Türk Eczacıları Birliği 44’üncü Olağan Büyük Kongresi Ankara’da başladı.
Ankara Marriott Otelde düzenlenen kongre, Türk Eczacılar Birliği Başkanı Arman ÜNEY’in konuşmasıyla başladı.
Arman ÜNEY, konuşmasında şunları söyledi;
Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti adına sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
44’üncü Olağan Büyük Kongremize hepiniz hoş geldiniz.
Bu yıl ayrı bir gururluyuz. 29 Ekim’de, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını büyük bir coşku ve büyük bir gurur ile kutladık.
7’den 70’e herkes tek yürek oldu. Yine 29 Ekim’de. Ne mutlu bize ki, 100 yıllık bir cumhuriyetimiz var. Ne kadar gurur duysak az.
Ulu Önder ATATÜRK’ün “Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.” deyişiyle tam 100 yıl önce bize emanet edilen Cumhuriyetimiz bugün daha güçlü ve yüzyıllar boyu ayakta kalacak.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi huzuruna çıktık bugün. O’na bir kez daha şükranlarımızı sunduk, saygıyla ve özlemle aziz hatırası önünde eğildik. Ve bugün, bir kez daha yineledik, Eczacılar olarak şiarımızı; Dedik ki biz eczacılar için “Reçetemiz ilelebet cumhuriyet”. “Benim naçiz vücudum bir gün toprak olacak, ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak” diyen Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun gösterdiği hedeflerden şaşmadan, 100’üncü yılın coşkusuyla ilerlemeye devam ediyoruz. Biz Eczacılar, her zaman olduğu gibi bugün de Cumhuriyetimize ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkma ve onları ileriye taşıma kararlılığındayız. Bu ülkenin Eczacıları, bir milleti esaretten kurtaran ve O’na bir gelecek armağan eden Cumhuriyetimizin kazanımlarının her zaman koruyucusu olacaktır.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerinin izinde olmaya da her zaman devam edeceğiz.
Biz Eczacılar, Varlığımızı borçlu olduğumuz Cumhuriyetin yüzyıllar boyu yaşaması için hep birlikte çalışmaya, üretmeye, geliştirmeye devam edeceğiz. Bizler Ulu Önder’in bizlere bıraktığı Cumhuriyetimize sahip çıkarken, aziz vatanımızın sınır komşuları ile de her zaman barışçıl ilişkiler çerçevesinde yaşamayı amaçlıyoruz. “Yurtta Sulh Cihanda Sulh !” diyerek milletler arası anlaşmazlıkların savaş ile değil barış ile çözülmesinin gerekliliğini vurgulayan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ne kadar haklı olduğunu her geçen gün daha fazla görüyoruz. Yakın coğrafyamızdaki Rusya – Ukrayna Savaşı’na bir de 1,5 aydır süren İsrail- Hamas savaşı eklendi.
7 Ekim’de başlayan ve halen tüm şiddeti ile devam eden savaş insanlık dramı haline dönüşmüş durumda. Binlerce insan öldü, onbinlercesi yaralandı. Maalesef bu dram, bu acı her geçen gün büyümeye devam ediyor. 1 Milyondan fazla insanın yer değiştirdiği tahmin ediliyor. Özellikle çocukların, kadınların, yaşlıların ve sivillerin hedef olduğu bu vahşete acilen dur denilmeli. Biz sağlık profesyonelleri, ettiğimiz meslek yeminlerinin gereği olarak insan hayatını korumak ve kollamak ile sorumluyuz. Bu nedenle, Birleşmiş Milletler dahil olmak üzere, tüm ikili, çoklu görüşme imkanları ve her türlü diplomasi olanağı kullanılmalı, masum insanların ölümüne dur denmeli ve bölgemizde süregiden savaş ortamına acilen son verilmelidir.
Küresel ve bölgesel düzeyde yaşanan ekonomik dalgalanmalar,
iklim değişikliği ve pandemi sonrası dönem,
jeopolitik gerilimler,
çatışmalar, savaşlar, zorunlu göçler,
mal tedarik zincirlerinde yaşanan sıkıntılar,
salgınlar, afetler,
su, gıda ve enerji krizleri,
Rusya-Ukrayna krizi,
Orta Doğu’daki dinamikler,
Çin-ABD rekabeti ülkemizi doğrudan etkilediği gibi mesleğimizi de farklı açılardan; doğrudan ve dolaylı olarak etkilemektedir.
Bu gelişmelerin etkileri hem dünyayı hem de ülkemizi şekillendirmeye devam ediyor. Ülkenin genel gidişatından ve ekosisteminden bağımsız olmamız düşünülemez. Mesleğimiz özellikle sağlık sisteminin ayrılmaz bir parçası olması sebebiyle kamunun harcamalarından, yatırımlarından doğrudan etkileniyor. Bu nedenle yaşadığımız sıkıntılara ilişkin çözüm önerilerimizi öne sürerken her daim makro ekonomik dengeler ve onların yarattığı sınırlar ile karşı karşıya kalıyoruz. Bugün, içinden geçtiğimiz ekonomik atmosfer iç açıcı değil. Enflasyon ve döviz kuru dalgalanmaları gibi ekonomik istikrarsızlık faktörleriyle sürekli mücadele etmemiz gerekiyor.
Dünya Bankası yeni bir rapor yayınladı. Emtia Piyasaları Genel Görünüm raporu. Bu raporda İsrail-Hamas savaşı sebebiyle küresel petrol arzının sıkıntıya düşeceği ifade ediliyor. 90 doların altında olan varil fiyatının 100 dolar olacağını, hatta bu çatışma ortamı devam ederse 150 dolara kadar ulaşabileceğini belirtiyor. Bu ne demek? Her mal, her ürün için üretim, taşıma, lojistik maliyetlerinin yükselmesi demek. Bu da maliyetlerin yükselmesi sebebiyle fiyatların artması demek. Fiyatlar artarken de ürün tedarik zincirinde kopmalar yaşanması demek. Özetle, Gazze’deki insanlık dışı durum devam ettiği sürece küresel ekonomide de ciddi dalgalanmalara hazır olmalıyız. Kuşkusuz, bu durum stratejik bir ürün olan ilacı doğrudan etkileyecektir. Çünkü küresel mal tedarik zinciri içinde ilaç sektörü en hassas noktada bulunuyor.
Altını çizmek istediğim konu, ulusal, bölgesel ve küresel ölçekte birçok dinamiğin söz konusu olduğu. Bu dinamikler, hem ülkemiz hem de mesleğimiz için doğrudan etkili. Tüm bu dinamiklerin farkında olarak, onları takip ederek mesleğimizin bugünü ve geleceği için gerçekçi tedbirler almak zorundayız. Meslek gündemimiz yoğun. Bu yoğun gündem ile çalışmalarımızı gece gündüz sürdürüyoruz. Türk Eczacıları Birliği olarak çalışmalarımızı 3 Boyutta sürdürüyoruz. Mesleki, Toplumsal, Ekonomik Boyut 3 boyutta sürdürdüğümüz bu çalışmalarımızı da 6 ilke doğrultusunda şekillendiriyoruz. Bu 6 ilke: Birlik, Dayanışma, Odaklanma, Kararlılık, Müzakere ve Mücadele. Mesleğimizin gelişimi ve meslektaşlarımızın hakları için yılmadan usanmadan çalışmaya devam ediyoruz. Birlik ve Dayanışma ruhumuzu her zaman koruyoruz. Çözüm bekleyen ve geliştirilmesi gereken konulara odaklanıyoruz. Kararlı bir şekilde süreçleri takip ediyoruz. Müzakere ile mücadele dengesini kurarak ilerliyoruz.
Birliğimizin vizyonu “TOPLUMA, ECZACIYA, KAMUYA İLAÇ OLMAK” Toplumun kalbinde yer alan bizler, tüm ülkemizi kılcal damarlar gibi saran eczanelerimiz ve hizmet ağımız ile birinci basamak sağlık hizmet sunucusu rolümüzü güçlendirmek ve geliştirmek için hep birlikte çalışıyoruz. Bu doğrultuda mesleğimizin geleceğine her zaman umutla bakıyoruz. Gurur duyulacak bir mesleğe ve meslek örgütüne sahibiz. 184 yıllık geçmişi olan mesleğimiz, 100 yıllık Cumhuriyetimizin kazanımları ile her geçen gün daha da gelişiyor. Biz; kendimize ve mesleğimize inandıkça ve sahip çıktıkça; mesleğimiz de tıpkı Cumhuriyetimiz gibi sonsuza dek yaşayacak. Tabi ki bizlerin, hepimizin, Odalarımızın ve Birliğimizin ortak mücadelesi ile olacak bu.
Birçok alanda farklı istatistikler yayınlayan bir sosyal medya hesabı var. Hesabın adı “World of Statistics” Birkaç defa en güvenilir meslekleri yayınladılar. Tıpkı daha önceki yayınladıkları gibi bu veride de Eczacılar % 96 ‘lık oran ile ilk sırada. Bu ve benzeri tespitlerde Sağlık Profesyoneli olarak toplumun en çok güvendiği, kendine en yakın gördüğü danıştığı, iletişim kurduğu bir mesleğin mensubuyuz. Bunun değeri, kıymeti çok büyük. Bilimsel Eczacılık Günümüzün temasını “Eczacı Şart” olarak belirlemiştik hatırlayalım. Neden, çünkü “Eczacı Şart”. Peki, Eczacı neden Şart? İlaç ve eczacılık hizmetleri kesintisiz sürsün diye… Herkes doğru ilaca doğru zamanda ulaşsın diye… Herkes için sağlık hedefine ulaşabilelim diye… Sürdürülebilir bir sağlık sistemimiz olsun diye … İşte tüm bunlar için Eczacı Şart. Eczacı her alanda şart olduğu için Bizler, bilimin ışığından hiçbir zaman ayrılmadan, hizmet sunduğumuz toplum için, ülkemiz için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. Sağlık alanında yaşanan hızlı dönüşüm ile kişiselleştirilmiş tedavi ve hasta odaklı bakım süreçleri merkezi bir noktaya geliyor. Bizler, vazgeçilmez sağlık profesyonelleri olarak bu süreçlerde konumumuzu güçlendirmeye devam edeceğiz. Yürüttüğümüz ve yürüteceğimiz hizmetler ve çalışmalar ile
ilaçla tedavi etkinliğinin geliştirilmesine
ilaçların yanlış kullanımının ve yan etkilerinin azaltılmasına
olası salgınların erken tespiti ve doğru yönetimine doğrudan katkı sağlama yetkinliğimiz var. Ve bunu çok iyi başarıyoruz. Sağlık sistemine çok önemli ölçüde katma değer sunuyoruz. Bizler, ❖ Eczanelerimizde, ❖ Bakanlıklarda, ❖ Kurumlarda, ❖ Hastanelerde, ❖ Kooperatiflerimizde, ❖ Dağıtım Kanallarımızda, ❖ İlaç Sanayiinde, ❖ Özel Sektörde, ❖ çalıştığımız, emek sarfettiğimiz her alanda mesleğimize duyduğumuz büyük bir bağlılık ile çalışıyoruz ve üretiyoruz. Bizler, Mesleğimizi nerede icra edersek edelim her şeyden önce mesleğimize, Odalarımıza ve Birliğimize güveniyoruz. Omuz omuza hareket etmemiz gerektiğini çok iyi biliyoruz.işi
Eczacı Şart derken en çok vurguladığımız noktalardan biri de farklı alanlarda daha fazla eczacı istihdamının olması. Bir veriyi sizinle paylaşmak istiyorum. (İEİS) 2015 yılında İlaç sanayiinde 32.550 kişi çalışıyormuş. 2022 yılına gelindiğinde ise bu sayı 47.511 olmuş. 7 yılda %46 artış ile ülkemizdeki tüm sektörlerdeki istihdam artışı ortalamasının bile üzerinde bir artış sergilemiş. Yine 2015 yılında akredite ilaç ARGE merkezi sayısı 12 iken 2022 yılına geldiğimizde ülkemizde 41 adet ilaç ARGE merkezi faal durumda. Demek ki ilaç sanayiinde istihdam kapasitesi var. Ve bu kapasite artarak devam ediyor, hem de Türkiye’deki istihdam artış oranından daha fazla. İlacın olduğu her yerde eczacı olmalı ise buralarda daha fazla eczacı istihdam edilmek zorunda. İlaç sanayiinde dışa bağımlılığı azaltmanın yolu şüphesiz ki, üretimin kendi öz kaynaklarımızla ve ülkemizde kurulan tesislerde gerçekleştirilmesidir. Büyüklerimiz, kendi yağıyla kavrulmak derler Bu çok değerli bir söylemdir. Biz Eczacılar, eczacılık fakültesinde aldığımız teorik ve pratik eğitim gereği, ilaç sanayinde araştırma, geliştirme, üretim, ruhsatlandırma, kaynak yönetimi ve pazarlama alanlarının tümünde görev almaya en yetkin meslek grubuyuz. Kendi değerimizin daha çok farkında olarak bu değeri daha görünür kılabiliriz. İlaç sanayinde daha fazla eczacı istihdam edilmesi konusunda ısrarlı taleplerimiz devam ediyor. Çünkü mesleğimizin daha güçlü bir geleceğe sahip olması; birçok farklı istihdam alanının yaratılması ve buralarda çalışan meslektaşlarımızın sayısının artması ile mümkün olacak. Bu bağlamda, eczacılık mesleğinin icra alanlarının artırılması, sağlık hizmetlerinin sunumunda her kademede daha çok eczacının istihdamı için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Bu noktada, şunu belirtmek isterim. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği ile yapmış olduğumuz istişarelerde, istihdamda eczacılara öncelik tanıdıklarını ve bu dönme de de bu şekilde devam edeceklerini çok net ifade ettiler. Bu yıl 34 Uzman eczacı (Klinik Eczacı) Ataması bizim ısrarla taleplerimiz ile oldu. Yine, 2022 – 2023 arasında 1 yıllık sürede gerçekleştirilen 7 atama döneminde toplamda 1509 Eczacı Kadrosu açıldı. Bunların 127 tanesini TİTCK, 79 tanesi Klinik Eczacılık, 3 tanesi fitofarmasi alanında açıldı. TİTCK’ya ayrıca geçtiğimiz Ağustos ayında 100 Eczacı Kadrosu daha ihdas edildi. Tüm bunlar bizlerin ısrarlı talepleri oluyor. Her görüşmemizde her toplantımızda dile getirdiğimiz taleplerimiz ile oluyor. Bu rakamlar bu kadro sayıları tabi ki yetmez daha fazlası için çalışmaya devam edeceğiz.i
Kontrolsüzce açılan fakülte sayısındaki artış, eczacılık eğitimindeki kalitenin de düşmesine yol açıyor. Daha fazla sayıda eczacılık fakültesi açılmasına karşıyız evet; bu konudaki mücadeleci tavrımız net. Ancak ne yazık ki 2000lerin başında 9 olan eczacılık fakültesi sayısı şu anda 60 civarında. Bu nedenle, artan eczacılık fakültesi sayısına bağlı olarak her yıl mezun olan eczacı sayısının da artması istihdam alanlarımızın da genişletilmesini zaruri hale getiriyor. Diğer yandan, ihtiyacın çok daha üstünde ve gerekli altyapı ve eğitim kadrosundan yoksun olarak açılan Eczacılık Fakültelerinin yapılacak değerlendirme çalışmalarının ardından dönüşümü mutlaka sağlanmalıdır. Bu fakülteler İlaç Arge Merkezlerine ve/veya temel eczacılık eğitiminin ötesinde biyoteknoloji, nanoteknoloji, farmakogenetik, geriyatri, pediyatri, psikiyatri, farmakoantropoloji, kalite uzmanlığı gibi yeni uzmanlaşma alanlarına yönelebilecek Eğitim Kurumları haline getirilmeli.i
Türkiye Dünya ilaç pazarı sıralamasında 21. Sırada. Endonezya 20. Sırada. Biz ondan sonra geliyoruz. Özellikle sürdürülmekte olan ilaç fiyatlandırma ve ilaç geri ödeme politikaları pazarda daraltıcı etki yaratmakta; bunun sonucunda piyasa aktörleri de kendilerini korumacı tedbirler almaktadırlar. Türkiye’den çekilmiyorlarsa eğer, firmalar üretimi durdurmakta, kısmakta, ürün tedariğini azaltmakta. Piyasaya kısıtlı giren ilaçlar, dağıtım kanallarınca tevziye sokulmakta en nihayetinden meslektaşlarımız ilaca erişememekte, rafına koyamamaktadır. Bu sebeple de ciddi ilaç yoklukları ile karşı karşıya kalmaktayız.
Dünyada 21. sırada olan İlaç pazarımız, 2022’de 109,8 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Kutu satışı da 2,6 milyar kutuya ulaştı. Türkiye İlaç Pazarı’ndaki Yerli/İthal Oranı TL Bazında % 56 yerliye karşılık %44 ithal şeklinde Türkiye İlaç Pazarı’ndaki Yerli/İthal Oranı Kutu bazında ise %85’ye karşılık %15 ithal. Ülkemizde değer bazında en çok kullanılan tedavi grubu Onkoloji ilaçları. Toplam pazarın %15,6’sına tekabül ediyor. Kutu bazında ise en çok tüketilen ilaçlar Antiromatizmal ilaçlar, Kardiyovasküler ilaçlar ve antibiyotikler. Diğer yandan hızla gelişen yeni bir alan ve Pazar daha mevcut. Biyoteknolojik İlaçlar. Biyoteknolojik ilaç pazarı da ülkemizde 2022 yılında 20,1 milyar TL’ye ve 33,3 milyon kutu satışa ulaşmış durumda. Hesaplamalara göre bu Pazar ciddi oranlarda büyümeye devam edecek. Pazar verileri bu şekilde iken, SGK tarafındaki bazı verileri de hatırlamakta fayda var: Toplam reçete sayısı yıllık 450 Milyonu geçmiş durumda. Bu sayının, 2023 yılı sonunda 480 – 500 milyon adet bandında gerçekleşmesi bekleniyor. Şu an itibariyle Ortalama reçete tutarı, yani her bir sağlık kuruluşundan çıkan reçetelerin ortalama tutarı 366 TL. 2020 yılında 140 TL olan ortalama reçete tutarı 2023 yılında 366 TL ulaşmış durumda. Bu rakamlar bize sosyal güvenlik kurumunun uygulayacağı geri ödeme politikaları konusunda bir öngörü sağlıyor. Reçete başına Hizmet Bedellerimizdeki son durumu biliyorsunuz. Elde ettiğimiz artışlar ile Eczane ekonomilerine nefes aldıran bir noktaya gelmeye devam ediyor. Ancak enflasyonist ortamda sürekli güncellenmek zorunda. Dolayısıyla tüm rakamlar içinden geçtiğimiz ekonomik ortamda sürekli takibi, sürekli güncellenmeyi ve sürekli mücadele ile müzakere etmeyi gerektiriyor. Biz de bunları meslektaşlarımızdan ve Odalarımızdan aldığımız güçle hep birlikte gerektiği gibi yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.
Orta vadeli Program, 2024 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı ve 12. Kalkınma Planı incelendiğinde “ilaçların fiyatlandırılma ve geri ödenmeleri konularında” daha etkin önlemler ve tedbirler alınacağı özellikle belirtiliyor. Bu noktada ülkemizdeki enflasyonist ortamda pazarın daha da daralmasına sebebiyet verecek bu tip mali tedbirler, farklı şekillerde bizi etkilemeye devam edecek. Bizim sürekli talep ettiğimiz ve ısrarlı takipçisi olduğumuz İFK’daki otomatik güncellenme, çipa konusunun gerçekleşmesini de hep birlikte başaracağız. Bizler için güncellenen baremler ve kar oranları depocular ve kooperatiflerimiz için güncellenmedi. Tedarik zincirinin tam ortasında yer alan dağıtım kanalları ve kooperatiflerimiz için de bu güncellenmelerin yapılması lazım. Keza, yerli üretici için daha fazla teşvik imkanlarının artırılması, nakit akışının garanti atına alınması ve tabi ki milli ilaç projesinin ete kemiğe bürünür hale gelmesi gerekmekte. Tüm bunları başarabilirsek, ilaç yokluğu sorununa kalıcı çözüm üretebilecek hale gelebiliriz. Şimdi Ocak- Şubat dönemi yaklaşıyor. Biz bu süreçte İFK’da otomatik güncellenme yani bir çipa bulunması talebimizi yinelemeye devam edeceğiz. Çünkü eczacının ulaşamadığı ilaç hastanın ulaşamadığı tedavi demek. Bu nedenle, İlaç yoklukları Çok Ciddi Bir Halk Sağlığı Sorunudur.
DEĞERLİ MESLEKTAŞLARIM İşte o nedenle 27 Kasım Mitingimizde “Dur Dediğimiz” 6 maddeden biri ilaç yoklukları idi. 20.000’i aşkın meslektaşımız ve eczacılık fakültesi öğrencimiz ile birlikte “Dur Dedik”. Tandoğan mitingimiz ile ülkemizin dört bir tarafından gelen meslektaşlarımız ile tüm haklı taleplerimizi en güçlü şekilde dile getirdik. Hep birlikte Dur Dedik.
Eczanelerdeki Ekonomik Çıkmaza
Kamu Eczacılarının Hak Kayıplarına
Eczacıların Yok Sayılmasına
İlaç Yokluklarına
Kontrolsüz Açılan Fakültelere
İlaç Fiyat Farklarına Hep Birlikte Dur Dedik. Tüm odalarımızla, meslektaşlarımızla yan yana omuz omuzaydık. Bugün burada konuşurken bile tüylerim diken diken oluyor. Hala aynı inanç ve kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz.
Konya’da ayağa kalkan bizdik. Bartın’da yardıma Koşan bizdik. Gölbaşı’nda halaylar çeken bizdik. Tandoğan’da Onbinlerle bir araya gelen, Ankara’nın ayazını bahara, Ankara’nın bozkırını yeşile çeviren bizdik. Eczacının ve eczacılık mesleğinin sahipsiz olmadığını hep birlikte haykıran bizdik. Deprem felaketinde hem meslektaşlarımızla hem de halkımızla dayanışmanın en güzel örneğini sergileyen bizdik. “Eczacıya Hak Ettiği Değer Verilmelidir” diyerek çıktığımız yolda birçok başarıya ve kazanıma imza attık. Yetmez dedik, mücadeleye ve müzakereye devam ettik, etmeye de devam edececeğiz.
İlaç Fiyat Kararnamesi artık değişmez deniyordu. 3 kez değiştirdik İFK’yı. (8 Temmuz- 12 Ekim – 14 Mart) Birlik olduk, Dayanışma içinde olduk, Odaklandık, Kararlılık içinde hareket ettik Müzakere Ettik Mücadele Ettik Sonunda 14 yıldır değişmeyen İlaç Fiyat Kararnamesi’ni 8 ayda 3 kez değiştirdik. Tüm bu süreci hep birlikte ilmek ilmek ördük. Bu üç değişiklik ile birlikte brüt eczacı karlılığının 19,85’ten %24,86’ya artması sağlanmış oldu. SGK Protokol revizyonunu imzaladık. Yeni revizyona göre Reçete hizmet bedellerine tüm baremlere artı 2,50 TL eklenecek şekilde bir artış yapılması sağlandı. En düşük reçete başı hizmet bedeli 0,55 TL’den 3,05 TL’ye, ilk baremdeki meslektaşlarımızın reçete hizmet bedeli de 9 TL’ye çıkartılmış oldu. Hem ilaç fiyat kararnamesinde hem de SGK ilaç alım protokolünün revizyonunda elde ettiğimiz kazanımlar, yan yana ve omuz omuza duran, meslek örgütü ile birlikte mücadele eden ülkemizdeki tüm meslektaşlarımızın başarısıdır. Bu başarı bu salondaki tüm meslektaşlarımızın başarısıdır.
Kamuda çalışan meslektaşlarımızın özlük hakları ve istihdam olanakları için yürüttüğümüz mekik diplomasisi ve basın açıklamalarımız ile sonuç almaya devam ettik. Kamuda çalışan meslektaşlarımız ile kamu hastanelerinde ve özel hastanelerde görev yapan eczacılarımızın özlük haklarında ve çalışma koşullarında daha büyük iyileştirmeler sağlanması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Daha fazlası için mücadele etmeye devam edeceğiz. DEĞERLİ MESLEKTAŞLARIM, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri ile aramızdaki Protokol ile ilk defa bu dönem reçete başına hizmet bedeli aldık. Bu dönemin İlk Protokolünde reçete başına 1 TL hizmet bedeli aldık. Yeni imzaladığımız Protokol’de Meslektaşlarımızın reçete karşılama süreçlerini kolaylaştıran birçok düzenlemenin yanında 1 TL olan Reçete hizmet bedelini 5 TL yaptık. Yani reçete hizmet bedellerinde % 500 artış sağladık Cezaevlerinde, 2024 yılında toplam reçete miktarı ortalama 3 Milyon olacak. Bu reçete hizmet bedeli ile Eczane ekonomilerine 15 milyon TL doğrudan katkı sağlamış oluyoruz. Bu dönemde bankalar ile, meslektaşlarımıza ve eczane çalışanlarımıza katkılar sağlayan protokoller imzaladık. İş bankası Protokolü ile hem meslektaşlarımız hem de eczane çalışanlarımız için kazanımlarımız oldu. Halkbank ile imzaladığımız yeni protokol ile birçok avantaj meslektaşlarımızın kullanımına sunuldu. Saymanımızın sunumunda bu Protokolün detaylarını özellikle incelemenizi isterim.
Tüm bunlar bizlerin talepleri, ısrarlı takibi ve mücadelesi ile oldu. Hep daha fazlası ve daha iyisi için çalışmak zorundayız. Çalışıyoruz da. Önümüzdeki dönem bu kazanımların katlanarak artacağına inanıyorum. Bu noktada mevzuat düzenlemeleri hakkında yaptıklarımıza ilişkin birkaç bilgiyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. 14 Mart 2023 ve 18 Ağustos 2023 tarihli Resmi Gazetelerde yayımlanan Eczacılar ve Eczaneler hakkında Yönetmelikte yapılan değişiklikler vardı biliyorsunuz. Bu değişikliklere dava açtık arkadaşlar. 14 Mart 2023 tarihli düzenlemede yer alan TEB temsilcisinin Kuraya katılımı ile ilgili maddeye, Kroki değişikliği ile ilgili maddeye Muvazaa ile ilgili maddeye Nöbetçi Eczaneler ile ilgili maddeye Dava açtık, yasal süreci takip ediyoruz. 18 Ağustos 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklik ile Yönetmeliğimize Ek Madde ilave edilmişti. Bu madde de Pandemi koşullarında TİTCK’ya belirsiz yetkiler veriliyordu. Bu maddeye de Danıştay 10. Daire’de iptal davası açtık, yasal süreci takip ediyoruz.
Sağlık, NİTELİĞİN düşmesine göz yumabileceğimiz bir alan değildir. İnsan sağlığını korumaya yemin ederek başladığımız mesleğimizde, karşılaşacağımız her türlü zor koşullara karşı da meydan okuyabilmeliyiz. Bu sınav ne yazık ki bir seferde verip geçeceğimiz bir sınav da değil. Yaşadığımız deprem felaketinde de yaşadık ve gördük ki, evet biz eczacılar o zor günlerde halkımızı ilaçsız bırakmadık, meslektaşlarımızın yanında olduk. Elimizin erdiğince gücümüzün yettiğince eczacılık hizmetimizi kesintisiz sürdürdük. Tüm bunları yaparken de birlik olmanın, mesleki birliğimiz sayesinde kolay organize olmanın değerini hissettik. Daha iyisi nasıl olurdu, kendimizi nasıl geliştirebiliriz bunu da deneyimledik. Kahramanmaraş ve Hatay’da yaşanan ve tüm ülkemizi yasa boğan deprem felaketinde, Gezici TIR eczanemiz ve 28 adet sahra eczanemizle depremin ilk gününden itibaren 74 gün boyunca kesintisiz ve ücretsiz ilaç eczacılık hizmeti sunduk. Bölge Eczacı Odalarımız ile birlikte koordine ettiğimiz Türkiye’nin dört bir yanından gelen yaklaşık 4 bin 500 gönüllü meslektaşımızla tam 74 gün boyunca deprem bölgesindeydik. Birliğimizce başlatılan Afet Yardım Kampanyamız sizlerden gelen bağışlarla büyüdü. Deprem bölgesindeki bir tek vatandaşımızı bile ilaçsız bırakmadık. Birliğimizin önceki hizmet binasını 250 yatak kapasiteli Afet Sonrası Barınma Merkezine dönüştürdük. Depremzede meslektaşlarımız, eczane çalışanlarımız, yakınları ve eczacılık fakültesi öğrencilerimiz burada geçici olarak kaldılar. 44 meslektaşımızı, 21 eczacılık fakültesi öğrencimizi ve eczane teknisyenimizi deprem felaketinde kaybetmenin büyük acısını yaşıyoruz. Her birini saygı, rahmet ve özlemle bir kere daha anıyorum. Depremde vefat eden ve zarar gören meslektaşlarımıza ve onların çocuklarına yönelik olarak seferber ettiğimiz destekleri sizlerle paylaşmıştık. Çalışma Raporumuzda, Genel Sekreterimizin ve Saymanımızın sunumlarında bunların tüm detaylarını tekrar incelemeniz mümkün.
6643 Sayılı Yasa Madde 30 6643 Sayılı Kanunu’muzun 30. Maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. (21 Ekim 2021). Haysiyet Divanlarımızın varlığını neredeyse ortadan kaldıracak bir sürece girmiştik biliyorsunuz. Daha önce de söylemiştim bu konu bizim için tam bir onur ve haysiyet meselesi oldu. Mahkemenin verdiği 9 aylık süre içinde bu konu ile ilgili hummalı bir çalışma süreci içine girdik. Bu konu göreve yeni başladığımız dönemde İFK, kamudaki meslektaşlarımızın özlük hakları ile birlikte ana gündemimiz oldu. İkinci Başkanımız Orkun Yılmaz’ın Başkanlığında bir ekip oluşturduk. Hem Anayasa Mahkemesi Raportörleri, hem konunun uzmanları ve hukukçularımız ile yaptığımız istişareler doğrultusunda, daha kısa bir madde önerisi hazırladık. Bu maddenin yeni hali birliğimizin çabaları ve girişimleri doğrultusunda RESMİ GAZETE’de 5 Temmuz 2022’de yayınlandı. İkinci Başkanımız, Genel Sekreterimiz ve Saymanımız, yüksek haysiyet divanı üyelerimiz ve avukatımız bu süreçte özellikle koordineli bir şekilde çok çalıştılar. Meyvesini de aldık. Sonraki süreçte, 30. Maddenin ilgili hükmü gereği suçları ve cezaları detaylı bir şekilde belirleyen bir Disiplin Yönetmeliği hazırlığına giriştik. Yüksek Haysiyet Divanı üyelerimiz, Hukukçularımız ve Uzmanlarımız titizlikle çalıştı.
Olağan Büyük Kongremizin değerlendirmesine sunulacak bu metnin onaylanması sonrasında Resmi Gazete’de yayınlanması sürecine gireceğiz. Mesleğimize, meslek örgütümüze şimdiden hayırlı olsun demek istiyorum.
Şöyle bir durumdan da bahsetmek istiyorum. Dünya Ekonomik Forumu’nun “Mesleklerin Geleceği 2023” başlıklı raporunda diyor ki “Tıbbi Hizmetler ve Sağlık Bakımı Hizmetleri alanında” daha fazla yapay zeka kullanılacak. Yani, bu 2023 – 2027 arasında bu alandaki kurumların, kuruluşların, şirketlerin ve diğer organizasyonların %80’inden fazlası yapay zekayı daha fazla kullanması bekleniyor. Yani Sağlık alanında çok daha fazla yapay zeka kullanımına tanık olacağız. Diğer tüm alanlarda olduğu gibi dijitalleşme, yapay zekanın kullanımın yaygınlaşması bizim alanımızda da ciddi dönüşümler yaratacak. Hazır olmak ve bu dönüşüme hep birlikte ayak uydurmak zorundayız. İşte bu bakış açısı ile birlikte üretmeye, birlikte çalışmaya ve birlikte öğrenmeye duyduğumuz inançla hareket ediyoruz. İzmir’de ve Mardin’de çok önemli iki çalıştay gerçekleştirdik. Eczacılığın Gelecek Değeri Çalıştayları olarak isim vermiştik onlara. İlkini 6 -7 Mayıs 2022 tarihinde İzmir’de. İkincisini 7- 8 Temmuz 2023 tarihinde Mardin’de gerçekleştirdik. İzmir’deki Çalıştayımızda, Eczacılık mesleğinin toplumsal algısının güçlendirilmesi için neler yapabileceğimiz, konuştuk. Mardin’de Bilişim Teknolojilerinin Işığında Mesleği Geliştirmek temalı çalıştayımızı düzenledik. FIP CEO’su Catherine Duggan, Portekiz Eczacıları Birliği Başkanı Ema Paulino, İspanya Eczacıları Birliği Uluslararası İlişkiler Direktörü Caroline Martinez-Berganza konuşmacı olarak katıldı. Çalıştaylarımıza katılan Oda Başkanlarımız, Yöneticilerimiz ve Temsilcilerimiz ile birlikte çok verimli tartışmalar yaptık, fikirlerimizi paylaştık görüş alışverişlerinde bulunduk. Her ikisi de çok verimli geçti. Birbirimizi dinledik ve hep birlikte çözüm yolları önerileri geliştirdik. Eczacılığı Gelecek Değerini artırmak amacıyla düzenlediğimiz bu çalıştaylarda konuşmanın, tartışmanın, fikir paylaşmanın, üretmenin hepimize çok ciddi katkılar sunduğuna inanıyorum. Her iki Çalıştayımızı da kitaplaştırdık ve bu yayınları sizlerle paylaştık. Yayın standımızdan bu kitaplara ulaşmanız mümkün.
Dönemde 30’u aşkın yayına imza attık. Kitaplarımız, çevirilerimiz, raporlarımız, dergilerimiz, kılavuzlarımız daha birçok mesleki yayını hazırlayarak sizler ile paylaştık. FIP kılavuzları ve raporları, çeviri yayınlarımız, kitaplarımız, Çalıştay raporlarımıza TEB Haberler, MİSED, Dünyada Ne Var Ne Yok ve daha birçok yayınımızı hem basılı olarak toplantımızda yayın stantlarımızdan hem de birliğimizin internet sitesinden online olarak sizlere sunduk. TEBEŞİR ONLINE Eğitim Platformumuz’daki eğitimlerimiz bu dönem katlanarak arttı. Onlarca eğitimin yanından Sanal sınıf uygulamamız ile de farklı bir eğitim olanağını da Odalarımızın kullananıma sunduk.
Her zaman gururla anlattığımız yazılımlarımız mevcut. TEBEOS VE TEBRP; ve birçok yazılımımız var biliyorsunuz.
Yüksek Yargı ve Kurumları için özkaynaklarımız ile geliştirdiğimiz reçete ekranlarımız,
Tebea ETİKET Programı
Eczanem Nerede Uygulamamız
Stok Sayar Uygulamamız
Reçete Tevzi Sistemimiz
TEB RP içinde yer alan yeni İlaç Tespit Modülümüz Hepsi de meslektaşlarımızın çalışma süreçlerini kolaylaştıran, katkı sağlayan geliştiren çok değerli yazılımlar. Her geçen gün sizlerden gelen geri bildirimler ile daha da gelişiyor ve ihtiyaçlarımıza daha çok cevap verir hale geliyorlar.
16’ıncı TÜRKİYE ECZACILIK KONGRESİ Cumhuriyetimizin 100. Yılında Eczacılık 360: Ufukları Genişletmek, Yaşamları İyileştirmek temasıyla 12-15 Ekim tarihlerinde Ankara’da düzenledik. Yurtiçinden ve yurtdışından çok değerli bilim insanlarının ve Uluslararası Eczacılık Örgütlerinin, FIP’in ve PGEU’nun Başkan ve Yöneticilerinin katılımları ile çok başarılı ve verimli bir Kongre gerçekleştirdik. Uluslararası Eczacılık Federasyonu FIP’nin Yeni Başkanı Paul Sinklair’in açılış mesajı ile başlattığımız Kongremizde Avrupa Birliği Eczacılık Grubu (PGEU) Başkanı Koen Staretmans da çok değerli sunumu ile aramızda oldu. 3 gün süren Kongremizde, 2000’e aşkın katılımcı vardı. İlaç ve eczacılık alanındaki tüm paydaşlarımızı bir araya getiren “Sağlığın İlacı Kimde?” başlıklı bir panel düzenledik. 21 farklı bilimsel oturumda Oda Başkanlarımızın moderatörlüğünde çok verimli sunumlar gerçekleştirildi. 100’ü aşkın konuşmacımız vardı. 4 farklı atölye çalışması ve 2 Söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşilerimiz de iki kıymetli konuğumuz vardı. Biri duayen Tarihçimiz İlber Ortaylı diğeri Teknoloji Yazarı Serdar Kuzuloğlu idi. Her iki duayen isim de Kongremizin programına değer kattılar.
Odalarımız ve Birliğimiz gibi Kooperatiflerimiz mesleğimizin geleceğini korumak ve geliştirmek için elimizdeki en güçlü yapılar. Odalarımız ve Birliğimiz güçlendirirken, Kooperatiflerimizin de yaygınlığını ve gücünü her geçen gün artırmak zorundayız. Kooperatiflerimizin Pazar payının % 40’lara çıkartılması için hep birlikte ortak projeler üretmeye devam etmeliyiz. Dün Kooperatifçilik hareketimiz için çok kıymetli ve çok değerli katkıları olan Ali Abimizin, Ecz. Ali ÜNAL’ın aramızdan ayrılışının 4. Yıl dönümü idi. TEKB ve İSKOOP bünyesinde Yönetim Kurulu üyeliği yapan Ali Abimizin, mesleğimize, kooperatifçilik hareketimizde büyük emekleri var. O’na bir kez daha Allah’tan Rahmet Diliyor, onun nezdinden kooperatifçilik hareketimize emeği geçen ve aramızdan ayrılmış olan tüm meslektaşlarımızı rahmetle, saygıyla ve minnetle anıyorum.
Kooperatifçilik büyük emek isteyen bir konu. Kongremizin son günü olan Cumartesi günü İSKOOP’un 34. Kuruluş Yıldönümü. 18 Kasım 1989 tarihinde 30 meslektaşımız tarafından kurulan İstanbul Eczacılar Kooperatifi her geçen gün artırdığı üye sayısı ile 34 yıldır kesintisiz hizmet veriyor. Şimdiden, bu kürsüden İSKOOP’un 34. Kuruluş yıldönümünü kutluyorum. Daha nice 34 yılları, daha da güçlenerek hep birlikte kutlayalım. DEĞERLİ MESLEKTAŞLARIM 6 ilke doğrultusunda hareket etiğimizi daha önce de sizlerle paylaşmıştım. Birlik, Dayanışma, Odaklanma, Kararlılık, Müzakere ve Mücadele. Mesleğimizin gelişimi ve meslektaşlarımızın hakları için yılmadan usanmadan çalışmaya devam ediyoruz. Birlik ve Dayanışma ruhumuzu her zaman koruyoruz. Çözüm bekleyen ve geliştirilmesi gereken konulara odaklanıyoruz. Kararlı bir şekilde süreçleri takip ediyoruz. Ve müzakere ile mücadele dengesini kurarak ilerliyoruz.
Birliğimiz, her zaman mesleğimizin güvencesi diyoruz hep. Öyle olmaya da devam edecek.
Dönem boyunca Merkez Heyeti, Denetleme Kurulu, Yüksek Haysiyet Divanı olarak 2 yıl boyunca çalıştık. Oda başkanlarımızın tamamı ve meslektaşlarımız ile topyekûn ayaktaydık. Birlik ve beraberlik nasıl olur herkese gösterdik. 2 yıl boyunca mesleğimiz için canla başla çalışan Merkez Heyeti, Denetleme Kurulu ve Yüksek Haysiyet Divanı üyelerimize sizlerin huzurunda teşekkür ediyorum. Ama durmayacağız Değerli Meslektaşlarım Daha fazla çalışmaya ve üretmeye devam etmek zorundayız. Mesleğimizin aydınlık bir geleceğe ulaşması için hep daha fazlasını istemeye, hep daha fazlası için mücadele etmeye devam edeceğiz. Mesleğimizin geleceğine duyduğum sarsılmaz inancımla, 44. Olağan Büyük Kongremizin ve Pazar günü gerçekleştireceğimiz seçimlerimizin mesleğimiz ve meslektaşlarımız için faydalı olmasını temenni ediyor, sizleri bir kez daha sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda düzenlenen TRT 47. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasına salondakileri selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışından gelen misafir çocuklara Türkiye’de bulunmaları ve sevinçlere ortak oldukları için teşekkür etti.
Program öncesi İstanbul’da ve Marmara Bölgesi’nde depremlerin meydana geldiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kısa bir süre önce İstanbul’da ve Marmara Bölgemizde 6,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İstanbullu kardeşlerim başta olmak üzere depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza buradan geçmiş olsun dileklerimizi gönderiyoruz. AFAD ve Sağlık Bakanlığımız başta olmak üzere devletimizin tüm birimleri şu an teyakkuz halinde. Arama-tarama çalışmalarımız hassasiyetle devam ediyor. Biz de süreci çok yakından takip ediyoruz. Buraya gelmeden önce bakan arkadaşlarımızın yanı sıra AFAD Başkanımız ve İstanbul Valimizden en güncel bilgileri aldım. Elhamdülillah, şimdilik sıkıntılı bir durum görünmüyor. Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü musibetten, afetten, kazadan, beladan, muhafaza eylesin diyorum.”
Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanındaki tüm çocukların 23 Nisan Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu bayramı sizlere armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm devlet büyüklerimizi, şehit ve gazilerimizi şükranla yâd ediyorum” ifadesini kullandı.
TRT’nin bir yandan sorumlu yayın ve habercilik anlayışıyla başarılarına her gün yenisini eklerken, diğer yandan böylesine güzel ve anlamlı etkinliklerle kalpleri buluşturmaya devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1979’dan bu yana her sene düzenlenen uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği, TRT’mizin yüz akı işlerinden bir diğerini teşkil ediyor” dedi.
“KARDEŞLİĞİ NE KADAR YÜCELTİRSENİZ, DÜNYAMIZ O DERECE YAŞANILIR HÂLE GELECEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 120 farklı ülkeden 130 binden fazla çocuğun Türkiye’deki bu etkinliklerde misafir edildiğini anımsatarak, şunları kaydetti:
“Şenliklerin 47’ncisini ‘Hayat çocuklar gülünce güzel’ temasıyla gerçekleştiriyoruz. 30 ülkeden 600 gül yüzlü evladımızı külliyemizde ağırlayarak onların coşkusuna, mutluluğuna, enerjisine biz de ortak oluyoruz. Bugün burada yaşadığınız sevincin hiç azalmamasını, hayatınız boyunca yüzünüzden tebessümlerin asla eksik olmamasını temenni ediyorum. İnançlarımız, dillerimiz ve kültürlerimiz farklı olsa da hepimiz büyük insanlık ailesinin fertleriyiz. Hepimiz Hazreti Adem ile Hazreti Havva’nın çocuklarıyız. Siz çocuklar, kardeşliği ne kadar yüceltirseniz, unutmayınız dünyamız o derece yaşanılır hâle gelecektir.
Kalplerinizdeki sevgiyle, yüreklerinizdeki umutla, birbirinize duyduğunuz o tertemiz güvenle barışı ve huzuru sizler tesis edeceksiniz. Kötülere ve kötülüklere rağmen bu dünyayı sizler güzelleştireceksiniz. Kısacası bizim uğruna bedeller ödeyerek çetin mücadeleler neticesinde belli bir aşamaya getirdiğimiz hayallerin geri kalanını gerçeğe sizler dönüştüreceksiniz. Sizlere güveniyoruz, sizlere inanıyoruz. Hayat yolculuğunuzda hepinize şimdiden başarılar diliyor, her birinizi o ışık saçan gözlerinizden öpüyorum.”
Organizasyonun düzenlenmesinde emeği geçen TRT ailesine de teşekkürlerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocuklardan aileleri ve arkadaşlarına Türkiye’den kucak dolusu selam götürmelerini istedi.
Bangladeş Halk Cumhuriyeti’nden Bağımsızlık Günü ve Bangalore yılı resepsiyonu.
Bangladeş Halk Cumhuriyeti’nin Bağımsızlık vevMilli Gününün 55’inci, Bangladeş ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 51’inci yıldönümü ile 1432 Bengal Yeni Yılı Ankara’da kutlandı.
Bangladeş’in Ankara Büyükelçiliği’nce, Milli Gün dolayısıyla Ankara Divan otelde bir resepsiyon düzenlendi.
Bangladeş’in Ankara Büyükelçisi Amanul Haq ile Eşi Hanımefenfi Runa Mahzabeen AHMED, Divan oteldeki resepsiyona ev sahipliği yaptı.
Bangladeş Milli Günü resepsiyonunda Türkiye’yi Sağlık Bakanı Kemal MEMİŞOĞLU temsil etti.
Bangladeş Milli Gün resepsiyonunda, Büyükelçiler, Askeri Ataşeler, Büyükelçilik görevlileri ve seçkin bir davetli topluluğu da hazır bulundu.
Eski Başbakan yardımcısı ve TBMM Başkanı Bülent ARINÇ da resepsiyona katıldı.
Bangladeş Milli Gün resepsiyonu iki ülkenin Milli marşlarının seslendirilmesiyle başladı.
Milli marşların seslendirilmesinin hemen ardından kürsüye ilk olarak Bangladeş’in Ankara Büyükelçisi Ekselansları Amanul Haq geldi.
Bangladeş’in Ankara Büyükelçisi Ekselansları Amanul Haq konuşmasında, şunları kaydetti:
Bayanlar ve Baylar, iyi akşamlar ve hepinize çok sıcak bir hoşgeldiniz.
Burada bulunmaktan büyük bir gurur ve derin bir sevinç duyuyorum. Bağımsızlığın 54. yıldönümü ve ulusal gün. Aslında 26 Mart’tayız ama o Ramazan ayına rast geliyordu. Bu yüzden bugün kutluyoruz, 1971’de bu günde büyük ulusumuz özgürlüğe doğru ilk adımını attı.
Uzun ve sert bir bağımsızlık mücadelesinin başlangıcını işaret eden bir andı. Halkımızın gücü, cesareti ve kendi kaderlerini tayin etmeleri için durmaksızın mücadelenin sembolüdür, Bu ay, ulus Bengali Yeni Yıl’ının başlangıcını kutladı. Bugün, sizinle birlikte Bengal’de Yeni Yıl’ı da kutluyoruz.
Ulusal bir tarihimiz yok, bu fırsatı değerlendirerek içten dileklerimi iletmek istiyorum. Selamlar ve barış, refah ve mutluluk için en iyi dileklerimle, Yeni Yılın başlangıcında, Bengal Yeni Yılı’nın Bangladeş’teki en renkli yıl olduğunu belirtmeliyim.
Bu fırsatta, sarsılmaz destekleri için Türkiye hükümetine ve halkına içten teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
Dostluk ve misafirperverlik, Türk halkının Bangladeş ile dayanışması, özellikle zor zamanlarda. Gerçekten paha biçilemezdi. Ayrıca bugün burada bulunan tüm konuklarımıza varlığınızla bizi onurlandırdığınız için derin takdirlerimi sunmak istiyorum, bu kutlamaya katılımınız uluslarımız arasındaki boyutu güçlendiriyor.
Sonuç olarak, hepinizi bana katılmaya davet ediyorum. Bangladeş’in refahı ve ilerlemesi, çiffçiler arasındaki sevgi dolu dostluğa ve barış, adalet ve işbirliğinin paylaşılan değerlerine. Teşekkür ediyorum. Supernova’nın uzun sıcak aile günleri ve ebedi bir dostluğumla birlikte olması gerekir.
Çok teşekkür ederim.
Bangladeş Büyükelçisi Amanul Haq’ın konuşmasının hemen akabinde kürsüye Sağlık Bakanı Kemal MEMİŞOĞLU geldi.
Bangladeş’in Ankara Divan Oteldeki resepsiyonununda Türkiye’yi temsil eden Sağlık Bakanı Bakanı Kemal MEMİŞOĞLU da konuşmasında şunları söyledi: “Değerli dostlar, ülkelerimiz arasındaki sağlık alanında var olan ilişkilerin geliştirilmesi ve derinleşmesinin önem arz ettiğine inanıyorum. Sağlık alanındaki ilişkilerimiz daha geniş ve işbirliği potansiyeline sahiptir. Bu anlamda 2010 yılında imzalanan iş birliği anlaşması önem arz etmektedir.
Bakanlığımız, insani yardım çalışmalarına aktif katkı sunmaktadır. Türk sahra hastanesi hastalara sağlık hizmeti sunmaktadır. Bu büyük insani kültür paylaşımında, ülkelerimiz arasındaki dayanışmanın somut örneğini teşkil etmektedir.
Sözlerimi sonlandırırken, BANGAL yılı ve bağımsızlık günü vesilesiyle en içten dileklerimi sunuyor, Bangladeş’in, barış, refah ve huzuruna verdiğimiz katkı her zaman önceliğimiz olmaya devam edecektir. Bangladeş milli gününü kutluyor, hepinize teşekkür ediyorum.”
Konuşmalardan sonra resepsiyon için özel olarak hazırlanmış pastanın kesimi yapıldı.
Pasta kesiminin ardından davetlilere Bangladeş ve Türk mutfağından özenle hazırlanmış yemekler ikram edildi.
Resepsiyon, davetlilerin Büyükelçi Amanul HAQ ve Askeri Ataşe Iftequr RAHMAN ile hatıra fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Konuşmalar ve pasta kesiminden sonra Bangladeş Milli Günü resepsiyonu folklor ve müzik ekibinin gösterisiyle devam etti.
Bangladeş Milli Günü dolayısıyla Ankara’da verilen resepsiyondaki konuşmaların ve dans ve müzik gösterisİnin akabinde davetlilere Türk ve Bangladeş mutfağından lezzetli yemeklerin ikramı yapıldı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.