLE GÜÇLÜ BAĞLARIMIZ BULUNUYOR”
Toplantının hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Türk milleti olarak Afrika halkları ile kökleri 10. yüzyıla uzanan güçlü bağlarımız bulunuyor. Kıtanın farklı şehirlerinde inşa edilen asırlık camiler, kütüphaneler, hanlar, limanlar, aramızdaki kadim dostluğun nişanelerinden sadece bazılarıdır. Ortak tarihimizin izlerine Sudan’dan Libya’ya, Harar’dan Timbuktu’ya kadar kıtanın her köşesinde rastlıyoruz. Nice Afrika kökenli Osmanlı vatandaşının, Cihan Harbi’nde vatan müdafaasına katılarak atalarımızla omuz omuza çarpıştığını biliyoruz. İşgalcilere karşı verdiğimiz istiklal harbimizin, özgürlük mücadelelerinde Afrika halklarına cesaret ve ilham aşıladığı bir başka tarihî hakikattir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika ülkeleri ile köklü geçmişlerine rağmen ilişkilerinde bir dönem adeta fetret devri yaşandığını aktararak, “Şüphesiz bunda ülkemiz ve kıtanın içinde bulunduğu şartlar etkili oldu. Uzun yıllar süren savaşlardan yorgun düşen ülkemiz, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında daha çok iç meseleleriyle uğraştı, yaralarını sarmaya çalıştı. Ancak bu dönemde dahi Türkiye, Afrika’ya ve Afrika halklarına asla sırtını dönmedi. Başta Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere kıtadaki özgürlük hareketlerini, dönemin zorlu koşullarına rağmen güçlü bir şekilde destekledik. Bir şekilde Afrika halklarıyla irtibatlarımızı korumaya gayret ettik” ifadelerini kullandı.
“AFRİKALI KARDEŞLERİMİZLE İŞ BİRLİĞİMİZİ İLERLETMEYE ÇALIŞTIK”
İktidara geldikleri 2002 yılında, ilişkilerin yeterince gelişmediği bölgelere öncelik verdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunlardan birinin de Afrika olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kıta ülkelerinin çoğuyla olan münasebetlerimizin seviyesi ne bize ne de Afrikalı dostlarımıza yakışmıyordu. İlk olarak 2003 yılında Afrika ile ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi stratejisini uygulamaya koyduk. Ardından 2005 senesini ülkemizde ‘Afrika Yılı’ ilan ederek, kıtayla ilişkilerimizde yeni bir sayfa açtık. Afrikalı kardeşlerimizle yeniden kucaklaşırken iş birliğimizi eşit ortaklık ve kazan-kazan temelinde ilerletmeye çalıştık. Kıtaya yönelik kibirli bakış açılarını elimizin tersiyle ittik. Afrikalı kardeşlerimizle göz hizasında ilişki kurmaya, duygudaşlık geliştirmeye, birbirimizi daha çok anlamaya ihtimam gösterdik. Tarihinde sömürgecilik lekesi bulunmayan bir millet olarak hiçbir ayrım yapmadan Afrika halklarını bağrımıza bastık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika açılımıyla ivme kazanan iş birliklerini 2008 yılında Afrika Birliği’nin stratejik ortağı olarak bütüncül bir yapıya kavuşturduklarını kaydederek, “Düzenlediğimiz üç Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi ile ülkemizin ciddiyetini, kıta ile iş birliğine atfettiğimiz önemi açıkça ortaya koyduk” diye konuştu.
“AFRİKA’DAKİ BÜYÜKELÇİLİK SAYISINI 44’E ÇIKARDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika’nın, Türk milletinin kalbinde olduğu kadar ülkenin dış politikasında da özel bir yer tuttuğunu belirtti.
Afrika’nın kendisinin gözündeki ve gönlündeki yerin müstesna olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım döneminde kıtaya 50’den fazla ziyaret gerçekleştirdim. Her ziyaretimde Afrika’nın zengin kültürünü, insanlarının samimiyetini, yokluk ve yoksulluk içinde olsalar bile Afrikalı kardeşlerimizin metanetini, gülen yüzlerinde çiçekler açan Afrikalı çocukların yaşama sevincini yakından görme imkânı buldum. Afrikalı muhataplarımın söylediği şu sözün ne kadar doğru olduğunu ben de bizzat tecrübe ettim. Evet, bir kez Afrika’ya giden her zaman gitmek istermiş. Biz de ne Afrika’dan ne Afrikalı kardeşlerimizden ne de kıtanın büyüleyici atmosferinden asla kopmadık, kopamadık. Aynı şekilde kıtanın dört bir yanından dost devlet ve hükûmet başkanlarını ülkemizde ağırlamanın bahtiyarlığını yaşadık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika’daki büyükelçilik sayısını 44’e çıkardıklarını belirterek, şöyle devam etti: “Ankara’da 38 Afrika ülkesinin büyükelçisine ev sahipliği yapmaktan ayrıca gurur duyuyoruz. Ticaret müşavirliklerimizin sayısı yakında 31’e ulaşacak. Toplam 48 Afrika ülkesiyle iş konseyleri kurduk. Ticari ve ekonomik iş birliği anlaşmamız olan ülke sayısı 48’i buldu. Yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşması olan ülke sayısı 32’ye çıktı. Ticaretten yatırıma, kültürden eğitime Afrika’yla her alanda ilişkilerimizin günden güne geliştiğini büyük bir mutlulukla müşahede ediyoruz. Önümüzdeki dönemde Afrika kıtası serbest ticaret alanının ticaret ve yatırımlar bakımından önemli fırsatlar doğuracağını değerlendiriyoruz.”
Ortak başarıyı göstermesi açısından bazı rakamları paylaşmak istediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kıtayla 2003 yılında 5,4 milyar dolar olan ticaret hacmimiz, geçtiğimiz yılsonu itibarıyla 41 milyar dolara yaklaştı. Afrika’daki doğrudan yatırımlarımızın toplam değeri 10 milyar doları aştı. Firmalarımız, enerjiden inşaata, tarımdan beyaz eşya ve gıdaya kadar farklı alanlarda iş yaparak Afrika’nın alt ve üstyapı eksikliklerinin giderilmesinde çok önemli vazifeler üstleniyor. Şirketlerimiz, iş gücü ihtiyaçlarının büyük bölümünü yerelden karşılayarak Afrika ülkelerinde istihdama ve üretime katkı sağlıyorlar” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün 100 bini aşan Afrikalı işçinin Türk yatırımcılar sayesinde istihdam imkânına kavuşmasının kendileri için gurur kaynağı olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Türk müteahhitlerinin kıta genelinde üstlendiği projelerin toplam değeri 85,5 milyar doları geçti. Ziyaretlerimizde, Türk şirketlerinin Afrikalı ortaklarıyla beraber inşa ettikleri yollara, stadyumlara, havalimanlarına, fabrikalara rastlıyoruz. Muhataplarımız, şirketlerimizde çalışmaktan duydukları mutluluğu her fırsatta dile getiriyor. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak, şirketlerimizin kıtada böyle anılmasını memnuniyetle karşılıyorum. Kıtada 41 ülke ve 62 noktaya uçan Türk Hava Yollarımız, Afrikalı kardeşlerimizi diğer coğrafyalara bağlıyor. Ayrıca tarım, ulaşım, imalat ve enerji sektörleri de kıtanın gelişmesi için kilit öneme sahip alanlar olarak yatırımcılarımızın ilgisini çekiyor.”
Savunma sanayinin, Türkiye’nin son yıllarda en büyük atılım yaptığı sektörler arasında olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk üç ülkesinden biriyiz. Akıncı’yla yakaladığımız ivmeyi, Kızılelma ile bir üst lige taşıyoruz. Savaş gemisi teknolojisinde de kendi gemisini tasarlayan, geliştiren, inşa ve idame edebilen 10 ülke arasındayız. Barış ve güvenliğin, kalkınmanın temel şartı olduğu şiarıyla bu alandaki tecrübemizi Afrikalı kardeşlerimizle de paylaşmaya hazırız” diye konuştu.
“AFRİKA BİRLİĞİ’NİN G20 ÜYELİĞİNE TAM DESTEK VERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika coğrafyasının başarısını kendi başarıları olarak addettiklerinin altını çizerek, “Afrika Birliği’nin G20 üyeliğine en başından beri tam destek verdik. Bu çerçevede Yeni Delhi’de yapılan son G20 zirvesinde Afrika Birliği’nin üye olmasını memnuniyetle karşıladık. Aziz kardeşim, Komorlar Birliği Cumhurbaşkanı Assoumanı Azali’yi dönem başkanlığında gerçekleşen bu değerli üyelik için tebrik ediyorum. Afrika kıtasının küresel sistemde hak ettiği yeri alması için bundan sonra da gereken her türlü katkıyı sağlayacağımızın bilinmesini istiyorum” dedi.
“KARADENİZ GİRİŞİMİ’YLE GIDA KRİZİNİN DERİNLEŞMESİNİN ÖNÜNE GEÇTİK”
Küresel ve bölgesel ölçekte maalesef üzücü gelişmelere şahit olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Afrikalı bazı liderlerin Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın barışçıl yöntemlerle sona erdirilmesi yönünde başlattığı girişime önem veriyorum. Biz de savaşın ilk gününden beri barış için çalıştık, çalışıyoruz. Karadeniz Girişimi’yle gıda krizinin daha da derinleşmesinin önüne geçtik. Girişimin uygulanma döneminde 33 milyon ton tahılın boğazlarımızdan güvenle taşınmasını temin ettik. Ancak tüm samimi çabalarımıza rağmen Afrikalı kardeşlerimizin tahıldan arzu ettiğimiz miktarda faydalanamadığını biliyoruz. Bu konudaki rahatsızlığımızı çeşitli vesilelerle muhataplarımıza ilettik” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski kolonyal alışkanlıkların burada da devreye girdiğini belirterek, “Afrikalı kardeşlerimizin çektiği sıkıntılar Batılı zengin ülkeler tarafından yeterince dikkate alınmadı. Tahılın Afrika ülkelerine daha adil ve daha etkin dağıtımına bilhassa önem veriyoruz. Karadeniz Girişimi’nin uzatılmamasıyla, bazı Afrika ülkelerinin endişelerinin arttığının farkındayız. Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’le temaslarımızda bu kaygıların giderilmesi için neler yapabileceğimizi değerlendirdik, değerlendiriyoruz. İlk etapta bir milyon ton tahılın kıtaya ulaştırılması için görüşmelerimiz sürüyor. İnşallah bu gayretlerimizden müspet netice alacağımıza inanıyorum” diye konuştu.
“GAZZE HALKININ CEZALANDIRILMASI DAHA FAZLA ACIYA SEBEP OLACAKTIR”
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın olumsuz etkileri yaşanırken İsrail ile Filistin arasında meydana gelen hadiselerin herkesi derinden sarstığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerginliğin daha da artarak bölgeye yayılması ihtimalinden endişeli olduklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Camilerin, hastanelerin ve sivil yerleşim yerlerinin bombalanması gibi saldırıları kabul etmediğimizi ve asla etmeyeceğimizi açıkça söylüyorum. Gazze’deki insani durumu kötüleştiren ablukanın, bölgeyi provokasyonlara açık, hassas bir duruma getirdiği malumdur. 360 kilometrekareye sıkışmış iki milyon insanın elektriğini, suyunu, yakıtını, gıdasını kesmek en temel insan haklarının ihlalidir. Gazze halkının toptan cezalandırılması sadece sorunu büyütecek, daha fazla acıya, daha fazla gerilime, daha fazla gözyaşına sebep olacaktır” ifadelerini kullandı.
İsrail yönetiminin Refah kapısından insani yardım geçişlerine izin vermesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “El Ariş Havalimanı’na içinde ilaç, dayanıklı gıda, konserve, çocuk bezi, su, tıbbi malzemelerin de bulunduğu bir insani yardım uçağımızı bu sabah gönderdik. Çatışmalar başladığından beri bölgeye intikal eden ilk yardım kargosunu götüren uçağımız, bugün saat 12 itibarıyla havalimanına indi” bilgisini paylaştı.
“MISIR MAKAMLARIYLA YAKIN İŞ BİRLİĞİ İÇİNDE GAZZE’YE İNSANİ YARDIMLARIMIZI ULAŞTIRACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD’ın yeni yardım malzemelerinin bölgeye sevkiyle ilgili hazırlıklarını sürdürdüğünü ifade ederek, “Biz bunu yaparken, Birleşik Arap Emirlikleri aynı şekilde bunu yaparken, Katar bu tür yardımları yaparken, aynı şekilde Suudi Arabistan bunları yaparken ama bir de bakıyoruz ki Amerika buraya uçak gemisi göndermeyi konuşuyor, İngiltere uçak gemisi göndermeyi konuşuyor. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde acaba bunlar var mı?” diye sordu.
Gazze’de yaşananlara işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda Gazze’de yer ile yeksan edilen, kadın, çocuk, anne ne var ne yok hepsi yok ediliyor. Bundan kimse dertlenmiyor. Ama biz dertleniyoruz. Eğer İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne zerre kadar saygınız varsa, o zaman kusura bakmasınlar herkes, ‘Acaba biz buraya ne gibi bir yardımda bulunabiliriz’, bunu konuşmaları lazım. Ama bunların böyle bir derdi yok” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi kardeş Mısır makamlarıyla yakın iş birliği içinde inşallah Gazze’ye insani yardımlarımızı ulaştırmaya devam edeceğiz. Milyonlarca insan açlık tehlikesiyle karşı karşıyayken Filistinlilere yapılan insani yardımların kesilmesi ise yeni bir utanç lekesi olarak bu kararı alanların alnına yapışmıştır” ifadelerini kullandı.
Tüm tarafları aklıselimle hareket ederek önce ateşkesi sonrasında ise kalıcı barışı görüşmeye davet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerek şahsım, gerek Dışişleri Bakanım ki şu anda yolda, Mısır’a gidiyor, gerekse MİT Başkanım, rehinelerin salıverilmesi başta olmak üzere krize çıkış yolu bulmak için temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Ancak kimi aktörlerin sükûneti tesis etme yerine ateşe benzin döken provokatif tavırları hem bizim çabalarımızı sekteye uğratmakta hem de krizi derinleştirmektedir” diye konuştu.
“ÜLKEMİZE YÖNELİK TERÖR TEHDİDİNİ, KAYNAĞINDA ORTADAN KALDIRMAKTA KARARLIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle bir konuyu ifade etmek istediğini dile getirerek, “O da şudur. Gazze şu an itibarıyla mazlumdur, mağdurdur ama İsrail’in böyle bir mazlum durumu söz konusu değil” ifadesini kullandı.
NATO’da beraber oldukları Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgeye uçak gemilerini göndermesinin barışa, sükûnete, diyaloğa, diplomasiye ve taraflar arasında tansiyonun düşürülmesine hiçbir katkı sağlamadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Şimdi çok daha önemlisi Amerika’nın Dışişleri Bakanı, benim Dışişleri Bakanımla görüşme yapıyor. ‘İsrail’e, Dışişleri Bakanı sıfatıyla değil bir Yahudi sıfatıyla yaklaşıyorum’ diyor. Bu nasıl bir politikacı? Bu nasıl bir yaklaşım? Bunu söylediğin zaman sana karşındakiler de şunu söylerse, ‘Ben de bölgeye bir Müslüman sıfatıyla yaklaşıyorum’ derse ne diyeceksin? Bak biz ‘Yahudi, öbür tarafta Türk, öbür tarafta şu, bu’ demiyoruz. Ya karşındakine insan sıfatıyla yaklaşacaksın. Ya o çocukların hâlini görmüyor musun? O şehit edilen yavruların hâlini görmüyor musun? Annelerinin, babalarının ne hâle geldiğini görmüyor musun? Ne diyor? Düşünün, ‘Ben seninle Dışişleri Bakanı sıfatıyla değil bir Yahudi olarak konuşuyorum’ diyor. Biz bugüne kadar hiç böyle yaklaşmadık. Ülkemdeki İsrail Büyükelçiliklerini şu anda her türlü korumanın altına aldık. Çünkü bu tür dönemlerde her şey olabilir. Biz ülkemizdeki büyükelçilikleri hep ‘Bizim güvencemiz altında olması gerekir’ diyerek güvence altında tuttuk.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden’ın Suriye’ye ilişkin açıklamalarına değinerek, şöyle devam etti: “Amerika Başkanı’nın dün Suriye konusunda yaptığı açıklamadaki yaklaşımı, biz de kendilerinin bölgedeki faaliyetleri için ifade ediyoruz. Yani Amerika’nın, PKK’nın Suriye’deki uzantılarıyla bu ülkede yürüttüğü faaliyetler, Türkiye’nin millî güvenliği için olağanüstü bir tehdit mahiyetine sahiptir. Biz Amerika’yla NATO’da beraber değil miyiz? Beraberiz. Peki, bizim SİHA’mızı Amerika düşürdü mü? Düşürdü. Biz seninle NATO’da nasıl beraberiz ya? Nasıl böyle bir şey yapabilirsin? Aramızda güvenlik sorunu var. Söz konusu açıklama, müttefiklik ve stratejik ortaklık ruhuyla bağdaşmadığı gibi Suriye’yi bölmeye çalışan terör örgütlerine de cesaret vermektedir. Ülkemize yönelik terör tehdidini, terör örgütünün arkasında kimin olduğuna bakmaksızın kaynağında ortadan kaldırmakta kararlıyız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “DEAŞ’la göğüs göğse çarpışan, şehitler verme pahasına bu terör örgütünü hezimete uğratan tek NATO müttefiki olarak bize karşı oynanan bu tiyatroyu sadece acı bir tebessümle karşılıyoruz. Tiyatro oynayanları kendi senaryolarıyla baş başa bırakıp, kendi millî güvenliğimizin gerektirdiği adımları atmayı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
İsrail-Filistin çatışmasına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, son gelişmelerin, 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen bir Filistin Devleti kurulmadan bölgeye huzur gelmeyeceğini bir kez daha gösterdiğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi topraklarında asırlarca baskıya, sömürüye, işgale maruz kalmış Afrikalı dostlarının da 1967 sınırları içinde bir Filistin Devleti’nin hayata geçirilmesi için gerekeni yapacaklarından şüphe duymadığını ifade etti.
“SUDAN’DA AKAN KARDEŞ KANININ BİR AN EVVEL DURMASINI TEMENNİ EDİYORUZ”
Afrika’da olumlu gelişmelerle birlikte üzücü hadiselerin de yaşandığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sudan’da akan kardeş kanının bir an evvel durmasını ve krizin suhuletle çözülmesini temenni ediyoruz. Sudan halkının acılarını hafifletmek için insani yardımlarımızı sürdüreceğiz. Sahel bölgesinin ciddi siyasi, ekonomik, sosyal ve güvenlik sınamalarıyla yüzleştiği bir gerçektir. Son dönemde sıkıntılı günler yaşayan Nijer’in en kısa zamanda anayasal düzene ve demokratik bir yönetime kavuşmasını ümit ediyoruz. Soruna barışçıl bir çözüm için yürütülen çalışmaların başarıya ulaşmasını diliyoruz. Nijer’e yapılacak herhangi bir askerî müdahalenin, bu ülkeyle birlikte bölgenin tamamını daha derin bir istikrarsızlığa sürükleme riski vardır. Gabon’da huzur ve istikrarın korunmasının önemli olduğunu düşünüyoruz.”
“BOKO HARAM, EŞ-ŞEBAB, DEAŞ GİBİ ÖRGÜTLER HEPİMİZİN ORTAK DÜŞMANIDIR”
“Dünya beşten büyüktür” şiarıyla yürüttükleri kutlu mücadeleyi sadece kendileri için değil Afrikalı kardeşleri için de verdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, son birkaç yılda yaşananların, tüm insanlığın kaderini Güvenlik Konseyi üyesi beş ülkenin insafına bırakmanın yanlışlığını bir kez daha ortaya koyduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1,5 milyara yaklaşan nüfusuyla Afrika kıtasının Güvenlik Konseyi’nde söz ve karar hakkının olmamasının çok büyük bir adaletsizlik olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Afrika’nın Güvenlik Konseyi’nde hak ettiği şekilde temsil edilebilmesi için güç birliği yapmamız gerektiğine inanıyorum. Yaklaşık 40 yıldır bölücü terörle mücadele eden bir ülke olarak Afrikalı kardeşlerimizin karşılaştığı güvenlik sınamalarını gayet iyi biliyoruz. Boko Haram, Eş-Şebab, DEAŞ gibi örgütler sadece birkaç ülkenin sorunu değil, hepimizin ortak düşmanıdır. Bizim nazarımızda FETÖ ve PKK ile masum Afrikalıların canına kasteden bu terör örgütleri arasında hiçbir fark yoktur. FETÖ’yle mücadelemize destek veren, bu teröristlerin faaliyetlerini yasaklayan, örgütle iltisaklı, sözde eğitim kurumlarını Maarif Vakfımıza devreden veya kapatan tüm dostlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.”
Bir Afrika atasözünde, “Bugün yaptığımız her şey tarihe kazınır” dendiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah biz de bugün yaptığımız işler ve aldığımız kararlarla Türkiye-Afrika ilişkilerinin geleceğine damga vuracağız” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika Birliği ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’na (DEİK) forumun gerçekleşmesi için gösterdikleri iş birlikleri ve katkılarından dolayı teşekkür etti.
Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Komorlar Birliği Cumhurbaşkanı Assoumani Azali, Afrika kıtasını kapsayan projeler geliştiren ve kıtayla ticari ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlayan altı firmanın yöneticilerine ödüllerini verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in 100. yılına özel olarak hazırlanan ‘Karadeniz vapuru rota tablo’ adlı eseri Komorlar Birliği Cumhurbaşkanı Azali’ye hediye etti.
GA İstanbul Havalimanı’nda Üçlü Bağımsız Pist Operasyonları Başladı Türk Hava Yolları, İGA İstanbul Havalimanı’nın 17 Nisan itibarıyla Avrupa’da ilk kez Üçlü Bağımsız Pist Operasyonlarını uygulamaya başlamasıyla birlikte Türkiye havacılık tarihinde bir dönüm noktasına daha tanıklık etmenin gururunu yaşıyor. Bu önemli gelişme, İGA İstanbul Havalimanı’nın küresel aktarma merkezi olma rolünü pekiştirirken, Türkiye’nin uluslararası hava taşımacılığındaki stratejik konumunu daha da güçlendiriyor.
Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun öncülüğünde, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Enes Çakmak, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Ahmet Bolat, İGA İstanbul Havalimanı CEO’su Selahattin Bilgen ve diğer değerli isimlerin katılımıyla gerçekleştirilen bu öncü sistemin tanıtımında, üç Türk Hava Yolları uçağının canlı operasyonda eşzamanlı kalkışı gerçekleştirildi. Bu kalkışlar yalnızca İGA İstanbul Havalimanı’nın kabiliyetlerini değil, aynı zamanda Türkiye’nin havacılık ekosisteminin gücünü ve gelişmişliğini de ortaya koydu.
Üçlü Bağımsız Pist Operasyonları’nın Türkiye ve Avrupa havacılığı için bir ilk, küresel havacılık içinse tarihi bir adım olduğunu belirten Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu açılışta şu ifadelerde bulundu: “Gururluyuz… Çünkü bu uygulamayı ABD’nin ardından hayata geçiren tek ülke Türkiye! Artık İstanbul Havalimanı trafik hacmiyle olduğu kadar operasyonel kapasite ve teknik yeterlilik açısından da küresel havacılığın en üst ligine yükseldi. Bu sistemle hava trafik akışı hızlanacak, havalimanımızın dinamik kapasitesi önemli ölçüde artacak ve yolcularımıza daha hızlı, daha güvenli bir hizmet sunulacak. İstanbul’un kıtaları birleştiren stratejik konumu, bu yeni yetenekle birleştiğinde, havalimanımız küresel havacılık lojistiğinde daha kritik bir rol üstlenecek.”
Türk havacılığı açısından bu önemli anda yer almaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat şu açıklamayı yaptı: “Türk Hava Yolları olarak, Türkiye havacılık tarihi adına bir tarihi anın daha parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Aynı anda üç uçağımızın kalkışı ile ana üssümüz İGA İstanbul Havalimanı Avrupa’da bir ilki gerçekleştirirken, bu operasyonel kapasite bayrak taşıyıcımızın uçuş verimliliğini artırıp büyüme hedeflerimize giden yolda önemli bir mihenk taşı görevi görecektir.”dedi.
İGA Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kalyoncu ise yeni yetkinliklerle ilgili şunları söyledi: “Büyük bir mutlulukla ifade etmek isterim ki; 17 Nisan 2025 itibarıyla İGA İstanbul Havalimanı’nda üçlü bağımsız pist operasyonlarına resmen başlıyoruz, Avrupa’da bir ilke imza atıyor ve Türkiye’nin uluslararası seyahat ve havacılık ekosistemine olan katkısını artırıyoruz. Bu bizim için sadece bir teknik başarı değil, aynı zamanda stratejik bir eşiktir. Bugün devreye aldığımız Üçlü Bağımsız Pist Operasyonu ise, bu ekosistemin en önemli yapı taşlarından biridir. Böylece, saatlik hava trafik kapasitemizi 120'den 148 uçak hareketine çıkarıyoruz. Bu, sadece İstanbul’un değil, Avrupa hava sahasının daha da verimli hâle gelmesi demektir. İstanbul artık yalnızca bir varış noktası değil, dünyanın hava ulaşım merkezidir.”
Üçlü Bağımsız Pist Operasyonlarının entegrasyonuyla birlikte İGA İstanbul Havalimanı’nın saatlik uçak hareket kapasitesi yükseldi. Bu gelişme operasyonel verimliliği önemli ölçüde artırırken, Türk Hava Yolları için daha kısa taksi süreleri, daha az gecikme ve daha yüksek dakiklik anlamına geliyor. Böylece, bayrak taşıyıcının misafirlerine daha akıcı, daha hızlı ve daha sürdürülebilir bir seyahat deneyimi sunulmuş olacak. Sistem aynı zamanda karbon emisyonlarının azaltılmasına da katkı sağlayarak, küresel çevresel taahhütlerle uyum içinde ilerliyor.
200 milyon yolcuya hizmet verme vizyonuyla küresel bir aktarma merkezi olma yolunda ilerleyen İGA İstanbul Havalimanı’nın bu yeni operasyonal kabiliyeti, Türk Hava Yolları’nın kesintisiz bağlantı, üst düzey hizmet ve ileri görüşlü altyapı hedeflerini destekliyor. Zamanında kalkış ve varışlar, stratejimizin temel taşlarından biri olup, finansal verimliliği artırma açısından kritik rol oynamaktadır. Yeni operasyonal kapasite sayesinde, günlük 1000’den fazla uçuş gerçekleştiren filomuzun dakik performansında hem yolcu memnuniyeti hem de maliyet optimizasyonu açısından önemli kazanımlar sağlanacaktır.
Ülkemizin bayrak taşıyıcısı olarak, bu başarıyı Türkiye’nin havacılık liderliğinin ve İGA İstanbul Havalimanı’nın küresel ölçekte yeni standartlar belirleme kabiliyetinin bir göstergesi olarak kutluyoruz. Türkiye’nin dünyayı birbirine bağlama rolünü daha da güçlendirme kararlılığımızı sürdürüyoruz.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin Büyükelçilik görevine başlaması dolayısıyla bir resepsiyon verdi.
Ankara Sheraton oteldeki resepsiyona Büyükelçiler, Askeri ataşeler, Elçilik görevlileri ile seçkin bir davetli topluluğu katıldı.
Çin’in Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin ve Çin’in Ankara Büyükelçiliği Savunma Ataşesi Yang Jianjun’un Büyükelçililerinde görevlerine başlamaları dolayısıyla bir resepsiyon verildi.
Resepsiyonda, Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisi Jiang XUEBIN ve Savunma Ataşesi Yang JIANJUN ev sahipliği ve birer konuşma yaptılar.
Çin Halk Cumhuriyeti resepsiyonunda kürsüye önce Büyükelçi Jiang XUEBIN geldi.
Büyükelçi XUEBIN konuşmasına, Türkiye’de göreve başlamasından dolayı duyduğu memnuniyeti ifade ederek başladı.
Büyükelçi XUEBIN, konuşmasının başında iki kadim medeniyet olan Çin ve Türk medeniyetlerinin binlerce yıl öncesine dayanan ilişkilerini dile getirdi.
Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde iki ülke ilişkilerinin olumlu bir seyir takip ettiğini hatırlatan Büyükelçi XUEBIN, iki ülke arasındaki ekonomik, ticari ve kültürel bağların daha da güçlendiğinin altını çizdi.
Büyükelçi XUEBIN, “Görevime başlayalı üç ayı aşkın bir süre geçti. Bu süreçte, her gittiğim yerde Türk halkı tarafından sıcak bir dostlukla ve ligiyle karşılandım. Çin Halk Cumhuriyeti ve Türkiye kardeşliği ve dostluluğunun halkın gönlünde kök saldığını, iki ülke arasındaki işbirliğinin büyük potansiyele sahip olduğunu kendi gözlerimle görmüş oldum.” dedi.
Çin Halk Cumhuriyeti Savunma Ataşesi Yang da iki ülke arasındaki askeri ilişkilerin Çin Halk Cumhuriyeti ve Türkiye ilişkilerinin önemli bir halkası olduğunu ifade etti ve son yıllarda iki ordu arasındaki işbirliğinin istikrarlı şekilde ilerlediğini söyledi.
Konuşmalardan sonra Çin Halk Cumhuriyeti Folklor ekipleri geleneksel Çin danslarından oluşan bir gösteri sundu.
Büyükelçi XUEBIN ve Savunma Ataşesi JIUNJUN göreve başlamaları dolayısıyla verilen resepsiyonda, folklor gösterilerinden ardından davetlilere Türk ve Çin mutfağından yemekler ikram edildi.
Resepsiyon, konukların, Büyükelçi XUEBIN ve Savunma Ataşesi JIANJUN ile hatıra fotoğraf çektirmesiyle sona erdi.
Pakistan’ın Milli Günü Ankara’da bir resepsiyonla kutlandı.
Pakistan’ın Milli Günü dolayısıyla Ankara Büyükelçiliği ikametgahındacdüzenlenen resepsiyona Büyükelçi Yousaf Junaid ev sahipliği yaptı.
Pakistan Milli Günü dolayısıyla düzenlenen resepsiyona Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, kuvvet komutanları, Dışişleri Bakan Yardımcısı Berris Ekinci, eski Başbakan, TBMM Başkanı Bülent ARINÇ ve Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallılar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım katıldı.
Resepsiyonda, Büyükelçiler, Askeri Ataşeler, elçilik görevlileri ile seçkin bir davetli topluluğu da yer aldı.
Pakistan Milli Günü Respsiyonu iki ülkenin milli marşlarının seslendirilmesiyle başladı.
Milli marşların seslendirilmesinden sonra ilk olarak kürsüye Pakistan Büyükelçisi YOUSAF JUNAID geldi.
Büyükelçi JUNAID, Türkiye ile Pakistan arasındaki ilişkilerin çok uzun bir süreçli olduğunu hatırlatarak, iki ülke arasındaki bu uzun süreli dostluğun sıradan olmadığına atıfta bulunarak “Bizim dostluğumuz ortak din, ortak dil ve ortak kültürel mirasa dayanıyor.” şeklinde konuştu.
YOUSAF JUNAİD, iki ülke arasındaki tarihi bağlara dile getirerek Pakistan’ın dirençli yapısına ve ekonomik ilerlemesinin büyüme oranlarının arttığını, enflasyonun azaldığını, ihracatın yükseldiğini ifade etti.
Pakistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin giderek güçlendiğini, bu bağların ortak inanç, tarih ve karşılıklı destek üzerine kurulduğunu belirten Büyükelçi JUNAID, Pakistan’ın barışa, kalkınmaya ve Türkiye ile bağlarını güçlendirmeye olan İsteğinin altını çizdi.
Pakistan Büyükelçisi Yusuf Junaid’in hitabından sonra TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, kürsüye geldi ve bir konuşma yaptı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Pakistan’ın Ankara Büyükelçisi Yousaf Junaid’in Türkiye’nin bir dostu olduğunu ve uzun yıllardır Türkiye’de hizmet etmiş hem iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmuş hem de Türkiye’yi fevkalade yakından tanıyan değerli bir insan olduğunu dile getirdi.
Türkiye ve Pakistan arasındaki dostluğa değinen TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Yüksek düzeyde stratejik iş birliğine dönüşen ikili ilişki aslında sadece iki devlet arasındaki ilişkiden ibaret değil, iki halkın tarihin derinliklerinden gelen kalpten kalbe büyük köprülerle kurulmuş olan sarsılmaz bir kardeşlik ilişkisidir” şeklinde konuştu.
Kurtulmuş, Çanakkale Savaşı sırasında Muhammed İkbal’in ağlayarak yaptığı konuşmanın hafızalarda tazeliğini koruduğunu da kaydetti.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Kurtuluş Savaşı sırasında Pakistan’ın Türkiye’ye yapmış olduğu yardımları da atıfta bulunarak “Türkiye’nin kurtuluş mücadelesinde Pakistan halkının vermiş olduğu fevkalade yüksek desteği unutmamız asla mümkün değildir. Pakistan’ın kadınlarının o zor günlerimizde yüzüklerini, bileziklerini, küpelerini vererek Türkiye’nin milli kurtuluş mücadelesine verdiği destek hepimizin hafızalarında, hepimizin zihnindedir” dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Pakistan ile Türkiye arasındaki dostluk ilişkisine de değinerek, “Ne zaman dara düşsek, dost kötü günde belli olur hükmü gereğince Pakistanlı kardeşlerimizin hemen yanı başımızda olduğunu hissettik. Bunun son göstergesi de 2023 yılının 6 Şubat’ında yaşadığımız fevkalade yıkıcı depremden hemen sonra yarı başımızda saatler içerisinde Pakistanlı dostlarımızı görmemiz olmuştur. Türkiye olarak, Türk milleti olarak Pakistan’ın bağımsızlığını kazandığı ilk günden itibaren 1947’den itibaren her zaman Pakistan halkıyla beraber olduk. Her zaman Pakistan’ın zor zamanlarında yanında olduk” hatırlatmasında bulundu.
“Pakistan ve Türkiye arasındaki dostluk kardeşlik ilişkisinin fevkalade güçlü bir şekilde her alanda gelişerek devam ettiğine işaret eden Kurtulmuş: “ Her türlü doğal afette, her türlü düşmanlıkta Türkiye halkının Pakistan halkının yanında olduğunu, Pakistan’ın tezlerini de her türlü uluslararası platformda savunduklarını ve savunmaya devam edeceklerini belirttti.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “ Özellikle son yıllarda Pakistan ve Türkiye arasındaki bu dostluk kardeşlik ilişkisi fevkalade güçlü bir şekilde her alanda gelişerek devam ediyor. Savunma sanayinde, ticarette, sanayide, eğitimde fevkalade güçlü ilişkilerimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Şunu da açıkça söylemek gerekir ki, uluslararası ilişkiler bakımından Türkiye ile Pakistan arasındaki bu istisnai ilişki örnek gösterilecek, fevkalade zor görülecek ve giderek güçlenmekte olan bir ilişkidir. Türkiye ile Pakistan arasındaki bu sağlam dostluk ilişkisinin, özellikle dünyanın fevkalade zor bir süreçten geçtiği, şu günlerde çok daha büyük bir ihtiyaç olduğu, bu dostluğumuzu çok daha kuvvetlendirerek yolumuza devam etmemiz gerektiği de açık bir gerçektir.”
Konuşmalardan sonra Pakistan Milli Günü için hazırlanmış pastanın kesimi yapıldı.
Pasta kesiminin ardından davetlilere Pakistan mutfağından hazırlanmış yiyeceklerin ikramı yapıldı.
Pakistan Milli Günü resepsiyonu hatıra fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.