Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Kapasite Geliştirme ve Eğitim Çalıştayı katılımcılarını Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda kabul etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabulde yaptığı konuşmada, çalıştayın başarılı geçmesini ve hayırlara vesile olmasını diledi.
“İçerik itibarıyla oldukça zengin ve kapsamlı bir programın hazırlanmasına öncülük eden, fikirleriyle programa katkı veren herkese teşekkür ediyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dört gün boyunca siyaset, bürokrasi, sivil toplum ve akademi dünyasından kıymetli isimlerle bir araya geleceksiniz. Böylece ülkemizin farklı alanlarda ulaştığı seviyeyi, en yetkili isimlerden bizzat dinleme fırsatı bulacaksınız. Geleceğe dair yol haritalarının şekillendirilmesi noktasında da çalıştayınız önemli roller üstlenecektir” şeklinde konuştu.
UID bünyesinde yapılacak istişarelerin de yeni bir vizyon, ufuk ve bakış açısı kazandıracağına inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizler çalışmalarının merkezine istişareyi yerleştirmiş bir hareketiz. Peygamber Efendimizin ‘istişare eden pişman olmaz’ tavsiyesini bugüne kadar hep kendimize rehber edindik. Uluslararası Demokratlar Birliğimizin bu güzel programını ortak akla verilen önemin bir sembolü olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Çalıştayın bir diğer özelliğinin de Birliğin 20’nci kuruluş yıl dönümünde gerçekleştirilmesi olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bundan 20 sene önce Köln’de UETD ismiyle kurulan Birliğimiz, aradan geçen süre zarfında hamdolsun sürekli büyüdü, güçlendi, kökleşti. O gün samimi gönüllerin toprağa diktiği fidan, bugün dalları 25 ülkeye uzanan koca bir çınara dönüştü. Özellikle kültürel ırkçılık, İslam düşmanlığı, ayrımcılık, hatta antisemitizmle mücadelede Birlik, Avrupa’da daima en ön saflarda yer aldı. Uluslararası Demokratlar Birliği, Avrupa’daki kardeşlerimizin haklarının korunması, Avrupalı Türklerin entegrasyon süreçlerinin kolaylaştırılması genç kuşakların asimile olmadan içinde yaşadıkları topluma katılımı, siyaset, ekonomi, sivil toplum ve akademide insanlarımızın desteklenmesi gibi çok geniş bir yelpazede gerçekten kıymetli faaliyetler yürüttü, yürütüyor.”
“ULUSLARARASI DEMOKRATLAR BİRLİĞİ, SENE BAŞINDA YAPTIĞI KONGREYLE GÜÇLENMİŞ VE MOTİVASYONUNU ARTTIRMIŞTIR”
Avrupa’daki Türk diasporasının karşılaştığı sınamalar ve tehditler değiştikçe Birliğin faaliyet sahasının da genişlediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası Demokratlar Birliğinin son dönemde kendi insanımızla birlikte kardeş topluluklara da el uzatmasını çok kıymetli buluyorum. Hak ve adalet eksenli yürüttüğü çalışmalarla 20 yılda bir marka hâline dönüşen Birliğimizi canıgönülden tebrik ediyorum. Sizlerin şahsında Birliğe, maddi manevi destek olan, emek veren, daha iyi yerlere gelmesi için ter döken her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum” dedi.
Geride bırakılan 20 yılda Birlik çatısı altında görev alanlardan hayatını kaybedenleri de rahmetle yâd eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası Demokratlar Birliği, sene başında yaptığı kongreyle birlikte daha da güçlenmiş, gençleşmiş, dayanışmasını ve motivasyonunu arttırmıştır. İç tartışmaları geride bırakan birliğimiz, demokrasi ve hukukta sapmadan kuruluş misyonunu çok daha başarılı bir şekilde yerine getirecektir. Sizler de görüyorsunuz, sadece bizim değil Avrupalı Türklerin yanı sıra kimliğini ve kültürünü koruma mücadelesi veren on milyonlarca kardeşimizin de Uluslararası Demokratlar Birliğinden büyük beklentileri var” ifadelerini kullandı.
İslam düşmanlığından ırkçılığa, pek çok tehdidin Avrupa’da tırmandığı bir dönemde Uluslararası Demokratlar Birliğinin sorumluluğunun daha da arttığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha çok çalışmak, daha fazla gayret etmek zorunda olunduğunu belirtti.
“AVRUPA TÜRK TOPLUMU OLARAK HER ZAMANKİNDEN DAHA KUŞATICI VE KUCAKLAYICI BİR ANLAYIŞLA HAREKET ETMELİYİZ”
“Hak verilmez, alınır” şiarıyla mücadele temposunun biraz daha artırılması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa Türk toplumu olarak saflarımızı sıklaştırmalı, her zamankinden daha dinamik, daha kuşatıcı ve kucaklayıcı bir anlayışla hareket etmeliyiz. Her zaman söylüyorum; biz nerede yaşarsak yaşayalım milletçe güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Asırlar boyu İslam’ın sancaktarlığını yapmış, tarihi şanlı zaferlerle dolu bir milletin evlatlarına zayıflık yakışmaz, geride olmak asla ve asla yakışmaz” dedi.
Salondaki katılımcıların da bu yüksek öz güvenle ve sorumluluk bilinciyle hareket ettiğine ve edeceğine inandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “Sizlerden yaşadığınız ülkelerin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve bilimsel hayatına daha fazla iştirak etmenizi, daha fazla katkı sunmanızı bekliyorum. Bugün yaklaşık 7 milyon insanımız Avrupa’da yaşıyor. Avrupalı Türklerin neredeyse yarısı Almanya’da ikamet ediyor. Vatandaşlarımız uzun yıllar haklarını kullanma noktasında sıkıntı çektiler. Opsiyon Modeli sebebiyle hakkaniyetli olmayan bir tercihe zorlandılar. Alman makamlarıyla olan görüşmelerimizde, sizden gelen taleplere göre biz de bu konuda yaşanan sıkıntıları pek çok kez gündeme taşıdık. Almanya’nın uzun yıllar direndikten sonra çifte vatandaşlığı kolaylaştıran düzenlemeleri kabul etmesini şu anda olumlu karşılıyoruz. Bu imkândan yararlanmanız, hak ve eşitlik mücadelenizde sizlere kuşkusuz fayda sağlayacaktır.”
Bu konudaki müspet yaklaşımlarını geçen hafta Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde misafir edilen Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’e de ifade ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Solingen faciasından 31 yıl sonra, 25 Mart’ta yine aynı yerde ikisi çocuk, dört kardeşimize yönelik düzenlenen ırkçı saldırıyı gündeme getirdik. Bu saldırının hiçbir karanlık nokta bırakılmadan tamamen aydınlatılması ve sorumluların da mutlaka cezalandırılması gerektiğini kendisine söyledim. Yurt dışında yaşayan onlarca vatandaşını ırkçı teröre kurban vermiş bir ülke olarak bu menfur hadiseler karşısında sessiz kalamayız. Vatandaşlarımızla birlikte soydaşlarımızın haklarını da korumak devletimizin asli görevlerinden biridir. Büyükelçiliklerimizin ve konsolosluklarımızın kapıları sizlere daima açıktır. İnşallah ilgili kurumlarımız vasıtasıyla bu davanın takipçisi olacağız.”
“ANTİSEMİTİZME KARŞI GÖSTERİLEN HASSASİYET İSLAM DÜŞMANLIĞI VE IRKÇILIK KAYNAKLI SALDIRILARDAN ESİRGENMEKTEDİR”
Nefret suçlarıyla mücadele noktasında Avrupa’da bir ayrımın söz konusu olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tür olaylarda suçun kendisinden ziyade, mağdurun kimliğinin daha fazla ön plana çıktığını, daha çok belirleyici olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Antisemitizme karşı gösterilen hassasiyet ne yazık ki İslam düşmanlığı ve ırkçılık kaynaklı saldırılardan esirgenmektedir. Hatta bu suçlar güvenlik birimlerinin karıştığı NSU cinayetlerinde olduğu gibi ‘dönerci cinayeti’ denilerek, önemsiz hale getirilmeye çalışılıyor” diye konuştu.
Müslümanlara ve göçmenlere yönelik ırkçı saldırıların çoğunun daha soruşturma aşamasında örtbas edildiğini herkesin bilindiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kur’an-ı Kerim’i hedef alan terör eylemlerinin “fikir özgürlüğü” parantezine alınarak görmezden gelindiğini belirtti.
Bu tarz çifte standart örneklerinin sayısının çoğaltılmasının mümkün olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa’daki gelişmeleri takip eden herkesin kabul edeceği gerçek şudur, bugün Türk ve Müslüman nefretinden beslenen Neonazi terörü, insanlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Aşırı sağcı akımların kimi Avrupa ülkelerinde bizzat devlet tarafından himaye edilmesi, Batı demokrasileri adına tam bir faciadır, utançtır, skandaldır” değerlendirmesinde bulundu.
“GAZZE’YE EN FAZLA İNSANİ YARDIM YAPAN ÜLKEYİZ”
Meselenin daha vahim tarafının, Türk ve Türkiye karşıtlığının son yıllarda bazı siyasetçiler ve medya eliyle körüklenmesi, teşvik edilmesi, vatandaşların hedef tahtasına konulması olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “İçeride köşeye sıkışan hangi siyasetçi varsa, aklına önce bize ve Türkiye’ye saldırmak geliyor. Seçimde başarısız olan kabahati kendinde aramak yerine bize ve ülkemize saldırarak temize çıkmaya çalışıyor. Bunu da açıktan değil demokrasi, hak ve özgürlük kavramlarının arkasına saklanarak yapıyorlar. Şahsımızı ve bizim üzerimizden ülkemizi hedef alan kampanyaların son dönemde artması tesadüf değildir. Bu kampanyaların tek bir hedefi vardır, o da bizi ve Türkiye’yi susturmaktır. Çünkü Türkiye, sadece İslam ve yabancı karşıtlığı meselesinde değil 7 aydır devam eden Gazze krizinde de dirayetli ve cesur bir duruş sergilemiştir. Yaklaşık 50 bin tonla Gazze’ye en fazla insani yardım yapan ülkeyiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazzelilere uyguladığı soykırımı daima gündemde tuttuklarını, Filistin davasına verdikleri güçlü desteği her zeminde açıkça ifade ettiklerini dile getirerek, “Küresel siyonist lobinin tüm baskılarına rağmen bu tavrımızı koruyoruz. Kimliğine ve inancına bakmadan zalime zalim, mazluma mazlum demeye devam ediyoruz. Yıllardır bize demokrasi ve özgürlük dersi veren Batılı yöneticilerin, Gazze katliamlarında takındığı ikiyüzlü politikaları ibretle takip ediyoruz” diye konuştu.
“Gösteri hakkı kutsaldır” diyenlerin, 7 Ekim’den sonraki ilk icraatının kendi sokaklarında, Filistin’e destek gösterilerini yasaklamak olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sağa sola insan hakları karnesi düzenleyenler, 15 bini çocuk, toplam 35 bin Filistinlinin ölümünü sadece seyrettiler. Lafa her başladıklarında özgür basından dem vuranlar, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden 140’tan fazla gazeteci hakkında tek bir cümle kurmadılar” ifadelerini kullandı.
Bugüne kadar İsrail güçlerinin hastaneleri bombaladığını, camileri, kiliseleri enkaz yığınına çevirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanların sığındığı mülteci kamplarını vurdu. Okulları, üniversiteleri, gıda sırası bekleyen sivilleri hedef aldı. Toplu mezarların şahidi olduğu toplu katliamlar işledi ama tüm bu vahşet sahneleri yaşanırken bir avuç vicdan sahibi devlet adamı dışında hiçbir batılı lider, tepki göstermedi, sesini yükseltmedi. İsrail’e ‘artık yeter’ diyecek bir cesur yürek maalesef çıkmadı. Aylarca ateşkes çağrısı yapacak cesareti dahi gösteremediler. Hiçbir şey olmamış, 35 bin masum insan ölmemiş gibi İsrail’in arkasında durmaya, diplomatik ve askerî destek sağlamaya devam ettiler.” dedi.
“TÜM İNANÇLARIN, BARIŞ VE HUZUR İÇİNDE YAŞADIĞI BİR BÖLGE İSTİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı prestijli Amerikan üniversitelerinde aralarında antisiyonist Yahudilerin de olduğu “vicdanlı” öğrenciler ve akademisyenlerin katliama tepki gösterdiğine dikkati çekerek, “Bu insanlar ‘Gazze’de katliam dursun’ dedikleri için şiddete, zulme, eziyete hatta işkenceye maruz kalıyor. Sırf Filistin’e destek verdikleri için rektörler, profesörler işten atılıyor, linç ediliyor. Ancak söz konusu Türkiye olunca başımıza demokrasi havarisi kesilenlerin hiçbirinin bu hadiseler karşısında gıkı dahi çıkmıyor” diye konuştu.
Ne kadar meşhur demokrasi savunucusu akademisyen, aydın, gazeteci ve siyasetçi varsa hepsinin başını kuma gömdüğünü ve olayların yatışmasını beklediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Niçin biliyor musunuz? Çünkü Batı demokrasisinin sınırlarını İsrail’in menfaatleri çizmektedir. İsrail’in çıkarına dokunan her şey bunların gözünde antidemokratiktir, antisemitiktir” değerlendirmesini yaptı.
Müslüman’ı, Hristiyan’ı, Musevi’si ve diğer topluluklarıyla bölgedeki halkların güvenliğine en büyük zararı saldırgan ve şımarık tutumuyla mevcut İsrail yönetiminin verdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tüm bu gerçeklere rağmen hâlen bizi ve ülkemizi hedef alanlara şunu tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. Türkiye’yi düşmanlaştırarak, hiçbir yere varamazsınız. Ne yaparsanız yapın antisemitik lekesi bize yapışmaz. İslam düşmanlığına, yabancı karşıtlığına ve kültürel ırkçılığın her çeşidine nasıl karşıysak antisemitizmi de aynı şekilde reddediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, içinde bulunulan coğrafyada kargaşa, savaş ve istikrarsızlık görmek istemediklerini belirterek, “Müslüman’ıyla, Hristiyan’ıyla, Yahudi’siyle, tüm inançların, ecdat döneminde olduğu gibi barış ve huzur içinde yaşadığı bir bölge istiyoruz” ifadesini kullandı.
“DOĞRU BİLDİKLERİMİZİ CESARETLE DİLE GETİRECEĞİZ”
Gazze’de süratle kalıcı ateşkesin tesisini, akan kanın durmasını, ardından da 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüme giden yolun açılmasını amaçladıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne söylüyorsak bunun için söylüyor, ne yapıyorsak böyle bir barış ikliminin bölgemizde hâkim olması için yapıyoruz. Bundan sonra da tüm insanlığın selameti için doğru bildiklerimizi cesaretle dile getireceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının ülkeye ekonomi başta olmak üzere pek çok alanda ciddi katkılar sunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk diasporasının Türkiye ekonomisine katkısı 5 milyar dolara ulaştı. Avrupalı Türkler kendilerine dayatılan kalıpların çok ötesine geçmişlerdir. Avrupa’ya ilk gittiklerinde emek yoğun işlerde çalışarak hayata tutunma mücadelesi veren kardeşlerimiz, önlerine çıkan tüm engellere rağmen bugün 40-50 yıl önce hayal dahi edilemeyecek konumlara geldiler” diye konuştu.
“TÜRK DİASPORASI 25 YAŞIN ALTINDA 2 MİLYONLUK GENÇ NÜFUSA SAHİP”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk diasporasının iş hayatından eğitime, akademiden sivil topluma, siyasetten sanata farklı alanlarda elde ettiği başarılarla gurur duyduklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yurt dışındaki insanlarımızın kimliklerini koruyarak sağlıklı entegrasyonunu hedefleyen tüm çabaları destekledik, destekliyoruz. Türk diasporası 25 yaşın altında 2 milyonluk genç nüfusa sahip. Hatta kimi ülkelerde beşinci kuşak evlatlarımızı görmeye başladık. Her yeni nesille birlikte maalesef ana vatan ile olan bağ da zayıflamaktadır. Türkçe okuma, anlama ve konuşma konusunda gençlerimiz giderek daha fazla zorluk çekiyor. Dil ve kültür unutulunca da asimilasyon kaçınılmaz hâle geliyor. Asimilasyona karşı en büyük silahımız, çocuklarımıza ana dillerini, kültürlerini ve medeniyet değerlerini öğretmektir.”
Avrupalı Türkleri Türkiye’ye bağlayan en sağlam köprünün Türkçe olduğuna işaret eden Erdoğan, “Devletimizin resmî kurumlarının yeni kuşakların Türkçemize hâkim olmaları ve çift dilli eğitimin yaygınlaştırılması amacıyla yürüttüğü çalışmaları sizler zaten biliyorsunuz. Anaokulundan başlayarak üniversite eğitimine kadar her seviyeye uygun programlarla Türkçe öğretimini teşvik ediyoruz. Ayrıca gençlik kampları, gezi programları, diaspora gençlik buluşmaları, staj ve burs programlarıyla kültürel hareketliliği canlı tutuyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışında yaşayan vatandaşların Türkiye’deki hayatını kolaylaştırmak adına pek çok adım atıldığını bildirerek, şöyle devam etti: “Bizden önceki iktidarlar yurt dışındaki kardeşlerimizi sadece ülkenin döviz ihtiyacı olduğunda hatırlardı. Biz ise ‘Güçlü Türkiye Güçlü Diaspora’ şiarıyla göreve geldiğimiz ilk günden beri sorunlarınıza çözüm üretmeye, dertlerinize derman olmaya çalışıyoruz. Bugün kabinemizde, partimizde, Mecliste ve Cumhurbaşkanlığında sizlerin içinden gelen pek çok başarılı arkadaşımız görev alıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14/28 Mayıs seçimleri öncesinde verilen sözlerin hepsinin arkasında olduklarının altını çizerek, şu görüşleri paylaştı: “Bu sözleri de daha öncekiler gibi aşama aşama hayata geçireceğiz. Bu vesileyle sizlerin şahsında cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde bize, partimize ve Cumhur İttifakı’na destek veren tüm kardeşlerimize yürekten teşekkür ediyorum. 14 Mayıs’ta yüzde 53,72’lik, 28 Mayıs’ta yüzde 56,34’lük rekor katılım oranlarıyla Türk diasporası dünya çapında bir başarıya imza attı. Bu oranlarla sadece bizim gurur kaynağımız olmakla kalmadınız, Batılı ülkelere de çok anlamlı bir demokrasi mesajı verdiniz.”
Türk diasporasının, gelecek yıllarda Türkiye’nin geleceğinde daha güçlü ve belirleyici bir aktör olacağına inancını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “Bunun için sizlerden birliğinize, beraberliğinize ve kardeşliğinize çok sıkı sahip çıkmanızı istiyorum. Biliyorsunuz yakında Avrupa Parlamentosu seçimleri olacak, sizin sesinizin o salonlarda yankılanması çok ama çok önemlidir. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmayı ihmal etmeyin. Seçimlerin şimdiden sizler ve Avrupa’daki kardeşlerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sizlerin nezdinde başta Avrupa’da olmak üzere Türkiye dışında yaşayan tüm vatandaşlarımıza sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum. Çalıştayınızın tekrar hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”
GA İstanbul Havalimanı’nda Üçlü Bağımsız Pist Operasyonları Başladı Türk Hava Yolları, İGA İstanbul Havalimanı’nın 17 Nisan itibarıyla Avrupa’da ilk kez Üçlü Bağımsız Pist Operasyonlarını uygulamaya başlamasıyla birlikte Türkiye havacılık tarihinde bir dönüm noktasına daha tanıklık etmenin gururunu yaşıyor. Bu önemli gelişme, İGA İstanbul Havalimanı’nın küresel aktarma merkezi olma rolünü pekiştirirken, Türkiye’nin uluslararası hava taşımacılığındaki stratejik konumunu daha da güçlendiriyor.
Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun öncülüğünde, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Enes Çakmak, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Ahmet Bolat, İGA İstanbul Havalimanı CEO’su Selahattin Bilgen ve diğer değerli isimlerin katılımıyla gerçekleştirilen bu öncü sistemin tanıtımında, üç Türk Hava Yolları uçağının canlı operasyonda eşzamanlı kalkışı gerçekleştirildi. Bu kalkışlar yalnızca İGA İstanbul Havalimanı’nın kabiliyetlerini değil, aynı zamanda Türkiye’nin havacılık ekosisteminin gücünü ve gelişmişliğini de ortaya koydu.
Üçlü Bağımsız Pist Operasyonları’nın Türkiye ve Avrupa havacılığı için bir ilk, küresel havacılık içinse tarihi bir adım olduğunu belirten Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu açılışta şu ifadelerde bulundu: “Gururluyuz… Çünkü bu uygulamayı ABD’nin ardından hayata geçiren tek ülke Türkiye! Artık İstanbul Havalimanı trafik hacmiyle olduğu kadar operasyonel kapasite ve teknik yeterlilik açısından da küresel havacılığın en üst ligine yükseldi. Bu sistemle hava trafik akışı hızlanacak, havalimanımızın dinamik kapasitesi önemli ölçüde artacak ve yolcularımıza daha hızlı, daha güvenli bir hizmet sunulacak. İstanbul’un kıtaları birleştiren stratejik konumu, bu yeni yetenekle birleştiğinde, havalimanımız küresel havacılık lojistiğinde daha kritik bir rol üstlenecek.”
Türk havacılığı açısından bu önemli anda yer almaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat şu açıklamayı yaptı: “Türk Hava Yolları olarak, Türkiye havacılık tarihi adına bir tarihi anın daha parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Aynı anda üç uçağımızın kalkışı ile ana üssümüz İGA İstanbul Havalimanı Avrupa’da bir ilki gerçekleştirirken, bu operasyonel kapasite bayrak taşıyıcımızın uçuş verimliliğini artırıp büyüme hedeflerimize giden yolda önemli bir mihenk taşı görevi görecektir.”dedi.
İGA Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kalyoncu ise yeni yetkinliklerle ilgili şunları söyledi: “Büyük bir mutlulukla ifade etmek isterim ki; 17 Nisan 2025 itibarıyla İGA İstanbul Havalimanı’nda üçlü bağımsız pist operasyonlarına resmen başlıyoruz, Avrupa’da bir ilke imza atıyor ve Türkiye’nin uluslararası seyahat ve havacılık ekosistemine olan katkısını artırıyoruz. Bu bizim için sadece bir teknik başarı değil, aynı zamanda stratejik bir eşiktir. Bugün devreye aldığımız Üçlü Bağımsız Pist Operasyonu ise, bu ekosistemin en önemli yapı taşlarından biridir. Böylece, saatlik hava trafik kapasitemizi 120'den 148 uçak hareketine çıkarıyoruz. Bu, sadece İstanbul’un değil, Avrupa hava sahasının daha da verimli hâle gelmesi demektir. İstanbul artık yalnızca bir varış noktası değil, dünyanın hava ulaşım merkezidir.”
Üçlü Bağımsız Pist Operasyonlarının entegrasyonuyla birlikte İGA İstanbul Havalimanı’nın saatlik uçak hareket kapasitesi yükseldi. Bu gelişme operasyonel verimliliği önemli ölçüde artırırken, Türk Hava Yolları için daha kısa taksi süreleri, daha az gecikme ve daha yüksek dakiklik anlamına geliyor. Böylece, bayrak taşıyıcının misafirlerine daha akıcı, daha hızlı ve daha sürdürülebilir bir seyahat deneyimi sunulmuş olacak. Sistem aynı zamanda karbon emisyonlarının azaltılmasına da katkı sağlayarak, küresel çevresel taahhütlerle uyum içinde ilerliyor.
200 milyon yolcuya hizmet verme vizyonuyla küresel bir aktarma merkezi olma yolunda ilerleyen İGA İstanbul Havalimanı’nın bu yeni operasyonal kabiliyeti, Türk Hava Yolları’nın kesintisiz bağlantı, üst düzey hizmet ve ileri görüşlü altyapı hedeflerini destekliyor. Zamanında kalkış ve varışlar, stratejimizin temel taşlarından biri olup, finansal verimliliği artırma açısından kritik rol oynamaktadır. Yeni operasyonal kapasite sayesinde, günlük 1000’den fazla uçuş gerçekleştiren filomuzun dakik performansında hem yolcu memnuniyeti hem de maliyet optimizasyonu açısından önemli kazanımlar sağlanacaktır.
Ülkemizin bayrak taşıyıcısı olarak, bu başarıyı Türkiye’nin havacılık liderliğinin ve İGA İstanbul Havalimanı’nın küresel ölçekte yeni standartlar belirleme kabiliyetinin bir göstergesi olarak kutluyoruz. Türkiye’nin dünyayı birbirine bağlama rolünü daha da güçlendirme kararlılığımızı sürdürüyoruz.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin Büyükelçilik görevine başlaması dolayısıyla bir resepsiyon verdi.
Ankara Sheraton oteldeki resepsiyona Büyükelçiler, Askeri ataşeler, Elçilik görevlileri ile seçkin bir davetli topluluğu katıldı.
Çin’in Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin ve Çin’in Ankara Büyükelçiliği Savunma Ataşesi Yang Jianjun’un Büyükelçililerinde görevlerine başlamaları dolayısıyla bir resepsiyon verildi.
Resepsiyonda, Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisi Jiang XUEBIN ve Savunma Ataşesi Yang JIANJUN ev sahipliği ve birer konuşma yaptılar.
Çin Halk Cumhuriyeti resepsiyonunda kürsüye önce Büyükelçi Jiang XUEBIN geldi.
Büyükelçi XUEBIN konuşmasına, Türkiye’de göreve başlamasından dolayı duyduğu memnuniyeti ifade ederek başladı.
Büyükelçi XUEBIN, konuşmasının başında iki kadim medeniyet olan Çin ve Türk medeniyetlerinin binlerce yıl öncesine dayanan ilişkilerini dile getirdi.
Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde iki ülke ilişkilerinin olumlu bir seyir takip ettiğini hatırlatan Büyükelçi XUEBIN, iki ülke arasındaki ekonomik, ticari ve kültürel bağların daha da güçlendiğinin altını çizdi.
Büyükelçi XUEBIN, “Görevime başlayalı üç ayı aşkın bir süre geçti. Bu süreçte, her gittiğim yerde Türk halkı tarafından sıcak bir dostlukla ve ligiyle karşılandım. Çin Halk Cumhuriyeti ve Türkiye kardeşliği ve dostluluğunun halkın gönlünde kök saldığını, iki ülke arasındaki işbirliğinin büyük potansiyele sahip olduğunu kendi gözlerimle görmüş oldum.” dedi.
Çin Halk Cumhuriyeti Savunma Ataşesi Yang da iki ülke arasındaki askeri ilişkilerin Çin Halk Cumhuriyeti ve Türkiye ilişkilerinin önemli bir halkası olduğunu ifade etti ve son yıllarda iki ordu arasındaki işbirliğinin istikrarlı şekilde ilerlediğini söyledi.
Konuşmalardan sonra Çin Halk Cumhuriyeti Folklor ekipleri geleneksel Çin danslarından oluşan bir gösteri sundu.
Büyükelçi XUEBIN ve Savunma Ataşesi JIUNJUN göreve başlamaları dolayısıyla verilen resepsiyonda, folklor gösterilerinden ardından davetlilere Türk ve Çin mutfağından yemekler ikram edildi.
Resepsiyon, konukların, Büyükelçi XUEBIN ve Savunma Ataşesi JIANJUN ile hatıra fotoğraf çektirmesiyle sona erdi.
Pakistan’ın Milli Günü Ankara’da bir resepsiyonla kutlandı.
Pakistan’ın Milli Günü dolayısıyla Ankara Büyükelçiliği ikametgahındacdüzenlenen resepsiyona Büyükelçi Yousaf Junaid ev sahipliği yaptı.
Pakistan Milli Günü dolayısıyla düzenlenen resepsiyona Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, kuvvet komutanları, Dışişleri Bakan Yardımcısı Berris Ekinci, eski Başbakan, TBMM Başkanı Bülent ARINÇ ve Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallılar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım katıldı.
Resepsiyonda, Büyükelçiler, Askeri Ataşeler, elçilik görevlileri ile seçkin bir davetli topluluğu da yer aldı.
Pakistan Milli Günü Respsiyonu iki ülkenin milli marşlarının seslendirilmesiyle başladı.
Milli marşların seslendirilmesinden sonra ilk olarak kürsüye Pakistan Büyükelçisi YOUSAF JUNAID geldi.
Büyükelçi JUNAID, Türkiye ile Pakistan arasındaki ilişkilerin çok uzun bir süreçli olduğunu hatırlatarak, iki ülke arasındaki bu uzun süreli dostluğun sıradan olmadığına atıfta bulunarak “Bizim dostluğumuz ortak din, ortak dil ve ortak kültürel mirasa dayanıyor.” şeklinde konuştu.
YOUSAF JUNAİD, iki ülke arasındaki tarihi bağlara dile getirerek Pakistan’ın dirençli yapısına ve ekonomik ilerlemesinin büyüme oranlarının arttığını, enflasyonun azaldığını, ihracatın yükseldiğini ifade etti.
Pakistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin giderek güçlendiğini, bu bağların ortak inanç, tarih ve karşılıklı destek üzerine kurulduğunu belirten Büyükelçi JUNAID, Pakistan’ın barışa, kalkınmaya ve Türkiye ile bağlarını güçlendirmeye olan İsteğinin altını çizdi.
Pakistan Büyükelçisi Yusuf Junaid’in hitabından sonra TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, kürsüye geldi ve bir konuşma yaptı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Pakistan’ın Ankara Büyükelçisi Yousaf Junaid’in Türkiye’nin bir dostu olduğunu ve uzun yıllardır Türkiye’de hizmet etmiş hem iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmuş hem de Türkiye’yi fevkalade yakından tanıyan değerli bir insan olduğunu dile getirdi.
Türkiye ve Pakistan arasındaki dostluğa değinen TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Yüksek düzeyde stratejik iş birliğine dönüşen ikili ilişki aslında sadece iki devlet arasındaki ilişkiden ibaret değil, iki halkın tarihin derinliklerinden gelen kalpten kalbe büyük köprülerle kurulmuş olan sarsılmaz bir kardeşlik ilişkisidir” şeklinde konuştu.
Kurtulmuş, Çanakkale Savaşı sırasında Muhammed İkbal’in ağlayarak yaptığı konuşmanın hafızalarda tazeliğini koruduğunu da kaydetti.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Kurtuluş Savaşı sırasında Pakistan’ın Türkiye’ye yapmış olduğu yardımları da atıfta bulunarak “Türkiye’nin kurtuluş mücadelesinde Pakistan halkının vermiş olduğu fevkalade yüksek desteği unutmamız asla mümkün değildir. Pakistan’ın kadınlarının o zor günlerimizde yüzüklerini, bileziklerini, küpelerini vererek Türkiye’nin milli kurtuluş mücadelesine verdiği destek hepimizin hafızalarında, hepimizin zihnindedir” dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Pakistan ile Türkiye arasındaki dostluk ilişkisine de değinerek, “Ne zaman dara düşsek, dost kötü günde belli olur hükmü gereğince Pakistanlı kardeşlerimizin hemen yanı başımızda olduğunu hissettik. Bunun son göstergesi de 2023 yılının 6 Şubat’ında yaşadığımız fevkalade yıkıcı depremden hemen sonra yarı başımızda saatler içerisinde Pakistanlı dostlarımızı görmemiz olmuştur. Türkiye olarak, Türk milleti olarak Pakistan’ın bağımsızlığını kazandığı ilk günden itibaren 1947’den itibaren her zaman Pakistan halkıyla beraber olduk. Her zaman Pakistan’ın zor zamanlarında yanında olduk” hatırlatmasında bulundu.
“Pakistan ve Türkiye arasındaki dostluk kardeşlik ilişkisinin fevkalade güçlü bir şekilde her alanda gelişerek devam ettiğine işaret eden Kurtulmuş: “ Her türlü doğal afette, her türlü düşmanlıkta Türkiye halkının Pakistan halkının yanında olduğunu, Pakistan’ın tezlerini de her türlü uluslararası platformda savunduklarını ve savunmaya devam edeceklerini belirttti.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “ Özellikle son yıllarda Pakistan ve Türkiye arasındaki bu dostluk kardeşlik ilişkisi fevkalade güçlü bir şekilde her alanda gelişerek devam ediyor. Savunma sanayinde, ticarette, sanayide, eğitimde fevkalade güçlü ilişkilerimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Şunu da açıkça söylemek gerekir ki, uluslararası ilişkiler bakımından Türkiye ile Pakistan arasındaki bu istisnai ilişki örnek gösterilecek, fevkalade zor görülecek ve giderek güçlenmekte olan bir ilişkidir. Türkiye ile Pakistan arasındaki bu sağlam dostluk ilişkisinin, özellikle dünyanın fevkalade zor bir süreçten geçtiği, şu günlerde çok daha büyük bir ihtiyaç olduğu, bu dostluğumuzu çok daha kuvvetlendirerek yolumuza devam etmemiz gerektiği de açık bir gerçektir.”
Konuşmalardan sonra Pakistan Milli Günü için hazırlanmış pastanın kesimi yapıldı.
Pasta kesiminin ardından davetlilere Pakistan mutfağından hazırlanmış yiyeceklerin ikramı yapıldı.
Pakistan Milli Günü resepsiyonu hatıra fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.