Cumhurbaşkanı Erdoğan, “40 Yıl, 40 Eser” etkinliği kapsamında “Bir Şiir Bir Hayat/Sakarya Türküsü” Dijital Sergi Açılışı’nda yaptığı konuşmada, “Üstadın Türkiye sevdasını, büyük ve güçlü Türkiye idealini siyasetimizin merkezine biz onun tavsiyeleriyle yerleştirdik. Onun yücelttiklerini biz de her zaman baş tacı ettik. Onun reddettiklerini ise biz de elimizin tersiyle ittik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi’nde şair, yazar ve mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek anısına düzenlenen, “40 Yıl, 40 Eser” etkinliği kapsamında “Bir Şiir Bir Hayat/Sakarya Türküsü” Dijital Sergi Açılışı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda yaptığı konuşmasının başında katılımcıları selamlayarak etkinliğe katılmaktan dolayı bahtiyarlık duyduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dijital serginin başarılı geçmesini temenni ettiğini belirterek, üstat Necip Fazıl Kısakürek’in ebediyete irtihalinin 40. sene-i devriyesinin idrak edildiğini söyledi.
“Şairlerin sultanı, milletin duygu sancağı” üstat Necip Fazıl Kısakürek’i bu vesileyle bir kez daha rahmetle, minnetle, özlemle yâd ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yıl aynı zamanda ecdadın kendi ifadesiyle fikrimizin çerçevesi dediği ‘Büyük Doğu’ mefkûresinin 80. yıl dönümüdür. Üstat, 2. Cihan Harbi’nin buhranlı yıllarında neşretmeye başladığı Büyük Doğu’yu tam 35 yıl boyunca çıkarmaya devam etmiştir. Haftalık, aylık ve günlük olarak toplam 512 sayıya ulaşan bu muhteşem külliyat, yayınlandığı döneme mührünü vurmuştur. Üstadın bütün eserlerinin düşünce ve ideolojisinin omurgasını Büyük Doğu oluşturur desek herhalde haddimizi aşmış olmayız” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Büyük Doğu dergilerinin bir bütün hâlinde yeniden takdimini bu bakımdan çok mühim bir proje olarak gördüğünü, aynı şekilde üstadın eserlerinin yeniden tanzim edilerek kitapseverlere ulaştırılmasını da takdirle karşıladığını vurguladı.
Serginin tertiplenmesine öncülük eden Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı ile destek veren tüm kurumları tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, üstadın emaneti, değerli dava adamı Mehmet Kısakürek’i yürekten kutladığını, emekleri ve gayretleri için kendisine teşekkür ettiğini belirtti.
“ÜSTADIMIZ KÜLTÜREL HEGEMONYAYA TESLİM OLMAK YERİNE KALEMİ VE KELAMIYLA DİRENMEYİ SEÇTİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, nitelikli, özgün ve gençlere hitap eden her türlü çabanın yanında olduğunu ve olacağını dile getirerek, şöyle devam etti: “Üstat Necip Fazıl, Cumhuriyet tarihimizin en sancılı dönemlerine şahitlik etmiş bir insandı. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e intikal eden kuşak içinde üstat, devletin, milletin, fertlerin yaşadığı tüm ıstırapları bizzat görmüştü. Çağdaşı pek çok şair ve yazarın aksine üstadımız kültürel hegemonyaya teslim olmak yerine kalemi ve kelamıyla direnmeyi seçti. Asırlara sair köklü mirasımızın yok sayıldığı şanlı mazimizle köprülerin atıldığı bir zamanda şiirleri, makaleleri, kitapları, piyesleri ve hitabetiyle ‘Durun kalabalıklar’ dedi. Hayatının hiçbir döneminde fildişi kuleden ahkâm kesmedi, kolaya kaçmadı.”
Kısakürek’in hep zor olanı tercih ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ahlak ve Allah’ demenin yasak olduğu yıllarda mücadelesiyle milletimizin ruh köküne sahip çıktı. Elbette bu yerli ve millî duruşunun ceremesini de son nefesine kadar çekti. Üstat, ilk eserlerini vermeye başlayınca onu ‘Deha’ diyerek alkışlayanlar sırf bu tavrından dolayı ona düşman kesildi.”
“İNANDIĞI DEĞERLER UĞRUNA BEDEL ÖDEMEKTEN ASLA ÇEKİNMEMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kısakürek’i daha önce “Bir mısraı bir millete şeref verecek kişi” diye taltif edenlerin yerli ve millî duruş sergiledikten sonra onu “Sanatına kıyan adam” diyerek, tahkir ettiklerini dile getirdi.
Karşısındakilerin Kısakürek’in şiirlerindeki mana selini aşamadıkça daha da çirkinleştiklerini, fikir cephesinde onun bileğini bükemedikçe daha çok küstahlaştıklarını, onun direniş ve mücadele azmini kıramadıkça daha da pervasızlaştıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Kültür sanat camiamızın bugün bile esaretinden kurtulamadığı mahalle baskısına üstat Necip Fazıl on yıllar boyunca maruz kalmıştır. Ama üstat bunların hiçbirine boyun eğmemiştir. İnandığı değerler uğruna bedel ödemekten asla çekinmemiştir. Çünkü Necip Fazıl, Türkiye merkezli düşüncenin, Türkiye merkezli bir dünya tasavvurunun vücut bulmuş hâliydi. O hayatının en kıymetli yıllarını ‘fikir Mehmetçikleri’ yetiştirmeye adamış, bu uğurda ter dökmüş, çile çekmiş, hakiki bir münevverdi. Kimsenin ne dediğine, ne yaptığına bakmadan hep sorumluluk aldı, öne atıldı, öncülük etti, uyardı, yazdı, anlattı, konuştu. Anadolu’yu adım adım dolaşıp bu ülkenin mahzun gençlerinin kalplerine ve zihinlerine dokunmaya çalıştı. Çağını yakalayan üstat, köklerimizi bizi biz yapan hasletleri işte bu çağa nakşetmenin derdindeydi. Üstadımızın çok yönlü kişiliğini burada anlatmaya kalksak bırakın saatleri, günler yetmez. Üstadın her bir şiiri, kitabı, eseri, hayatının bir safhası üzerinde uzun uzun konuşulmayı ziyadesiyle hak ediyor.”
Kısakürek’i en iyi yine bizzat kendisinin anlattığına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karşınızda bir adam var, Necip Fazıl Kısakürek. Türk’tür, Anadolu’dur. Maraşlı’dır, İslamiyet’ten başka tek kaynak tanımaz. Topyekûn kâinatın o kaynakta bir köpükçük olduğuna inanır. Peygamberler Peygamberi’nin en hakir kölesine ebedî köleliği dünya ve ahirette en büyük rütbe bilir. Kendisini en basit müminin çarığının altındaki çamurdan aşağı görür. Fakat Allah’ın ‘Nimetimi takdis et’ emriyle de haykırmaktan çekinmez” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 40 sene önce dünya yolculuğunu tamamlayan Kısakürek’in böyle bir dava ve aksiyon adamı olduğunu belirterek, “Necip Fazıl hepimizin gönlünde onlarca yıldır yanan, iman ve mücadele ateşinin yürek tellerimizi titreten o muhteşem dizelerin doğduğu kaynağın ta kendisiydi” ifadelerini kullandı.
Necip Fazıl Kısakürek ve eserlerinin özellikle kendi nesli üzerinde çok büyük etkisi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şüphesiz üstadın her şiirinin ruh dünyamızdaki yeri ayrıdır. Onun her sözünün kalbimizde yaptığı tesir farklıdır. Onun her kitabının fikir serüvenimizde bıraktığı iz başkadır. Tüm bunlarla birlikte ‘Sakarya Türküsü’ şiirinin yeri ise müstesnadır. Her dizesi coşkun ırmak misali gürül gürül akan bu şiir, bir nesil tarafından ezberlenmiş ve manası da idrak edilmiştir” dedi.
“BU GENÇLİĞİ ŞİMDİ DE TÜRKİYE YÜZYILI’NIN İNŞASINDA GÖRÜYORUZ”
“Rabbim isterse sular büklüm büklüm vurulur / Sırtına Sakarya’nın Türk tarihi vurulur” diyen üstat Kısakürek’in hayalini kurduğu şekilde mesuliyetinin şuurunda bir gençlik yetiştiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları aktardı: “Öz güven abidesi bu gençlik, Sakarya’nın sırtına vurulacak tarihî yükünü paylaşmaya amade bir gençliktir. Bu gençlik, omuzlarına büyük bir davayı yüklenen fedakârlık, disiplin, merhamet, samimiyet, güzel ahlak, zarafet, estetik sahibi bir gençliktir. Bu gençlik, milletimizin bütün varlık, yokluk mücadelelerinde öne atılan, istiklal ve istikbalimizin teminatı olan bir gençliktir. Biz bu gençliği, Çanakkale’de, dünyanın en güçlü ordularını bozguna uğratırken gördük. Biz bu gençliği, İstiklal Harbimizde müstevlilere Anadolu’yu dar ederken gördük. Biz bu gençliği, 28 Şubat’ın karanlık günlerinde üniversite kapılarında baskıya direnirken gördük. Biz bu gençliği, 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü alçakların ölüm kusan silahlarına göğüslerini siper ederken gördük. Biz bu gençliği, asrın felaketi, 6 Şubat depremlerinin hemen sonrasında, afetzedelerimizin imdadına koşarken gördük. Biz bu gençliği, TEKNOFEST’te ülkemizin tam bağımsızlık ülküsüne omuz verirken gördük. Biz bu gençliği, 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri öncesinde sahada kapı kapı dolaşırken, seçim günü de sandıklara sahip çıkarken gördük. Sağına soluna bakmadan, fert fert ‘ben varım’ diyen bu gençliği şimdi de Türkiye Yüzyılı’nın inşasında görüyoruz. Üstadın, yetişmesi için ömrünü adadığı bu gençlik, Allah’ın izniyle, emaneti bizden alacak, davamızı daha da yücelterek kendinden sonrakilere alnının akıyla devredecektir.”
“EZİLENLERİN DOSTU OLMAYI ONUN ESERLERİNDEN ÖĞRENDİK”
Gençlik yıllarında Necip Fazıl Kısakürek ile tanışma, hasbihal etme, onun doyumsuz sohbetlerine katılma şerefine nail olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya görüşümüzün şekillenmesinde üstadın şiirlerinin, eserlerinin ve konferanslarının çok büyük etkisi oldu. Ülkemize siyaset yoluyla hizmet etme davamızda da aynı şekilde üstadın hayatı bizlere hep yol gösterdi. Bir davaya sahip olmanın, medeniyet değerlerimize mensubiyetin bilincini biz ondan öğrendik. Sinesinden çıktığımız milletimizi karşılıksız sevmeyi biz ondan öğrendik. Anadolu büyüklüğündeki dava taşını gediğine koyma gücünü biz ondan öğrendik. Zalimlere karşı dik durmayı, hakka haykırmayı, adaletin temsilcisi olmayı biz ondan öğrendik. Ayrım yapmadan mazlumların elinden tutmayı, ezilenlerin dostu olmayı biz ondan, onun eserlerinden öğrendik. Üstadın Türkiye sevdasını, büyük ve güçlü Türkiye idealini siyasetimizin merkezine biz onun tavsiyeleriyle yerleştirdik” diye konuştu.
“TÜRKİYE’Yİ HER ALANDA TARİHİNİN EN BÜYÜK BAŞARILARIYLA TANIŞTIRDIK”
Kısakürek’in yücelttiklerini her zaman baş tacı ettiklerine, onun reddettiklerini ise ellerinin tersiyle ittiklerine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Üstadın Türk siyasetindeki mutlak ötesi hep CHP olmuştur. Merhum Necip Fazıl, CHP ideolojisini milletin ruh kökünü kurutmayı amaçlayan marazi bir yapı olarak görmüştü. Biz de mücadelemizin odak noktasına CHP zihniyetini koyduk. Tüm siyasi hayatımız boyunca CHP ideolojisinin millet varlığımızda açtığı tahribatın izlerini silmek için çalıştık. Tek parti faşizmi tarafından ülkemize giydirilen deli gömleğini parçalamak için çetin bir mücadele yürüttük. Hamdolsun, bu mücadelemizde çok büyük mesafeler katettik. Türkiye’yi demokrasiden hak ve özgürlüklere, savunmadan diplomasiye kadar her alanda tarihinin en büyük başarılarıyla tanıştırdık. Eğer bir Ayasofya davamız varsa Ayasofya davamızı biz yine üstat Necip Fazıl’dan öğrendik. Sultanahmet Meydanı’nda ‘Ayasofya açılacak, Ayasofya açılacak, Ayasofya açılacak’ derken üstat, işte bu manayı, bu ruhu, bu heyecanı ondan yakaladık ve Ayasofya’yı da Allah’ın izniyle açtık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 70-80 senede yapılamayan hizmetlerin katbekat fazlasını 21 yıla sığdırmayı başardıklarını söyledi.
“SESSİZ YIĞINLARIN SESİ, SOLUĞU, NEFESİ OLDUK”
Hepsinden önemlisi yıllarca kendi öz yurdunda hor görülen millete yeniden öz güven kazandırdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kerameti kendinden menkul, azgın azınlık karşısında sessiz yığınların sesi, soluğu, nefesi olduk” diye konuştu.
Necip Fazıl Kısakürek’in surda bir gedik açtığını ve rüzgârlara meydan okuyup “Artık ne yandan esersen es” dediğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz o surları aştık, kaleyi fethettik. Zafer sancağımızı gururla burçlara diktik. Üstadın Rabbine her elini açtığında zincirlerinin kırılması için dua ettiği Ayasofya’yı 86 yıl sonra Ezan-ı Muhammedilerle buluşturduk” ifadelerini kullandı.
Ayasofya ile birlikte Türk’ün ve Türkiye’nin bahtını da açtıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam olarak üstadın ifade buyurduğu şekilde Ayasofya’yı mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbi gibi açtık. Rabbime, şahsıma, üstat Fazıl’ın vasiyetini gerçekleştirme imkânı verdiği için binlerce kez hamdediyorum. Rabbime Türkiye’nin bağımsızlığının sembolü olan Ayasofya’yı tekrar asli kimliğine kavuşturmayı nasip ettiği için hamdediyorum. Bu mübarek mabedin kubbelerinden Kur’an sesleri, ezan sesleri eksik olmasın diyorum” değerlendirmesini yaptı.
“ARTIK KİMSE BU MİLLETİN EVLATLARINI AŞAĞILAMA CESARETİ BULAMAYACAK”
Bugün büyük bir gururla “Artık bu mukaddes dava sahipsiz değildir” ifadesini kullandıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Birer sürgü misali göğe yükselen minarelerimizden yankılanan ezan sesleri artık mahzun değildir. Öz yurdumuzda garip değiliz. Öz yurdumuzda parya hiç değiliz. Kehkeşana kaçan güneş sadece 81 ilimizi değil, gönül coğrafyamızın dört bir köşesini de aydınlatmaktadır. Türkiye Yüzyılı’nın inşasıyla inşallah tüm kazanımlarımızı perçinleyeceğiz. Evlatlarımıza hiçbir endişe duymadan üzerinde özgürce yaşayabilecekleri müreffeh bir ülke bırakacağız. Uğrunda ciddi bedeller ödediğimiz hak ve hürriyetlerimize hiç kimsenin el süremeyeceği bir demokratik iklimi Türkiye’de muhakkak tesis edeceğiz. Türk siyasetini, tek parti, CHP zihniyetinin baskıcı, nobran ve halka rağmen halkçı alışkanlıklarından mutlaka kurtaracağız. Millî iradeyi tüm kurum ve kurallarıyla ülkemizde bilakayduşart egemen kılacağız.”
İktidara giden yolun Batı’nın beklentilerinden, vesayet odaklarından veya terör örgütlerinin desteğinden değil milletin gönlünden geçtiğini herkese öğreteceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık kimse bu milletin evlatlarını aşağılama cesareti bulamayacak. Kimse Anadolu insanına hakaret edemeyecek, tehditler savuramayacak. Aman ya Rabbi ne diyor? ‘Kırsal kesimden aldığı oylarla Cumhurbaşkanlığını kazandı’ Hani partinizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ‘Köylü, milletin efendisidir’ demedi mi? Bir taraftan öyle, bir taraftan böyle. Artık bunu yemezler. Geçti bu iş. Şimdi bu millet daha ileri, daha ileri, daha ileri gidiyor ve gidecek. Sırf oy tercihlerinden dolayı kimse vatandaşa parmak sallayamayacak. Milletimizi kimse makarnacı, kömürcü, cahil, göbeğini kaşıyan adam diye tahkir edemeyecek” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 ve 28 Mayıs seçimlerini Kısakürek’in uğruna hayatını adadığı davası ve kendi mücadeleleri açısından bir dönüm noktası olarak gördüklerini belirterek, “Üstada göre 14 Mayıs 1950 seçimleriyle birlikte millet, başındaki CHP’yi atmıştır. Kaderin cilvesi olarak tam 73 yıl sonra bir 14 Mayıs’ta milletimiz başında CHP zihniyeti istemediğini çok net biçimde ortaya koymuştur. 28 Mayıs’ta da yarım kalan işi tamamlayarak görünen ve görünmeyen tüm destekçileriyle birlikte CHP ideolojisini sandığa gömmüştür” dedi.
Bir daha hiçbir gücün CHP’yi o sandığın dibinden çıkaramayacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne CHP Genel Başkanı’nın koltuğunu korumak uğruna attığı iftiralar bunu değiştirebilir ne seçim yenilgisini perdelemek için söylediği yalanlar kendisine bir fayda sağlayabilir ne de kırsalda yaşayan insanlarımıza yönelik sarf ettiği hadsiz ifadeler kendisini kurtarabilir” diye konuştu.
“Sandıktan çıkan iradeye saygı duymak yerine hâlâ vatandaşa ‘500 liraya oylarını satıyorlar’ imasında bulunmak siyasi tükenmişliğin daniskasıdır” değerlendirmesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Son 13 yılda 12 seçim kaybeden birinin kabahati kendinde aramak yerine hâlen seçmeni suçlaması artık siyasetin değil psikolojinin konusudur. Çünkü bu zat artık psikolojik bir vakadır. Milletim de bunu sezdiği için gereğini yapmıştır. Çok açık ve net söylüyorum. CHP, bu şekilde siyaset yaptığı sürece bu ülkede iktidar yüzü göremez. CHP kendini düzeltmediği, değiştirmediği, milletin sesine kulak vermediği müddetçe bir daha asla yönetime gelemez. Hele hele terör örgütleriyle el ele, omuz omuza yürüdüğü sürece bu millet terör örgütlerine oy vermez, vermeyecektir.”
CHP’nin gelinen noktada artık cumhurla, cumhuriyetle ve halkla barışması gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin milletle, milletin inanç değerleriyle ve millî iradeyle sulh ilan etmediği takdirde yapacağı hamlelerin tamamının birer göz boyamadan ve siyasi hokkabazlıktan ibaret kalacağını söyledi.
“Biz ülkemizdeki muhalefetin kendini yenileyerek Türkiye Yüzyılı’na ayak uydurmasını samimiyetle temenni ediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Muhalefetin ülkenin ve millet hayrına olan işlerde bizi desteklemesini, gerektiğinde de yapıcı eleştirileriyle önümüzü açmasını ümit ediyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılında vaktimizi ve enerjimizi bozuk plak misali sürekli aynı şeyi tekrarlayan, hep aynı yoldan giderek farklı menzile varacağını düşünen çapsız siyasetçilerle harcamak istemiyoruz. İşimize bakalım. Hedefe kilitlenelim. Hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nı inşa edelim istiyoruz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Bu düşüncelerle titiz bir çalışmanın neticesinde hazırlandığını gördüğüm sergimizin başarılı geçmesini diliyorum. Bu vesileyle kendisiyle tanışma, muhabbet etme şerefine eriştiğim üstat Necip Fazıl Kısakürek’i bir kez daha kemali edeple yad ediyorum. Katılımcılara ve serginin icrasında emeği geçen herkese şahsım, milletim adına tekrar teşekkür ediyorum.”
Konuşmanın ardından, Necip Fazıl Kısakürek’ün kendi el yazısıyla kaleme aldığı “Sakarya Türküsü” şiirinin orijinal nüshası, Kısakürek ailesi tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a takdim edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi Galeri’deki “Bir Şiir Bir Hayat/Sakarya Türküsü” Dijital Sergisi’ni gezdi.
Programa Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı (NFKKAV) Yönetim Kurulu Başkanı Şeyma Kısakürek Sönmezocak ile edebiyat, kültür ve sanat dünyasından birçok kişi katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Son 3 yılda izlediğimiz aktif diplomasi dikkate alındığında, Rusya ile Ukrayna ve Amerika arasında önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, baş başa ve heyetler arası görüşmeleri ile anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Konuşmasına dördüncü yılına girecek Rusya-Ukrayna Savaşı’nda hayatını kaybedenler için Ukrayna halkına taziyelerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zelenskiy’nin ziyaretinin, Ukrayna’daki savaşın temel dinamiklerinde önemli değişimlere aday olunan bir dönemde gerçekleştiğini söyledi.
Türkiye’nin, “Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmayacağı” anlayışıyla savaşın ilk gününden bu yana taraftar arasında müzakere edilmiş bir barışın tesisi için yoğun çaba sarf ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu doğrultuda Mart 2022’de İstanbul’da iki ülke arasında doğrudan müzakerelere ev sahipliği yaptık. Taraflarla yürüttüğümüz temaslar neticesinde Karadeniz Tahıl Girişimi’ni hayata geçirdik. Son üç yılda Rusya ve Ukrayna ile her seviyede doğrudan girişimlerde bulunduk. Tüm bu çabalarımızda her iki taraf içinde güvenilir bir arabulucu olmaya, samimi olarak gayret gösterdik, somut neticeleri aldık” ifadelerini kullandı.
“MÜZAKERE SÜRECİNİN KALICI BİR BARIŞLA SONUÇLANDIRILMASI İÇİN HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERECEĞİZ”
Gelinen aşamada ABD Başkanı Donald Trump’ın, savaşın müzakereler yoluyla ve süratle sonlandırılması için başlattığı diplomatik girişimin, Türkiye’nin son üç yıldır izlediği politikayla da örtüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Haddizatında, İstanbul Müzakereleri taraftar arasında mutabakata en fazla yaklaşılan platform olması ile önemli bir referans noktası teşkil ediyor. Son 3 yılda izlediğimiz aktif diplomasi dikkate alındığında Rusya ile Ukrayna ve Amerika arasında önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır. Sayın Zelenskiy ile görüşmemde Türkiye’nin, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bağımsızlığını olan kuvvetli desteğini ifade ettim. Aynı zamanda müzakere sürecinin kalıcı bir barışla sonuçlandırılması için her türlü desteği vereceğimizin altını çizdim. Çok sayıda masumun ölümüne ve muazzam bir yıkama neden olan bu savaş, artık sona ermelidir.
Karadeniz’de ticari seyrüsefer emniyetini hedefleyen bir düzenlemenin hayata geçirilmesi için ülkemizin çalışmayı sürdüreceğini de belirttim. Karadeniz’de hayata geçirilebilecek böyle bir düzenlemenin müzakerelere giden süreçte önemli bir güven artırıcı tedbir işlevi göreceğine inanıyoruz. Sayın Zelenskiy ile gündemimizde, Ukrayna ile stratejik ortaklık ilişkilerimiz kapsamındaki konu başlıkları önemli yer tuttu. Ticari ilişkilerimizin daha da güçlendirilmesi için önümüzdeki dönemde atabileceğimiz adımları masaya yatırdık. Savaşın getirdiği tüm zorluklara rağmen ikili ticaretimizde tespit ettiğimiz 10 milyar dolar hedefine emin adımlarla yürümek istiyoruz.”
“İLİŞKİLERİMİZİN DAHA DA ÜST SEVİYELERE ÇIKACAĞINA İNANIYORUM”
Zelenskiy’e, Türk şirketlerinin savaşın yol açtığı tahribatın giderilmesi ve yeniden imar konusunda Ukrayna’ya destek vermeye istekli olduklarını aktardığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ukrayna’da barışın tesisi ile birlikte önümüzdeki dönemde ilişkilerimizin stratejik ortaklığımıza yaraşır düzeyde daha da üst seviyelere çıkacağına tüm samimiyetimle inanıyorum. Sözlerime son verirken Ukrayna’nın toprak bütünlüğü için özellikle mücadele veren Kırım Tatarı soydaşlarımızın hakları konusunda değerli dostum Zelenskiy’nin attığı cesur adımları takdirle karşıladığım belirtmek istiyor, ilave adımların geleceğini de temenni ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“UKRAYNA’NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ BİZİM OLMAZSA OLMAZIMIZDIR”
Ukraynalı bir gazetecinin barış görüşmelerine vurgu yaparak, Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne ilişkin sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, egemenliği bizler için çok çok önemli ve toprak bütünlüğüne, egemenliğine Türkiye’nin saygısını her yerde anlattık. Bütün uluslararası toplantılarda bu konuyu daima işledik, işlemeye devam ediyoruz. Bundan sonraki süreçte de özellikle Ukrayna’nın toprak bütünlüğü bizim olmazsa olmazımızdır. Egemenliği aynı şekilde bizim olmazsa olmazımızdır. Temennimiz odur ki barışın kaybedeni olmaz. Dolayısıyla barışın bir an önce sağlanmasını temin etmektir. Bu konuda değerli dostum, o da zaten barıştan yana olduğunu açık net olarak bizlere ifade ediyor. Temennim odur ki gerek Dışişleri Bakanımın muhatabıyla yaptığı görüşmelerde gerek şahsımın Sayın Putin ile yaptığı görüşmelerde bu barışla ilgili yolculuğu, yolu kat ederiz, temin ederiz ve bunun için adımları da atarız.”
Türkiye’nin gelecek süreçte Rusya-Ukrayna barışına katkı için adım atıp atmayacağına ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Adil bir barışın mümkün olması için şüphesiz ki güçlü olduğunu bildiğimiz ülkelerin barıştan yana tavrını ortaya koyması lazım. Az önce de ifade ettiğim gibi barışın kaybedeni olmaz. Şu anda tüm dünya Rusya-Ukrayna arasındaki bu savaşta artık barışı bekliyor. Bir an önce barış temin edilsin. Çünkü bunca esir var, bunun yanında bunca insan, yüz binlerce insan burada öldü, öldürüldü. ‘Artık bu ölüme de son verilsin’ deniyor. Şimdi bizler en yakın komşuları olarak Türkiye biz, bir an önce barışın teminiyle alakalı gerek şahsım gerek Dışişleri Bakanım bizler muhataplarımızla bir an önce barışın temini için adım atalım istiyoruz.
Tahıl Koridoru’nun kurulmasını isteyişimizin sebebi bu olmuştur ve tahıl koridorunda da iyi bir netice aldık ama maalesef devamını sağlayamadık. 30 bin ton tahıl malum gönderildi biz aracı olduk. Bundan sonraki süreçte de bunun devamını istiyoruz. Bu arada tabii ben huzurlarınızda Sayın Zelenskiy’e bir teşekkürü ifade etmek istiyorum. O da Suriye’ye tahıl gönderme noktasında, bize gönderdikleri tahıl, biz de bu tahılı malum değirmenlerimizde una çevirmek suretiyle Suriye’ye ulaştırdık, ulaştırıyoruz. Bu da tabii Suriye’deki yönetimi ciddi manada mutlu etti, memnun etti. Ben de huzurlarınızda Suriye halkı adına kendilerine teşekkür ediyorum. Çünkü böyle zor bir zamanda Suriye’nin böyle bir imkânı aracılığımızla özellikle de Ukrayna’dan elde etmiş olması bu da insani ve vicdani bir görevdir.”
UKRAYNA DEVLET BAŞKANI ZELENSKİY: “TÜRKİYE, UKRAYNA’NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VE EGEMENLİĞİ KONULARINDA ÇOK İLKELİ BİR TUTUM SERGİLEDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yaptıkları görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Rusya-Ukrayna savaşının zor zamanlarında Türkiye’den destek gördükleri için teşekkür ederek “Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği konularında çok ilkeli bir tutum sergiledi. Bu, bize göre küresel önem taşıyor” diye konuştu.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, görüşmelerde Ukraynalı esirlerin durumunun da görüşüldüğüne işaret ederek “Türkiye gerek askerlerimizin gerek sivillerimizin serbest bırakılması için kolaylıklar sağladı” dedi.
İKİ ÜLKE ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy huzurunda, Türkiye ile Ukrayna arasında iki anlaşma imzalandı.
Bu kapsamda iki ülke arasındaki “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Anlaşması”na Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha imza attı.
“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Ukrayna Kültür ve Stratejik İletişim Bakanlığı Arasında Medya ve İletişim Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”nı da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha imzaladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde törenle karşıladı.
Türkiye ve Ukrayna bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren ve heyetlerini takdim eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi’ndeki Halkbank Genel Müdürlüğünde düzenlenen, “Halkbank Üreten Kadınlar Yarışması Ödül Töreni”ne katıldı.
Emine Erdoğan, törende yaptığı konuşmasında, parlak fikirleri ve kadın aklının incelikleriyle salonu dolduran kadınlarla birlikte olmaktan onur duyduğunu belirtti.
Yarışmanın kadın girişimciliğini desteklemede bir marka hâline geldiğini kaydeden Emine Erdoğan, “Halkbank, başarı yolunu kadınlarla yan yana yürüyor. Eğitimden finansmana, onlara her alanda omuz veriyor. Ortaya koydukları vizyonun, ödüllerle taçlanarak, uluslararası bir takdir kazanmasından da ayrıca iftihar ediyoruz” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE, KADINLARIN HER DÖNEMDE, SOSYAL VE KAMUSAL ALANDA VARLIK GÖSTERDİĞİ ÇOK ÖZEL BİR TARİHE SAHİPTİR”
Emine Erdoğan, dünyanın kabuk değiştirdiği dönemlerinin bulunduğunu, içinde yaşanılan çağın da böyle bir değişim ve dönüşüm çağı olduğunu anımsatarak, “Yeni bir gelecek yazılıyor ve ülkeler, insanlığın ortak geleceğini tasarlamak için yarışıyorlar. Bu yarışta, kadınların, ekonomik kalkınmada önemli aktörler olduğu ülkeler, ipi göğüslüyorlar. Türkiye, kadınların her dönemde, sosyal ve kamusal alanda varlık gösterdiği çok özel bir tarihe sahiptir. Türk kadınının girişimci ruhunun kökleri, 13. yüzyıla kadar uzanır. Anadolu’da kadınlar, teşkilatlanmış, sosyal ve ekonomik hayata katılmış, ‘dünya kadın tarihinin’ parlayan yıldızları olmuşlardır” diye konuştu.
Kadınların hak arayışlarında, vatan savunmasında, toplumsal yaraları sarmada hep ön saflarda yer aldığını dile getiren Emine Erdoğan, “Biz, kadınlarımızın nasıl emsalsiz bir güç olduğunun farkında olan ve bu gerçeğe hürmet eden bir ülkeyiz. Ekonomiden sanayiye, spordan sanata, siyasetten akademiye, geldiğimiz her noktada kadınlarımızın alın teri var. Hükûmetimiz, ilk günden bu yana, kadınların her alanda yücelmesi için örnek politikalar geliştirmiştir. Kadın istihdamının artmasını teşvik etmiştir. TÜİK verilerine göre, 2014 yılında yüzde 26’larda olan kadın istihdam oranı, 2024 Aralık ayı itibarıyla, yüzde 31,6’ya yükselmiştir. 2028 yılında, bu oranı yüzde 36,2’ye yükseltmeyi hedefliyoruz. İnşallah bu hedefi hep birlikte başaracağız” sözlerini sarf etti.
Emine Erdoğan, kadın istihdamını artık kadın liderliğiyle birlikte düşünmek zorunda olduklarını, bugün dünyanın kadın liderliğinin önemini tartıştığını, bu konu üzerine araştırmalar yaptığını söyledi.
“KADIN GİRİŞİMCİLERİMİZİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ NE KADAR KALDIRIRSAK BÖLGESEL KALKINMADA O KADAR YOL ALIRIZ”
Liderliğin dönüştürücü bir güç olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bir liderin vizyonu, kılcal damarlar gibi, etki alanındaki her şeye nüfuz eder. Kadın liderliğinin, tüm dünyanın acil ihtiyacı olan, belli başlı karakteristik özellikleri vardır. Araştırmalar gösteriyor ki kadın liderlerin soyut becerileri çok yüksek. İletişimde çok başarılılar, iş birliğine büyük önem veriyorlar. Barışçıl bir yönetim anlayışına sahipler ve çevre konularına karşı daha hassaslar. Yani, hangi alanda çalışırlarsa çalışsınlar, bulundukları sektöre iyileştirici bir etki yapıyorlar. İşte bu, kadın etkinliğidir. Bildiğiniz gibi, kadın liderliğinin özünde girişimcilik vardır. Girişimci dediğimizde aklımıza, zekâsı ve sezgileriyle öne çıkan insanlar geliyor. Onlar, mevcut bir eksiği görüyor, gereksinimleri belirliyor ve hayata yenilik katıyorlar. Ülkemiz, tüm bölgeleriyle, girişimcilik için son derece zengin bir potansiyel barındırıyor. Bilhassa, yerel kapasite ve birikimin, küresel rekabette kullanılması için, kadın girişimcilerin önemli yerel aktörler olduğunu unutmayalım. Kadın girişimcilerimizin önündeki engelleri ne kadar kaldırırsak bölgesel kalkınmada o kadar yol alırız. Bize düşen, hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nın tarihini yazarken, kalemimizi, bu bilgi ve birikimin mürekkebiyle doldurmaktır.”
“İŞ VE AİLE, KADINLARIN ARASINDA SEÇİM YAPMASI GEREKEN BİR YOL AYRIMI OLMAMALI”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan ettiğini hatırlatan Emine Erdoğan, “Aile, toplumumuzun ruhu ve lokomotifidir. Dirayetli, ferasetli ve kuvvetli bir toplum oluşumuzun temelinde, sağlam kökleri olan aile müessesemiz vardır. ‘Aile Yılı’nın, iş dünyası için de önemli bir hatırlatıcı olmasını temenni ediyorum. Ne yazık ki kadınların bazen, iş ve aile sorumluluklarına yetişmek için çırpındıklarını görüyoruz. Bu durum, kadınlarda strese, kendine güvensizliğe, hiçbir şeye yetememe duygusuna, mutsuzluğa ve depresyona neden olabiliyor. Hayat kaliteleri düştüğü gibi, zihinsel ve manevi yorgunluk yaşıyorlar. Daha büyük ölçekte, aile ve toplum hayatı olumsuz etkileniyor. İş ve aile, kadınların arasında seçim yapması gereken bir yol ayrımı olmamalı. Bu çatışmayı ortadan kaldıracak, aile hayatını muhafaza edecek uygulamaların sayısını, mutlaka artırmalıyız” görüşünü paylaştı.
Dünyanın her yerinde kadınların erkekler için tasarlanmış, rekabetçi bir iş ortamında tutunabilmek için zorlu mücadeleler verdiğini dile getiren Emine Erdoğan, oysa hükûmetin bu konuda önemli ve iyileştirici adımlar attığını, kadınların, kadın kimliklerini koruyabildikleri çalışma hayatının, ne kadar önemli olduğunun altını çizdiğini belirtti.
“TEKNOLOJİK İMKÂNLARI, KADINLARIN İŞ HAYATINA KATILIMINI KOLAYLAŞTIRMADA MUTLAKA KULLANMALIYIZ”
Emine Erdoğan, cinsiyet adaletine vurgu yapılıp kadınların lehine birçok uygulamanın hayata geçtiğini belirterek, şunları kaydetti: “Burada hepsini tek tek saymak, elbette mümkün değil. Ancak, süt izinleri, kreş desteği, yarı zamanlı çalışma gibi düzenlemelerin ortak amacı, iş ve aile hayatı arasında bir ahenk yaratmaktır. Umarım bu örnekler, tüm sektörlerde yaygınlaşır. İş yerlerinin, kültürel kodlarımızı temel alan çalışma modelleri oluşturması, kadınların önündeki engelleri kaldırmada kuşkusuz çok önemli. Bununla beraber, dünyanın, bilgi ve iletişim teknolojilerinde geldiği ileri seviyeyi de, bir fırsat olarak görmeliyiz. Fiziksel mekân şartını ortadan kaldıran teknolojik imkânları, kadınların iş hayatına katılımını kolaylaştırmada mutlaka kullanmalıyız. Unutmayalım ki Türkiye, kendi reçetelerini yazabilen, kendi formüllerini ve çözümlerini geliştirebilen, güçlü bir ülkedir.”
Değerli projeleriyle yarışmaya katılan katılımcılara özel olarak teşekkür eden Emine Erdoğan, “Sizler, bilgi ve becerilerinizle hepimizi heyecanlandırdınız. İyilik dolu fikirlerinizle, kadın potansiyelinin zirvelerini gösterdiniz. Kadınların insani ilerlemeye olan büyük katkısını bir kez daha ispat ettiniz. Benim için hepiniz birer kazanansınız. Lütfen, tecrübelerinizi sizinle aynı yolda yürümek isteyen tüm kadınlara ve gençlere aktarın. Çünkü dünyanın problem alanları, kadınların getireceği yeni çözümleri bekliyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile birlikte, kadınları merkezine alan ortak projelerin sayısının da artmasını dilediğimi belirtmek istiyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Törene, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Cumhuriyet tarihinin ilk kadın generali Tuğgeneral Özlem Yılmaz, Alev Alatlı’nın kızı Funda Aktan, jüri üyeleri, yarışmacılar ve davetliler de katıldı.
Törende, “Yılın Üreten Kadın Girişimcisi Kategorisi”nde Zahide Arı, “Yükselen Yıldız Kategorisi”nde Nurdeniz Erdoğan, “Teknoloji Tabanlı Kadın Girişim Kategorisi”nde Işıl Melisa Işık, “Sıfır Atık Kategorisi”nde Zeynep Balca Yılmaz ile “Kadın Kooperatifi Kategorisi”nde Ümmühan Keskin ödülünü Emine Erdoğan’ın elinden aldı.
Emine Erdoğan, “Alev Alatlı Özel Ödülü” kazananı Gönül Paksoy’a da ödülünü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ile birlikte verdi.
Arslan tarafından Emine Erdoğan’a zeytin ağacı hediye edilmesinin ardından tören, aile fotoğrafının çektirilmesiyle sona erdi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.