İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Rusya-Ukrayna krizinin daha da derinleşmesini önlemek için Türkiye’nin elinden geleni yaptığını belirterek, “Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkelerinden temel beklentimiz, krizin daha da derinleşmeden yönetilmesi hususunda Türkiye’ye destek olmalarıdır, küresel alanda kimlikçi siyaset yerine stratejik öncelikleri esas almalarıdır.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlenen “Türkiye-Fransa İlişkileri: Fırsatlar ve Meydan Okumalar” Paneli’ne katıldı.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, panelin açılışında yaptığı konuşmaya, 2022 FIFA Dünya Kupası Şampiyonu olan Arjantin’i ve onunla final oynayan Fransa’yı tebrik ederek başladı.
İki ülke arasındaki final maçının heyecan verici olduğunu dile getiren İletişim Başkanı Altun, “Zannediyorum dünya futbol tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir maç izledik.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde gerek ikili ilişkilerde gerek bölgesel ve küresel konularda çözüm odaklı, gerçekçi, tutarlı, insanı merkeze alan ve çok boyutlu bir dış politika performansı ortaya koyduğunu belirten İletişim Başkanı Altun, bu alanda sergilenen güçlü performansın, Türk dış politika modelini bugün tüm dünyada ayırt edici bir konuma yerleştirdiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türkiye’deki gelişmelerde olduğu gibi ikili, bölgesel ve küresel konularda da sergilediği stratejik liderliğin, Türkiye’nin diplomatik gücünün, kapasitesinin ve etkisinin artmasına imkan tanıdığına işaret eden İletişim Başkanı Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye dış politikada; ikili ilişkilerin samimi bir diyalog ve kazan-kazan anlayışıyla güçlendirilmesi, bölgesel sorunlara bölgesel çözümler üretilmesi, küresel adalet mücadelesinin büyütülmesi, uluslararası örgütlerin reforme edilmesi ve dünya genelinde kutuplaşmaların, çatışmaların önüne geçilmesi ilkeleriyle hareket etmektedir. İnsani trajedilerden gıda, sağlık, enerji ve iklim krizlerine, tüm dünyayı ilgilendiren sorunların çözümüne katkı sunan ülkemiz; terör, nefret söylemi, İslamofobi, antisemitizm ve dezenformasyon gibi küresel tehditlerle mücadelede de öncü bir rol oynamaktadır.”
Türkiye’nin, bu temel sütunlar üzerinde yükselttiği dış politika vizyonuyla milli menfaatlerini korurken, diğer yandan dünya barışına da hizmet etme amacı güttüğünü dile getiren İletişim Başkanı Altun, “Suriye ihtilafına ve bunun sebep olduğu insani krize çözüm ararken, Rusya-Ukrayna savaşında yürüttüğümüz barış diplomasisiyle ya da hiçbir ayrım yapmaksızın bütün terör örgütlerine karşı verdiğimiz etkin mücadeleyle elde ettiğimiz neticeler, Türkiye’nin bu içinde yaşadığımız küresel belirsizlik, küresel kaos çağında istikrarlaştırıcı bir güç olarak öne çıkmasını sağlamıştır.” diye konuştu.
İletişim Başkanı Altun, Türkiye’de olduğu gibi bölgede ve tüm dünyada istikrarın, barışın, huzurun ve emniyetin hâkim olması için üzerlerine düşen sorumluluğu bundan sonra da yerine getirmeyi sürdüreceklerini kaydetti.
“İşbirliklerinin geliştirilmesi oldukça önem arz etmektedir”
Suriye krizinin sonuçlarından biri olan mülteci meselesine henüz çözüm üretemeyen Avrupa’nın, enerji ve gıda güvenliğinin de pamuk ipliğine bağlı olduğunun, ne yazık ki Rusya-Ukrayna savaşında gözler önüne serildiğini aktaran İletişim Başkanı Altun, şöyle devam etti:
“Türkiye, öncülük ettiği tahıl koridorunun yanı sıra enerji koridoru gibi girişimlerle de Avrupa’nın karşı karşıya olduğu tüm bu meselelerin çözümü noktasında kilit bir rol oynamıştır, oynamaya da devam edecektir. Bu gerçeklikten hareketle, Avrupa’nın da diplomatik ve ekonomik işbirliğinden terörle mücadeleye, her konuda Türkiye ile ilişkilerini samimi bir yaklaşımla derinleştirmesi ve güçlendirmesi gerektiğine inanıyoruz. Uzun bir geçmişe sahip olan Türkiye ve Fransa ilişkilerinde de ikili ve bölgesel boyutta ortak çalışmalar yürütülmesi, işbirliklerinin geliştirilmesi oldukça önem arz etmektedir.”
“Avrupa ülkelerinden beklentimiz, Türkiye’ye destek olmalardır”
İletişim Başkanı Altun, Rusya-Ukrayna savaşının; tahıl, enerji ve gübre krizinde görüldüğü üzere hem küresel hem de bölgesel düzlemde hala bu savaşın derin istikrarsızlıklar üretme potansiyeline sahip olduğu gerçeğini gözler önüne serdiğini dile getirdi.
Türkiye’nin, savaşan her iki devletin de güvendiği bir aktör olarak ürettiği çözümler ve arabulucu rolüyle krizin daha da derinleşmesini önlediğini, burada da istikrarlaştırıcı bir aktör olarak Türkiye’nin ön plana çıktığını vurgulayan İletişim Başkanı Altun, şunları kaydetti:
“Rusya-Ukrayna krizinin daha da derinleşmesini önlemek için biz elimizden geleni yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Krizin bir an önce son bulması Avrupa ülkelerini de ağır maliyetlerden, ağır meydan okumalardan, yeni sorunlardan koruyacaktır. O nedenle Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkelerinden temel beklentimiz var. Nedir bu beklenti? Krizin daha da derinleşmeden yönetilmesi hususunda Türkiye’ye destek olmalarıdır, küresel alanda kimlikçi siyaset yerine stratejik öncelikleri esas almalarıdır.”
“Rusya-Ukrayna savaşı insansız savaş araçlarının önemini de göstermiştir”
Rusya-Ukrayna savaşının, hava savunma sistemleri ve insansız savaş araçlarının önemini de gösterdiğini belirten İletişim Başkanı Altun, “Güçlü bir savunma sanayisi altyapısına sahip olan ülkemiz, insansız kara, deniz ve hava araçları konusunda hem yüksek teknolojiye sahip hem de maliyet etkin ürünler geliştirmektedir. Türkiye, hava savunma sistemleri konusunda da yerli ve milli sistemler geliştirmekte ve bunları adım adım devreye almaktadır. Bu alanda geliştirdiği kapasiteyle Türkiye, hiç kuşkusuz SAMP-T projesine de önemli katkılar verebilecek konumdadır. Bu projenin hayata geçirilmesi savunma sanayisi alanında yeni işbirliklerinin de önünü açacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
İletişim Başkanı Altun, küresel ve bölgesel düzlemde yükselen istikrarsızlıkların, bir diğer önemli meseleyi; göç ve mülteci hareketlerini de öne çıkardığını söyledi.
Fransa ve Avrupa’nın, göç ve mülteci hareketlerinin yönetilmesi konusunda çetin meydan okumalarla karşı karşıya olduğuna dikkati çeken İletişim Başkanı Altun, “Düzensiz göç ve mülteci hareketlerinin neden olduğu toplumsal ve siyasal sorunlarla boğuşan Fransa da Türkiye’nin çözüm noktasında oynadığı hayati rolün farkına varmalıdır, Suriye ve Libya gibi alanlarda politikalarını Türkiye ile uyumlu bir perspektif içine almalıdır.” dedi.
“Türkiye, Fransa’dan da PKK’nın, ülkesindeki tüm faaliyetlerine son vermesini istemektedir”
Terörle mücadeleden Karabağ meselesine, Yunanistan’la ilişkilerden Suriye ve Libya politikasına, her iki ülkenin perspektiflerinin farklılaştığı konuların bulunduğunu dile getiren İletişim Başkanı Altun, şunları paylaştı:
“Bilindiği üzere, Avrupa Birliği de PKK’yı bir terör örgütü olarak tanımaktadır. Ancak üzülerek görüyoruz ki Fransa’da PKK mensupları varlık gösterebilmektedir. Türkiye tüm NATO müttefiklerinden olduğu gibi Fransa’dan da terör örgütü PKK’nın ve uzantılarının ülkesindeki tüm faaliyetlerine son vermesini istemektedir. Türkiye aynı zamanda Suriye’deki PKK/PYD/YPG yapılanmasına karşı yürüttüğü haklı mücadelede de müttefiklerinin desteğini beklemektedir.
Terörden arındırılmış ve istikrar kazanmış bir Suriye’nin, Avrupa’nın güvenliğine de büyük bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz, bu gerçeği unutmamalıyız. Bu bağlamda Fransız çimento şirketi Lafarge’ın Suriye’de DEAŞ dahil, terör örgütlerine destek sağladığının ortaya çıkması ise küresel terörizmle mücadele tarihinde ne yazık ki kara bir leke olarak kalacaktır.”
“Türkiye-Fransa ilişkileri, ucuz ve kısa vadeli siyasi hesaplara kurban edilmemelidir”
Batı’daki Türkiye düşmanı lobilerin ya da PKK/YPG ve FETÖ gibi terör örgütlerinin uzantılarının dezenformasyon kampanyalarının da iki ülke ilişkilerinin yanı sıra Fransa’ya da zarar verme potansiyeline haiz hususlar olduğunu belirten İletişim Başkanı Altun, “Türkiye-Fransa ilişkileri, terör örgütlerini ya da Türkiye karşıtı lobileri memnun eden ucuz ve kısa vadeli siyasi hesaplara kurban edilmemelidir.” dedi.
Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütlerine destek sağlanmasının ve teröristlerin himaye edilmesinin, küresel terörizmle mücadeleyi akamete uğrattığının ve zayıflattığının asla unutulmamasını isteyen İletişim Başkanı Altun, şöyle konuştu:
“Terörün küresel bir tehdit olduğunu ve buna karşı mücadelenin küresel boyutta işbirliği içinde yapılması gerektiğini her platformda ifade ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, küresel terörizmle mücadele noktasında küresel işbirliğinin gereğini, bütün uluslararası platformlarda, BM dahil olmak üzere açık ve net bir biçimde ortaya koyuyorlar. Fakat Türkiye, ne yazık ki bu alanda gerekli desteği alamamaktır. Hal böyle olsa da biz kendi milli güvenliğimizin gerekliliklerini yerine getirmeyi ve terörle mücadeleyi bütün imkanlarımızla sürdürme noktasındaki kararlılığımızı devam ettireceğiz.”
Gayri askeri statüdeki adalar
Diğer taraftan Türkiye’nin, Doğu Akdeniz ve Ege’deki sorunlar karşısında uluslararası hukuk çerçevesinde samimi bir diyalogla hakkaniyetli bir çözüm için çalıştığını ve bu çözüm odaklı tutumunu sürdürdüğünü anımsatan İletişim Başkanı Altun, şu değerlendirmede bulundu:
“Gayri askeri statüdeki adaların uluslararası hukuka aykırı olarak silahlandırılmasından deniz yetki alanlarına kadar, Ege’deki meselelerin karşılıklı mutabakat temelinde, barışçı yöntemlerle çözülmesi yönündeki irademizi muhafaza ediyoruz ve gayretlerimizi sürdürüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın vurguladığı üzere Yunanistan’ın da dürüst, samimi ve anlamlı diyaloga teşvik edilmesi önem arz etmektedir. Doğu Akdeniz’de de hem Türkiye’nin egemen haklarının korunması hem de Kıbrıs Türklerinin müktesep haklarının tescil edilmesi yönündeki çabalarımız da devam edecektir.
Buna ilaveten, Sayın Cumhurbaşkanımızın çözüm için bir Doğu Akdeniz konferansı düzenlenmesi yönündeki önerisinin, çağrısının bölge ülkeleri tarafından desteklenmesinin önemine inanıyoruz. Öte yandan Libya’da kurulacak istikrarlı ve demokratik bir yönetimin de Avrupa’nın hem yasadışı göç ve terör örgütleri ile mücadelesi hem de enerji güvenliği açısından büyük önemi haiz olduğuna inanıyoruz. Bu noktada da Türkiye’nin oynadığı rol, Avrupa Birliği ve Fransa tarafından takdir edilmeli ve destek görmelidir diye düşünüyoruz.”
Karabağ konusu
Bir diğer meselenin de “Karabağ” konusu olduğunu belirten İletişim Başkanı Altun, “Şunu bütün açıklığıyla vurgulamak isterim. Karabağ, uluslararası hukuka göre Azerbaycan toprağıdır. Karabağ sorununun yeni bir sıcak çatışmaya dönüşmeden kalıcı bir şekilde çözülmesi herkesin hayrınadır. Bölge ülkelerinin hayrınadır, küresel barış için gereklidir.” sözlerini sarf etti.
İletişim Başkanı Altun, bütün uluslararası aktörlerin, Azerbaycan’ın Karabağ zaferini kabullenmesinin ve politikalarını bu gerçek ekseninde şekillendirmesinin önem arz ettiğini vurguladı.
Bölgeye barışın ve huzurun gelmesiyle, refahın da geleceğini ve bundan herkesin faydalanacağını söyleyen İletişim Başkanı Altun, “Fransa’dan da bu konuda Türkiye’nin çabalarına destek vermesini bekliyoruz. Diğer taraftan Avrupa İslamofobi Raporu’na baktığımızda Fransa’da İslam karşıtlığı ve Müslümanlara yönelik sistematik ayrımcı yaklaşımların, ne yazık ki pek çok olumsuz gelişmenin cereyan ettiğini görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın birçok uluslararası toplantının gündemine getirdiği bu tehdide karşı Fransa başta olmak üzere tüm Avrupa’nın gerekli tedbirleri alması gerektiğini ve Türkiye’nin çağrılarına kulak vermesi gerektiğini düşünüyoruz.” ifadesini kullandı.
“Türkiye’nin Avrupa’dan uzak tutulması en başta Avrupa’ya zarar verecektir”
“Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın da vurguladığı gibi; Türkiye’nin, bir parçası olduğu Avrupa’dan uzak tutulması en başta Avrupa’ya zarar verecektir” diyen İletişim Başkanı Altun, Fransa’nın da ikili ilişkilerde ve bölgesel konularda Türkiye ile yakın işbirliği içinde olmanın geniş bir yelpazede sağlayacağı imkan ve faydaları görmesi gerektiğini belirtti.
Bu tür uluslararası toplantıların, Türkiye’nin çözüm odaklı, gerçekçi, tutarlı, istikrarlaştırıcı ve küresel barışa katkı sunan dış politikasının daha iyi anlaşılmasına katkı sunacağını düşündüğünü aktaran İletişim Başkanı Altun, “Küresel sınamalar ve bölgesel krizler karşısında ilişkilerimizi derinleştirmek, işbirliğimizi güçlendirmek elbette ortak menfaatimizdir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda düzenlenen TRT 47. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasına salondakileri selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışından gelen misafir çocuklara Türkiye’de bulunmaları ve sevinçlere ortak oldukları için teşekkür etti.
Program öncesi İstanbul’da ve Marmara Bölgesi’nde depremlerin meydana geldiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kısa bir süre önce İstanbul’da ve Marmara Bölgemizde 6,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İstanbullu kardeşlerim başta olmak üzere depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza buradan geçmiş olsun dileklerimizi gönderiyoruz. AFAD ve Sağlık Bakanlığımız başta olmak üzere devletimizin tüm birimleri şu an teyakkuz halinde. Arama-tarama çalışmalarımız hassasiyetle devam ediyor. Biz de süreci çok yakından takip ediyoruz. Buraya gelmeden önce bakan arkadaşlarımızın yanı sıra AFAD Başkanımız ve İstanbul Valimizden en güncel bilgileri aldım. Elhamdülillah, şimdilik sıkıntılı bir durum görünmüyor. Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü musibetten, afetten, kazadan, beladan, muhafaza eylesin diyorum.”
Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanındaki tüm çocukların 23 Nisan Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu bayramı sizlere armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm devlet büyüklerimizi, şehit ve gazilerimizi şükranla yâd ediyorum” ifadesini kullandı.
TRT’nin bir yandan sorumlu yayın ve habercilik anlayışıyla başarılarına her gün yenisini eklerken, diğer yandan böylesine güzel ve anlamlı etkinliklerle kalpleri buluşturmaya devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1979’dan bu yana her sene düzenlenen uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği, TRT’mizin yüz akı işlerinden bir diğerini teşkil ediyor” dedi.
“KARDEŞLİĞİ NE KADAR YÜCELTİRSENİZ, DÜNYAMIZ O DERECE YAŞANILIR HÂLE GELECEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 120 farklı ülkeden 130 binden fazla çocuğun Türkiye’deki bu etkinliklerde misafir edildiğini anımsatarak, şunları kaydetti:
“Şenliklerin 47’ncisini ‘Hayat çocuklar gülünce güzel’ temasıyla gerçekleştiriyoruz. 30 ülkeden 600 gül yüzlü evladımızı külliyemizde ağırlayarak onların coşkusuna, mutluluğuna, enerjisine biz de ortak oluyoruz. Bugün burada yaşadığınız sevincin hiç azalmamasını, hayatınız boyunca yüzünüzden tebessümlerin asla eksik olmamasını temenni ediyorum. İnançlarımız, dillerimiz ve kültürlerimiz farklı olsa da hepimiz büyük insanlık ailesinin fertleriyiz. Hepimiz Hazreti Adem ile Hazreti Havva’nın çocuklarıyız. Siz çocuklar, kardeşliği ne kadar yüceltirseniz, unutmayınız dünyamız o derece yaşanılır hâle gelecektir.
Kalplerinizdeki sevgiyle, yüreklerinizdeki umutla, birbirinize duyduğunuz o tertemiz güvenle barışı ve huzuru sizler tesis edeceksiniz. Kötülere ve kötülüklere rağmen bu dünyayı sizler güzelleştireceksiniz. Kısacası bizim uğruna bedeller ödeyerek çetin mücadeleler neticesinde belli bir aşamaya getirdiğimiz hayallerin geri kalanını gerçeğe sizler dönüştüreceksiniz. Sizlere güveniyoruz, sizlere inanıyoruz. Hayat yolculuğunuzda hepinize şimdiden başarılar diliyor, her birinizi o ışık saçan gözlerinizden öpüyorum.”
Organizasyonun düzenlenmesinde emeği geçen TRT ailesine de teşekkürlerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocuklardan aileleri ve arkadaşlarına Türkiye’den kucak dolusu selam götürmelerini istedi.
Bangladeş Halk Cumhuriyeti’nden Bağımsızlık Günü ve Bangalore yılı resepsiyonu.
Bangladeş Halk Cumhuriyeti’nin Bağımsızlık vevMilli Gününün 55’inci, Bangladeş ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 51’inci yıldönümü ile 1432 Bengal Yeni Yılı Ankara’da kutlandı.
Bangladeş’in Ankara Büyükelçiliği’nce, Milli Gün dolayısıyla Ankara Divan otelde bir resepsiyon düzenlendi.
Bangladeş’in Ankara Büyükelçisi Amanul Haq ile Eşi Hanımefenfi Runa Mahzabeen AHMED, Divan oteldeki resepsiyona ev sahipliği yaptı.
Bangladeş Milli Günü resepsiyonunda Türkiye’yi Sağlık Bakanı Kemal MEMİŞOĞLU temsil etti.
Bangladeş Milli Gün resepsiyonunda, Büyükelçiler, Askeri Ataşeler, Büyükelçilik görevlileri ve seçkin bir davetli topluluğu da hazır bulundu.
Eski Başbakan yardımcısı ve TBMM Başkanı Bülent ARINÇ da resepsiyona katıldı.
Bangladeş Milli Gün resepsiyonu iki ülkenin Milli marşlarının seslendirilmesiyle başladı.
Milli marşların seslendirilmesinin hemen ardından kürsüye ilk olarak Bangladeş’in Ankara Büyükelçisi Ekselansları Amanul Haq geldi.
Bangladeş’in Ankara Büyükelçisi Ekselansları Amanul Haq konuşmasında, şunları kaydetti:
Bayanlar ve Baylar, iyi akşamlar ve hepinize çok sıcak bir hoşgeldiniz.
Burada bulunmaktan büyük bir gurur ve derin bir sevinç duyuyorum. Bağımsızlığın 54. yıldönümü ve ulusal gün. Aslında 26 Mart’tayız ama o Ramazan ayına rast geliyordu. Bu yüzden bugün kutluyoruz, 1971’de bu günde büyük ulusumuz özgürlüğe doğru ilk adımını attı.
Uzun ve sert bir bağımsızlık mücadelesinin başlangıcını işaret eden bir andı. Halkımızın gücü, cesareti ve kendi kaderlerini tayin etmeleri için durmaksızın mücadelenin sembolüdür, Bu ay, ulus Bengali Yeni Yıl’ının başlangıcını kutladı. Bugün, sizinle birlikte Bengal’de Yeni Yıl’ı da kutluyoruz.
Ulusal bir tarihimiz yok, bu fırsatı değerlendirerek içten dileklerimi iletmek istiyorum. Selamlar ve barış, refah ve mutluluk için en iyi dileklerimle, Yeni Yılın başlangıcında, Bengal Yeni Yılı’nın Bangladeş’teki en renkli yıl olduğunu belirtmeliyim.
Bu fırsatta, sarsılmaz destekleri için Türkiye hükümetine ve halkına içten teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
Dostluk ve misafirperverlik, Türk halkının Bangladeş ile dayanışması, özellikle zor zamanlarda. Gerçekten paha biçilemezdi. Ayrıca bugün burada bulunan tüm konuklarımıza varlığınızla bizi onurlandırdığınız için derin takdirlerimi sunmak istiyorum, bu kutlamaya katılımınız uluslarımız arasındaki boyutu güçlendiriyor.
Sonuç olarak, hepinizi bana katılmaya davet ediyorum. Bangladeş’in refahı ve ilerlemesi, çiffçiler arasındaki sevgi dolu dostluğa ve barış, adalet ve işbirliğinin paylaşılan değerlerine. Teşekkür ediyorum. Supernova’nın uzun sıcak aile günleri ve ebedi bir dostluğumla birlikte olması gerekir.
Çok teşekkür ederim.
Bangladeş Büyükelçisi Amanul Haq’ın konuşmasının hemen akabinde kürsüye Sağlık Bakanı Kemal MEMİŞOĞLU geldi.
Bangladeş’in Ankara Divan Oteldeki resepsiyonununda Türkiye’yi temsil eden Sağlık Bakanı Bakanı Kemal MEMİŞOĞLU da konuşmasında şunları söyledi: “Değerli dostlar, ülkelerimiz arasındaki sağlık alanında var olan ilişkilerin geliştirilmesi ve derinleşmesinin önem arz ettiğine inanıyorum. Sağlık alanındaki ilişkilerimiz daha geniş ve işbirliği potansiyeline sahiptir. Bu anlamda 2010 yılında imzalanan iş birliği anlaşması önem arz etmektedir.
Bakanlığımız, insani yardım çalışmalarına aktif katkı sunmaktadır. Türk sahra hastanesi hastalara sağlık hizmeti sunmaktadır. Bu büyük insani kültür paylaşımında, ülkelerimiz arasındaki dayanışmanın somut örneğini teşkil etmektedir.
Sözlerimi sonlandırırken, BANGAL yılı ve bağımsızlık günü vesilesiyle en içten dileklerimi sunuyor, Bangladeş’in, barış, refah ve huzuruna verdiğimiz katkı her zaman önceliğimiz olmaya devam edecektir. Bangladeş milli gününü kutluyor, hepinize teşekkür ediyorum.”
Konuşmalardan sonra resepsiyon için özel olarak hazırlanmış pastanın kesimi yapıldı.
Pasta kesiminin ardından davetlilere Bangladeş ve Türk mutfağından özenle hazırlanmış yemekler ikram edildi.
Resepsiyon, davetlilerin Büyükelçi Amanul HAQ ve Askeri Ataşe Iftequr RAHMAN ile hatıra fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Konuşmalar ve pasta kesiminden sonra Bangladeş Milli Günü resepsiyonu folklor ve müzik ekibinin gösterisiyle devam etti.
Bangladeş Milli Günü dolayısıyla Ankara’da verilen resepsiyondaki konuşmaların ve dans ve müzik gösterisİnin akabinde davetlilere Türk ve Bangladeş mutfağından lezzetli yemeklerin ikramı yapıldı.
23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nin açıldığı ve Türk Milletinin egemenliğini ilan ettiği tarihtir.
Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz’ Mustafa Kemal Atatürk.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1924’te 23 Nisan gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929 tarihinde Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiş ve bu tarihten itibaren 23 Nisan yurt sathında Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır. Çocuklara armağan edilen tek evrensel bayram olma özelliği taşıyan 23 Nisan, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin onlara güveninin göstergesidir. Atatürk, dünya tarihinde çocuklara bayram armağan eden tek liderdir.
UNESCO’nun 1979 yılını “Dünya Çocuk Yılı” olarak ilan etmesiyle, bu bayram dünya çocuklarıyla bir arada, büyük bir coşku ve heyecanla kutlanmaktadır. Dünya barışı adına, geleceğin büyükleri ve yöneticileri olan çocukların bu gün vesilesiyle bir araya gelmeleri, çocukça bir masumiyetle birbirleriyle kucaklaşmaları bizim için gurur kaynağı olmuştur.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, gelecek nesillere verdiği önemi şu sözleriyle ifade etmektedir; “Küçük hanımlar, Küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.” Sözleriyle çocuklarımızın geleceğin umudu ve mimarı olduklarını belirtmiştir.
“Çocuklar bu ülkenin temeli, yarının umududur. Onlara göstereceğimiz sevgi, geleceğe yapılmış en değerli yatırımdır.” 23 Nisan bayramınız kutlu olsun!
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.