Cumhurbaşkanı Erdoğan, İDEF’23 16’ncı Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı’nın kapanış töreninde yaptığı konuşmada, “Savunma sanayiinde tam bağımsız Türkiye hedefimize ulaşıncaya kadar durmadan, dinlenmeden çalışmayı sürdüreceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen IDEF’23 16’ncı Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nın kapanış törenine katılarak bir konuşma yaptı.
Fuarın hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı ve Savunma Sanayii Başkanlığı’nı yoğun bir hazırlık sürecinden sonra fuarı başarıyla düzenledikleri için tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, fuara katılan firmalarla fuardaki etkinliklere destek veren tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ederek, kamu özel sektör arasındaki yakın işbirliğinin önemini burada bir kez daha gördüklerini aktardı.
Salı günü başlayan ve dört gün süren fuara bu sene ilginin oldukça yüksek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyanın 81 farklı ülkesiyle birlikte NATO, Afrika Birliği ve Amerikan İş Konseyi’nden katılım oldu. Aynı şekilde fuara 189 heyeti temsilen 741 heyet üyesi iştirak etti. Fuarımızda 689’u yerli 762’si yabancı olmak üzere bin 461 firma yer aldı. Yüzde 15’i yabancı olmak üzere 100 binden fazla ziyaretçiyi ağırlayan IDEF’23, sektöre damgasını vurmayı yine başardı” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, fuarın tarihi açısından çok da uzun olmayan 30 yıllık zaman zarfında sektörün kalbinin attığı küresel bir markaya dönüştüğünü belirterek, şunları kaydetti: “Türkiye için önemli bir kazanım olan bu gerçeği, katılımcı ve firma sayısının yanı sıra ürünlerimizin genişleyen yelpazesi de teyit etti. Türk savunma sanayinin adeta görücüye çıktığı fuar sürecince farklı kategorilerde 200’e yakın sistem ve alt sistemin tanıtımı yapıldı. IDEF’23 iş bağlantıları açısından da hamdolsun oldukça verimli geçti. Şimdiye kadar katılımcı şirketler, yabancı heyetler ve Türk tedarik markaları arasında 5 bin iş görüşmesi gerçekleştirildi. Ayrıca dört gün boyunca 120 tanıtım işbirliği protokolü ve sözleşme imza töreni düzenlendi. Bunların haricinde daha pek çok temasa, görüşmeye, iş bağlantısına irtibat tesisine fuarımız vesile oldu. IDEF’in başarı çıtasını daha da yükseltmesinden memnuniyet duyuyoruz.”
Fuarın ülkeye ve sektöre yakışır bir şekilde icrasına destek veren firmalara ve kurumlara şükranlarını sunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “IDEF’23’teki başarımızı aldık, Türkiye’nin gurur hanesine yazdık. Aynı zamanda bugünden itibaren daha büyük hedeflere yelken açtık. Önümüzde çok iyi değerlendirmemiz gereken iki senemiz bulunuyor. İnşallah bu süreyi kamusu ve özel sektörüyle en etkin en verimli şekilde kullanacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayisinde ürün yelpazesiyle birlikte rekabet güçlerini de artıracaklarını belirterek, mockup olarak sergilenen ürünleri kullanıma ve satışa hazır hâle getireceklerini söyledi.
Sadece bunlarla kalmayacaklarını, kendi alanında çığır açan, sektöre yön veren, ileri teknolojiye sahip yeni ürünlerle tüm dünyanın huzuruna çıkacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17. IDEF’in bu hedeflerini gerçeğe dönüştürecekleri bir platform olması için çalışmalarına şimdiden başlayacaklarını ifade etti.
“SON 21 YILDA DÜNYADA BELKİ DE HİÇBİR ÜLKENİN KARŞILAŞMADIĞI ENGELLERLE KARŞILAŞTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, fuardaki tüm firmaların adeta bir akıncı ruhuyla işine ve projesine dört elle sarılmasını beklediğini anlatarak, “Yalan tüccarlarına ve şeamet tellallarına asla kulak asmayacağız. Hedeflerimize odaklanarak bir sonraki IDEF’i her bakımdan sektörümüz açısından yeni bir sıçrama tahtası hâline getireceğiz. Bunları söylerken kesinlikle hamaset yapmıyoruz. Son 21 yılda başardıklarımıza bakarak böyle iddialı konuşuyoruz. Savunma sanayisi alanında kat ettiğimiz mesafe, bizim hem referansımız hem ilham kaynağımız hem de neleri yapabileceğimizin müjdecisidir” diye konuştu.
Türkiye’yi takip edenlerin, son 21 yılda ülkenin özellikle savunma sanayisi alanında yazdığı başarı hikâyesinin en yakın şahidi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kurumlarımız, firmalarımız ve vatandaşlarımız ise bu hikâyenin aktörleri olarak sürece tanıklık ettiler. Gerçekten son 21 yılda dünyada belki de hiçbir ülkenin karşılaşmadığı engellerle karşılaştık. Gizli açık ambargolara maruz bırakıldık. Haksız ve hukuksuz kısıtlamalarının muhatabı olduk. Çifte standardın, adaletsizliğin, ahde vefasızlığın daniskasını yaşadık ama bunlar karşısında yılmadık, pes etmedik, yolumuzdan asla dönmedik. Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorunda olduğumuzu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadık. Her zaman şu inançta olduk, korkaklar zafer anıtı dikemez. İnanmış yüreklere kimse set çekemez. Azmin ve gayretin önünde hiçbir güç duramaz. İman varsa, irade varsa Allah’ın izniyle imkân da vardır. İşte bu anlayışla hareket ederek hamdolsun 21 sene önce hayali dahi kurulamayan nice başarıya, nice zafere, fuarda bugün gururla tanıtılan nice savunma ürününe imza attık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayisindeki başarılara yönelik bazı rakamları da açıklayarak, göreve başlarken savunma sanayisinde yüzde 80 dışa bağımlı bir ülke devraldıklarını anlattı.
Askerinin, polisinin kullandığı temel silahları bile o dönemde yurt dışından ithal eden, ithal etmek mecburiyetinde olan bir Türkiye’nin bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu bağımlılık ilişkisinden dolayı terörle mücadele operasyonları yürütürken dahi ciddi sıkıntılarla karşılaştıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gün oldu terörle mücadele için istedikleri bir İHA’nın bile kendilerine verilmediğine işaret ederek, “Gün oldu ‘Bizim silahlarımızı teröristlere karşı kullanamazsınız.’ dediler. Tabanca ya tabanca… Tabancayı bize vermediler. Ama şimdi bize tabanca vermeyenlere biz şimdi kendi Canik tabancalarımızı veriyoruz. Canik’e reklamını yap demiyorum. Biliyorum Sarsılmaz rahatsız oldu. Gün oldu parasını ödediğimiz malzemelerin bile tedarikini yapmadılar. Daha burada sayamayacağımız sayısız bahanelerle bize sürekli zorluk çıkardılar, yolumuza sürekli takoz koydular. Savunma sanayisinde attığımız kararlı ve cesur adımlarla bize ve ülkemize yakışmayan bu tabloyu tamamen tersine çevirdik. Dışa bağımlılığımızı yüzde 20’lere kadar düşürdük” ifadelerini kullandı.
“KENDİ SAVAŞ GEMİSİNİ YAPAN DÜNYADAKİ 10 ÜLKEDEN BİRİSİYİZ”
Bugün kara, hava ve deniz araçlarında Türkiye’nin ihtiyaçlarının yerli ve millî imkânlarla karşılanabildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “İHA ve SİHA teknolojisinde geldiğimiz konum zaten biliniyor. TB-2 ve ANKA ile başladığımız yolculuğumuzu AKINCI ve AKSUNGUR ile bir üst lige taşıdık. İnsansız savaş uçağımız Kızılelma ile inşallah bu alanda çığır açacağız. Kendi savaş gemisini yapan dünyadaki 10 ülkeden birisiyiz. Gemilerimizi sadece kendimiz tasarlamak ve üretmekle kalmıyoruz. Gemilerde kullanılan silah sistemlerinden radarlara, bilgi sistemlerinden elektronik harbe kadar birçok teknoloji de yine biz geliştiriyoruz. Silahlı insansız deniz, hava ve kara araçlarında yeni ürünlerle kapasitemizi sürekli güçlendiriyoruz. Tasarımdan geliştirmeye, inovasyondan seri üretime kadar her konuda farklı bir ivme yakalamış durumdayız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağladıkları destek ve teşviklerle savunma sektörünün önünü her boyutuyla sonuna kadar açtıklarını vurguladı.
Millî teknoloji hamlesiyle savunma sanayisine yatırım yapmayı, ürün geliştirmeyi yenilikçi fikirleri hayata geçirmeyi cazip hâle getirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu teşvik sisteminin müspet neticelerini her alanda gördüklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında savunma sektöründe sadece 57 firma faaliyet gösteriyorken bugün sayının 2 bin 500 olduğunu belirterek, “Nereden nereye… Savunma sanayimiz 80 binden fazla çalışanıyla ülkemiz ekonomisinin lokomotifini üstlendi. 1 milyar dolar olan ciro rakamımız 12 milyar doları aştı. Araştırma geliştirme harcamamız 49 milyon dolardan 2 milyar dolara yükseldi. 248 milyon dolar civarında olan ihracatımız geçen sene 4,5 milyar dolar ile rekor kırdı. Yetmez, daha da artacak. Bundan hiç şüphemiz yok” diye konuştu.
Bu yılın ilk yarısında savunma ihracatının 2 milyar 400 milyon dolar olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Sene sonunda inşallah 6 milyar dolarlık ihracat hedefliyoruz. Üstelik bu başarıları, küresel ekonomideki krizlerin yanında 6 Şubat’ta 11 ilimizi ve 14 milyon insanımızı etkileyen, 50 bini aşkın vatandaşımızın hayatını kaybettiği deprem felaketine rağmen elde ettik. Yine bu dönemde 14 Mayıs ve 28 Mayıs tarihlerinde iki kritik seçim yaşadığımız hâlde hedeflerimizden bir an olsun kopmadık. Bir taraftan devlet millet el ele vererek yaralarımızı sardık. Diğer taraftan seçimlerimizi demokrasimize yakışır bir olgunlukla yüzde 90’ları bulan rekor katılım oranlarıyla gerçekleştirdik. Eş zamanlı olarak da üretmeye, ihracat yapmaya, ürünlerimize yeni pazarlar ve müşteriler bulmaya devam ettik. Sadece sene başından bu yana yeni Altay tankımızı, donanmamızın amiral gemisi TCG Anadolu’yu, beşinci nesil millî muharip uçağımız KAAN, HÜRJET ve ATAK’ı, Yeni Nesil Fırtına Obüslerimizi, hasılı hava, kara ve denizde tarihi nitelikte birçok projemizi ya devreye aldık ya da teslimatını, testlerini veya uçuşunu başarıyla gerçekleştirdik. Üç ay önce hangardan çıkardığımız KAAN’ı inşallah yılsonunda havada da göreceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TCG Anadolu’nun artık bir üst segmentini yapacaklarını söyledi. Daha bir üst segmenti yapmadan siparişler almaya başladıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Muharip Uçak KAAN ile ilgili kardeş Azerbaycan’la imzalanan proje ortaklığı anlaşmasına, iki ülke arasındaki dayanışmanın yeni bir nişanesi olarak baktıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen aylarda ilk uçuşunu yapan HÜRJET’in de 2025 yılında envantere girmesini planladıklarını, savunma sanayinde tam bağımsız Türkiye hedefine ulaşıncaya kadar durmadan, dinlenmeden çalışmayı sürdüreceklerini kaydetti.
“DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDA KARŞILIKLI SAYGI TEMELİNDE İLİŞKİLER KURDUK”
Türkiye’nin savunma gibi stratejik ve zor bir alanda yazdığı başarı hikâyesinin dünyanın diğer devletlerine de ilham kaynağı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu durum aynı zamanda sektörde uzun yıllardır devam eden tahakkümün kırılmasını beraberinde getiriyor. Silah teknolojilerini ellerinde tutan kimi güçlerin ülkemize yönelik bazı hazımsızlıklarının arka planında işte bu hakikat var. Aynı şekilde bu güçlerin kendi güdümünde hareket eden muhalefet partilerinin savunma sanayi hamlelerimize çamur atmasının sebebi de budur” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin tıpkı insani yardımlar gibi savunma sanayi işbirliklerinde de “Türkiye Modelini” geliştirdiğini belirterek, “Bizim amacımız sadece muhataplarımıza ürün satmak değildir. Biz orta ve uzun vadeli ortaklıklar kurmanın derdindeyiz. Sadece bir tarafın ürettiği diğer tarafın ise hep müşteri konumunda olduğu bir ticareti doğru bulmuyoruz. Kazan kazan anlayışıyla ortak çıkarlar ve anlayış temelinde işbirliğimizi güçlendirelim istiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“YETENEK VE KABİLİYETLERİMİZİ DOST VE KARDEŞ ÜLKELERLE PAYLAŞMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Bunun dış ticaret ve yatırımlarda başarıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika’dan Asya’ya, Orta Doğu’dan Latin Amerika’ya kadar dünyanın dört bir yanında karşılıklı saygı temelinde ilişkiler kurduklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı başarıyı savunma sanayi alanında da yakalayacaklarını kaydederek, şöyle konuştu: “Güvenlik gibi hayati bir meselenin ülkeler arasında bir tehdit veya baskı unsuru olarak kullanılması doğru değildir. Meşru ve hukuk zemininde kalındığı sürece herkes güvenliğe dair ihtiyacı kolaylıkla giderebilmelidir. Bu anlayışla savunma sanayi alanındaki yetenek ve kabiliyetlerimizi dost ve kardeş ülkelerle paylaşmayı sürdüreceğiz. Türkiye olarak uçağı, helikopteri, SİHA’sı, gemisi, zırhlı aracı, radarı, tankı, hava savunma sistemi, füze ve mühimmatıyla kendi ihtiyaçlarımızı karşılarken inşallah tüm dostlarımızın yanında olacağız. Önümüzdeki dönem hedefimizi ihracatın artırılmasıyla birlikte savunma sanayi ekosistemimizin güçlendirilmesi olarak belirledik. Bu amaç doğrultusunda, yerli imkânlardan ve millî teknolojilerden azami ölçüde faydalanılmasını sağlayacağız.”
Sistem bazında belli bir olgunluğa ulaşan sektörün teknolojik derinliğinin de artmasına ağırlık vereceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin farklı yerlerindeki birbirini tamamlayan teknolojileri ve kabiliyetleri bütünleştirerek sanayi altyapısını daha ileri taşıyacaklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hedeflenen sistem ve alt sistemlerde tabana yayılmış bir tedarik zinciri yönetimi tesis edeceklerini belirterek, “Özellikle yurt dışında ortak üretim, ortak geliştirme, teknoloji ve tecrübe transferini içeren birlikte geliştirme, birlikte büyüme ve birlikte başarma yaklaşımını hayata geçireceğiz” dedi.
Çocukları çok erken yaşlardan itibaren savunma sanayi sektörüyle tanıştırarak TEKNOFEST gençliğinin yetişmesine öncülük edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, meslek liselerinden başlattıkları ihtisaslaşmayı, yükseköğrenim seviyesinde daha da geliştireceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kara, deniz, havacılık ve uzay lojistik destek ile güvenlik alanlarında geliştirdikleri son ürünleri fuarda sergileyen tüm firmaları tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 51. yıl dönümünde, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı törenleri için gittiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Ercan Havalimanı’nda resmî törenle karşıladı. Karşılamada, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, KKTC Başbakanı Ünal Üstel ve Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri de yer aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ da KKTC’ye ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MSÜ Kurmay Subaylar Mezuniyet Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge hedeflerimize doğru kararlı, ümitli ve dikkatli bir şekilde ilerliyoruz. Bu menzile vardığımızda, inşallah çok daha güçlü, çok daha müessir, çok daha muteber bir Türkiye’yi hep birlikte hayata geçirmiş olacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Millî Savunma Üniversitesi Kurmay Subaylar Mezuniyet Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Savunma Üniversitesinin (MSÜ) Yeni Levent Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen 14. Dönem Müşterek Komuta ve Kurmay Eğitimi ile Kuvvet Harp Enstitüleri 7. Dönem Komuta ve Kurmay Eğitimi Mezuniyet Töreni’ndeki konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başladı.
Kurmaylık eğitimlerini başarıyla tamamlayan subayların mezuniyet töreni vesilesiyle katılımcılarla beraber olmaktan memnuniyet duyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıların şahsında Türk Silahlı Kuvvetlerinin her bir mensubuna selamlarını ve sevgilerini gönderdiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün 80’i dost ve kardeş ülkelerden gelen askerî misafir personel olmak üzere toplam 241 subayın mezuniyet heyecanına şahitlik ettiklerini kaydederek, 14. Dönem Müşterek Komuta ve Kurmay Eğitimi ile 7. Dönem Kuvvet Harp Enstitüleri Komuta ve Kurmay Eğitimlerini alınlarının akıyla nihayete erdiren her bir subayı yürekten tebrik etti.
“SİLAHLI KUVVETLERİMİZİN İSTİSNASIZ HER BİR FERDİ MİLLETİMİZİN GÖZ BEBEĞİ, UMUDU, KIVANÇ KAYNAĞIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ordumuzun farklı kademelerinde kurmay unvanıyla üstlenecekleri yeni vazifelerinde kendilerine şimdiden başarılar diliyorum. Peygamber ocağı olarak gördüğümüz silahlı kuvvetlerimizin istisnasız her bir ferdi milletimizin göz bebeği, umudu, kıvanç kaynağı ve iftihar beratıdır. Rabbim sizleri her türlü tehlikeden, beladan, musibetten korusun, yolunuzu da, bahtınızı da açık eylesin diyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan, Bosna Hersek, Endonezya, Gambiya, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs, Kuzey Makedonya, Mali, Moğolistan, Pakistan, Somali, Suudi Arabistan ve Ürdün’den gelerek burada eğitim alan misafir subayları da yürekten tebrik ettiğini belirtti.
Sahip oldukları mesleki donanımı yüksek bir vazife şuuruyla perçinleyen subayları eğiten komutanlara ve hocalara da milleti adına teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, emekleri ve gayretleri için takdirlerini iletti.
“ÜNİVERSİTEMİZ, BAŞARI ÇITASINI HER GEÇEN GÜN DAHA YÜKSEĞE TAŞIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016’da kurdukları Millî Savunma Üniversitesinin kendi alanında dünyanın önde gelen eğitim kurumlarından biri olma özelliğini sürdürdüğünü belirterek, “Silahlı kuvvetlerimizin geleceğini şekillendirecek, savunma stratejimize yön verecek, kahraman ordumuzu daha ileri noktalara taşıyacak kurmay kadrolarımız bu ocakta yetişiyor. Üniversitemiz bilhassa güvenlik, strateji ve savunma gibi disiplinlerde yüksek düzeyli eğitim, yayın ve araştırma faaliyetleriyle askerî çalışmalar noktasında dünya çapında ses getiren işlere imza atıyor. Üstlendiği misyon ve sahip olduğu vizyonla sivil asker iş birliğine çok kıymetli katkılar yapan üniversitemiz, başarı çıtasını her geçen gün daha yükseğe taşıyor” değerlendirmesinde bulundu.
“KURULUŞUNDAN İTİBAREN MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTEMİZE DAİMA DESTEK VERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bünyesindeki harp enstitüleri, harp okulları ve meslek yüksekokulları ile ordumuza bilgili, ahlaklı, vatanına, milletine, millî iradeye bağlı subay ve astsubaylar kazandıran üniversitemize Sayın Rektör ve yöneticilerimize, üniversitemizin sivil asker eğitimci kadrosuna teşekkür ediyorum. Kuruluşundan itibaren Millî Savunma Üniversitemize daima destek verdik. Her ihtiyacında üniversitemizin yanında olduk. İnşallah bundan sonra da tüm imkânlarımızla bu güzide kurumun yanında olmaya devam edeceğiz. Değerli arkadaşlarım şu hakikati burada evvelemirde ifade etmek durumundayım. İkinci Cihan Harbi’nden sonra tesis edilen uluslararası sistemin askerî, siyasi ve iktisadi kırılmalar yaşadığı zorlu bir dönemden geçiyoruz. Ticaret, teknoloji, enerji ve kültür savaşları, askerî ve siyasi rekabetin dozunu günden güne artırıyor.”
“SAVUNMA SANAYİİNDEKİ HAMLELERİMİZLE KÜRESEL PLANDA ADINDAN SÖZ ETTİREN ÜLKELER ARASINDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapay zekâ, insansız teknolojiler, yarı iletkenler ve nadir toprak elementleri gibi yeni değişkenlerin, konvansiyonel stratejilerin dönüşümünü de zaruri hâle getirdiğini söyledi.
Geçmişin siper savaşlarının yerini bugün artık siber savaşlarını aldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem bölgede hem dünyada yeni denklemler kurulurken, jeopolitik dinamiklerin de büyük oranda değişim ve dönüşüme uğradığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, post liberal dönem olarak da adlandırılan bu yeni gerçeklikte, Türkiye’nin güçlü bir şekilde var olması ve yeni sistemde kutupbaşı olarak yerini alması için ellerinden gelen her türlü çabayı gösterdiklerini vurgulayarak, şunları söyledi: “Bilhassa yerli ve millî yüksek teknoloji yatırımlarımızla, savunma sanayiindeki hamlelerimizle küresel planda adından söz ettiren ülkeler arasındayız. Millî Savunma Üniversitemiz burada da hayati sorumluluk üstlenmektedir. Bir yandan ülkemizin caydırıcı gücünü oluşturan kahraman askerlerimizi yetiştirirken, diğer yandan stratejik imkân ve kabiliyetlerimizin tekâmülü noktasında önemli adımlar atıyoruz. Buradan yetişen vatan evlatları bölgemizde ve dünyanın farklı ülkelerinde üstlendiği misyonlarla, küresel barış ve güvenliğin tesisine çok mühim katkılar yapıyor. Bu vesileyle tüm komutanlarımıza, tüm hocalarımıza, milletimizin istiklal ve istikbali, devletimizin bekası için fedakârca görev yapan tüm askerlerimize ve elbette Türk Silahlı Kuvvetlerimizin komuta kademesine bir kez daha tebriklerimi iletiyorum.”
Mezuniyet töreninin yanı sıra bugün Millî Savunma Üniversitesi ve bağlı birimlerinde yapımı tamamlanan altı yeni camiinin ibadete açıldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, rektörlük camiiyle birlikte açılışı yapılan diğer camilerin de üniversiteye hayırlı olması temennisinde bulundu.
“SAVAŞ HUKUKUNUN, SAVAŞ AHLAKININ TEMEL İLKELERİNE HER ŞARTTA RİAYET ETTİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişi şanla, şerefle, sayısız zaferlerle dolu bir ordu millet olarak, tıpkı diğer alanlar gibi dünya askerî müktesebatına da çok önemli katkılarda bulunulduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Kurmaylık zekâmızı yalnızca harp sahalarında değil, cephe gerisindeki çalışmalarımızda da dost, düşman herkese gösterdik. Tarih boyunca atalarımız bir yandan yeryüzünde iyiliği, adaleti, huzur ve emniyeti hâkim kılmak için çabalarken, diğer yandan dünya tarihine geçen önemli başarılara imza attılar. Savaş hukukunun, savaş ahlakının temel ilkelerine her şartta riayet ettik. Bu noktadaki hassasiyetimizi her seferinde vurguladık. Akıncılarımızın Allah Allah nidaları cenk meydanlarından hiç eksik olmadı. Sayıca bizden katbekat nice orduyla karşı karşıya geldik. Ancak tarihimizin hiçbir döneminde en kanlı muharebe koşullarında dahi kadınlara çocuklara, yaşlılara, masum ve sivillere dokunmadık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Farklı kıtalara nizam veren idari ve siyasi teşkilatlanma kabiliyetimizi askerî taktik ve stratejilerimizle besledik, zenginleştirdik. İlk düzenli ve disiplinli ordumuzu bundan tam 2 bin 234 yıl evvel milattan önce 209’da kurduk. Modern ordularla uygulanan 10’lu sistemi dünya askerî literatürüne 2 bin yıl önce biz hediye ettik. Alplerimizle, erenlerimizle, gazilerimizle, fetih ve gaza ruhunu gönül coğrafyamızın dört bir yanına yayarken istimalet anlayışımızla aynı zamanda kalpleri de fethettik. Bugün sert ve yumuşak gücün mükemmel terkibini ifade eden akil güç, ecdadımız tarafından istimalet politikası olarak yıllarca uygulandı. Sultan Fatih’in liderliğinde 1453’te topları etkin bir şekilde kullanarak yalnızca İstanbul’u fethetmekle kalmadık, aynı zamanda savaş konseptini de baştan aşağı değiştirdik. Lojistik yapılanmadan sefer planlamasına, haritacılıktan haber alma operasyonlarına harp sahasına yeni bir ufuk kazandırdık.”
“BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’Yİ İNŞA ETMEK BİZİM EN TEMEL VAZİFEMİZDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muharip unsurların sevk ve idaresinde, taktik ve manevra kabiliyetinin geliştirilmesinde dünyada eşi benzeri olmayan yeniliklere imza atıldığını dile getirerek, şöyle konuştu: “Bakınız şu örneği özellikle sizlerle paylaşmak istiyorum; Hadimü’l Harameyn-i Şerifeyn Yavuz Sultan Selim Han, Mısır seferi sırasında geçilmez denilen Sina Çölü’nü sadece 13 günde geçti. Kendisinden üç asır sonra Napolyon ordularının dahi geçemediği bu çölü üstün bir askeri zekâyla, tasarladığı ikmal ve su tedarik sistemiyle neredeyse hiçbir zayiat vermeden aşmayı başarmıştır. Aynı şekilde Malazgirt Savaşı’nda Sultan Alparslan Türk askeri dehasının bir başka örneği olan hilal taktiğini son derece başarılı şekilde uygulayarak, Anadolu’nun kapılarını ardına kadar açmıştır. Hayat ve haysiyetimiz için çarpıştığımız yedi düvele meydan okuduğumuz İstiklal Mücadelesi de hiç şüphesiz milletimizin iman ve cesaretinin yanı sıra subaylarımızın feraset ve dehasıyla zafere ulaşmıştır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu zaferlerden birinin de 26 Ağustos 1922’de Gazi Mustafa Kemal’in büyük taarruzla başlayan ve 30 Ağustos’ta Başkomutan Meydan Muharebesi’yle taçlanan harekâtı olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “Subaylarımızı ‘ordunun ruhu’ olarak tanımlayan Gazi Mustafa Kemal, bu harekâta ilişkin şu değerlendirmeyi yapmıştır; ‘Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekât Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir.’ Her sayfasını zaferle, erdemle hakkaniyetle süslediğimiz köklü tarihimiz, askerî deha ve kabiliyet anlamında daha nice başarılarla doludur. Şehit ve gazilerimizden emanet aldığımız bu toprakları çok daha güçlü bir şekilde geleceğe taşımak büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etmek bizim en temel vazifemizdir. Çalışmalarımızı şanlı mazimizden aldığımız güç ve cesaretle milletimize duyduğumuz sarsılmaz güvenle işte bu istikamette sürdürüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında savunma sanayii teknolojisi alanında yapılanlara dikkati çekti.
“İHA’larımızla, SİHA’larımızla, son teknoloji ürünü kara, hava, deniz ve haberleşme araçlarımızla bugünün savaş konseptini de yine biz belirliyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Diğer taraftan iç cephemizi de tahkim ediyor, birliğimizi, dirliğimizi, kavlimizi güçlendirmek için tarihî nitelikte adımlar atıyoruz. Bu adımlarla Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge hedeflerimize doğru kararlı, ümitli ve dikkatli bir şekilde ilerliyoruz. Bu menzile vardığımızda inşallah çok daha güçlü, çok daha müessir, çok daha muteber bir Türkiye’yi hep birlikte hayata geçirmiş olacağız” ifadelerini kullandı.
Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin “Söz tirendazın çektiği oka benzer” sözünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm dünya bilsin ki bizim birlik ve kardeşliğimiz de gerilmiş bir yay gibidir. Bu yaydan çıkan her ok, milletimizin bekasına kasteden düşman her kimse ona yönelmiştir. Okun er ya da geç hedefi tam isabetle vuracağına, kirli kuşatmaları yarıp geçeceğine, Allah’ın izniyle emperyalist planları yırtıp atacağına biz tüm kalbimizle inanıyoruz. Bundan hiçbir şüphe duymuyoruz” diye konuştu.
“İSTİKLAL VE İSTİKBAL SEVDAMIZDAN ASLA TAVİZ VERMEDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm dost, kardeş ve soydaşlarına seslendiğini belirterek, şöyle devam etti: “Gazze ve Suriye başta olmak üzere bölgemizdeki kardeşlerimizin yaşadığı ağır imtihanlar kimseyi endişeye sevk etmesin. Coğrafyamızı kana, katliama, vahşete ve gözyaşına boğmak isteyenlerin pervasızlıkları kimseyi karamsarlığa sürüklemesin. Bin yıldır yaşadığımız bu topraklarda biz nice imtihanlarla karşılaştık, nice badireler atlattık, nice musibetlere göğüs gerdik. İçeriden ve dışarıdan nice ihanete muhatap olduk. Hepsinin de üstesinden gelmeyi hamdolsun başardık. Zümrüdüanka gibi her seferinde küllerinden yeniden doğduk. Zalimler karşısında diz çökmedik, müstevliler karşısında boyun eğmedik, zorbalar karşısında teslim olmadık. Can verdik, canımızdan aziz bildiklerimizi kara toprağa verdik fakat istiklal ve istikbal sevdamızdan asla taviz vermedik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin mücadele azmine işaret ederek, “Bize ömür biçenler oldu. Bize kefen biçenler oldu. ‘Hasta adam’ dediler, ‘Bu sefer tamam’ dediler. ‘Türkler yok olacak, esir olacak’ dediler. Her defasında Türk’ün sarsılmaz imanına ve çelikten iradesine çarptılar. Her defasında Türk milletinin mücadele azmi, sabrı, cesareti karşısında kaybettiler. Bize ömür biçenlerin çoğu tarih oldu, çoğu unutulup gitti, şimdi onları kimse hatırlamıyor ama Türk milleti olarak biz hamdolsun dimdik ayaktayız, tarih yazmaya devam ediyoruz. Değerli kardeşlerim, dün vardık, bugün varız. İnşallah kıyamete kadar da var olacağız” dedi.
“BÖLGEMİZİN ÜZERİNE BARIŞ GÜNEŞİNİN DOĞMASINA KİMSE ENGEL OLAMAYACAK”
Her karışı şehit kanlarıyla mühürlenmiş kutsal vatan topraklarında özgürce yaşamaya, zalime kâbus, mazlum ve mahzun gönüllere umut ışığı olmaya ebediyen devam edeceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutulmasın ki karanlığın en koyu olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu andır. Etrafımızdaki karanlık kimseyi ürkütmesin, kimsenin umutlarını kırmasın. Allah’ın izniyle bölgemizin üzerine barış güneşinin doğmasına kimse engel olamayacak. Coğrafyamızın her köşesinde huzurun hâkim olmasına kimse set çekemeyecek” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karanlıktan beslenenler, kandan ve kaostan beslenenler eninde sonunda kaybedecek. Kazanan kardeşlik olacak, insanlık olacak. Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla geniş coğrafyamızda merkezinde zulmün ve çatışmanın değil, inşallah istikrarın, adaletin, özgürlüğün ve iş birliğinin olduğu yepyeni bir sayfa açacağız. Bu coğrafyanın ebedî sakinleri olarak sırt sırta verecek, kenetlenecek, fitne tüccarlarına aldanmayacak, kurulan tuzaklara düşmeyecek, hep beraber bölgemize yönelik kirli senaryoları inşallah yırtıp atacağız” ifadelerini kullandı.
Kurmaylık eğitimlerini tamamlayan 241 subayı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin farklı kademelerinde üstlenecekleri vazifelerde her bir subaya üstün başarılar diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, misafir subayların da ülkeleri, orduları ve milletleri için hayırlı görevler icra etmelerini, alacakları yeni vazifelerle aradaki gönül bağını daha da güçlendirmelerini temenni etti.
Vatan, bayrak, milletin istiklal ve istikbali için toprağa düşen tüm şehitleri rahmetle yâd eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazilere de hayırlı ve bereketli ömür diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MSÜ Kurmay Subaylar Mezuniyet Töreni öncesinde Millî Savunma Üniversitesi ve bağlı birimlerinde yapımı tamamlanan altı yeni camiinin açılışını yaptı.
Pakistan’ın Ankara Büyükelçiliği rezidansında MANGO GÜNÜ ŞENLİĞİ gerçekleştirildi.
Büyükelçiliğin rezidansının bahçesinde gerçekleştirilecek şenlik bardaktan boşanırcasına yağan yağmur sebebiyle rezidansın içinde düzenlendi.
Mango günü şenliğine Pakistan’ın Ankara Büyükelçisi Ekselansları Yousaf JUNAİD ev sahipliği yaptı.
Meyvelerin Kralı Mango Günü Şenliği’ne Büyükelçiler, Askeri Ataşeler, elçilik görevlileri ve seçkin bir davetli topluluğu katıldı.
Şenlik’te Türkiye’yi Ankara Valisi Vasip ŞAHİN temsil etti.
Mango şenliğinde AB Uyum Komisyonu Başkanı, Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekili Burhan KAYATÜRK, SESRIC Genel Müdürü Zehra Zümrüt Selçuk, Dışişleri Bakanlığı Genel Müdürlerinden Cihat Erginay da yer aldı.
Mango Şenliğinde Uluslararası Taşımacılık Şirketi NOR TRANSS’ın Yönetim Kurulu Başkanı Oya ERDOĞAN da hazır bulundu.
Pakistan’ın Ankara Büyükelçisi Yousaf JUNAİD, Pakistan mangolarının bütün dünyada meyvelerin kralı olarak bilindiğini söyleyerek konuşmasına başladı.
Büyükelçi JUNAİD, Pakistan’ın küresel mango endüstrisindeki önemli yerine atıfta bulunarak ülkesinin önde gelen mango üreticileri arasında olduğuna da dikkat çekti.
Türklerin tatlılara olan tutkusunu hatırlatan Büyükelçi Junaid, Pakistan’ın Türkiye’ye mango ihracatını mevcudun çok ötesine taşıma konusunda iyimser bir düşünceye sahip olduğunun da altını çizdi.
Mango şenliğinde bir konuşma yapan Ankara Valisi Vasip Şahin ise Büyükelçi JUNAID ile uzun yıllardır olan dostluğunu hatırlatarak, “Benim bildiğim, Büyükelçi JUNAİD, ülkemizde görev yaptığı 10 yıldan bu yana artık Türkiye’nin bir vatandaşı gibi.” dedi.
ŞAHİN, “Büyükelçi JUNAİD, bizimle hemhal oldu hem de bizim ülkemizin bir sempatizanı veya ülkemizin bir taraftarı konumuna geldi. Türk toplumuyla gerçekten güzel bir ilişki kurdu.” şeklinde konuştu.
Büyükelçi Junaid’in Türkiye’de dostlarını artırdığını dile getiren Ankara Valisi ŞAHİN, Zannediyorum, büyükelçinin Ankara’da benden daha fazla dostu var, İstanbul’da da öyle. Kendisine teşekkür ediyoruz. Dışarda yapan sağanak yağmur biraz mekanı daraltsa da kalpleri birleştirdi ve büyüttü. Mekanlar önemli değil. Kalplerin birbiriyle irtibat kurması önemli, O’ da sağlandı” diye konuştu.
Konuşmalardan ardından, konuklara, içinde mango bulunan yemek çeşitleri, içecekler, tatlılar ve dondurma ikramı yapıldı.
Mango Günü Şenliği, konukların Büyükelçi Yousaf JUNAID ile hatıra fotoğraf çekimleriyle sona erdi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.