“Tüm insanlığın vicdanını sızlatan savaşlar, doğal felaketler ve zulümler karşısında uluslararası kuruluşların iflasına tanıklık ediyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi sonrası yaptığı basın açıklamasında, “Tüm insanlığın vicdanını sızlatan savaşlar, doğal felaketler ve zulümler karşısında uluslararası kuruluşların iflasına tanıklık ediyoruz. Bu kuruluşların en başında, temel görevi küresel istikrarı ve barışı korumak olan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi geliyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi sonrası basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Zirveye ev sahipliği yapan Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva’ya şahsı, eşi ve heyete gösterdikleri hüsnükabul için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve kapsamında, dönem başkanının davetlisi olanlarla birlikte 35’i aşkın ülkenin devlet ve hükûmet başkanlarıyla, uluslararası teşkilatların temsilcileriyle bir araya geldiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin geçmiş yıllarda olduğu gibi G20 faaliyetlerine bu yıl da aktif olarak katkıda bulunduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brezilya’nın 2024 dönem başkanlığı için son derece isabetli şekilde belirlediği üç öncelik olan “açlık, yoksulluk ve eşitsizlikle mücadele”, “enerji geçişi ve sürdürülebilir kalkınma” ile “küresel yönetişim kurumlarının reformu” başlıklarının yakından takip ettikleri önemli meseleler olduğunu söyledi.
“Adil bir dünya ve sürdürülebilir bir gezegen inşa etmek” temasıyla gerçekleşen zirvedeki ana hitabında, Türkiye’nin kimseyi geride bırakmama şiarıyla yürüttüğü insani kalkınma faaliyetlerine dikkati çektiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öncelikle şu hususu ifade etmek istiyorum; Türkiye olarak 2015’ten bu yana millî gelire oranla dünyada en fazla insani yardımda bulunan ülkelerdeniz. Çatışma bölgelerinden kaçarak ülkemize sığınan yaklaşık 4 milyon yerlerinden edilmiş kişiye ev sahipliği yapıyoruz” diye konuştu.
“FİLİSTİN’E EN FAZLA DESTEK OLAN ÜLKELERDEN BİRİYİZ”
Karadeniz Girişimi ile Türk boğazları üzerinden tahılın dünya pazarlarına ulaşmasını sağladıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Afrika’dan Asya’ya Haiti’den Afganistan’a nerede bir kıtlık, açlık, felaket, çatışma, trajedi varsa Türkiye ilgili tüm resmî kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla oradadır, ihtiyaç sahiplerinin her daim yanındadır. İsrail saldırıları karşısında hayatta kalma mücadelesi veren Gazze ve Lübnan’daki kardeşlerimize de el uzatıyoruz. Gönderdiğimiz 86 bin tonluk yardım miktarıyla Filistin’e en fazla destek olan ülkelerden biriyiz. Lübnan’daki kardeşlerimize ulaştırdığımız yardım miktarı da 1300 tonu geçti. Filistin meselesinde bizimle aynı hissiyatları taşıyan Brezilya’nın açlık ve yoksulluğa karşı mücadelesini takdirle karşılıyoruz. Değerli dostum Lula’nın başlattığı Açlık ve Yoksulluğa Karşı Küresel İttifak’a kurucu üye sıfatıyla katılıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin Küresel Yönetişim Kurumlarının Reformu başlıklı oturumunda mevcut uluslararası sistemin bir an önce adil ve katılımcı temelde ıslah edilmesi gerekliliğinin vurgulandığını belirtti.
Kovid-19 salgınında, ülkeler arası yardımlaşmanın büyük oranda iflas ettiğine şahit olunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Şimdi de tüm insanlığın vicdanını sızlatan savaşlar, doğal felaketler ve zulümler karşısında uluslararası kuruluşların iflasına tanıklık ediyoruz. Bu kuruluşların en başında temel görevi küresel istikrarı ve barışı korumak olan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi geliyor. BM Güvenlik Konseyi, BM üyesi 193 ülkenin hak, hukuk kaygılarını gözetmek yerine sadece 5 daimi üyenin çıkarlarını önceleyen ve bu beş ülkeye hizmet eden elitist bir yapıya dönüşmüştür. Bunun günümüzün çoğulcu dünyasında hiçbir makul, mantıklı, tutarlı izahı olamaz. Her fırsatta ifade ettiğim gibi dünya beşten büyüktür.
“DAHA ADİL BİR DÜZENİN İNŞASININ MERKEZİNDE ETKİLİ BİR BM SİSTEMİ, GÜVENLİK KONSEYİ REFORMU VAR”
Yine çok yakınımızdaki bir bölgede Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaş bu gerçeği bir kez daha tüm insanlığın yüzüne çarpmıştır. Türkiye olarak daha adil bir düzenin inşasını hedefleyen gayretlerimizin merkezinde etkili bir BM sistemi, onun da odağında Güvenlik Konseyi reformu vardır. 11 yıl önce ilk kez dillendirdiğimiz bu önemli tespitimizin her geçen gün daha geniş kitleler tarafından benimsendiğini görüyoruz. Özellikle mevcut mekanizmaların dışladığı, mağdur ettiği, sesine ve taleplerine kulak tıkadığı Latin Amerika, Afrika ve Asya’dan ciddi destek alıyoruz. Rio Zirvesi bunun adeta bir ispatı oldu. 11 sene evvel açtığımız yolun bugün veya yarın ama bir gün mutlaka menzile varacağına yürekten inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’nin temsil niteliği yüksek bir küresel yönetişim platformu olarak uluslararası sınamalara ortak çözüm getirilmesi bakımından önemli işleve sahip olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2008’den bu yana G20 zirvelerine eksiksiz katıldığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Dünyamızın aynı anda birden fazla savaşla, soykırımla, insani dramla boğuştuğu başka bir dönem hatırlamıyorum. Bilhassa Gazze’de kıtlık riski uluslararası sınıflandırmalara göre felaket düzeyine ulaşmıştır. Gazze nüfusunun yüzde 96’sı, diğer bir ifadeyle 2 milyondan fazla insan sağlıklı gıdaya ve suya erişemiyor. İsrail hükûmeti açık hava hapishanesine çevirdiği Gazze’ye insani yardım girişlerini de engelleyerek insanlığa karşı suç işliyor. Bunu sadece biz değil, BM ve birçok kuruluş da söylüyor. Ağır bombardıman altında bir kap yemeğe, bir yudum suya ulaşmak için canlarını tehlikeye atan çocukların dramlarını hepimiz 14 aydır yüreğimiz parçalanarak takip ediyoruz. İsrail saldırılarında hayatını kaybeden yaklaşık 50 bin Filistinlinin yüzde 70’inden fazlası kadın ve çocuktur. Lübnan’da katledilenlerin önemli kısmı da masum sivillerdir. Batılı güçlerin desteğiyle İsrail’in bölgemizde estirdiği devlet terörünün insani maliyeti her geçen gün artmaktadır. Her ne sebeple olursa olsun bu zulme, dozu giderek artan bu vahşete sessiz kalanları tarih affetmeyecektir. Lübnan’daki katliamın sona ermesi için acil ve kalıcı ateşkes ihtiyacını her fırsatta dile getiriyoruz. Bu çağrımızı G20 Rio Zirvesi’nde de tekrarladık. Girişimlerimizin de neticesinde G20 Liderler Bildirgesi’nde Gazze’ye dair güçlü ifadeler yer aldı.”
Lübnan’daki tehlikeli tırmanış hakkında derin endişenin yanı sıra Gazze’ye insani yardımların ulaştırılmasının önündeki engellerin kaldırılması çağrısının liderler düzeyinde kayda geçirildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şunun bir defa anlaşılması lazım. Bizim hiçbir ülkeyle, halkla, inançla sorunumuz yoktur. Bizim sorunumuz katliamla ve katliamcılarladır. Bizim sorunumuz, ülkesinin ve vatandaşlarının güvenliğini daha fazla masum kanı dökmekte arayanlarladır. Bizim sorunumuz işgal ve istila politikasıyla coğrafyamızı kaosa ve istikrarsızlığa sürükleyenlerledir.”
“FİLİSTİN DEVLETİ’NİN DAHA FAZLA ÜLKE TARAFINDAN TANINMASI ÇOK ÖNEMLİ”
Gazze halkına 14 aydır reva görülen soykırımın cezasız bırakılmaması için Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan davaya müdahil olma kararı aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelinen noktada, uluslararası sistemin durduramadığı İsrail’e karşı sorumluluk sahibi devletler tarafından yine uluslararası hukuk temelinde zorlayıcı tedbirler uygulanmasının şart olduğunun altını çizdi.
İsrail’e silah ve mühimmat sevkinin durdurulmasını talep eden mektuplarının 52 ülke ve iki uluslararası kuruluşun ortak imzasıyla bir Birleşmiş Milletler belgesi olarak yayımlandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Filistin Devleti’nin daha fazla ülke tarafından tanınması bilhassa bu dönemde çok önemlidir” dedi.
Orta Doğu’da bunları yaparken, Ukrayna’daki savaşın adil ve kalıcı barışla neticelenmesi için tarafların eşit statüde temsil edileceği diplomatik girişimleri desteklediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Esasen çatışmaların ilk aylarında İstanbul süreciyle tarihî bir fırsat yakalanmıştır. Ancak bu imkân değerlendirilemedi. Bunun faturasını ise yarım milyona varan can kaybıyla her iki komşumuz, enerji ve gıda kriziyle tüm insanlık ödedi. Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz. Aradan geçen süre bu tespitimizin haklılığını teyit etmiştir. Türkiye, savaşın ilk gününden bu yana yaptığı gibi taraflar arasında her türlü kolaylaştırıcı rolü üstlenmeye hazırdır. Bunu yapabilecek iradeye ve kabiliyete ziyadesiyle sahiptir. Yeni Amerikan yönetiminin her iki çatışma bölgesinde de barışa giden yolda daha cesur, daha basiretli, daha destekleyici adımlar atmasını ümit ve arzu ediyorum. Barışa giden yolu tıkayacak ve savaşı körükleyecek adımları doğru bulmadığımızı burada vurgulamak istiyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevresindeki sıkıntılara ve çatışmalara rağmen Türkiye ekonomisinin büyüme trendini istikrarlı bir şekilde sürdürdüğünü dile getirerek, Türkiye’nin, geçen yıl yapılan genel seçimlerle birlikte beş yıllık kesintisiz icraat dönemine girdiğini söyledi.
Seçimlerin hemen ardından uygulamaya koydukları ekonomi programıyla belirsizlikleri ortadan kaldırdıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat 2023’te yaşanan asrın felaketinin, insanların hayatında ve ekonomide yol açtığı yaraları hızla sardıklarını vurguladı.
“14 YIL BOYUNCA KESİNTİSİZ BÜYÜME SÜRECİNİ DEVAM ETTİRDİK”
Geçen ay 130 bininci deprem konutunun anahtarlarını afetzedelere teslim ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024 yılı sonunda 200 bin konutun, gelecek yılsonunda ise 417 bini konut, toplam 453 bin bağımsız bölümün inşasını bitireceklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremin izlerini silmek için bugüne kadar 71,5 milyar dolar harcama yapıldığını bildirdi.
Ekonomide 2023 yılını yüzde 5,1 oranında büyümeyle kapatarak, 14 yıl boyunca kesintisiz büyüme sürecini devam ettirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “2024 yılının ilk yarısında büyümemiz yüzde 3,8 olarak gerçekleşti. Millî gelirimizin 2024 sonunda 1 trilyon 331 milyar dolara ve kişi başına gelirimizin ise 15 bin 551 dolara yükselmesini bekliyoruz. Tüm dünya gibi bizim de en büyük endişemiz yüksek enflasyondur. Amerika ve Avrupa dâhil pek çok yerde son 60-70 yılın zirvelerini gören enflasyon baskısından herkes gibi biz de olumsuz etkilendik. Dezenflasyon sürecimiz 2024 yılı haziran ayından itibaren başladı ve 2025 yılında da devam edecek. Son bir yılda toplam istihdamı 1,1 milyon kişi arttırarak, işsizlik oranımızı yüzde 8,6’ya düşürdük. Ekim ayında yıllıklandırılmış ihracatımız toplam 262,3 milyar dolarla tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştı. Bir başka güçlü olduğumuz alan olan turizmde, 2024’ün ilk 9 ayında 47 milyar dolar gelirle rekor kırdık. Yıllık cari açığımızı 10 milyar doların altına indirerek, dış kırılganlığımızı giderdik.”
“EKONOMİMİZİN REKABET GÜCÜNÜ ARTIRMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Merkez Bankası rezervlerinin 160 milyar dolara dayandığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Makroekonomik göstergelerdeki bu pozitif gelişmeler, yatırımcıların ülkemize yönelik bakışını da olumlu yönde etkilemiş, kredi notumuz artarken, ülkemizin risk primi de emsallerimize göre daha hızlı düşmüştür. 2024’te üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu ikişer kademe arttırılan tek ülkeyiz. Ekonomide hedeflerimizi gerçekleştirmek amacıyla bundan sonra ülkemizin araştırma, geliştirme ve yenilikçilik kapasitesini geliştirmeyi, aktif sanayi politikalarımızda, katma değer zincirlemede yükselmeyi, savunma sanayisindeki atılımlarımıza yenilerini eklemeyi, yeşil ve dijital ekonomiye geçişe yönelik teknolojik dönüşümü hızlandırmayı, yatırımcı dostu politikalarla iş ve yatırım ortamımızı iyileştirmeyi, ekonomimizin rekabet gücünü artırmayı kararlılıkla sürdüreceğiz. Bölgemizdeki çatışmalar ve krizler çözüme kavuştukça Türk ekonomisindeki iyileşme daha da hızlanacak, Türkiye hedeflerine doğru koşar adımlarla gidecektir.”
Rio’daki zirve boyunca katılımcı liderlerle ikili görüşmeler gerçekleştirdiğini, istişarelerde bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rio’ya geldiği gün ilk olarak ev sahibi Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva ile kapsamlı bir görüşme yaptığını söyledi.
Aralarında Malezya, Endonezya, İtalya, İspanya, Fransa liderleri ile Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’nin de bulunduğu birçok devlet ve hükûmet başkanıyla temaslarının ya da ikili formatta görüşmelerinin olduğunu anlatan Erdoğan, zirve marjında Meksika, Endonezya, Kore Cumhuriyeti ve Avustralya ile kurdukları MIKTA oluşumunun liderleriyle dönem başkanı Meksika’nın ev sahipliğinde bir toplantı yaptıklarını kaydetti.
“İŞ BİRLİĞİNİ GÜÇLENDİRME KONUSUNDA MUTABIK KALDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11. kuruluş yıl dönümünü kutladıkları MIKTA’nın liderleri olarak, iş birliğini gelecek dönemde daha da güçlendirme konusunda mutabık kaldıklarını ifade etti.
Barışı, adaleti ve insanlığın ortak değerlerini merkeze alan girişimci dış politikasıyla Türkiye’nin hem G20 ve MIKTA’da hem de diğer çok taraflı platformlarda etkin rol oynayacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha adil bir dünyanın mümkün olduğu inancıyla, evlatlarımıza daha müreffeh bir dünya bırakmanın mesuliyetiyle çalışmalarımıza hız vereceğiz. Rabbim yolumuzu açık etsin” dedi.
G20 Liderler Zirvesi süresince yaptıkları istişarelerin hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva’nın şahsında Brezilya makamlarına misafirperverlikleri için teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 dönem başkanlığı görevini devralan Güney Afrika Cumhuriyeti’ne 2025 yılında sürdüreceği çalışmalarda başarılar diledi.
Bir gazetecinin, G20 Liderler Zirvesi’nin sonuç bildirgesinin İsrail’in, Gazze ve Lübnan’a saldırıları konusundaki beklentileri karşılayıp karşılamadığına ilişkin sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, sonuç bildirgesinin bekledikleri şekilde teşkil ettiğini belirterek, “Ama biz olayı tabii 11 ayın sonucu olarak değerlendirdiğimizde maalesef İsrail’in bu zulmüne karşı dünya beklediğimiz tavrı henüz koymuş değil ama biz şu anda Türkiye olarak dostlarımızla el ele vererek bu mücadelemizi aynen sürdürüyoruz. Gerek İsrail-Filistin arasında gerekse en son biliyorsunuz, bu İsrail’in zulmü Lübnan’a da yansıdı. Lübnan’a da varıncaya kadar buralarda meydana gelen bu zulme karşı Türkiye olarak tek başımıza da kalsak biz mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin, BRICS grubundan yapılan ortaklık teklifini kabul edip etmediğine” ilişkin soruya, “Şu an itibarıyla BRICS konusunda ekiplerimiz, arkadaşlarımız çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çalışmalarımızı belli bir noktaya getirdikten sonra gerekli olan cevabı BRICS başkanlığına vereceğiz” cevabını verdi.
Rusya’nın nükleer doktrinini onaylamasına ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Her şeyden önce nükleer silahların kullanıldığı bir savaşın olumlu bir yanı vardır diyemeyiz. Ve son dönemde özellikle Ukrayna’nın kullandığı füzeler bu durumun nerelere vardığını, varacağını gösteriyor. Bunlar tabii olumlu gelişmeler değil. Bütün bu olumsuzluklara karşı Türkiye olarak biz tavrımızı aynen koruyor ve burada bu durumun süratle barışa yönelik bir gelişme olmasını da bekliyoruz ve bununla ilgili görüşmelerimizi, bununla ilgili yine taraflara barışı tavsiye eden adımlarımızı atıyoruz.”
Bir gazetecinin, bugün Brezilya’da Devlet Başkanı’na suikast planlamakla suçlanan dört asker ve bir polisin tutuklandığı olayı anımsatarak, buna ilişkin sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun gereğini herhalde Brezilya yapacaktır, Brezilya’nın yargı sistemi yapacaktır. Biz neticeyi görelim ona göre düşüncelerimizi ifade ederiz” dedi.
“RUSYA’NIN ATTIĞI ADIM NATO YETKİLİLERİ TARAFINDAN DÜŞÜNÜLMELİDİR”
Bir gazetecinin, Rusya’nın resmen yeni bir nükleer doktrini kabul ettiği ve bu şekilde nükleer silahların kullanılması konusundaki şartları değiştirdiklerini aktararak, “Önemli bir NATO üyesi olarak bu durum size endişelendiriyor mu?” şeklindeki sorusu üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Rusya’nın bu açıklaması her şeyden önce kendine yönelik bir tavra karşı konvansiyonel silahlara karşı alınan bir tedbirdir, diye düşünüyorum. Ve bu tedbire karşı özellikle Rusya’nın attığı bu adım bence NATO yetkilileri tarafından da düşünülmelidir. NATO yetkilileri tarafından da bu adım gözden geçirilmelidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her şeyden önce Rusya’nın kendisini koruyacak güce ve tedbirlere sahip olduğuna işaret ederek, aynı şekilde bir NATO ülkesi olarak Türkiye’nin de kendini korumak ve koruyacak adımları atmak durumunda olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin, komşuları olan Ukrayna ve Rusya ile ikili ilişkileri korumak durumunda olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Temenni ediyorum ki bir an önce kesin ateşkesi Ukrayna ve Rusya arasında da sağlarız ve dünyanın beklediği barışı da temin etmiş oluruz” dedi.
Zirve’de açlık ve yoksulluğun gündem maddesi olduğuna ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna ilişkin rakamları konuşmasında açıkladığını belirtti.
İsrail-Filistin savaşında 80 bin tonun üzerinde gıda yardımı desteğinde bulunulduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu artarak devam ediyor, devam edecek. Bu konuyla ilgili olarak da bütün dostlarımızı Filistin’e yardıma davet ediyoruz. Ve burada herhangi bir endişemiz yok ve bu yardımlarımızı hiç aralıksız devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı.
“İSRAİL’LE TİCARİ İLİŞKİLERİ KESTİK”
Türkiye’nin İsrail’e yönelik baskılarını devam ettirip ettirmeyeceğine yönelik bir başka soru üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her şeyden önce biliyorsunuz biz İsrail’le ticari ilişkileri kestik. Her ne kadar ülkemizin içerisinde bazı siyasi partiler garip garip şeyler söylüyorsa da ama biz İsrail’le ilişkileri tamamen kestik ve son yani İsrail Cumhurbaşkanının Azerbaycan’a COP Zirvesi’ne gitmesi ile ilgili konuda da biz, bizim hava hattımızı kullanmasına müsaade etmedik. Daha farklı alanlar var, daha farklı imkânlar var, oralardan gitmesini söyledik ve öyle de oldu ama gidebildi mi gidemedi mi onu da bilemiyorum. Ama biz artık bazı şeylerde tavrımızı Türkiye olarak ortaya koymaya mecburuz, koyacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Son 3 yılda izlediğimiz aktif diplomasi dikkate alındığında, Rusya ile Ukrayna ve Amerika arasında önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, baş başa ve heyetler arası görüşmeleri ile anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Konuşmasına dördüncü yılına girecek Rusya-Ukrayna Savaşı’nda hayatını kaybedenler için Ukrayna halkına taziyelerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zelenskiy’nin ziyaretinin, Ukrayna’daki savaşın temel dinamiklerinde önemli değişimlere aday olunan bir dönemde gerçekleştiğini söyledi.
Türkiye’nin, “Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmayacağı” anlayışıyla savaşın ilk gününden bu yana taraftar arasında müzakere edilmiş bir barışın tesisi için yoğun çaba sarf ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu doğrultuda Mart 2022’de İstanbul’da iki ülke arasında doğrudan müzakerelere ev sahipliği yaptık. Taraflarla yürüttüğümüz temaslar neticesinde Karadeniz Tahıl Girişimi’ni hayata geçirdik. Son üç yılda Rusya ve Ukrayna ile her seviyede doğrudan girişimlerde bulunduk. Tüm bu çabalarımızda her iki taraf içinde güvenilir bir arabulucu olmaya, samimi olarak gayret gösterdik, somut neticeleri aldık” ifadelerini kullandı.
“MÜZAKERE SÜRECİNİN KALICI BİR BARIŞLA SONUÇLANDIRILMASI İÇİN HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERECEĞİZ”
Gelinen aşamada ABD Başkanı Donald Trump’ın, savaşın müzakereler yoluyla ve süratle sonlandırılması için başlattığı diplomatik girişimin, Türkiye’nin son üç yıldır izlediği politikayla da örtüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Haddizatında, İstanbul Müzakereleri taraftar arasında mutabakata en fazla yaklaşılan platform olması ile önemli bir referans noktası teşkil ediyor. Son 3 yılda izlediğimiz aktif diplomasi dikkate alındığında Rusya ile Ukrayna ve Amerika arasında önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır. Sayın Zelenskiy ile görüşmemde Türkiye’nin, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bağımsızlığını olan kuvvetli desteğini ifade ettim. Aynı zamanda müzakere sürecinin kalıcı bir barışla sonuçlandırılması için her türlü desteği vereceğimizin altını çizdim. Çok sayıda masumun ölümüne ve muazzam bir yıkama neden olan bu savaş, artık sona ermelidir.
Karadeniz’de ticari seyrüsefer emniyetini hedefleyen bir düzenlemenin hayata geçirilmesi için ülkemizin çalışmayı sürdüreceğini de belirttim. Karadeniz’de hayata geçirilebilecek böyle bir düzenlemenin müzakerelere giden süreçte önemli bir güven artırıcı tedbir işlevi göreceğine inanıyoruz. Sayın Zelenskiy ile gündemimizde, Ukrayna ile stratejik ortaklık ilişkilerimiz kapsamındaki konu başlıkları önemli yer tuttu. Ticari ilişkilerimizin daha da güçlendirilmesi için önümüzdeki dönemde atabileceğimiz adımları masaya yatırdık. Savaşın getirdiği tüm zorluklara rağmen ikili ticaretimizde tespit ettiğimiz 10 milyar dolar hedefine emin adımlarla yürümek istiyoruz.”
“İLİŞKİLERİMİZİN DAHA DA ÜST SEVİYELERE ÇIKACAĞINA İNANIYORUM”
Zelenskiy’e, Türk şirketlerinin savaşın yol açtığı tahribatın giderilmesi ve yeniden imar konusunda Ukrayna’ya destek vermeye istekli olduklarını aktardığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ukrayna’da barışın tesisi ile birlikte önümüzdeki dönemde ilişkilerimizin stratejik ortaklığımıza yaraşır düzeyde daha da üst seviyelere çıkacağına tüm samimiyetimle inanıyorum. Sözlerime son verirken Ukrayna’nın toprak bütünlüğü için özellikle mücadele veren Kırım Tatarı soydaşlarımızın hakları konusunda değerli dostum Zelenskiy’nin attığı cesur adımları takdirle karşıladığım belirtmek istiyor, ilave adımların geleceğini de temenni ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“UKRAYNA’NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ BİZİM OLMAZSA OLMAZIMIZDIR”
Ukraynalı bir gazetecinin barış görüşmelerine vurgu yaparak, Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne ilişkin sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, egemenliği bizler için çok çok önemli ve toprak bütünlüğüne, egemenliğine Türkiye’nin saygısını her yerde anlattık. Bütün uluslararası toplantılarda bu konuyu daima işledik, işlemeye devam ediyoruz. Bundan sonraki süreçte de özellikle Ukrayna’nın toprak bütünlüğü bizim olmazsa olmazımızdır. Egemenliği aynı şekilde bizim olmazsa olmazımızdır. Temennimiz odur ki barışın kaybedeni olmaz. Dolayısıyla barışın bir an önce sağlanmasını temin etmektir. Bu konuda değerli dostum, o da zaten barıştan yana olduğunu açık net olarak bizlere ifade ediyor. Temennim odur ki gerek Dışişleri Bakanımın muhatabıyla yaptığı görüşmelerde gerek şahsımın Sayın Putin ile yaptığı görüşmelerde bu barışla ilgili yolculuğu, yolu kat ederiz, temin ederiz ve bunun için adımları da atarız.”
Türkiye’nin gelecek süreçte Rusya-Ukrayna barışına katkı için adım atıp atmayacağına ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Adil bir barışın mümkün olması için şüphesiz ki güçlü olduğunu bildiğimiz ülkelerin barıştan yana tavrını ortaya koyması lazım. Az önce de ifade ettiğim gibi barışın kaybedeni olmaz. Şu anda tüm dünya Rusya-Ukrayna arasındaki bu savaşta artık barışı bekliyor. Bir an önce barış temin edilsin. Çünkü bunca esir var, bunun yanında bunca insan, yüz binlerce insan burada öldü, öldürüldü. ‘Artık bu ölüme de son verilsin’ deniyor. Şimdi bizler en yakın komşuları olarak Türkiye biz, bir an önce barışın teminiyle alakalı gerek şahsım gerek Dışişleri Bakanım bizler muhataplarımızla bir an önce barışın temini için adım atalım istiyoruz.
Tahıl Koridoru’nun kurulmasını isteyişimizin sebebi bu olmuştur ve tahıl koridorunda da iyi bir netice aldık ama maalesef devamını sağlayamadık. 30 bin ton tahıl malum gönderildi biz aracı olduk. Bundan sonraki süreçte de bunun devamını istiyoruz. Bu arada tabii ben huzurlarınızda Sayın Zelenskiy’e bir teşekkürü ifade etmek istiyorum. O da Suriye’ye tahıl gönderme noktasında, bize gönderdikleri tahıl, biz de bu tahılı malum değirmenlerimizde una çevirmek suretiyle Suriye’ye ulaştırdık, ulaştırıyoruz. Bu da tabii Suriye’deki yönetimi ciddi manada mutlu etti, memnun etti. Ben de huzurlarınızda Suriye halkı adına kendilerine teşekkür ediyorum. Çünkü böyle zor bir zamanda Suriye’nin böyle bir imkânı aracılığımızla özellikle de Ukrayna’dan elde etmiş olması bu da insani ve vicdani bir görevdir.”
UKRAYNA DEVLET BAŞKANI ZELENSKİY: “TÜRKİYE, UKRAYNA’NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VE EGEMENLİĞİ KONULARINDA ÇOK İLKELİ BİR TUTUM SERGİLEDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yaptıkları görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Rusya-Ukrayna savaşının zor zamanlarında Türkiye’den destek gördükleri için teşekkür ederek “Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği konularında çok ilkeli bir tutum sergiledi. Bu, bize göre küresel önem taşıyor” diye konuştu.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, görüşmelerde Ukraynalı esirlerin durumunun da görüşüldüğüne işaret ederek “Türkiye gerek askerlerimizin gerek sivillerimizin serbest bırakılması için kolaylıklar sağladı” dedi.
İKİ ÜLKE ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy huzurunda, Türkiye ile Ukrayna arasında iki anlaşma imzalandı.
Bu kapsamda iki ülke arasındaki “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Anlaşması”na Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha imza attı.
“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Ukrayna Kültür ve Stratejik İletişim Bakanlığı Arasında Medya ve İletişim Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”nı da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha imzaladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde törenle karşıladı.
Türkiye ve Ukrayna bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren ve heyetlerini takdim eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi’ndeki Halkbank Genel Müdürlüğünde düzenlenen, “Halkbank Üreten Kadınlar Yarışması Ödül Töreni”ne katıldı.
Emine Erdoğan, törende yaptığı konuşmasında, parlak fikirleri ve kadın aklının incelikleriyle salonu dolduran kadınlarla birlikte olmaktan onur duyduğunu belirtti.
Yarışmanın kadın girişimciliğini desteklemede bir marka hâline geldiğini kaydeden Emine Erdoğan, “Halkbank, başarı yolunu kadınlarla yan yana yürüyor. Eğitimden finansmana, onlara her alanda omuz veriyor. Ortaya koydukları vizyonun, ödüllerle taçlanarak, uluslararası bir takdir kazanmasından da ayrıca iftihar ediyoruz” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE, KADINLARIN HER DÖNEMDE, SOSYAL VE KAMUSAL ALANDA VARLIK GÖSTERDİĞİ ÇOK ÖZEL BİR TARİHE SAHİPTİR”
Emine Erdoğan, dünyanın kabuk değiştirdiği dönemlerinin bulunduğunu, içinde yaşanılan çağın da böyle bir değişim ve dönüşüm çağı olduğunu anımsatarak, “Yeni bir gelecek yazılıyor ve ülkeler, insanlığın ortak geleceğini tasarlamak için yarışıyorlar. Bu yarışta, kadınların, ekonomik kalkınmada önemli aktörler olduğu ülkeler, ipi göğüslüyorlar. Türkiye, kadınların her dönemde, sosyal ve kamusal alanda varlık gösterdiği çok özel bir tarihe sahiptir. Türk kadınının girişimci ruhunun kökleri, 13. yüzyıla kadar uzanır. Anadolu’da kadınlar, teşkilatlanmış, sosyal ve ekonomik hayata katılmış, ‘dünya kadın tarihinin’ parlayan yıldızları olmuşlardır” diye konuştu.
Kadınların hak arayışlarında, vatan savunmasında, toplumsal yaraları sarmada hep ön saflarda yer aldığını dile getiren Emine Erdoğan, “Biz, kadınlarımızın nasıl emsalsiz bir güç olduğunun farkında olan ve bu gerçeğe hürmet eden bir ülkeyiz. Ekonomiden sanayiye, spordan sanata, siyasetten akademiye, geldiğimiz her noktada kadınlarımızın alın teri var. Hükûmetimiz, ilk günden bu yana, kadınların her alanda yücelmesi için örnek politikalar geliştirmiştir. Kadın istihdamının artmasını teşvik etmiştir. TÜİK verilerine göre, 2014 yılında yüzde 26’larda olan kadın istihdam oranı, 2024 Aralık ayı itibarıyla, yüzde 31,6’ya yükselmiştir. 2028 yılında, bu oranı yüzde 36,2’ye yükseltmeyi hedefliyoruz. İnşallah bu hedefi hep birlikte başaracağız” sözlerini sarf etti.
Emine Erdoğan, kadın istihdamını artık kadın liderliğiyle birlikte düşünmek zorunda olduklarını, bugün dünyanın kadın liderliğinin önemini tartıştığını, bu konu üzerine araştırmalar yaptığını söyledi.
“KADIN GİRİŞİMCİLERİMİZİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ NE KADAR KALDIRIRSAK BÖLGESEL KALKINMADA O KADAR YOL ALIRIZ”
Liderliğin dönüştürücü bir güç olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bir liderin vizyonu, kılcal damarlar gibi, etki alanındaki her şeye nüfuz eder. Kadın liderliğinin, tüm dünyanın acil ihtiyacı olan, belli başlı karakteristik özellikleri vardır. Araştırmalar gösteriyor ki kadın liderlerin soyut becerileri çok yüksek. İletişimde çok başarılılar, iş birliğine büyük önem veriyorlar. Barışçıl bir yönetim anlayışına sahipler ve çevre konularına karşı daha hassaslar. Yani, hangi alanda çalışırlarsa çalışsınlar, bulundukları sektöre iyileştirici bir etki yapıyorlar. İşte bu, kadın etkinliğidir. Bildiğiniz gibi, kadın liderliğinin özünde girişimcilik vardır. Girişimci dediğimizde aklımıza, zekâsı ve sezgileriyle öne çıkan insanlar geliyor. Onlar, mevcut bir eksiği görüyor, gereksinimleri belirliyor ve hayata yenilik katıyorlar. Ülkemiz, tüm bölgeleriyle, girişimcilik için son derece zengin bir potansiyel barındırıyor. Bilhassa, yerel kapasite ve birikimin, küresel rekabette kullanılması için, kadın girişimcilerin önemli yerel aktörler olduğunu unutmayalım. Kadın girişimcilerimizin önündeki engelleri ne kadar kaldırırsak bölgesel kalkınmada o kadar yol alırız. Bize düşen, hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nın tarihini yazarken, kalemimizi, bu bilgi ve birikimin mürekkebiyle doldurmaktır.”
“İŞ VE AİLE, KADINLARIN ARASINDA SEÇİM YAPMASI GEREKEN BİR YOL AYRIMI OLMAMALI”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan ettiğini hatırlatan Emine Erdoğan, “Aile, toplumumuzun ruhu ve lokomotifidir. Dirayetli, ferasetli ve kuvvetli bir toplum oluşumuzun temelinde, sağlam kökleri olan aile müessesemiz vardır. ‘Aile Yılı’nın, iş dünyası için de önemli bir hatırlatıcı olmasını temenni ediyorum. Ne yazık ki kadınların bazen, iş ve aile sorumluluklarına yetişmek için çırpındıklarını görüyoruz. Bu durum, kadınlarda strese, kendine güvensizliğe, hiçbir şeye yetememe duygusuna, mutsuzluğa ve depresyona neden olabiliyor. Hayat kaliteleri düştüğü gibi, zihinsel ve manevi yorgunluk yaşıyorlar. Daha büyük ölçekte, aile ve toplum hayatı olumsuz etkileniyor. İş ve aile, kadınların arasında seçim yapması gereken bir yol ayrımı olmamalı. Bu çatışmayı ortadan kaldıracak, aile hayatını muhafaza edecek uygulamaların sayısını, mutlaka artırmalıyız” görüşünü paylaştı.
Dünyanın her yerinde kadınların erkekler için tasarlanmış, rekabetçi bir iş ortamında tutunabilmek için zorlu mücadeleler verdiğini dile getiren Emine Erdoğan, oysa hükûmetin bu konuda önemli ve iyileştirici adımlar attığını, kadınların, kadın kimliklerini koruyabildikleri çalışma hayatının, ne kadar önemli olduğunun altını çizdiğini belirtti.
“TEKNOLOJİK İMKÂNLARI, KADINLARIN İŞ HAYATINA KATILIMINI KOLAYLAŞTIRMADA MUTLAKA KULLANMALIYIZ”
Emine Erdoğan, cinsiyet adaletine vurgu yapılıp kadınların lehine birçok uygulamanın hayata geçtiğini belirterek, şunları kaydetti: “Burada hepsini tek tek saymak, elbette mümkün değil. Ancak, süt izinleri, kreş desteği, yarı zamanlı çalışma gibi düzenlemelerin ortak amacı, iş ve aile hayatı arasında bir ahenk yaratmaktır. Umarım bu örnekler, tüm sektörlerde yaygınlaşır. İş yerlerinin, kültürel kodlarımızı temel alan çalışma modelleri oluşturması, kadınların önündeki engelleri kaldırmada kuşkusuz çok önemli. Bununla beraber, dünyanın, bilgi ve iletişim teknolojilerinde geldiği ileri seviyeyi de, bir fırsat olarak görmeliyiz. Fiziksel mekân şartını ortadan kaldıran teknolojik imkânları, kadınların iş hayatına katılımını kolaylaştırmada mutlaka kullanmalıyız. Unutmayalım ki Türkiye, kendi reçetelerini yazabilen, kendi formüllerini ve çözümlerini geliştirebilen, güçlü bir ülkedir.”
Değerli projeleriyle yarışmaya katılan katılımcılara özel olarak teşekkür eden Emine Erdoğan, “Sizler, bilgi ve becerilerinizle hepimizi heyecanlandırdınız. İyilik dolu fikirlerinizle, kadın potansiyelinin zirvelerini gösterdiniz. Kadınların insani ilerlemeye olan büyük katkısını bir kez daha ispat ettiniz. Benim için hepiniz birer kazanansınız. Lütfen, tecrübelerinizi sizinle aynı yolda yürümek isteyen tüm kadınlara ve gençlere aktarın. Çünkü dünyanın problem alanları, kadınların getireceği yeni çözümleri bekliyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile birlikte, kadınları merkezine alan ortak projelerin sayısının da artmasını dilediğimi belirtmek istiyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Törene, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Cumhuriyet tarihinin ilk kadın generali Tuğgeneral Özlem Yılmaz, Alev Alatlı’nın kızı Funda Aktan, jüri üyeleri, yarışmacılar ve davetliler de katıldı.
Törende, “Yılın Üreten Kadın Girişimcisi Kategorisi”nde Zahide Arı, “Yükselen Yıldız Kategorisi”nde Nurdeniz Erdoğan, “Teknoloji Tabanlı Kadın Girişim Kategorisi”nde Işıl Melisa Işık, “Sıfır Atık Kategorisi”nde Zeynep Balca Yılmaz ile “Kadın Kooperatifi Kategorisi”nde Ümmühan Keskin ödülünü Emine Erdoğan’ın elinden aldı.
Emine Erdoğan, “Alev Alatlı Özel Ödülü” kazananı Gönül Paksoy’a da ödülünü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ile birlikte verdi.
Arslan tarafından Emine Erdoğan’a zeytin ağacı hediye edilmesinin ardından tören, aile fotoğrafının çektirilmesiyle sona erdi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.