Cumhurbaşkanı Erdoğan, Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm Şûrası’nda yaptığı konuşmada, “Rantın değil, insanın ön planda olduğu şehircilik anlayışından en küçük bir taviz vermeden, deprem bölgelerinden başlayarak 81 ilimizin tamamının çehresini, kentsel dönüşümle değiştirmekte kararlıyız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca düzenlenen Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm Şûrası’na katılarak bir konuşma yaptı.
Şûra’nın ülke, millet, bilhassa da deprem geçiren ve deprem tehdidi altında olan şehirler için hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, birikimleriyle, tespit ve teklifleriyle katkı verecek bilim insanlarına, uzmanlara, sivil toplum temsilcileri ve medya mensuplarına da teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, komisyonlarda yapılacak tartışmaların ve ortaya çıkacak raporların kentsel dönüşüm çalışmalarına ışık tutacağına inandığını ifade ederek, “Şûra boyunca yürütülecek müzakerelerden, hazırlıklarına başladığımız deprem yasası için de en geniş şekilde istifade edeceğiz. Amacımız insanlarımızı ve şehirlerimizi tehdit eden deprem gerçeğine karşı elimizdeki en önemli araç olan kentsel dönüşümü en sağlıklı, hızlı ve adil bir şekilde yürütecek hukuki altyapıyı kurmaktır” dedi.
“BİLİM İNSANLARININ, YAKLAŞAN TEHLİKEYE KARŞI KAMUOYUNU HER GÜN İKAZ EDİYOR”
Bir kısmı Şûra’da yer alan bilim insanlarının, yaklaşan tehlikeye karşı kamuoyunu her gün ikaz ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Yürütme olarak biz her ikaza kulak veriyoruz. Çıkacak kanunla, yasama, yani meclisimiz de üzerine düşeni yapmış olacak. Yargının da bu sürece çalışmaları zorlaştırıcı değil, kolaylaştırıcı bir anlayışla dâhil olacağına inanıyorum. Kentsel dönüşüm yürütülen yerlerde yaşayan vatandaşlarımızdan beklentimiz, devletin tüm unsurlarıyla sahip çıktığı bu çalışmalara destek vermesidir. Küçük hesaplarla veya netice getirmeyecek taleplerle geciktirilen her kentsel dönüşüm projesinin, deprem gerçeğiyle yüzleştiğimizde enkaza dönen binalar, kaybettiğimiz canlar, kararan gelecekler, yıkılan umutlar olarak karşımıza çıkacağını unutmamalıyız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilim insanlarının son dönemde sık sık dile getirdiği bir gerçeği hatırlatmakta fayda gördüğünü ifade ederek, şöyle devam etti: “Biliyorsunuz ülkemizin deprem haritasında belirli fay hatları var. Uzun yıllar boyunca depremle ilgili çalışmalar bu haritalara göre yürütüldü. Ancak son dönemde bu haritalara göre sarsıntı yaşanmaması gereken pek çok yerde deprem meydana geldi. Dolayısıyla artık ülkemizin 81 vilayetinin tamamını deprem bölgesi olarak kabul ederek çalışmaları yürütmemiz gerekiyor. Ülkemiz tarihinin en büyük afeti olan 6 Şubat depremlerinde gördük ki şehirlerimizdeki yapıların önemli kısmı şiddetli bir depreme dayanacak durumda değildir.”
Bilhassa 1999 depremi öncesi mevzuata göre yapılan binaların durumu gerçekten vahim olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depremlerinde yıkılan yapıların yüzde 90’dan fazlasının da 1999 öncesi inşa edilenler olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, can kaybının 50 binin üzerinde olduğu 6 Şubat depremlerinin bilançosunu kısaca hatırlamanın bile, karşı karşıya olunan facianın boyutlarını göstermeye yeterli olduğunu söyledi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde 680 bini konut, 170 bini ticari alan olmak üzere 850 bin bağımsız bölümün kullanılamaz hâle geldiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Depremden etkilenen nüfus sayısı 14 milyonu, konteyner kentlerde yaşayan depremzede sayısı 1,9 milyonu bulmuştur. İfade ettiğimiz rakamlar, Avrupa’daki kimi ülkelerin toplam konut ve ticari alan büyüklüğünden fazladır. Bir başka deyişle, biz 6 Şubat depremlerinin ardından adeta orta büyüklükte bir ülkeyi yeni baştan inşa etmekle karşı karşıya kaldık” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ana kadar afet bölgesinde 200 bin konutun inşasına bilfiil başladıklarını, ayrıca 210 bin konut için yerinde dönüşüm başvurusu aldıklarını aktararak, yerinde dönüşüm projelerinin, ruhsattan oturuma kadar tüm aşamalarıyla Bakanlığın sıkı denetimi altında yürütüleceğinin altını çizdi.
Hazırlıkları tamamlanan rezerv alanlarda yeni temeller atmayı sürdürdüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelecek aylarda inşası tamamlanan konutları hak sahiplerine teslim ederek, şehirlerin yeniden inşası yolunda yeni bir safhaya geçeceklerini, amaçlarının temeli atılan her konutu 1 yıl içinde hak sahibine teslim etmek olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konut inşaatları bitene kadar depremzedelerin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak mekanizmaları da oluşturduklarına değindi.
Bugün itibarıyla bölgede yaklaşık 186 bin konteynerden oluşan 345 konteyner kent kurduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Artık çadır yok. Çadırları tamamen kaldırdık ve konteynere dönüştürdük. Rekor sıcakların yaşandığı bir yıl geçirdiğimiz için konteynerlerimizin 160 bine yakınına klima da taktık. Faaliyette olan konteyner kentlerimizde 580 bin vatandaşımız barınıyor. Yaptığımız kira yardımından yaklaşık 327 bin hanedeki 1 milyon 310 bin vatandaşımız yararlandı. Bugüne kadar 6 milyar 276 milyon lira kira yardımı ödemesi gerçekleştirdik. Destek, taşınma, vefat, enkaz, yıkım ve diğer başlıklar altında depremzedelerimize 82 milyar lira mali yardımda bulunduk. Bu yardımların yaklaşık yarısını bağışlardan, diğer yarısını bütçeden karşıladık.”
Konteyner kentlerdeki vatandaşlardan sosyal yardım hakkı olanlar ile emeklilere, market alışverişlerinde kullanılmak üzere içine her ay 3 bin lira yüklenen “Esen Kart” dağıtımına başladıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 53 bin 500 vatandaşa ulaştırdıkları Esen Kart’ın dağıtımının sürdüğünü bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Temmuz ayındaki ek bütçe ile deprem bölgesine 762 milyar lirayı ayırdık. 2024 yılında afet bölgesi için 1 trilyon liralık kaynak tahsis edeceğiz” bilgisini verdi.
Geçen hafta kamuoyuyla paylaştıkları Orta Vadeli Program’da da önceliği deprem bölgesinin yaralarının sarılmasına verdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha burada sayamadıkları pek çok kalem destekle yeni yuvalarına kavuşana kadar vatandaşların yanında olmaya devam edeceklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylesine geniş çaplı bir afette, dünyanın başka hiçbir yerinde bu derece hızlı, kapsamlı ve sürekli destek, yardım, inşa faaliyeti yürütülmediğine inandığını belirterek, “Allah devletimize zeval vermesin, milletimizin birliğini ve beraberliğini daim kılsın, kardeşliğimizi güçlendirsin” temennisinde bulundu.
“BİZ, MİLLETİMİZ VE ÜLKEMİZ İÇİN EN İYİSİNİ YAPMANIN PEŞİNDEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgesinde sadece konut yapmadıklarını, ticari alanlarıyla, meydanlarıyla, kültür ve sanat yapılarıyla, spor tesisleriyle, parkları ve bahçeleriyle medeniyetin şehir anlayışını modern çizgilerle yoğuran geleceğin şehirlerini de inşa ettiklerini anlattı.
Rantın değil insanın ön planda olduğu şehircilik anlayışından en küçük bir taviz vermeden, deprem bölgelerinden başlayarak 81 ilin tamamının çehresini kentsel dönüşümle değiştirmekte kararlı olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Son dönemde sıkça şikâyet aldığımız konut ve kira fiyatlarındaki akılla, mantıkla, ahlakla izah edilemeyecek artışların önünü de böylece keseceğimize inanıyorum. Sadece felaketler değil, unutmayın, imkânlar da bir imtihandır. Rabb’imiz Kur’an-ı Kerim’de, ‘Herkes kendi mizaç ve karakterine göre iş yapar.’ buyurmaktadır. Biz, milletimiz ve ülkemiz için en iyisini yapmanın peşindeyiz. Küçük menfaatler için ellerindeki imkânı milletin ve ülkenin huzurunu kaçıracak şekilde kullananlara karşı gereken idari ve hukuki yaptırımları uyguluyoruz. Bu tür yollara tevessül edenler asıl cezayı ise maşeri vicdanda yargılanarak alacaklardır.”
“TÜRKİYE YÜZYILI’NI AFETLERLE MÜCADELE KONUSUNDA DA HEDEFLERİMİZE ULAŞTIRACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “gönül dünyamızın sultanlarından” şeklinde andığı Niyazi Mısri’nin, “Kimseye baki değildir mülkü devlet, sim-ü zer/Bir harab olmuş gönlü tamir etmektir hüner” sözlerini aktararak, gönülleri tamir etmenin, gönüller yapmanın şanının, şerefinin, itibarının, manevi kazancının, ne malla ne mülkle ne altınla ne gümüşle mukayese edilebileceğini söyledi.
Milletçe bu ahlaka sahip çıktıkları müddetçe hiçbir felaketin, hiçbir krizin, hiçbir saldırının kendilerini yıkamayacağını, deviremeyeceğini, geriletemeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ahlakı kaybettiğimizde ise zaten içi çürümüş, boşalmış, kökleri kurumuş bir ağaç gibi kendi kendine yıkılıp gitmeye mahkûmuz demektir. 6 Şubat depreminde gördük ki milletimiz değerlerine hâlâ sıkı sıkıya bağlıdır. Bu tablo tek başına geleceğimize ümitle bakmamız için bize yeterlidir. Eksikleri, aksaklıkları, yanlışları düzelterek yolumuza devam edecek, Türkiye Yüzyılı’nı her alanda olduğu gibi afetlerle mücadele konusunda da hedeflerimize ulaştıracağız. Elbette bunları yaparken dostlarımızı, kardeşlerimizi ve ihtiyaç sahiplerini ihmal etmeyeceğiz.”
Türkiye’nin sadece 780 bin kilometrekareden ibaret olmadığını yaşanan her hadisede tekrar tekrar gördüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depremlerinde dünyanın 100’ü aşkın ülkesinden yardımlar geldiğini, arama kurtarma ekiplerinin afetzedeler için seferber olduğunu, kendilerinin de hiçbir karşılık beklemeden deprem, yangın veya sel felaketiyle mücadele edenlerin imdadına koştuklarını dile getirdi.
“LİBYALI KARDEŞLERİMİZE YARDIMLARIMIZ ARALIKSIZ DEVAM EDECEK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, köklü tarihî bağların olduğu Libya’nın geçen günlerde çok büyük bir felaketle sarsıldığını hatırlatarak, şunları kaydetti: “Gerek Libya makamlarının açıklamaları, gerekse bizim sahadan aldığımız bilgiler şu an 12 bin olan vefat sayısının daha da artacağını gösteriyor. Haberi alır almaz AFAD’a, Kızılay’a, Silahlı Kuvvetlerimize ve diğer ilgili birimlerimize gereken talimatları verdik. Uçaklarımız, gemilerimiz, şu anda Libya’daki bu felaket için tüm imkânlarımızla oradayız. Libya’ya insani yardım kapsamında şu an itibarıyla 3 uçak ve 3 gemi görevlendirdik. Deniz Kuvvetlerimize ait Sancaktar ve Bayraktar gemilerimiz dün akşam itibarıyla Libya’ya intikale başladı. Bu gemilerimiz, aralarında 10 ambulans, 30 kurtarma ve müdahale aracı, 12 tırın da olduğu toplam 122 aracı Libya’ya ulaştırıyor. Gemilerimizde ayrıca 360 personel, 3 sahra hastanesiyle muhtelif iaşe, barınma ve sıhhi malzemeler gönderiyoruz. Bu zor günleri kısa sürede atlatmaları için Libyalı kardeşlerimize yardımlarımız aralıksız devam edecek.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya halkına bir kez daha geçmiş olsun dileklerini ilettiğini söyleyerek, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Türkiye’nin yardım eli olarak sahada fedakârca çalışan görevlilerimize ve sivil toplum kuruluşlarımızın mensuplarına teşekkür ediyorum. Rabb’im bizleri ve tüm insanlığı bu tür afetlerden korusun diyorum. Bu duygularla bir kez daha Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm Şûrası’nın hayırlara vesile olmasını diliyor, Şûra’yı düzenleyen ve katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum. Depremde kaybettiğimiz canlarımızı rahmetle yâd ediyorum, şehirlerimizin yeniden inşasına ve özellikle kentsel dönüşüm projelerimize destek veren ve verecek olan herkese şükranlarımı sunuyorum.”
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’yi küresel bir çekim merkezi haline getirmeyi sürdürülebilir kalkınmanın temeli olarak addettiklerini söyleyerek, “Dünyanın her yerinden parlak zihinlerin, yenilikçi fikirlerini bu topraklarda geliştirerek önemli ve kritik girişimlere dönüştürmesine imkân sağlayacak Türkiye Tech Visa Programı’nı ilan ettik. Programın ilk 5 ayında Dünyanın dört bir yanından 214 teknoloji girişimi Türkiye’ye taşınmak için başvuru yaptı.” dedi.
TÜBİTAK’ta Türkiye için kritik pek çok projeyi hayata geçirdiklerini belirten Bakan Kacır “Ülkemizin kritik projelerinde görev almak üzere TÜBİTAK çatısı altında 737 yeni çalışma arkadaşımıza yönelik ilana çıkmış durumdayız. TEKNOFEST kuşağını, Türk Gençliğini TÜBİTAK’ta bizlerle birlikte alın teri, akıl teri dökmeye bu vesileyle davet ediyorum.” diye konuştu.
Bakan Kacır, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi tarafından düzenlenen ve bu yıl “Yeteneğe Dayalı Kalkınma” temasıyla gerçekleşen 3. İstanbul İnsan Kaynakları Forumu’na katıldı. Kacır, burada yaptığı konuşmada tarih boyunca ekonomik ve toplumsal kalkınmanın temelleri, her dönemin hâkim dinamiklerine göre şekillendiğini söyledi. Tarım çağında, bir milletin zenginliğini belirleyen en önemli unsurun; sahip olduğu verimli topraklar ve su kaynaklarına erişim olduğunu belirten Kacır, Sanayi Devrimi ile birlikte bu paradigmanın kökten değiştiğini söyledi. Bilgi çağıyla birlikte fiziksel varlıklardan ziyade bilgi, teknoloji ve inovasyonun ekonomik gücün merkezine yerleştiğini kaydeden Kacır konuşmasında şunları söyledi:
YENİ ÇAĞIN GERÇEĞİ: Bir zamanlar tarımsal üretime, sanayi gücüne ve yeraltı zenginliklerine dayalı olan büyüme modelleri, yerini bilgi ekonomisine, inovasyona ve yetenek gelişimine bıraktı. Yeni çağın gerçeği şudur: Yetenek, en kıymetli sermaye; inovasyon ise sürdürülebilir büyümenin lokomotifidir.
İTİCİ GÜÇ: Türkiye olarak nüfusumuzun ortanca yaşı bugün 34 düzeyinde. Yani pek çok gelişmiş ülkeye kıyasla 10-15 yaş daha genç ve dinamik bir nüfusa sahibiz. Biz, bu demografik avantajı yalnızca bir istatistik olarak değil, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma hedefimizin en güçlü itici gücü olarak addediyoruz.
ADIMLARIN ODAĞI: Milli Teknoloji Hamlemiz doğrultusunda, daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye için attığımız adımların odağına her daim insan kaynağımızı koyuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, son 22 yılda üniversitelerden teknoparklara, Ar-Ge merkezlerinden girişimcilik destek programlarına kadar geniş bir yelpazede insan kaynağımızın niteliğini artırmaya yönelik pek çok adım attık.
BÜYÜK ATILIMLAR: Nitelikli insan kaynağımızı destekleyerek; kendi eğitim uçaklarını, helikopterlerini, deniz platformlarını, kara araçlarını, uydularını geliştirebilen, üretebilen, büyük atılımlara imzasını atan bir ülke konumuna yükseldik. Girişimcilerimizin, mühendislerimizin ve genç zihinlerin hak ettiği değeri bulması ile bugün insansız hava aracı üretiminde dünya birincisiyiz. Yerli ve millî otomobilimiz Togg; elektrikli, bağlantılı ve akıllı araç olarak yollarda.
TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜMÜN ÖNCÜSÜ: Artık imkânsız zannedileni Türkiye’nin girişimcileri başarıyor, Türkiye’nin mühendisleri hayalleri gerçeğe dönüştürüyor. Elde ettiğimiz bu tarihi kazanımları devam ettirmek ve gençlerimizin potansiyelini ortaya çıkarmak için hep birlikte gayretlerimizi sürdürüyoruz. Biliyoruz ki; günümüz dünyasında teknolojik dönüşümün öncüsü ve lideri esasen gençlerdir.
TEKNOFEST KUŞAĞI: Her TEKNOFEST’te Gençlerimizin Nuri Demirağların, Vecihi Hürkuşların, Şakir Zümrelerin, Nuri Killigillerin akamete uğramış serüvenlerini tamamlama kararlılığına tekrar tekrar şahit oluyoruz. Ne mutlu ki Millî Teknoloji Hamlesi’ni omuzlayan, bu ülkeyi daha ileriye taşıma derdinde olan azimli, birikimli, çalışkan TEKNOFEST kuşağı var.
DENEYAP ATÖLYELERİ: 81 şehrimizde kurduğumuz Deneyap Teknoloji Atölyelerimizde 35 binden fazla gençlerimizi bilim ve teknoloji dünyasıyla 11 yaşından itibaren buluşturuyoruz. “Sektör Kampüste” programımız ile üniversite öğrencilerine, sektör profesyonelleri tarafından güncel ve sahadan içeriklerle hazırlanarak zenginleştirilmiş dersler alma imkanı sağlıyoruz. Milli Teknoloji Uzmanlık Programlarımızla da teknoloji geliştirme ve katma değerli üretim altyapımızın ihtiyaç duyduğu alanlarda gençlerimizi geleceğin yetkinlikleriyle buluşturuyoruz.
MİLLİ TEKNOLOJİ STAJ PROGRAMI: Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi ile yakın iş birliği içinde yürüttüğümüz Milli Teknoloji Staj Programımızla da gençlerimize sanayi ve teknoloji ekosistemimizin öncü firmalarında staj yapma imkanı tanıyoruz. Ar-Ge teşviklerimizden teknopark uygulamalarımıza, TÜBİTAK desteklerinden KOSGEB programlarına ve girişim sermayesi fonlarına pek çok uygulama ve düzenleme ile gençlerimizin girişimci ruhunu besleyerek, girişimciliği kariyer yolculuğunda bir alternatif haline getiriyoruz.
GELECEĞİN DÜNYASI: Gençlerimizin doğru yetkinliklerle buluşması kadar önem verdiğimiz bir diğer başlık ise kuşkusuz mevcut iş gücümüzü geleceğin dünyasına güçlü şekilde hazırlamak. Özellikle başta yapay zekâ olmak üzere yıkıcı teknolojilerin çok boyutlu etkileri; yetkinlik dönüşümünün bizler için tercihten öte zorunluluk olduğunu gösteriyor.
YENİ İSTİHDAM ALANLARI: Araştırmalar ülkemizde halihazırda 7 milyon kişinin yürüttüğü işlerin 2030 yılına kadar yeni nesil teknolojilerin etkisiyle ya tamamen ortadan kalkabileceği ya da farklı niteliklere sahip rollere dönüşeceğini gösteriyor. Ancak gelişen teknolojilere doğru bir bakış açısıyla yaklaşırsak, bünyesinde 9 milyon kişiyi barındıracak yeni iş modelleri oluşturma imkanına sahibiz. Özellikle teknolojiyle ilgili alanlarda ortaya çıkacak fırsatları da doğru değerlendirdiğimiz takdirde mevcuttan en az 2 milyon ilave istihdam oluşturmamız mümkün.
BÜTÜNCÜL KALKINMA: Sanayimizin dijital dönüşümüne rehberlik eden model fabrikalarımızın sayısını 10’a ulaştırdık. Kocaeli, Denizli, Malatya, Tekirdağ, Sakarya ve Trabzon’da açılışını gerçekleştireceğimiz yeni merkezlerle bu sayıyı 16’e çıkaracağız. Ülke sathına yayılan, bütüncül bir kalkınmayı tüm sektörlerde topyekûn şekilde hayata geçirmeyi sürdüreceğiz.
TECH VİSA PROGRAMI: Tarihimizden aldığımız ilhamla, Türkiye’yi küresel bir çekim merkezi haline getirmeyi sürdürülebilir kalkınmanın temeli addediyoruz. Dünyanın her yerinden parlak zihinlerin, yenilikçi fikirlerini bu topraklarda geliştirerek önemli ve kritik girişimlere dönüştürmesine imkân sağlayacak Türkiye Tech Visa Programı’nı ilan ettik. Programın ilk 5 ayında Dünyanın dört bir yanından 214 teknoloji girişimi Türkiye’ye taşınmak için başvuru yaptı.
LİDER ARAŞTIRMACILAR PROGRAMI: Uluslararası Lider Araştırmacılar Programımız ile; alanlarında dünyanın en iyi merkezlerinde deneyim kazanmış yetkin araştırmacıların ülkemize gelmelerini teşvik ediyor, bilimsel ve teknolojik çalışmaların bu topraklardan yükselmesini sağlıyoruz. Bugüne kadar program kapsamında, 57’si diğer ülke olmak üzere toplam 253 araştırmacıya, çalışmalarını ülkemizde sürdürmeleri için destek sağladık. Bizler, potansiyelini harekete geçirmeyi bekleyen tüm girişimcilerimize fırsat ve imkan kapılarını sonuna kadar açmaya devam edeceğiz.
GENÇLERE TÜBİTAK DAVETİ: TÜBİTAK’ta Türkiye için kritik pek çok projeyi hayata geçiriyoruz. Bugün itibariyle uzay teknolojilerinden savunma sanayine, yapay zekadan raylı sistem teknolojilerine, ülkemizin kritik projelerinde görev almak üzere TÜBİTAK çatısı altında 737 yeni çalışma arkadaşımıza yönelik ilana çıkmış durumdayız. TEKNOFEST kuşağını, Türk Gençliğini TÜBİTAK’ta bizlerle birlikte alın teri, akıl teri dökmeye bu vesileyle davet ediyorum.
Ankara Kent Konseyi Konferans Salonu’ndaki resepsiyona, Büyükelçiler, Elçilik görevlileri ve seçkin bir davetli topluluğu katıldı.
Ankara Kent Konseyi Yönetim Kurulu üyeleri de resepsiyonda yer aldı.
Resepsiyonda İki kardeş şehir olan Ankara ve Karakas’ı tanıtan kısa film gösterildi.
Film gösteriminden sonra Venezuela Müsteşarı Antonio Morillo PERDOMO bir konuşma yaptı.
Antonio Morillo PERDOMO konuşmasında şunları söyledi: “Öncelikle, Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti halkı ve hükümeti adına en içten selamlarımızı sunarız.
Burada, kültürlerimizin zenginliğini kutlamak ve halklarımızı onlarca yıldır birleştiren kardeşlik bağlarını daha da güçlendirmek için bir araya geldik.
Bu etkinlik, Venezuela ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasının 75’inci yıl dönümünü anmak amacıyla düzenlenen etkinlikler serisinin bir parçasıdır. Bu önemli tarih, her iki ülkenin iş birliğine, karşılıklı saygıya ve samimi dostluk temelinde ortak bir gelecek inşa etme kararlılığına işaret etmektedir.
Ülkelerimiz arasındaki ilişkiler, yıllar içinde siyasi diyalog, artan ekonomik iş birliği ve halklarımızı birbirine daha da yakınlaştıran derin bir kültürel etkileşimle gelişmiştir.
Bu 75 yıl boyunca Venezuela ve Türkiye, coğrafi mesafelerin ortak değerler ve dayanışma ruhu söz konusu olduğunda bir engel olmadığını göstermiştir. En zorlu zamanlarda, ülkelerimiz birbirlerine destek olmayı bilmiş, diplomatik ilişkilerin ötesine geçen ve gerçek kardeşlik temelinde şekillenen bir bağı yansıtmıştır.
Bu bağ, devlet başkanlarımız Nicolás Maduro ve Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğiyle daha da güçlenmiştir. Kendileri, güven, saygı ve karşılıklı fayda temelinde kapsamlı bir iş birliği gündemini teşvik etmişlerdir. Venezuela ve Türkiye arasındaki ilişki, farklı tarihlere ve geleneklere sahip iki ülkenin ortak noktalar bularak birlikte gelişen bir geleceğe doğru ilerleyebileceğinin açık bir örneğidir.
Bugün, halklarımızı birbirine yakınlaştıran bir aracı olarak kültürel değişimin önemini vurguluyoruz. Müzik, gastronomi ve tarih aracılığıyla sadece her ülkenin kendine özgü yönlerini değil, aynı zamanda bizi birleştiren unsurları da keşfedebiliriz.
Kültür, engelleri yıkma ve insanlar arasında derin bir anlayış oluşturma gücüne sahiptir. Bir Venezuelalı geleneksel Türk müziğini dinlediğinde veya bir Türkiye vatandaşı geleneksel bir Venezuela yemeğini tattığında, karşılıklı merak ve birbirini daha yakından tanıma arzusu doğar. Bu nedenle, bugün gerçekleştirdiğimiz etkinlikler büyük bir değere sahiptir.
Geleneklerimizi paylaşmamıza, birbirimizden öğrenmemize ve ülkelerimiz arasındaki kardeşlik bağlarını pekiştirmemize olanak tanımaktadır.
Venezuela ve Türkiye arasındaki yakınlığın en somut örneklerinden biri de başkentlerimiz Ankara ve Karakas’ın kardeş şehir ilan edilmesidir. Bu ilişki, halklarımız arasındaki iş birliği ruhunu ve bağlarımızı daha da güçlendirme arzusunu simgelemektedir.
Son olarak, bu etkinliğin düzenlenmesine verdiği destek ve halklarımız arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesine yönelik kıymetli katkılarından dolayı Ankara Kent Konseyi’ne en içten teşekkürlerimi sunmak isterim. Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Büyükelçiliği olarak, ülkelerimiz arasındaki ilişkileri kültür aracılığıyla daha da yakınlaştırma konusundaki kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz. Bu etkinliğin, Venezuela ve Türkiye arasındaki kalıcı dostluğun bir kanıtı olmasını temenni ediyoruz. Bugün burada bizlerle olduğunuz için hepinize teşekkür ederiz.
Öte yandan, TÜRKİYE ve VENEZUELA arasındaki 75’inci yıldönümü resepsiyonunda davetlilere Latin Müziği eşliğinde Venezuela ve Türk mutfağından yiyecekler de ikram edildi.
Bu arada, Türkiye-Venezuela ilişkilerinin 75’inci yıldönümü anısına bir DOSTLUK AĞACI dikildi.
Resepsiyon, Ankara Kent Konseyi Diplomasi Meclisi ve Venezuela Büyükelçiliği’nce düzenlendi.
Bulgaristan Haber Ajansı, Balkan Göçmenleri İktisadi Araştırma ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı ile kısa adı BİSAV olan Balkan Sanat Akademisi’nin birlikte düzenledikleri Goblen sergisi açıldı.
Ankara Bulgaristan Haber Ajansı’ndaki sergi açılışına, Bulgaristan Haber Ajansı Müdüresi Nora Ckolakova, BİSAV Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Özkale ile seçkin bir davetli topluluğu katıldı.
Küratörlüğünü Bilge Özcan’ın yaptığı sergide, Goblen sanatçısı Şengüzel Aydın’ın 23 eseri yer aldı.
Sergi açılışından önce açılışkonuşmaları yapıldı.
BİSAV Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel ÖZKALE, konuşmasında şunları söyledi: “Sanatın gücü ayrı bir önem arz ediyor. Karşılıklı kültür bağlarında en güçlü, en güzel bağı oluşturacak köprülerden biri oluyor.
Öncelikle sergimize geldiğiniz için siz değerli misafirlerimize hoşgeldiniz diyorum. Burası, Bulgaristan Telegraf Ajansı; Anadolu Ajansı’nın muadili bir yapı. Nora hanım geldiği günden beri birlikte çalışıyoruz. Kendiisiyle çok güzel etkinlikler yapıldı, karşılıklı güzel köprüler, güzel diyaloglar ve güzel ilişkiler kuruldu. Bu arada, biz de kendimizi, geldiğimiz topraklara Bulgaristan‘a geldiğimiz memlekete Balkanlar‘a ait olduğumuzu biraz daha hissetmeye çalışıyoruz. Böyle mekanlarda, ortamlarda bizlere evsahipliği yaptığı için kendisine teşekkür ederiz.
Bizleri, sizleri burada bu sergiyle bir araya toplarken bunu şöyle anlatmak isterim. Bu bir ekip çalışması oldu. Gerek Bulgaristan’da gerekse buradan arkadaşlarımız, kendilerine ait evlerindeki Goblenleri toplayıp getirdiler. Eserlerin her biri aslında milyon değerinde eserler; biraz sonra arkadaşlarımız kısaca bilgi verecekler. Goblen nedir?, nasıl yapılır?, nasılsı?, sanatsal değeri, önemi ve yapılanması. Bu sergide, özellikle Münevver Hanım burada, onun katkısı çok büyük, çok teşekkür ederiz kendilerine. Bulgaristan elçiliğiinden Margarıta hanım burada. Margarıta merhaba ondan da kendisinden de destek aldık. Azize hanım, şu anda burada yok. Tabii ki Şengüzel hanım, Şengüzel hanım, kendisi sağ olsun bize çok yardımcı oldu, destek oldu. Kısaca bir ekip çalışmasıyla bir doğaçlama ile uluslararası aidiyeti olan bir yapıyla bir sergi hazırladık. Sizin beğeninize sunmak istedik.
İnşallah beğenirsiniz ve bundan sonraki zaman dilimlerinde de diğer etkinliklerimizde bir araya geliriz.
Teşekkür ederiz.
GOBLEN Sanatçısı Şengüzel AYDIN da şöyle konuştu: “Biraz daha açalım gösterelim. Bu sanat, çok bilinen bir sanat değil, bu sanat iğneyle resim yapma sanatı diyorum. İğneyle kuyu kazma, sabır ve çalışkanlık gerektiren bir sanat.
İnsan bir defa GOBLEN yapmaya başladığında tabi bırakamıyor.
Tarihçesine gitmeme gerek yok, sadece ismin nereden geldiğini söylemek istiyorum. Çok eskiden Tezgahlarda dokunan, bir teknikle dokunan bir sanatmış. Fransa’da 17’inci yüzyılda, dönemin Fransa maliye Bakanı, Bob Len ailesine bu küçük atölyeleri birleştirin deyip bir fikir öne sürüyor. Bütün atölyelerin birleşmesiyle ailenin adını taşıyan goblenler ortaya çıkmaya başlıyor. O dönem goblenler tabii dokunarak yapılıyormuş ve daha çok varlıklı ailelerin şatolarında veya kiliselerin yaptıkları siparişler üzerine dokunuyormuş. Daha sonra üretim devam ederken ünlü Fransız ressamlar da Goblenlerle ilgili şemaları hazırlamaya başlamışlar. Benim yaptığım Goblenler şema üzerinden gidiyor, bir şema var orada değişik şekiller var ve o şekilleri bire dört veya birebir etamin üzerine aktarılan bir sanat. Tabii zaman alıyor. Çok zevkli, nereden zevkli olduğunu biliyorum. Babam 60 yaşından sonra Goblen yapmaya başladı ve burada bu Goblenlerin yarısı benim. Koleksiyonum ve bu koleksiyonun bir çoğu da babam tarafından yapıldı. Goblen yapmayı çok seviyordu ve yapıyordu. Onun için çok zevkliydi, boş zamanlarını Goblen yaparak geçiriyordu.
Şu anda çocuklara biz bunu kodlama olarak söylüyoruz. okullarda kotalar yapıyoruz farklı şekilde. Tabii mesleğim gereği, ben emekli bir sınıf öğretmeniyim. Oraya da dokunuyorum. Yani bir çeşit kodlama, şemada gördüğünüzü bire dört olarak veya birebir olarak etamin üzerine aktarıp daha sonra çerçeveli güzelliği aktarıyoruz. Ben şimdi oradaki problemler; üç boyutları ben hiç yapmadım.
Konuşmalardan sonra GOBLEN sergisinin açılışı gerçekleştirildi.
Küratörlüğünü Bilge Özcan’ın yaptığı sergide Goblen sanatçısı Şengüzel Aydın’ın 23 eseri yer aldı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.