Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Türkiye’nin dünyanın geleceği için, kadınların ve kız çocuklarının güvenli ve sağlıklı bir hayata sahip olması amacıyla elinden gelen tüm gayreti göstereceğini belirterek, “Dünyanın her neresinde olursa olsun mazlumun umudu, mağdurun sesi olmayı sürdüreceğiz.” dedi.
Bakan Göktaş, bir otelde düzenlenen “Dünya Kadınlar Günü: İlerleme için Kadınlara Yatırım” programında yaptığı konuşmada, kadınlar ve kız çocuklarının hayatın her alanında, hiçbir ayrımcılıkla karşı karşıya kalmadan aktif rol almasını istediğini, bu hedef doğrultusunda yapılan her çalışmayı önemli bulduğunu belirtti.
Gazze’de hayatını kaybedenlerin yüzde 70’inin kadın ve çocuklardan oluştuğunu bildiren Göktaş, Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Birimi (UN Women) ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) tahminlerine göre 1 milyonu aşkın kadın ve kız çocuğunun yerinden edildiğini söyledi.
Emine Erdoğan’ın “İnsanlığın zulümle bükülen belini mazlumlar arası ayrım gözetmeden doğrultabiliriz.” dediğini hatırlatan Göktaş, bu anlamda kimsenin geride bırakılmadığı bir dünya, kalıcı ve sürdürülebilir barış için herkese büyük sorumluluk düştüğünü vurguladı.
Bu barışın sağlanmasında kadınların da önemli rolü olduğunu dile getiren Göktaş, şöyle konuştu:
“Şuna inanıyoruz ki kadınların barış sürecinde aktif bir şekilde yer almaları başarıyı da beraberinde getirecektir. 11 Mart’ta başlayacak Birleşmiş Milletler 68. Kadının Statüsü Komisyonu toplantılarında bu duygumuzu dile getireceğiz. Türkiye olarak, dünyanın geleceği için, kadınların ve kız çocuklarının güvenli ve sağlıklı bir hayata sahip olmaları için elimizden gelen tüm gayreti göstermeye devam edeceğiz. Dünyanın her neresinde olursa olsun mazlumun umudu, mağdurun sesi olmayı sürdüreceğiz.”
“Son 22 yılda büyük atılımlar gerçekleştirdik”
Bakan Göktaş, aile birliğinin temeli, toplumun vazgeçilmez ve önemli parçası olan kadının, ülkelerin geleceğinde de çok etkili bir role sahip olduğunu ifade etti.
Bir ülkenin kalkınmasının, nesillerin sağlıklı ve güçlü yetiştirilmesinin, kadınların eğitim seviyesi, iş gücüne katılımı ve ekonomik özgürlükleriyle doğru orantılı olduğunu belirten Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün Türkiye’de kadınlar, ülkemizin her alanda gelişmesine katkı sunan ve bizleri her daim gururlarından başarılara imza atmaktadır. Türkiye olarak, özellikle son 22 yılda kadınların siyasal, sosyal ve ekonomik hayatta daha etkin yer almaları için büyük atılımlar gerçekleştirdik. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde kadınların hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi ve refahının artırılmasında önemli kazanımlar elde ettik. 12. Kalkınma Planımızda, kadınların her türlü fırsat ve imkandan eşit biçimde yararlanmalarını temel amaç olarak belirledik. Bunun yanı sıra Orta Vadeli Program çerçevesinde kadınlara ve kız çocuklarına yeni beceri ve yeteneklerin kazandırılması için özel programların geliştirileceğine yer verdik. Çalışmalarımız sonucunda bugün kadın istihdamı ve iş gücüne katılımında önemli bir mesafe katettik.”
Bakan Göktaş, kadın istihdam oranındaki artışın Türkiye’nin genel istihdam oranındaki artışı geçtiğini vurguladı.
Bu oranları artırmak için çalışmalarını büyük bir kararlılıkla sürdürdüklerini vurgulayan Göktaş, eğitimler ve KOBİ destekleriyle kadın girişimcileri desteklediklerini, bu kapsamda 0-3 yaş arası çocuklara yönelik Mahalle Odaklı Kreş modeliyle bakım ve eğitim hizmeti veren kurumların sayısını artırmak için çalıştıklarını söyledi.
Ülke geneline yaygınlaştıracakları bu modelle kadınların ev ve iş hayatı arasında tercih yapmak zorunda kalmalarının önüne geçmeyi hedeflediklerini aktaran Göktaş, Kadınların Kooperatifler Yoluyla Güçlendirilmesi Projesi ile 10 bin kadına danışmanlık ve eğitim hizmeti verdiklerini kaydetti.
Bakan Göktaş, Geleceğini Kuran Genç Kadınlar Projesi’ni hayata geçirdiklerini, projeyle 3 bin 97 genç kadına destek olduklarını, mühendis olmak isteyen kız öğrencilerini desteklemek amacıyla Türkiye’nin Mühendis Kızları Projesi’ni başlattıklarını, bugüne kadar 931 kadın mühendise destek verdiklerini ve projenin ikinci fazı için yürüttükleri çalışmaların devam ettiğini belirtti.
8 Mart’ta Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı açıklanacak
Kadınların ekonomik hayata katılımlarına destek olmak amacıyla Kadın Girişimcilerimiz ile Güçlü Yarınlara programını başlattıklarını da anımsatan Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu programla kadınların gelir getiren faaliyetlere katılımlarını kolaylaştırmayı ve istihdam olanaklarını artırarak kadınları güçlendirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca korunmaya muhtaç durumdaki çocuklar, engelliler, yaşlılar ve şiddet mağduru kadınların psikososyal refahlarını desteklemek için harekete geçtik. 8 Mart’ta açıklayacağımız Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı ile de kadınların değişen iş gücü piyasasına tam, eşit ve etkin katılımlarını artıracağız.”
“Dünyada eşi benzeri az bulunan hukuki düzenlemeye sahibiz”
Kadına yönelik şiddetin fiziksel, psikolojik ve ekonomik boyutları olan küresel sorun olarak ortaya çıktığına dikkati çeken Göktaş, Türkiye olarak bu sorunun tüm bu boyutlarını göz önünde bulundurarak şiddete sıfır tolerans ilkesiyle mücadelelerini büyük bir kararlılıkla sürdürdüklerini ve sürdürmeye devam edeceklerini vurguladı.
Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Kanunu’nun dünyada eşi benzeri az bulunan hukuki düzenleme olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
“Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı, kararlı mücadelemizde bizler için önemli bir yol haritasıdır. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerimizle 81 ilde kadına yönelik şiddetle mücadelede bilgilendirici faaliyetler ve danışmanlık hizmetleri vermeye devam ediyoruz. Açacağımız yeni merkezlerle hem hizmetlerimizi arttıracağız hem de daha kararlı bir şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz. Bugün 149 kadın konukevinde misafir ettiğimiz kadınların toplumsal ve ekonomik hayata daha güçlü bir şekilde yeniden katılımlarına destek oluyoruz.”
Kadına yönelik şiddetle mücadelenin siyaset üstü bir mesele olduğunun altını çizen Göktaş, konuya her zaman bu anlayışla yaklaştıklarını ve bu soruna asla müsamaha göstermediklerini, göstermeyeceklerini belirtti.
Bakan Göktaş, kadına yönelik şiddetle mücadelenin topyekun yürütülmesi gereken bir mücadele olduğuna dikkati çekerek, bunun herkesin sorumluluğu olduğunu söyledi.
Türkiye’nin güzel yarınlarını hep birlikte inşa edeceklerini dile getiren Göktaş, “Sevginin, şefkatin ve başarının simgesi olan güçlü kadınların yetiştirdiği güçlü nesillerle Büyük Türkiye hedeflerimize ulaşacağız. Bu anlayışla Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği gibi Türkiye Yüzyılı’nın, kadınların yüzyılı olacağına inancımız tamdır. Kadınların her alanda aktif olacağı ülkemizin ikinci asrında, büyük bir inanç ve azimle çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” dedi.
Kısa adı UNICEF olarak bilinen Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu Türkiye Temsilcisi Paolo MARCHI’de konuşmasında şunları söyledi: “Birleşmiş Milletler Türkiye Mukim Koordinatörü adına bu özel günde burada olmak benim için büyük bir mutluluk. Bu, hükümet yetkililerini, uzmanları, sivil toplumu ve kadın ve kız çocukları haklarını savunanları bir araya getirerek Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak için eşsiz bir fırsattır. Merakla beklediğimiz açılış konuşmasını yapmayı kabul eden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Mahinur Özdemir Göktaş’a teşekkür ediyorum. Ayrıca, Birleşmiş Milletler’in Türkiye’de kadınların ve kız çocuklarının güçlendirilmesine yönelik ortak çabalarını öne çıkardıkları ve bu konuda bilgi ve deneyimlerini paylaşacak bu kadar uzmanı, bu panelde bir araya getirdikleri için bu etkinliği düzenleyenlere de teşekkür etmek istiyorum. Kadınların güçlendirilmesine yatırım yapmanın Türkiye’de herkes için eşitliğe katkıda bulunmada nasıl bir fark yarattığını anlattık. Bu Uluslararası Kadınlar Günü’nde dünyanın dört bir yanında kadınların ve kız çocuklarının adil ve eşitlikçi toplumlar inşa etmedeki olağanüstü başarılarını kutluyoruz. Öte yandan, bu günü, karşılaştıkları devasa zorlukları vurgulamak için anıyoruz: Ayrımcılığın çeşitli biçimleri, çatışmaların ve insani krizlerin derinleşen etkileri, kadınları ve kız çocuklarını orantısız bir şekilde etkileyen yoksulluk, liderliğin ve siyasi katılımın önündeki görünmez engeller, çoğu zaman ücretsiz bakım işleri, kaliteli eğitime erişimin önündeki engeller, kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddet dünya çapında gözlemlenen bu zorluklar arasında yer alıyor. Tüm bu zorlukları ortadan kaldırmak için Türkiye Hükümeti ve diğer ortaklarıyla birlikte çalışan Türkiye’deki Birleşmiş Milletler adına, burada cinsiyet eşitliğinin sadece asil bir arzu olmadığının altını çizmeliyim; daha iyi bir dünya için bir önkoşuldur. Kadınlara ve kız çocuklarına yatırım yaptığınızda, onların becerilerini ve fırsatlarını geliştirdiğinizde, müreffeh uluslara ve herkes için sürdürülebilir kalkınmaya yatırım yapmış olursunuz. Son yıllarda küresel olarak kadınların liderlik pozisyonlarında temsilinde kayda değer bir artış, kızların çocuk yaşta evlilik ve erken yaşta evlilik vakalarında azalma ve sağlık, beslenme ve eğitime erişim alanlarında önceki yıllara kıyasla önemli iyileşmeler gördük. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri çerçevesinde bu ilerlemeyi daha da ileriye taşımak için kolektif eylemimizi hızlandırmaya kararlıyız. Etkinliğin başlığından da anlaşılabileceği gibi bu, “İLERLEME İÇİN KADINLARA YATIRIM YAPMAK” aracılığıyla gerçekleşecek. Bu yılın teması olan “KADINLARA YATIRIM”, eşitsiz güç yapılarını ortadan kaldırmanın somut mali taahhütler gerektirdiğini hatırlatıyor. Peki “kadına yatırım” ne anlama geliyor, neden önemli ve nasıl çalışıyor?
Küresel olarak, erkeklerden daha fazla kadın yoksulluk içinde yaşıyor; 10 kadından 1’i aşırı yoksulluk içinde yaşıyor. Kırılgan ülke ve bölgelerdeki kadın ve kızların aşırı yoksulluk içinde yaşama olasılığı neredeyse 8 kat daha fazla. En kötü iklim senaryolarında, gıda sıkıntısı çekebilecek kadın ve kız çocuklarının sayısının erkekler ve erkek çocuklarına göre iki kat daha fazla olacağı öngörülüyor. Küresel olarak kadınların yüzde 61’i, erkeklerin ise yüzde 90’ı işgücüne katılıyor ve kadınlarla erkekler arasındaki ücret farkı onlarca yıldır sürüyor. Ücretsiz bakım ve ev işlerine baktığımızda kadınların erkeklere göre günde ortalama 3 saate yakın daha fazla zaman harcadığını görüyoruz. Ayrımcılık, eşit olmayan şekilde dağıtılan ücretsiz bakım emeğinin ağır yükü ve yüksek direnç gösteren cam tavan, tıpkı şiddet ve taciz gibi istihdamda cinsiyet eşitsizliklerinin uzamasına neden oluyor. Gelişmekte olan ekonomilerde finansal katılıma ilişkin veriler, erkeklerin yüzde 74’ünün, kadınların ise yüzde 68’inin bir banka hesabına sahip olduğunu gösteriyor. COVID-19 salgınına yanıt olarak dünya çapında 3.000’den fazla sosyal koruma ve işgücü piyasası tedbiri kabul edildi; ancak bu önlemlerin yalnızca yüzde 12’sinde kadınların ekonomik güvenliği hedeflendi. Ve ne yazık ki kadın hakları örgütleri toplam resmi kalkınma yardımının yalnızca yüzde 0,13’ünü aldı. Bütün bu veriler, “kadınlara ve kız çocuklarına yatırım yapmanın” kadın kuruluşlarına yatırım yapmak anlamına geldiğini; kız çocuklarının eğitimine, kadınların liderliğindeki işlere, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti sona erdirmeye yönelik programlara (çocuk yaşta evlilik dahil), kadınların barış inşası ve iklim eylemine dahil edilmesine yatırım yapmak anlamına geliyor. Sürdürülebilir kalkınma için finansmanın serbest bırakılması, ülkelerin kadınlara ve kız çocuklarına yatırım yapacak kaynaklara sahip olmasını sağlamak açısından hayati önem taşıyor. Ayrıca iş dünyasında, maliyede, merkez bankalarında ve maliye bakanlıklarında kadın liderlerin sayısını artırmak için çaba göstermeliyiz. Politika oluşturma pozisyonlarında daha fazla kadının bulunması, kadınların ve kız çocuklarının farklı ihtiyaçlarına yanıt veren politika ve programlara yatırım yapılmasını teşvik edecektir. Değerli misafirlerimiz, “yatırım” sadece para ya da finansmandan ibaret değildir. Bu aynı zamanda, daha güçlü evrensel ve sürdürülebilir işler ve sosyal koruma politikaları da dahil olmak üzere kadınların güçlendirilmesi için uygun koşulların yaratılmasını, kadınların güvenli annelik ve cinsel refah haklarının teşvik edilmesini, ailelerin bakım işleriyle desteklenmesini, kadınların lider olarak savunulmasını ve kadınların onur ve güvenliğinin sağlanmasını da içermektedir. Şimdiki ve gelecekteki daha iyi zamanlar için kadınların ve erkeklerin işgücü piyasasında yer alması. Bu dönüştürücü yolculuk aynı zamanda devam eden nesiller arası geçişe alan sağlamayı, zihniyetleri değiştirmeyi, kamuoyunun farkındalığını artırmayı ve sistemik önyargıları tutarlı bir şekilde ele almayı gerektiriyor. Dünya, nesiller boyu süren köklü ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve eşit bir gelecek inşa etmek için benzeri görülmemiş bir fırsata sahip.
Bu amaçla, Türkiye’deki BM, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşma konusunda Türkiye Hükümeti ile birlikte çalışmaya kararlıdır. Türkiye, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini kabul ederek ve bu hedeflere yönelik aktif olarak çalışarak, daha adil ve eşitlikçi bir dünyanın yaratılmasına katkıda bulunuyor, sosyal ve ekonomik kalkınmayı teşvik ederken, kadınların ve kız çocuklarının tam potansiyellerine ulaşmalarının önündeki engelleri yıkıyor. Türkiye kadın hakları konusunda çeşitli alanlarda önemli ilerlemeler kaydetmiş olsa da hâlâ yapılması gereken işler var. Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu 2022’ye göre Türkiye, 146 ülke arasında 129’uncu, kadınların eğitime erişiminde 99’uncu, sağlık ve hayatta kalmada 100’üncü, siyasi güçlenmede 118’inci, ekonomik katılım ve fırsatlarda 133’üncü sırada yer alıyor. Kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 35’tir. Parlamenterlerin yalnızca yüzde 17’si kadın, yüzde 3’ü belediye başkanı ve yüzde 11’i belediye meclis üyeleridir. Kadınlarla erkekler arasındaki ücret farkı eğitim düzeyine göre yüzde 14 ile yüzde 29 arasında değişiyor. Ne istihdamda ne de eğitimde olan genç kadınların (15-24) oranı yüzde 32 iken genç erkeklerde bu oran yüzde 16’dır. Ayrıca, geçtiğimiz yıl Türkiye’yi vuran yıkıcı depremlerle birlikte, depremden etkilenen bölgelerdeki kadınların ve kız çocuklarının ihtiyaçları yüksek olmaya devam ederken, onların iyileşme aşamasına olumlu ve dikkate değer katkılarının da farkındayız. Bu eşitsizliklerin farkına varmak, çabalarımızı Türkiye’deki kadınların ve kız çocuklarının benzersiz ihtiyaçlarını ve deneyimlerini ele alacak şekilde uyarlamak açısından çok önemlidir. Toplumsal cinsiyet engellerinin ortadan kaldırılmasına ve herkes için daha kapsayıcı bir toplumun teşvik edilmesine katkıda bulunacak hedefe yönelik stratejiler ve girişimler geliştirebiliriz. Bu Dünya Kadınlar Günü’nde, Türkiye’deki ve dünyadaki kadınlar için olumlu değişim yaratma kararlılığımızı yenileyelim. Değerli konuklar, kadın ve kız çocuk haklarının adil, barışçıl ve müreffeh toplumlara giden bir yol olduğu kanıtlanmıştır; bu herkesin yararınadır. Bu dileklerimizi gerçeğe dönüştürmek için hep birlikte acilen harekete geçelim.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Son 3 yılda izlediğimiz aktif diplomasi dikkate alındığında, Rusya ile Ukrayna ve Amerika arasında önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, baş başa ve heyetler arası görüşmeleri ile anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Konuşmasına dördüncü yılına girecek Rusya-Ukrayna Savaşı’nda hayatını kaybedenler için Ukrayna halkına taziyelerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zelenskiy’nin ziyaretinin, Ukrayna’daki savaşın temel dinamiklerinde önemli değişimlere aday olunan bir dönemde gerçekleştiğini söyledi.
Türkiye’nin, “Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmayacağı” anlayışıyla savaşın ilk gününden bu yana taraftar arasında müzakere edilmiş bir barışın tesisi için yoğun çaba sarf ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu doğrultuda Mart 2022’de İstanbul’da iki ülke arasında doğrudan müzakerelere ev sahipliği yaptık. Taraflarla yürüttüğümüz temaslar neticesinde Karadeniz Tahıl Girişimi’ni hayata geçirdik. Son üç yılda Rusya ve Ukrayna ile her seviyede doğrudan girişimlerde bulunduk. Tüm bu çabalarımızda her iki taraf içinde güvenilir bir arabulucu olmaya, samimi olarak gayret gösterdik, somut neticeleri aldık” ifadelerini kullandı.
“MÜZAKERE SÜRECİNİN KALICI BİR BARIŞLA SONUÇLANDIRILMASI İÇİN HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERECEĞİZ”
Gelinen aşamada ABD Başkanı Donald Trump’ın, savaşın müzakereler yoluyla ve süratle sonlandırılması için başlattığı diplomatik girişimin, Türkiye’nin son üç yıldır izlediği politikayla da örtüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Haddizatında, İstanbul Müzakereleri taraftar arasında mutabakata en fazla yaklaşılan platform olması ile önemli bir referans noktası teşkil ediyor. Son 3 yılda izlediğimiz aktif diplomasi dikkate alındığında Rusya ile Ukrayna ve Amerika arasında önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır. Sayın Zelenskiy ile görüşmemde Türkiye’nin, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bağımsızlığını olan kuvvetli desteğini ifade ettim. Aynı zamanda müzakere sürecinin kalıcı bir barışla sonuçlandırılması için her türlü desteği vereceğimizin altını çizdim. Çok sayıda masumun ölümüne ve muazzam bir yıkama neden olan bu savaş, artık sona ermelidir.
Karadeniz’de ticari seyrüsefer emniyetini hedefleyen bir düzenlemenin hayata geçirilmesi için ülkemizin çalışmayı sürdüreceğini de belirttim. Karadeniz’de hayata geçirilebilecek böyle bir düzenlemenin müzakerelere giden süreçte önemli bir güven artırıcı tedbir işlevi göreceğine inanıyoruz. Sayın Zelenskiy ile gündemimizde, Ukrayna ile stratejik ortaklık ilişkilerimiz kapsamındaki konu başlıkları önemli yer tuttu. Ticari ilişkilerimizin daha da güçlendirilmesi için önümüzdeki dönemde atabileceğimiz adımları masaya yatırdık. Savaşın getirdiği tüm zorluklara rağmen ikili ticaretimizde tespit ettiğimiz 10 milyar dolar hedefine emin adımlarla yürümek istiyoruz.”
“İLİŞKİLERİMİZİN DAHA DA ÜST SEVİYELERE ÇIKACAĞINA İNANIYORUM”
Zelenskiy’e, Türk şirketlerinin savaşın yol açtığı tahribatın giderilmesi ve yeniden imar konusunda Ukrayna’ya destek vermeye istekli olduklarını aktardığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ukrayna’da barışın tesisi ile birlikte önümüzdeki dönemde ilişkilerimizin stratejik ortaklığımıza yaraşır düzeyde daha da üst seviyelere çıkacağına tüm samimiyetimle inanıyorum. Sözlerime son verirken Ukrayna’nın toprak bütünlüğü için özellikle mücadele veren Kırım Tatarı soydaşlarımızın hakları konusunda değerli dostum Zelenskiy’nin attığı cesur adımları takdirle karşıladığım belirtmek istiyor, ilave adımların geleceğini de temenni ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“UKRAYNA’NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ BİZİM OLMAZSA OLMAZIMIZDIR”
Ukraynalı bir gazetecinin barış görüşmelerine vurgu yaparak, Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne ilişkin sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, egemenliği bizler için çok çok önemli ve toprak bütünlüğüne, egemenliğine Türkiye’nin saygısını her yerde anlattık. Bütün uluslararası toplantılarda bu konuyu daima işledik, işlemeye devam ediyoruz. Bundan sonraki süreçte de özellikle Ukrayna’nın toprak bütünlüğü bizim olmazsa olmazımızdır. Egemenliği aynı şekilde bizim olmazsa olmazımızdır. Temennimiz odur ki barışın kaybedeni olmaz. Dolayısıyla barışın bir an önce sağlanmasını temin etmektir. Bu konuda değerli dostum, o da zaten barıştan yana olduğunu açık net olarak bizlere ifade ediyor. Temennim odur ki gerek Dışişleri Bakanımın muhatabıyla yaptığı görüşmelerde gerek şahsımın Sayın Putin ile yaptığı görüşmelerde bu barışla ilgili yolculuğu, yolu kat ederiz, temin ederiz ve bunun için adımları da atarız.”
Türkiye’nin gelecek süreçte Rusya-Ukrayna barışına katkı için adım atıp atmayacağına ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Adil bir barışın mümkün olması için şüphesiz ki güçlü olduğunu bildiğimiz ülkelerin barıştan yana tavrını ortaya koyması lazım. Az önce de ifade ettiğim gibi barışın kaybedeni olmaz. Şu anda tüm dünya Rusya-Ukrayna arasındaki bu savaşta artık barışı bekliyor. Bir an önce barış temin edilsin. Çünkü bunca esir var, bunun yanında bunca insan, yüz binlerce insan burada öldü, öldürüldü. ‘Artık bu ölüme de son verilsin’ deniyor. Şimdi bizler en yakın komşuları olarak Türkiye biz, bir an önce barışın teminiyle alakalı gerek şahsım gerek Dışişleri Bakanım bizler muhataplarımızla bir an önce barışın temini için adım atalım istiyoruz.
Tahıl Koridoru’nun kurulmasını isteyişimizin sebebi bu olmuştur ve tahıl koridorunda da iyi bir netice aldık ama maalesef devamını sağlayamadık. 30 bin ton tahıl malum gönderildi biz aracı olduk. Bundan sonraki süreçte de bunun devamını istiyoruz. Bu arada tabii ben huzurlarınızda Sayın Zelenskiy’e bir teşekkürü ifade etmek istiyorum. O da Suriye’ye tahıl gönderme noktasında, bize gönderdikleri tahıl, biz de bu tahılı malum değirmenlerimizde una çevirmek suretiyle Suriye’ye ulaştırdık, ulaştırıyoruz. Bu da tabii Suriye’deki yönetimi ciddi manada mutlu etti, memnun etti. Ben de huzurlarınızda Suriye halkı adına kendilerine teşekkür ediyorum. Çünkü böyle zor bir zamanda Suriye’nin böyle bir imkânı aracılığımızla özellikle de Ukrayna’dan elde etmiş olması bu da insani ve vicdani bir görevdir.”
UKRAYNA DEVLET BAŞKANI ZELENSKİY: “TÜRKİYE, UKRAYNA’NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VE EGEMENLİĞİ KONULARINDA ÇOK İLKELİ BİR TUTUM SERGİLEDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yaptıkları görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Rusya-Ukrayna savaşının zor zamanlarında Türkiye’den destek gördükleri için teşekkür ederek “Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği konularında çok ilkeli bir tutum sergiledi. Bu, bize göre küresel önem taşıyor” diye konuştu.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, görüşmelerde Ukraynalı esirlerin durumunun da görüşüldüğüne işaret ederek “Türkiye gerek askerlerimizin gerek sivillerimizin serbest bırakılması için kolaylıklar sağladı” dedi.
İKİ ÜLKE ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy huzurunda, Türkiye ile Ukrayna arasında iki anlaşma imzalandı.
Bu kapsamda iki ülke arasındaki “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Anlaşması”na Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha imza attı.
“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Ukrayna Kültür ve Stratejik İletişim Bakanlığı Arasında Medya ve İletişim Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”nı da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha imzaladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde törenle karşıladı.
Türkiye ve Ukrayna bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren ve heyetlerini takdim eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi’ndeki Halkbank Genel Müdürlüğünde düzenlenen, “Halkbank Üreten Kadınlar Yarışması Ödül Töreni”ne katıldı.
Emine Erdoğan, törende yaptığı konuşmasında, parlak fikirleri ve kadın aklının incelikleriyle salonu dolduran kadınlarla birlikte olmaktan onur duyduğunu belirtti.
Yarışmanın kadın girişimciliğini desteklemede bir marka hâline geldiğini kaydeden Emine Erdoğan, “Halkbank, başarı yolunu kadınlarla yan yana yürüyor. Eğitimden finansmana, onlara her alanda omuz veriyor. Ortaya koydukları vizyonun, ödüllerle taçlanarak, uluslararası bir takdir kazanmasından da ayrıca iftihar ediyoruz” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE, KADINLARIN HER DÖNEMDE, SOSYAL VE KAMUSAL ALANDA VARLIK GÖSTERDİĞİ ÇOK ÖZEL BİR TARİHE SAHİPTİR”
Emine Erdoğan, dünyanın kabuk değiştirdiği dönemlerinin bulunduğunu, içinde yaşanılan çağın da böyle bir değişim ve dönüşüm çağı olduğunu anımsatarak, “Yeni bir gelecek yazılıyor ve ülkeler, insanlığın ortak geleceğini tasarlamak için yarışıyorlar. Bu yarışta, kadınların, ekonomik kalkınmada önemli aktörler olduğu ülkeler, ipi göğüslüyorlar. Türkiye, kadınların her dönemde, sosyal ve kamusal alanda varlık gösterdiği çok özel bir tarihe sahiptir. Türk kadınının girişimci ruhunun kökleri, 13. yüzyıla kadar uzanır. Anadolu’da kadınlar, teşkilatlanmış, sosyal ve ekonomik hayata katılmış, ‘dünya kadın tarihinin’ parlayan yıldızları olmuşlardır” diye konuştu.
Kadınların hak arayışlarında, vatan savunmasında, toplumsal yaraları sarmada hep ön saflarda yer aldığını dile getiren Emine Erdoğan, “Biz, kadınlarımızın nasıl emsalsiz bir güç olduğunun farkında olan ve bu gerçeğe hürmet eden bir ülkeyiz. Ekonomiden sanayiye, spordan sanata, siyasetten akademiye, geldiğimiz her noktada kadınlarımızın alın teri var. Hükûmetimiz, ilk günden bu yana, kadınların her alanda yücelmesi için örnek politikalar geliştirmiştir. Kadın istihdamının artmasını teşvik etmiştir. TÜİK verilerine göre, 2014 yılında yüzde 26’larda olan kadın istihdam oranı, 2024 Aralık ayı itibarıyla, yüzde 31,6’ya yükselmiştir. 2028 yılında, bu oranı yüzde 36,2’ye yükseltmeyi hedefliyoruz. İnşallah bu hedefi hep birlikte başaracağız” sözlerini sarf etti.
Emine Erdoğan, kadın istihdamını artık kadın liderliğiyle birlikte düşünmek zorunda olduklarını, bugün dünyanın kadın liderliğinin önemini tartıştığını, bu konu üzerine araştırmalar yaptığını söyledi.
“KADIN GİRİŞİMCİLERİMİZİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ NE KADAR KALDIRIRSAK BÖLGESEL KALKINMADA O KADAR YOL ALIRIZ”
Liderliğin dönüştürücü bir güç olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bir liderin vizyonu, kılcal damarlar gibi, etki alanındaki her şeye nüfuz eder. Kadın liderliğinin, tüm dünyanın acil ihtiyacı olan, belli başlı karakteristik özellikleri vardır. Araştırmalar gösteriyor ki kadın liderlerin soyut becerileri çok yüksek. İletişimde çok başarılılar, iş birliğine büyük önem veriyorlar. Barışçıl bir yönetim anlayışına sahipler ve çevre konularına karşı daha hassaslar. Yani, hangi alanda çalışırlarsa çalışsınlar, bulundukları sektöre iyileştirici bir etki yapıyorlar. İşte bu, kadın etkinliğidir. Bildiğiniz gibi, kadın liderliğinin özünde girişimcilik vardır. Girişimci dediğimizde aklımıza, zekâsı ve sezgileriyle öne çıkan insanlar geliyor. Onlar, mevcut bir eksiği görüyor, gereksinimleri belirliyor ve hayata yenilik katıyorlar. Ülkemiz, tüm bölgeleriyle, girişimcilik için son derece zengin bir potansiyel barındırıyor. Bilhassa, yerel kapasite ve birikimin, küresel rekabette kullanılması için, kadın girişimcilerin önemli yerel aktörler olduğunu unutmayalım. Kadın girişimcilerimizin önündeki engelleri ne kadar kaldırırsak bölgesel kalkınmada o kadar yol alırız. Bize düşen, hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nın tarihini yazarken, kalemimizi, bu bilgi ve birikimin mürekkebiyle doldurmaktır.”
“İŞ VE AİLE, KADINLARIN ARASINDA SEÇİM YAPMASI GEREKEN BİR YOL AYRIMI OLMAMALI”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan ettiğini hatırlatan Emine Erdoğan, “Aile, toplumumuzun ruhu ve lokomotifidir. Dirayetli, ferasetli ve kuvvetli bir toplum oluşumuzun temelinde, sağlam kökleri olan aile müessesemiz vardır. ‘Aile Yılı’nın, iş dünyası için de önemli bir hatırlatıcı olmasını temenni ediyorum. Ne yazık ki kadınların bazen, iş ve aile sorumluluklarına yetişmek için çırpındıklarını görüyoruz. Bu durum, kadınlarda strese, kendine güvensizliğe, hiçbir şeye yetememe duygusuna, mutsuzluğa ve depresyona neden olabiliyor. Hayat kaliteleri düştüğü gibi, zihinsel ve manevi yorgunluk yaşıyorlar. Daha büyük ölçekte, aile ve toplum hayatı olumsuz etkileniyor. İş ve aile, kadınların arasında seçim yapması gereken bir yol ayrımı olmamalı. Bu çatışmayı ortadan kaldıracak, aile hayatını muhafaza edecek uygulamaların sayısını, mutlaka artırmalıyız” görüşünü paylaştı.
Dünyanın her yerinde kadınların erkekler için tasarlanmış, rekabetçi bir iş ortamında tutunabilmek için zorlu mücadeleler verdiğini dile getiren Emine Erdoğan, oysa hükûmetin bu konuda önemli ve iyileştirici adımlar attığını, kadınların, kadın kimliklerini koruyabildikleri çalışma hayatının, ne kadar önemli olduğunun altını çizdiğini belirtti.
“TEKNOLOJİK İMKÂNLARI, KADINLARIN İŞ HAYATINA KATILIMINI KOLAYLAŞTIRMADA MUTLAKA KULLANMALIYIZ”
Emine Erdoğan, cinsiyet adaletine vurgu yapılıp kadınların lehine birçok uygulamanın hayata geçtiğini belirterek, şunları kaydetti: “Burada hepsini tek tek saymak, elbette mümkün değil. Ancak, süt izinleri, kreş desteği, yarı zamanlı çalışma gibi düzenlemelerin ortak amacı, iş ve aile hayatı arasında bir ahenk yaratmaktır. Umarım bu örnekler, tüm sektörlerde yaygınlaşır. İş yerlerinin, kültürel kodlarımızı temel alan çalışma modelleri oluşturması, kadınların önündeki engelleri kaldırmada kuşkusuz çok önemli. Bununla beraber, dünyanın, bilgi ve iletişim teknolojilerinde geldiği ileri seviyeyi de, bir fırsat olarak görmeliyiz. Fiziksel mekân şartını ortadan kaldıran teknolojik imkânları, kadınların iş hayatına katılımını kolaylaştırmada mutlaka kullanmalıyız. Unutmayalım ki Türkiye, kendi reçetelerini yazabilen, kendi formüllerini ve çözümlerini geliştirebilen, güçlü bir ülkedir.”
Değerli projeleriyle yarışmaya katılan katılımcılara özel olarak teşekkür eden Emine Erdoğan, “Sizler, bilgi ve becerilerinizle hepimizi heyecanlandırdınız. İyilik dolu fikirlerinizle, kadın potansiyelinin zirvelerini gösterdiniz. Kadınların insani ilerlemeye olan büyük katkısını bir kez daha ispat ettiniz. Benim için hepiniz birer kazanansınız. Lütfen, tecrübelerinizi sizinle aynı yolda yürümek isteyen tüm kadınlara ve gençlere aktarın. Çünkü dünyanın problem alanları, kadınların getireceği yeni çözümleri bekliyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile birlikte, kadınları merkezine alan ortak projelerin sayısının da artmasını dilediğimi belirtmek istiyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Törene, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Cumhuriyet tarihinin ilk kadın generali Tuğgeneral Özlem Yılmaz, Alev Alatlı’nın kızı Funda Aktan, jüri üyeleri, yarışmacılar ve davetliler de katıldı.
Törende, “Yılın Üreten Kadın Girişimcisi Kategorisi”nde Zahide Arı, “Yükselen Yıldız Kategorisi”nde Nurdeniz Erdoğan, “Teknoloji Tabanlı Kadın Girişim Kategorisi”nde Işıl Melisa Işık, “Sıfır Atık Kategorisi”nde Zeynep Balca Yılmaz ile “Kadın Kooperatifi Kategorisi”nde Ümmühan Keskin ödülünü Emine Erdoğan’ın elinden aldı.
Emine Erdoğan, “Alev Alatlı Özel Ödülü” kazananı Gönül Paksoy’a da ödülünü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ile birlikte verdi.
Arslan tarafından Emine Erdoğan’a zeytin ağacı hediye edilmesinin ardından tören, aile fotoğrafının çektirilmesiyle sona erdi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.