Cumhurbaşkanı Erdoğan, Albaraka İslami Finans Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Küresel sistemin tüm unsurlarıyla günümüzün gerçeklerine göre yeniden dizayn edilmesi gerektiğini söylüyoruz. ‘Dünya beşten büyüktür’ tespitimiz, sistemin değişmesine olan acil ihtiyacı göstermektedir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilen Albaraka İslami Finans Zirvesi’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Zirveye öncülük eden Albaraka İslam Ekonomisi Forumu, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, İstanbul Finans Merkezi, Türkiye Varlık Fonu, İbn Haldun Üniversitesi ve İslam İşbirliği Gençlik Forumuna teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirveye yurt içi ve yurt dışından gelen ilim erbabına ve sektör temsilcilerine katkılarından dolayı şükranlarını sunduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Zirvenin ülkemiz, bölgemiz, ekonomimiz ve insanlık için hayırlara vesile olmasını Rabb’imden niyaz ediyorum. Bu vesileyle Albaraka Zirvelerini hayata geçiren aziz kardeşim merhum Şeyh Salih Kamil’i buradan rahmetle yad ediyorum. Merhum Şeyh Salih Kamil sadece vizyoner ve başarılı bir iş adamı değil aynı zamanda ihtiyaç sahiplerine el uzatan, öğrencileri destekleyen hak ve halk için imkânlarını seferber eden hayırsever bir insandı. Şeyh Salih Kamil’in ufkunun bir ürünü olan Albaraka Zirveleri İslam ekonomisi ve finansının dünyada gelişmesine ciddi katkılar yapmıştır. Alternatif finans araçlarının her türlü zorluğa rağmen elde ettiği başarıda merhum Şeyh Salih’in, Albaraka İslami Finans Vakfının ve Albaraka Zirvelerinin çok önemli payı vardır. Mevla kendisinden razı olsun diyorum.”
ZİRVEYE 75 ÜLKEDEN 1500’DEN FAZLA KİŞİ KATILIYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Albaraka Zirvesi’ne ilk kez ev sahipliği yaptığını belirterek, “İslam ekonomisine dair küresel düzeyde öngörüler, temel yapı taşları ve ihtiyaçlar” temasıyla düzenlenen bu seneki zirvenin başarılı geçmesini, sektör açısından hayırlara vesile olmasını diledi.
Dünyadaki 75 ülkeden yaklaşık 1500’den fazla katılımcıyı zirve münasebetiyle Türkiye’de misafir edeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçkin isimleri, yatırımcıları, yöneticileri ve uzmanları bir araya getiren zirvenin ülkede İslami finans ve katılım sektörünün büyümesine ivme kazandıracağına inandığını vurguladı.
Zirvede 2 gün boyunca konuşulacak, tartışılacak başlıklara bakıldığında kapsamlı bir hazırlığın yapıldığını gördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İslam ekonomisinin tarihî serencamından ahlaki ilkelerine, İslami yatırım araçlarından sürdürülebilir büyümeye, kar odaklı teşebbüslerden vakıf ve zekât müessesesine kadar geniş bir yelpazede belirlenen paneller yol gösterici tartışmalara zemin olacaktır. Kıymetli fikirleriyle zirveye katkı sunan tüm katılımcılara şimdiden teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“İSTANBUL, FİNANS VE İSLAMİ FİNANS ALANINDA BÜYÜK BİR POTANSİYELE SAHİP”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını ilgiyle dinlediği Albaraka Mütevelli Heyeti Başkanı Şeyh Abdullah Kamil’i tebrik ettiğini söyleyerek, şunları ifade etti: “Böyle bir zirvenin ülkemizde düzenlenmesi ayrıca önemlidir. Doğu-Batı arasında tarih boyunca ticari ve beşerî köprü vazifesi üstlenen Türkiye, finansal piyasalar arasında da aynı rolü oynamaya başladı. Geçen sene hizmete açtığımız İstanbul Finans Merkezi, bu çabalarımızın ve vizyonumuzun adeta bir sembolü oldu. İstanbul’un finans ve İslami finans alanında büyük bir potansiyele sahip olduğunu uluslararası yatırımcılar da tasdik ediyor. Albaraka Zirvesi inşallah İstanbul’un bölgesel finans merkezi konumunu küresel düzeye çıkarmaya matuf çabalarımızı destekleyecektir.”
Zirvenin İslami ekonomi sisteminin temel taşı olarak İslami finansın etik standartlarının daha iyi anlaşılmasına vesile olacağını düşündüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yanında global ölçekte, İslam ekonomisine yönelik hizmet ve ürün pazarlarının keşfedilmesine zirvenin yardımcı olacağı kanaatinde olduğunu dile getirdi.
“YILLARDIR BİZE KÜRESEL GÜVENLİĞİN TEMİNATI OLARAK ANLATILAN KURUMLAR BÜYÜK BİR ZAAF İÇİNDEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son yıllarda dünyanın köklü bir dönüşüm sürecinden geçtiğini, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ekonomik, askerî ve siyasi sistemin temellerinin her yeni gelişmeyle daha şiddetli sarsıldığını söyledi.
Uluslararası sistemde dengenin kaybolduğunu, belirsizliğin arttığını, istikrarsızlığın ve kaosun dünyanın hâkim rengi hâline geldiğini çok net görebildiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Koronavirüs salgınının yol açtığı tahribatın enkazı kaldırılmadan Rusya-Ukrayna Savaşı patlak vermiş, bunu 7 Ekim’de Gazze krizi izlemiştir. İsrail’in yaklaşık 8 aydır tüm insanlığın gözü önünde Gazze’de işlediği toplu katliamlar küresel düzenin acziyetini gözler önüne sermiş, mevcut kurumlara olan güveni sarsmıştır” diye konuştu.
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi başta olmak üzere dünyada nizamı sağlamakla mükellef yapıların adaletsiz ve çarpık karakterinin bir kez daha ortaya çıktığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Açıkça ifade etmek gerekirse şu an dünyada mazlumu koruyacak, zalimi durduracak, zulmün önüne geçecek bir kurumsal mekanizma yoktur. Küresel güvenliğin teminatı olarak yıllardır bize anlatılan kurumlar büyük bir zaaf içindedir. ‘Eski hâl muhal, ya yeni hâl ya izmihlal’, bu sözün adım adım gerçeğe dönüşmeye başladığına şahitlik ediyoruz. Türkiye olarak uzun süredir bu duruma dikkat çekmekteyiz. Küresel sistemin tüm unsurlarıyla günümüzün gerçeklerine göre yeniden dizayn edilmesi gerektiğini söylüyoruz. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimiz, sistemin değişmesine olan acil ihtiyacı göstermektedir. Rusya-Ukrayna Savaşı ve Gazze soykırımıyla birlikte artık bu kaçınılmaz bir hâl almıştır. Şunu görmek ve kabullenmek mecburiyetindeyiz: Dünyanın devasa bir köye döndüğü günümüzde sınırlar ve mesafeler bizi koruyamaz. Afrika’da onca yer altı kaynağına rağmen insanlar açlıktan ölüyorsa, Suriye’de, Sudan’da, Yemen’de kan akmaya devam ediyorsa, Gazze’de 35 bin 600 masum insan acımasızca katlediliyorsa, medeniyetlerin beşiği Akdeniz mülteci kabristanına dönüşmüşse, her yıl binlerce umut yolcusu son nefesini çöllerde, dağlarda veriyorsa, kusura bakmayın ama kimse kendini emniyette hissedemez, gece başını yastığa rahat koyamaz.”
“DAHA KUŞATICI BİR SİSTEMİN İHDASI İÇİN EL ELE VERMELİYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, adaletin olmadığı yerde huzur ve barışın, güvenliğin olmadığı yerde de demokrasi ve özgürlüğün olmayacağını dile getirerek, küresel sistemin elitlerinin bu tabloyu görmezden ve duymazdan geldiğini söyledi.
Yaşanılan her hadisenin, her bölgesel krizin, yıllarca biteviye giden her kanlı barışın ve barış karşısındaki savaşın herkese bu gerçekleri tekrar hatırlattığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanlık olarak hem kendimizin hem evlatlarımızın müreffeh bir dünyada yaşamasını istiyorsak çözüm yerine sürekli sorun üreten mevcut sistemde özellikle ısrardan vazgeçmeliyiz. Bunun yerine daha dengeli, daha adilane, daha kuşatıcı bir sistemin ihdası için hep beraber el ele vermeliyiz. Karşı karşıya olduğumuz meydan okumalar esasen hiçbirimize başka bir alternatif de bırakmıyor. Hangi inanca, kültüre, millete mensup olursak olalım, bunun için mücadele etmemiz gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel finansal mimarinin varlık gayesinin aslında üretim ve refah artışına katkı yapmak olması gerektiğine dikkati çekerek, varoluş gayesi üretimi, istihdamı ve değer üretimini desteklemek olan finansal sistemin artık reel sektörden bağımsız ve reel sektörü sömüren bir yapıya dönüştüğünü bildirdi.
“Sistem, gelir ve servet adaletsizliklerinin besleyerek, yapay büyümeye yol açarak az gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler üzerinde aşırı baskı oluşturuyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2008 krizinden sonra borca ve faize dayalı finansal mimarinin krizi doğuran sebepleri ortadan kaldırmaya dönük gerekli adımları atmadığını, sistemin yapısal sorunları açıkça gün yüzüne çıktığı hâlde sürecin geçici önlemlerle yönetilmeye çalışıldığını belirtti.
Bunun mevcut sıkıntıları çözmek yerine derinleştirdiğini gördüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geldiğimiz noktada küresel finans mimarisinin oldukça kırılgan bir yapıda olduğunu bugün süreci doğru okuyan herkes kabul ediyor” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Finans Enstitüsü verilerine göre küresel borçluluğun 2024 yılı ilk çeyreğinde rekor tazeleyerek 315 trilyon dolar seviyesine ulaştığını, bu oranların bile sürdürülebilirliği şüpheliyken tahminlerin borçluluğun daha da artacağına işaret ettiğini aktardı.
“KÜRESEL DÜZEYDE FAKİRDEN ZENGİNE DOĞRU ARTAN BİR SERVET TRANSFERİ YAŞANIYOR”
Kronikleşen bir diğer sorunun da servet ve gelir adaletinin bozulması olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Öyle ki günümüzde servet eşitsizliği dünyada tarihî bakımdan en yüksek seviyesine çıktı. Dünyadaki en zengin yüzde 1’lik kesim toplam küresel servetin neredeyse yarısına sahip. Alttaki yüzde 50’lik kesimin küresel servet dağılımından aldığı pay ise yüzde 1’i dahi geçmiyor. Yani küresel düzeyde fakirden zengine doğru artan bir servet transferi yaşanıyor. Bu rakamların bize anlattığı şudur; Afrika’dan Asya’ya milyarlarca insan bir avuç tufeylinin refahı, keyfi, konforu ve şatafatlı hayat sürmesi için adeta seferber olmuş durumdadır. Büyük şair, fikir, dava ve aksiyon adamı üstat Necip Fazıl bu tabloyu bakınız nasıl dizelere döküyor: ‘Allah’ın on pulunu bekleyedursun on kul/Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul/Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa.’ Evet, kurt taksiminin bile ötesine geçen bir ataletsizlikle karşı karşıyayız. Elini vicdanına koyan hiç kimsenin böyle bir manzarayı içine sindireceğini düşünmüyorum. Kapitalist sistemin serbest piyasayı teşvik ediyor gözükse de arka planda tekelleşmeyi, tefeciliği, manipülasyonu, üretim, emek ve ticaretten daha ziyade paradan para kazanmayı ödüllendirdiğini görüyoruz. Zayıfı daha zayıflatan, fakiri daha da fakirleştiren, zalimi güçlendiren bu sistemin dertlerinize derman olamayacağını, insanlığa refah, huzur ve adalet getirmeyeceğini artık hepimiz kabul etmek zorundayız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zekât, sadaka, komşu açken tok yatmama, kul hakkı yememe, aldatmama, tamahkarlık yapmama gibi İslami umdelerin aynı zamanda ekonomik hayatın da temel yapı taşları olduğunu vurguladı.
Bunların üzerine inşa edilen iktisat modelinin adının İslam iktisadı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İslam iktisadı, ekonomik büyüme ve kalkınmanın yanı sıra adalet, ahlak, sürdürülebilirlik, sosyal refahı ve çevreyi de gözetmektedir. Bu iktisadın mütemmim cüzü ise İslami finans, Türkiye’deki ismiyle katılım finanstır. İnsani ve ahlaki değerleri varlığa dayalı ve risk paylaşımını merkezine koyan, sosyal adaleti önceleyen, pozitif sosyal etki oluşturmayı hedefleyen katılım finans tüm insanlığa hitap edebilecek potansiyele sahiptir” diye konuştu.
Türkiye olarak bizzat bunun yaşandığını, yakın tarihte tecrübe edildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın çabalarıyla hayata geçen özel finans kurumlarının 40 sene içinde sürekli gelişerek ve kabuk değiştirerek bugünlere kadar geldiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılım finans sisteminin Türkiye’deki öncüsünün 1984 yılında rahmetli Salih Kamil’in de desteğiyle kurulan Albaraka Türk olduğunu aktararak, “Daha sonra yeni aktörler ve oyuncularla katılım finans sektörü büyüdü ve günümüzde bankacılık sistemi içindeki payı yüzde 9’a yaklaştı. Katılım esaslı sermaye piyasaları ve katılım sigortacılığı gibi alanlarda da ciddi mesafe aldık. Ancak katılım finansın hâlen arzu ettiğimiz seviyenin gerisinde olduğunu itiraf etmek durumundayım. Bunda diğer sebeplerle birlikte sektörün de payı bulunuyor” ifadelerini kullandı.
Yastıkaltı denilen, sistem dışı tasarruf kültürüne sahip olunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim insanımız Allah göstermesin, zor günlerinde muhannete muhtaç olmamak amacıyla gelirinin bir kısmını biriktirir, tasarruf eder. Bunu da çoğunlukla altın ve maalesef dövizle yapar. Yastıkaltında döviz ve altının sahibine güven verme dışında ekonomiye aktif bir katkısının olmadığını hepimiz biliyoruz. Yastıkaltı tasarrufların ekonomiye kazandırılmasını hep arzu ettik” diye konuştu.
“KATILIM FİNANSA YÖNELİK TOPLUMDAKİ ÖN YARGILAR HÂLEN KIRILMADI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, finans kurumlarını bu konuda politika geliştirmeleri için teşvik ettiklerini, desteklediklerini, farklı zamanlarda çağrıda bulunduklarını ama bunda tam anlamıyla muvaffak olamadıklarını belirterek, şöyle devam etti: “Yastıkaltı altınların ekonomiye kazandırılmasında kurumlarımız toplumu ikna edici finansal ürünler geliştiremedi. Katılım finansa yönelik toplumdaki ön yargılar hâlen kırılmadı. Bu alanda hâlen bilgiden ziyade eskiden kalma ön kabullerle hareket edildiğine üzülerek şahit oluyoruz. Katılım finans sistemini hak ettiği yere getirmemiz gerekiyor. Bunun için finansa yönelik bakış açısını değiştirmeliyiz.”
Türkiye’de katılım finansın ekseriyetle dini hassasiyetlere göre tasarrufların değerlendirilmesi olarak görüldüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, nüfusunun yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede bu yaklaşımın elbette çok kıymetli olduğunu söyledi.
Türkiye ekonomisinin potansiyeli ve ihtiyaçları açısından bunun yeterli olmadığı kanaatinde olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Katılım finans ülkemizin kalkınması, ekonomisinin güçlenmesi ve finansal bağımsızlığı noktasında büyük imkânlar sunuyor. Bundan azami derecede istifade etmemiz önemlidir. Kısa vadede katılım finansın bankacılık varlıkları içindeki payını yüzde 15’e taşımayı hedefliyoruz” dedi.
“TÜRKİYE’YE GÜVENEN HİÇ KİMSE PİŞMAN OLMADI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hedef doğrultusunda son yıllarda İstanbul Finans Merkezi’nin açılışı ve yeni katılım finans kuruluşlarının hizmete başlaması gibi pek çok kritik adım attıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “İstanbul Finans Merkezi’nin fintech ile birlikte iki temel sac ayağından birini katılım finans olarak belirlenmesi bir başka önemli hamleydi. Bununla katılım finansın gelişmesine ve finansal sistemde hak ettiği yere gelmesine verdiğimiz önemi açıkça gösterdik. Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisimiz tarafından hazırlanan ve ülkemizin bu alandaki ilk stratejik belgesi olan Katılım Finans Strateji Belgesi’ni de 2022 yılı sonunda yayınladık. Uluslararası İslami altyapı ve likidite kuruluşunun fikri ve teknik altyapısının oluşturulmasına dair çalışmalarımız devam ediyor. Yine derecelendirme sistemi Uluslararası İslami Finans Tahkim Mekanizması, Sukuk Garanti Fonu Helal Park ile Hac ve Umre Fonu gibi projelere ilişkin fikri ve teknik değerlendirmelerimizi sürdürüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı’yla da katılım finans sisteminin geliştirilmesine yönelik önemli hedefler belirlediklerini ifade ederek, “Başta katılım sigortacılığı ve katılım fintechler odaklı eylem maddelerimiz olmak üzere geniş bir alanda çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde tüm bu birikimi inşallah müstakil bir katılım finans kanununu ülkemize kazandırarak taçlandırmak arzusundayız. Bununla ilgili hazırlık çalışmalarımız da şu an devam ediyor” diye konuştu.
Son 21 yılda Türk ekonomisine tarihî başarılar yaşatmış bir hükûmet olarak katılım finans alanında Türkiye’yi hak ettiği yere biiznillah getireceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu: “Özellikle Asya, Avrupa ve Afrika’nın tam kalbinde yer alan İstanbul’u küresel finans ve katılım finans merkezlerinden biri yapacağız. Burada bulunan kardeşlerimiz çok iyi biliyor ki Türkiye’ye güvenen hiç kimse pişman olmadı. Kazandırarak kazanmayı amaçlayan hiçbir müteşebbis ülkemize yatırım yaptığı için sonradan nedamet duymadı. Bundan sonra da kazan kazan temelinde iş birliklerimizi ilerleteceğiz. Türkiye’nin ekonomisine, üretimine, istihdamına, ihracatına, finans sektörüne katkı sağlamayı amaçlayan her türlü girişime destek vereceğiz. Tüm kurumlarımızın sizlere gereken kolaylığı ve yardımı yapmaya hazır olduğunu bilmenizi istiyorum.”
Zirvenin hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirveyi düzenleyen tüm kurumlara da şükranlarını sundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Albaraka Forumu Mütevelli Heyeti Başkanı Şeyh Abdullah Saleh Kamel’i tebrik ederek, ülkelerine ve halklarına dostluk ve kardeşlik mesajlarını iletti.
MUTABAKAT ZAPTLARI İMZALANDI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından, Albaraka Forumu ile Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, İstanbul Finans Merkezi, Türkiye Varlık Fonu, İbn Haldun Üniversitesi ve İslam İşbirliği Teşkilatı Gençlik Forumu arasında ayrı ayrı ikili mutabakat zaptları imzalandı.
Anlaşmalara, Albaraka İslam Ekonomisi Forumu Genel Sekreteri Yousef Hassan Khalawi ile Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Salim Arda Ermut, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, İstanbul Finans Merkezi Genel Müdürü Ahmet İhsan Erdem, İslam İşbirliği Teşkilatı Gençlik Forumu Başkanı Taha Ayhan ve İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Atilla Arkan imza attı.
Daha sonra Albaraka Forumu Mütevelli Heyeti Başkanı Şeyh Abdullah Saleh Kamel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a günün anısına minyatür Kâbe kapısı takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, katılımcılarla aile fotoğrafı çektirmesinin ardından program sona erdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Son 3 yılda izlediğimiz aktif diplomasi dikkate alındığında, Rusya ile Ukrayna ve Amerika arasında önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, baş başa ve heyetler arası görüşmeleri ile anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Konuşmasına dördüncü yılına girecek Rusya-Ukrayna Savaşı’nda hayatını kaybedenler için Ukrayna halkına taziyelerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zelenskiy’nin ziyaretinin, Ukrayna’daki savaşın temel dinamiklerinde önemli değişimlere aday olunan bir dönemde gerçekleştiğini söyledi.
Türkiye’nin, “Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmayacağı” anlayışıyla savaşın ilk gününden bu yana taraftar arasında müzakere edilmiş bir barışın tesisi için yoğun çaba sarf ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu doğrultuda Mart 2022’de İstanbul’da iki ülke arasında doğrudan müzakerelere ev sahipliği yaptık. Taraflarla yürüttüğümüz temaslar neticesinde Karadeniz Tahıl Girişimi’ni hayata geçirdik. Son üç yılda Rusya ve Ukrayna ile her seviyede doğrudan girişimlerde bulunduk. Tüm bu çabalarımızda her iki taraf içinde güvenilir bir arabulucu olmaya, samimi olarak gayret gösterdik, somut neticeleri aldık” ifadelerini kullandı.
“MÜZAKERE SÜRECİNİN KALICI BİR BARIŞLA SONUÇLANDIRILMASI İÇİN HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERECEĞİZ”
Gelinen aşamada ABD Başkanı Donald Trump’ın, savaşın müzakereler yoluyla ve süratle sonlandırılması için başlattığı diplomatik girişimin, Türkiye’nin son üç yıldır izlediği politikayla da örtüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Haddizatında, İstanbul Müzakereleri taraftar arasında mutabakata en fazla yaklaşılan platform olması ile önemli bir referans noktası teşkil ediyor. Son 3 yılda izlediğimiz aktif diplomasi dikkate alındığında Rusya ile Ukrayna ve Amerika arasında önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır. Sayın Zelenskiy ile görüşmemde Türkiye’nin, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bağımsızlığını olan kuvvetli desteğini ifade ettim. Aynı zamanda müzakere sürecinin kalıcı bir barışla sonuçlandırılması için her türlü desteği vereceğimizin altını çizdim. Çok sayıda masumun ölümüne ve muazzam bir yıkama neden olan bu savaş, artık sona ermelidir.
Karadeniz’de ticari seyrüsefer emniyetini hedefleyen bir düzenlemenin hayata geçirilmesi için ülkemizin çalışmayı sürdüreceğini de belirttim. Karadeniz’de hayata geçirilebilecek böyle bir düzenlemenin müzakerelere giden süreçte önemli bir güven artırıcı tedbir işlevi göreceğine inanıyoruz. Sayın Zelenskiy ile gündemimizde, Ukrayna ile stratejik ortaklık ilişkilerimiz kapsamındaki konu başlıkları önemli yer tuttu. Ticari ilişkilerimizin daha da güçlendirilmesi için önümüzdeki dönemde atabileceğimiz adımları masaya yatırdık. Savaşın getirdiği tüm zorluklara rağmen ikili ticaretimizde tespit ettiğimiz 10 milyar dolar hedefine emin adımlarla yürümek istiyoruz.”
“İLİŞKİLERİMİZİN DAHA DA ÜST SEVİYELERE ÇIKACAĞINA İNANIYORUM”
Zelenskiy’e, Türk şirketlerinin savaşın yol açtığı tahribatın giderilmesi ve yeniden imar konusunda Ukrayna’ya destek vermeye istekli olduklarını aktardığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ukrayna’da barışın tesisi ile birlikte önümüzdeki dönemde ilişkilerimizin stratejik ortaklığımıza yaraşır düzeyde daha da üst seviyelere çıkacağına tüm samimiyetimle inanıyorum. Sözlerime son verirken Ukrayna’nın toprak bütünlüğü için özellikle mücadele veren Kırım Tatarı soydaşlarımızın hakları konusunda değerli dostum Zelenskiy’nin attığı cesur adımları takdirle karşıladığım belirtmek istiyor, ilave adımların geleceğini de temenni ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“UKRAYNA’NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ BİZİM OLMAZSA OLMAZIMIZDIR”
Ukraynalı bir gazetecinin barış görüşmelerine vurgu yaparak, Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne ilişkin sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, egemenliği bizler için çok çok önemli ve toprak bütünlüğüne, egemenliğine Türkiye’nin saygısını her yerde anlattık. Bütün uluslararası toplantılarda bu konuyu daima işledik, işlemeye devam ediyoruz. Bundan sonraki süreçte de özellikle Ukrayna’nın toprak bütünlüğü bizim olmazsa olmazımızdır. Egemenliği aynı şekilde bizim olmazsa olmazımızdır. Temennimiz odur ki barışın kaybedeni olmaz. Dolayısıyla barışın bir an önce sağlanmasını temin etmektir. Bu konuda değerli dostum, o da zaten barıştan yana olduğunu açık net olarak bizlere ifade ediyor. Temennim odur ki gerek Dışişleri Bakanımın muhatabıyla yaptığı görüşmelerde gerek şahsımın Sayın Putin ile yaptığı görüşmelerde bu barışla ilgili yolculuğu, yolu kat ederiz, temin ederiz ve bunun için adımları da atarız.”
Türkiye’nin gelecek süreçte Rusya-Ukrayna barışına katkı için adım atıp atmayacağına ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Adil bir barışın mümkün olması için şüphesiz ki güçlü olduğunu bildiğimiz ülkelerin barıştan yana tavrını ortaya koyması lazım. Az önce de ifade ettiğim gibi barışın kaybedeni olmaz. Şu anda tüm dünya Rusya-Ukrayna arasındaki bu savaşta artık barışı bekliyor. Bir an önce barış temin edilsin. Çünkü bunca esir var, bunun yanında bunca insan, yüz binlerce insan burada öldü, öldürüldü. ‘Artık bu ölüme de son verilsin’ deniyor. Şimdi bizler en yakın komşuları olarak Türkiye biz, bir an önce barışın teminiyle alakalı gerek şahsım gerek Dışişleri Bakanım bizler muhataplarımızla bir an önce barışın temini için adım atalım istiyoruz.
Tahıl Koridoru’nun kurulmasını isteyişimizin sebebi bu olmuştur ve tahıl koridorunda da iyi bir netice aldık ama maalesef devamını sağlayamadık. 30 bin ton tahıl malum gönderildi biz aracı olduk. Bundan sonraki süreçte de bunun devamını istiyoruz. Bu arada tabii ben huzurlarınızda Sayın Zelenskiy’e bir teşekkürü ifade etmek istiyorum. O da Suriye’ye tahıl gönderme noktasında, bize gönderdikleri tahıl, biz de bu tahılı malum değirmenlerimizde una çevirmek suretiyle Suriye’ye ulaştırdık, ulaştırıyoruz. Bu da tabii Suriye’deki yönetimi ciddi manada mutlu etti, memnun etti. Ben de huzurlarınızda Suriye halkı adına kendilerine teşekkür ediyorum. Çünkü böyle zor bir zamanda Suriye’nin böyle bir imkânı aracılığımızla özellikle de Ukrayna’dan elde etmiş olması bu da insani ve vicdani bir görevdir.”
UKRAYNA DEVLET BAŞKANI ZELENSKİY: “TÜRKİYE, UKRAYNA’NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VE EGEMENLİĞİ KONULARINDA ÇOK İLKELİ BİR TUTUM SERGİLEDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yaptıkları görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Rusya-Ukrayna savaşının zor zamanlarında Türkiye’den destek gördükleri için teşekkür ederek “Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği konularında çok ilkeli bir tutum sergiledi. Bu, bize göre küresel önem taşıyor” diye konuştu.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, görüşmelerde Ukraynalı esirlerin durumunun da görüşüldüğüne işaret ederek “Türkiye gerek askerlerimizin gerek sivillerimizin serbest bırakılması için kolaylıklar sağladı” dedi.
İKİ ÜLKE ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy huzurunda, Türkiye ile Ukrayna arasında iki anlaşma imzalandı.
Bu kapsamda iki ülke arasındaki “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Anlaşması”na Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha imza attı.
“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Ukrayna Kültür ve Stratejik İletişim Bakanlığı Arasında Medya ve İletişim Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”nı da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha imzaladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde törenle karşıladı.
Türkiye ve Ukrayna bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren ve heyetlerini takdim eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi’ndeki Halkbank Genel Müdürlüğünde düzenlenen, “Halkbank Üreten Kadınlar Yarışması Ödül Töreni”ne katıldı.
Emine Erdoğan, törende yaptığı konuşmasında, parlak fikirleri ve kadın aklının incelikleriyle salonu dolduran kadınlarla birlikte olmaktan onur duyduğunu belirtti.
Yarışmanın kadın girişimciliğini desteklemede bir marka hâline geldiğini kaydeden Emine Erdoğan, “Halkbank, başarı yolunu kadınlarla yan yana yürüyor. Eğitimden finansmana, onlara her alanda omuz veriyor. Ortaya koydukları vizyonun, ödüllerle taçlanarak, uluslararası bir takdir kazanmasından da ayrıca iftihar ediyoruz” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE, KADINLARIN HER DÖNEMDE, SOSYAL VE KAMUSAL ALANDA VARLIK GÖSTERDİĞİ ÇOK ÖZEL BİR TARİHE SAHİPTİR”
Emine Erdoğan, dünyanın kabuk değiştirdiği dönemlerinin bulunduğunu, içinde yaşanılan çağın da böyle bir değişim ve dönüşüm çağı olduğunu anımsatarak, “Yeni bir gelecek yazılıyor ve ülkeler, insanlığın ortak geleceğini tasarlamak için yarışıyorlar. Bu yarışta, kadınların, ekonomik kalkınmada önemli aktörler olduğu ülkeler, ipi göğüslüyorlar. Türkiye, kadınların her dönemde, sosyal ve kamusal alanda varlık gösterdiği çok özel bir tarihe sahiptir. Türk kadınının girişimci ruhunun kökleri, 13. yüzyıla kadar uzanır. Anadolu’da kadınlar, teşkilatlanmış, sosyal ve ekonomik hayata katılmış, ‘dünya kadın tarihinin’ parlayan yıldızları olmuşlardır” diye konuştu.
Kadınların hak arayışlarında, vatan savunmasında, toplumsal yaraları sarmada hep ön saflarda yer aldığını dile getiren Emine Erdoğan, “Biz, kadınlarımızın nasıl emsalsiz bir güç olduğunun farkında olan ve bu gerçeğe hürmet eden bir ülkeyiz. Ekonomiden sanayiye, spordan sanata, siyasetten akademiye, geldiğimiz her noktada kadınlarımızın alın teri var. Hükûmetimiz, ilk günden bu yana, kadınların her alanda yücelmesi için örnek politikalar geliştirmiştir. Kadın istihdamının artmasını teşvik etmiştir. TÜİK verilerine göre, 2014 yılında yüzde 26’larda olan kadın istihdam oranı, 2024 Aralık ayı itibarıyla, yüzde 31,6’ya yükselmiştir. 2028 yılında, bu oranı yüzde 36,2’ye yükseltmeyi hedefliyoruz. İnşallah bu hedefi hep birlikte başaracağız” sözlerini sarf etti.
Emine Erdoğan, kadın istihdamını artık kadın liderliğiyle birlikte düşünmek zorunda olduklarını, bugün dünyanın kadın liderliğinin önemini tartıştığını, bu konu üzerine araştırmalar yaptığını söyledi.
“KADIN GİRİŞİMCİLERİMİZİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ NE KADAR KALDIRIRSAK BÖLGESEL KALKINMADA O KADAR YOL ALIRIZ”
Liderliğin dönüştürücü bir güç olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bir liderin vizyonu, kılcal damarlar gibi, etki alanındaki her şeye nüfuz eder. Kadın liderliğinin, tüm dünyanın acil ihtiyacı olan, belli başlı karakteristik özellikleri vardır. Araştırmalar gösteriyor ki kadın liderlerin soyut becerileri çok yüksek. İletişimde çok başarılılar, iş birliğine büyük önem veriyorlar. Barışçıl bir yönetim anlayışına sahipler ve çevre konularına karşı daha hassaslar. Yani, hangi alanda çalışırlarsa çalışsınlar, bulundukları sektöre iyileştirici bir etki yapıyorlar. İşte bu, kadın etkinliğidir. Bildiğiniz gibi, kadın liderliğinin özünde girişimcilik vardır. Girişimci dediğimizde aklımıza, zekâsı ve sezgileriyle öne çıkan insanlar geliyor. Onlar, mevcut bir eksiği görüyor, gereksinimleri belirliyor ve hayata yenilik katıyorlar. Ülkemiz, tüm bölgeleriyle, girişimcilik için son derece zengin bir potansiyel barındırıyor. Bilhassa, yerel kapasite ve birikimin, küresel rekabette kullanılması için, kadın girişimcilerin önemli yerel aktörler olduğunu unutmayalım. Kadın girişimcilerimizin önündeki engelleri ne kadar kaldırırsak bölgesel kalkınmada o kadar yol alırız. Bize düşen, hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nın tarihini yazarken, kalemimizi, bu bilgi ve birikimin mürekkebiyle doldurmaktır.”
“İŞ VE AİLE, KADINLARIN ARASINDA SEÇİM YAPMASI GEREKEN BİR YOL AYRIMI OLMAMALI”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan ettiğini hatırlatan Emine Erdoğan, “Aile, toplumumuzun ruhu ve lokomotifidir. Dirayetli, ferasetli ve kuvvetli bir toplum oluşumuzun temelinde, sağlam kökleri olan aile müessesemiz vardır. ‘Aile Yılı’nın, iş dünyası için de önemli bir hatırlatıcı olmasını temenni ediyorum. Ne yazık ki kadınların bazen, iş ve aile sorumluluklarına yetişmek için çırpındıklarını görüyoruz. Bu durum, kadınlarda strese, kendine güvensizliğe, hiçbir şeye yetememe duygusuna, mutsuzluğa ve depresyona neden olabiliyor. Hayat kaliteleri düştüğü gibi, zihinsel ve manevi yorgunluk yaşıyorlar. Daha büyük ölçekte, aile ve toplum hayatı olumsuz etkileniyor. İş ve aile, kadınların arasında seçim yapması gereken bir yol ayrımı olmamalı. Bu çatışmayı ortadan kaldıracak, aile hayatını muhafaza edecek uygulamaların sayısını, mutlaka artırmalıyız” görüşünü paylaştı.
Dünyanın her yerinde kadınların erkekler için tasarlanmış, rekabetçi bir iş ortamında tutunabilmek için zorlu mücadeleler verdiğini dile getiren Emine Erdoğan, oysa hükûmetin bu konuda önemli ve iyileştirici adımlar attığını, kadınların, kadın kimliklerini koruyabildikleri çalışma hayatının, ne kadar önemli olduğunun altını çizdiğini belirtti.
“TEKNOLOJİK İMKÂNLARI, KADINLARIN İŞ HAYATINA KATILIMINI KOLAYLAŞTIRMADA MUTLAKA KULLANMALIYIZ”
Emine Erdoğan, cinsiyet adaletine vurgu yapılıp kadınların lehine birçok uygulamanın hayata geçtiğini belirterek, şunları kaydetti: “Burada hepsini tek tek saymak, elbette mümkün değil. Ancak, süt izinleri, kreş desteği, yarı zamanlı çalışma gibi düzenlemelerin ortak amacı, iş ve aile hayatı arasında bir ahenk yaratmaktır. Umarım bu örnekler, tüm sektörlerde yaygınlaşır. İş yerlerinin, kültürel kodlarımızı temel alan çalışma modelleri oluşturması, kadınların önündeki engelleri kaldırmada kuşkusuz çok önemli. Bununla beraber, dünyanın, bilgi ve iletişim teknolojilerinde geldiği ileri seviyeyi de, bir fırsat olarak görmeliyiz. Fiziksel mekân şartını ortadan kaldıran teknolojik imkânları, kadınların iş hayatına katılımını kolaylaştırmada mutlaka kullanmalıyız. Unutmayalım ki Türkiye, kendi reçetelerini yazabilen, kendi formüllerini ve çözümlerini geliştirebilen, güçlü bir ülkedir.”
Değerli projeleriyle yarışmaya katılan katılımcılara özel olarak teşekkür eden Emine Erdoğan, “Sizler, bilgi ve becerilerinizle hepimizi heyecanlandırdınız. İyilik dolu fikirlerinizle, kadın potansiyelinin zirvelerini gösterdiniz. Kadınların insani ilerlemeye olan büyük katkısını bir kez daha ispat ettiniz. Benim için hepiniz birer kazanansınız. Lütfen, tecrübelerinizi sizinle aynı yolda yürümek isteyen tüm kadınlara ve gençlere aktarın. Çünkü dünyanın problem alanları, kadınların getireceği yeni çözümleri bekliyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile birlikte, kadınları merkezine alan ortak projelerin sayısının da artmasını dilediğimi belirtmek istiyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Törene, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Cumhuriyet tarihinin ilk kadın generali Tuğgeneral Özlem Yılmaz, Alev Alatlı’nın kızı Funda Aktan, jüri üyeleri, yarışmacılar ve davetliler de katıldı.
Törende, “Yılın Üreten Kadın Girişimcisi Kategorisi”nde Zahide Arı, “Yükselen Yıldız Kategorisi”nde Nurdeniz Erdoğan, “Teknoloji Tabanlı Kadın Girişim Kategorisi”nde Işıl Melisa Işık, “Sıfır Atık Kategorisi”nde Zeynep Balca Yılmaz ile “Kadın Kooperatifi Kategorisi”nde Ümmühan Keskin ödülünü Emine Erdoğan’ın elinden aldı.
Emine Erdoğan, “Alev Alatlı Özel Ödülü” kazananı Gönül Paksoy’a da ödülünü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ile birlikte verdi.
Arslan tarafından Emine Erdoğan’a zeytin ağacı hediye edilmesinin ardından tören, aile fotoğrafının çektirilmesiyle sona erdi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.