Uluslararası Yatırımcılar Derneği YASED Küresel Yatırım Günleri Ankara etkinliğinde konuşan YASED Başkanı Engin Aksoy, 44 yıldır Türkiye’nin yatırım ortamının rekabetçiliğini ve Türkiye’deki uluslararası doğrudan yatırımların hacmini artırmak için çalıştıklarını belirterek, “Bu yatırım kararları, küresel ve bölgesel siyasi ve ekonomik gelişmelerin belirsizlikleri her geçen gün artırdığı, uluslararası doğrudan yatırım çekme konusundaki rekabetin de her geçen gün daha da çetin bir hal aldığı bir ortamda gerçekleşiyor” dedi. Engin Aksoy, küresel sektörel gelişmelere ve teknolojik ilerlemelere duyarlı, kamu-özel sektör diyaloğunu merkeze alan bir mevzuat geliştirme ve uygulama sistematiğinin, öngörülebilirliği artırarak ülkemize olan güveni güçlendireceği vurgulayarak, “Başta dijital ve yeşil dönüşümün düzenleyici altyapısı olmak üzere, mevzuat ve uygulamalarımızın rekabet içinde olduğumuz ülkelerin gerisinde kalmaması, daha yenilikçi ve yatırımcı dostu olmayı hedeflemesi önümüzdeki dönemin en önde gelen gerekliliklerinden” dedi.
Uluslararası Yatırımcılar Derneği YASED, bu sene 3 Haziran tarihinde başlattığı “YASED Küresel Yatırım Günleri” etkinlikleri kapsamında, Türkiye’deki uluslararası doğrudan yatırım trendleri ve gerçekleşmelerini mercek altına alan bir dizi etkinlik düzenliyor. 5 Haziran tarihinde Ankara Sheraton Otel’de düzenlenen geniş katılımlı etkinlikte Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve YASED Başkanı Engin Aksoy konuşmacı olarak yer alırken, başta YASED üyesi şirketlerin yöneticileri olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarının, yabancı misyonların, uluslararası kuruluşların ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de etkinliğe katılım sağladı.
Küresel Yatırım Günleri Ankara Resepsiyonu etkinliğinin açılış konuşmasını yapan Engin Aksoy, Türkiye iş ve yatırım ortamını uluslararası doğrudan yatırım çekme konusunda rekabet içinde olunan ülkelerle mukayeseli bir şekilde analiz eden tüm çalışmalarda yatırım yapma kararını en çok etkileyen faktör olarak makroekonomik istikrar ve düzenleyici çerçevenin öngörülebilirliğinin öne çıktığını söyledi.
Şubat ayında basın lansmanı yapılan YASED PULSE CEO Anketi’nde makroekonomik istikrar ve düzenleyici çerçevedeki öngörülebilirlik başta olmak üzere, yatırım kararını etkileyen temel alanlarda gerçekleştirilecek iyileştirmelerin, önümüzdeki dönemde Türkiye’ye gelebilecek 18,6 milyar dolarlık yatırımı harekete geçirebileceğinin ortaya çıktığını hatırlatan Engin Aksoy, şunları söyledi.
“Ülkemizin, 2023 yılında bir önceki yılla mukayese edildiğinde yaklaşık 3 milyar dolar kayıpla 10,6 milyar dolar yatırım çektiği ve bunun yüzde 30’dan fazlasının gayrimenkul yatırımı olduğu dikkate alındığında, halihazırda ülkemizde yatırımı olan şirketlerimizin geleceğe yönelik olumlu öngörüsünü destekleyecek iyileşmelerin 2024 yılında ülkemizin de öncelikli gündemi olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu vesile ile yakın zamanda kamuoyunun bilgine sunacağımız güncel anket sonuçlarına ilişkin ön değerlendirmelerimizi paylaşmak isteriz. Öncelikle katılımcı uluslararası şirketlerin, Türkiye’deki operasyonları için güçlü bir büyüme öngörüsü olduğunu belirtebilirim. Üyelerimizin çoğunluğu geçmiş 6 ayda olduğu gibi ihracatlarını, çalışan sayılarını ve yatırım miktarlarını önümüzdeki 6 ay içinde de artırmayı öngörüyor. Ancak şunu da belirtmek isterim. Biz bu anketi bu yılın başında yaptığımızda, ankete katılanların sadece yüzde 8’i küresel ekonomide bir daralma bekliyordu. Yıl ortasında tekrarladığımız yeni anketimizde ise maalesef küresel ekonomide sınırlı bir daralma bekleyenlerin oranı yüzde 57’yi buldu. Biraz da bu nedenle üyelerimiz bu yılın ikinci yarısında ihracatlarının mevcut seyrini sürdüreceğini ama yeni güçlü bir artışın kaydedilemeyeceğini öngörüyor.”
Son iki ankette döviz kuru ve enflasyonun, YASED üyelerinin faaliyetlerini en fazla etkileyen dışsal faktörler arasında yer aldığını, bugün bu endişelerde sınırlı da olsa iyileşmeler gördüklerini vurgulayan Engin Aksoy şöyle devam etti:
“2023 Aralık döneminde yaptığımız ankette, ankete katılan uluslararası şirketlerin CEO’larının yüzde 88’i önümüzdeki 12 ayda faaliyetlerini en fazla etkileyecek dışsal tehdit olarak, döviz kuru oynaklığını belirtmişti. Bu anketi 17 Mayıs-4 Haziran arasında yenilediğimizde, bu değerin yüzde 81’e gerilediğini görüyoruz. Benzer bir durum enflasyon için de geçerli. Biz makroekonomik istikrar önemli derken aslında bu duruma işaret etmeye çalışıyoruz. Emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar, jeopolitik istikrarsızlıklar, iklim değişikliği gibi dışsal tehditlerin yanında halen makroekonomik istikrar gündemin ilk sırasında yer almaya devam ediyor. Anket sonuçlarında, Türkiye’nin iş ortamına ilişkin geleceğe yönelik ihtiyatlı bir iyimserliğin devam ettiğini söyleyebiliriz. Yani her ne kadar riskler olsa da atılan mevcut adımlar geleceğe yönelik beklentileri, biraz daha iyileştirmiş durumda. Örneğin, bu yılın başındaki ankette, iş ve yatırım ortamı açısından gelecek 6 ay için iyileşme beklentisi yüzde 24 iken bu oranın yüzde 30’a yükseldiğini görüyoruz. Ancak katılımcıların neredeyse yarısı iş ve yatırım ortamında bir gelişme beklemediklerini ifade ediyorlar. İş ve yatırım ortamını etkileyen gelişmelerin üyelerimizin genel merkezlerle iletişimleri ve Türkiye’deki yatırımların artırılması üzerindeki etkilerini de bu çalışmada ayrıca değerlendiriyoruz. Üyelerimize iş ve yatırım ortamının hangi alanlarında gerçekleşecek gelişmelerin, iyileşmelerin beraberinde yatırım getireceğini sorduğumuzda; yüzde 81’i makroekonomik performansa da dayanan risk göstergelerindeki iyileşmeyi, yüzde 77’sinin ise düzenleyici çerçevede öngörülebilirliğin artırılmasına işaret ettiğini görüyoruz. Belirttiğim gibi bir önceki anketimizde önümüzdeki 6 ay içerisinde, risk göstergeleri ve düzenleyici çerçevede iyileşmeler yaşanırsa, 18,6 milyar dolar büyüklüğünde ilave bir yatırım potansiyelinin harekete geçirilebileceği tespit edilmişti. 2024’ün ikinci yarısı için bu rakamı tespit etmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu ay sonunda sizlerle güncellenen rakamı da paylaşmayı planlıyoruz.”
“Mevzuat taslakları belirli bir süre askıda kalmalı”
Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) platformuna YASED’in tüm uluslararası bilgi ve tecrübesiyle katkı sağlamayı önceliklendirdiklerini hatırlatan Engin Aksoy, son dönemde ilerleme kaydedilen ve Türkiye’ye daha fazla uluslararası doğrudan yatırım çekilmesini sağlayacak gündem maddelerini de şöyle özetledi:
“Öncelikle tüm gündem maddeleri üzerinde önemli etkisi olan bir konuya değineceğim: Mevzuat Hazırlık ve İstişare Süreçlerinin Geliştirilmesi. Dünya standartlarında rekabetçi bir yatırım ortamına sahip olmamızın en önemli iki bileşeninden birisi düzenleyici çerçevedeki öngörülebilirlik. Bizler mevzuat hazırlama süreçlerinde özel sektörün görüş ve önerilerini kurallı bir şekilde, bir takvim dahilinde ele alan bir mekanizma geliştirilmesini önemsiyoruz. Düzenleyici etki analizleri ile desteklenen, özel sektörün düzenlemelere uyum süreci için gerekli süreleri ve gerekirse destekleri tanımlayan bir yaklaşımın hem mevzuatla beklenen etkinin hayata geçmesinde hem de şirketlerin bütçe ve plan öngörülerinin isabetini yükselteceğini düşünmekteyiz. Mevzuat taslaklarının belirli bir süre askıda kalmasını sağlayacak etkileşimli bir dijital altyapının oluşturulması bu açıdan önem taşıyor. Gündemimizdeki önemli tematik konuları da, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), Esnek Çalışma, İklim Kanunu / Emisyon Ticaret Sistemi, İnternet Altyapısı ve Dijital Piyasalar Kanunu olarak özetleyebiliriz.”
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır Türkiye sağlam yatırım ortamı olmaya devam edecek
Küresel Yatırım Günleri kapsamında yaptığı konuşmada, uluslararası doğrudan yatırımlar konusunda, uygulamaya alınan Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu Eylem Planı’nın önemine değinen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır da, “Uluslararası Doğrudan Yatırımların ülkemizin rekabet gücü kazanmasında, istihdamı artırmasında ve Ar-Ge ekosisteminin beslenmesinde kritik rol üstlendiği bilinciyle hareket etmeye devam edeceğiz. Geçtiğimiz günlerde yayımladığımız 57 maddelik YOİKK Eylem Planı yatırımcıların karşılaştıkları sorunları çözme ve iş yapma ortamını daha da iyileştirmeye yönelik kararlılığımızın nişanesidir. Türkiye uluslararası yatırımcıların sağlam ve dayanıklı yatırım ortağı olmaya devam edecek” dedi.
Mehmet Şimşek: Kırılganlıklar azaldı
Etkinlik kapsamında bir konuşma yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de yapısal reform programının ekonomik tarafta beşerî sermaye, yatırım ortamı, sermaye piyasaları, kamu maliyesi yönünden planlandığını, siyasal tarafta ise hukuk devleti, siyasi istikrar, kurumsal kapasite, hesap verilebilirlik ve kaliteli regülasyon tarafından planlandığını kaydetti. Şimşek, ekonomik programda dezenflasyon aşamasına gelinmekte olduğunu, piyasa beklentilerinin biraz gecikmeyle hedefe yaklaştığını belirterek, “Program çalışıyor, hem de saat gibi” dedi.
Yatırımcılara seslenen Mehmet Şimşek, “Türkiye’nin kırılganlıkları azaldı, kaygılanmanıza gerek yok. Türkiye doğru yolda ve hızla ilerliyor” dedi. Şimşek, halen 250 civarında olan risk priminin gelecek yıl 100’lü seviyelere ineceğini kaydetti.
Cevdet Yılmaz: 2028’de küresel UDY’de yüzde 1,5 paya ulaşırız
Küresel Yatırım Günleri programı kapsamında bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da Türkiye’nin sahip olduğu stratejik konumu, genç ve dinamik nüfusu, güçlü altyapısı ve ekonomik potansiyeliyle her zaman uluslararası yatırımcılar için cazip bir ülke olduğunu vurguladı. Seçimlerin bittiği bir ortamda siyasi istikrar ve öngörülebilirliğin sağlandığını, geçen yıl hazırlanan Orta Vadeli Program ve On İkinci Kalkınma Planı ile politika anlamında öngörülebilir bir çerçeve oluşturduklarını belirtti.
Küresel uluslararası doğrudan yatırımların, çok olumlu bir seyir sergilemediğini, geçen yıl bu rakamın 1,3 trilyon dolar civarında olduğunu belirten Yılmaz, bu rekabetçi ortamda Türkiye’nin payını yükseltmesinin, gelecekte küresel sermaye hareketleri yükseldiğinde, nicelik olarak çarpan etkisinin çok daha yüksek olacağını ifade etti. Türkiye’nin küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği bir dönemde yeni bir global üretim merkezi olmaya aday olduğunu belirten Yılmaz, bu kapsamda uluslararası şirketlerin yatırımlarını daha da artırmalarını beklediklerini ve gerekli desteği vermeye hazır olduklarını söyledi. Türkiye’nin yeni Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi’ni yakın zamanda kamuoyuyla paylaşacaklarının altını çizen Cevdet Yılmaz şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi tarafından hazırlanan yeni strateji, yüksek katma değerli, sürdürülebilir dijital dönüşümü destekleyen, yüksek teknolojiye dayalı ve kaliteli istihdam sağlayan yatırımları ülkeye çekmeyi hedefliyor. Ülkemizin küresel sermaye pastasından aldığı payı 2028 yılı itibarıyla yüzde 1,5’a çıkarmak istiyoruz. Bugün yüzde 1 civarında olan payımızı yüzde 1,5’a yükseltmek istiyoruz. Stratejimizde yine sürdürülebilirlik, dijitalleşme, küresel değer zincirine entegrasyon, yetenek havuzunun geliştirilmesi ve ülkemizin yatırım ortamının etkin tanıtımı gibi alanlara odaklandık. Tamamladığımızda bunu kamuoyuyla paylaşacağız. Son aşamalara gelmiş durumdayız. Ayrıca yine eylül ayında Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı’nı gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Burada da Sayın Cumhurbaşkanımız ile uluslararası şirketlerin CEO’larını bir araya getirip uluslararası doğrudan yatırım meselelerini tartışmak istiyoruz.”
Yapay zekâ yatırımlarında artış
Financial Times fDi Intelligence Editörü Jacopo Dettoni de “Küresel Yatırımlarda Yeni Bir Dönem İçin Şafak Vakti ve Uluslararası Doğrudan Yatırım Haritasını Yeniden Şekillendiren Üç Yıkıcı Güç” konulu çevrim içi bir sunum gerçekleştirdi. Jeopolitik gelişmeleri, sürdürülebilirlik ve dijitalleşmeyi, dünyada rol oynayan önemli güçler olarak niteleyen Dettoni, COVID-19 salgının etkisiyle uluslararası doğrudan yatırımların Çin’den ABD, Kanada, Almanya ve Japonya’ya yöneldiğine işaret etti. Yapay zekanın da çok fazla tartışılır hale geldiğini vurgulayan Dettoni, “Yapay zekanın dünyanın dört bir tarafında milyonlarca istihdamı etkilemesi bekleniyor. Yapay zekâ firmaları ve projeleri, yapay zekâ komponenti olan projeler küresel anlamda yatırım kaynağı olmaya ve istihdam yaratmaya başladı. Ekonomik ekosistemin de önemli birer parçası haline geldiler. Yapay zekayla ilgili uluslararası doğrudan yatırımlarda artış var. Birleşik Arap Emirlikleri ve Hindistan bu alanda atak davranan ve mevzuatını yapay zekanın geliştirilmesi konusunda güçlendiren ülkeler” değerlendirmesinde bulundu.
UNCTAD: Yatırımcılar, bilgiye erişim ve şeffaflığa çok önem veriyor
“Küresel Yatırım Günleri”nde, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansının (UNCTAD) İşletme ve Yatırım Bölümü yetkilisi Amelia U. Santos-Paulino, “Yatırımları Kolaylaştırma ve Dijital Devlet” temalı bir sunum gerçekleştirdi. Amelia U. Santos-Paulino dünyada yenilenebilir enerji, sürdürülebilir ulaştırma altyapısı gibi uluslararası proje finansmanıyla yapılmakta olan birçok proje olduğunu belirterek, dijital yatırımın kolaylaştırılması ve yatırım ortamının dijitalleştirilmesinin, gelişmekte olan ülkeleri pozitif etkilediğini söyledi. Santos-Paulino şu bilgileri paylaştı:
“Gelişmekte olan ülkeler için iki yatırım türü büyük önem arz ediyor. Bunlar, sabit sermaye yatırımları ve uluslararası yatırım projesi finansmanı. Küresel uluslararası doğrudan yatırımlar yüzde 3 artarken gelişmekte olan ülkelerin aldığı yatırımda geçen yıla göre azalma oldu. Önümüzdeki yıllarda umuyorum ki yatırım raporu daha pozitif rakamları bize gösterecek ama yine karşımızda birçok belirsizlik var. Türkiye’nin uluslararası yatırım projesi finansmanı türünde aldığı uluslararası doğrudan yatırım akışlarında önemli artış var. Bunların büyük bir kısmı enerji dönüşümüyle ilgili projeler; buna 2023 yılında diğer sektörlerin de eklendiğini görmekteyiz.”
Santos-Paulino, yatırım trenini bütün ülkelerin aynı şekilde yakalayamadığına işaret ederek, bu treni yakalayabilmek için ülkelerin küresel değer zincirine katılmış olmaları, kalkınma stratejilerinin, ticaret ve yatırım politikalarının uygun şekilde oluşturulması gerektiğini anlattı. Santos-Paulino, “Yatırımcılar bilgiye erişim, şeffaflık gibi konulara ve aynı zamanda regülasyonlara çok önem veriyorlar. Kendi işleriyle ilgili doğru bilgi akışının sağlanması ve doğru bir mevzuat çerçevesinin çizilmiş olmasını istiyorlar. Biz de dijital devlet araçlarıyla yatırım ortamının düzenlenerek şeffaflığın artırılması için uğraşıyoruz” diye konuştu.
“Türkiye’nin Uluslararası Doğrudan Yatırım Rekabetçiliğinin Artırılması Paneli” düzenlendi
Küresel Yatırım Günleri’nin sonunda YASED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Ericsson Türkiye Genel Müdürü Işıl Yalçın moderatörlüğünde “Türkiye’nin Uluslararası Doğrudan Yatırım Rekabetçiliğinin Artırılması” konulu bir panel düzenlendi. Panelde soruları yanıtlayan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Çoştu, Ar-Ge ve teknoloji girişimciliği ekosisteminin geliştirilmesinin önemine işaret ederek, hedeflerinin teknoloji girişimciliği alanında Türkiye’yi küresel çekim merkezi yapmak olduğunu söyledi. Çoştu, dünyanın belirgin bir küresel eğilim içinde olduğunu belirterek, son dönemde tedarik zincirlerinde stratejilerin de değiştiğini söyledi. Türkiye’nin konumu, gücü ve kapasitesi itibariyle gelecek dönemde bazı avantajlarının olacağını dile getiren Coştu, teknolojik dönüşüm ve sürdürülebilirlik konularının önemine işaret etti. Çoştu, bu iki makro faktörün, sürdürülebilir, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, elektrikli mobilite ya da sağlık teknolojileri gibi konularda yatırımlar açısından yeni oyun ve hareket alanları doğurduğunun altını çizdi. Gelecek 30 yıl dünyanın yatırım ortamını şekillendirecek konu başlıklarında bir yarışa girildiğini belirten Çoştu, “Türkiye için de bu yeni ortaya çıkan yatırım konularını bir fırsat alanı olarak görüyoruz. Dünyada sert bir rekabet ortamı da oluşmuş durumda. Bu yeni yatırım alanlarında oluşan bu dönüşüm mevcut sektörlerde yıkıcı etkiler oluşturacak. En yakın örneği otomotiv sektöründe yaşanıyor.” diye konuştu.
“Otomotivde artan bir rekabet ve dönüşüm var”
Panel konuşmacıları arasında yer alan YASED Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve TOFAŞ CEO’su Cengiz Eroldu da otomotiv sanayisinde artan bir rekabet ve hızlanan dönüşüm olduğuna dikkati çekerek, üreticilerin yatırım kararlarında pazara yakınlık ve verimliliğin ön plana çıktığını söyledi. Türkiye’de değerli bir iş gücünün olduğuna işaret eden Eroldu, “Çok eğitimli, iddialı, işine son derece bağlı. Diğer dünya ülkeleriyle karşılaştırdığımız zaman iş gücü indikatörlerinde birçok ülkeden daha iyi durumdayız.” dedi. Türkiye’de otomotivin geleneksel parçaları konusunda ciddi bir yan sanayisi olduğunu belirten Eroldu, “Ar-Ge konusunda Türkiye’de yapılan otomotiv sanayi açısından önemli yatırımlar var. Otomotiv sanayi bugün Türkiye’deki birçok ileri teknoloji işlerine de bir zemin oluşturdu.” diye konuştu. Eroldu, Türkiye ve Çin’deki otomobil üretim kapasitelerine ilişkin karşılaştırma yaparak, “Dolayısıyla aramızdaki ölçek farkının da farkındayız. Türkiye pazarında genç bir nüfus olması ve mobilite ihtiyacının artarak devam etmesi de aslında pazara yakınlık anlamında Türkiye’ye gelecek olan yatırımlar için de bir avantaj.” ifadesini kullandı.
“Diğer uluslararası yatırımcıların da buraya gelmesini sağlayacağız”
Diğer panel konuşmacısı olan YASED Yönetim Kurulu Üyesi ve Bosch Türkiye ve Orta Doğu Bölge Temsilcisi ve Başkanı Daniel Korioth da Bosch olarak yaklaşık 114 yıldır Türkiye’de olduklarına dikkati çekerek, Türkiye’nin genç bir nüfusa ve yüksek bir tüketici kitlesine sahip olduğunu söyledi. Bosch’un Türkiye’ye yatırımlarına ilişkin değerleri paylaşan Korioth, “Yapılması gereken şey öncelikle öngörülebilir olabilmek. Paydaşlar sürekli olarak değişiyor olabilir ancak kısa, orta ve uzun vadede planlarınızın olması gerekiyor.” dedi. Korioth, hızlı gelişen durumlara adapte olmaya çalıştıklarını ifade ederek, “Ben kendi yönetim kuruluma şunu söylüyorum; başka ülkelerdeki yatırımlarımızı da buraya çekmemiz lazım. Ama biraz zaman geçmesi gerekiyor. Çok büyük bir şirketiz ve bu tip kararları alırken oldukça etkin kararlar alabiliyoruz. Biz Türkiye’yi desteklemeye devam edeceğiz ve diğer uluslararası yatırımcıları da kendi tecrübelerimizle destekleyip, onların buraya gelmelerini sağlayacağız” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Son 3 yılda izlediğimiz aktif diplomasi dikkate alındığında, Rusya ile Ukrayna ve Amerika arasında önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, baş başa ve heyetler arası görüşmeleri ile anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Konuşmasına dördüncü yılına girecek Rusya-Ukrayna Savaşı’nda hayatını kaybedenler için Ukrayna halkına taziyelerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zelenskiy’nin ziyaretinin, Ukrayna’daki savaşın temel dinamiklerinde önemli değişimlere aday olunan bir dönemde gerçekleştiğini söyledi.
Türkiye’nin, “Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmayacağı” anlayışıyla savaşın ilk gününden bu yana taraftar arasında müzakere edilmiş bir barışın tesisi için yoğun çaba sarf ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu doğrultuda Mart 2022’de İstanbul’da iki ülke arasında doğrudan müzakerelere ev sahipliği yaptık. Taraflarla yürüttüğümüz temaslar neticesinde Karadeniz Tahıl Girişimi’ni hayata geçirdik. Son üç yılda Rusya ve Ukrayna ile her seviyede doğrudan girişimlerde bulunduk. Tüm bu çabalarımızda her iki taraf içinde güvenilir bir arabulucu olmaya, samimi olarak gayret gösterdik, somut neticeleri aldık” ifadelerini kullandı.
“MÜZAKERE SÜRECİNİN KALICI BİR BARIŞLA SONUÇLANDIRILMASI İÇİN HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERECEĞİZ”
Gelinen aşamada ABD Başkanı Donald Trump’ın, savaşın müzakereler yoluyla ve süratle sonlandırılması için başlattığı diplomatik girişimin, Türkiye’nin son üç yıldır izlediği politikayla da örtüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Haddizatında, İstanbul Müzakereleri taraftar arasında mutabakata en fazla yaklaşılan platform olması ile önemli bir referans noktası teşkil ediyor. Son 3 yılda izlediğimiz aktif diplomasi dikkate alındığında Rusya ile Ukrayna ve Amerika arasında önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır. Sayın Zelenskiy ile görüşmemde Türkiye’nin, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bağımsızlığını olan kuvvetli desteğini ifade ettim. Aynı zamanda müzakere sürecinin kalıcı bir barışla sonuçlandırılması için her türlü desteği vereceğimizin altını çizdim. Çok sayıda masumun ölümüne ve muazzam bir yıkama neden olan bu savaş, artık sona ermelidir.
Karadeniz’de ticari seyrüsefer emniyetini hedefleyen bir düzenlemenin hayata geçirilmesi için ülkemizin çalışmayı sürdüreceğini de belirttim. Karadeniz’de hayata geçirilebilecek böyle bir düzenlemenin müzakerelere giden süreçte önemli bir güven artırıcı tedbir işlevi göreceğine inanıyoruz. Sayın Zelenskiy ile gündemimizde, Ukrayna ile stratejik ortaklık ilişkilerimiz kapsamındaki konu başlıkları önemli yer tuttu. Ticari ilişkilerimizin daha da güçlendirilmesi için önümüzdeki dönemde atabileceğimiz adımları masaya yatırdık. Savaşın getirdiği tüm zorluklara rağmen ikili ticaretimizde tespit ettiğimiz 10 milyar dolar hedefine emin adımlarla yürümek istiyoruz.”
“İLİŞKİLERİMİZİN DAHA DA ÜST SEVİYELERE ÇIKACAĞINA İNANIYORUM”
Zelenskiy’e, Türk şirketlerinin savaşın yol açtığı tahribatın giderilmesi ve yeniden imar konusunda Ukrayna’ya destek vermeye istekli olduklarını aktardığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ukrayna’da barışın tesisi ile birlikte önümüzdeki dönemde ilişkilerimizin stratejik ortaklığımıza yaraşır düzeyde daha da üst seviyelere çıkacağına tüm samimiyetimle inanıyorum. Sözlerime son verirken Ukrayna’nın toprak bütünlüğü için özellikle mücadele veren Kırım Tatarı soydaşlarımızın hakları konusunda değerli dostum Zelenskiy’nin attığı cesur adımları takdirle karşıladığım belirtmek istiyor, ilave adımların geleceğini de temenni ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“UKRAYNA’NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ BİZİM OLMAZSA OLMAZIMIZDIR”
Ukraynalı bir gazetecinin barış görüşmelerine vurgu yaparak, Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne ilişkin sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, egemenliği bizler için çok çok önemli ve toprak bütünlüğüne, egemenliğine Türkiye’nin saygısını her yerde anlattık. Bütün uluslararası toplantılarda bu konuyu daima işledik, işlemeye devam ediyoruz. Bundan sonraki süreçte de özellikle Ukrayna’nın toprak bütünlüğü bizim olmazsa olmazımızdır. Egemenliği aynı şekilde bizim olmazsa olmazımızdır. Temennimiz odur ki barışın kaybedeni olmaz. Dolayısıyla barışın bir an önce sağlanmasını temin etmektir. Bu konuda değerli dostum, o da zaten barıştan yana olduğunu açık net olarak bizlere ifade ediyor. Temennim odur ki gerek Dışişleri Bakanımın muhatabıyla yaptığı görüşmelerde gerek şahsımın Sayın Putin ile yaptığı görüşmelerde bu barışla ilgili yolculuğu, yolu kat ederiz, temin ederiz ve bunun için adımları da atarız.”
Türkiye’nin gelecek süreçte Rusya-Ukrayna barışına katkı için adım atıp atmayacağına ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Adil bir barışın mümkün olması için şüphesiz ki güçlü olduğunu bildiğimiz ülkelerin barıştan yana tavrını ortaya koyması lazım. Az önce de ifade ettiğim gibi barışın kaybedeni olmaz. Şu anda tüm dünya Rusya-Ukrayna arasındaki bu savaşta artık barışı bekliyor. Bir an önce barış temin edilsin. Çünkü bunca esir var, bunun yanında bunca insan, yüz binlerce insan burada öldü, öldürüldü. ‘Artık bu ölüme de son verilsin’ deniyor. Şimdi bizler en yakın komşuları olarak Türkiye biz, bir an önce barışın teminiyle alakalı gerek şahsım gerek Dışişleri Bakanım bizler muhataplarımızla bir an önce barışın temini için adım atalım istiyoruz.
Tahıl Koridoru’nun kurulmasını isteyişimizin sebebi bu olmuştur ve tahıl koridorunda da iyi bir netice aldık ama maalesef devamını sağlayamadık. 30 bin ton tahıl malum gönderildi biz aracı olduk. Bundan sonraki süreçte de bunun devamını istiyoruz. Bu arada tabii ben huzurlarınızda Sayın Zelenskiy’e bir teşekkürü ifade etmek istiyorum. O da Suriye’ye tahıl gönderme noktasında, bize gönderdikleri tahıl, biz de bu tahılı malum değirmenlerimizde una çevirmek suretiyle Suriye’ye ulaştırdık, ulaştırıyoruz. Bu da tabii Suriye’deki yönetimi ciddi manada mutlu etti, memnun etti. Ben de huzurlarınızda Suriye halkı adına kendilerine teşekkür ediyorum. Çünkü böyle zor bir zamanda Suriye’nin böyle bir imkânı aracılığımızla özellikle de Ukrayna’dan elde etmiş olması bu da insani ve vicdani bir görevdir.”
UKRAYNA DEVLET BAŞKANI ZELENSKİY: “TÜRKİYE, UKRAYNA’NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VE EGEMENLİĞİ KONULARINDA ÇOK İLKELİ BİR TUTUM SERGİLEDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yaptıkları görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Rusya-Ukrayna savaşının zor zamanlarında Türkiye’den destek gördükleri için teşekkür ederek “Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği konularında çok ilkeli bir tutum sergiledi. Bu, bize göre küresel önem taşıyor” diye konuştu.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, görüşmelerde Ukraynalı esirlerin durumunun da görüşüldüğüne işaret ederek “Türkiye gerek askerlerimizin gerek sivillerimizin serbest bırakılması için kolaylıklar sağladı” dedi.
İKİ ÜLKE ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy huzurunda, Türkiye ile Ukrayna arasında iki anlaşma imzalandı.
Bu kapsamda iki ülke arasındaki “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Anlaşması”na Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha imza attı.
“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Ukrayna Kültür ve Stratejik İletişim Bakanlığı Arasında Medya ve İletişim Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”nı da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha imzaladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde törenle karşıladı.
Türkiye ve Ukrayna bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren ve heyetlerini takdim eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi’ndeki Halkbank Genel Müdürlüğünde düzenlenen, “Halkbank Üreten Kadınlar Yarışması Ödül Töreni”ne katıldı.
Emine Erdoğan, törende yaptığı konuşmasında, parlak fikirleri ve kadın aklının incelikleriyle salonu dolduran kadınlarla birlikte olmaktan onur duyduğunu belirtti.
Yarışmanın kadın girişimciliğini desteklemede bir marka hâline geldiğini kaydeden Emine Erdoğan, “Halkbank, başarı yolunu kadınlarla yan yana yürüyor. Eğitimden finansmana, onlara her alanda omuz veriyor. Ortaya koydukları vizyonun, ödüllerle taçlanarak, uluslararası bir takdir kazanmasından da ayrıca iftihar ediyoruz” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE, KADINLARIN HER DÖNEMDE, SOSYAL VE KAMUSAL ALANDA VARLIK GÖSTERDİĞİ ÇOK ÖZEL BİR TARİHE SAHİPTİR”
Emine Erdoğan, dünyanın kabuk değiştirdiği dönemlerinin bulunduğunu, içinde yaşanılan çağın da böyle bir değişim ve dönüşüm çağı olduğunu anımsatarak, “Yeni bir gelecek yazılıyor ve ülkeler, insanlığın ortak geleceğini tasarlamak için yarışıyorlar. Bu yarışta, kadınların, ekonomik kalkınmada önemli aktörler olduğu ülkeler, ipi göğüslüyorlar. Türkiye, kadınların her dönemde, sosyal ve kamusal alanda varlık gösterdiği çok özel bir tarihe sahiptir. Türk kadınının girişimci ruhunun kökleri, 13. yüzyıla kadar uzanır. Anadolu’da kadınlar, teşkilatlanmış, sosyal ve ekonomik hayata katılmış, ‘dünya kadın tarihinin’ parlayan yıldızları olmuşlardır” diye konuştu.
Kadınların hak arayışlarında, vatan savunmasında, toplumsal yaraları sarmada hep ön saflarda yer aldığını dile getiren Emine Erdoğan, “Biz, kadınlarımızın nasıl emsalsiz bir güç olduğunun farkında olan ve bu gerçeğe hürmet eden bir ülkeyiz. Ekonomiden sanayiye, spordan sanata, siyasetten akademiye, geldiğimiz her noktada kadınlarımızın alın teri var. Hükûmetimiz, ilk günden bu yana, kadınların her alanda yücelmesi için örnek politikalar geliştirmiştir. Kadın istihdamının artmasını teşvik etmiştir. TÜİK verilerine göre, 2014 yılında yüzde 26’larda olan kadın istihdam oranı, 2024 Aralık ayı itibarıyla, yüzde 31,6’ya yükselmiştir. 2028 yılında, bu oranı yüzde 36,2’ye yükseltmeyi hedefliyoruz. İnşallah bu hedefi hep birlikte başaracağız” sözlerini sarf etti.
Emine Erdoğan, kadın istihdamını artık kadın liderliğiyle birlikte düşünmek zorunda olduklarını, bugün dünyanın kadın liderliğinin önemini tartıştığını, bu konu üzerine araştırmalar yaptığını söyledi.
“KADIN GİRİŞİMCİLERİMİZİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ NE KADAR KALDIRIRSAK BÖLGESEL KALKINMADA O KADAR YOL ALIRIZ”
Liderliğin dönüştürücü bir güç olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bir liderin vizyonu, kılcal damarlar gibi, etki alanındaki her şeye nüfuz eder. Kadın liderliğinin, tüm dünyanın acil ihtiyacı olan, belli başlı karakteristik özellikleri vardır. Araştırmalar gösteriyor ki kadın liderlerin soyut becerileri çok yüksek. İletişimde çok başarılılar, iş birliğine büyük önem veriyorlar. Barışçıl bir yönetim anlayışına sahipler ve çevre konularına karşı daha hassaslar. Yani, hangi alanda çalışırlarsa çalışsınlar, bulundukları sektöre iyileştirici bir etki yapıyorlar. İşte bu, kadın etkinliğidir. Bildiğiniz gibi, kadın liderliğinin özünde girişimcilik vardır. Girişimci dediğimizde aklımıza, zekâsı ve sezgileriyle öne çıkan insanlar geliyor. Onlar, mevcut bir eksiği görüyor, gereksinimleri belirliyor ve hayata yenilik katıyorlar. Ülkemiz, tüm bölgeleriyle, girişimcilik için son derece zengin bir potansiyel barındırıyor. Bilhassa, yerel kapasite ve birikimin, küresel rekabette kullanılması için, kadın girişimcilerin önemli yerel aktörler olduğunu unutmayalım. Kadın girişimcilerimizin önündeki engelleri ne kadar kaldırırsak bölgesel kalkınmada o kadar yol alırız. Bize düşen, hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nın tarihini yazarken, kalemimizi, bu bilgi ve birikimin mürekkebiyle doldurmaktır.”
“İŞ VE AİLE, KADINLARIN ARASINDA SEÇİM YAPMASI GEREKEN BİR YOL AYRIMI OLMAMALI”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan ettiğini hatırlatan Emine Erdoğan, “Aile, toplumumuzun ruhu ve lokomotifidir. Dirayetli, ferasetli ve kuvvetli bir toplum oluşumuzun temelinde, sağlam kökleri olan aile müessesemiz vardır. ‘Aile Yılı’nın, iş dünyası için de önemli bir hatırlatıcı olmasını temenni ediyorum. Ne yazık ki kadınların bazen, iş ve aile sorumluluklarına yetişmek için çırpındıklarını görüyoruz. Bu durum, kadınlarda strese, kendine güvensizliğe, hiçbir şeye yetememe duygusuna, mutsuzluğa ve depresyona neden olabiliyor. Hayat kaliteleri düştüğü gibi, zihinsel ve manevi yorgunluk yaşıyorlar. Daha büyük ölçekte, aile ve toplum hayatı olumsuz etkileniyor. İş ve aile, kadınların arasında seçim yapması gereken bir yol ayrımı olmamalı. Bu çatışmayı ortadan kaldıracak, aile hayatını muhafaza edecek uygulamaların sayısını, mutlaka artırmalıyız” görüşünü paylaştı.
Dünyanın her yerinde kadınların erkekler için tasarlanmış, rekabetçi bir iş ortamında tutunabilmek için zorlu mücadeleler verdiğini dile getiren Emine Erdoğan, oysa hükûmetin bu konuda önemli ve iyileştirici adımlar attığını, kadınların, kadın kimliklerini koruyabildikleri çalışma hayatının, ne kadar önemli olduğunun altını çizdiğini belirtti.
“TEKNOLOJİK İMKÂNLARI, KADINLARIN İŞ HAYATINA KATILIMINI KOLAYLAŞTIRMADA MUTLAKA KULLANMALIYIZ”
Emine Erdoğan, cinsiyet adaletine vurgu yapılıp kadınların lehine birçok uygulamanın hayata geçtiğini belirterek, şunları kaydetti: “Burada hepsini tek tek saymak, elbette mümkün değil. Ancak, süt izinleri, kreş desteği, yarı zamanlı çalışma gibi düzenlemelerin ortak amacı, iş ve aile hayatı arasında bir ahenk yaratmaktır. Umarım bu örnekler, tüm sektörlerde yaygınlaşır. İş yerlerinin, kültürel kodlarımızı temel alan çalışma modelleri oluşturması, kadınların önündeki engelleri kaldırmada kuşkusuz çok önemli. Bununla beraber, dünyanın, bilgi ve iletişim teknolojilerinde geldiği ileri seviyeyi de, bir fırsat olarak görmeliyiz. Fiziksel mekân şartını ortadan kaldıran teknolojik imkânları, kadınların iş hayatına katılımını kolaylaştırmada mutlaka kullanmalıyız. Unutmayalım ki Türkiye, kendi reçetelerini yazabilen, kendi formüllerini ve çözümlerini geliştirebilen, güçlü bir ülkedir.”
Değerli projeleriyle yarışmaya katılan katılımcılara özel olarak teşekkür eden Emine Erdoğan, “Sizler, bilgi ve becerilerinizle hepimizi heyecanlandırdınız. İyilik dolu fikirlerinizle, kadın potansiyelinin zirvelerini gösterdiniz. Kadınların insani ilerlemeye olan büyük katkısını bir kez daha ispat ettiniz. Benim için hepiniz birer kazanansınız. Lütfen, tecrübelerinizi sizinle aynı yolda yürümek isteyen tüm kadınlara ve gençlere aktarın. Çünkü dünyanın problem alanları, kadınların getireceği yeni çözümleri bekliyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile birlikte, kadınları merkezine alan ortak projelerin sayısının da artmasını dilediğimi belirtmek istiyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Törene, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Cumhuriyet tarihinin ilk kadın generali Tuğgeneral Özlem Yılmaz, Alev Alatlı’nın kızı Funda Aktan, jüri üyeleri, yarışmacılar ve davetliler de katıldı.
Törende, “Yılın Üreten Kadın Girişimcisi Kategorisi”nde Zahide Arı, “Yükselen Yıldız Kategorisi”nde Nurdeniz Erdoğan, “Teknoloji Tabanlı Kadın Girişim Kategorisi”nde Işıl Melisa Işık, “Sıfır Atık Kategorisi”nde Zeynep Balca Yılmaz ile “Kadın Kooperatifi Kategorisi”nde Ümmühan Keskin ödülünü Emine Erdoğan’ın elinden aldı.
Emine Erdoğan, “Alev Alatlı Özel Ödülü” kazananı Gönül Paksoy’a da ödülünü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ile birlikte verdi.
Arslan tarafından Emine Erdoğan’a zeytin ağacı hediye edilmesinin ardından tören, aile fotoğrafının çektirilmesiyle sona erdi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.