Türk Kızılayı’nın HEDEF DEĞİL ve İNSANI YARDIM konulu fotoğraf sergisi açıldı.
Kızılay tarafından 19 Ağustos Dünya İnsani Yardım Günü dolayısıyla HEDEF DEĞİL ve İNSANİ YARDIM konulu fotoğraf sergisi Renda Köşkü’ndeydi.
Renda Köşkü’ndeki serginin açılışına Ankara Valisi Vasip Şahin, Kızılay Genel Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Jessie Thompson katıldı.
Serginin açılışında, Pakistan Büyükelçiliği Misyon şefi Shaiq Ahmed BHUTTO ile Hollanda Büyükelçiliği Misyon Şefi Nathalie LINTVELT de yer aldı.
Sergi açılışında Kızılay Yönetim Kurulu üyeleri ve yöneticileri ile davetliler de hazır bulundu.
Serginin açılışında, yardım çalışmaları sırasında HAYATINI KAYBEDEN İNSANİ YARDIM ÇALIŞANLARINI ANMAK için saygı duruşunda bulunuldu.
Saygı duruşunun akabinde konuşmalara geçildi.
İlk konuşmayı Türk Kızılayı Genel Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç YILMAZ yaptı.
Prof. Dr. Fatma Meriç YILMAZ konuşmasında şunları söyledi; 19 Ağustos tüm dünyada İnsani yardım günü olarak kutlanıyor. Bu hepimizin bir gün ihtiyaç duyabileceği bir alan Türkiye’de deprem zamanında bunu hep birlikte birlikte yaşadık.
ihtiyaç sahibi olmayan birinin bile bazen bir doğal afet nedeniyle bazen insan eliyle yapılan bir afet ya da savaş neticesinde ihtiyaç sahibi haline gelebildiğini görüyoruz.
Sahada çalışanlara insani yardım çalışanları diyoruz. ama aslında insani yardım alanında sahada gördüklerinizin çok büyük bir yüzdesi bazen yüzde doksanının gönüllü olduğunu bilmenizi isterim.
Kızılay deprem bölgelerinde o an için ihtiyaç duyan her kim neye ihtiyaç duyuyorsa onların yanında olmaya gayret gösteriyor.
Tabii 2023, biliyorsunuz geçen sene deprem nedeniyle 19 Ağustos‘ta bir araya gelemedik maalesef 2023 ve 2024 yıllarını düşündüğümüz zaman çok kötü bir dönemden geçtiğimizi söyleyebilirim.
2023 yılında Dünya genelinde 280 insani yardım çalışanı ve gönüllüsü hayatını kaybederken 2024 yılı belki Tarihinde insanlık tarihinde en kötü yıl olmaya aday olarak devam ediyor.
Bugün Birleşmiş Milletler Gazze’yi insani yardım çalışanları açısından en tehlikeli yer olarak ilan etmiş durumda ve maalesef bizim her ne yaşanırsa yaşansın ister siyasi ister politik ister doğal afet ister savaş her ne olursa olsun normalde insani yardım alanında çalışan bizler biliriz ki Cenevre konvansiyonuna göre bırakın sivilleri içeride çalışan çatışan askerlerin bile insani yardıma ve sağlık tedavisine ulaşım hakları vardır. Gazze ile alakalı içimiz buruk neden buruk? çünkü Gazze konusunda insani yardım koridorunun açılmasıyla alakalı çok büyük bir mücadele verdik ve kısıtlı da olsa bir can suyunu refah kapısı üzerinden ulaştırabiliyorduk Gazze’ye. Ama altı Mayıs diyelim; Mayısın başından bu tarafa refah kapısının da kapandığı ve tamamen bir açık hava hapishanesi koşullarının olduğu bir Gazze’den bahsediyoruz. Gazze’de bugüne kadar iki yüzün üzerinde insani yardım çalışanı hayatını kaybetti. Sizler de duyuyorsunuzdur. Filistin Kızılay’ından 33 kişi bunların bir kısmı gönüllüydü, bir kısmı çalışan hayatını kaybetti. 19 tanesi görev başındayken hayatını kaybetti. Bizim bugün 19 Ağustos vesilesiyle çok daha güçlü bir şekilde insani yardım çalışanlarının hiçbir koşulda hedef alınmaması gerektiğini vurgulamamız gerekiyor. Bugün, bunun için bizim için ayrı bir öneme sahip. Çünkü insani yardım herkesin günün birinde ihtiyaç duyabileceği herkesin yardım alma hakkının savunulmasına ihtiyaç duyabileceği bir dünyada yaşıyoruz. Dolayısıyla bizim her ne yaşanırsa yaşansın insani yardım hakkının engellenmemesi gerektiği konusunda sesimizi yüksek bir şekilde çıkarmamız gerekiyor.
Aslında, 19 Ağustos Dünya insani yardım gününde biz hep üç meseleye vurgu yaparız. Bunlardan bir tanesi insani yardıma erişimin engellenmemesi ve insani yardım çalışanlarının güvenliğinin sağlanması ki bu zaten erişimin engellenmemesi için bir şarttır. İkincisi insani yardım çalışanları sadece savaş bölgelerinde değil afet bölgelerinin tamamında kıtlığın olduğu alanlarda ihtiyaç sahibi olan ülkelerde bu yardımı herkese ulaştırmaya çalışıyor. İnsani yardım gününde aslında biz onların bu emeklerini de ön plana çıkartmak ve onların teşekkür etmek isteriz. üçüncüsü ise dayanışmanın önemi, aslında insani yardım alanı sadece bir kurumun kuruluşun ya da bir network‘un yapması gereken bir alan değildir. İnsani yardım alanı gönüllülük temelinde herkesin elinden geleni yapabildiği bir dayanışmayı temsil eder. Biz ülke olarak bu dayanışmayı Depremlerde son depremlerde çok güzel bir şekilde gündeme aldık. Burada sahada birlikte çalıştığımız farklı sivil toplum kuruluşlarından arkadaşlarımız da var. Ben onlara da sizlerin huzurunda teşekkür etmek istiyorum. İnsani yardım alanında bizim 19 Ağustos‘ta bir araya gelerek tüm dünyanın tek ses olarak özellikle bu sene insani yardım çalışanlarının hedef olmadığı slogan cümlesinin sürekli tekrar edilmesi gerektiğini düşünüyoruz Bugün sizlerle bir resim sergisinde bir araya gelmiş oluyoruz. Müsaadenizle bulunduğumuz mekanı tanıtmak isterim. Bulunduğumuz mekan Türk Kızılay sanat ve Kültür merkezi olarak kullanılan çeşitli sergilerin etkinliklerin hem Kızılay hem de diğer kurumlarımız tarafından yapılabildiği bir mekan. Zamanında Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanımızın sahipliğinde olan ve Kızilay’a bağışlanmış bir mekan. Bu mekanda ilk önce sol taraf ve sağ taraf olarak ayırdığımğımız tamamı kendi fotoğrafçılarımız tarafından çekilmiş olan insan hikayelerini göreceksiniz. Arka tarafta olan kısımda insani yardım alanında. Bir yardımla bir dokunuşla değişen insan hikayelerini göreceksiniz. Dünyanın dörtte biri tarafından bir dokunuşla gülümseyen yüzleri bir dokunuşla değişen hayatları görmüş olacaksınız. İnsan hikayeleri olarak bu tarafta ise insani yardım çalışanlarının ve gönüllülerinin hedef alınmaması gerektiği sloganını ifade eden kısmını göreceksiniz. Burası belki bu 19 Ağustos‘ta en fazla altını çizmemiz ve üzerinde durmamız gereken alan. Çünkü bizim her ne yaşarsak yaşayalım ister Ukrayna’da ister Gazze de olsun ister başka bir dünya coğrafyasında olsun insani yardım erişiminin engellenmemesi gerektiğini bununla alakalı insanların Cenevre konvansiyonuna devletlerin imza attığını ve bir söz verdiklerini hatırlatmamız gerektiğini ben tekrar vurgulamak istiyorum. Sonrasında da Sergi alanıımızın içinde iç mekanda kaybettiğimiz Kızılay çalışanlarımız, Türk Kızılayı çalışanlarımızı göreceksiniz. Bunlardan bir tanesi 2023 yılında Gazze’de yaralanan Muhammet, orada vurulduktan sonra Muhammet ameliyat oldu. Tabii ki yeterli sağlık erişimine ulaşabilecek bir durumda değildi. Çok uzun süre Türkiye’ye gelmesi için çalıştık. Tabii ki belli bir süre sonra izin çıktı ve Muhammet buraya geldiği zaman fizik tedavi almak zorunluluğundaydı. Çünkü yürüyemiyordu. Fizik tedavi, sağlık tedavisine erişmek için şu anda üç çocuğuyla beraber Ankara’da. Yeni bir bebeği oldu. Muhammet’i en azından kaybetmedik ama orada Gazze koşullarında yaralanan bir çalışanımızdı.
2020 yılında Suriye Él BAP’ta Mehmet Akif arkadaşımızı şehit verdik. İçeriye girdiğimiz, girdiğiniz zaman aslında belki sergimizin en özel Anıdır diye düşünüyorum. Mehmet Akif Gıdıman’ın şehit olduğu zaman üzerinde giydiği Kızılay yeleği kanlanmış bir şekilde sergimizde şu anda.
Yine 2013’te Somali Mogadişu‘da bir saldırıya maruz kalan ve yaralanan Kenan Murat ve Fatih’in yine resimlerini göreceksiniz içeride ve 2004 yılında Irak Telafer‘de Mustafa Pekcan’ı şehit verdik. O arkadaşımızın fotoğraflarını görüyor olacaksınız.
Prof. Dr. Fatma Meriç YILMAZ’ın konuşmasından sonra kürsüye Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Jessie THOMPSON geldi.
Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Jessie THOMPSON da şöyle konuştu: “Bugün dünya insani yardım gününde karşınızda durmak bir onurdur.
19 Ağustos dünyadaki insani yardım çalışanlarınu onurlandırmak için bir gündür ve onlar artan küresel ihtiyaçları karşılamak için yorulmadan çalışmaya devam ediyorlar.
Bizimle bulunan her birinize ve bu etkinliği düzenleyen Türk Kızılay’ına en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
İnsanlık ruhunu kutlamak için bir araya geldiğimiz bugün de aynı zamanda dünyamızın insani yardım çalışanlarına ve onların hizmet verdiği insanları başarısızlığa uğrattığı acı gerçeğiyle de yüzleşmek zorundayız. Bu yılın başından beri 28 cesur Kızılhaç ve Kızılay gönüllüsü ve personelimizi insani görevlerini yerine getirirken kaybettik. Bu, Kızlaç ve Kızılay personeli ve gönülleri için en ölümcül yıllardan biriydi.
Bu bireylerin her biri kendi topluluklarında bir umut cesaret ve direnç sembolüydü ve her biri insanlığa hizmet etme uğruna en büyük bedeli ödedi.
7 Ekim’den bu yana İsrail ve Filistin‘deki gönüllülerimize ve personelimize yönelik benzeri görülmemiş bir şiddete tanık olduk.
Uluslararası koruma altındaki Semboller taşırken paramedikler ve ambulans sürücüleri öldürüldü. Sudan’da bir yılı aşkın süredir devam eden çatışmalar sırasında Sudan KIZILAY’ının yedi gönüllüsü ve personelini kaybetmenin yasını tutuyoruz
Ukrayna’daki silahlı çatışma insan hayatının trajik bir şekilde kaybedilmesine şehirlerin ve sivil altyapının yok edilmesine ve insanların ülke içinde ve sınırlar ötesinde kitlesel olarak yerinden edilmesine neden oldu.
İnsani yardım çalışanları çatışmaların ortasında kalan topluluklara hizmet ederken her gün kendilerini riske atıyorlar bu trajediler çatışma bölgelerinde insani yardım çalışanlarının karşı karşıya kaldığı tehlikelerin keskin bir hatırlatıcısıdır dünyadaki karmaşık krizler sivil acıların artması ve gönüllüler de dahil olmak üzere insani yardım çalışanlarının hedef alınması kabul edilemez.
Son çatışmalar insani yardım personelini korumayı amaçlayan savaş kurallarına yeniden bağlılık ve acil eylem gereksinimini vurguluyor.
Bu IFRC’nin bir araya gelmesi ve alarmı yükseltmesi için kritik bir an.
Bugün IRFC’nin “insanlığı koru” kampanyamız başlatıyor. Bu girişim dünyaya yönelik umutsuz çağrıımızdır.
insani yardım çalışanlarına yönelik şiddet durmalıdır. Krizin içindeki tüm sivillerin hayatlarını başkalarına yardım etmek için riske atan insani yardım çalışanlarının ve gönüllülerin korunması ihtiyacının aciliyetine dair farkındalık yaratmalıyız.
Görev başında hayatını kaybedenlerin aileleri ve meslektaşlarıyla dayanışma içerisindeyiz bir asırdan uzun bir süredir gönüllülerimiz felaketler ve krizler vurduğunda orada oldular. 191 ülkede 16 milyon gönüllümüzle dünya çapında topluluklara hizmet etmeye kararlıyız Ancak koruma olmadan ihtiyacı olan insanlara ulaşarak hayat kurtarıcı görevimizi yerine getiremeyiz. Dünya genelindeki insani yardım çalışanlarının korunması için derhal ve acil eylem çağrısında bulunuyoruz. Hükümetlerden Kızılhaç ve Kızılay ekiplerinin korunmasını güçlendirmelerini ve kamuoyundan insani yardım çalışanlarının hedef olmadığını fark etmelerini istiyoruz.
Güvenlik kolektif bir sorumluluktur. Yerel insani yardım kuruluşları personel ve gönüllülerin güvenliğini sağlama yükünü tek başlarına taşımamalıdır.
Bu, sergideki güçlü görüntüleri incelerken fotoğrafların arkasındaki yüzleri insanlık yüzlerini hatırlayalım en zorlu koşullarda hizmet etmeye devam edenleri koruma ve destekleme taahhüdünde bulunarak onların mirasını onurlandıralım teşekkür ederim.”
Konuşmalardan sonra Ankara Valisi Vasip ŞAHİN ve beraberindekiler, sergiyi gezdiler.
Sergiye gelen davetliler ve görevliler etkinlik sonrası birlikte hatıra fotoğrafı çektirdiler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde törenle karşıladı.
Türkiye ve Ukrayna bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren ve heyetlerini takdim eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi’ndeki Halkbank Genel Müdürlüğünde düzenlenen, “Halkbank Üreten Kadınlar Yarışması Ödül Töreni”ne katıldı.
Emine Erdoğan, törende yaptığı konuşmasında, parlak fikirleri ve kadın aklının incelikleriyle salonu dolduran kadınlarla birlikte olmaktan onur duyduğunu belirtti.
Yarışmanın kadın girişimciliğini desteklemede bir marka hâline geldiğini kaydeden Emine Erdoğan, “Halkbank, başarı yolunu kadınlarla yan yana yürüyor. Eğitimden finansmana, onlara her alanda omuz veriyor. Ortaya koydukları vizyonun, ödüllerle taçlanarak, uluslararası bir takdir kazanmasından da ayrıca iftihar ediyoruz” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE, KADINLARIN HER DÖNEMDE, SOSYAL VE KAMUSAL ALANDA VARLIK GÖSTERDİĞİ ÇOK ÖZEL BİR TARİHE SAHİPTİR”
Emine Erdoğan, dünyanın kabuk değiştirdiği dönemlerinin bulunduğunu, içinde yaşanılan çağın da böyle bir değişim ve dönüşüm çağı olduğunu anımsatarak, “Yeni bir gelecek yazılıyor ve ülkeler, insanlığın ortak geleceğini tasarlamak için yarışıyorlar. Bu yarışta, kadınların, ekonomik kalkınmada önemli aktörler olduğu ülkeler, ipi göğüslüyorlar. Türkiye, kadınların her dönemde, sosyal ve kamusal alanda varlık gösterdiği çok özel bir tarihe sahiptir. Türk kadınının girişimci ruhunun kökleri, 13. yüzyıla kadar uzanır. Anadolu’da kadınlar, teşkilatlanmış, sosyal ve ekonomik hayata katılmış, ‘dünya kadın tarihinin’ parlayan yıldızları olmuşlardır” diye konuştu.
Kadınların hak arayışlarında, vatan savunmasında, toplumsal yaraları sarmada hep ön saflarda yer aldığını dile getiren Emine Erdoğan, “Biz, kadınlarımızın nasıl emsalsiz bir güç olduğunun farkında olan ve bu gerçeğe hürmet eden bir ülkeyiz. Ekonomiden sanayiye, spordan sanata, siyasetten akademiye, geldiğimiz her noktada kadınlarımızın alın teri var. Hükûmetimiz, ilk günden bu yana, kadınların her alanda yücelmesi için örnek politikalar geliştirmiştir. Kadın istihdamının artmasını teşvik etmiştir. TÜİK verilerine göre, 2014 yılında yüzde 26’larda olan kadın istihdam oranı, 2024 Aralık ayı itibarıyla, yüzde 31,6’ya yükselmiştir. 2028 yılında, bu oranı yüzde 36,2’ye yükseltmeyi hedefliyoruz. İnşallah bu hedefi hep birlikte başaracağız” sözlerini sarf etti.
Emine Erdoğan, kadın istihdamını artık kadın liderliğiyle birlikte düşünmek zorunda olduklarını, bugün dünyanın kadın liderliğinin önemini tartıştığını, bu konu üzerine araştırmalar yaptığını söyledi.
“KADIN GİRİŞİMCİLERİMİZİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ NE KADAR KALDIRIRSAK BÖLGESEL KALKINMADA O KADAR YOL ALIRIZ”
Liderliğin dönüştürücü bir güç olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bir liderin vizyonu, kılcal damarlar gibi, etki alanındaki her şeye nüfuz eder. Kadın liderliğinin, tüm dünyanın acil ihtiyacı olan, belli başlı karakteristik özellikleri vardır. Araştırmalar gösteriyor ki kadın liderlerin soyut becerileri çok yüksek. İletişimde çok başarılılar, iş birliğine büyük önem veriyorlar. Barışçıl bir yönetim anlayışına sahipler ve çevre konularına karşı daha hassaslar. Yani, hangi alanda çalışırlarsa çalışsınlar, bulundukları sektöre iyileştirici bir etki yapıyorlar. İşte bu, kadın etkinliğidir. Bildiğiniz gibi, kadın liderliğinin özünde girişimcilik vardır. Girişimci dediğimizde aklımıza, zekâsı ve sezgileriyle öne çıkan insanlar geliyor. Onlar, mevcut bir eksiği görüyor, gereksinimleri belirliyor ve hayata yenilik katıyorlar. Ülkemiz, tüm bölgeleriyle, girişimcilik için son derece zengin bir potansiyel barındırıyor. Bilhassa, yerel kapasite ve birikimin, küresel rekabette kullanılması için, kadın girişimcilerin önemli yerel aktörler olduğunu unutmayalım. Kadın girişimcilerimizin önündeki engelleri ne kadar kaldırırsak bölgesel kalkınmada o kadar yol alırız. Bize düşen, hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nın tarihini yazarken, kalemimizi, bu bilgi ve birikimin mürekkebiyle doldurmaktır.”
“İŞ VE AİLE, KADINLARIN ARASINDA SEÇİM YAPMASI GEREKEN BİR YOL AYRIMI OLMAMALI”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan ettiğini hatırlatan Emine Erdoğan, “Aile, toplumumuzun ruhu ve lokomotifidir. Dirayetli, ferasetli ve kuvvetli bir toplum oluşumuzun temelinde, sağlam kökleri olan aile müessesemiz vardır. ‘Aile Yılı’nın, iş dünyası için de önemli bir hatırlatıcı olmasını temenni ediyorum. Ne yazık ki kadınların bazen, iş ve aile sorumluluklarına yetişmek için çırpındıklarını görüyoruz. Bu durum, kadınlarda strese, kendine güvensizliğe, hiçbir şeye yetememe duygusuna, mutsuzluğa ve depresyona neden olabiliyor. Hayat kaliteleri düştüğü gibi, zihinsel ve manevi yorgunluk yaşıyorlar. Daha büyük ölçekte, aile ve toplum hayatı olumsuz etkileniyor. İş ve aile, kadınların arasında seçim yapması gereken bir yol ayrımı olmamalı. Bu çatışmayı ortadan kaldıracak, aile hayatını muhafaza edecek uygulamaların sayısını, mutlaka artırmalıyız” görüşünü paylaştı.
Dünyanın her yerinde kadınların erkekler için tasarlanmış, rekabetçi bir iş ortamında tutunabilmek için zorlu mücadeleler verdiğini dile getiren Emine Erdoğan, oysa hükûmetin bu konuda önemli ve iyileştirici adımlar attığını, kadınların, kadın kimliklerini koruyabildikleri çalışma hayatının, ne kadar önemli olduğunun altını çizdiğini belirtti.
“TEKNOLOJİK İMKÂNLARI, KADINLARIN İŞ HAYATINA KATILIMINI KOLAYLAŞTIRMADA MUTLAKA KULLANMALIYIZ”
Emine Erdoğan, cinsiyet adaletine vurgu yapılıp kadınların lehine birçok uygulamanın hayata geçtiğini belirterek, şunları kaydetti: “Burada hepsini tek tek saymak, elbette mümkün değil. Ancak, süt izinleri, kreş desteği, yarı zamanlı çalışma gibi düzenlemelerin ortak amacı, iş ve aile hayatı arasında bir ahenk yaratmaktır. Umarım bu örnekler, tüm sektörlerde yaygınlaşır. İş yerlerinin, kültürel kodlarımızı temel alan çalışma modelleri oluşturması, kadınların önündeki engelleri kaldırmada kuşkusuz çok önemli. Bununla beraber, dünyanın, bilgi ve iletişim teknolojilerinde geldiği ileri seviyeyi de, bir fırsat olarak görmeliyiz. Fiziksel mekân şartını ortadan kaldıran teknolojik imkânları, kadınların iş hayatına katılımını kolaylaştırmada mutlaka kullanmalıyız. Unutmayalım ki Türkiye, kendi reçetelerini yazabilen, kendi formüllerini ve çözümlerini geliştirebilen, güçlü bir ülkedir.”
Değerli projeleriyle yarışmaya katılan katılımcılara özel olarak teşekkür eden Emine Erdoğan, “Sizler, bilgi ve becerilerinizle hepimizi heyecanlandırdınız. İyilik dolu fikirlerinizle, kadın potansiyelinin zirvelerini gösterdiniz. Kadınların insani ilerlemeye olan büyük katkısını bir kez daha ispat ettiniz. Benim için hepiniz birer kazanansınız. Lütfen, tecrübelerinizi sizinle aynı yolda yürümek isteyen tüm kadınlara ve gençlere aktarın. Çünkü dünyanın problem alanları, kadınların getireceği yeni çözümleri bekliyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile birlikte, kadınları merkezine alan ortak projelerin sayısının da artmasını dilediğimi belirtmek istiyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Törene, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Cumhuriyet tarihinin ilk kadın generali Tuğgeneral Özlem Yılmaz, Alev Alatlı’nın kızı Funda Aktan, jüri üyeleri, yarışmacılar ve davetliler de katıldı.
Törende, “Yılın Üreten Kadın Girişimcisi Kategorisi”nde Zahide Arı, “Yükselen Yıldız Kategorisi”nde Nurdeniz Erdoğan, “Teknoloji Tabanlı Kadın Girişim Kategorisi”nde Işıl Melisa Işık, “Sıfır Atık Kategorisi”nde Zeynep Balca Yılmaz ile “Kadın Kooperatifi Kategorisi”nde Ümmühan Keskin ödülünü Emine Erdoğan’ın elinden aldı.
Emine Erdoğan, “Alev Alatlı Özel Ödülü” kazananı Gönül Paksoy’a da ödülünü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ile birlikte verdi.
Arslan tarafından Emine Erdoğan’a zeytin ağacı hediye edilmesinin ardından tören, aile fotoğrafının çektirilmesiyle sona erdi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’yi küresel bir çekim merkezi haline getirmeyi sürdürülebilir kalkınmanın temeli olarak addettiklerini söyleyerek, “Dünyanın her yerinden parlak zihinlerin, yenilikçi fikirlerini bu topraklarda geliştirerek önemli ve kritik girişimlere dönüştürmesine imkân sağlayacak Türkiye Tech Visa Programı’nı ilan ettik. Programın ilk 5 ayında Dünyanın dört bir yanından 214 teknoloji girişimi Türkiye’ye taşınmak için başvuru yaptı.” dedi.
TÜBİTAK’ta Türkiye için kritik pek çok projeyi hayata geçirdiklerini belirten Bakan Kacır “Ülkemizin kritik projelerinde görev almak üzere TÜBİTAK çatısı altında 737 yeni çalışma arkadaşımıza yönelik ilana çıkmış durumdayız. TEKNOFEST kuşağını, Türk Gençliğini TÜBİTAK’ta bizlerle birlikte alın teri, akıl teri dökmeye bu vesileyle davet ediyorum.” diye konuştu.
Bakan Kacır, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi tarafından düzenlenen ve bu yıl “Yeteneğe Dayalı Kalkınma” temasıyla gerçekleşen 3. İstanbul İnsan Kaynakları Forumu’na katıldı. Kacır, burada yaptığı konuşmada tarih boyunca ekonomik ve toplumsal kalkınmanın temelleri, her dönemin hâkim dinamiklerine göre şekillendiğini söyledi. Tarım çağında, bir milletin zenginliğini belirleyen en önemli unsurun; sahip olduğu verimli topraklar ve su kaynaklarına erişim olduğunu belirten Kacır, Sanayi Devrimi ile birlikte bu paradigmanın kökten değiştiğini söyledi. Bilgi çağıyla birlikte fiziksel varlıklardan ziyade bilgi, teknoloji ve inovasyonun ekonomik gücün merkezine yerleştiğini kaydeden Kacır konuşmasında şunları söyledi:
YENİ ÇAĞIN GERÇEĞİ: Bir zamanlar tarımsal üretime, sanayi gücüne ve yeraltı zenginliklerine dayalı olan büyüme modelleri, yerini bilgi ekonomisine, inovasyona ve yetenek gelişimine bıraktı. Yeni çağın gerçeği şudur: Yetenek, en kıymetli sermaye; inovasyon ise sürdürülebilir büyümenin lokomotifidir.
İTİCİ GÜÇ: Türkiye olarak nüfusumuzun ortanca yaşı bugün 34 düzeyinde. Yani pek çok gelişmiş ülkeye kıyasla 10-15 yaş daha genç ve dinamik bir nüfusa sahibiz. Biz, bu demografik avantajı yalnızca bir istatistik olarak değil, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma hedefimizin en güçlü itici gücü olarak addediyoruz.
ADIMLARIN ODAĞI: Milli Teknoloji Hamlemiz doğrultusunda, daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye için attığımız adımların odağına her daim insan kaynağımızı koyuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, son 22 yılda üniversitelerden teknoparklara, Ar-Ge merkezlerinden girişimcilik destek programlarına kadar geniş bir yelpazede insan kaynağımızın niteliğini artırmaya yönelik pek çok adım attık.
BÜYÜK ATILIMLAR: Nitelikli insan kaynağımızı destekleyerek; kendi eğitim uçaklarını, helikopterlerini, deniz platformlarını, kara araçlarını, uydularını geliştirebilen, üretebilen, büyük atılımlara imzasını atan bir ülke konumuna yükseldik. Girişimcilerimizin, mühendislerimizin ve genç zihinlerin hak ettiği değeri bulması ile bugün insansız hava aracı üretiminde dünya birincisiyiz. Yerli ve millî otomobilimiz Togg; elektrikli, bağlantılı ve akıllı araç olarak yollarda.
TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜMÜN ÖNCÜSÜ: Artık imkânsız zannedileni Türkiye’nin girişimcileri başarıyor, Türkiye’nin mühendisleri hayalleri gerçeğe dönüştürüyor. Elde ettiğimiz bu tarihi kazanımları devam ettirmek ve gençlerimizin potansiyelini ortaya çıkarmak için hep birlikte gayretlerimizi sürdürüyoruz. Biliyoruz ki; günümüz dünyasında teknolojik dönüşümün öncüsü ve lideri esasen gençlerdir.
TEKNOFEST KUŞAĞI: Her TEKNOFEST’te Gençlerimizin Nuri Demirağların, Vecihi Hürkuşların, Şakir Zümrelerin, Nuri Killigillerin akamete uğramış serüvenlerini tamamlama kararlılığına tekrar tekrar şahit oluyoruz. Ne mutlu ki Millî Teknoloji Hamlesi’ni omuzlayan, bu ülkeyi daha ileriye taşıma derdinde olan azimli, birikimli, çalışkan TEKNOFEST kuşağı var.
DENEYAP ATÖLYELERİ: 81 şehrimizde kurduğumuz Deneyap Teknoloji Atölyelerimizde 35 binden fazla gençlerimizi bilim ve teknoloji dünyasıyla 11 yaşından itibaren buluşturuyoruz. “Sektör Kampüste” programımız ile üniversite öğrencilerine, sektör profesyonelleri tarafından güncel ve sahadan içeriklerle hazırlanarak zenginleştirilmiş dersler alma imkanı sağlıyoruz. Milli Teknoloji Uzmanlık Programlarımızla da teknoloji geliştirme ve katma değerli üretim altyapımızın ihtiyaç duyduğu alanlarda gençlerimizi geleceğin yetkinlikleriyle buluşturuyoruz.
MİLLİ TEKNOLOJİ STAJ PROGRAMI: Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi ile yakın iş birliği içinde yürüttüğümüz Milli Teknoloji Staj Programımızla da gençlerimize sanayi ve teknoloji ekosistemimizin öncü firmalarında staj yapma imkanı tanıyoruz. Ar-Ge teşviklerimizden teknopark uygulamalarımıza, TÜBİTAK desteklerinden KOSGEB programlarına ve girişim sermayesi fonlarına pek çok uygulama ve düzenleme ile gençlerimizin girişimci ruhunu besleyerek, girişimciliği kariyer yolculuğunda bir alternatif haline getiriyoruz.
GELECEĞİN DÜNYASI: Gençlerimizin doğru yetkinliklerle buluşması kadar önem verdiğimiz bir diğer başlık ise kuşkusuz mevcut iş gücümüzü geleceğin dünyasına güçlü şekilde hazırlamak. Özellikle başta yapay zekâ olmak üzere yıkıcı teknolojilerin çok boyutlu etkileri; yetkinlik dönüşümünün bizler için tercihten öte zorunluluk olduğunu gösteriyor.
YENİ İSTİHDAM ALANLARI: Araştırmalar ülkemizde halihazırda 7 milyon kişinin yürüttüğü işlerin 2030 yılına kadar yeni nesil teknolojilerin etkisiyle ya tamamen ortadan kalkabileceği ya da farklı niteliklere sahip rollere dönüşeceğini gösteriyor. Ancak gelişen teknolojilere doğru bir bakış açısıyla yaklaşırsak, bünyesinde 9 milyon kişiyi barındıracak yeni iş modelleri oluşturma imkanına sahibiz. Özellikle teknolojiyle ilgili alanlarda ortaya çıkacak fırsatları da doğru değerlendirdiğimiz takdirde mevcuttan en az 2 milyon ilave istihdam oluşturmamız mümkün.
BÜTÜNCÜL KALKINMA: Sanayimizin dijital dönüşümüne rehberlik eden model fabrikalarımızın sayısını 10’a ulaştırdık. Kocaeli, Denizli, Malatya, Tekirdağ, Sakarya ve Trabzon’da açılışını gerçekleştireceğimiz yeni merkezlerle bu sayıyı 16’e çıkaracağız. Ülke sathına yayılan, bütüncül bir kalkınmayı tüm sektörlerde topyekûn şekilde hayata geçirmeyi sürdüreceğiz.
TECH VİSA PROGRAMI: Tarihimizden aldığımız ilhamla, Türkiye’yi küresel bir çekim merkezi haline getirmeyi sürdürülebilir kalkınmanın temeli addediyoruz. Dünyanın her yerinden parlak zihinlerin, yenilikçi fikirlerini bu topraklarda geliştirerek önemli ve kritik girişimlere dönüştürmesine imkân sağlayacak Türkiye Tech Visa Programı’nı ilan ettik. Programın ilk 5 ayında Dünyanın dört bir yanından 214 teknoloji girişimi Türkiye’ye taşınmak için başvuru yaptı.
LİDER ARAŞTIRMACILAR PROGRAMI: Uluslararası Lider Araştırmacılar Programımız ile; alanlarında dünyanın en iyi merkezlerinde deneyim kazanmış yetkin araştırmacıların ülkemize gelmelerini teşvik ediyor, bilimsel ve teknolojik çalışmaların bu topraklardan yükselmesini sağlıyoruz. Bugüne kadar program kapsamında, 57’si diğer ülke olmak üzere toplam 253 araştırmacıya, çalışmalarını ülkemizde sürdürmeleri için destek sağladık. Bizler, potansiyelini harekete geçirmeyi bekleyen tüm girişimcilerimize fırsat ve imkan kapılarını sonuna kadar açmaya devam edeceğiz.
GENÇLERE TÜBİTAK DAVETİ: TÜBİTAK’ta Türkiye için kritik pek çok projeyi hayata geçiriyoruz. Bugün itibariyle uzay teknolojilerinden savunma sanayine, yapay zekadan raylı sistem teknolojilerine, ülkemizin kritik projelerinde görev almak üzere TÜBİTAK çatısı altında 737 yeni çalışma arkadaşımıza yönelik ilana çıkmış durumdayız. TEKNOFEST kuşağını, Türk Gençliğini TÜBİTAK’ta bizlerle birlikte alın teri, akıl teri dökmeye bu vesileyle davet ediyorum.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.