Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakırköy Sahil-Bahçelievler-Güngören-Bağcılar Kirazlı Metro Hattı Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “İstanbul’un giderek ağırlaşan trafik ve ulaşım sorununu hafifletmeyi görev addediyoruz. ‘Uğraştıran değil, ulaştıran İstanbul’ hedefiyle yeni ulaştırma projelerini, yeni metro hatlarını tek tek hayata geçiriyoruz” dedi.
Bağcılar’daki Molla Gürani Metro İstasyonu’nda yapılacak açılış törenine katılmak üzere İzmir’den uçakla Atatürk Havalimanı’na gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakırköy’e geçti.
İncirli istasyonundan metroya binen ve vatman koltuğuna oturan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullandığı metro, Bağcılar’a hareket etti. İlk seferini gerçekleştiren metro, bir süre sonra Molla Gürani İstasyonu’na vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, metrodan indikten sonra hattın açılışını gerçekleştirmek ve konuşmasını yapmak üzere tören alanına geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’un ulaşımını rahatlatacak bir projenin açılışı nedeniyle vatandaşlarla bir araya geldiklerini, metro ve raylı sistem çalışmalarına hız kesmeden devam ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ocak ayının son günlerinde İstanbul Havalimanı’na kadar uzanan 37,5 kilometre uzunluğundaki metro hattının Gayrettepe ile Kağıthane arasındaki bölümünü hizmete sunduklarını, böylece İstanbul’u hızı saatte 120 kilometreye çıkan, günlük 600 bin yolcu kapasiteli çok önemli bir yatırıma kavuşturduklarını belirtti.
“YENİ METRO HATLARINI TEK TEK HAYATA GEÇİRİYORUZ”
İki hafta önce de “Kazlıçeşme-Sirkeci Raylı Sistemi ve Yaya Odaklı Yeni Nesil Ulaşım” projesini devreye aldıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, neredeyse 1,5 asır boyunca şehre hizmet etmiş bu hattı tarihî kimliğine uygun şekilde yeni bir tasarımla, teknolojinin son imkânlarıyla tekrar ayağa kaldırdıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu projeyle İstanbul’un raylı sistem hattı yanında turizm, spor, gezinti, bisiklet ve diğer imkânlarıyla göz kamaştırıcı bir sosyal ve kültürel değere sahip olduğunu ifade etti.
İstanbul’un giderek ağırlaşan trafik ve ulaşım sorununu hafifletmeyi görev edindiklerini, “Uğraştıran değil, ulaştıran İstanbul” olacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “5 yıl bitti, 5 yıl. Büyükşehir Belediyesi acaba kaç metro hattı yaptı? Yalandan başka bir şey yok. Rahmetli Kadir Bey’in yaptıklarına sahip çıkıyor, bizim yaptıklarımıza sahip çıkıyor. Veyahut da metronun adımı atılıyor, geliyor ona dolgu yapıyor. Sen busun ya, yaptığın bir şey yok. Dürüst ol dürüst! Fakat 31 Mart akşamı ben inanıyorum ki İstanbullu kardeşlerim bu yalana, dolana, talana, prim vermeyecek, ‘Yolun açık olsun.’ diyecek” ifadelerini kullandı.
Tören alanındaki vatandaşlara “Buna hazır mıyız?”, “31 Mart akşamına kadar ana kademe, kadın kolları, gençler çalışıyor muyuz?” ve “Çok çalışıyor muyuz?” sorularını yönelten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “evet” yanıtını aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu duvarlardaki hani ‘Tam ileri’ diyor ya. İşte o tam ileriye, şimdi ona ‘Tam ileri, yolun açık olsun.’ demek lazım. Ve ben İstanbul bu kararı verdi diyorum. Yeni ulaştırma projelerini, yeni metro hatlarını tek tek hayata biz geçiririz. Açılışını yapmak üzere bir araya geldiğimiz Bakırköy Sahil-Bahçelievler-Güngören-Bağcılar Kirazlı Metro Hattı, bu çabalarımızın en son örneğidir. Uzunluğu 8,4 kilometre olan, günlük 1 milyon yolcu kapasiteli hattımızın üzerinde 7 istasyon bulunuyor. Metro hattımız, Kirazlı istasyonunda Başakşehir-Kirazlı hattı ile İncirli istasyonunda metrobüs ve Aksaray-Atatürk Havalimanı hattı ile Özgürlük Meydanı istasyonunda Marmaray ile Bakırköy istasyonunda ise İDO deniz otobüsleriyle entegre olacaktır.”
“HATTIN EKONOMİK ANLAMDA DA ÖNEMLİ KATKILARI OLACAK”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimini eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu andaki belediye acaba kaç tane metrobüs hattı yaptı? Nereye kadar metrobüs hattı uzadı? Hiçbir şey duydunuz mu? Yok. Yapmaz ve yapamazlar. Sadece yalan. Metrobüsü İstanbul’un hayatına kazandıran kim? AK Parti, AK Belediyecilik. Aynı şeklide bütün metro hatlarını yapan yine AK Parti, yine bizim belediyelerimiz. Ve belediye başkanlığımdan başlayan bu süreçte Kadir Bey’le devam eden süreç ve ondan sonra yine Mevlüt Bey’le devam eden süreç ve biz gittik, geldi 5 yıl en ufak bir şey yok” ifadelerini kullandı.
Bugün açılışını yaptıkları hattın devreye girmesiyle çok geniş bir çevrede yaşayan İstanbulluların hayatının daha da kolaylaşacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbullu vatandaşların bugünden itibaren Kayaşehir-Bakırköy Sahil arasında 39 dakikada, Çam ve Sakura Şehir Hastanesi-İncirli arasında 31 dakikada, Kayaşehir-Kirazlı arasında 27 dakikada, Metrokent-Özgürlük Meydanı arasında 30 dakikada seyahat edebileceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yahu Çam ve Sakura Hastanesi’nin yolunu yapmadı, yolunu. ‘O yolu peki kim yaptı Sayın Cumhurbaşkanım?’ derseniz, biz yaptık. Ulaştırma Bakanlığına talimat verdim. Çam ve Sakura Hastanesi’nin yolunu da yine biz yaptık. Ya ne işe yarıyorsun? ‘Şunu da ben yaptım.’ de. Yok. Metro hattımızın İstanbul’un en yoğun yerleşim alanlarının olduğu bölgede ulaşım noktasında çok ağır bir yükü alacağına inanıyoruz. Bunları söylerken İstanbul’un dışından birisi olarak değil, bir İstanbullu olarak söylüyorum. Burada doğmuş, burada büyümüş bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Dertliyiz, dertli. Bunlara gereken dersi 31 Mart akşamı verelim diye söylüyorum.”
Bu hattın hem İstanbul’a hem Türkiye’ye ekonomik anlamda da önemli katkıları olacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, motorlu taşıtlardan raylı sistemlere yönelecek trafik sayesinde akaryakıttan, araç ve yol bakımına kadar kişi ve kamu giderlerinde önemli bir tasarruf yapılabileceğini vurguladı.
İstanbul’un en büyük derdinin trafik ve ulaşım olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ayrıca karbondioksit salınımını düşürerek çevrenin korunmasına da katkı sağlayacağız. Bu hattı devreye almak suretiyle trafik kazalarının sebep olduğu can ve mal kaybını da inşallah azaltacağız. Metro hattımızın önümüzdeki 25 yıllık süreçte tüm bu hususlarda ekonomimize 6 milyar doların üzerinde kazanç sağlayacağı hesaplanıyor. Bugünkü açılışımızla birlikte İstanbul’da tamamlanan raylı sistem ağlarının uzunluğunu 348 kilometreye çıkarıyoruz. Elbette burada durmayacağız. Hâlen yapım aşamasında iki önemli metro hattımız daha var. İstanbul Havalimanı-Arnavutköy-Halkalı ile Altunizade-Çamlıca Cami-Bosna Bulvarı metro hatlarındaki çalışmalar devam ediyor. Biri 31,5 kilometre, diğeri 4,5 kilometre uzunluğundaki bu iki projemizi de en kısa sürede tamamlayarak şehrimizin istifadesine sunacağız. Böylece İstanbul’un raylı sistem uzunluğu 384 kilometreyi bulacak. Bakırköy Sahil-Bahçelievler-Güngören-Bağcılar Kirazlı Metro Hattı’nın ülkemize, milletimize, şehrimize ve sizlere hayırlı olmasını diliyorum. Ulaştırma Bakanlığımızın yanı sıra yüklenici firmalarımızı mühendisinden işçisine, projede emeği geçen herkesi canı gönülden tebrik ediyorum. Bu hattı kullanacak İstanbullu kardeşlerime şimdiden hayırlı, güvenli, huzurlu, konforlu yolculuklar temenni ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’un kendileri için aşk, sevda ve tutku demek olduğunu ifade ederek, İstanbul’un aynı zamanda Türkiye’nin en büyük değeri ve en büyük hazinesi olduğunu söyledi.
İstanbul’a hizmet etmenin, İstanbul’un hizmetkârı olmanın, İstanbul’a eser kazandırmanın kendileri için şeref, onur ve bahtiyarlık olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu şehri sadece insanı kendine meftun eden fiziki güzellikleriyle değil tarihiyle, kültürüyle, en az İstanbul kadar güzel insanlarıyla da seviyoruz. İstanbul’un sadece taşına, toprağına, havasına değil Eyüp Sultan’ın sembolü olduğu o eşsiz manevi atmosferine de sevdalıyız. Gençler; öyleyse ‘Yeniden İstanbul’. Bu anlayışla tam 30 yıldır hangi görevde olursak olalım İstanbul’a aşkla, büyük bir tutkuyla, tüm kalbimizi ortaya koyarak hizmet ediyoruz” diye konuştu.
“YARIM GÜN MESAİYLE İSTANBUL YÖNETİLMEZ”
İstanbul’u daha yaşanabilir bir yer hâline getirmek için, İstanbul’u gelecek nesillere en güzel şekilde emanet etmek için canla başla çalıştıkları anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’un her meselesini kendi meseleleri, her sıkıntısını kendi sıkıntıları, her sevincini de kendi mutlulukları olarak gördüklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şunu, altını çizerek belirtmek isterim: İstanbul’a bu nazarla bakmayan hiç kimse Fatih’in emaneti olan bu aziz şehri anlayamaz, İstanbulluyu anlayamaz. Gerçekten de İstanbul öyle büyük bir adanmışlık gerektirir ki kendi dışında başka hiçbir işle meşgul olunmasını kaldırmaz. Yani yarım gün mesaiyle İstanbul yönetilmez. İstanbul’u bırak hadi, kayağa git. İstanbul’u sel afeti almış götürüyor, nerede? Anlayın işte. Kardeşlerim, her şeyiyle kendini buraya adayacak olan İstanbul’a kendini adamış olur. Biz işte bunun için her fırsatta ne diyoruz? ‘Sadece İstanbul.’ Bunun için hep İstanbul’a hizmet etmenin ne kadar ağır bir sorumluluk olduğuna dikkati çekiyoruz. Böyle bir anlayışa ve odaklanmaya sahip olmayanların elinde İstanbul’un son dönemde nasıl büyük bir irtifa kaybı yaşadığını herkes kabul ediyor.”
“Trafik, İstanbullu kardeşlerim için artık sorundan öte zulüm hâline geldi” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Daha önce belli saatlerde yaşanan trafik sıkışıklığı artık günün hemen her saatinde sıradan hâle geldi. İstanbullu kardeşlerimizin ömrü trafikte geçiyor desek, yanlış bir ifade kullanmış olmayız. Şayet biz vakti zamanında CHP’nin takoz siyasetine boyun eğip Marmaray’ı, Avrasya Tüneli’ni, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü, Kuzey Marmara Otoyolu’nu yapmasaydık bugün durum çok daha kötü olurdu. Biz, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün temelini attığımız zaman bunlar ne yaptılar? Geldiler, gösteriler yaptılar. ‘Bu köprüye ihtiyacımız yok.’ dediler. Ama biz onları dinlemedik. Niye? İstanbul’un neye ihtiyacı olduğunu İstanbul’la dertlenen bizler biliyorduk da onun için. CHP’nin ve onun güdümünde hareket eden ideolojik çevrelerin her türlü engelleme çabalarına rağmen bu yatırımları şehrimize kazandırdık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakırköy Sahil-Bahçelievler-Güngören Bağcılar Kirazlı Metro Hattı’nın açılış töreninde, İstanbul’a karşı mesuliyetlerinin bilinciyle 2019’dan sonra da İstanbul’u kaderine terk etmediklerini vurgulayarak, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı vasıtasıyla metro hatları başta olmak üzere raylı sistem projelerinin inşasını sürdürdüklerini söyledi.
“BUNLARA KALSA, ‘ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ’NE NE GEREK VAR?’ DİYORLARDI”
Yine bu dönemde İstanbul’un transit trafik yükünü hafifletecek, 1915 Çanakkale Köprüsü gibi devasa yatırımları hizmete sunduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlara kalsa, ‘Çanakkale Köprüsü’ne ne gerek var?’ diyorlardı. Tüm bu eserlerin inşa sürecinde karşılaştığımız zorlukları, CHP tarafından önümüze çıkartılan engelleri İstanbullu kardeşlerim çok iyi hatırlıyor. Ancak biz, bunların hiçbirine aldırmadık, hiçbirine prim vermedik. İstanbul’un neye ihtiyacı varsa, nerede bir eksiklik varsa, sorunlar nerede içinden çıkılmaz hâl alıyorsa, oraya yoğunlaşarak, İstanbul’un daha fazla kan kaybetmesinin önüne geçtik” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandaki vatandaşlara “Avrasya Tüneli gayet güzel bir şekilde işliyor mu?” diye sorarak, sözlerine şöyle devam etti: “Denizin altından gidiyor, aynı şekilde Marmaray denizin altından gidiyor. Bunlar ne diyorlardı? ‘Gerek yok.’ Peki, niye kullanıyorsun? Kullanma. Fakat biz isteseler de istemeseler de insanoğluna hizmet için varız. Kardeşlerim, İstanbul’u fetret devrinden kurtarmak için önümüzde tarihî bir fırsat var. 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’nin İstanbul için bir kader ve karar seçimi olduğu anlaşılıyor. Bu şehirde yaşayan, meselelere vicdan penceresinden bakan herkes artık şu gerçeği görebiliyor. İstanbul’u, tarihî vazifesi olarak görmeyen, yapacak başka işi olmadığı vakitlerde burayla ilgilenen zihniyetin şehri layıkıyla yönetmesi mümkün değildir. Çünkü İstanbul, maddi ve manevi cesametiyle kendisi dışında gül koklanmasına tahammülü olmayan bir şehirdir. Yarı zamanlı olarak bu şehri idare edebilecekleri vehmine kapılanların nasıl yanıldıklarını hep birlikte çok acı bir şekilde gördük, görüyoruz.”
“5 YIL BOYUNCA 650 BİN KONUTUN DÖNÜŞÜMÜ SAĞLANACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’un kendine nimet olarak bakanlardan ziyade emanet olarak bakan, görev şuuru yüksek, sorumluluk sahibi yöneticilere ihtiyacı olduğunu ifade etti.
İstanbul’un, 31 Mart’ta muradına erdiğinde aynı zamanda emaneti hakkıyla taşıyacak bir şehreminine de kavuşacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Farklı siyasi tercihlerimiz olsa da bu şehirde yaşayan İstanbullular olarak İstanbul’un acil meseleleri konusunda hepimizin aynı düşündüğüne, aynı kanaatleri paylaştığına inanıyorum. Nedir bunlar? Tabii ki öncelikle geçtiğimiz günlerde Çanakkale’de meydana gelen 4,9 büyüklüğündeki sarsıntı bize deprem gerçeğini tekrar hatırlattı. İstanbul’un bir an önce sağlıksız yapı stokunu yenilemesi ve depreme hazırlanması gerekiyor. Murat kardeşimizin, bu konuda ihmalkâr davranıldığında ne kadar büyük bedeller ödeyeceğimize dair tespitine biz de katılıyoruz. Kısa süre önce devreye aldığımız Yarısı Bizden Kampanyası, İstanbul’un depreme hazırlanmasına verdiğimiz önemin bir göstergesiydi. Önümüzdeki 5 yıl boyunca 650 bin konutun dönüşümünü sağlayarak, inşallah şehrimizi depreme karşı daha dirençli hâle getireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanlığının neredeyse yarısını afet bölgelerinde geçiren Cumhur İttifakı İBB Başkan adayı Murat Kurum’un, bunu yapabilecek tecrübe, vizyon ve iradeye sahip olduğunu söyledi.
“TOPLU ULAŞIMDA KARA YOLUNUN AĞIRLIĞI YÜZDE 72’LER SEVİYESİNDE”
Murat Kurum ile bir diğer hemfikir oldukları konunun da trafik ve ulaşım olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Trafik meselesinin İstanbul’da nasıl bir çile hâline geldiğini az önce ifade ettim. İstanbullu kardeşlerim zaten her gün, her saat bu sorunla yüzleşiyor. Murat kardeşim, raylı sistem ağırlıklı olarak şehrin ulaşım sorununun çözümüyle ilgili projelerini paylaştı. Şu anda toplu ulaşımda kara yolunun ağırlığı yüzde 72’ler seviyesinde. Raylı sistemlerin payı ise yüzde 26 civarında. Bunun daha dengeli bir yapıya kavuşturulması önemlidir. Trafik sorununu ortadan kaldırmak, kara, raylı ve deniz yolu altyapısını eş zamanlı olarak geliştirmekle mümkündür. Amacımız, 2029 yılına kadar kara yolunun payını yüzde 60’a düşürecek, raylı sistemlerin payını yüzde 37’ye çıkaracak bir altyapıyı kurmaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir sonraki adımda kara yolu ağırlığıyla raylı sistem ağırlığını eşitlemiş olacaklarını belirterek, şöyle konuştu: “Dolayısıyla raylı sistem uzunluğunu 2029 yılına kadar 650 kilometrenin, 10 yıl sonra da 1000 kilometrenin üzerine çıkaracağız. Böylece Beylikdüzü-Avcılar’dan metroya binen bir İstanbullunun Boğaz’ın altından geçerek, Söğütlüçeşme’ye kadar güvenle, metro konforunda ulaşmasını temin edeceğiz. Deniz ulaşım payını üç yeni hat ile iki kat artıracağız. İstanbul’un iki yakasına iki büyük tünel yaparak, ulaşımı rahatlatacağız. Ortalama yolculuk süresini 64 dakikadan 39 dakikaya düşürerek trafiği bir sorun olmaktan önemli ölçüde çıkaracağız. Rabb’im yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. İstanbullu kardeşlerimin tercihinin hizmetten, eserden, Cumhur İttifakı’nın gerçek belediyecilik vizyonundan yana olacağına yürekten inanıyorum.”
“RAMAZAN-I ŞERİFİNİZİ ŞİMDİDEN TEBRİK EDİYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın ramazan ayının ilk günü olduğunu hatırlatarak, “Evet, yarın günlerden ne? Akşam ne yapıyoruz? Teravihimiz var. Gece ne yapıyoruz? Ertesi gün iftardayız. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan mübarek Ramazan-ı Şerifinizi şimdiden tebrik ediyorum. Rabb’im bizleri Ramazan-ı Şerif’e ulaştırdığı gibi Ramazan Bayramı’na da kavuştursun inşallah. Birliğimizi, beraberliğimizi daim eylesin. Bu vesileyle sözlerime son verirken hepinizin tekrar mübarek Ramazan-ı Şerifini tebrik ediyorum. Açılışını yaptığımız Bakırköy Sahil-Bahçelievler-Güngören Bağcılar Kirazlı Metro Hattı’nın İstanbul’a, İstanbullulara hayırlı olmasını diliyorum. Daha büyük yatırımlarda, daha büyük projelerin hizmete alınış törenlerinde buluşma duasıyla hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından dua ile Bakırköy Sahil-Bahçelievler-Güngören-Bağcılar Kirazlı Metro Hattı’nın açılışı yapıldı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’yi küresel bir çekim merkezi haline getirmeyi sürdürülebilir kalkınmanın temeli olarak addettiklerini söyleyerek, “Dünyanın her yerinden parlak zihinlerin, yenilikçi fikirlerini bu topraklarda geliştirerek önemli ve kritik girişimlere dönüştürmesine imkân sağlayacak Türkiye Tech Visa Programı’nı ilan ettik. Programın ilk 5 ayında Dünyanın dört bir yanından 214 teknoloji girişimi Türkiye’ye taşınmak için başvuru yaptı.” dedi.
TÜBİTAK’ta Türkiye için kritik pek çok projeyi hayata geçirdiklerini belirten Bakan Kacır “Ülkemizin kritik projelerinde görev almak üzere TÜBİTAK çatısı altında 737 yeni çalışma arkadaşımıza yönelik ilana çıkmış durumdayız. TEKNOFEST kuşağını, Türk Gençliğini TÜBİTAK’ta bizlerle birlikte alın teri, akıl teri dökmeye bu vesileyle davet ediyorum.” diye konuştu.
Bakan Kacır, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi tarafından düzenlenen ve bu yıl “Yeteneğe Dayalı Kalkınma” temasıyla gerçekleşen 3. İstanbul İnsan Kaynakları Forumu’na katıldı. Kacır, burada yaptığı konuşmada tarih boyunca ekonomik ve toplumsal kalkınmanın temelleri, her dönemin hâkim dinamiklerine göre şekillendiğini söyledi. Tarım çağında, bir milletin zenginliğini belirleyen en önemli unsurun; sahip olduğu verimli topraklar ve su kaynaklarına erişim olduğunu belirten Kacır, Sanayi Devrimi ile birlikte bu paradigmanın kökten değiştiğini söyledi. Bilgi çağıyla birlikte fiziksel varlıklardan ziyade bilgi, teknoloji ve inovasyonun ekonomik gücün merkezine yerleştiğini kaydeden Kacır konuşmasında şunları söyledi:
YENİ ÇAĞIN GERÇEĞİ: Bir zamanlar tarımsal üretime, sanayi gücüne ve yeraltı zenginliklerine dayalı olan büyüme modelleri, yerini bilgi ekonomisine, inovasyona ve yetenek gelişimine bıraktı. Yeni çağın gerçeği şudur: Yetenek, en kıymetli sermaye; inovasyon ise sürdürülebilir büyümenin lokomotifidir.
İTİCİ GÜÇ: Türkiye olarak nüfusumuzun ortanca yaşı bugün 34 düzeyinde. Yani pek çok gelişmiş ülkeye kıyasla 10-15 yaş daha genç ve dinamik bir nüfusa sahibiz. Biz, bu demografik avantajı yalnızca bir istatistik olarak değil, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma hedefimizin en güçlü itici gücü olarak addediyoruz.
ADIMLARIN ODAĞI: Milli Teknoloji Hamlemiz doğrultusunda, daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye için attığımız adımların odağına her daim insan kaynağımızı koyuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, son 22 yılda üniversitelerden teknoparklara, Ar-Ge merkezlerinden girişimcilik destek programlarına kadar geniş bir yelpazede insan kaynağımızın niteliğini artırmaya yönelik pek çok adım attık.
BÜYÜK ATILIMLAR: Nitelikli insan kaynağımızı destekleyerek; kendi eğitim uçaklarını, helikopterlerini, deniz platformlarını, kara araçlarını, uydularını geliştirebilen, üretebilen, büyük atılımlara imzasını atan bir ülke konumuna yükseldik. Girişimcilerimizin, mühendislerimizin ve genç zihinlerin hak ettiği değeri bulması ile bugün insansız hava aracı üretiminde dünya birincisiyiz. Yerli ve millî otomobilimiz Togg; elektrikli, bağlantılı ve akıllı araç olarak yollarda.
TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜMÜN ÖNCÜSÜ: Artık imkânsız zannedileni Türkiye’nin girişimcileri başarıyor, Türkiye’nin mühendisleri hayalleri gerçeğe dönüştürüyor. Elde ettiğimiz bu tarihi kazanımları devam ettirmek ve gençlerimizin potansiyelini ortaya çıkarmak için hep birlikte gayretlerimizi sürdürüyoruz. Biliyoruz ki; günümüz dünyasında teknolojik dönüşümün öncüsü ve lideri esasen gençlerdir.
TEKNOFEST KUŞAĞI: Her TEKNOFEST’te Gençlerimizin Nuri Demirağların, Vecihi Hürkuşların, Şakir Zümrelerin, Nuri Killigillerin akamete uğramış serüvenlerini tamamlama kararlılığına tekrar tekrar şahit oluyoruz. Ne mutlu ki Millî Teknoloji Hamlesi’ni omuzlayan, bu ülkeyi daha ileriye taşıma derdinde olan azimli, birikimli, çalışkan TEKNOFEST kuşağı var.
DENEYAP ATÖLYELERİ: 81 şehrimizde kurduğumuz Deneyap Teknoloji Atölyelerimizde 35 binden fazla gençlerimizi bilim ve teknoloji dünyasıyla 11 yaşından itibaren buluşturuyoruz. “Sektör Kampüste” programımız ile üniversite öğrencilerine, sektör profesyonelleri tarafından güncel ve sahadan içeriklerle hazırlanarak zenginleştirilmiş dersler alma imkanı sağlıyoruz. Milli Teknoloji Uzmanlık Programlarımızla da teknoloji geliştirme ve katma değerli üretim altyapımızın ihtiyaç duyduğu alanlarda gençlerimizi geleceğin yetkinlikleriyle buluşturuyoruz.
MİLLİ TEKNOLOJİ STAJ PROGRAMI: Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi ile yakın iş birliği içinde yürüttüğümüz Milli Teknoloji Staj Programımızla da gençlerimize sanayi ve teknoloji ekosistemimizin öncü firmalarında staj yapma imkanı tanıyoruz. Ar-Ge teşviklerimizden teknopark uygulamalarımıza, TÜBİTAK desteklerinden KOSGEB programlarına ve girişim sermayesi fonlarına pek çok uygulama ve düzenleme ile gençlerimizin girişimci ruhunu besleyerek, girişimciliği kariyer yolculuğunda bir alternatif haline getiriyoruz.
GELECEĞİN DÜNYASI: Gençlerimizin doğru yetkinliklerle buluşması kadar önem verdiğimiz bir diğer başlık ise kuşkusuz mevcut iş gücümüzü geleceğin dünyasına güçlü şekilde hazırlamak. Özellikle başta yapay zekâ olmak üzere yıkıcı teknolojilerin çok boyutlu etkileri; yetkinlik dönüşümünün bizler için tercihten öte zorunluluk olduğunu gösteriyor.
YENİ İSTİHDAM ALANLARI: Araştırmalar ülkemizde halihazırda 7 milyon kişinin yürüttüğü işlerin 2030 yılına kadar yeni nesil teknolojilerin etkisiyle ya tamamen ortadan kalkabileceği ya da farklı niteliklere sahip rollere dönüşeceğini gösteriyor. Ancak gelişen teknolojilere doğru bir bakış açısıyla yaklaşırsak, bünyesinde 9 milyon kişiyi barındıracak yeni iş modelleri oluşturma imkanına sahibiz. Özellikle teknolojiyle ilgili alanlarda ortaya çıkacak fırsatları da doğru değerlendirdiğimiz takdirde mevcuttan en az 2 milyon ilave istihdam oluşturmamız mümkün.
BÜTÜNCÜL KALKINMA: Sanayimizin dijital dönüşümüne rehberlik eden model fabrikalarımızın sayısını 10’a ulaştırdık. Kocaeli, Denizli, Malatya, Tekirdağ, Sakarya ve Trabzon’da açılışını gerçekleştireceğimiz yeni merkezlerle bu sayıyı 16’e çıkaracağız. Ülke sathına yayılan, bütüncül bir kalkınmayı tüm sektörlerde topyekûn şekilde hayata geçirmeyi sürdüreceğiz.
TECH VİSA PROGRAMI: Tarihimizden aldığımız ilhamla, Türkiye’yi küresel bir çekim merkezi haline getirmeyi sürdürülebilir kalkınmanın temeli addediyoruz. Dünyanın her yerinden parlak zihinlerin, yenilikçi fikirlerini bu topraklarda geliştirerek önemli ve kritik girişimlere dönüştürmesine imkân sağlayacak Türkiye Tech Visa Programı’nı ilan ettik. Programın ilk 5 ayında Dünyanın dört bir yanından 214 teknoloji girişimi Türkiye’ye taşınmak için başvuru yaptı.
LİDER ARAŞTIRMACILAR PROGRAMI: Uluslararası Lider Araştırmacılar Programımız ile; alanlarında dünyanın en iyi merkezlerinde deneyim kazanmış yetkin araştırmacıların ülkemize gelmelerini teşvik ediyor, bilimsel ve teknolojik çalışmaların bu topraklardan yükselmesini sağlıyoruz. Bugüne kadar program kapsamında, 57’si diğer ülke olmak üzere toplam 253 araştırmacıya, çalışmalarını ülkemizde sürdürmeleri için destek sağladık. Bizler, potansiyelini harekete geçirmeyi bekleyen tüm girişimcilerimize fırsat ve imkan kapılarını sonuna kadar açmaya devam edeceğiz.
GENÇLERE TÜBİTAK DAVETİ: TÜBİTAK’ta Türkiye için kritik pek çok projeyi hayata geçiriyoruz. Bugün itibariyle uzay teknolojilerinden savunma sanayine, yapay zekadan raylı sistem teknolojilerine, ülkemizin kritik projelerinde görev almak üzere TÜBİTAK çatısı altında 737 yeni çalışma arkadaşımıza yönelik ilana çıkmış durumdayız. TEKNOFEST kuşağını, Türk Gençliğini TÜBİTAK’ta bizlerle birlikte alın teri, akıl teri dökmeye bu vesileyle davet ediyorum.
Ankara Kent Konseyi Konferans Salonu’ndaki resepsiyona, Büyükelçiler, Elçilik görevlileri ve seçkin bir davetli topluluğu katıldı.
Ankara Kent Konseyi Yönetim Kurulu üyeleri de resepsiyonda yer aldı.
Resepsiyonda İki kardeş şehir olan Ankara ve Karakas’ı tanıtan kısa film gösterildi.
Film gösteriminden sonra Venezuela Müsteşarı Antonio Morillo PERDOMO bir konuşma yaptı.
Antonio Morillo PERDOMO konuşmasında şunları söyledi: “Öncelikle, Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti halkı ve hükümeti adına en içten selamlarımızı sunarız.
Burada, kültürlerimizin zenginliğini kutlamak ve halklarımızı onlarca yıldır birleştiren kardeşlik bağlarını daha da güçlendirmek için bir araya geldik.
Bu etkinlik, Venezuela ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasının 75’inci yıl dönümünü anmak amacıyla düzenlenen etkinlikler serisinin bir parçasıdır. Bu önemli tarih, her iki ülkenin iş birliğine, karşılıklı saygıya ve samimi dostluk temelinde ortak bir gelecek inşa etme kararlılığına işaret etmektedir.
Ülkelerimiz arasındaki ilişkiler, yıllar içinde siyasi diyalog, artan ekonomik iş birliği ve halklarımızı birbirine daha da yakınlaştıran derin bir kültürel etkileşimle gelişmiştir.
Bu 75 yıl boyunca Venezuela ve Türkiye, coğrafi mesafelerin ortak değerler ve dayanışma ruhu söz konusu olduğunda bir engel olmadığını göstermiştir. En zorlu zamanlarda, ülkelerimiz birbirlerine destek olmayı bilmiş, diplomatik ilişkilerin ötesine geçen ve gerçek kardeşlik temelinde şekillenen bir bağı yansıtmıştır.
Bu bağ, devlet başkanlarımız Nicolás Maduro ve Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğiyle daha da güçlenmiştir. Kendileri, güven, saygı ve karşılıklı fayda temelinde kapsamlı bir iş birliği gündemini teşvik etmişlerdir. Venezuela ve Türkiye arasındaki ilişki, farklı tarihlere ve geleneklere sahip iki ülkenin ortak noktalar bularak birlikte gelişen bir geleceğe doğru ilerleyebileceğinin açık bir örneğidir.
Bugün, halklarımızı birbirine yakınlaştıran bir aracı olarak kültürel değişimin önemini vurguluyoruz. Müzik, gastronomi ve tarih aracılığıyla sadece her ülkenin kendine özgü yönlerini değil, aynı zamanda bizi birleştiren unsurları da keşfedebiliriz.
Kültür, engelleri yıkma ve insanlar arasında derin bir anlayış oluşturma gücüne sahiptir. Bir Venezuelalı geleneksel Türk müziğini dinlediğinde veya bir Türkiye vatandaşı geleneksel bir Venezuela yemeğini tattığında, karşılıklı merak ve birbirini daha yakından tanıma arzusu doğar. Bu nedenle, bugün gerçekleştirdiğimiz etkinlikler büyük bir değere sahiptir.
Geleneklerimizi paylaşmamıza, birbirimizden öğrenmemize ve ülkelerimiz arasındaki kardeşlik bağlarını pekiştirmemize olanak tanımaktadır.
Venezuela ve Türkiye arasındaki yakınlığın en somut örneklerinden biri de başkentlerimiz Ankara ve Karakas’ın kardeş şehir ilan edilmesidir. Bu ilişki, halklarımız arasındaki iş birliği ruhunu ve bağlarımızı daha da güçlendirme arzusunu simgelemektedir.
Son olarak, bu etkinliğin düzenlenmesine verdiği destek ve halklarımız arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesine yönelik kıymetli katkılarından dolayı Ankara Kent Konseyi’ne en içten teşekkürlerimi sunmak isterim. Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Büyükelçiliği olarak, ülkelerimiz arasındaki ilişkileri kültür aracılığıyla daha da yakınlaştırma konusundaki kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz. Bu etkinliğin, Venezuela ve Türkiye arasındaki kalıcı dostluğun bir kanıtı olmasını temenni ediyoruz. Bugün burada bizlerle olduğunuz için hepinize teşekkür ederiz.
Öte yandan, TÜRKİYE ve VENEZUELA arasındaki 75’inci yıldönümü resepsiyonunda davetlilere Latin Müziği eşliğinde Venezuela ve Türk mutfağından yiyecekler de ikram edildi.
Bu arada, Türkiye-Venezuela ilişkilerinin 75’inci yıldönümü anısına bir DOSTLUK AĞACI dikildi.
Resepsiyon, Ankara Kent Konseyi Diplomasi Meclisi ve Venezuela Büyükelçiliği’nce düzenlendi.
Bulgaristan Haber Ajansı, Balkan Göçmenleri İktisadi Araştırma ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı ile kısa adı BİSAV olan Balkan Sanat Akademisi’nin birlikte düzenledikleri Goblen sergisi açıldı.
Ankara Bulgaristan Haber Ajansı’ndaki sergi açılışına, Bulgaristan Haber Ajansı Müdüresi Nora Ckolakova, BİSAV Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Özkale ile seçkin bir davetli topluluğu katıldı.
Küratörlüğünü Bilge Özcan’ın yaptığı sergide, Goblen sanatçısı Şengüzel Aydın’ın 23 eseri yer aldı.
Sergi açılışından önce açılışkonuşmaları yapıldı.
BİSAV Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel ÖZKALE, konuşmasında şunları söyledi: “Sanatın gücü ayrı bir önem arz ediyor. Karşılıklı kültür bağlarında en güçlü, en güzel bağı oluşturacak köprülerden biri oluyor.
Öncelikle sergimize geldiğiniz için siz değerli misafirlerimize hoşgeldiniz diyorum. Burası, Bulgaristan Telegraf Ajansı; Anadolu Ajansı’nın muadili bir yapı. Nora hanım geldiği günden beri birlikte çalışıyoruz. Kendiisiyle çok güzel etkinlikler yapıldı, karşılıklı güzel köprüler, güzel diyaloglar ve güzel ilişkiler kuruldu. Bu arada, biz de kendimizi, geldiğimiz topraklara Bulgaristan‘a geldiğimiz memlekete Balkanlar‘a ait olduğumuzu biraz daha hissetmeye çalışıyoruz. Böyle mekanlarda, ortamlarda bizlere evsahipliği yaptığı için kendisine teşekkür ederiz.
Bizleri, sizleri burada bu sergiyle bir araya toplarken bunu şöyle anlatmak isterim. Bu bir ekip çalışması oldu. Gerek Bulgaristan’da gerekse buradan arkadaşlarımız, kendilerine ait evlerindeki Goblenleri toplayıp getirdiler. Eserlerin her biri aslında milyon değerinde eserler; biraz sonra arkadaşlarımız kısaca bilgi verecekler. Goblen nedir?, nasıl yapılır?, nasılsı?, sanatsal değeri, önemi ve yapılanması. Bu sergide, özellikle Münevver Hanım burada, onun katkısı çok büyük, çok teşekkür ederiz kendilerine. Bulgaristan elçiliğiinden Margarıta hanım burada. Margarıta merhaba ondan da kendisinden de destek aldık. Azize hanım, şu anda burada yok. Tabii ki Şengüzel hanım, Şengüzel hanım, kendisi sağ olsun bize çok yardımcı oldu, destek oldu. Kısaca bir ekip çalışmasıyla bir doğaçlama ile uluslararası aidiyeti olan bir yapıyla bir sergi hazırladık. Sizin beğeninize sunmak istedik.
İnşallah beğenirsiniz ve bundan sonraki zaman dilimlerinde de diğer etkinliklerimizde bir araya geliriz.
Teşekkür ederiz.
GOBLEN Sanatçısı Şengüzel AYDIN da şöyle konuştu: “Biraz daha açalım gösterelim. Bu sanat, çok bilinen bir sanat değil, bu sanat iğneyle resim yapma sanatı diyorum. İğneyle kuyu kazma, sabır ve çalışkanlık gerektiren bir sanat.
İnsan bir defa GOBLEN yapmaya başladığında tabi bırakamıyor.
Tarihçesine gitmeme gerek yok, sadece ismin nereden geldiğini söylemek istiyorum. Çok eskiden Tezgahlarda dokunan, bir teknikle dokunan bir sanatmış. Fransa’da 17’inci yüzyılda, dönemin Fransa maliye Bakanı, Bob Len ailesine bu küçük atölyeleri birleştirin deyip bir fikir öne sürüyor. Bütün atölyelerin birleşmesiyle ailenin adını taşıyan goblenler ortaya çıkmaya başlıyor. O dönem goblenler tabii dokunarak yapılıyormuş ve daha çok varlıklı ailelerin şatolarında veya kiliselerin yaptıkları siparişler üzerine dokunuyormuş. Daha sonra üretim devam ederken ünlü Fransız ressamlar da Goblenlerle ilgili şemaları hazırlamaya başlamışlar. Benim yaptığım Goblenler şema üzerinden gidiyor, bir şema var orada değişik şekiller var ve o şekilleri bire dört veya birebir etamin üzerine aktarılan bir sanat. Tabii zaman alıyor. Çok zevkli, nereden zevkli olduğunu biliyorum. Babam 60 yaşından sonra Goblen yapmaya başladı ve burada bu Goblenlerin yarısı benim. Koleksiyonum ve bu koleksiyonun bir çoğu da babam tarafından yapıldı. Goblen yapmayı çok seviyordu ve yapıyordu. Onun için çok zevkliydi, boş zamanlarını Goblen yaparak geçiriyordu.
Şu anda çocuklara biz bunu kodlama olarak söylüyoruz. okullarda kotalar yapıyoruz farklı şekilde. Tabii mesleğim gereği, ben emekli bir sınıf öğretmeniyim. Oraya da dokunuyorum. Yani bir çeşit kodlama, şemada gördüğünüzü bire dört olarak veya birebir olarak etamin üzerine aktarıp daha sonra çerçeveli güzelliği aktarıyoruz. Ben şimdi oradaki problemler; üç boyutları ben hiç yapmadım.
Konuşmalardan sonra GOBLEN sergisinin açılışı gerçekleştirildi.
Küratörlüğünü Bilge Özcan’ın yaptığı sergide Goblen sanatçısı Şengüzel Aydın’ın 23 eseri yer aldı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.